Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 MART 2001 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Sihirbaz
Inançlannın dayanağını bile okuyup anlayama-
yan, yabancı dilden ezberleyen toplumlarda, bilin-
meyen ve anlaşılamayana duyuian hayranlık, çar-
pık da olsa şaşırtıcı değildir.
Hazır reçeteler, nafıle öğütler, yalancı devalaria
oyalanıp gitmek, adının önüne uzman sıfatı kon-
muş, ama asıl uzmanlığı kendini pazariamak olan
hikmeti kendinden menkul kişilerin yaveleri mak-
bul metalardır böyle toplumlarda.
Geçen gün dostlarla TV izliyorduk, yine "ekono-
mik yonımcular!" çıkmışlar anlatıyoriardı.
- Dur bakalım, dedi biri, ne söyleyecekler?..
- Daha önce ne söylediler, neler anlattılar arvım-
samıyor musun? dedim ve zapingi sürdürdüm.
Vahşi hayvanlar âlemi belgeseli, daha iyi anlatı-
yordu, ekonomik durumu.
Hiç değilse, yavru ceylanın aslanın pençesinden
kurtulacağı yönünde, boş umutlar aşılamıyortardı
izleyenlere.
Gerçekten, kriz şokunun bu kadar büyük olma-
sında, pompalanan nafile ümidin hiçbir olumsuz
etkisi olmadı mı acaba?
Hep mucize bekleyenlerin hep musibete sürük-
lenmeleri, neden sonuç ilişkisinin sonucu biryaz-
gıdır.
Prenslerie lüpçülerin (zaman zaman da bir kişi
iki srfatı da bir arada taşımaktaydı) ekonomik de-
ha olarak sunulduklan ve kolayca kabul gördük-
leri birortamda, Özal'ın ekonomik dehanın da öte-
sinde bir sihirbaz olarak kabul edilmesinin ve mu-
cize reçetelere bel bağlamanın krizini yaşıyoruz
hâlâ.
•••
Temeli üretmeye dayanmayan, salt monetarist
politikalaıia ayakta durmanın bir tek örneği yok
yeryüzünde.
Ekonomide sihirli değnek de yok sihirbaz da.
Özal ilegözü bağlanmış birtoplumun gözünde-
ki bağı açmayan, ona anlaşılması kolay, ama kat-
lanılması güç gerçekleri anlatmayan, avanta ileta-
lana prim tanıyan ve bunu bir kalkınma modeli ola-
rak sunan politikacılar suçluduriar ve bunlar yal-
nızca 57. hükümet ile onun koalisyon çoğunluğu
içinde yer alanlarta sınıriı değillerdir.
Suçu yalnızca politikacıya atarak işin içinden
sıynlmakla sorunumuzu ne kavrayabilir ne de çö-
zebiliriz.
Iş çevreleriyle öğür olmuş, onun dümen suyuna
girmiş olup da olanaksız bir rüyayı pompalayan,
gerçekleri açıklamaktan çekinen, yazarken, söy-
lerken düzeni ve düzen sözcülüğü ile bekçiliğinin
kendisine sağladığı tatlı hayatı kollayan medya da
suçludur.
"Aldatıldık!" diye feryat edenler de sorumludur-
lar ve bunlar yalnız işadamı veya şu bu ile sınırlı
değillerdir, bütün bir toplum aldatılmaya bu kadar
teşne olursa, işte o zaman yandı gülüm keten hel-
va...
• • • • - -_
Şimdilerde Dünya Bankası uzmanlanndan, ken-
disini tanıyan güvenilir iktisatçılann yetkinliği ko-
nusunda en ufak bir tereddüt beyan etmedikleri
Kemal Derviş, ekonominin sihirbazı olarak sunu-
luyor kimi çevrelerce.
Gerçi kendisi bu tür nitelemeleri reddediyor ve
bir kişinin bu işi tek başına yürütemeyeceğini, bu-
nun bir ekip sorunu olduğunu söylüyor, ama sihir-
baz ve mucizeyle avunmaya aiışmış bir topluma
bu gerçeği göstermek çok güç.
Kimi yorumcular, onun kişiliğinin kredi musluk-
lannı açacağını söylüyorlar.
Açamaz!
Kredi, bir kişiye duyuian güvenle gelmez. Gelen
kredi de kısa erimli bir deva olur, sorunu çözmez.
Ekonomiyi üretim temeline oturtmak ve toplu-
mun hatın sayılır bir kesiminin hak etmediği zen-
ginliğinden istemeyerek de olsa vazgeçeceği ger-
çek ekonomik bir düzeni kurmak, yolsuzluğun,
lüpçülüğün musluğunu tıkamak, uzun soluklu mih-
net dolu bir çabayı gerektiriyor.
Bu iktidar böyle bir politikayı, neden olacağı tep-
kileri göğüsleyerek savunmaya hazır mı?
Ikide bir tokat yiyip yine de monetarist politika-
lann labirentlerinde sihirbaz ve mucize araya ara-
ya dolanan toplum buna hazır mı?
Özal'da ekonomik deha görüp üretimi boşlayan
toplum, kötü alışkanlıklannı bırakmaya niyetli mi?
Ekonomide sihirbaz da yok mucize de, gerçek-
ler ve kurallar var.
Celik Kömür İsletmesi
Göçükte mahsur
kalan 3 işçi kurtanldı
ALİAYARÖĞLU
ZONGULDAK -
Türkiye Taşkömürü
Kurumu (TTK) Kara-
don Müessese Müdür-
lüğü Gelik Kömür Iş-
letmesi'nde bir ocakta
meydana gelen göçük-
te mahsur kalan 3 işçi
kurtanldı. Kozlu grizu
faciasının 9. yıldönü-
münde yaşamını yitiren
263 maden işçisi bugün
etkinliklerle anılacak.
Gelik Kömür Işlet-
mesi 3 No'lu ocaktaki
eksi 260-360 kodlan
arasında dün saat 14.20
civannda toprak kay-
ması sonucu göçük
meydana geldi. Kurtar-
ma ekiplerinin çalışma-
lan sonunda ocakta
mahsur kalan işçiler
Mehmet Akkaya (28),
Şendoğan Kaya (28) ve
Dursun Aslan (24) kur-
tanlarak Zonguldak
SSK Bölge Hastane-
si'nde tedavi altına
alındılar.
Karadon Kömür îş-
letmesi'nde de dün çı-
kan yangın tedirginlik
yarattı. TTK Genel
Müdürü Ömer Yenel,
dün sabah saatlerinde
çıkan yangının iş gü-
venliği ve tahliye ekip-
lerinin müdahalesiyle
saat 10.30'dakontrol al-
tına alındığını söyledi.
263 madenci
anılacak
3Martl992Sahgü-
nü akşamı saat 19.45'te
TTK Kozlu maden üre-
tim ocağında meydana
gelen grizu faciasında
263 maden işçisi yaşa-
mını yitirmiş, yüzlerce
işçi de yaralanmıştı.
Kazanın ardmdan ma-
den ocağına inen ekip-
ler sadece 105 işçinin
cesedini çıkarmış,
147'si ise yeraltuıda bı-
rakıhnıştı. Madenciler.
bugün saat 12.30'da
Maden Anıtı'nda ve
vardiya girişinde patla-
manın meydana geldiği
kuyunun başında anma
töreni düzenleyecek.
Bölge eklerinin kapatılması nedeniyle işşiz kalan gazeteciler imza kampanyası başlattılar
Izıııirli gazetecüerin çağrısıİZMÎR (Cumhuriyet Ege Bürosu)
- Izmir'de gazetelerin bölge ekleri-
nin kaldınlması ve çok sayıda gaze-
tecinin işsiz kahnası üzerine Lzmir
Barosu, îzmir Gazeteciler Cemiyeti,
Türkiye Gazeteciler Sendikası, mes-
lek odalan temsilcüeri, işadamlan ve
sanayiciler ile üniversiteden öğretim
üyelerinin katıldığı bir toplantı dü-
zenlendi. Toplantıda, îzmir basını-
nın ve çahşanlannın sorunlan konu-
sunda çözüm önerileri tartışıldı.
Toplantuıın açılışında konuşan îz-
mir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Erol Akmcüar, ekonomik krizin
medyaya yansımasmm endişe ile
karşılandığını söyledi. Her gün çok
sayıda gazetecinin işsiz kaldığnu, iş-
siz gazetecüerin güç koşullarda ya-
şam mücadelesi verdiklerini belir-
ten Akıncılar, "GazetecÜerin sorun-
lan hep olmuştur. Bunlan yıllarca
gündeme getirdik. Gazeteciler sen-
dikasızlaştinlmıştır. Gazeteciler iş
güvencesinden yoksundurlar ama
dik getirdiğimiz sorunlar bir tûriü
çözülmemiştir" dedi.
Toplumsal boşluk ve sıkıntı
Yerel haberleri içeren bölge ekleri-
nin kaldınlmasının toplumsal boşluk
ve sıkıntıya yol,açtığını kaydeden
Akıncılar, "Türldye'nin üçüncü bü-
yük ili İzmir. her platformda sesini du-
yurmaya çakşüğı dönemde. dördüncü
kuvvet olan basından kopnıa noktası-
na gehniştir. Basm,tarihindeiik kez bu
denH büyükbir sarsınü geçiriyor" de-
di. Toplantıya, lzmir Ticaret Odası
Başkanı Ekrem Demirtaş. îzmir Tica-
ret Borsası Başkanı HasanÖzmen, lz-
mir Ticaret Borsası Meclis Başkanı
Tuğrul Yemişçi, îzmir Barosu Başka-
nı Avukat Noyan Özkan. Ege Genç
İşadamlan Derneği Başkanı DenizTa-
ner, Ege Üniversitesi lletişim Fakül-
tesi Dekanı Prof. Dr. Işık Özkan, T-
GS îzmir Şube Başkanı Hüseyin As-
lan, İGC Onursal Başkanı ve TRT Yö-
netim Kurulu Oyesi tsmail Sivri, îz-
mir Meslek Odalan Platformu Başka-
nı Kurtuluş Bhüd'nin yanısıra ilçe be-
lediye başkanlan katıldı.
Imza kampanyası
Öte yandan işsiz kalan gazeteci-
ler. Konak Meydanı ile Kıbns Şehit-
leri Caddesi girişinde kurduklan
masalarda, bölge eklerini kapatan
gazeteleri protesto için imza kam-
panyası başlattılar.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Ege
Şubesi üyesi gazetecüerin nöbetle-
şe yaptığı çalışmada, oluşturulan
masalarda vatandaşlara el ilanı da-
ğıtılarak imza kampanyasına destek
isteniyor.
Gazetecüerin dağıttıklan "Ege
Üavelerimizi Geri Istiyoruz" başlık-
h el ilanlannda, alman karann 300
gazete çalışanını işsiz bıraktığı be-
lirtiliyor. îlanlarda, "Bizler bu ne-
denle bölge eklerini kapatan gazete-
leri 4 Mart'a kadar satm almayaca-
ğız" deniliyor.
ÖDP'den kmama
Özgürlük ve Dayanışma Partisi
Genel Başkan Yardımcısı Saruhan
Ohıç, "Medyada Deprem" başlığı
altındayaptığı yazılı açıklamada ba-
sın işkolundaki tensikatı eleştirdi.
Oluç açıklamasmda şu görüşlere
yer verdi: "Türldye'de yönetici sını-
fi rahatsız eden haber ve yorumlara
ulaşmak her geçen gün zorlaşıyor.
YoksuDuk ve yolsuzluklann üstûne
giden, çürümüşlüğü ve insan hakla-
n ihlaOerini eleştiren her gazeteci,
tensikata uğramak tehlikesi ile çah-
şıyor. Türkiye'nin büyük gazete ve
televizyonlannda başlamış olan yay-
gm tensikat bu yönde atümış önem-
H bir adımdır. Eğer bir ülkede med-
ya gruplan ile mali sermaye bu den-
H içh' dışh olursa, hükümetierin eko-
nomipolitikalan ileçıkarifişkfleri bu
denti örtüşürse, o ülkede ne doğru
habercilik geüşebilir ne de muhalif
görüşler yayguı ifade edilebilir."
lzmir
Hasan Tahsin
Detnirkent'e
İZMİR
(AA)-
îzmir
Gazeteciler
Cemiyeti
Şehit
Gazeteci
Hasan
Nezih Tahsin
Demirkent Gazetecilik
Yanşması sonuçlandı.
lzmir Gazeteciler
Cemiyeti Şehit
Gazeteci Hasan
Tahsin Büyük Jüri
Özel Ödülü'nün,
mesleğin gelişmesine
önemli katkı, destek
sağlayan ve geçen ay
yaşamını yitiren Dünya
gazetesinin sahibi
Nezih Demirkent'e
verilmesine karar verdi.
ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
25YIL50NRA»#•»•#••••••#•••
Öğretim Birliği Yasası'nın yıldönümünde devrim yasalarına bağlılık bir kez daha yinelendi
Çağdaş eğitim 77• yılındaHaberMerkezi-Öğretim Bir-
liği Yasası'nın kabul edilişinin
77. yıldönümü nedeniyle mesaj
yayımlayan Milli Eğitim Baka-
nı Metin Bostancıoğlu, yasa ile,
laik Cumhuriyetin dışında yö-
netim arayışlannda olanlann
hesaplanna son veren yasal en-
gel getirildiğini söyledi. 28 Şu-
bat kararlannın ve Cumhuriyet
devrinü yasalannın uygulanma-
sının sürdürülmesi isteyen
ADD lzmir Şubesi Başkan Yar-
dımcısı Ahmet GüreL "Tarikat
ve cemaat okullannda laik
Cumhuriyete, Atatürk ilke ve
devrimlerine karşrt genç beyin-
lerinyetiştirilınesisürdürülmek-
tedir. Bu konuda yetkilileri
Cumhuriyetin devtetgörevlisioi-
maya çağınyonız
n
dedi.
Ankara Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Fakültesi'nce, Tevhid-
i Tedrisat Kanunu'nun kabul
edilişinin 77. yıldönümü dolayı-
sıyla düzenlenen "77. Ydmda
Öğretim Boüği'nin Neresinde-
yiz" konulu toplantıda konuşan
Bostancıoğlu, 3 Mart 1924'te
kabul edilen ve ülkenin insan
gücünü hazırlayacak olan Öğ-
retim Birliği Yasası'nın (Tev-
hid-i Tedrisat Kanunu), eğitim
sistemini birleştirerek tamamen
devletin gözetim, denetim ve
kontrolü altına aldığını belirtti.
Bostancıoğlu, 1924 Anayasa-
sı ile de her türlü eğitim ve öğ-
retimin hükümetin gözetim ve
denetimınde olması. kadın ve er-
keklere ilköğretim zorunluluğu
getirildiğini kaydederek "Buya-
sa>la, laik Cumhuriyetin dışın-
da yönetim ara>işlannda olanla-
nn hesaplanna son veren yasal
engel getirilmiştir'' diye konuştu.
Eğit-Der Genel Başkanı Musta-
fa Gazala, yasanın, anayasanın
174. maddesinde korunması ge-
reken devrim yasalannın başın-
da yer aldığını bildirdi. Cumhu-
riyet yöneticilerinin. Osmanh
devletinin ikili eğitim sistemine
son vererek yeni eğitim sistemi-
nin temeli olan öğretim birliği-
ni getirdiklerine dikkat çeken
Gazalcı. "Her ne kadar hükü-
metler 8 ydhk ilköğretimin ke-
sintisizliğuıigetirdikleri düzenk-
meleriegölgeleseler de temeleği-
timin bir bütünlük içinde yapü-
ması ulusumuz için önemli bir
Ulkucüler istanbul Erkek Lisesi'nin önünde öğrencilere saldırdı
Lisede bıçaklı saldın: 3 yaralı
lstanbul Haber Servisi - Çemberlitaş Ülkü
Ocağı'ndan geldikleri öne sürülen bir grup
saürlı, bıçaklı ülkücünün, lstanbul Erkek Li-
sesi'nin önünde öğrencilere saldırması sonu-
cu 3 kişi yaralandı. Polis yetkilileri, eşkâli be-
lirlenen saldırganlann yakalanmasına çalışd-
dığını belirtti.
lstanbul Erkek Lisesi'nden saat 13.45 sıra-
lannda çıkan öğrencilere saldbran bir grup bı-
çaklı ülkücü, 3 öğrenciyi yaraladı. Çemberli-
taş Ülkü Ocağı'ndan geldikleri öne sürülen
saldırganlar arasında daha önce okuldan me-
zun olan M.Ö. ile okulunöğrencisi A.OJC'nin
de bulunduğu belirtildi. Olayın tanığı öğren-
ciler, bir süre önce okulda bir grubun, küpeli
ve saçlan uzun olduğu gerekçesiyle bazı öğ-
rencilere sataştığını belirterek "Sataşma kav-
gaya dönüştü ve ulkucüler dayak yediler. Biz-
ler bunun bir okul içi kavga olduğunu düşün-
dük ve büyütmedik. Ancak dövüldükiefi için
intikam almak isteyen ulkucüler dışandan da
takviye alarak bıçaklı saldmda bulundular"
dediler. Öğrencüer, saldırganlardan birinin
MHP'li bir milletvekilirjin oğlu olduğunu id-
dia ettiler. Saldın sonucu parmağı kopan TA.
Haseki Hastanesi'ne, bacaklanndan bıçakla-
nan ES. ve ÇM. ise Vatan Hastanesi'ne kal-
dnılarak tedavi altına aluıdı. Polis yetkilileri,
saldırganlann kimlüderinin belirlendiğini,
yakalanmalanna çalışıldığını ifade ettiler.
adnndır. Laiklik ve öğretim bir-
Bğiresmiveözel eğMmin her aşa-
masmda ödünsüz uygulanmah-
dır.Büimyolundaüerlemeninte-
meü budur" dedi. Öğretim Bir-
liği Yasası'nın 1950 yılına kadar
eksiksiz uygulandığını vurgula-
yan ADD lzmir Merkez Şubesi
Başkan Yardımcısı Ahmet Gü-
rel de bu tarihten itibaren dog-
matik ve dinsel eğitimin büim-
sel, laik eğitimle yanşu- duru-
ma getirildiğini söyledi.
ÇYDveADDdekufladı ~
Çağdaş Yaşamı Destekleme
Demeği ve Atatürkçü Düşünce
Demeği de, 3 Mart 1924 tari-
hinde kabul edilen öğrenimin
birliği, halifeliğin kaldınbnası
ve Şeriye ve Evkaf Bakanlı-
ğı'nın kaldınlması yasalannuı
77. yıldönümünü kutladı. ÇY-
DD taranndan yapılan açıkla-
mada, bu yasalann "Değişmez
devrim yasalan" olduğu belir-
tildi. ADD Genel Başkanı Ha-
Ul tbrahim Şahin ise yaptığı
açıklamada 3 Mart 1924 tarihi-
nin cumhuriyetin ve devrimle-
rin önemli dönüm noktalann-
dan biri olduğunu ifade etti.
Basın
îşten
çıkanmılar
sürüyor
MİYASEtLKNUR
Basın sektöründe top-
lu iş çıkarmalar nedeniy-
le gazeteciler 1960'tan
beri ilk kez sokağa çıkıp
eylem yaparken gazeteci
kıyımı dün de sürdü.
Hürriyet gazetesinde da-
ha önce yazılan haftada
bire indirilen Zeynep
Atikkan ile ekonomi say-
fasuıdaki köşesi kaldın-
lan Oya Berberoğlu'nun
iş akti feshedilirken yazı
işleri müdürlerinden Tu-
fan Türenç'in görevini
sürdürdüğü ögrenildi.
StarTV'de tensikat
karan geri alındı
StarTV'de Genel Yö-
netmen Uğur Dündar ve
editörlerin örnek daya-
nışması sonucunda ten-
sikat karan işveren tara-
findan geri alındı.
Star TV'deki kadronun
işveren tarafından azal-
tıhnası istendi. "StarTV
Haber Merkezi'nde ele-
man fazlası olmadığuu"
belirten Genel Yönet-
men Uğur Dündar, bu-
nun yerine işverenin büt-
çeden istediği kısıntının
kendi maaşının düşürül-
mesiyle sağlanabileceği-
ni belirtti. Ancak bunun
yeterii olmadığı ve çalı-
şanlann işten çıkanlma
olasılığmın ortadan kalk-
madığı görülünce bu kez
de editörler kendi arala-
nnda toplanarak belli bir
rakamı aşan yönetici ve
editör maaşlannın yüzde
25 oranında düşürülmesi
önerisinde bulundu. Bu
öneri yönetim tarafından
da kabul gördü.
Bu arada Milliyet ga-
zetesinin işine son verdi-
ği Umur Talu, ne Akit
gazetesiyle ne de haber-
de imzası bulunan kişiy-
le hiçbir söyleşide bulun-
madığını ve daha önce
kendisiyle yapılan söyle-
şilerden belli bölümlerin
alınarak amacının dışın-
da kullanüdığmı açık-
ladı.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Çok sayıda gazeteci işinden olu-
yor. Yüzlerce, binlerce meslektaşı-
mız, medyadayaşanan krizden za-
rar görüyor. önceki gece Aydın
Doğan'la Içişleri Bakanı Sadettin
Tantan arasında TV ekranına yan-
sıyan kavga, yaşanan krizin ve ça-
tışmanın ne kadar derinlere uzandı-
ğını da gözler önüne serdi.
Kemal Derviş'in gelişi, bir umut
ışığı olarak yansıtılmak isteniyor.
Çünkü kriz o kadar büyük boyutla-
ra ulaştı ki en küçük olumlu sinya-
le bile ihtiyaç duyulur hale geldi.
Türkiye, belki de tarihinin en kritik
dönemlerinin birisinden geçiyor.
Artık şunu görmeliyiz ve kabul et-
meliyiz ki bu gelip geçici bir kriz de-
ğil. Bu çok köklü, yapısal bir kriz.
Böyle bir krize, bu krize neden olan
aktörlerle cevap bulabilmek müm-
kün değil. Yaşayarak göreceğiz.
Ancak bu krizin aktörlerini ve yapı-
sal nedenlerini de iyi tahlil etmek
zorundayız.
Bu krizin aktörleri yalnızca siyasi
Bir Dönemin Sonuna mı Geliyoruz?
iktidar sahipleri değil. Bu krizin ak-
törleri, bu ülkenin bütün önde ge-
len güç odakları. Ortada bir devlet
krizi var. Yapısal bir kriz var. 12 Ey-
lül Anayasası'yla çizilen çerçeve,
bu ülkenin boğazını sıka sıka ölüm-
cül bir hale getirdi. Ne ekonomi yü-
rüyor, ne siyaset yürüyor, ne dış iliş-
kiler, ne iç ilişkiler. Önceki gün bir
gazetede vardı, Fransa'ya el altın-
dan ambargo uygulamak için hü-
kümet hâlâ genelge yayımlıyormuş.
Fransız mallarına uygulanmak is-
tenen ambargo ve bu eylemin arka-
sında yatan, şiddete dayalı, gerili-
me dayalı dış politika anlayışı, ge-
leneksel siyasetin dışavurumudur.
Silopi'de herkesin ne olduğunu bil-
diği, ama hâlâ açıktan dillendireme-
diği kaybetme olayı, iç politikada
gerilime dayalı siyasetin hâlâ etkili
olduğunun göstergesidir.
Içeride gerilim; dışarıda gerilim
neden bir ülkenin temel politikası
haline gelir? Bütün bunlann nede-
ni, iddia edildiği gibi, bu ülkeyi ka-
rıştırmak isteyen dış güçlerin işi mi-
dir? Yoksa "Bu ülkeyi biz baskıcı
bir sistemle yönetir ve bu sistemin
rantını yemeye devam ederiz" di-
yenlerin mi? Elinde güç olan her ke-
sim, baskıya dayalı bu rant siste-
minden pay alıyordu. Şiddete daya-
lı iç ve dış ortam, bazılarının ekmek
kapısı haline gelmişti.
Korkut, sindir, hortumla, paylaş,
öldür, yok et ve kimsenin sesini çı-
karamayacağı bir düzen kur. Med-
yayı bu amaçla kullan. Bürokrasiyi
bu amaçla kullan, devlet mekaniz-
malannı bu amaçla kullan. Ye, iç,
lüks ve sefahat içinde yaşa.
Yolun sonuna gelindi. Hayalimiz-
de bile göremeyeceğimiz paralar
havada uçuşuyordu. Çeşitli iktidar
odakları, ortalığı haraca kesmiş du-
rumdaydı. Yurtdışından gelen borç
paralar, hatta silahlar bir rant aracı
olarak ceplere indiriliyordu. Kimse-
nin hesap soramayacağı bir baskı-
cı sistem kurulmuştu. Partiler lider-
lerin emrindeydi, medya iktidar or-
tağı olmuştu. Meclis, Milli Güvenlik
Kurulu'nun kararlannı onaylayan bir
etkisizliğe terk edilmişti.
Bu arada Türkiye, Avrupa Birti-
ği'nin kapısını aşındırıyordu. Yasa-
larını uluslararası ölçütlere uyumlu
hale getirmesi gerekiyordu. Türki-
ye'nin bir hukuk devleti haline dö-
nüşmesi kaçılmaz bir zorunluluk
olarak önünde duruyordu. Bir yan-
dan da güç odakları böyle bir deği-
şimi engellemek için bin dereden
su getiriyordu.
•••
Türkiye, artık bir dönemecin eşi-
ğinde. Ancak bu dönemeci kolay
aşamayacak. Çok büyük çöküntü-
ler ve dramatik iç kavgalar yaşaya-
cak. İktidar sahipleri tam bir iflas
hajinde. Bugün basında yaşanan
kriz, bu krize neden olan aktörlerin
artık ayakta kalamayacaklarının da
işaretini veriyor. 12 Eylül rejimine
dayanarak bu ülkeyi bir korku ve
ölüm ülkesi haline getirenler, eskisi
gibi iktidar koltuklarına rahatça otu-
ramayacaklar. Sorun, ekonomik
değil yapısal. Bunun böyle olduğu-
nu göreceğiz. Kısmi ve işin esasına
yönelik olmayan çözüm çabalarının
birer birer tükenmesine tanı< olaca-
• • *
tyimser olabilecek bir durumla
yüz yüzeyiz. 12 Eylül'ün yarattıgıı
korkuya ve soyguna daya ı sistem;
çürüyerek, kokular saçara>c acı ve—
rerek çatırdıyor, çöküyor. Zcr ve ne—
tameli sürecin bir köşesini jaha dö-
nüyoruz. Türkiye bu çökjntülerin
içinden mutlaka yeni ve umııt veren
bir yola doğru yol alacaktr Bugün
değilse yarın...