Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
»YFA CUMHURİYET 8 MART 2001 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
8 Mart: NelerDüşündürmezInsana!
NeşeDOSTER Yazın Öğretmeni
1
926 Medeni Kanun. 1930
yerel seçimlerde oy verme
hakkı. 1934 seçme ve se-
çilme hakkı. Özetle, bir
büyük liderin, bir bulun-
maz önderin halkıyla bu-
luşmasının sonuçlan.
Cumhuriyet Dönemi'nin kadm
taaklan...
Ben bugün "tnsan topluluğu ka-
dm ve erkek denikn. Ud cins insan-
danoluşmuştur.CMabOirmikibukit-
knin bir parçasmı ikrktelim, öteld-
ni ihmal edehm de kütknin bütûnü
iiertevebiLsin? Mümkün müdür? Bir
risnımvansıtoprağazincirkrkbağ-
h kakhkça, ötekiparça gökkre yûk-
selebilsin? Şüphe yok ki Uerleme
adımlan, her iki cins taranndan iş-
te,geHşmedeveBeriemedebirlikteve
arkadaşça atümahdır. Böyle olarsa
devrim başanyla sonuçlanır" diyen
GaziMustafa KemaTi düşündüm...
Seçme ve seçilme hakkmuzvn 67.
yıhnda, 65 milyonun yansını oluş-
turankadınlan temsilen Mecüsimiz-
de bulunan 22 kadın.milletvekili-
nin, söylenmesi gerekenleri, söyle-
mektenkaçvnan suskunlugunu göriin-
ce ben bugün, Atatürk'ün o kahra-
man, o gazi, o dev ve devrimci Mec-
BBme,15mayoonûfusımtensflcisiola-
rakgjren, Cumhuriyetbttinciyk bes-
ktımiş 18kadmmiBctvvkflini düşün-
düm-
Üçüncübinyıla girdiğinüzbugün-
lerde 1920'li,30'luyıllardapekçok
Batı ülkesinden önce elde ettiğimiz
haklan kullanmadaki başansızhğı-
mızı görünce: ben bugün, siyasal
haktannı elde etmek için, 1940'lan
bekleyen Japon kadınım, 1950'leri
bekleyen Yunan kadınuu, 1%0'lan
bekleyen Kanadab ve Avusturyah
hemdnsJerimizive1970leri bekleyen
İsviçreti dosflannnzı ve onlann bu-
gûnedek aknklanyotu,g^d9deriye-
ri düşündüm.
Curnhuriyet'in kazanraılanndan
yararlanarak kadın özgürlüğüne ve
Cumhuriyet'in temel ilkelerine yö-
nelik bir ideolojinin bayraktarhğını
yapan ve özlemleriniîran, Afganis-
tan, Arabistan' a yöneltenhukukçu-
lan görünce:
Ben bugün daha lise yıllannda,
Cumhuriyet rejiminden söz ettiği
için, arkadaşlaruun "Gâvur" diye
seskndiğLJıukuk fakültesine yazd-
makiçingjtttiğaKfekuokhığuîçmen-
geUenen,bunakarşın yıbnadan mû-
cadek edip 58yıl avukathkla birtik-
te, kadmhaklâruun da savunuculu-
ğunuyapan ilkkadm awüıatımızSü-
reyya Agaoglu'nu düşündüm-.
Yeni birbinyıla girdiğimiz bugün-
lerde, Başbakan'ın şair olduğu ülke-
mizde, bütçeninyüzde 1'ininkültü-
re aynldığını, çağdaş uygarlıkölçü-
lerinin göz ardı edildiğini, yönetici-
lerimizin güzel sanatlara bakışını,
bu konudaki özlü yorumlannı
1
. ve
özellikle heykel konusundaki du-
yarlüıklannı! görünce, ben bugün,
Atatürkveînönü'yüparmaklarryla
ölümsüzkştiren, ilk kadm heykeh>
raşımız Sabıha Bengütaş'ı düşün-
düm-.
Aldığı eğitim ve ettiği yemin, dil,
din, cins, ırk, renk aynmı gözet-
meksizin hizmeti gerektirirken er-
kek kadavraya el sürmeyen doktor
adaylannı ve erkek hastayı sağalt-
mayı (tedaviyi) reddedenkadındok-
torlanmızı görünce, ben bugün, ya-
kalandığı kansere karşın, tedavfeiy-
kbûiiktemeskkseleğitiminidesür-
düren,Türkkadmnuntıpöncüsü,ak
kadmdoktorumuzSafiye Ali'yidü-
şündüm»
Genelde erkeklerin yönetka, ka-
dınlann yarduna olduğu ışkollan-
nınçokluğunu,DlSK'ebağh 22 sen-
dikadanhiçbirindekadmbaşkan ol-
madığuu görünce, ben bugün, sen-
dikalhareketegönülverdigikiniş-
kencegören,fabıkayayatırılan,tutuk-
Iamphapseatüan,ancakiş9sınıniçin
mücadekdenvazgeçmeyen ilkkadın
sendikacımız,tütün işçisiZehra Ko-
sova'yı düşündüm.»
Televizyonlardaki magazin prog-
ramlarınfflLdeğişmeyenkonuğuveko-
nusu, sözde sanatçı, boyalı basının
gözde kalemi, ünlü ünsüz güzelleri
ve kraliçeleri görünce, ben bugün,
Türknyatrosununmihenktaşlann-
dan olan Afife Jale'yi ve 1932'de
dünyagÜ2efiseç3diğjiçm,GaaMus-
tafaKemal'mşerefmekadehkaldır-
chğı, 30 bin kişiyte birtikte mektup-
lakutiadıgı,ülkenıizinilkvetekdün-
ya güzeti Keriman Halis'i düşün-
düm~
Kırsal kesime şirin görünmek ve
aylarmı alabümekiçin,hayattaenbü-
yük arzulannın koyun otiatmak ol-
duğunu söyleyen rrûlletvekiUerini
gördükce, işine geldikçe partisinin
köklerini köye dayayan, sıkıştığın-
da da "Ben köyden gelmedim ki, ta-
biiyalüarda otnracağım" dıyen ka-
dm lidercikleri gördükce, ben bu-
gün, kulübeleri saraylara çeviren,
emeğmi el tezgâhlannda ve pazar
yerkrindeekmeğedönüştürcnemek-
çi kaâmlanmm düşündüm™
Kimlikkartoda "gazeted*' yazan
"köşe dönmeci" köşe yazarlanm,
anlı şarüı medyamızmTürkçe özür-
lü mankenyazarlarını görünce, ben
bııgün,aiksinmokiHittBteğine'Oku-
yup daBab-ı Ali'ye kâtip mi olacak-
sm?" diye karş» çıkbğı Şair Nigar
Hanım'ıve İttihatve Terakki Cemi-
yeti'nintekkadm üyesi,flkkadm ga-
zetednüzSelmaRıza'yıduşündümu.
Doğum öncesiyle başlayıp, do-
ğumdan sonra da süren cinsiyet ay-
nmcılığınınbeslenme, sağlıkve eği-
timde hâlâ geçerli olduğu ülkemiz-
dekız bebek ölümve kız çocuk oku-
lakayıt oranlannı gördükce, ben bu-
gün, 'Ailenin reisi erkektir' diyen
mevcut yasanın değişikliğme 'Türk
aileyapısı çatırdar' gerekçesrykkar-
şı çıkan hükûmet ortağı partiyi dü-
şündüm. Yine, aik mecnskrinin ka-
ran>1atraktöramndaezikn,Fırat'a
atılan,kentmeşdanlannda boğazla-
nan, av tüfeğrjie vurukn ya da inü-
han seçenUrfah, Diyarbakırn, Bat-
manh kadmlan düşündüm—
19 Mayıs Atatürk'ü Anma Genç-
ük ve Spor Bayramı'mn kutlandığı
Erzurum'da, eteklerinin uzunluğu
nedeniyle hareketlerde zorlanankız
öğrencilere yönelik eleştiriyi, "KtZr
lann etekkri uzun değü, boylan kv
saydV diye yanıtlayan yetkiliyi gö-
rünce. ben bugün, 1930 yıhnda, lo-
nrungazetekrdeçıkan vetaklaatar-
ken görüntülendiği resmini, Boya-
batta mahaöe kahvesine götürüp,
'tşte bu benim kızım' diyen babayı
ve ilk beden eğitimi öğretmenimiz
Pakize Gökalp'idüşündünu.
Meryem,Vatiıa ve Zehra,Harran-
lı üç kadm. Pamuğun, tarlarun ve
törenindışmaçıkarak kaymakamlı-
ğın desteğiyle yemekhanede calış-
maya başlayan üç emekçi kadm...
TÖre onlara tarlada çalışmayı, ço-
cuk doğurmayı ve erkeğe boyun eğ-
meyi emrederken, çalışmayı yeğle-
dikleri için özellikle hemcinslerinin
boy hedefi olan üç gözüpek kadmı
görünce, ben bugün, 'Polis olup suç-
lulan yakalayacağım.
Avukat olup hukuku savunaca-
ğım. Eczacı olup şifa dağıtacağım.
Politikacı olupbölgehalkımnkade-
rini değiştireceğim' diyen Güney-
doguluktdan düşündüm-. Sürt'te-
ki parti toplantısma kucağında 10
günlükbebesiyle gelen.hastabebe-
ğine karşın *Yardun paketidağrtda-
cakmış, ahnadan gftmem* diyen,
toplantı biriminde kucağında ölen
bebeğine sanlarak "Evde 8 tane da-
ha var. Paketiverin" diye ısrar eden
annenin çaresizliğini görünce, ben
bugün, yalnızca afet ve sel baskuüa-
nyla gündemegekn,kuş uçmazker-
van geçmez yerierde adı da, sanı da
olmayan erkeğm de, toplumun da
görmezden geldiğikaduüan düşün-
düm. Ve o kadınlann gerçekleşme-
yen düşkri, baba ve ağabeyk başla-
ym koca ve oğuBa süren dayatmacı
ve dayakçı yazgüannı düşündüm.-
Reklarnlardakı yiyecek, içecek gö-
rüntülerine içini çeke çeke bakan
çocuklanna ne diyeceğini şaşıran
annelerin açmazmı görünce,ben bu-
gün, Diyarbakniı annenin 'Siz îs-
tanbul'daçocuklarmızapastanıbitir
diyorsunuz, biz de ekmeği bitirme
ya da az ye, kardeşine de kalsm di-
yoruz' diyen yürek yakan sözkrini
düşündüm»
Depremzede Şenay öğretmenin,
"Biz hem kadm, hem öğretmenola-
rak vermeye ahşkunz, almaya değu.
Yardmüann sadaka gibi dağrtuma-
a zoruma gidiyor'' sözlerini, eşini
depremdeyitirenYalo\alı Okay Ha-
ram'ın "B^birsandalyenindörtaya-
ğı idik. Şimdi biri yok. Sandalyeyi
devTrmeme>ççahşryoruz'
B
diye yakın-
masını görünce, ben bugün, kaymgt-
denyaşamlardakiemeku$tası,kade-
ri de kederi de ortak olan kadınlan
düşündüm».
Sonrabirazgerikre gidîp,Cumhu-
riyet'in ilk\Tİlannda Anadolu'yako-
şarak giden ve ülkesinin kalkınma
kervamna katılan kadmlan düşün-
düm. Bugünedönüp; iiretime katkj-
srylatariadakikadûu,eğhime katk*-
sryla okuldaki kadım, sanata katkt-
sryla sahnedeki kadmı, emeğin ve
ahnterinin simgesi fabrikalardaki
kadmı,biBmselkatkılarryia binmka-
dmlannuzı düşündüm ve "Kadm-
hk, zor zenaaf dedim.
"Gerçekten yazdıklanntzı yaşadınız mı?"
Bu soruyu, Ahmet Muhip Dranas sor-
muş... Gerçekten yaşamak!.. Adnan Bin-
yazar kısaca 'Evet' demiş. Herhalde son-
radan bu sorunun derin anlamını düşün-
müş olmalıdır. Ki, yaşam öyküsünü bir ro-
man bütünlüğüyle gözler önüne sermiş...
"Masalını Yitiren Dev" (Can Yayını) şu sa-
tortarlabaşlıyor: "Ana ölümü, herşeyin ölü-
müdûr." Kim bunun tersini söyleyebilir (An-
nenizi tster beş, ister elli beş, hatta daha ile-
riki yaşlarda yitiren herkes bu sözün anla-
mını bilir. Ana, anne de içimizde, bizimle bir-
likte sürekli yaşayan bir varlıktır.
Binyazar, bir öğretmen her şeyden önce.
Köy kökenli bir aydın... Bize biryaşamı, ken-
di yaşamtnı anlatırken okuru da o yaşamın
bir seyircisi, bir izleyicisi, bir okuyucusu yap-
maktan çok, bir kişisi, bir parçası yapıyor.
R^en, içtenlikli, doğal bir anlatımia...
"Her yaşantı bir roman olur" derier. Olur
da!.. Anlatmasını bilen, küçücükbirolaydan
koskoca bir kitap çıkanr. Yazarlık becerisi-
dir, o... Birzamanlar bir şairimiz, Nâzım Hik-
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
MasaJDeğü, BiPYaşam!
m e t " 'büyük
1
bir
yaşam sürdû, bu
yûzden şiirleh
'büyük'" demiş-
ti.Yaşamın büyü-
ğü küçüğü,
önemlisiönemsi-
zi olmaz! Fransız
Yazan Xavier de Maistre 'Odamda Gezi'
romanmda küçücük odasındaki yaşantısı-
nı anlatır, bilmediğiniz, görrnediöiniz nice
aynntı sizi aiır götürür.
Ama Binyazar'ın 'Masalını Yitiren DevHnin
yaşamı çok daha başka... önce kendini
kurtarma çabasının öyküsü. Sen Diyarba-
kır'ın Dtcle'sinin birköyünde doğ, binbir yok-
sulluk içinde büyü, daha doğaısu büyüme-
ye, kendini aydmlatmaya çalış.
öğretmen ol, yazar ol, sonra da otur ya-
şamının romanını yazî.. Hâlâ yoksulluklar
içinde çırpınan, bir türtü gelişmemişlik ba-
tağından kurtulmayan insanlanmız için can-
lı bir ömek. Her kötü koşula karşın kendini
kurtarma çabasının örnegi...
Baba bırakmış
iki çocuğu, ev-
den, aileden ay-
nlmış, sonra geiip
altı yedi yaşlann-
daki çocuklannın
etinebirer küfe tu-
tuşturmuş, "Hadi
bakalım, çalışın, kazanın" demiş. Yine çe-
kipgitmtş.Jkirainicikçocuğun sıröannda kü-
feleıie giriştikleri yaşam savaşına benzer
durumlan bugün binlerce, belki yüzbinler-
ce çocuk hâlâ yaşamıyor mu?
Şöyle bir çarşıya pazara çıkın, kimi yalı-
nayak, kimi yanm pabuçlu sekiz on yaşın-
daki çocuklar peşinizden koşmuyor mu,
"Abi taştyalım, abla taşıyalım" diye!..
Yani, Binyazar'ın çocukluk dünyası bu-
gün de capcanlı, belki o günlerdekinden
daha yaygın, daha derin...
Bir roman mı? Biryaşamın sayfalara yan-
sıtılması, her okuyanın da o olaylardan, ki-
şilerden, serüvenlerden ders alması, pay al-
ması, birşeyter anlaması, okjunteşması... Dic-
kens'in, Balzac'ın, Orhan Kemal in, Gir-
ki'nin, Istrati'nin daha pek çok yazann an-
lattıklan uydurma şeyier miydi? Yoksa ken-
di yaşamlanndan önemli parçalar mı?
Yazartoplumun bir kişisidir. Oyteşeyler ya-
şamasa, öyle acılar çekmese belki yazar
olamaz, bomboş insan olarak gelip gider-
di.
Yaşamöyküsü, deyip geçmemeli, önem-
li olan o öykünün etkHeyici, kalıcı bir anla-
tımla tüm insanlarca ortak edilmesidir.
Adnan Binyazar, bugün Türkyazınının us-
ta bir denemectsi, bir dilcisi, bir aydını, bir
uygarlıksavaşçısı, kendiyaşamından bir ro-
man çıkarabilen usta bir yazan...
Niye, 'Masalını Yitiren Dev'. Binyazar bu-
nu şjiyie açıklıyor.
"Uç dört yaşlanndan on altı yaşına dek
yaşamı bir insanın dayanma gücûnû aşan,
olaylarta savrulan, Köy Enstitüsüne girerek
kurtuluşa eren bir çocuğun duyumsamala-
nnın yansıtıldığı bir kitabın adı ne olabilir-
di: 'Masalını Yitiren Dev'. Böyle masallar
yitip gitmiyor!
PENCERE
Değişimin Tadı!..
Dünyanın değişimine bayılıyorum, ıyi ki evren-
le birlilicte evriliyoruz.
Ya degişmeseydik?..
Değişmeyen bir dünyada yaşamak, cehenne-
min esfelt safıline kapatılmak gibkiir.
Neresi orası?..
Cehennemin yedinci katıl..
Televizyondan yakınıyoruz..
Peki, ömürboyu borulugramafonteampullü rad-
yoya fit mi olacaktık?..
lleride insan kimbilir neler görecek?.. Belki de
şu kavanoz dipli dünyanın sonunu getirecek; do-
ğayı katledipkendi ipini kendi elleriyle çekecek...
Grafikçi Mengü Ertel kırk yıl önce taşlamalar
yazardı; birisi de şöyleydi:
Tepe tepe kullanıyorum hülyalanmı
Bir anda bûtûn istedikierim
Kollanmın arasında sevdiğim kadm
Para kasalar odalar dolusu
Artık meteliğe kurşun değil
Binliklere top atıyorum
Zaman değişti. Bir milyonluk banknotun me-
teliğe dönüştüğü bugünkü Türkiye'de binlige top
atmak, bizim gibi ekonomisi zıvanadan çıkmış bir
düzende trilyonlan harcamaya alışmış olanlann
keyfini yerine getirebilir...
Ustetikteievizyon çıkalıberi hayal kurmak dafu-
zuli olmadı mı?..
Ne ıstiyorsan görüntüsü karşında!..
•
Bayramın üçüncü günü, çok satışlı gazetelerin
manşetlerinde ekonominin yeni patronu Kemal
Derviş'in açıklaması elbirliğiyle özetlenmişti:
1) Enfiasyonla mücadele sürecek..
2) Yeni program ulusal olacak..
3) Pol'ıtik ve toplumsal destek şart..
Mantıkta 'mefhumu muhalif inden çıkarsama
diye bir yöntem vardır; söylenenteri tersine çevi-
relim; kim 'enfiasyonla mücadele sürmeyecek,
program ulusal olmayacak, pot'ıtik ve toplumsal
destek şart değil' diyebilir?..
Soyut lâflar bunlar...
Kemal Dervişçok zor koşullarda ağır biryük üst-
leniyor; ne yapacağı belli değil; daha dün bir bu-
gün iki.. derken 1MF ile Dünya Bankası'ndan bir
ses yükseldi:
"Telekom'un yüzde 51 "ı satıtsın!.."
Anlamıne?..
ZokayıyiyenTürkiye ekonomisinde "batan ge-
minin mallan "na ilişkin hevesterin daha dün bir
bugün iki demeden hemen vurgulanmast niyet-
leri gösteriyor.
Dünya değişiyor..
DegişmelL 1
Açlar doymalı!.. ~>
Zenginler açlann, yoksullann, eziJenterin ses-
terine kulak vermeli!..
Türkiye'de soygun ve sömürü o kerteye tır-
mandı ki yalnız emekçi değil, işadamı da bağır-
mayabaşladı.TOBB'denyükseten sese kulak ver-
meli!.. Türkiye Odalarve Borsalar Birliği 57'nci hü-
kümete karşı bir eylem planı için hazırltğa girişi-
yor, Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir şeyter olu-
şuyor...
Küreselleşme sürecinde ağzını açan canavar,
yalnız Türkiye'deki işçinin lokmasını yutrnaya-
cak; işadamı da olmak ya da olmamak davasın-
da...
Gerçekten ulusal dayanışmaya gerek var.
Her şey değişiyor...
Ml*
Acaba...
Dr.Ceng|z ABBASGtL
* • lkece ekonomik. yetmiştir. Kimilerine görc
| ^ | sıkıntı ıle birlikte bu davranış, devlet işlerin-
1 1 yaşamak olağan
\^J durumageldi.An-
cak Sayın Başbakan tara-
fından ateşlenen bunalım
ise durduk yerde tuz biber
oldu. Neymiş? Sayın Baş-
bakan MGK toplantısında
kendisinceteıbiyedışıaşa-
gılanmış. Duyarh bir yara-
dılışa sahip Sayın Başba-
kan, yapüan eleştiriyi böy-
le değerkndirebüir. Ancak
hemen dışan çıkıp dünya
âlemeaçıklaması, ardından
kendi grubunda tekrarla-
ması, bunalımı çıkaran ve
körükleyen kişi olmasına
de özlediğimiz saydamlı-
ğın bir göstergesidir. An-
cak ıstenen saydamlığın
böyle duyarlı konulara gö-
re olmadığı ortadadır. Zira
yaratılan firtuıa toplumca
yüklenilenekonomücsüon-
tıyıçekilmezdurumagetir-
miştir. Şimdi gelelimkonu-
nun öbür yüzüne.
Bunalımdakı yönetime
destek, Amerikan Başkanı
Bush'tan geldi. Yani dışar-
dan. Içerde kimsede destek
verecekdurumkalmadığın-
danbunudoğal karşılamak
gerekirse de, insanınaklına
HediyeCELL
Boş bile konuşsanız
dolıı kazanın.
3. TURKCELL
"Acaba*geliyor. SaymBaş-
kan " - Ekonomikprogra-
mnıtzla büyük bir cesaret
gösterdiniz.Butarzlklerti-
ğmmgöstermeyisürdürür-
sunüz ununnu" dikğin-
debuhınuyor. Ancakbudes-
teksöylemininardındanpa-
ra sözüyok. Dayan,her tür-
lü destekyoldadır. Göreve
devammı?Yoksabukadar
bunalımdansonraartıkgö-
revde kalmamza olanak
yoktur, ama benim gönlüm
sizinkalmanızdanyanadır.
Zira IMF yoluyla yürütü-
len bu uygulama yaranmı-
za oldugundan uygulama-
ya aynendevammı?Buiş-
ten anlayan uzmanlara gö-
re, IMF gittiğiyerde önce-
likle özelleştirmeyi dayat-
makta.
Ardından gelsin haraç
mezatsatışlar!.. Sonuç ulu-
sal varhklann yitirilmesi.
Küreselleşme yutturmaca-
sıylaulusalekonomininbo-
ğulması. Ulusal istenciniş-
levsizleştirumesi... Kalkın-
ma vegönenç savlan ile tam
tersinin gerçeklestirikrek
geniş toplum katmanlan-
nın ekmeğe muhtaç edil-
mesi... Gelinennoktayagö-
re bunlardan hangısinin,
acaba'mn yanın olduğunu
anlamakiçinbilgin olmaya
gerek yoktur.
Şimdi bunabmdan çıkış
yol ve koşullannı arayıp
bulma zamarudır. Bunun
için ülkemizde yeterli ve
yetenekli uzmanlann ve
yurtseverlerinvarhgı yadsı-
namaz. Bunalımdan çıkış
yoüannı arayıpbulmak,baş-
ta siyasal istencin destegi
olmaküzere görev onlann-
dır. Bununustesindengeli-
nebileceğine de inanmak-
tayız. Ancakgelinennokta-
da toplumumuz bazı ger-
çeklerinayırdınavarmıştır.
Bu gerçekleri görmek için
uzman olmaya gerek yok-
tur. Amkbireylerinsöylem-
lerindeacabalaryeralmak-
ta. Yöneticılerin yaptıklan
işlerindoğruluğu sorgulan-
makta. Yığınla acaba'mn
yanıüan aranmaktadır. Ör-
neğın.bunalımınsorumlu-
su sadece ekonomi yöneti-
mindeki bürokratlar mı?
Yoksa ekonomiye yön ve-
ren yönetim mi? Sorumlu-
luk onlarda ise sadece bü-
rokratlann istifası yeterli
mi? Siyasal yaşamünızda
asüistifa etmesi gerekliki-
şilerin istifa kurumunu çı-
kış yoluiçinbaşlangıç ola-
rakgörmelerigerekmezmi?
Üretimolmadansadece pa-
ra polıükalan ile kalkınma
olur mu? Ulusal varlıklan
özeUeştirme adı altındaya-
bancüaraaçmakla,sağaso-
la saçmakla ülke varlıklan
tükenmezmi?
Bunaumdantekçıkış y»
lunun ulusal varlığa dayalı
politikalarla olanaklı oldu-
ğu artik siyasilerce de an-
laşdmadı mı? Dışa dayah
politıkalannbize değil. bi-
ze bu politıkalan dayatan
yabancılara yararlı olduğu
görülmeyecek mi? Yanıtla-
nnınnelerolabileceğini ya-
şadığımız ekonomikbuna-
bm açıkça göstermiştir. Bü-
tün buacaba'lannsonunda
önümüze ulu önder Ata-
târk'ün gösterdiği yol çık-
maktadır. Ulusalbağunsız-
hğımızdan ödünvermeden
ulusal varkklara dayalı ve
onurlu bir ekonomik kal-
kınmabiçimi. Yani Atatûrk
ilkelerinin biçimlendirdiği
toplumcuekonomikkurtu-
luş savaşı.
iîiemaxx ta
buhaftaiDehmet
flcarla.Oscar
adaylannı
honusuyoruz.
Görkemli
haybedenler...
Horkunçitiraîlar...
ûscar flmcanm
yüzünün hızardığı
anlar
Stüdyo Cinemaxx.
sinematih portahal.
•r- I
- ; . «CFftRupası
ÇeyrehFinal
ithmacıheyecanı
canlı yayınla
tv8 ehranlarında.
D ugu n