15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
T 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 lesap lütfen! iaşbakan Bülent Ecevit, isti- .ını isteyenlereyanrtverdi: "Şim- başbakanlıktan aynlırda birhü- met bunalımına neden olursam ınun hesabını u/usa ve tarihe ve- mem." Türkiye, gelir dağılımı adalet- zliğinde dünyanın ilk 20 ülkesi rasına girdi. Merak etmeyin, ta- he geçtiniz Sayın Ecevit. Türki- e nüfusunun yüzde 1'inin geliri, üzde 45'in gelirine eşitlendi. Kuşkunuzolmasın, tarih sizden ÎÖZ edecek Sayın Ecevit. 12 banka battı, 12 milyar dolar- lık borçları halkın sırtına bindi. Hiç kaygılanmayın, tarih notu- nu düştü Sayın Ecevit. Ailelerin yüzde 53'ü, 300 mil- yon ve altı gelirte yaşama savaşı verirken dar gelirliler son krizle yüzde 40 daha yoksullaştılar. En- dişeye gerekyok, tarihyazıldı Sa- yın Ecevit. Ülkentn dış borcu 110 milyar dolara, iç borcu 57 milyar dolaravurdu. Tasalanmayın,tarihe mal oldunuz Sayın Ecevit. Tarih hesabı kesti Sayın Ecevit, ulusun önüne koydu Sayın Ecevit, sıra ödemede Sayın Ecevit. İSIK KANSl Halk sersem değllBasının simge isimlerini işten çıka- rıp televolecilere yer açan medyaya bakıp âlemi sersem, milleti kör san- mamalı. Halk her şeyin farkında... Ömekmi istersinız?Toplumsal mu- halefetin yüreği, Tek Gıda-lş Sendi- kası'nın öncülüğündeTEKEUin özel- leştirilmesine karşı Izmir'de, Adıya- man'da ve en son Bafra'da düzen- lenen toplantılarda attı. Ziraat Mühendisleri Odası Başka- nı Gürol Ergin, Bafratoplantısını an- latırken bile heyecanlanıyor. "500 kişilik salon dolmuş, insanlar ayakta kalmış, bir kısmı da salon dı- şında kalmışlardı. Kaskeîli köylüler, kendiliğinden kalkıp gelmişlerdi. Ûzer- lerinde bildik durgunluk yok. Tepki veriyor, öfkeleniyor, alkışlıyor, dertle- rini ürkrneden dile getiriyoriar. TE- KEL'in satılmakistenmesinin özelleş- tirme değil biryabancılaştırma çalış- ması olduğunusöylediğinizdeyerie- rinde durarnıyoriar." Prof. Dr. Mümtaz Soysat da, Kl- GEM Başkanı olarak bir konuşma yapmış. Ozetle demiş ki: "Bizi, üretmeyen, üretmekten alı- konan, yalnızca iüketen birtoplum ha- linegetirdiler. Açıkçası şimdiyekadar artçı muharebe içindeydik. Şimdi sı- ra Sakarya'da. Elimizde hâ/â üretim gücünü harekete geçirecek, Türki- ye'ye yeni yeni yatınmlaryapma ye- tisi kazandıracak Telekom gibi, THY gibi, TEKEL gibi kuruluşlanmız, bor gibi madenlerimiz var. Bormadenle- rinikurtardık, sıra öbüıierinde. Bu de- ğerterim'ızle istilayakarşıtaarruza geç- me zamanıdır.'' Soysal'dan toplantıya ilişkin göz- lemler aldık: "llk defa olarak ekici ile işçibirarayageldi. Bu önemlibirkim- ya. Bu kimyadan çok şey çıkabilir. Tıklım tıklım dolu salonu görünce, belki de bir dönûm noktasına gelin- diğiizlenimiedindim. Türkiye'nin kriz- den çıkışının tek yolunun üretim ol- duğunu halkanlıyorartık. Üretim sa- vaşına başlamak gerekiyor artık." TekGıda-lş Genei Başkanı Hüse- yinKarakoç'un aktardığı bir otay da halkın uykuda olmadığını kanıtlıyor. "Izmir toplantısı sonrası bir ç'ıftçi yanıma yaklaştı, 'Bana kalsa gelme- yecektimtoplantıya. Ama, 10yaştn- daki kızım, -Git baba, git. Bu bizim geleceğimizdir. Konuşulanlan dinle, bana da anlat - diye ısrar etti. lyi ki gelmişim' dedi. Toplum, olanlann bi- lincinde, başına gelecekleridebiliyor ve duyartı." Yönetilenlerin durumu bu. Ya yö- netenler? Hüseyin Karakoç'un de- yimiyle, "Çiftçiölmüşmüş, umurtann- daydı." - Dünya Bankası'nın tanmayönelik 4 önerisi vardı. Dünya Bankası Tür- kiye Direktörü Ajay Chibber özet- lemişti bunlarr. "Tanm kredisi maliyetlerinipiyasa koşullanna endeksleyin. Gübre süb- vansiyonlannı kaldınn. Taban fiyatı vermekten vazgeçin. Tanmla ilgilika- mu kunıluşlannı satın." Bu önerilerin çoğu yaşama geçti. Çiftçi, faizlerçokyükseldiğinden kre- di alamazoldu. Gübje sübvansiyon- ları kaldırıldı, gübre fiyatlan katlan- dı, çiftçi gübre alamaz oldu. Taban Asıl çelişkiyi görmekfiyatlan düşük açıklanarak "doğru- dan gelir" uygulamasına ilk adım- lar atıldı; köylü neekecegini, nası!ge- çinecegini düşünmeye başladı. Tanm satış kooperatiflerini işlev- sizleştiren yasa çıktı, kooperatiflere aitfabrikalann satış süreci hızlandı- nldı, ç'ıftçi elindeki ürünü ileride ne- rede değerlendirecegine şaştı da kaldı. Sonuçta, Dünya Bankası'nın is- temleri yerine getirilince, nüfusun yaklaşıkyüzde 45'ini oluşturan çift- Çiler üretimden uzaklaştınldı, açlık ile karşı karşıya bırakıldı, yoksullaş- tıntdı. Ve yüzlerde acı bir gülücük: "Dünya Bankası'nın yoksutluk ve yönetimden sorumlu başkan yar- dımcısı Kemal Derviş, Başbakan ta- rafından sorumluluk verilmek üzere Tûrkiye'ye çağnldı." Dünyadaki birçok ülke gibiTürki- ye'nin de yoksuilaşmasından so- rumlu Dünya Bankası'ntn Başkan Yardımcısı, elinde sihirli değnek, bi- zi yoksulluktan kurtaracak! Yakın geçmişte, 'Tüm dünyada mal ve sermaye serbestçe dolaşır- ken, 1900'lerden kaima ulus devle- tin ayakta kalması bir çelişkidir" di- ye açıklamalar yapmış olan Dünya Bankası Başkan Yardımcısfna, ulus devletin bakanlığının emanet edil- mesi düşünüiecek! Vay benim köse sakalım! ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMİROĞLI] AtteraatjttiÇiHer olankriz, en biıyükkriz! Son çeyrekyüzyılın, gerek- tiğinde faşizan politikayla da desteklenen "alaturka kapita- lizmi" hiç kuşku yok ki ser- mayeyeyaradı. Devlet, mega işadamlannı; onlardasağ po- litikacılan besledi. Tüm krizler- le beraber, son kriz;yanm asır- lıkjmerkez sağ garabetinin so- nucudur. Sahte solu da kap- sayarak merkezsağ, ülkemiz- deki tüm eşitsizliklerin uygu- layıcısı olurken neyazıkki hal- kımıza da çoğu zaman "halk- tan yana, hakkaniyetli" görün- meyi başardı. Darrayazıkki hâ- lâdabaşarmıyorsayılamaz. Iş- te yağlayıp cılalayıp önümü- ze sundukları alternatif: Ba- yan Tansu ÇiHer! Ne oldu, kafamıza "Türkiye kadar"bir göktaşı mı düştü, Al- lah bizi akılsızfîkirsiz mi bırak- tı, hep beraber belleğimizi mi yitirdik? Bahsedilen Tansu Çil- ler, benim bıldiğim kişi mi, ay- n\ isimli bir başkası mı? Eğer benim bildiğim Çiller'se, sor- mak isterim, krizin ta kendisi nasıl krize çare olur? Bu ba- yant parlatanlar, dikkat edi- niz, eskisi gibi eli kalemli te- tikçiler, aile gazetesi paçavra- da yazan ve sahiplerini içgü- düleriyle koruyan akla seza beslemeter, komisyon kollayan vurguncu tipler değil; sevelim sevmeyelim, ülkenin kaderi üzerinde söz sahibi olan ve bu yüzden ağırsorumlulukta- şıyan isimler. Değindikleri her detay, işledikleri her konu, bahsettikleri her isim yöneti- min labirentlerinde veyöneti- len kitlenin gündemindeyan- kı bulan kalemler. Çıkış nok- taları farklı da olsa, ülke ve toplum çıkarian açısından bir "sağduyu" zemininde, bir "konsensus"paragrafında bu- luşma umudu veren "stil" sa- hipleri. Fakat sandığımızdan daha "profesyonelmiş" onlar. ÇiHer bu yoksul halkın şifası olamayacağına göre sormak gerekiyor, neyinşifası?TakÜk hangi açmazlar sonucu, rian- gi yüksekyerden verildi? De- nize düşen yılana sanlır, siz nereye düştünüz ki sanldığı- nız şahıs budur? Yanlış mı hatırlıyorum, hırsı ve beceriksizliğiyleTürkiye'yi ekonomik bunalımlaria bera- ber siyasal çalkantılann içine sokmaktan, "light" askeridar- be yaşatmaktan, daha önce- sinde ağır hakaretterettiği din- ci partıyle koalisyonyapıp top- lumsal gerilimi tavana çıkar- maktan, yolsuzluktan, şaibe- den, sol ve aydınlık düşman- lığından, işbirlikçilikten so- rumlu tutulan politikacı değil mibu? Üstelik, 1994 krizinde- ki tavn, bugünkü krizi yara- tanlara oranla "daha iyiydi" denilerek parlatılıyor! Bu mu- dur kıyaslama biriminiz, kri- zin alternatifi başka bir krizin sorumlusu mudur? "Kork ni- sanın beşinden, öküzü aytnr eşinden!" anonim deyişini bi- ze yaşatmış lider midir "mak- yaj"yaptığınız? Demekki ger- çekten ağır bir krizyaşanıyor, yoksaTansu Çiller imajı hort- latılmazdı! Yüksekhesaplaraaklım er- mez, ama bir uyanm var. Al- tını çizdiğiniz isme, bırakın anayasayı, Türk Ceza Kanu- nu dayetmez! Onu en az "bir ansiklopedi cildi" paklar! Arşiv için! 19 Şubat'ta anayasanın bu- merang gibi gidip geldiği, kriz yaratan MGKtoplantısı yapı- lınca, 16 Şubat'taki ABD ve Ingiltere'nin Irak saldınsı ye- terince işlenmeden günde- mimizden indi. Hoş, gündemde kalsa ne olacaktı? "Global köyümü- zün" azınlıkta kalan, güce tap- mayı reddetmiş ve insandan umudunu kesmemiş "akıl ve vicdan sahiplerine" uyarak; dünyajandarmasıABD'yi, tur- fanda Rambo-mahdum Bush'u, sözde solcu-asistan Blair ve demokrasinin beşi- ği, asil Ingilteresi'ni, hayata düşman silah sanayiini ve bu güce hayranlık duyup işbiıii- ği yapanları kınasak ne ola- caktı? Bilgi çağı, Irak'taki si- villerin ölmesini engelleyeme- di. Bu, paranın ve silahın ege- menliğindeki "milenyum dü- zenine" getireceğimiz hangi eleştiri, nasıl yankı bulabile- cek ki? Benim ülkemin top- raklannın bir kısmı süper güç- lerin masum sivilleri bomba- lamaklagörevli uçaklannaay- nlmışken yazsak ne olacak ki? Yazalım da arşive geçsin bari! Milyarda birde olsa, çok ileride bir meraklı bakar da stnırsız-sınıfsız ve de silahsız bir dünyayı özleyen dinozor- lardan birinin daha izlerini bu- lur. lyi bayramlar, iyi tatiller! Yücelden anı Devrimci Milli Eğitim Bakanı Hasan-Âli Yücel, 40. ölüm yıldönümünde kendi adını taşıyan Anadolu öğretmen Lisesi'nde yapılan bir törenle anıldı. Yücel'in kızı Canan Yücel Eronat, babasının atılımlannı saydı bir bir: Çeviri ve ansiklopedi bürolannın kurulması, çeviri seferberiiği, ulusal eğitim planı oluşturulması, Devlet Resim ve Heykel Sergisi, Köy Enstitüleri, Coğrafya Kongresi, Neşriyat Kongresi, Maarif Şûrası, Beden Egitimi ve Spor Şûrası... Bir de anı anlattı Yücet'den: Yücel, Mustafa Necati'nin yetişkinlere açtığı Millet Mektepleri'ni denetliyor. Tahta başında yaşını başını almış bir vatandaş "A, B,C" yazmaya çabalıyor ama, tebeşiri de elinde tutamıyor. Hasan Âli, "Babacığım telaş etme, yazarsın" diyecek oluyor. Vatandaş, teriemiş, helak olmuş, "Müfettiş Bey" diyor, "sen ne diyorsun, telaş ettiğim ülan yok. Biz rençber adamız, ellerimiz nasırlı. Tebeşir durmuyor parrnaklanmda." Yücel, cebinden köşeli tebeşiri çıkanp veriyor. Vatandaş gevşiyor: "Müfettiş Bey, sen şimdi Ankara'ya vannca Gazi Paşa'ya selamımı götür, bize bolca köşeli tebeşir yollasın." HAYVANLAR İSMAİL GVLGEÇ [email protected] KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK [email protected] ÇtZGtLİK KÂMİL MASARACI HARBt SEMtH POROY [email protected] TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 3Mart Yaşam, lcaVbin ilci vuruşu arasındaki zamandır Kalbinizi koruyun TÜRJKL VAKFI 19 Mayıs Cd. No: & Şişli/İSTANBUL Tel: (O 212) 212 O7 OT (pbx) 1O Hat Faks: (O 212) 212 68 33 PUBR7V RfCO'OA İLK JSPANYOUAR iSfS'TB BUGÜN, ISPANrOL ZÂŞİFİ JUAN f*0NCE D£ LİON(UUAN PONTE OE L/OAf) , KA DEuizi'Moetd PÜERTO erco(f&& ACrtSr 'fjf <SÇP£ &4ŞLAMrfr/. İLK 1493'V£ OtİSTOF KOLOUB 7ARAPrNbAN BU- IMNAN A!3ANtN fÇ KISfMt/t/& /ARAÇ710JL~ MAMIŞT1. KOL0M6'UU İKİUCJ YOLCULUgü- MA &ır'LM(? OIAN poNce &e ttou, BAZI & i i FSANeLEkiNOe YEft. ALAM ÇSÇMBSt ' Nİ AKLINA TAZMIŞT)7. ÜAJ SOU Y(LLAStNl H£P BU Ç€Ş Yİ ARAMAICLA GeçiGSCeK, O FLOfÜPA x Yt PA K€ŞPePEC£Krt AA*eR.İKA'NIN GÜMePOĞ DA, BiR KIZILOBR.IÜ OjUJYLA GÖRÜS EMtN GÜRSES UhnalGüverikvelııtan Içişleri Bakanı Sadettin Tantan TESEV'e yaptırı- lan "Türkiye'de Yolsuzluk" araştırması sonuçlarının tartışıldığıtoplantıdaülkemizin son20yıldagetirildi- ği iflas noktasından kurtuluşun yollarını göstermeye çalıştı. Eleştinlerinden heralandave düzeyde görev- lileri silkelenmeye ve göreve çağıran Tantan'ın Içiş- leri Bakanlığı'nagelişiyle toplumun namuslu çoğun- luğu arasındabüyük umutlar doğmuş, bazı kesimler arasında ise Tantan'ı görevden uzaklaştırmak için neler yapılrnası gerektiği tartışılmaya başlanmıştır. Tantan ise bilim adamlannın, araştırma kuruluşları- nın yardımlanyla ulusal güvenliğe yönelen tehdidin def edilmesi için yoğun çaba göstermektedir. Bir ülkenin ulusal güvenlığine karşı en önemli teh- dit iç sorunlardır. Dışandan gelecek askeri gibi teh- ditlere karşı ise toplumsal dayanışmayla karşı konu- labilir. Tantan'ın konuşmasında sorunların iç ve dış boyutlanyla birlikte ele alınması gerektiğini vurgula- yarakgelişmelere uluslararası sistem açısındanbak- ması özellikle mali gelişmeleri anlamak açısından son derece önemlidir. Tantan'ın dünyada yoğun bir ekonomik rekabetin var olduğunu, işadamlarımızın bu yanştatek başla- rına bir başan sağlamalannın son derece zor oldu- ğunu, gelişmiş ülkelerin ulusal çıkarian için istihba- rat faaliyetlerine de önem verdiklerini açıklaması ise çok önemli bir tespittir. Gelişmiş ülkelerdeki ulusla- rarası şirketler dünyanın herhangi bir ulkesindeki ti- carifaaliyetleri sırasındabu ülkelerdeki buyükelçilik- lerinindesteğiniyanlannda bulurlar. Kendi vatandaş- lannın şirketlerine her türiü yardımı sağlamak geliş- mişülkelerinbüyükelçiliklerinin artıkbirincil görevi ha- line gelmiştir. Tantan'ın ayrıca sözünü ettiği kimi zaman legal görüntü altında da çalışan iç ve dış odaklar ise ulke- mizde örneklerini gördüğümüz bazı yabancı istihba- rat birimlerinin, spekülatörlerinın, vakıflannınve bun- ların yerii işbiriikçilerinin faaliyetlerini akla getirmek- tedir. Bunların siyasi istikrarsızlığa katkıları, Doğu Perinçek'in de belirttiği gibi Türkiye'yı gelişmiş ül- kelerin siyasi-ticari çevreleri açısından istikrarsızlığın yarattığı fırsattan istifade edilerektaviz kopanlabile- cek ülke konumuna sokmaktadır. Istikrarsızlığın, ekonomikyattrımtannülkedenuzak- laşmasına yol açtığı açıktır. IRA'nın (Irlanda Cumhu- riyetçi Ordusu) Londra'da Nisan 1992'depatlattığıve 1 milyar dolar zarara yol açan bombalama olayı ti- cariçevrelerde Lxındra'nın güvenlibir mali merkez olup olmadığının sorgulanmasına yol açmıştı. Bazı Batılı ülke istihbarat birimlerinin bu tür eylemleri imkân öl- çüsünde rakip ülkelerde destekledikleri bilinmekte- dir. Ingiltere'nin özellikle PKK ust kademesini, zama- nında Londra'da banndırdığı bilinmektedir. Almanya ve Fransadaaynıyoluizlemişlerdir. Londrahüküme- ti PKK'nin yenilgisinden sonra polıtikasını değiştir- mişve PKK'yi terör örgütu ilan etme aşamasına gel- miştir. Tantan'ın da belirttiği gibi örtülü savaşlar devam ediyor. Bunadirenmeninyolutoplumsal dayanışma- dır. Bunun için isetoplumun değişikkesimleri düşün- ce ve önerilerini bir araya getirerek aiternatif arayış- lariçerisine girmeli, ekonomik sorunlargundemege- lince emperyalizmin temsilcilerine dantşan yönetici- ler Boratav, Manisalı, Işıklı gibi millicilere danış- maktan korkmamayı ögrenmelidir. Adaletin işler ha- le gelmediği bir sistemde eninde sonunda yol, yol- suzluk ekonomisine çıkacaktır. Batılı gelişmiş ülke- lerin alacaklannı faızlenyle tahsil etmek tçın on takla atan IMF'nin amacı zenginler sisteminin surdurul- mesini güvenceye almaktır. llhan Selçuk'un da be- lirttiğigibi zengin ülkeler, zenginlıklerini katlamak için işbtriiği içerisindeler. Türkiye bu rekabette zenginin tenceresinden taşıp kendisine de bir şey düşeceği- ni sanıyor. Kendi iç dınamikleriyle sermaye birikimi sağlaya- mayacağı düşuncesınde olan bir kesim Tün\iye ser- mayeşi Fuat Korluklu'nun da belirttiği gibi umudu kesmiş, yatınmlarını ABD'ye ve Avrupa'ya taşımak- tadırlar. Milli diye bir şey kalmadığını iieri sürenler ne- den dünyanın büyüktekellerinin uluslararası alanda zorluklakarşılaştıklannda kendihükümetteriylekolko- la hareket etmekte olduklannı da açıklamalıdııiar. Herkesin bu dumanlı ortamda başının çaresine bakmasını beklemek felaketin boyutunu arttıracak- tır. Prof. Ünsal Oskay, "Türkiye, 1960 devrimiyle iç kaynaklara dayalıplanh kalkınmaimkânınıyakalamış- tı" diye hatırlatıyor. Batı merkezlı globalleşme safsa- tasının rüzgânna kapılmadan Ergin Yıldızoğlu'nun belirttiğigibi devletin ekonomiyle ılişkisinıyeniden dü- şünme zamanıdır. Batılı "dost/an", Türkiye'deki so- runlaria, alacaklannın faiziyle tahsili konusunun öte- sinde pek ilgilenmez. Istedikleri, kontrol edilebilir bir ıstikrarsızlıktır. En önemli müttefıkABD bile Irak'lati- careti engellemenin peşinde. Mandacılar Batı'dan medetumarken millicilerTantan'ın ulusalgüvenlikteh- like altındadır uyansını son derece ciddiye almalıdır. E-mail: emingurses«ı yahoo.com Fax: 0212 513 85 95 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/Bergamaya- kınlanndakı AUianoi antık 2 kentını sular al- tındabırakacak olan baraj. 2/ 4 Açık deniz... Eski Mısır'da güneştannsı. 3/ 6 Bulgaristan'm 7 para bırimi... Bır nota. 4/ 8 Uluslararası Q Basın Enstıtû- sü'nün sımgesı... " — Ayhan": Şairimız. 5/ Bir burç adı... tnce ya- pılı. 6/ Açıkalanlardan 2 ve kalabalık yerlerden 3 aşınkoriana.7/Birku- 4 mararacı... "—Le- 5 aT.OktayRifat'ınro- manı. 8/Ruh... Tokat'ın bir ilçesi. 9/ Tıtan ele- mentininsimgesi...Do- 8 kumacılıkta atkı ipliği- 9 ni sıkıştırmakta kulla- nılan dişli araç. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ Denizkıyısındadalga aşmdırmasıylaoluşmuş sarp ve yüksek yer. 2/ Ispanyollann sevınç üıüemi... Gü- ney Amenka'dabüyük sürüler halinde yaşayankemi- rici bir hayvan. 3/ Küçük kareler biçvmınde kesilmiş hanmr katlan arasına kıyma konularak yapılan Ital- yan yemeği. 4/ Havaya frrlatılan bır plakanm vurul- ması ilkesine dayah atıcüık dah... "Bütün —"ler ay- nıhızlakirleniyordu/Bırinciliğibeyazaverdıler" (Öz- demır Asaf). 5/ Gümüşün sımgesı... Ayak direme. 6/ "Sıcak —": Cemal Süreya'nın şıir kıtabı... Bagışla- ma... Zırkonyumun sımgesı. II Müzık eşlığındeyapı- lan bir türjimnastik. 8/ Şarkı, türkü.. Istanbul'un biı semti. 9/ Bir şeyin açık, ortada olma durumu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle