25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 MART 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Deniz Baykal, büyüme için üretime ve ihracata destek verilmesini istedi Ekoııoıııide hedef, küçühneİstanbul Haber Servisi - CHP Genel Başkanı Deniz BaykaL hûkümetin, yolsuzluklarla mücadelede başansızlığı ve kararsızlığı kanıtlanmış yapısını ve kadrosunu değiştirmesi gerektiğini belirterek "Hükümet, hazıriayacağı ekonomik programı TBMM'ye sunmau, ekonomik kunıluşlarla tarrjşmah, ulusal program toplum tarafindan benimsenmelT dedi. Deniz Baykal, 10-11 Mart tarihleri arasında Silivri Klasis Otel'de düzenlenen "CHP Ekonomi Forumu"nun sonuçlannı dün düzenledıği basın toplantısında açıkladı. Baykal, hûkümetin yolsuzluklarla mücadele konusunda "ürkekve çekmgen" göründüğünü söyleyerek yolsuzluklann siyasi bağlantılannın ortaya çıkanlamadığını ifade etti. MGK'de yaşanan krizin altında yatan ana nedenlerden birinin yolsuzluklar olduğunu anımsatan Baykal, enflasyonla mücadele için önce yolsuzluk batağından çıkılması gerektiğini belirtti. Baykal, hûkümetin istikrar programlaruıın büyümeyi değil küçülmeyi öngördüğünü anlatarak "Bu, beraberinde yoksullaşmavı ve işsizüği getiriyor. Tûıidye, ihracatta ciddi hedefler beürtemeli, ihracaü artnracak kararlar almah" dedi. Halktan fedakârlık isteyen hûkümetin de fedakârlık yapması gerektığının altını çizen Baykal, ekonomik büyümenin, ihracata destek verilmesi, ithalatın denetlenmesi, üretim ve verimlilikte artış sağlanması ile mümkün olacağını ifade CHP • CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hûkümetin yolsuzluklarla mücadelede başansızhğı ve kararsızlığı kanıtlanmış yapısını ve kadrosunu değiştirmesi gerektiğini belirtti. 'Hükümet de fedakârlık yapmaL' Baykal, "Hükümet hazuiayacağı ekonomik programı TBMM'ye sunmalu ekonomik kuruluşlarla taruşmah, ulusal programtoplumtarafindan benimsenmelT dedL Halktan fedakârlık isteyen hûkümetin de fedakârlık yapması gerektiğinin altını çizen Baykal, ekonomik büyümenin, ihracata destek ve- rilmesi, rthalatm denetlenmesi, üretim ve verimlilikte artış sağlanması ile mümkün olacağını ifade etti. etti. Baykal, "Burada yapüğunız çahşmada bütûn arkadaşlanmız iktklar kararhlığuıı korumaya çağırmaktadır. Bu konudaki tereddüt ve zafrvet Tûıidye'yi önümüzdeki günlerde hiperenflasyon ve stagflasyon tehdidi mudaka ciddiye almak ve başarmak zorundayız" dedi. Baykal, forumda bunalımdan çıkış için hazırladıklan ulusal çözüm programını satırbaşlanyla şöyle açıkladı: • Yolsuzluklarla mücadele kesintisiz sürmeüdir. Krizde büyük payı olan ve topiumsal ahlakı yıkıma sürükleyen yolsuzluklann siyasi bağlanülanmn ' yargüanmasuıda gösterflen çekmgeolik iç ve dış kredibilkeyihızlayok etmektedir. Her alanda ahiak ve erdemin üstünlüğü sağtanmah. • Enflasyonla mücadeleden vazgeçilmemeli. Bu mücadele kararlılıkla ve adaletle yapılmalıdır. • tşsiztiğin ve yoksulluğun aşüması için çökertilen sosyal devlet ayağa kaldınhnaİL • Her aîanda demokratıkleşme sağlanmah, hukuk devleti güçlenmeli. • Yenİ bİT bütçe ha7irtannnılı. Bu çerçevede bankalann iç ve dış yükümlülükkrinin kamu güvencesi attma ahnmasının yasal dayanakian hükümet tarafindan acıklanmahdır. • Hazırlanan ulusal program, toplumun tüm kesimi ile kucaklaşmalı ve gerçekten ulusal olmalı. • Bankaalık sektörü şeffaflaşnnlnıah ve güçtendirilrncIL Merkez Bankası'mn para programı ulusal programla uyumhı hale getirilmelL CHP'nin ekonomi toplantısma katılan isimler şunlar: AB Tigrel (Eski DPT Müşteşan ve AB nezdinde Büyükelçi), Abdülkadir Ateş (Eski Turizm Bakanı), Algan HacaJoğhı (CHP MYK üyesi), Prof. Dr. Yakup Kepenek (CHP MYK üyesi), BülentTanla (Genel Başkan Danışmanı, eski milletvekili), Kemal Kıhçdaroğlu (Eski SSK Genel Müdürü), Nazif Ekzea (Eski Turizm Bakanlığı Müşteşan), Dr. Yavuz Öge (Eski Dış Ticaret Müşteşan), Mustafa Özyürek (TÜRMOB Genel Başkanı), Enis Tütûncfi (Iş Bankası Yönetim Kurulu üyesi), Zekeriya Yıkhnm (Eski Merkez Bankası Başkan Yardımcısı), An' Kemal Kumkumoğlu (CHP Parti Meclisi üyesi), AK Topuz (CHP İstanbul 11 Başkanı), Gökhan Çırnaz (Finansal Forum Genel Yayın Yönetmeni), Prof. Dr. Oğuz Oyan (Öğretim üyesi, Eski Türk-Iş Araşhrma Dairesi Başkanı), Prof. Dr. Besim Üstünel (Eski Maliye Bakanı), öğretim üyeleri Prof. Dr. CevdetErdost, Prof. Dr. Hüsnü Erkan, Doç. Dr. Aziz Konukman. Seçim tüm üyelere duyurulmadı Ankara'da delege seçimine müdahale ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP'de tasfıye-kopma tartışmalan yaşanırken Çayyo- lu Mahallesi'ndekı delege seçimlerinın iptal edilip bayrarn tatilinde yenilenmek istenmesi tepkilere yol açtı. CHP'nin birçok eski yöneticisinin yaşadığı Çayyolu Mahallesi'nde, 25 Şubat günü 3 kongre, 6 önseçim delegesi seçildi. Ancak faz- la oy kullanıldığı gerekçesiyle bu seçim iptal edildi ve dün yeniden seçime gidildi. Yeni se- çimin bayram tatüine denk getirilmesi ve oy kullanacak tüm üyelere duyurulmaması dikkat çekti. Bu mahallede oturan PM üyesi Gazal- a, Çayyolu Muhtan Ayfer Yargıç ve avukat Şahin Mengü ile bir seçımin son dakikalann- da salona giderek tutanak tutulmasını sağladı. Çankaya ilçe yöneticilerine, bu tür bir seçimin yapılmayacağını söyleyen Gazalcı, "Herkese haber vermek zonında değüız" yanıtıyla kar- şılaştı. Gazalcı'nın daha sonraki bir saatte her- kese duyurularak yeni bir seçim yapılması önerisi de kabul görmedi. Gelişmelere tepki gösteren Mustafa Gazalcı, "CHP'de Baykal yönetiminin dışiama politikası, küçük bir ma- halk secûniiidc bile kendisini gösteriyor" dedi. CHP Disiplin Kurulu 17 Mart'a kadar savunma istedi Sağlar6 kesin ihraç' yolıında • Sağlar, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı 'hizip paranoyası' ve 'aşağılık kompleksi' içinde olmakla suçlarken "Beni atmayı kafalanna koymuşlar, ortada bir iddia bile yok, savunma istiyorlar" dedi. ANKARA (ANKA) - CHP'de, Fikri Sağlar yi- ne disipline sevk edildi. CHP Yüksek Disiplin Ku- rulu, kesin ihraç istemiyle, tedbirli olarak disipline sevk edilen Sağlar'dan sa- vunma istedi. Sağlar ise CHP Genel Başkanı De- niz Baykal'ı, "hizip para- noyası" ve "aşağüık kompieksi" ıçınde olmak- la suçlayarak "Beni atma- yı kafalanna koymuşlar" dedi. CHP Içelll Disiplin Ku- rulu 16 Şubat'ta yaptığı toplantıda, Sağlar hakkın- daki "kesin ihraç" istemi- ni dörde karşı beş oyla red- dederken CHP Içel II Baş- kanlığı bu karara ıtiraz et- ti. CHP Yüksek Disiplin Kurulu, 3 Mart'ta yaptığı toplantıda itirazı yerinde bularak Sağlar'a "tedbir" koydu ve savunmasını is- temeyi kararlaştırdı. CHP Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı Ismet Çanakçı imzasıyla gönderilen ya- zıda Sağlar'ın yazılı ya da sözlü savunma yapması için 17 Mart günü saat 14.00 'te MYK toplantı sa- lonunda hazır bulunması istendi. Disiplin ışlemi nedeniy- le CHP Genel Başkanı De- niz Baykal'a agır suçlama- larda bulunan Sağlar, Em- re Kongar'ın istıfası üze- rine Parti Meclisi üyesi ol- duğunu, "tedbir" konula- rak bunun engellenmeye çalışıldığını bildirdı. Sağlar, Deniz Baykal'ın ülkenin kurtuluşu, halkın sorunlannm çözülmesi için mücadele edenlere; hukuk, demokrasi, hak ve özgürlük, Türkiye'nin çağdaş bir ülke olması doğrultusunda carunı or- taya koyanlara bu parti içinde yer vermek isteme- diğini belirtti. Sağlar, CHP içinde bir "hukukfa- ciast" yaşandığını da ifade ederken kendisinden sa- vunma istendiğini, ancak ortada bir iddia, bir delil ve bir belge olmadığını belirtti. Sağlar, "Anlaşıh- yor ki atmayı kafalanna koymuşlar. Demokratik haİdan bflmeyenler, huku- ku. tüzüğü, kurallan uy- gulamavanlar Türkiye'de insan haklanm, hukuk devletini, deraokrasiyi na- sıl oluşturacaklar? Hele hele şeyhlerin peşinden gi- derekpartiyi sağcdaşuran- lar, partinin en önemti flke- si olan laikUği yok edenler, laik demokrasi ve cumhu- riyeti nasıl koruyacaklar" diye konuştu. Sağlar, "DenizBaykaTm hizip paranoyası içerism- de" binlerce insanı tasfıye ettiğini öne sürerek Türk siyasi tarihinde ilk kez bu kadar büyük bir tasfiye ya- şandığını kaydetti. Fikri Sağlar IRMIKIAYDIN ENGtN aengin(a doruk.net.tr Önce genç okuriar için kısa bir açıklama: Netameli, gizli birteh- like içeren, tekin olmayan, de- mek. "Netameli konular" da söylendiğinde, yazıldığında ba- şınıza dert, hatta bela açabile- cek konular demek oluyor. Bilen bilir, Tırmık'ın, netameli konu seçmekte, netameli konu- lar üstüne çalakalem gitmekte sabıka dosyası epey kabanktır. Olsun. Atalar sözüdür: "Kuştan kor- kan dan ekmesin!.." Eh, kuşlan severim; beslensin- ler diye dan ekmeyi de severim. Biliyorum, yazıyı buraya kadar okuyup "Senyinekaşıntyorsun" diyenleriniz oldu. Yanlış. Kaşınmıyorum. Kaşın- mışım. Uç gün, lafı sakız gibi uzata- rak, sözün "netamesi"n\ elimden geldiğince azaltarak "ulusallık" üstüne yazdım. Aman Allahım, konuyu tartış- mak isteyen ne kadar az, konu üstüne söz etmek isteyen ne ka- darçok kişi varmış. E-posta dol- du taştı. Kimi ulusallık kavramı- nın tartışmaya açılmasını bile va- Netameli Konular tan hainliği ile eşdeğer buluyor; kimi 2001 yılında ulusallık kavra- mının ele alınmaya bile değme- yecek kadar köhnemiş bir terim olduğuna kesinlikle emin, ne halt etmeye tartışmaya açtığımızın hesabını soruyor. Yani konu seçiminde bu kez on ikiden vurmuşum. Aferin bana. • • • Hazır elim değmişken ve hazır hızımı almışken "netamelikonu- /ar'dan bir demet yapıp hiç ol- mazsa ara başlıklar, paragraflar halinde ortaya atayım. Tek tek ele alıp tartışmak için nasıl olsa bol bol vaktimiz var ve daha gen- ciz!.. An dilde "ulusal" diyoruz. Yay- gın kullanımı ise "milli". Ulusun (milletin) tümüne ilişkin demek. Bu kadar geniş ve kapsamlı olunca kavramın sınırian ister is- temez bulanıklaşıyor. "Ulusal" denenden ve olandan birinin an- ladığı ötekininkinden farklılaşı- yor. Birömek: Cumhuriyet'in kuru- cu partisi CHP'nin "altı o/c'unda- ki milliyetçilik (ulusçuluk) ilkesi ile MHP'nin "dokuz ışık"\nın merkezinde yer alan milliyetçilik bir ve aynı kavram mıdır ve var- sa fark(lar) nerededir, nedir? Dönün yazının başına! Böyle bir tartışma Türkiye'de demokrasi kültürünün ulaşabil- diği bugünkü düzeyde hâlâ ne- tameli bir konudur. Daha ileri giderek söyleyelim: Demokrasi kültürümüzün bu- günkü (düşük) düzeyinde "neta- meli konular" inanılmayacak ka- dar geniş bir alanı kaplar. Gazeteciyseniz elinizi titretir, kafanızın içinde kol gezen "oto- sansür" kendiliğinden işlemeye başlar. Yine de göze alıp -en azından- tartışmaya kalkışırsa- nız, "danlannızı" kuşlar gagala- maya başlar... Bir denemeye var mısınız? Buyrun: Kıbns konusunda "Kıbns Tür- kiye'nin birmilli davasıdır" sözü- nü, yargısını duymayanınız yok- tur sanınm. Benim anımsayabil- diğim 1954 yılından bu yana Tür- kiye'nin Kıbns diye bir sorunu var ve ilkokulda, lisede ve üni- versitede ve daha sonraki yılla- nmızda Kıbrıs'ın "Türkiye'nin milli birdavası" olduğu döne dö- ne bize belletildi, belletilmek is- tendi. Haydi soralım: Kıbns, Türki- ye'nin sahiden milli (ulusal) bir davası mıdır? Birinci Dünya Savaşı'nın tozu dumanı arasında Anadolu top- raklannda yaşayan Ermenilerin başına gelenler, yıllardır Türki- ye'nin gündeminde ve günde- minde kalacağa benziyor. Biz gündeme getirmesek bile, Er- meni asıllı seçmen oyu peşinde- ki çapsız Fransız, Amerikan, hal- yan politikacılar gündeme taşı- yor, taşıyacaklar. Haydi soralım: Osmanlı uyru- ğu Ermeniler, eğer cankınmlan- na uğradılarsa, bu Cumhuriyet Türkiyesi'nin milli (ulusal) bir so- runu mudur? O kadar uzaga ve derinine git- meyelim diyenler için son bir ör- nek daha: Leeds United-Gala- tasaray maçı öncesinde Tak- sim'de Türk holiganlarca bıçak ve şişlerie hacamat edilip öteki dünyaya yollanan Ingiliz holigan- lar sorunu milli bir sorun muy- du? Ingiliz futbol bağnazlannı (fanatiklerini) bıçaklayan herif mahkemedeyargıca "Milli hisle- hm galeyana gelmişti, sonrasını hatıhamıyorum hâkim bey" diye ifade verdiğinde medyasıyla, toplumuyla ona "çüş" mü den- di, yoksa "Ama Ingilizlerde Türk bayrağını yakmışlardı..." dene- rek "hafifletici nedenler" mi arandı? Habire önümüze "milli menfaatlara uygun ya da aykın" diye yargılar konur. Konu neta- meli olduğundan "Yahu, bu so- run sahiden milli mi, yoksa kimi sınıf, grup ya da zümrelerin çı- kanndan mı ibaret" sorusunu or- taya atmak bile zoriaşır... Ama bu ve benzeri sorulan or- taya atmadıkça, sorunlan çöz- mek de bir o kadar zorfaşır... Ne dersiniz? Dün 'ulusal', bugün 'IMF'nin! Siyasetçiler, eski cumhurbaşkanı Süleyman Demirei'in "Dün dündür, bugün bugündür" sözlerini haklı çıkarmakta birbiriyle yanşıyor. Hükümet sözcüleri, yeni ekonomik program arayışlan sürecindeki "unutkan" değeriendirmeleriyle Demiref'in bir kez daha . kulağını çınlattılar... Kemal Demş Çöken ekonomik istikrar programın yerine "ulusal program" getirileceği açıklandı. IMF, Dünya Bankası ve ABD Hazine Bakanf ndan onaylı "ulusal program'm başına da eski Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Kemal Derviş getirildi. Başbakan Bütent Eçevit'ten, Devlet Bakanı Recep Önal'a ve Maliye Bakanı Sûmer Oral'a vanncaya dek kabine üyeleri, IMF'yie bıriikte Aralık 1999'da yürürlüğe konulan programın "IMF'nin değil, Türkiye'nin programı olduğunu" savunmuştu. Hatta, Bakan Önal, programın başanya ulaşması için "Kurtuluş Savaşı" verilmesi gerektiğini bile söylemişti. Ancak, 22 Kasım ve 19 Şubat krizlerinden sonra hükümet ortaklan bu programın "ulusal değil, IMF programı olduğunu" keşfettiler! Başbakan Ecevit, daha iki gün önce iyiye gittiğini savunduğu ekonomide zaten sorun bulunduğunu itiraf etmeye başladı. Derviş, VVashington'da yeni program için onay almaya çalışırken Ecevit Ankara'da gazetecilere IMF uygulamalannın sosyal boyutunun eksik olduğunu söylüyordu. Ecevit, 'IMF'nin her dediğini yapmayacaklannr da bildirdi. Ardından, özelleştirmeler başta olmak üzere IMF istemlerine sonuna dek destek veren ANAP'ın Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'dan ikinci demeç geldi: "Ekonomik krize, IMF programına harfiyen uymamız neden oldu." Bakalım, yeni programın, "ulusal" değil "IMF programı" olduğu ne zaman tescillenecek... 'Ev alma, komşu aP Başbakan Bülent Ecevtt'in yakın çevrestnde komşulan önemli bir yer tutuyor. Milîi Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, eski Kültür Bakanı Ahmet Tan, DSP Sıvas Milletvekili Cengiz Güleç Ecevit'in komşulan. Ecevit'in "yûröyaMy/um) 'dediği komşulanndan sonuncusu, Devlet Bakanı Kemal Derviş. Derviş, seçimlere girip DSP milletvekili olarak parlamentoya girmedi, ama ta Amerika'lardan çağnlıp ekonomiden sorumlu Devlet Bakanlığı'na getirildi. Atalanmız ne demişler "Ev alma, komşu al". Yukandaki ömekler bu sözü doğruluyor. Ama, Ecevit'in bir komşusu daha var ki, bu komşulukla ilgili yorum yapmakta zorlandık. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da Ecevit'in komşusu. Ne diyelim, hayııiısı!.. 'Fethullah'ın Coplan'nda siyasi izler Müritterine ilk aşamada hedef olarak "Mülkiye, adliye ve maaıifi" gösteren Fethullah Gülen'in örgütlenmesi, ancak 20 yıllık sürecin ardından tehdit olarak algılanmaya başlamıştı. Star gazetesi pariamento muhabiri Zübeyir Kındıra, "Fethullah'ın Coplan" kitabında, son derece önemli tanıklıkJanna gazetecilik birikimini de ekliyor. Kındıra, 1979 yılında 14 yaşında girdiği Polis Koleji ve daha sonra atıldığı Polis Akademisi'nde geçen 7 yılın ardından, gazetecilikte 12 yılını doldurdu. Kındıra'nın kitabı, 20 yıl öncesinden başlayıp 28 Şubat sürecine uzanan Türkiye fotoğrafından kesitler sunuyor. "Fethullah'ın Coplan", daha önce kamuoyuna yansımayan yönleriyle emniyet içindeki çarpıcı gelişmeler ve hesaplaşmalan çeşitli yönleriyle işliyor. Kitapta siyasilerin izini de buluyoruz: "1985yılına gelindiğinde artık örgüt egemenliğini ilan etmişti. Içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican'd/. Aksu için 'Hoca efendinin en sadık hizmetkârianndan biridir 1 değehendirmesi, Aksu'yu yakından tanıyan heri<esin rahatlıkla yapabileceği bir yorumdur." Imam-hatip kökenlitere polis akademisi yolunu açan yasada Aksu'nun katkısı da anlatılıyor kitapta ve "askere karşı polis" politikası güden yaklaşımın gelişimi de... Siyasilerte devam ediyoruz: "Saffet Ankan Bedük zamanında polis içinde tankatlann etkisi hissedilmeye baştandı. Polis t < _ Koleji'nde 'temizlik' operasyonu'6 dönemde başladı." "Fethullahçılann Gazi Ûniversitesi Basın-Yayın Yüksek Okulu'nda desteklediği sosyolog Eyüp Sanay şimdi Fazilet Partisi Ankara Milletvekilidir." Kındıra'nın kitabından, Gülen'in desteğiyle yükseldiği belirtilen eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Muharrem Tozçöken'in halen Içişleri Bakanlığı'nda danışmanlık görevini sürdürdüğünü öğreniyoruz. Gülen'in yurtdışında eğittiği polislerin geri çağnlmasını isteyen Polis Akademisi müdürünün eski bakan Mehmet Gazioğlu tarafindan pasifize edilmesini, Fethullahçılan yükselten hileli kura yöntemlerini de. Bugüne gelindiğinde... ABD'ye kaçan Gülen, kendisini bekleyen yargıya yıllar öncesinden yanıt veriyor: "Bazen hasmından kaçmak bile çok önemli bir manevradır." TBMM'deki kadınlar ne yapıyor? 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlanırken TBMM'deki kadm parlamenterterin "neleryaptığını" sorgulayalım dedik. Baa millervekillerine, "Kadm sorunlannm dile getirilmesi ve çözümünde üzerinize düşen görevi yerine getirdiğinizi düşünüyor musunuz" sorusunu yönetttik. Işte akjığımız yanıtlan ANAP Izmir Milletvekili Iştlay Saygın: Her yerde çalışan insan ön plandadır. Kadının kendini ön plana çıkarması için daha çok çalışması lazım. Benim sabah saat 06.00'dan itibaren tefefonlanm çalmaya başlar. 5 dönemdir seçiliyorum, herhalde beni kara kaşım kara gözüm için seçmiyorlar. DSP Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt Halk kendi milletvekilini seçemiyor. Kadınlann siyasi hayatta yer alabilmesi için ekonomik özgürtüğünü kazanması gerekiyor. Ben Insan Haklan Komısyonu Başkanlığı yaptım. Böyle raporlar bu kadar yazılamazdı. Demek ki, karar mercilerinde pekâlâ kadınlar başanlı oiabiliyor. DSP Amasya Milletvekili Gönül Saray Alphan: Kadın milletvekilterinin sayısı hâlâ çok az. Kadın milletvekıllerinin üzerine düşen görevi yaptığımı düşünüyorum. Ancak bunun medyaya yansımasında eksiklikler var. Medyanın magazinsel bakış açısı nedeniyle etkinliklerimizi sessizce yürütmek zorunda kalıyoruz. TOrey Köse. Ayşe Sayın. Emine Kaplan, Bülent Sanoğlu. ankcum@ttnetnet.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle