16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 MART 2001 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Sihirbaz Inançlannın dayanağını bile okuyup anlayama- yan, yabancı dilden ezberleyen toplumlarda, bilin- meyen ve anlaşılamayana duyuian hayranlık, çar- pık da olsa şaşırtıcı değildir. Hazır reçeteler, nafıle öğütler, yalancı devalaria oyalanıp gitmek, adının önüne uzman sıfatı kon- muş, ama asıl uzmanlığı kendini pazariamak olan hikmeti kendinden menkul kişilerin yaveleri mak- bul metalardır böyle toplumlarda. Geçen gün dostlarla TV izliyorduk, yine "ekono- mik yonımcular!" çıkmışlar anlatıyoriardı. - Dur bakalım, dedi biri, ne söyleyecekler?.. - Daha önce ne söylediler, neler anlattılar arvım- samıyor musun? dedim ve zapingi sürdürdüm. Vahşi hayvanlar âlemi belgeseli, daha iyi anlatı- yordu, ekonomik durumu. Hiç değilse, yavru ceylanın aslanın pençesinden kurtulacağı yönünde, boş umutlar aşılamıyortardı izleyenlere. Gerçekten, kriz şokunun bu kadar büyük olma- sında, pompalanan nafile ümidin hiçbir olumsuz etkisi olmadı mı acaba? Hep mucize bekleyenlerin hep musibete sürük- lenmeleri, neden sonuç ilişkisinin sonucu biryaz- gıdır. Prenslerie lüpçülerin (zaman zaman da bir kişi iki srfatı da bir arada taşımaktaydı) ekonomik de- ha olarak sunulduklan ve kolayca kabul gördük- leri birortamda, Özal'ın ekonomik dehanın da öte- sinde bir sihirbaz olarak kabul edilmesinin ve mu- cize reçetelere bel bağlamanın krizini yaşıyoruz hâlâ. ••• Temeli üretmeye dayanmayan, salt monetarist politikalaıia ayakta durmanın bir tek örneği yok yeryüzünde. Ekonomide sihirli değnek de yok sihirbaz da. Özal ilegözü bağlanmış birtoplumun gözünde- ki bağı açmayan, ona anlaşılması kolay, ama kat- lanılması güç gerçekleri anlatmayan, avanta ileta- lana prim tanıyan ve bunu bir kalkınma modeli ola- rak sunan politikacılar suçluduriar ve bunlar yal- nızca 57. hükümet ile onun koalisyon çoğunluğu içinde yer alanlarta sınıriı değillerdir. Suçu yalnızca politikacıya atarak işin içinden sıynlmakla sorunumuzu ne kavrayabilir ne de çö- zebiliriz. Iş çevreleriyle öğür olmuş, onun dümen suyuna girmiş olup da olanaksız bir rüyayı pompalayan, gerçekleri açıklamaktan çekinen, yazarken, söy- lerken düzeni ve düzen sözcülüğü ile bekçiliğinin kendisine sağladığı tatlı hayatı kollayan medya da suçludur. "Aldatıldık!" diye feryat edenler de sorumludur- lar ve bunlar yalnız işadamı veya şu bu ile sınırlı değillerdir, bütün bir toplum aldatılmaya bu kadar teşne olursa, işte o zaman yandı gülüm keten hel- va... • • • • - -_ Şimdilerde Dünya Bankası uzmanlanndan, ken- disini tanıyan güvenilir iktisatçılann yetkinliği ko- nusunda en ufak bir tereddüt beyan etmedikleri Kemal Derviş, ekonominin sihirbazı olarak sunu- luyor kimi çevrelerce. Gerçi kendisi bu tür nitelemeleri reddediyor ve bir kişinin bu işi tek başına yürütemeyeceğini, bu- nun bir ekip sorunu olduğunu söylüyor, ama sihir- baz ve mucizeyle avunmaya aiışmış bir topluma bu gerçeği göstermek çok güç. Kimi yorumcular, onun kişiliğinin kredi musluk- lannı açacağını söylüyorlar. Açamaz! Kredi, bir kişiye duyuian güvenle gelmez. Gelen kredi de kısa erimli bir deva olur, sorunu çözmez. Ekonomiyi üretim temeline oturtmak ve toplu- mun hatın sayılır bir kesiminin hak etmediği zen- ginliğinden istemeyerek de olsa vazgeçeceği ger- çek ekonomik bir düzeni kurmak, yolsuzluğun, lüpçülüğün musluğunu tıkamak, uzun soluklu mih- net dolu bir çabayı gerektiriyor. Bu iktidar böyle bir politikayı, neden olacağı tep- kileri göğüsleyerek savunmaya hazır mı? Ikide bir tokat yiyip yine de monetarist politika- lann labirentlerinde sihirbaz ve mucize araya ara- ya dolanan toplum buna hazır mı? Özal'da ekonomik deha görüp üretimi boşlayan toplum, kötü alışkanlıklannı bırakmaya niyetli mi? Ekonomide sihirbaz da yok mucize de, gerçek- ler ve kurallar var. Celik Kömür İsletmesi Göçükte mahsur kalan 3 işçi kurtanldı ALİAYARÖĞLU ZONGULDAK - Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kara- don Müessese Müdür- lüğü Gelik Kömür Iş- letmesi'nde bir ocakta meydana gelen göçük- te mahsur kalan 3 işçi kurtanldı. Kozlu grizu faciasının 9. yıldönü- münde yaşamını yitiren 263 maden işçisi bugün etkinliklerle anılacak. Gelik Kömür Işlet- mesi 3 No'lu ocaktaki eksi 260-360 kodlan arasında dün saat 14.20 civannda toprak kay- ması sonucu göçük meydana geldi. Kurtar- ma ekiplerinin çalışma- lan sonunda ocakta mahsur kalan işçiler Mehmet Akkaya (28), Şendoğan Kaya (28) ve Dursun Aslan (24) kur- tanlarak Zonguldak SSK Bölge Hastane- si'nde tedavi altına alındılar. Karadon Kömür îş- letmesi'nde de dün çı- kan yangın tedirginlik yarattı. TTK Genel Müdürü Ömer Yenel, dün sabah saatlerinde çıkan yangının iş gü- venliği ve tahliye ekip- lerinin müdahalesiyle saat 10.30'dakontrol al- tına alındığını söyledi. 263 madenci anılacak 3Martl992Sahgü- nü akşamı saat 19.45'te TTK Kozlu maden üre- tim ocağında meydana gelen grizu faciasında 263 maden işçisi yaşa- mını yitirmiş, yüzlerce işçi de yaralanmıştı. Kazanın ardmdan ma- den ocağına inen ekip- ler sadece 105 işçinin cesedini çıkarmış, 147'si ise yeraltuıda bı- rakıhnıştı. Madenciler. bugün saat 12.30'da Maden Anıtı'nda ve vardiya girişinde patla- manın meydana geldiği kuyunun başında anma töreni düzenleyecek. Bölge eklerinin kapatılması nedeniyle işşiz kalan gazeteciler imza kampanyası başlattılar Izıııirli gazetecüerin çağrısıİZMÎR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Izmir'de gazetelerin bölge ekleri- nin kaldınlması ve çok sayıda gaze- tecinin işsiz kahnası üzerine Lzmir Barosu, îzmir Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, mes- lek odalan temsilcüeri, işadamlan ve sanayiciler ile üniversiteden öğretim üyelerinin katıldığı bir toplantı dü- zenlendi. Toplantıda, îzmir basını- nın ve çahşanlannın sorunlan konu- sunda çözüm önerileri tartışıldı. Toplantuıın açılışında konuşan îz- mir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erol Akmcüar, ekonomik krizin medyaya yansımasmm endişe ile karşılandığını söyledi. Her gün çok sayıda gazetecinin işsiz kaldığnu, iş- siz gazetecüerin güç koşullarda ya- şam mücadelesi verdiklerini belir- ten Akıncılar, "GazetecÜerin sorun- lan hep olmuştur. Bunlan yıllarca gündeme getirdik. Gazeteciler sen- dikasızlaştinlmıştır. Gazeteciler iş güvencesinden yoksundurlar ama dik getirdiğimiz sorunlar bir tûriü çözülmemiştir" dedi. Toplumsal boşluk ve sıkıntı Yerel haberleri içeren bölge ekleri- nin kaldınlmasının toplumsal boşluk ve sıkıntıya yol,açtığını kaydeden Akıncılar, "Türldye'nin üçüncü bü- yük ili İzmir. her platformda sesini du- yurmaya çakşüğı dönemde. dördüncü kuvvet olan basından kopnıa noktası- na gehniştir. Basm,tarihindeiik kez bu denH büyükbir sarsınü geçiriyor" de- di. Toplantıya, lzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş. îzmir Tica- ret Borsası Başkanı HasanÖzmen, lz- mir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Tuğrul Yemişçi, îzmir Barosu Başka- nı Avukat Noyan Özkan. Ege Genç İşadamlan Derneği Başkanı DenizTa- ner, Ege Üniversitesi lletişim Fakül- tesi Dekanı Prof. Dr. Işık Özkan, T- GS îzmir Şube Başkanı Hüseyin As- lan, İGC Onursal Başkanı ve TRT Yö- netim Kurulu Oyesi tsmail Sivri, îz- mir Meslek Odalan Platformu Başka- nı Kurtuluş Bhüd'nin yanısıra ilçe be- lediye başkanlan katıldı. Imza kampanyası Öte yandan işsiz kalan gazeteci- ler. Konak Meydanı ile Kıbns Şehit- leri Caddesi girişinde kurduklan masalarda, bölge eklerini kapatan gazeteleri protesto için imza kam- panyası başlattılar. Çağdaş Gazeteciler Derneği Ege Şubesi üyesi gazetecüerin nöbetle- şe yaptığı çalışmada, oluşturulan masalarda vatandaşlara el ilanı da- ğıtılarak imza kampanyasına destek isteniyor. Gazetecüerin dağıttıklan "Ege Üavelerimizi Geri Istiyoruz" başlık- h el ilanlannda, alman karann 300 gazete çalışanını işsiz bıraktığı be- lirtiliyor. îlanlarda, "Bizler bu ne- denle bölge eklerini kapatan gazete- leri 4 Mart'a kadar satm almayaca- ğız" deniliyor. ÖDP'den kmama Özgürlük ve Dayanışma Partisi Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Ohıç, "Medyada Deprem" başlığı altındayaptığı yazılı açıklamada ba- sın işkolundaki tensikatı eleştirdi. Oluç açıklamasmda şu görüşlere yer verdi: "Türldye'de yönetici sını- fi rahatsız eden haber ve yorumlara ulaşmak her geçen gün zorlaşıyor. YoksuDuk ve yolsuzluklann üstûne giden, çürümüşlüğü ve insan hakla- n ihlaOerini eleştiren her gazeteci, tensikata uğramak tehlikesi ile çah- şıyor. Türkiye'nin büyük gazete ve televizyonlannda başlamış olan yay- gm tensikat bu yönde atümış önem- H bir adımdır. Eğer bir ülkede med- ya gruplan ile mali sermaye bu den- H içh' dışh olursa, hükümetierin eko- nomipolitikalan ileçıkarifişkfleri bu denti örtüşürse, o ülkede ne doğru habercilik geüşebilir ne de muhalif görüşler yayguı ifade edilebilir." lzmir Hasan Tahsin Detnirkent'e İZMİR (AA)- îzmir Gazeteciler Cemiyeti Şehit Gazeteci Hasan Nezih Tahsin Demirkent Gazetecilik Yanşması sonuçlandı. lzmir Gazeteciler Cemiyeti Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Büyük Jüri Özel Ödülü'nün, mesleğin gelişmesine önemli katkı, destek sağlayan ve geçen ay yaşamını yitiren Dünya gazetesinin sahibi Nezih Demirkent'e verilmesine karar verdi. ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN 25YIL50NRA»#•»•#••••••#••• Öğretim Birliği Yasası'nın yıldönümünde devrim yasalarına bağlılık bir kez daha yinelendi Çağdaş eğitim 77• yılındaHaberMerkezi-Öğretim Bir- liği Yasası'nın kabul edilişinin 77. yıldönümü nedeniyle mesaj yayımlayan Milli Eğitim Baka- nı Metin Bostancıoğlu, yasa ile, laik Cumhuriyetin dışında yö- netim arayışlannda olanlann hesaplanna son veren yasal en- gel getirildiğini söyledi. 28 Şu- bat kararlannın ve Cumhuriyet devrinü yasalannın uygulanma- sının sürdürülmesi isteyen ADD lzmir Şubesi Başkan Yar- dımcısı Ahmet GüreL "Tarikat ve cemaat okullannda laik Cumhuriyete, Atatürk ilke ve devrimlerine karşrt genç beyin- lerinyetiştirilınesisürdürülmek- tedir. Bu konuda yetkilileri Cumhuriyetin devtetgörevlisioi- maya çağınyonız n dedi. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nce, Tevhid- i Tedrisat Kanunu'nun kabul edilişinin 77. yıldönümü dolayı- sıyla düzenlenen "77. Ydmda Öğretim Boüği'nin Neresinde- yiz" konulu toplantıda konuşan Bostancıoğlu, 3 Mart 1924'te kabul edilen ve ülkenin insan gücünü hazırlayacak olan Öğ- retim Birliği Yasası'nın (Tev- hid-i Tedrisat Kanunu), eğitim sistemini birleştirerek tamamen devletin gözetim, denetim ve kontrolü altına aldığını belirtti. Bostancıoğlu, 1924 Anayasa- sı ile de her türlü eğitim ve öğ- retimin hükümetin gözetim ve denetimınde olması. kadın ve er- keklere ilköğretim zorunluluğu getirildiğini kaydederek "Buya- sa>la, laik Cumhuriyetin dışın- da yönetim ara>işlannda olanla- nn hesaplanna son veren yasal engel getirilmiştir'' diye konuştu. Eğit-Der Genel Başkanı Musta- fa Gazala, yasanın, anayasanın 174. maddesinde korunması ge- reken devrim yasalannın başın- da yer aldığını bildirdi. Cumhu- riyet yöneticilerinin. Osmanh devletinin ikili eğitim sistemine son vererek yeni eğitim sistemi- nin temeli olan öğretim birliği- ni getirdiklerine dikkat çeken Gazalcı. "Her ne kadar hükü- metler 8 ydhk ilköğretimin ke- sintisizliğuıigetirdikleri düzenk- meleriegölgeleseler de temeleği- timin bir bütünlük içinde yapü- ması ulusumuz için önemli bir Ulkucüler istanbul Erkek Lisesi'nin önünde öğrencilere saldırdı Lisede bıçaklı saldın: 3 yaralı lstanbul Haber Servisi - Çemberlitaş Ülkü Ocağı'ndan geldikleri öne sürülen bir grup saürlı, bıçaklı ülkücünün, lstanbul Erkek Li- sesi'nin önünde öğrencilere saldırması sonu- cu 3 kişi yaralandı. Polis yetkilileri, eşkâli be- lirlenen saldırganlann yakalanmasına çalışd- dığını belirtti. lstanbul Erkek Lisesi'nden saat 13.45 sıra- lannda çıkan öğrencilere saldbran bir grup bı- çaklı ülkücü, 3 öğrenciyi yaraladı. Çemberli- taş Ülkü Ocağı'ndan geldikleri öne sürülen saldırganlar arasında daha önce okuldan me- zun olan M.Ö. ile okulunöğrencisi A.OJC'nin de bulunduğu belirtildi. Olayın tanığı öğren- ciler, bir süre önce okulda bir grubun, küpeli ve saçlan uzun olduğu gerekçesiyle bazı öğ- rencilere sataştığını belirterek "Sataşma kav- gaya dönüştü ve ulkucüler dayak yediler. Biz- ler bunun bir okul içi kavga olduğunu düşün- dük ve büyütmedik. Ancak dövüldükiefi için intikam almak isteyen ulkucüler dışandan da takviye alarak bıçaklı saldmda bulundular" dediler. Öğrencüer, saldırganlardan birinin MHP'li bir milletvekilirjin oğlu olduğunu id- dia ettiler. Saldın sonucu parmağı kopan TA. Haseki Hastanesi'ne, bacaklanndan bıçakla- nan ES. ve ÇM. ise Vatan Hastanesi'ne kal- dnılarak tedavi altına aluıdı. Polis yetkilileri, saldırganlann kimlüderinin belirlendiğini, yakalanmalanna çalışıldığını ifade ettiler. adnndır. Laiklik ve öğretim bir- Bğiresmiveözel eğMmin her aşa- masmda ödünsüz uygulanmah- dır.Büimyolundaüerlemeninte- meü budur" dedi. Öğretim Bir- liği Yasası'nın 1950 yılına kadar eksiksiz uygulandığını vurgula- yan ADD lzmir Merkez Şubesi Başkan Yardımcısı Ahmet Gü- rel de bu tarihten itibaren dog- matik ve dinsel eğitimin büim- sel, laik eğitimle yanşu- duru- ma getirildiğini söyledi. ÇYDveADDdekufladı ~ Çağdaş Yaşamı Destekleme Demeği ve Atatürkçü Düşünce Demeği de, 3 Mart 1924 tari- hinde kabul edilen öğrenimin birliği, halifeliğin kaldınbnası ve Şeriye ve Evkaf Bakanlı- ğı'nın kaldınlması yasalannuı 77. yıldönümünü kutladı. ÇY- DD taranndan yapılan açıkla- mada, bu yasalann "Değişmez devrim yasalan" olduğu belir- tildi. ADD Genel Başkanı Ha- Ul tbrahim Şahin ise yaptığı açıklamada 3 Mart 1924 tarihi- nin cumhuriyetin ve devrimle- rin önemli dönüm noktalann- dan biri olduğunu ifade etti. Basın îşten çıkanmılar sürüyor MİYASEtLKNUR Basın sektöründe top- lu iş çıkarmalar nedeniy- le gazeteciler 1960'tan beri ilk kez sokağa çıkıp eylem yaparken gazeteci kıyımı dün de sürdü. Hürriyet gazetesinde da- ha önce yazılan haftada bire indirilen Zeynep Atikkan ile ekonomi say- fasuıdaki köşesi kaldın- lan Oya Berberoğlu'nun iş akti feshedilirken yazı işleri müdürlerinden Tu- fan Türenç'in görevini sürdürdüğü ögrenildi. StarTV'de tensikat karan geri alındı StarTV'de Genel Yö- netmen Uğur Dündar ve editörlerin örnek daya- nışması sonucunda ten- sikat karan işveren tara- findan geri alındı. Star TV'deki kadronun işveren tarafından azal- tıhnası istendi. "StarTV Haber Merkezi'nde ele- man fazlası olmadığuu" belirten Genel Yönet- men Uğur Dündar, bu- nun yerine işverenin büt- çeden istediği kısıntının kendi maaşının düşürül- mesiyle sağlanabileceği- ni belirtti. Ancak bunun yeterii olmadığı ve çalı- şanlann işten çıkanlma olasılığmın ortadan kalk- madığı görülünce bu kez de editörler kendi arala- nnda toplanarak belli bir rakamı aşan yönetici ve editör maaşlannın yüzde 25 oranında düşürülmesi önerisinde bulundu. Bu öneri yönetim tarafından da kabul gördü. Bu arada Milliyet ga- zetesinin işine son verdi- ği Umur Talu, ne Akit gazetesiyle ne de haber- de imzası bulunan kişiy- le hiçbir söyleşide bulun- madığını ve daha önce kendisiyle yapılan söyle- şilerden belli bölümlerin alınarak amacının dışın- da kullanüdığmı açık- ladı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Çok sayıda gazeteci işinden olu- yor. Yüzlerce, binlerce meslektaşı- mız, medyadayaşanan krizden za- rar görüyor. önceki gece Aydın Doğan'la Içişleri Bakanı Sadettin Tantan arasında TV ekranına yan- sıyan kavga, yaşanan krizin ve ça- tışmanın ne kadar derinlere uzandı- ğını da gözler önüne serdi. Kemal Derviş'in gelişi, bir umut ışığı olarak yansıtılmak isteniyor. Çünkü kriz o kadar büyük boyutla- ra ulaştı ki en küçük olumlu sinya- le bile ihtiyaç duyulur hale geldi. Türkiye, belki de tarihinin en kritik dönemlerinin birisinden geçiyor. Artık şunu görmeliyiz ve kabul et- meliyiz ki bu gelip geçici bir kriz de- ğil. Bu çok köklü, yapısal bir kriz. Böyle bir krize, bu krize neden olan aktörlerle cevap bulabilmek müm- kün değil. Yaşayarak göreceğiz. Ancak bu krizin aktörlerini ve yapı- sal nedenlerini de iyi tahlil etmek zorundayız. Bu krizin aktörleri yalnızca siyasi Bir Dönemin Sonuna mı Geliyoruz? iktidar sahipleri değil. Bu krizin ak- törleri, bu ülkenin bütün önde ge- len güç odakları. Ortada bir devlet krizi var. Yapısal bir kriz var. 12 Ey- lül Anayasası'yla çizilen çerçeve, bu ülkenin boğazını sıka sıka ölüm- cül bir hale getirdi. Ne ekonomi yü- rüyor, ne siyaset yürüyor, ne dış iliş- kiler, ne iç ilişkiler. Önceki gün bir gazetede vardı, Fransa'ya el altın- dan ambargo uygulamak için hü- kümet hâlâ genelge yayımlıyormuş. Fransız mallarına uygulanmak is- tenen ambargo ve bu eylemin arka- sında yatan, şiddete dayalı, gerili- me dayalı dış politika anlayışı, ge- leneksel siyasetin dışavurumudur. Silopi'de herkesin ne olduğunu bil- diği, ama hâlâ açıktan dillendireme- diği kaybetme olayı, iç politikada gerilime dayalı siyasetin hâlâ etkili olduğunun göstergesidir. Içeride gerilim; dışarıda gerilim neden bir ülkenin temel politikası haline gelir? Bütün bunlann nede- ni, iddia edildiği gibi, bu ülkeyi ka- rıştırmak isteyen dış güçlerin işi mi- dir? Yoksa "Bu ülkeyi biz baskıcı bir sistemle yönetir ve bu sistemin rantını yemeye devam ederiz" di- yenlerin mi? Elinde güç olan her ke- sim, baskıya dayalı bu rant siste- minden pay alıyordu. Şiddete daya- lı iç ve dış ortam, bazılarının ekmek kapısı haline gelmişti. Korkut, sindir, hortumla, paylaş, öldür, yok et ve kimsenin sesini çı- karamayacağı bir düzen kur. Med- yayı bu amaçla kullan. Bürokrasiyi bu amaçla kullan, devlet mekaniz- malannı bu amaçla kullan. Ye, iç, lüks ve sefahat içinde yaşa. Yolun sonuna gelindi. Hayalimiz- de bile göremeyeceğimiz paralar havada uçuşuyordu. Çeşitli iktidar odakları, ortalığı haraca kesmiş du- rumdaydı. Yurtdışından gelen borç paralar, hatta silahlar bir rant aracı olarak ceplere indiriliyordu. Kimse- nin hesap soramayacağı bir baskı- cı sistem kurulmuştu. Partiler lider- lerin emrindeydi, medya iktidar or- tağı olmuştu. Meclis, Milli Güvenlik Kurulu'nun kararlannı onaylayan bir etkisizliğe terk edilmişti. Bu arada Türkiye, Avrupa Birti- ği'nin kapısını aşındırıyordu. Yasa- larını uluslararası ölçütlere uyumlu hale getirmesi gerekiyordu. Türki- ye'nin bir hukuk devleti haline dö- nüşmesi kaçılmaz bir zorunluluk olarak önünde duruyordu. Bir yan- dan da güç odakları böyle bir deği- şimi engellemek için bin dereden su getiriyordu. ••• Türkiye, artık bir dönemecin eşi- ğinde. Ancak bu dönemeci kolay aşamayacak. Çok büyük çöküntü- ler ve dramatik iç kavgalar yaşaya- cak. İktidar sahipleri tam bir iflas hajinde. Bugün basında yaşanan kriz, bu krize neden olan aktörlerin artık ayakta kalamayacaklarının da işaretini veriyor. 12 Eylül rejimine dayanarak bu ülkeyi bir korku ve ölüm ülkesi haline getirenler, eskisi gibi iktidar koltuklarına rahatça otu- ramayacaklar. Sorun, ekonomik değil yapısal. Bunun böyle olduğu- nu göreceğiz. Kısmi ve işin esasına yönelik olmayan çözüm çabalarının birer birer tükenmesine tanı< olaca- • • * tyimser olabilecek bir durumla yüz yüzeyiz. 12 Eylül'ün yarattıgıı korkuya ve soyguna daya ı sistem; çürüyerek, kokular saçara>c acı ve— rerek çatırdıyor, çöküyor. Zcr ve ne— tameli sürecin bir köşesini jaha dö- nüyoruz. Türkiye bu çökjntülerin içinden mutlaka yeni ve umııt veren bir yola doğru yol alacaktr Bugün değilse yarın...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle