Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
K»1 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
EKONOM /ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
ıa Küçüksöz, milyonlarbeslenemezken AB normlanndayaşayanlar da olduğunubelirtiyor
Faş devriyleuzay çağıiç içe'ıracatçılar Birliği
etim Kurulu üyesi
ta Küçüksöz,
dye'de "birilerinin
tayemesinin değil
S5 milyonun
ıana çorbası
bilecekkadar,
ıkarna yiyebüecek
dar ve ısınabüecek
dar bir şeylerinin
masının" önemini
jrguluyor.
STMAKOŞAR
"Dayanışma bM, ailenin
ütün rjireykri enkaz alunda
Akh.Türkiyedahaöncekive
okal sayuabflecek krizkrden
laha farkh bir şey yaşryor şu
MMİa. Bo seferki krizin athn-
dan katkmak zor. Kalkama-
yn. Baba oğhına yardun ede-
mez bale gekti" diyen işkadı-
nı Sema Küçüksöz, "3 boyut-
taülke" diyetanımladığı Tür-
kiye'de asıl meselenin "Taş
devri ve ortaçağkoşuttarmda
yaşayanlanuzayç^ınagetir-
mek" olduğunu söylüyor.
Bu amaçlaDoğuveGüney-
doğu'ya yatmra konusunda
öncûlûkedenKüçüksöz, Tür-
kiye'nin üçüncüdünya ülkesi
olmadığıru, ancak milyonla-
nn sağlıklıbeslenemediği ül-
kede ortaçağ koşuUanrunya-
nı sıra Avrupa Birliği, yani
uzay çağı normlannda yaşa-
yanlar olduğunu belirtiyor:
«40-50 nairyonkişisagıkhbes-
knenıiyor,taşdevrive ortaçağ
koşuttanndayaşamuu sürdü-
rüyor-Kefimekr bazen anla-
mnu yitiriyor. İyice gtobaBeş-
û . ama! Açıhruşa; banka-
bü
ş çş;
fauin off-shore hesaplan, bü-
memneadalan.Mercanada-
lannakadargjtmişiz.Ama ha-
vatbudeğfl."
Savunma sanayii ve turizm
sektörlerinde de faaliyet gös-
teren, Sema Giyim'in sahibi,
Ihracatçılar Birliği Yönetim
Kurulu üyesi Sema Küçük-
söz, Türkiye'de "birilerinin
pasta yemesinin değil de 65
mttyonuntarhanaçorbası içc-
büecek kadar, makarna yiye-
bikcek kadar ve ısınabuecek
kadar bir şeylerinin olmast-
nm* önemini vurguluyor. Kü-
çüksöz'le ekonomik krizi,
bundan sonra neler yapılması
gerektiğini, Doğu'daki yatı-
nmlannı ve kadınlann iş ve
siyasetteki yerini konuştuk.
- Türkiye'nin son krizin al-
Undan kalkmasuun güç oklu-
ğunuifade ettiniz. Neden?
- Daha öncekiknzlerbütün
sektörlere hitap etmiyordu ve
Türkiye'de dayanışmahâkim-
di, dostarkadaş dayanışmala-
n insanlan ayakta tutuyordu.
Dayanışma bitti. Oysa birkaç
yü öncesinekadaristanbuTda
güç durumda ailenin imdadı-
na Anadolu'dan yetışenler çı-
kıyordu ya da bunun tersi.
Şimdiise aileninbütünbirey-
leri çöktü birdenbire. Bütün
sektörler krizde. Üretim yok,
yapamıyoruz. Bütün yaptık-
lanmızı tsunami dalgalan al-
dı götürdü.
-Nerede yanUşyapuk? Dü-
zettmekmümkün mü?
- AB uğruna her şeyi ver-
dik, kokmuş balıklan, etleri
aldık. tthalattabirdoyumnok-
tasrna geHnmesi gerektiğmi
düşündüğümüz noktada bile
olmadı, aldıklanmız arttı.
Kredi kartlan, sokaklardaki
arabalar. Çılgın bir tüketim,
koşa koşa gidiyoruz. Ekono-
miye hiç katkısı olmayan şey-
lere para verdik. Rujlar, toka-
lar, farklıçoraplarvs. Ortayaş-
takiteyzeler,dondurulmuşka-
ridesler, hazırpizzayla torbayı
dolduruyorlar. Kişibaşuıa dü-
şen gelirle, ücretle ters orantı-
lı harcamalar yapıldı. Tedbır
alrruyoruz. Evkadınlannaçok
büyük görev düşüyor diye dü-
şünüyorum. Bizim yanlışımız
1950'de başlamış. 'Hayır' de-
meliyız. Kendi programlan-
mızı üretmeliyiz.
Bir adam geliyor. Bizi kont-
rol etmeye çalışıyor, adam en
ciddi konularda bile eşofma-
nıyla yırtık tişörtüyle. Biz
adamlan alıp baş köşeye otur-
tuyoruz. Biz layüc olmayan in-
sanlara çok önem verdik. Çok
avantajlı bir ülke olduğumuz
halde kendimizi satmasım be-
ceremedik. Onunbunundedik-
lerini yapmaya çalıştık. Siya-
sette,kişilerde reformolamadı.
- tstifalar çözûmgetirir mi?
- Türkiye'nin sorunu taş
devriyle uzay çağı arasındaki
uçunım ve bunu nasıl kapata-
biliriz diye sormahyız. Ben
Krizlerden sıynlamayan, gelir adaletsizliği çığ gibibüyüyen ekonomiye çocukbakışı
'Zengin-faldraynmına son verilsin
9
NİLtFERŞENSOZ, __
Ekonomik krizlerden sıyn-
lamayanTürkiye'de geleceğin
umudu olan çocuklar, gele-
ceklerini göremez haldeler.
Yaşlanndan daha büyük yük-
lerin altına sokulan çocuklar,
gelir adaletsizliğirdn çığ gibi
büyüdüğü ülkede, özellikle de
ekonomide yaşananlara göz-
lerini kapayarak gündelik ya-
şantüannı sürdürüyorlar.
Dahadoğmadanmiryariarca
dolarlık dış borcu miras alan
çocuklar, artık "dayaıuşma-
dan* çok "tekbaşlairmayan-
şarak* yaşamı göğüslemeye
çalışjyorlar. Orta ikiye giden
vc fen lisesi sınavlanna hazvr-
lanan Danüa Şetelenkte de
Türkiye'de kentleTde yaşayan
pek çok çocuk gibi "Kendim
içinryİDİrşeyyapıncaülkeiçin
deryibir şey yapmış oluram"
atüayışı hâkim. Ancak büyü-
yünce doktor olmak isteyen
Damla, "zen^n-fakir aynmı
dmayan bir Türkiye'de yaşa-
nuuun" özlemini çekiyor.
Damla, "Türkiyeherşeyineşit
• Doğduğundan beri çeşitli ekonomik krizlerin
yaşandığı bir ülkenin çocuğu olan Damla,
"Bildiğim tek şey, her şeyin fîyatı artıyor. Bir
ekmek bile alamayanlar var. Türkiye'de ya fakir
ya da zengİn var. Ortası yok" diye konuşuyor.
olduğu bir ülke olmah. Devlet
büyükfcriykBgfisorunlarçık-
mamasauterdhederdim.Hal-
kıdaharyianlayansiyasikroW
mair görüşünü dile getiriyor.
Doğduğundan beri çeşitli
ekonomik krizlerin yaşandığı
bir ülkeninçocuğu olan Dam-
la, şubat ayında yaşanan eko-
nomikkrizle pek ilgüenmedi-
ğini dile getirerek şöylekonu-
şuyor: "Bu kriz btrim açırruz-
dan iyi olmadı. Bildiğim tek
şqr,her şeyinFryatiartıvor. Kr
ekmek bik alamayanlar var.
Türkiye'deya fakir ya da zen-
©n var. Ortası yok."
Türkiye'deki siyasüerin
kendisine umut vermediğini
belirten Damla. "Geneffikk
kendikrinidüşünüyorlar. On-
lar oradakakhkça Türkiye'de
pek bir şey depşmez" diyor.
Kimlersiyasetçiolsun sorusu-
na gelince Damla, "tj&ıeyi
gençlerin yönetmesi daha iyi
oturdu" yorumunu yapıyor.
Yolsuzluklann ve rüşvetin hâ-
kim olduğu bir ülkede yaşa-
mak istemediğini söyleyen
Damla, "Böyk gelrrdş, böyk
gider anlayişı olmamah. Her-
kes elinden gelenin en îyisiıü
yapmaya çahşmah" diyor.
'Ttiridyebağmıhbir uttte'
Uyguladığı politikalarla en
çok Türkiye'deki çocuklann
geleceğini etkileyen Ulusla-
rarası Para Fonu'ndan (TMF)
habersiz olan Damla Şele-
lenk, "IMF" yi duymadun.
AncakTûrkiye bağımhbir üt-
ke.Getişrrûşbir ülkede olsay-
dım dershaneye gjtmek zo-
rundakalmazdım.Oyunaaat-
marurauoiur,isted^rnizûn>-
verâteye şdebüirdik'' diyor. KrizkrkbüyüyenDamla, eşüiköztemiçekiyor.
SemaKüçüksöz, 'Bütün
yaptıklannuzı tsunami
dalgalan götürdü' diye
konuşuyor. (FotoğTaflar.
GÖZDE AKGÜNGÖR)
iyiyimdemekbir şey ifade et-
miyor. tnanılmaz bir tabloyla
karşı karşvyayız. Bütünprofe-
sörlerkonuşuyor, amaçokaciz
ifadeler. Kardeşim benim te-
lefon faturama her gün zam
geliyor mu, o vergi bu vergi
yükleniyor mu, örtülüödenek-
ler doğru adrese gidecek mi?
Kaynaklar nereyegidiyor. Hız-
lı bir operasyon. Hatta bütün
siyasüerin belki istifa edip çe-
kikneleri gerekiyor. Bir daha
siyasete girmesinler. Bu yeni
bir başlangıcın da ifadesi ola-
bilır. Işı bilenler başa geçsin.
- Şimdi umut ihracatta. Ne
derâniz?
- Bütün ara ürünler yüzde
50zamlandı. Tambir firsatçı-
lık. Yurtdışındaki müşteri de
"5markhkmah3'ever
B
diyor.
Her taraftan kuşatılmış du-
rumdayız; alttan, üstten, aşa-
ğıdanveyukardan. Bu koşul-
larda ihracata umut bağlan-
mamah.
-Bir siyasiparnnin ktırucu
üyesisiniz.
- Siyasipartikanunudegiş-
tirilmedi. Kadmlara hak, ço-
cuklara hak deniyor. Ama
pratıkte bunlar yok. Ben de
kunıcu üyesi olduğum parti-
de çalışamadım. Çahştırtma-
dılar. Hep böyle olmuyormu?
Biraz öne çıktığmız da geri
çekiyorlar. Demokrat Türki-
ye Partisi'nin kurucu üyesi-
yim. Şu anda da Genel Idare
Kurulu'ndayım.
-DoğuveGüneydoğu'yailk
yaonm yapanlar araandasn
mz. Oradaişkr nasıl 0dtyor?
- Şırnak'tahalı dokumate-
sisimiz var. Halk Eğitim
Merkezi'yle birlikte kadın-
larla ilgili eğitim program-
lan uygulanıyor. Binanın 3
katı sosyaletkinliklere ayrıl-
dı. Bir katında halı işi sürü-
yor. Türkçe okuma-yazma
kurslan düzenleniyor. Üre-
tim yapmakzor.Ulaşım ma-
liyetleri buna engel. Güney-
doğu'nun kalkınması için
acilen raylı sistem gereklı.
Insanlannhareketetmesila-
nm. Havaalanlan yapüıyor.
Bu çözüm değil.
istanbuVda 1999yılında en çokgelirvergisi ödeyen ilk100 mükellefamsında çoksayıda kadın bulunuyor
tş dünyasınakadın damgası vurulduİSTANBÜL (AA) - Gösterdikleri
başanlarla, Istanbul'davergi rekort-
menleriarasınagirenkadınlar, sade-
ce evlerinde değil, iş hayattnda da
başanh olduklannı kamtladılar.
Kadınlann iş hayatında yaşadık-
lan zorluklann başında kendilerini
ispat edebilmek için erkeklere göre
dahafazla çalışmakve özveridebu-
lunmak zorunda olmalan geliyor.
Bununyanı svrabazıkadınlar, kadın
olmalan nedeniyle iş hayattndaba-
zı kolayhklar da yaşamıyor değil.
Apple/Bilkom Genel MüdürüTi-
JenMergen,kadınlanniş dünyasın-
dakiağırlıklannda son 10yıldacid-
dibir aruş olduğunadikkat çekerek,
kendi sektöründe kadın oranınm
yüzde 40'ın üzerinde olduğuna ve
• îstanbuTda 1999 yılında en çok gelir vergisi ödeyen
ilk 100 mükellef arasında çok sayıda kadın bulunuyor.
Vergi rekortmenlerinin ilk 10 sıralamasında 5, ilk 100
sıralamasında 26 kadınyer alryor. Bu da îstanbul'da en çok
vergi ödeyenher 4 kişidenbirinin kadın olduğunu gösteriyor.
bu rakamın her geçen yıl arttığına
işaret etti. Kadm ohnası nedeniyle
işhayatındaçoktemelzorluklar ya-
şamadığım ifade eden Mergen,
"Mücadele ettim ve sonunda ka-
zançhçıktım'
1
dedi.
Mergen, şunlan söyledi: "Aynı
mevkjyegetebümekiçinbirerkekten
dahaçokçahşmanız,kendiniziispat
etmeniz gerekiyor. Diyebffirim ki
eğer çok mücadeleci değilseniz er-
kekadaykadmadayınyerinialacak-
ür. Bu Avrupa ülkelerinde daha da
bariz ortaya çıkıyor. Özellikle
NCR'de Avrupa organizasyonunda
çahştığım 4seneboyuncahep kadm
olmarun bir dezavantaj olmadığuu
ispat etmeye çahştım. Türkiye'de
gördüğûmkabuL,Avrupaülketerin-
den dahayüksek."
İatctişimkurmakkolay
Çoğu zamanolmasabilekadınol-
manın bazen iş hayatındakolaylık-
lar sağladığım düşünen Mergen,
"Daha kolay Uetişim kurabuiyorsu-
nuz. Ama3etişimkurmakdemek,iş-
kri çözmek demek değil. Siâ önce
çok ciddiye ahuayabiliyoriar. Hele
çokgençseniz ve>a genç gösteriyor-
saruz.-Kendiniziispatetmesürecin-
dengeçiyorsunuz. Ancakondanson-
rabaşarıgeliyor" şeklmdekonuştu.
Kadmm Statüsüve Sorunlan Genel
Müdür Vekıli Nevin Şenol ise Tür-
kiye'de belli meslek alanlanndaka-
dınlann durumunun Avrupa stan-
dartlannın Önünde olduğunu belir-
terek, bu mesleklerin üniversite öğ-
retim üyeliği, hâkimlik ve savcılık
olduğunu bildirdi.
Vergirekortmenkriçok
Istanbufda 1999 yılında en çok
gelir vergisi ödeyen ilk 100 mükel-
lef arasında çok sayıda kadmbulu-
nuyor. Vergirekortmenlerininük 10
sıralamasında 5, ilk 100 sıralama-
sında 26kadm yer alıyor. Bu da Îs-
tanbul'daen çok vergi ödeyenher 4
kişidenbirininkadmolduğunu gös-
teriyoT. Listede 4. sırada Suzan Sa-
bancıDinçer, S. sırada ÇiğdemBi-
kn Sabancu 7. sırada Semahat Se-
\im Arsel, 9. sıradaSevûSabancı ve
10. sırada DikkSabancıbulunuyor.
ÎŞÇİNtNEVRENtNDEN
ŞÜKRAN SONER
SorguJamasa,
TamTeslim
Ekonomi otoritesi olarak haftanın gelişmelerini de-
ğertendiren modelin, küreselleşme, IMF patentli istik-
rarprogramlannınbayraktartığını yaptıklannı bildığimiz
üçlü yorumcunun bu kez ne diyeceklerini merak et-
miştim. Şakaya getirerek kendi çelişkili durumlannın
altını çizmek zorunluluğunu duydutar.
Krizin çıkmasından sonra daprogramdadirenilme-
sint, döviz çapasından dönülmemesi gerektiğini sa-
vunduklannı anımsattılar. "Bir önceki programımada
da kamuoyuna bu dûşüncemoi açıklamış, program-
dan ödün verilmemesigerektiğinisavunmuştuk. Me-
ğer bizim konuştuğumuz saatierde ve daha öncesin-
deIMFtam tersinisöyiüyormuş. Hükümetidövizinsa-
bit tutulması yolundaki karanndan dönmesi için zor-
luyormuş. Doğnısu biz iktisatçılar ofarak bu durumu
atladık, pek de yonımtayamıyonjz''diyeitiraftabulun-
dular.
Henüz boyutlan kesinleşmemiş, ancak çok büyük
ölçekte, en az üçte-dörtte bir oranlannda Tiirk para-
sınındeğerinindövizkarşısında düşürülmesiantamın-
daki karannTürkiye için çokyönlü, ağır bedelinin tar-
tışılmazlığını onayladıktan, katlanan kimi borçlanmıza
ilişkin rakamlarla örnek verdikten sonra da karartar,
programlarüzerindeyorumyapmamaya özenerek,i%-
»erin eskisindençokdahakötüotduğunuvurgulamak-
layetindiler.
Dün sabah Prof. Coşkun Özdemir'in, kendi deyişi
ite "dertleşme" telefonunda soytedikleri üzerine, olup
biteni bizden, insandan yana yorumlayacak ekono-
mistlere gereksinimimizin ne kadar da derinleşmekte
oldugunun daha dabir aynmınavardım. Coşkun Ho-
ca, "Böyle bir zamanda üniversiteden sağduyulu,
güç/ü birses çıksa, ne kadarönemli, değil mi? Bizim-
kileri toplanmaya, olup biten hakkında görüş gelişti-
rip açıklama yapmayayönlendirmeye çalıştım, başa-
ramadım. Bu nasılduyarstzlık? Nereyegidiyoruzböy-
le?.." diye söyleniyordu.
Aynı andasabah haberleriarasında, ekonomikmu-
cize beklenen, super yetkiterle donatıtmış çiçeği bur-
nunda Bakan Kemal Derviş'i hattye gibi izleyen ga-
zetecilerim'ızden gelen bilgiler aktanlıyordu. Derviş'in
yukandasözünüettigim'ızekonomiotoritesisayılanar-
kadaşian ile özel göruşmeterinden görüntülereşliğin-
de ulusal Ç) oldugunun aftını çizdiği programının pa-
rolasıotan "haiktanfedakâriık"istenecegi açıklanryor-
du. Aynntı bilgiler arasındaise örnegin kamu çalışan-
lannın sözleşmelerinde ücretlerindondurulmasınmis-
tendiği vardı. Bir yandan da Kemal Derviş'in ABD ge-
zisinin resmt yüzünde Dünya Bankası'ndaki görevin-
den aynlmak olduğu, özelinde ise dışandaki kredibıli-
tesi, güveniliriiği ile yeni program için destek, kredi,
borç arayışının bulunduğu açıklanıyordu.
Hemen her haberdeTHY ve Telekom özelleştirme-
lerinde aykın seslerinkesilmesi, ne karşılığındaolursa
olsun gerçekleşmesi, bunlardan gelecekparanın çok
daha büyük önem kazandığının altı çizılerek toplum-
da istenen şartlı refieks çoktan yaratilmtştı.
özal bu işe başlarken, hattaÇiHer zamanınakadar
uzananbirdilimde, toplum özelleştırmeyerazıedilme-
ye çalışılırken, özelleştırmelerden gelecekkaynaklann
borç kapatmaya kullanılmayacağı, verimli kamu hiz-
metterine aktanlacağt üzerineyemin billah ediliyordu.
Şimditoplum teslim alınmış, pervasız; "Kaça satılırsa
satıisın, neye mal olursa olsun, kaç kunış gelirse gel-
sin, yeter ki bir delik kapatrtsın... "lı bir söyleme kimse
isyan etmiyor. Parlamento dışı sol geçinen partiter bi-
le bu söylemi onaylıyor. Sendikalar çoktan teslim...
Coşkun Hoca'nın ısyan halinde söyledıği gibi, "Sahi
Tûrkiye, bütün örgütlenmeleriile, bu teslimolmuş na-
liyle nereye gidiyor?"
Bayram akraba, dost ziyaretierinde, sohbetlerde,
en aykın, eleştirici bildiğim insanlann bile, artıktartış-
masız, aslında birbiri ile çelişen programlara sorgula-
masız, çaresizteslimolduklannaiçimsızlayaraktanık-
lıkediyorum. "Çaresiyok, Türkiyebu yoldangeçecek"
çizgisinde buluşuluyor.
Sadece bulunulan konuma göre, kimi kurtuluş ça-
reieri aranryor. En sağdan en sola geliş yelpazesi ne-
redeysefarketmiyor. Sadeceömeğindostsağlıkçı ise
sağltkhizmetlerine, ilacayönelik aykın karartann eleş-
tirisiileyetiniyor. Sol, şendikal kökentileryoksutlaşma-
nınhayîftanmasında. Üretimleilgiliolanlaruretimınbal-
talanmasının...
Böylebirzamandatoparianma, ses, umutolnnaşarv
sı envüksekpartiCHP'de, CHP'iilerkafayıpartiiçitar-
tışmayatakmışlar.KonumlannagöreBaykal'ınyanın-
da ya da karşısında olanlar, sadece ve sadece dele-
ge oyunlan üzerinde duruyorlar. "Programdan ne ha-
ber? Kriz karşısında ideolojik, insandan yanayorum-
lanna var mı? Farklı ses, program, ilkelerden ne ha-
ber?.." çıkışlannız hiç ilgi çekmiyor. En çok ders alırv
masıgereken birsüreçte, örgütlülükte, medyayönlen-
dirmesi ve moral degerier çöküşü ile bireyse! refleks-
lerde sorgulamasE, tam teslim günleryasanıyor.
sukransoner@yahoo.com
Paroyıyaratan
kadınıneliİSTANBUL (AA) -
HeykeltıraşNesrinEk-
şi, Darphane'nin beyni
olarak nitelendirilen
para, rozet ile madal-
yalann basıldığı ve
Cumhuriyet'inkurulu-
şundan 1980'li yıllara
kadar yabancı heykel-
tıraşlara emanet edilen
bölümde, erkek mes-
lektaşlannın arasında
tekkadın olarak görev
yapıyor.
Marmara Üniversi-
tesi Güzel SanatlarFa-
kültesi Heykel Bölü-
mü'nü 1997yılındabi-
rincilikle bîtiren hey-
keltıraş Mesrin Ekşi,
Darphane'nin Madal-
ya Atölyesi'nde, teda-
vüle çıkan, hatıra ola-
rak basılan paralann
yanmda rozetler, ni-
şanlarve madalyalann
yapmunı gerçekleştiri-
yor. Kendisine ilk iş
olarak, Cumhuriyetm
75. yılı için hazvrlanan
"Atatûrk ve Kaduı"
konulu hatıra para işi
verilenNesrinEkşi,bu
görevi başanyla ta-
mamlaymca erkek
meslektaşlannca tak-
dir edihneye başlandı.
Ekşi, geçen yıllarda
"Türk Lirası'ndan a-
ftr atdması" gündeme
gelince 100 kuruş ça-
lışması yapmış. Ancak
kahplanhazırlananku-
ruşlann, basımı isten-
memiş. Tek sıkıntısı,
devlet memuru olrna-
sından dolayı eline ge-
çen maaş olan Ekşi,
"Enfiasyon olmasa da
hiçparayapmasakkeş-
ke,ozamanherkesda-
ha mutiu olur. Ancak
böyk 0derse yakmds
250bintiravapmamız
da isteyebüirkr" diyı
konuştu.