Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 MART 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
'Can Evfne onay
• MUĞLA (Cumhuriyet)
- Şair Can Yücel'in anısmı
yaşatmak içın Datça'da
kurulmak istenen "Can
EvTne Kültür
Bakanlığı'ndan onay çıktı.
Can Evi'ni önümüzdeki
yaz sezonuna yetiştirmek
istediklerini belirten Datça
Belediye Başkanı Erol
Karakullukçu, "Her şey
tamam; iş, gerekli olan 20
milyar lirayı bulmaya
kaldı" dedi. "Can Evi"
projesinin tamamen şair
Can Yücel'in eşi Güler
Yücel'e ve şairin
dostlanna ait olduğunu
belirten Datça Belediye
Başkanı Karakullukçu,
"Yapılmak istenen 25
metrekarelik mütevazı bir
sanat evi. Burada şairin
çalışmalan yer alacak. Can
dostJan burada
buluşabilecekler" dedi.
FP'den hükümete
ItstanbulHaberServisi-
FP'nin Istanbul 11
Başkanlığı'ndaki
bayramlaşma töreninde ll
Başkanı Numan
Kurtulmuş ve Istanbul
Milletvekili Ali Coşkun,
hûkümetın halkı
aldattığını ve krizin
faturasını millete
ödettiğini söylediler.
Kurtulmuş, ülkede asgari
demokrası olsa hükümetin
istifa etmesi gerektiğini
vurgularken Coşkun da
hükümetin, halka rağmen
iktidar olduğunu savundu.
Ta*aOar10bin
deritoplad)
• İSKENDERUN
(Cumhuriyet) - Hatay'ın
Iskenderun ilçesinde
kurban derilen tarikatlara
gitti. Bölgede faaliyet
gösteren Fethullah Gülen
grubu, Nurcular ve
Süleymancüarın on binin
üzennde deri topladıklan
bildirildi. THK, şikâyette
bulunduklan yetkililerin
gerekli ilgiyi
göstermediğini
savunurken Iskenderun
Jandarma Ilçe
Komutanlığı'nın izinsiz
deri toplayanlara
müdahale edip 320 deriyi
THK'ye teslim etriği
belirtildi.
16yıMkhak
arayışı
• KAYSERİ(AA)-
Kayseri'de kurulu Çinkur
AŞ'de çalışan işçiler,
özelleştirme sonrası
üretimi durdurulan
fabrikalannda, 16 aydan
ben haklannı almanın
mücadelesini veriyorlar.
Işçıler, 1996yılında
özelleştirilerek Iranh bir
firmaya devredilen
fabrikalannda üretimin
durduğu Kasım 1999'dan
ben işsiz kalmanın
sıkıntısını yaşadıklannı
bildirdiler. işçiler, her
görüşme sonrası
kendilerine söz veren
siyasilerin, bu Kurban
Bayramı'nda da
kendüerini açlığa mahkûm
ettiklerini savundular.
Şeytan taşlamada
• MEKKE(AA)-
Bayramın birinci günü
Mina'daki şeytan taşlama
sırasında öldüğü
açıklanan 35 hacıdan
5'inin
Türk olduğu ortaya çıktı.
Mina'daki izdihamda
ölenlerin isimleri şöyle:
Elif Durur (Gaziantep-6.
Kafüe), Fatma Karslı
(Istanbul-4. Kafıle),
Hanifi Şimşek
(TÜRSAB-ANITUR),
Fahriye Kuçuç
(TÜRSAB-ULUSOY).
Erdal înönü 'CHP babanızın partisi' diyenlere 'Babam da istifa etmişti' yanıtını verdi
CHP'de kritîk günler
MUTLU SERELİ
ANKARA - CHP'yi bay-
ramdan sonra kritik günler
bekliyor. Yakın çevresine
CHP'den aynlacağmı açıkJa-
yan Erdal Inönü'nün. kendi-
sıne "Ama CHP babanızın
partia" diyenlere, "Zaten ba-
bam da istifa etmişti" yanıtı-
nı verdiği belirtildi. Anılan-
nın 3. cildini yayımlamaya
hazırlanan Inönü'nün, kitap
çıkmadan önce CHP'den ay-
nlacağı haberleri kulislerde
yaygınlaştı.
Eski liderlerin, Murat Ka-
rayalçm aracılığıyla kendile-
rine davette bulunan Genel
Başkan Deniz Baykal ile bay-
ramdan sonra görüşüp görüş-
• Karayalçın'ın da istifanın eşiğine geldiği, Baykal'ın geçen
cumartesi sabahı telefon ederek eski liderlere görüşme çağnsında
bulunması üzerine bu karannı ertelediği ileri sürüldü.
meyecekleri belirsizliğini ko-
ruyor. Karayalçın'ın da isti-
fanın eşiğine geldiği, Bay-
kal'm geçen cumartesi saba-
hı telefon ederek eski liderle-
re görüşme çağnsında bulun-
ması üzerine, bu karannı er-
telediği ileri sürüldü. Baykal
ile eski liderlerin bayramdan
sonra bir araya gelebilecek-
leri belirtilirken Erdal Inö-
nü'nün bu toplantıya katılma-
yacağı bildirildi.
Bir görüşmenin gerçekleş-
mesi durumunda, eski lider-
lerin Baykal'a daha önce
mektupta yer verdikleri 13.
maddeden üye kayıtlarının
iptal edilmesi, görevden al-
malar ve ihraçlar konusunda-
ki tutumdan vazgeçibnesi
önerilerini götürecekleri öğ-
renildi. Genel merkez yöneti-
minin bu konulardaki uygula-
malardan vazgeçmemesi du-
rumunda kopuşun kesinleşe-
ceği kaydedildi.
Isimönerisi
Inönü'nün henüz aktif si-
yasete katılmamış Burfaan
Şenatalar, Sencer Ayata, To-
sun Terzioğhı gıbi bazı ısim-
lerle temaslarda bulunduğu,
yeni bir hareketin başma geç-
mese bile "bir isfan" önerisin-
de bulunabileceği belirtildi.
Inönü'nün parti üyeliğinden
istifasının, başka istifalan da
gündeme getirebileceği belir-
tiliyor. Inönü'nün yeni bir
oluşumun Italya'daki "Zeytin
Dah" hareketi gibi daha geniş
kapsamlı bir hareket olmasın-
dan, daha yeni isimleri bann-
dırmasından yana görüş taşı-
dığı kaydedildi. CHP'nin iki
büyük anakent belediye baş-
kanlan, Kocaeli Belediye
Başkanı Sefa Sirmen ile Ga-
ziantep Belediye Başkanı Ce-
lal Doğan'ın da Inönü'ye des-
tek verdikleri bildirildi.
Ercan Karakaş, Fikri Sağ-
lar, Aydın Gûven Gûrkan,
Seyfı Oktay, Hüsnü Bozkurt,
Şahin Ulusoy ve Halfl Ergün
cephesinde ise yeni oluşum
karan kesinleşti. Bugüne dek
4 toplantı gerçekleştiren
grup, bayramdan sonra hare-
kete geçmeyi planlıyor. Inö-
nü'nün öncülüğünde bir hare-
kete sıcak bakan bu grupta,
" Hareketin başında Înönü ol-
sun", "tnönü'nûn önerdiği
isimler dikkate ahnsın" ve
"Yeni oluşumdan yana oian-
lardan biri sözcü olsun, parti
birkaç ay sonra kuruhayında
genel başkamnı seçsm" görüş-
leri dıle getıriliyor.
Görüştüğü kişiler arasmda, FP dışında, sağın öteki partilerinde siyaset yapanlar da var
Tayyip Erdoğan 4 eğfliııı peşînde
BARIŞ DOSTER
Eski Istanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Recep Tay-
yip Erdoğan'm, sağda bütün
renkleri, bütün tonlan, bütün
siyasetleri kucaklayan bir çiz-
gi peşinde olduğju, 1980 dar-
besi sonrasında Ozal'ın "dört
eğilimi birleştirmesi" gibi bir
projeyi gerçekleştirmeye ça-
lıştığı belirtiliyor. Birzaman-
lar demokrasiyi "araç" ola-
rak görüp gidecekleri yere ka-
dar binecekleri bir "tramva-
ya" benzeten Erdoğan'ın, gö-
rüştüğü kişiler arasında, FP
dışında, sağın öteki partile-
rinde geçmişte ve günümüz-
de siyaset yapan kişiler de bu-
lunuyor.
Erbakan'a yakınlığıyla bi-
linen Elazığ'daki El- Aziz ga-
zetesi, bu nedenle ve üstelik
çok sert ifadelerle, Erdoğan'a
saldınyor. Erdoğan'ın, bun-
dan sonra yapacaklan konu-
sunda ise farklı şeyler konu-
şuluyor, ortaya atılıyor. Bir-
çok kişi, Erdoğan'ın FP yö-
netimi ve Erbakan'la, parti-
nin gelenekçi (ya da aksaçh)
kesimiyle köprüleri attığım,
yenilikçi örgütlerin tasfiyesi-
Tayyip Erdoğan'm çıkışlan, FP tçinde, özellikle Lrbakan'a yakn çevrrterce sert biçimde eteştirfllyor.
ne karşı sert tavır aldığrnı, FP
kapatılsm kapatılmasm, Er-
doğan'ın kendi yolunu çizdi-
ğini söylüyor. Fakat bu konu-
da parti içinde kendisini des-
tekleyenler arasında tam bir
görüş birliği olmadığı anlatı-
lıyor.
Erdoğan'ın, bu amaçla sü-
rekli anket ve araştırmalar
yaptırdığı, Türkiye'nin her
yerinde olası bir parti için ha-
za bekleyen kadrolann sap-
tandığı ifade ediliyor. Erdo-
ğan'ın, politikacılann dışın-
da, her kesimden işadamlan,
Özal'ayakın isimler, öğretim
üyeleri ve cemaat liderleriyle
de görüştüğü anlatılıyor. Er-
doğan ise bu çalışma ve gö-
rüşmeleri, "ülke sorunlanna
çözûm arayan, siyaseten ya-
sakh olsa da seçmen olan bir
yurttaşm çabalan" olarak de-
ğerlendiriyor. Erdoğan, yasa-
ğı nedeniyle siyaset yapama-
yacağına dikkat çekerek ema-
netçi siyaset anlayışına karşı
olduğunun altını çiziyor.
Erdoğan'ın, yenilikçi kana-
dın liderlerinden Abdullah
Gûl'le, partide kalıp kalma-
ma konusunda anlaşamadığı
fakat her şeye rağmen bu iki
ismin birlikte hareket ettikle-
ri dillendiriliyor.
Ankara Büyükşehir Bele-
diye Başkanı Melih Gök-
çek' in ise başlangıçta yenilik-
çilerle birlikte davrandığı, to-
parlayıcı olarak yola çıktığı,
ancak zaman içinde, Erdo-
ğan'a karşı aday olamayaca-
ğını, ancak Gül'ün karşısına
rakip olarak çıkabileceğini
düşünmeye başladığı ifade
ediliyor. Gökçek'in, siyasal
geçmişi nedeniyle, Türk- Is-
lam sentezini öne çıkaran bir
söylem kullandığı, hedef kit-
lesi arasmda Demirel'in eski
tabamnm da olduğu belirtili-
yor. Erdoğan'la birlikte siya-
set yapanlar ise Erdoğan'm
kolay kolay partisinden kop-
mayacağmı, fırsat verilirse
sağı toparlayacağını öne sü-
rüyorlar.
Bazı FP'liler, yenilikçi ka-
nadın önderlerinin, Türk si-
yasal yaşamında ana gövde-
den koparak kurulan siyasi
partilerin, başan şansının ol-
madığrnı gördüklerini ve "ay-
m kaderi" paylaşmaktan çe-
kindiklerini belirtiyorlar.
ADALET BAKAN1, YURTTAŞLARLA BAYKAMLAŞTI
Türk, siyasetçiyegiiven istedi
ŞALPAZARI (AA) - Adalet Baka-
nı Hikmet Sami Türk, "Demokratik
rejime güveninizi kaybetmeymiz'' de-
di. Adalet Bakanı Türk, Kurban Bay-
ramı dolayısıyla geldiği Trabzon'da
ziyaretlerini sürdürerek
Şalpazan ilçesinde va-
tandaşlarla bayramlaştı.
Türk, vatandaşlann
sorunlannı dinledikten
sonra Fehmi Çolak adlı
birvatandaşm, "Arüksi-
yasetçilere güvenimiz ~ ~ ~ ~ ~ ~ "
kahnadL Meclis'te sizin kavgalannızı
seyrediyoruz; bir perde çekin de bu
kavgalangöremeyetim" sözü üzerine
şunlan söyledi:
"Demokratik rejime olan inancınt-
• Türk, her ülkede
süantüar
yaşanabüeceğini
söyieyerek demokratik
rejime otan inancın
sürmesini Lstedi.
n kaybetmeymiz. Her zaman her ül-
kede sıkmnlar olur. Bunun alternati-
fi diktatörlüktür, karanhk bir rotali-
ter rejimdir. Bunu mu istiyorsunuz?
Meclis'te, her ülkenin meclisinde ol-
duğu gibi zaman zaman
istenmeyen olaylar olabi-
lir. Bunlar hiç gûzel değfl.
Hiçbir zaman da miOet-
vekilleri bundan gurur
duymamaktaduiar. A-
ma milletvekilleri de sizin
""—™~"^ aranızdan çıkan insan-
lartnr. Sizlerin temsilcileridir. Bu olay-
lann olmaması gereldyor. Olmaması
konusunda da ttepimiz çaba gösteri-
yoruz. Ama bazen bir anhk parlama-
lar, üzücü olaylara neden oluyor."
ANKARA EMNİYETMÜDÜRÜ GENELGE Y14YTV1LADI
Emnfyetçlere İorpü*uyarısı
ANKARA (AA) - Emniyette görev
yapan personelin son zamanlarda tor-
pil yaprırmak için başta siyasiler ol-
mak üzere nüfuzlu kişileri devreye
sokması, teşkilatta rahatsızlık yaratrı.
Ankara Emniyet Müdürü
Kemal lskender, bir ge-
nelge yayımlayarak bu tür
talepte bulunan personeli
uyardı.
"Çok az sayıda da olsa
bazı personelimizin halen
araalıkgirişimlerindebu-
lunduklaruu üzülerek müşahede et-
mekteyim" diyen Emniyet Müdürü
Kemal Iskender'in genelgesinde şöy-
le denildi: "Meslek ve disiplin ahlakı
ile bağdaşmayan aracıhklann son bul-
ması için, her rütbedeki sorumlu amir-
lerin, astiannın mesleki, ailevi, maH,
eğitim ve psikoiojik problemleri ile ya-
kmdan ilgilenmesi, personelin prob-
lemlerini anlatabileceği şarüar sağla-
narakkendisiOe Ugflenü-
diğinin bissettirilmesi,
haklı istelderin mutlaka
ilgüi yerlere iktilmesi,
özellikle kalabalıkbirim-
lerdeld personel ile sos-
yal aktivite ortamlaruun
arasünlması, oiuşturul-
ması, personelin aktivitelere kaonmı-
nm sağlanmaa ve dayanışma nıhunun
geiistirilerek psikoiojik çöküntüye
meydan verilmemesi yönünde çalış-
malar yapdmasmı rica edjyorum."
• Yayunlanan
geneigedemestekve
diapSn aMakj ile
bağdaşmayan
aracdıklara son
verilmesi istendL
IRMIKI AYDIN ENGÎN aengin@doruk.nettr
Televizyondaki görüntüleri,
görünüşü, söyledikleri, söyler-
ken seçtiği sözcükler, onu her
an kuşatan "medya tayfası "nın
ardı arkası gelmeyen sorulanna
verdiği yanıtlar, çiçeği bumunda
Devlet Bakanı Kemal Derviş'i
yeni "ekran stan" yaptı. Ekran-
larda, gazetelerin birinci sayfa-
larında -Ecevit'ten, Yıl-
maz'dan, Bahçeii'den çok onu
görmeye alıştık. (Bence fena da
o*madı. Çok sıkılmıştık.)
Derviş, Amerika'ya hareket
etmeden önce, giderayak dü-
zenlediği basın toplantısında üç
önemli noktanın altını çizdi:
Bir Yeni bir program yapıla-
cak. Bir önceki gibi bu progra-
rrtın da temel hedefi enflasyonu
aşağı çekmek olacak. Ancak bu
hedefle yetinilmeyecek, gelir
dağılımındaki eşitsizliklerin de
önüne geçilmesi amaçlanacak.
Yani "eski program "ın orasını
bJrasını kesip biçip yola devam
edilmeyecek.
iki: Program için siyasal ve
tcplumsal destek aranacak ve
rrutlaka sağlanacak. Bu amaç-
Programın 'Ulusal'ı
la program topluma aynntılı ola-
rak tanıtılacak ve halktan "ne is-
teneceğı" açık seçik sergilene-
cek.
Üç: Program, Türkiye'nin ulu-
sal programı olacak.
llk iki maddeyi dilerseniz ge-
çelim. Derviş "eski programı"
yürütmeye kalkışsaydı, olsa ol-
sa alay edilirdi. Toplumsal ve si-
yasal destek aranmadan hiçbir
programın yürümeyeceğinin,
yürütülemeyeceğinin ise artık
sokaktaki yurttaş bile farkında.
Üstelik Türkiye'nin, 27 Mayıs
1960 ve 12 Mart 1971 "den son-
ra uygulanmak istenen "tepe-
den inme, dayatmacı" prog-
ramlann acıklı sonuna ilişkin ye-
terii deney birikimi var.
Evet, ilk iki noktayı en azın-
dan bu yazı çerçevesinde geçe-
lim ve gelelim üçüncüsüne:
Program, Türkiye'nin ulusal
programı olacak!
Bu bir iddia. Bu, ciddiye alın-
ması gereken bir ıddia. "Hım-
mm, bu program ulusal olacak,
deniyor, yani bundan öncekiler
ulusal değilmiş. Hah hah hah.."
gibisinden "ironık" degerlendir-
rnelere konu edilmeyecek kadar
ciddi bir iddia. Nitekim, bu sa-
tırlaryazılırken Başbakan Bülent
Ecevit, gazetelerin Ankara tem-
silcileri ile bir araya geldi ve on-
lara, "özveri hakça paylaşhnla-
cak. IMF'nin her dediğine evet
denmeyecek"yollu açıklamalar
yaptı. Programın "u/usa/"olma-
sının anlamı üstüne ipuçlan ser-
gileyen değerlendirmeler yaptı.
Bir programın "ulusal" olma-
sını biz de önemli buluyor, bu
yanının ciddiye alınması gerek-
tiğine biz de yerden göğe inanı-
yoruz.
Amaaaa...
Ama bir programın "ulusal"
olmasının ne anlama geldığinin
doğru kavranması gerektığine
de aynı şiddetle inanıyoruz.
Aklımızın erdiğince, dilimizin
döndüğünce bunu tartışmak ni-
yetindeyiz ve bu yazıda yer dar-
lığından bunu beceremezsek bir
yazı, olmazsa bir yazı daha ya-
zacağız.
•••
Bugün Derviş'in eline, bilgisi-
ne ve hünerine terk edilen yeni
programın amacı ne?
Bu soruya "Ekonomiyi düzlü-
ğe çtkannak, sürekli enflasyon
ortamından çıkmak" gibisinden
bir yanıt vermek, aslında yanrt
vermemektir.
Daha somut bir yanrta gerek-
sinim var.
Derviş'in programı da gırtlağa
kadar borçlanmış, borçlarının
faizini ödemek için bile borç bul-
mak zorunda olan, üst üste pat-
layan krizlerte yara bere içinde-
ki Türkiye ekonomisine öncelik-
le dış kaynak bulmayı hedefli-
yor. IMF'nin yeşil ışık yakmasını
sağlayan bir paket hazırlanacak;
yeşil ışık yanarsa, uluslararası fi-
nans pazarına çıkılıp borç ara-
nacak.
Bu yetmeyecek; özelleştırme-
yi hızlandırarak, özendiricı yasa-
lar çıkararak Türkiye'ye yaban-
cı sermaye akışı sağlanacak.
Gelen yabancı sermayenin, üç
beş günlük faiz vurgunlan (Tür-
kiye dolara neredeyse yıllık yüz-
de 30 faiz veriyor ve bu faizi
dünyada hiçbir ülke veremiyor)
için değil istihdam yaratacak ya-
tınmlar için gelmesine gayret
edilecek.
Yani acil dış borç ve mümkün
olduğu kadar kalıcı yabancı
sermaye!..
Programın ana halkasının özü
özeti bu. Bu adımlar atılmadan
"zoriuklan hakça paylaşım, öz-
verinin topluma yayılması" gibi
hesaplara, hedeflere geçmek
mümkün değil.
Peki özü özeti uluslararası fi-
nans kurumlarından acil dış
borç (sıcak para) ve incir çekir-
değini doldurur bir yabancı ser-
maye akışı sağlamak olan bir
program, ne kadar ulusal olabi-
lir?
Yer bitti. Tartışmaya ister iste-
mez yann devam edeceğiz...
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETtNKAYA
Kadınlar...
Her şey boştu, kınlıp gölgesiz heykellere dönü-
şüyordu yaşam...
Zamanın sesine ulaşmak neydi, kimseler bilmi-
yordu...
J. M. Coetzee şiddetli, yoğun bir dönüşüm ge-
çimnekte olan Güney Afrika'nın öyküsünü anlatı-
yordu "Utanç"ta (Can Yayınlan).
"Utanç" insan oimanın ne anlama geldiğinin öy-
küsü...
Beyazıyla, siyahıyla tüm AfrikaL
Bir kız öğrencisiyle ilişkiye giren Profesör Lu-
rie'yi arkadaşlan dışlıyor, eski kansı alaya alıyor...
Lurie kaçıyor toplumdan ve kızının çiftliğine sı-
ğınryor...
"Utanç"\ okurken dışanda inceden bir yağmur
yağıyor...
Bugün Dünya Kadınlar Günü...
Birkaç gün önce okuduğum Malcolm For-
bes'in "Ne Kadınlar" (Aksoy Yayıncılık) kitabın-
da, yüz kadını yeniden tanırken 19. yüzyılın ilk ka-
dın haklan savunucusu Abigail Dunivvay'in
yaşamöyküsüyle irkilmiştim...
"Utanç" ve "Ne Kadınlar" eski bir öyküyü anım-
sattı...
Buğulu aynalann, ölmüş alevlerin içinde Attilâ
llhan'dan Edip Cansever'e, Vitezslav Nez-
val'den Yorgo Seferis'e dek uzanan ayışığı bu-
luşmalannı yaşattı bana...
Belki hepsi de birer masaldı anlatılanlann...
Kadın esintili yaz akşamlannı özledi, sonu gel-
mez öpüşlerte avundu...
Andre Breton'un düşlerinde bilinen bir şarkıyı
mınldandı:
"Kalınlaşan bir duvardı aramızda gece/Seçer-
dim o karanlıkta gözbebeklehni/Mest olur, mah-
volurdum nefesini içtikçe..."
Bugün Dünya Kadınlar Günü'ydü...
Abigail Dunivvay'in yaşamöyküsü beni birhay-
li duygulandırdı...
1853'te evlendiğinde on sekiz yaşındaydı Duni-
way. On beş yılda 8 çocuk doğurmuştu.
Kocası börçlannı ödeyemeyince çiftliği batır-
mışt, ardından da trafik kazası geçirmişti...
Ama Dunivvay bir şapkacı dükkânı açarak ai-
lesini geçindirmişti...
• • •
"Utanç" Güney Afrika'nın öyküsüyle birlikte, el-
li yaşındaki Profesör Lurie'nin kız öğrencisine kar-
şı tutkulu yaşamını, siyasal ve kişisel dönüşüm-
lerie değişimler yaşayan sancılı bir toplumun ki-
mi gerçeklerini de sergiliyor...
İster kadın, ister erkek olsun; insan olmak ne an-
lama gelir?
Bu sorunun yanıtını günümüz Türkiye sinde
ararken vahşi saidınlar, salt Güney Afrika'ya öz-
gü değil!..
On yedi yaşındaki kız çocuklannın "malgibi" sa-
tıldığı, koyun gibi boğazlandığı ulkemizde aşkın
anlamını bilmiyoruz!..
Evet, bugün Dünya Kadınlar Günü!..
Peki, bizim erkeklerimiz ve kadınlanmız Anne
Hutchinson'u tanıriar mı?
Eğer Martin Luther eski dünyada dinsel özgür-
lüğün babasıysa, Anne Hutchinson yeni dünyada-
ki anasıydı...
Anna Jarvis, Anneler Günü'nü yaratan kadın,
Jones Ana cesur sendikacıydı...
Jones Ana, 1917'de grevci madencilere "Kor-
kaklar" dediğinde 87 yaşındaydı...
Delia Bacon, Shakespeare'in sahtekâr oldu-
ğunu iddia etmişti...
Kitaptan küçük bir bölüm:
"VVilliam Shakespeare'in eserleri hakkında ça-
ğımızda yazılanlan okursanız, kendisinin bir sah-
tekâr olduğu ve oyunlannın onun tarafından kale-
me alınmadığı iddialan ile karşılaşırsınız. Çoğu-
yazar bu iddiaya pek önem venvese de bu konu-
nun ortaya atlmasının nedeni Delia Bacon'ın
çabalandır. Ondan önce Shakespeare'in yazahı-'.
ğını ancak birkaç kişi sorgulamışsa da Bacons
oyunlann Sir Francis Bacon (akrabalık ilişkileh
yoktur) tarafından yazılmış olduğu iddiasıyla bu-
saldınyı yoğunlaştırmıştır. Bacon şöyle yazıyor.
Shakespeare 'in yaptığı bir tek şey gösterebilir mi-,
siniz? Bu oyunlarda çok rastlanan deneyimler in-,
sanlann parmaklannın ucunda mı başlar? Bun-
lan bir mürekkep hokkasında mı bulursunuz? Bir
kaz tüyünü yontarak mı elde edersiniz? Shakes-
peare'inizin bunu yapacak kadaraklı vezekâsı var
mıdır?"
• * •
Bir kadın, yasamın gölgesinde sevdayı anyor
durmaksızın...
Yağmur mu yağıyor, yoksa fırtına mı esiyor, kim-
se farkında değil!..
"Utanç" ve "Ne Kadınlar" masanın üzennde
duruyor...
Bugün Dünya Kadınlar Günü!..
Hüzün çiçeği gülümsüyor!..
Kadınlar köleliğe dönüşmüş bir özlem midir?
Kadınlar hep hüzün çiçeği midir? Kadınlar erkek-
terden daha mı kıskançtır? Kadınlar erkekJerden
neden daha yaratıcıdır? Kadınlar zamanın sesi-
ne ulaşmak için niçin acele ederlerdi?
Peki, kadınlar böyle bir yazıyı beğenirier mi?
Henüz tepkilerini almış değilim!..
hikmet.cetinkaya(« cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
AIHM
Mehdi Zana davasmda
Türkiye suçlu bulundu
STRASBOURG(AA)
- Avrupa İnsan
Haklan Mahkemesi,
eski Diyarbakır
Belediye Başkanı
Mehdi Zana'nın
yaptığı şikâyet
başvurusunda
Türkiye'yi suçlu
buldu, ancak maddi
tazminat ödemeye
mahkûm etmedi.
ATHM, Zana'nın
1996yılında
yargılandığı Istanbul
Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nde bir
askeri hâkimin
bulunması nedeniyle
Türkiye'nin adil
yargılanma hakkıyla
ilgili Avrupa İnsan
Haklan
Sözleşmesi'nin
6'ncı maddesinin
l'incifıkrasını
ihlal ettiği görüşüne
vardı. Mahkeme,
ihlal karanna
vanlmasının yeterli
olduğunu belirtti ve
Türkiye'ye maddi
tazminat ödeme
cezası
venlmeyeceğini
bildirdi.