17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
»YFA CUMHURİYET 8 MART 2001 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] 8 Mart: NelerDüşündürmezInsana! NeşeDOSTER Yazın Öğretmeni 1 926 Medeni Kanun. 1930 yerel seçimlerde oy verme hakkı. 1934 seçme ve se- çilme hakkı. Özetle, bir büyük liderin, bir bulun- maz önderin halkıyla bu- luşmasının sonuçlan. Cumhuriyet Dönemi'nin kadm taaklan... Ben bugün "tnsan topluluğu ka- dm ve erkek denikn. Ud cins insan- danoluşmuştur.CMabOirmikibukit- knin bir parçasmı ikrktelim, öteld- ni ihmal edehm de kütknin bütûnü iiertevebiLsin? Mümkün müdür? Bir risnımvansıtoprağazincirkrkbağ- h kakhkça, ötekiparça gökkre yûk- selebilsin? Şüphe yok ki Uerleme adımlan, her iki cins taranndan iş- te,geHşmedeveBeriemedebirlikteve arkadaşça atümahdır. Böyle olarsa devrim başanyla sonuçlanır" diyen GaziMustafa KemaTi düşündüm... Seçme ve seçilme hakkmuzvn 67. yıhnda, 65 milyonun yansını oluş- turankadınlan temsilen Mecüsimiz- de bulunan 22 kadın.milletvekili- nin, söylenmesi gerekenleri, söyle- mektenkaçvnan suskunlugunu göriin- ce ben bugün, Atatürk'ün o kahra- man, o gazi, o dev ve devrimci Mec- BBme,15mayoonûfusımtensflcisiola- rakgjren, Cumhuriyetbttinciyk bes- ktımiş 18kadmmiBctvvkflini düşün- düm- Üçüncübinyıla girdiğinüzbugün- lerde 1920'li,30'luyıllardapekçok Batı ülkesinden önce elde ettiğimiz haklan kullanmadaki başansızhğı- mızı görünce: ben bugün, siyasal haktannı elde etmek için, 1940'lan bekleyen Japon kadınım, 1950'leri bekleyen Yunan kadınuu, 1%0'lan bekleyen Kanadab ve Avusturyah hemdnsJerimizive1970leri bekleyen İsviçreti dosflannnzı ve onlann bu- gûnedek aknklanyotu,g^d9deriye- ri düşündüm. Curnhuriyet'in kazanraılanndan yararlanarak kadın özgürlüğüne ve Cumhuriyet'in temel ilkelerine yö- nelik bir ideolojinin bayraktarhğını yapan ve özlemleriniîran, Afganis- tan, Arabistan' a yöneltenhukukçu- lan görünce: Ben bugün daha lise yıllannda, Cumhuriyet rejiminden söz ettiği için, arkadaşlaruun "Gâvur" diye seskndiğLJıukuk fakültesine yazd- makiçingjtttiğaKfekuokhığuîçmen- geUenen,bunakarşın yıbnadan mû- cadek edip 58yıl avukathkla birtik- te, kadmhaklâruun da savunuculu- ğunuyapan ilkkadm awüıatımızSü- reyya Agaoglu'nu düşündüm-. Yeni birbinyıla girdiğimiz bugün- lerde, Başbakan'ın şair olduğu ülke- mizde, bütçeninyüzde 1'ininkültü- re aynldığını, çağdaş uygarlıkölçü- lerinin göz ardı edildiğini, yönetici- lerimizin güzel sanatlara bakışını, bu konudaki özlü yorumlannı 1 . ve özellikle heykel konusundaki du- yarlüıklannı! görünce, ben bugün, Atatürkveînönü'yüparmaklarryla ölümsüzkştiren, ilk kadm heykeh> raşımız Sabıha Bengütaş'ı düşün- düm-. Aldığı eğitim ve ettiği yemin, dil, din, cins, ırk, renk aynmı gözet- meksizin hizmeti gerektirirken er- kek kadavraya el sürmeyen doktor adaylannı ve erkek hastayı sağalt- mayı (tedaviyi) reddedenkadındok- torlanmızı görünce, ben bugün, ya- kalandığı kansere karşın, tedavfeiy- kbûiiktemeskkseleğitiminidesür- düren,Türkkadmnuntıpöncüsü,ak kadmdoktorumuzSafiye Ali'yidü- şündüm» Genelde erkeklerin yönetka, ka- dınlann yarduna olduğu ışkollan- nınçokluğunu,DlSK'ebağh 22 sen- dikadanhiçbirindekadmbaşkan ol- madığuu görünce, ben bugün, sen- dikalhareketegönülverdigikiniş- kencegören,fabıkayayatırılan,tutuk- Iamphapseatüan,ancakiş9sınıniçin mücadekdenvazgeçmeyen ilkkadın sendikacımız,tütün işçisiZehra Ko- sova'yı düşündüm.» Televizyonlardaki magazin prog- ramlarınfflLdeğişmeyenkonuğuveko- nusu, sözde sanatçı, boyalı basının gözde kalemi, ünlü ünsüz güzelleri ve kraliçeleri görünce, ben bugün, Türknyatrosununmihenktaşlann- dan olan Afife Jale'yi ve 1932'de dünyagÜ2efiseç3diğjiçm,GaaMus- tafaKemal'mşerefmekadehkaldır- chğı, 30 bin kişiyte birtikte mektup- lakutiadıgı,ülkenıizinilkvetekdün- ya güzeti Keriman Halis'i düşün- düm~ Kırsal kesime şirin görünmek ve aylarmı alabümekiçin,hayattaenbü- yük arzulannın koyun otiatmak ol- duğunu söyleyen rrûlletvekiUerini gördükce, işine geldikçe partisinin köklerini köye dayayan, sıkıştığın- da da "Ben köyden gelmedim ki, ta- biiyalüarda otnracağım" dıyen ka- dm lidercikleri gördükce, ben bu- gün, kulübeleri saraylara çeviren, emeğmi el tezgâhlannda ve pazar yerkrindeekmeğedönüştürcnemek- çi kaâmlanmm düşündüm™ Kimlikkartoda "gazeted*' yazan "köşe dönmeci" köşe yazarlanm, anlı şarüı medyamızmTürkçe özür- lü mankenyazarlarını görünce, ben bııgün,aiksinmokiHittBteğine'Oku- yup daBab-ı Ali'ye kâtip mi olacak- sm?" diye karş» çıkbğı Şair Nigar Hanım'ıve İttihatve Terakki Cemi- yeti'nintekkadm üyesi,flkkadm ga- zetednüzSelmaRıza'yıduşündümu. Doğum öncesiyle başlayıp, do- ğumdan sonra da süren cinsiyet ay- nmcılığınınbeslenme, sağlıkve eği- timde hâlâ geçerli olduğu ülkemiz- dekız bebek ölümve kız çocuk oku- lakayıt oranlannı gördükce, ben bu- gün, 'Ailenin reisi erkektir' diyen mevcut yasanın değişikliğme 'Türk aileyapısı çatırdar' gerekçesrykkar- şı çıkan hükûmet ortağı partiyi dü- şündüm. Yine, aik mecnskrinin ka- ran>1atraktöramndaezikn,Fırat'a atılan,kentmeşdanlannda boğazla- nan, av tüfeğrjie vurukn ya da inü- han seçenUrfah, Diyarbakırn, Bat- manh kadmlan düşündüm— 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Genç- ük ve Spor Bayramı'mn kutlandığı Erzurum'da, eteklerinin uzunluğu nedeniyle hareketlerde zorlanankız öğrencilere yönelik eleştiriyi, "KtZr lann etekkri uzun değü, boylan kv saydV diye yanıtlayan yetkiliyi gö- rünce. ben bugün, 1930 yıhnda, lo- nrungazetekrdeçıkan vetaklaatar- ken görüntülendiği resmini, Boya- batta mahaöe kahvesine götürüp, 'tşte bu benim kızım' diyen babayı ve ilk beden eğitimi öğretmenimiz Pakize Gökalp'idüşündünu. Meryem,Vatiıa ve Zehra,Harran- lı üç kadm. Pamuğun, tarlarun ve törenindışmaçıkarak kaymakamlı- ğın desteğiyle yemekhanede calış- maya başlayan üç emekçi kadm... TÖre onlara tarlada çalışmayı, ço- cuk doğurmayı ve erkeğe boyun eğ- meyi emrederken, çalışmayı yeğle- dikleri için özellikle hemcinslerinin boy hedefi olan üç gözüpek kadmı görünce, ben bugün, 'Polis olup suç- lulan yakalayacağım. Avukat olup hukuku savunaca- ğım. Eczacı olup şifa dağıtacağım. Politikacı olupbölgehalkımnkade- rini değiştireceğim' diyen Güney- doguluktdan düşündüm-. Sürt'te- ki parti toplantısma kucağında 10 günlükbebesiyle gelen.hastabebe- ğine karşın *Yardun paketidağrtda- cakmış, ahnadan gftmem* diyen, toplantı biriminde kucağında ölen bebeğine sanlarak "Evde 8 tane da- ha var. Paketiverin" diye ısrar eden annenin çaresizliğini görünce, ben bugün, yalnızca afet ve sel baskuüa- nyla gündemegekn,kuş uçmazker- van geçmez yerierde adı da, sanı da olmayan erkeğm de, toplumun da görmezden geldiğikaduüan düşün- düm. Ve o kadınlann gerçekleşme- yen düşkri, baba ve ağabeyk başla- ym koca ve oğuBa süren dayatmacı ve dayakçı yazgüannı düşündüm.- Reklarnlardakı yiyecek, içecek gö- rüntülerine içini çeke çeke bakan çocuklanna ne diyeceğini şaşıran annelerin açmazmı görünce,ben bu- gün, Diyarbakniı annenin 'Siz îs- tanbul'daçocuklarmızapastanıbitir diyorsunuz, biz de ekmeği bitirme ya da az ye, kardeşine de kalsm di- yoruz' diyen yürek yakan sözkrini düşündüm» Depremzede Şenay öğretmenin, "Biz hem kadm, hem öğretmenola- rak vermeye ahşkunz, almaya değu. Yardmüann sadaka gibi dağrtuma- a zoruma gidiyor'' sözlerini, eşini depremdeyitirenYalo\alı Okay Ha- ram'ın "B^birsandalyenindörtaya- ğı idik. Şimdi biri yok. Sandalyeyi devTrmeme>ççahşryoruz' B diye yakın- masını görünce, ben bugün, kaymgt- denyaşamlardakiemeku$tası,kade- ri de kederi de ortak olan kadınlan düşündüm». Sonrabirazgerikre gidîp,Cumhu- riyet'in ilk\Tİlannda Anadolu'yako- şarak giden ve ülkesinin kalkınma kervamna katılan kadmlan düşün- düm. Bugünedönüp; iiretime katkj- srylatariadakikadûu,eğhime katk*- sryla okuldaki kadım, sanata katkt- sryla sahnedeki kadmı, emeğin ve ahnterinin simgesi fabrikalardaki kadmı,biBmselkatkılarryia binmka- dmlannuzı düşündüm ve "Kadm- hk, zor zenaaf dedim. "Gerçekten yazdıklanntzı yaşadınız mı?" Bu soruyu, Ahmet Muhip Dranas sor- muş... Gerçekten yaşamak!.. Adnan Bin- yazar kısaca 'Evet' demiş. Herhalde son- radan bu sorunun derin anlamını düşün- müş olmalıdır. Ki, yaşam öyküsünü bir ro- man bütünlüğüyle gözler önüne sermiş... "Masalını Yitiren Dev" (Can Yayını) şu sa- tortarlabaşlıyor: "Ana ölümü, herşeyin ölü- müdûr." Kim bunun tersini söyleyebilir (An- nenizi tster beş, ister elli beş, hatta daha ile- riki yaşlarda yitiren herkes bu sözün anla- mını bilir. Ana, anne de içimizde, bizimle bir- likte sürekli yaşayan bir varlıktır. Binyazar, bir öğretmen her şeyden önce. Köy kökenli bir aydın... Bize biryaşamı, ken- di yaşamtnı anlatırken okuru da o yaşamın bir seyircisi, bir izleyicisi, bir okuyucusu yap- maktan çok, bir kişisi, bir parçası yapıyor. R^en, içtenlikli, doğal bir anlatımia... "Her yaşantı bir roman olur" derier. Olur da!.. Anlatmasını bilen, küçücükbirolaydan koskoca bir kitap çıkanr. Yazarlık becerisi- dir, o... Birzamanlar bir şairimiz, Nâzım Hik- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL MasaJDeğü, BiPYaşam! m e t " 'büyük 1 bir yaşam sürdû, bu yûzden şiirleh 'büyük'" demiş- ti.Yaşamın büyü- ğü küçüğü, önemlisiönemsi- zi olmaz! Fransız Yazan Xavier de Maistre 'Odamda Gezi' romanmda küçücük odasındaki yaşantısı- nı anlatır, bilmediğiniz, görrnediöiniz nice aynntı sizi aiır götürür. Ama Binyazar'ın 'Masalını Yitiren DevHnin yaşamı çok daha başka... önce kendini kurtarma çabasının öyküsü. Sen Diyarba- kır'ın Dtcle'sinin birköyünde doğ, binbir yok- sulluk içinde büyü, daha doğaısu büyüme- ye, kendini aydmlatmaya çalış. öğretmen ol, yazar ol, sonra da otur ya- şamının romanını yazî.. Hâlâ yoksulluklar içinde çırpınan, bir türtü gelişmemişlik ba- tağından kurtulmayan insanlanmız için can- lı bir ömek. Her kötü koşula karşın kendini kurtarma çabasının örnegi... Baba bırakmış iki çocuğu, ev- den, aileden ay- nlmış, sonra geiip altı yedi yaşlann- daki çocuklannın etinebirer küfe tu- tuşturmuş, "Hadi bakalım, çalışın, kazanın" demiş. Yine çe- kipgitmtş.Jkirainicikçocuğun sıröannda kü- feleıie giriştikleri yaşam savaşına benzer durumlan bugün binlerce, belki yüzbinler- ce çocuk hâlâ yaşamıyor mu? Şöyle bir çarşıya pazara çıkın, kimi yalı- nayak, kimi yanm pabuçlu sekiz on yaşın- daki çocuklar peşinizden koşmuyor mu, "Abi taştyalım, abla taşıyalım" diye!.. Yani, Binyazar'ın çocukluk dünyası bu- gün de capcanlı, belki o günlerdekinden daha yaygın, daha derin... Bir roman mı? Biryaşamın sayfalara yan- sıtılması, her okuyanın da o olaylardan, ki- şilerden, serüvenlerden ders alması, pay al- ması, birşeyter anlaması, okjunteşması... Dic- kens'in, Balzac'ın, Orhan Kemal in, Gir- ki'nin, Istrati'nin daha pek çok yazann an- lattıklan uydurma şeyier miydi? Yoksa ken- di yaşamlanndan önemli parçalar mı? Yazartoplumun bir kişisidir. Oyteşeyler ya- şamasa, öyle acılar çekmese belki yazar olamaz, bomboş insan olarak gelip gider- di. Yaşamöyküsü, deyip geçmemeli, önem- li olan o öykünün etkHeyici, kalıcı bir anla- tımla tüm insanlarca ortak edilmesidir. Adnan Binyazar, bugün Türkyazınının us- ta bir denemectsi, bir dilcisi, bir aydını, bir uygarlıksavaşçısı, kendiyaşamından bir ro- man çıkarabilen usta bir yazan... Niye, 'Masalını Yitiren Dev'. Binyazar bu- nu şjiyie açıklıyor. "Uç dört yaşlanndan on altı yaşına dek yaşamı bir insanın dayanma gücûnû aşan, olaylarta savrulan, Köy Enstitüsüne girerek kurtuluşa eren bir çocuğun duyumsamala- nnın yansıtıldığı bir kitabın adı ne olabilir- di: 'Masalını Yitiren Dev'. Böyle masallar yitip gitmiyor! PENCERE Değişimin Tadı!.. Dünyanın değişimine bayılıyorum, ıyi ki evren- le birlilicte evriliyoruz. Ya degişmeseydik?.. Değişmeyen bir dünyada yaşamak, cehenne- min esfelt safıline kapatılmak gibkiir. Neresi orası?.. Cehennemin yedinci katıl.. Televizyondan yakınıyoruz.. Peki, ömürboyu borulugramafonteampullü rad- yoya fit mi olacaktık?.. lleride insan kimbilir neler görecek?.. Belki de şu kavanoz dipli dünyanın sonunu getirecek; do- ğayı katledipkendi ipini kendi elleriyle çekecek... Grafikçi Mengü Ertel kırk yıl önce taşlamalar yazardı; birisi de şöyleydi: Tepe tepe kullanıyorum hülyalanmı Bir anda bûtûn istedikierim Kollanmın arasında sevdiğim kadm Para kasalar odalar dolusu Artık meteliğe kurşun değil Binliklere top atıyorum Zaman değişti. Bir milyonluk banknotun me- teliğe dönüştüğü bugünkü Türkiye'de binlige top atmak, bizim gibi ekonomisi zıvanadan çıkmış bir düzende trilyonlan harcamaya alışmış olanlann keyfini yerine getirebilir... Ustetikteievizyon çıkalıberi hayal kurmak dafu- zuli olmadı mı?.. Ne ıstiyorsan görüntüsü karşında!.. • Bayramın üçüncü günü, çok satışlı gazetelerin manşetlerinde ekonominin yeni patronu Kemal Derviş'in açıklaması elbirliğiyle özetlenmişti: 1) Enfiasyonla mücadele sürecek.. 2) Yeni program ulusal olacak.. 3) Pol'ıtik ve toplumsal destek şart.. Mantıkta 'mefhumu muhalif inden çıkarsama diye bir yöntem vardır; söylenenteri tersine çevi- relim; kim 'enfiasyonla mücadele sürmeyecek, program ulusal olmayacak, pot'ıtik ve toplumsal destek şart değil' diyebilir?.. Soyut lâflar bunlar... Kemal Dervişçok zor koşullarda ağır biryük üst- leniyor; ne yapacağı belli değil; daha dün bir bu- gün iki.. derken 1MF ile Dünya Bankası'ndan bir ses yükseldi: "Telekom'un yüzde 51 "ı satıtsın!.." Anlamıne?.. ZokayıyiyenTürkiye ekonomisinde "batan ge- minin mallan "na ilişkin hevesterin daha dün bir bugün iki demeden hemen vurgulanmast niyet- leri gösteriyor. Dünya değişiyor.. DegişmelL 1 Açlar doymalı!.. ~> Zenginler açlann, yoksullann, eziJenterin ses- terine kulak vermeli!.. Türkiye'de soygun ve sömürü o kerteye tır- mandı ki yalnız emekçi değil, işadamı da bağır- mayabaşladı.TOBB'denyükseten sese kulak ver- meli!.. Türkiye Odalarve Borsalar Birliği 57'nci hü- kümete karşı bir eylem planı için hazırltğa girişi- yor, Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir şeyter olu- şuyor... Küreselleşme sürecinde ağzını açan canavar, yalnız Türkiye'deki işçinin lokmasını yutrnaya- cak; işadamı da olmak ya da olmamak davasın- da... Gerçekten ulusal dayanışmaya gerek var. Her şey değişiyor... Ml* Acaba... Dr.Ceng|z ABBASGtL * • lkece ekonomik. yetmiştir. Kimilerine görc | ^ | sıkıntı ıle birlikte bu davranış, devlet işlerin- 1 1 yaşamak olağan \^J durumageldi.An- cak Sayın Başbakan tara- fından ateşlenen bunalım ise durduk yerde tuz biber oldu. Neymiş? Sayın Baş- bakan MGK toplantısında kendisinceteıbiyedışıaşa- gılanmış. Duyarh bir yara- dılışa sahip Sayın Başba- kan, yapüan eleştiriyi böy- le değerkndirebüir. Ancak hemen dışan çıkıp dünya âlemeaçıklaması, ardından kendi grubunda tekrarla- ması, bunalımı çıkaran ve körükleyen kişi olmasına de özlediğimiz saydamlı- ğın bir göstergesidir. An- cak ıstenen saydamlığın böyle duyarlı konulara gö- re olmadığı ortadadır. Zira yaratılan firtuıa toplumca yüklenilenekonomücsüon- tıyıçekilmezdurumagetir- miştir. Şimdi gelelimkonu- nun öbür yüzüne. Bunalımdakı yönetime destek, Amerikan Başkanı Bush'tan geldi. Yani dışar- dan. Içerde kimsede destek verecekdurumkalmadığın- danbunudoğal karşılamak gerekirse de, insanınaklına HediyeCELL Boş bile konuşsanız dolıı kazanın. 3. TURKCELL "Acaba*geliyor. SaymBaş- kan " - Ekonomikprogra- mnıtzla büyük bir cesaret gösterdiniz.Butarzlklerti- ğmmgöstermeyisürdürür- sunüz ununnu" dikğin- debuhınuyor. Ancakbudes- teksöylemininardındanpa- ra sözüyok. Dayan,her tür- lü destekyoldadır. Göreve devammı?Yoksabukadar bunalımdansonraartıkgö- revde kalmamza olanak yoktur, ama benim gönlüm sizinkalmanızdanyanadır. Zira IMF yoluyla yürütü- len bu uygulama yaranmı- za oldugundan uygulama- ya aynendevammı?Buiş- ten anlayan uzmanlara gö- re, IMF gittiğiyerde önce- likle özelleştirmeyi dayat- makta. Ardından gelsin haraç mezatsatışlar!.. Sonuç ulu- sal varhklann yitirilmesi. Küreselleşme yutturmaca- sıylaulusalekonomininbo- ğulması. Ulusal istenciniş- levsizleştirumesi... Kalkın- ma vegönenç savlan ile tam tersinin gerçeklestirikrek geniş toplum katmanlan- nın ekmeğe muhtaç edil- mesi... Gelinennoktayagö- re bunlardan hangısinin, acaba'mn yanın olduğunu anlamakiçinbilgin olmaya gerek yoktur. Şimdi bunabmdan çıkış yol ve koşullannı arayıp bulma zamarudır. Bunun için ülkemizde yeterli ve yetenekli uzmanlann ve yurtseverlerinvarhgı yadsı- namaz. Bunalımdan çıkış yoüannı arayıpbulmak,baş- ta siyasal istencin destegi olmaküzere görev onlann- dır. Bununustesindengeli- nebileceğine de inanmak- tayız. Ancakgelinennokta- da toplumumuz bazı ger- çeklerinayırdınavarmıştır. Bu gerçekleri görmek için uzman olmaya gerek yok- tur. Amkbireylerinsöylem- lerindeacabalaryeralmak- ta. Yöneticılerin yaptıklan işlerindoğruluğu sorgulan- makta. Yığınla acaba'mn yanıüan aranmaktadır. Ör- neğın.bunalımınsorumlu- su sadece ekonomi yöneti- mindeki bürokratlar mı? Yoksa ekonomiye yön ve- ren yönetim mi? Sorumlu- luk onlarda ise sadece bü- rokratlann istifası yeterli mi? Siyasal yaşamünızda asüistifa etmesi gerekliki- şilerin istifa kurumunu çı- kış yoluiçinbaşlangıç ola- rakgörmelerigerekmezmi? Üretimolmadansadece pa- ra polıükalan ile kalkınma olur mu? Ulusal varlıklan özeUeştirme adı altındaya- bancüaraaçmakla,sağaso- la saçmakla ülke varlıklan tükenmezmi? Bunaumdantekçıkış y» lunun ulusal varlığa dayalı politikalarla olanaklı oldu- ğu artik siyasilerce de an- laşdmadı mı? Dışa dayah politıkalannbize değil. bi- ze bu politıkalan dayatan yabancılara yararlı olduğu görülmeyecek mi? Yanıtla- nnınnelerolabileceğini ya- şadığımız ekonomikbuna- bm açıkça göstermiştir. Bü- tün buacaba'lannsonunda önümüze ulu önder Ata- târk'ün gösterdiği yol çık- maktadır. Ulusalbağunsız- hğımızdan ödünvermeden ulusal varkklara dayalı ve onurlu bir ekonomik kal- kınmabiçimi. Yani Atatûrk ilkelerinin biçimlendirdiği toplumcuekonomikkurtu- luş savaşı. iîiemaxx ta buhaftaiDehmet flcarla.Oscar adaylannı honusuyoruz. Görkemli haybedenler... Horkunçitiraîlar... ûscar flmcanm yüzünün hızardığı anlar Stüdyo Cinemaxx. sinematih portahal. •r- I - ; . «CFftRupası ÇeyrehFinal ithmacıheyecanı canlı yayınla tv8 ehranlarında. D ugu n
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle