Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 MART 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
l L J J A kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Türldye'nin ilk konserpiyanisti Ferhunde Erkin 'in yaşamım Filiz Ali kiiaplaştırdı
TuşlararasındabiryaşamMELTEMKERRAR
Çaykovsld, Schumann, Brahms
ve diğerleri... Türkiye'nin ilk kon-
ser piyanisti Ferhunde Erkin, Cum-
huriyet Türkiyesi'nin zorlu yılla-
nnda 22 piyano konçertosunun ilk
çahnışını yapmıştı. Aynı zamanda
Avrupa'mn da ilk piyanistleri ara-
sında yer alan Erkin'in yaşamı, öğ-
rencisi müzikolog FIHz AH tarafın-
dan kitaplaştınldı. Sanatçıya 90 ya-
şında ödül veren Sevda-Cenap And
Vakfi Yayınlan arasından çıkan ki-
tap, Erkin'in 1. Dünya Savaşı yıl-
lan sırasında asker babasının iste-
ğiyle kardeşi Necdet'le almaya baş-
ladığı ilk müzik derslerinden baş-
layarak 90 yılda aldığı yolu, öğren-
cisinin dılinden anlatıyor.
- Hocanızı anlatan bir kitap yaz-
maya nasıl karar verdiniz?
FtLİZALİ- Cumhuriyetle bir-
likte yetişen çok önemli müzisyen-
lerimiz var ve bir kısmı tamamen
unutulmuş. Hocam Ferhunde Er-
kin de unutulanlar arasında. Oysa
olağanüstü bir mûzisyen ve olağa-
nüstü bir insandı; onun gerçekten
unutulmaması gerektiği kanısında-
yım. Fehunde Hanım, Sevda-Ce-
nap And Vakfi Ödülü'nü de alınca
vakıftan böyle bir teklif geldi; za-
ten düşündüğüm bir şey olduğu için
hemen kabul ettim. İlk başta, pek
fazla materyal yok, bundan bir ki-
tap çıkmaz gibi ûmitsiz bir yakla-
şım vardı. Halbuki roman yapüır
Ferhunde Hanım'ın yaşamından!
Vaktim olsa düşünmüyor da deği-
lim, çok renkli bir yaşam çünkü...
Büyük bölümü uçtu gitti
- Ferhunde Erkm'den bugüneçok
sayıda kayıt olmadığından ldtabı
oluştururken nasıl bir yöntem izle-
diniz?
ALİ - îki kızının olması benim
için şanstı, kızlannın anılanndan
çok yararlandım. Onlar da Ferhun-
de Hanım'a gerçekten çok hayran-
lar ve anılannı adım adım izlemiş-
ler. Aflheîerini daîffiâ bir idol ola-
rak görmüşler. Ferhunde Hanım
1940'lardan başlayarak çeşitli der-
gilerde röportajlar yapmış, o belge-
leri de aile saklamış. Gazete ve der-
gi kupürleri, radyo röportajlannın
metinleri gibi epey materyal vardı.
Tabii ki benim yaşamım, daha doğ-
rusu çocukluğumun büyük bir bö-
F.erhunde Erkin gibi
müzisyenler, savaşlar
ortasında büyük yokluklar
içinde, babalannın da ileri
görüşüyle, mükemmel ve
idealist bir şekilde
yetiştiler. Bunun arkasında
mutlaka Atatürk'ün
inanılmaz ileri görüşü
vardır. O idealizmin ne
kadar önemli olduğunu
genç kuşaklara aktarmak
istiyorum.
lümü, Ferhunde Hamm'la geçtiğin-
den, benim de onunla ilgili pek çok
anım ve düşüncelerim vardı. Ama
çok yazık ki, Ferhunde Erkin'in ka-
riyerinde en yüksek noktaya ulaş-
tığı dönemlerde. şimdiki gibi kayıt
yapma olanağı yoktu, onun için or-
taya koyduğu eserin büyük bir bö-
lümü uçtu gitti. Onunla aynı yaşta
olan Avrupah meslektaşlan plak-
lar yaptılar ve o plaklar tarihe mal
oldu.
- Müziği sözle anlatmak çok da-
ha zor obnadı mı?
ALİ-Tabii ki müziğini dinleme-
den anlatmak çok zor. Ama her şey-
den önce piyano tekniğine getirdi-
ği yenilikleri biz öğrencisi olarak ga-
yet iyi biliyoruz. Ondan söz etme
olanağı vardı. O zamana dek Tür-
kiye'de piyano pedagojisi yok de-
necek kadar azdı, hocalann çoğu
amatör hocalardı. Ferhunde Ha-
mm'la birlikte gerçekten Avrupa
düzeyinde, piyano tekniği açısın-
dan çok önemli profesyonel bir pe-
dagojik yaklaşım söz konusu oldu.
Ödül, 90 yaşında verildi
- Ferhunde Erkin'in eğhııninde
Karl Berger özeüikle de disiplinli
futumuyla çok önemli bir isim, bu
disipHn size nasıl yansıdı?
ALİ - Biz çok korkardık Ferhun-
de Hanım'dan. Çünkü her şeyden
önce düîyte\ kodüşmasıyla yerin
dibine batırabilirdi sizi. Ferhunde
Hanım tarafindan beğenilmeyecek-
siniz, çok utanırdınız. Bu utanma
duygusunu yaşamamak için çok
çahşırdık ve bir sürü şeyden feda-
kârlık ederdik, bizi ona yöneltirdi
çünkü.
- Annenizk yaşadığmız hesaplaş-
manm bir başka rürlüsünü Ferhun-
de Erkin'le vaşadığuıızı söylüyor-
sunuz. Nasıl bir hesaplaşmaydı bu?
ALİ - Annem gibi Ferhunde Ha-
nım da çok hayran olduğum bir in-
san. Ona benzemek, ondaki mezi-
yetlere sahip olmak istiyorsunuz,
fakat zaman zaman size yeterince
ilgi göstermediğini ya da sevmedi-
ğini düşünüyorsunuz. Herhalde bu
da çok hayranlıktan doğan bir sev-
gi açlığı. Karşılık alamadığınızı dü-
şünüyorsunuz ve bu beğenilmek,
sevilmek, layık olabilmek duygula-
n içinde olduğunuz gençlik yıllann-
da etkiliyor sizi. Bu anlamda bir
hesaplaşma benim için. Yıllar yılı
anneme de Ferhunde Hanım'a da
kızdığım yanlar olmuştur, bazı şey-
leri yapmamış olsalardı diye. Ara-
dan yıllar geçtikten sonra kitabı ya-
zarken bazı şeyleri çok daha net
gördüm ve haklı gördüm Ferhunde
Hanım'ı.
- 90 yaşında gelen ödûlü nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz?
ALİ- Çok geç tabii. Ama yine de
böyle bir ödülü hayattayken alma-
sı güzel bir şey. Benim hep üzüldü-
ğüm bir nokta bu. Gerçekten hak
eden insanlann hayattayken onur-
landınlmasına inamyorum. Ferhun-
de Hanım gibi unutulmuş bir baş-
ka piyanistimiz daha var örneğin,
Mithat Femmen. Öleli epey oldu
ama ona da ödül verilmesini ümit
ediyonım.
'Şimdi olanak var, istek yok'
- Kitapta Ferhunde Erkin yalnız-
ca sanatçı kişiliğiyle dcğiL yaşamöy-
küsüyle de yeni kuşaklara örnek
ohışturacak bir fenomen olarak kar-
şımıza çıkıyor.
ALİ - Ferhunde Erkin gibi bir mü-
zisyenin 1900'lü yıllann başlann-
daki zor dönem içinde bu kadar mü-
kemmel yetişmiş ohnasının şimdi-
ki kuşağa bir ders olmasıru düşünü-
yorum. Savaşlar ortasında, büyük
yokluklar içinde, babalannın da ile-
ri görüşüyle yetişen insanlar bunlar.
Ama bu insanlann bu kadar mü-
kemmel ve idealist bir şekilde ye-
tişmelerinin arkasında mutlaka Ata-
türk'ün inanılmaz ileri görüşü var-
dır. O idealizmin ne kadar önemli
olduğunu genç kuşaklara aktarmak
istiyorum. Gençleryetişiryetişmez
kapağı Avrupa'ya atalım ve bir da-
ha dönmeyelim diye bakıyorlar, oy-
sa Ferhunde Erkin kolej mezunu, çok
iyi Fransızca biliyor, Almanya'ya gi-
diyor, orada çok iyi başanlar elde
ediyor ve Türkiye'ye döndüğü za-
man Ankara'ya, hiç bilmediği bir or-
tama, yeni kurulan Musıki Muallim
Mektebi'ne öğretmen olarak gidi-
yor. Bunu sevinerek ve isteyerek
yapıyor.
Bu, Türkiye'ye yeni bir şeyler ka-
zandırmak, dünyaya kapılanm aç-
mak, çağın sanatını tanımak isteyen
bir idealizmdi. Biz, bunlan bugün
elde etmiş gibi görünüyoruz ama ben
hâlâ Ferhunde Erkin düzeyinde çok
az genç görüyorum. Ne yazık ki
onun ve bizim gençliğimizdeki eği-
tim şu anda yok. Çok daha zor şart-
lardı ama eğitim daha iyiydi. Şim-
di her türlü bilgiye daha kolay ulaş-
ma olanağımız var ama galiba iste-
ğimiz yok.
Feıiıat Özgür resim. fotoğraf ve karışık tekniktekl son yapıtlarıyla Ankara Siyah-Beyaz Sanat Galerisi'nde
ynştırdıııış imgesel yapılar
MÜMTAZSAĞLAM
ANKARA - Sanat çalışmalannı Ankarajda
sürdüren ressam/öğretim üyesi Ferhat Öz-
gür, "tmgeleri Aynşürmak'' adım verdiği
son sergisıyle Siyah-Beyaz Sanat Galeri-
si'nde. Sergide sanatçı, sosyal ve kültürel ol-
gulann yayılımına araç olan imgeleri sorun-
laştınyor. Dolayısıyla Ferhat Özgür, önce-
likle aşkın bir "imge tesphi'' ile yola çık-
makta; onu yineleme ya da evrilme biçimi
ile fetişleştirerek bir inancı ya da düşünce-
yi tartışmaya açmak istemektedir. Bu ne-
denle Ferhat Özgür, giderek genişleyen bir
hareket alanı içerisindedir. Çünkü birtoplum-
sal yapıyı karakterize eden düşünce, inanç
ve davranış vb. tepkilerin gözlemi ve sorgu-
lanması, ancak bu şekilde eleştirel bir bakış-
la, plastik dönüşüm sürecine tekabül edebil-
mektedir.
Eller ve yuvarlak resim yfizeyleri
Bu aşamada etkin olan ve eleştirel bakışı
yönlendiren bilinç niteliği, bir olasılıklar-
olanaklar cennetine dönüşen kültürel orta-
mı hem yaratıcı hem de yargılayıcı olarak
yaşar ve paylaşır. Günümüzde artık, anlam
ve yapı değiştiren yaratıcıhk nosyonu, im-
geler arası bir görme ve değerlendirme ye-
tisinden gücünü alrrken klasik ifade gelene-
ğini sarsan yenilikleri bir ihtiyaç olarak gün-
deme getirir. Böylece, multimediaestetiğiıle
imge'nin düz ve yan anlamlar arasındaki ge-
çişli ve zorlu ilişkisine dikkat çekilir.
Tıpkı, Ferhat Özgür'ün, gerektiğinde nes-
nenin kendi gerçekliğinin, taklide dayalı iliş-
kiyi çok daha önceleyen metaforik durumu
yaratabildiğini örneklemesinde olduğu gibi.
Ya da sanatçmın, inanç biçimlerimizin sim-
ge görüntülerini sunan "EDer" adlı foto-ko-
lajında, ellerimizi inanç biçımimizin düzey
ve yaklaşımının ikonik göstergesi'ne çevir-
mesindegördüğümüzgibi... Sonuçta, fotoğ-
rafîk görüntüde somutlaşan dil-eylem bütün-
lüğünün, tarihsel ve yazınsal bir katkıyı dev-
reye soktuğu, özel düzeyde önermesini tar-
tışmak istediği kesindir.
Bu arada sergide yer alan yuvarlak resim
'ergide sanatçı, sosyal ve kültürel olgulann yayılımına araç olan
imgeleri sorunlaştınyor. Dolayısıyla Ferhat Özgür, öncelikle aşkın bir
'imge tespiti' ile yola çıkmakta; onu yineleme ya da evrilme biçimi ile
fetişleştirerek bir inancı ya da düşünceyi tartışmaya açmak istemektedir.
Bu nedenle, giderek genişleyen bir hareket alanı içerisindedir.
yüzeyleri; parçalanmış, sanatçmın deyimiy-
le "aynşnnhnış" imgesel yapılan içermek-
te. "Anonim" bir karakter üzerinde, dizi-re-
sim tarzında bir çeşitlemeyle boya-resim
mantığını uç noktada zorlayan bir dışavuru-
mun ürünü olarak karşımıza çıkmakta. Bu
hızlı ve kaotik oluşumun sonuçlan, aslında
"Toprak" dizi-resimlerinden türemiş pik-
togramlara tekabül eder.
Sanatçmın bir öncekı çalışma konusu olan
"Toprak" dizisi, heterotopikbir uzamda yer
alan, soyut bir kalitede oluşan etkıli ve bü-
yük kompozisyonlan ortaya çıkarmıştı. Ka-
nşık teknikJe elde edilen bu yıpranmış yü-
zeyler, gerek monokroma yakın renk yakla-
şımıyla gerekse efektlerin iç içeliğinden olu-
şanjestüel karakteriyle bir biçim-anlam ço-
ğalımın üstüne kurgulanmış izlenimini ya-
ratır. Öyle ki, "Toprak" motifı, bir kavram,
bir nesne olmanın ötesinde, varlık sorunla-
nnın temel zemini olacak şekilde; kımlık, ben,
öteki, yurt ve yurtsama gibi pek çok anlam
yapısımn kuşatması altına çeker izleyiciyi.
'Biz'i sorunlaşüran bir bakış
Bu tür bir sorgulama, her şeye karşın
ben'den öte biz'i sorunlaştıran bir bakışı ha-
zırlar. Oysa "imgeleri avnşürmak" bu süre-
cin bir sonraki gelişme halkasım, daha çok
da "ben" ile alakalı özel ve daraltılmış bir
bakışın tespitlerini sunar gibidir. Bu açıdan
değerlendmldiğinde, isimsiz diye nitelenen
bir dizi yuvarlak resimde topraksı bir unsu-
run kendi evrenine yönelmesi söz konusu edi-
lebilir büyük ölçüde.
Yöntemsel bir sanatçı duruşu örneği
Sergide açıkça görüleceği üzere, Ferhat
Özgür; boya-resimden temsili resme malze-
me estetiğiyle nesnenin temsil yetilerini ça-
kıştıran çetrefil bir yörüngede hareket et-
meyi seviyor. Israrla pentür sürecinin gizle-
rini keşfe devam ederken çağdaş teknolojiy-
le beslenen ifade olasılıklanm bu tematik kap-
sama dahil etmeye çahşıyor.
Nedeni ise çok açık: Düşüncenin görsel-
leştirilme aşamasında "üstubal süreldflik'' gi-
bi kısıtlamanın daha başlangıçta yok edile-
rek sanatçı duyarhğını doğrudan ve etkili an-
latımla buluşnırmak.
Özetle; Ferhat Özgür, başta da belirttiği-
miz gibi toplumsal olgulan, kültürel durum-
lara çevirerek bu dolayıma araç olan imge-
leri resim düzleminde sorunlaştınyor.
Burada gerçek, saltık haliyle bir "yonım''
olarak karşımıza çıkanlıyor. Böylece, hem
gerçek hem de yorum diyalektiği, görsel
ideolojinin beslediği bir algı modelinin so-
nuçlanna dönüşüyor. Artık bir biçimde ano-
nimleşmiş imgelenn Ferhat Özgür'de görü-
len şekliyle bir tarih ve toplum eleştirisinde
ciddi kanıtlar haline gelmesi ilginçtir. Aym
zamanda bu imgeler, bütüncül içermelere
sahip, özenle seçilmiş, ama sıradanlığın ri-
tüelinden gücünü alarak anlam değişimine
giden bir yapı arz etmektedir.
Sonuç itibanyla; Ferhat Özgür, yöntemsel
bir sanatçı duruşunu örneklemek istiyor. Ge-
rek düşünce-kavram boyutunda kültürel alan-
lara yönelik gözlemi gerekse bunun plastik
dille ifadelendirilmesi hep bu sistematiği
besliyor.
Dolayısıyla Ferhat Özgür; keşif sürecin-
de yapıtın (işin) gereksindiği formatı doğal
biçimde yakalayan ve uygulayan bir sanat-
çı olarak öne çıkıyor. Bu aşamada tavır ve
tarzının genel hatlanm (bağlamı) koruma
kaygısıyla olabildigince bağımsız ve sınır ta-
nımaz hissediyor kendisini.
Antalya Devlet liyatrosu
Yalancı Aranıyor' adlı oyunu
• ANTALYA (AA) - Antalya Devlet
Tiyatrosu, Dimitri Psathas'ın yazdığı ve '
Panayot Abacı'nın çevirdiği 'Yalancı
Aranıyor' adlı oyunu, 14 Mart Çarşamba
gününden itibaren sahnelemeye başlayacak.
Mine Uçar'ın yönettiği oyunda, politikacı ile
seçmenler arasındaki ilişki, güldüren ve
düşündüren bir anlatrmla ele alınıyor. Oyunun
başlıca rolleri, Süheyla Güzel, Necmi
Çavdarh, Reha Özcan ve Sibel Ağalday'a ait.
Kayıp Zamanın tzinde: Mahpus
• Kültür Servisi - Fransız romancı Marcel
Proust'un dev romanı 'Kayıp Zamanm
lzinde'nin beşinci cildi, Yapı Kredi Yayınlan
tarafindan yayımlandı. Swann'lann Tarafı,
Çiçek Açmış Kızlann Gölgesinde,
Guennantes Tarafı, Sodom ve Gomorra'dan
sonra yine Roza Hakmen'in çevirdiği
'Mahpus'u, son iki cilt olan Albertine Kayıp
ve Yakalanan Zaman takip edecek. Proust'un
insan ruhunun derinliklerine, dolambaçlanna
inen dev yapıtı, aym zamanda yazann bütün
yaratıcıhğını, filozofluğunu, müzisyenliğini
ve kimyagerliğini de sergiliyor.
Robert De Niro'nun son filmi
• Kültür Servisi - Medyaya karşı oldukça
mesafeli olarak bilinen ünlü Amerikalı aktör
Robert De Niro, 1 Mart'ta prömiyeri yapılan
ve 9 Mart'ta da Amerika'da gösterime giren
son filmi '15 Days'de Edwards Burns ile
başrolü paylaşıyor. De Niro, filmde, New.
York'ta bulunduğunu haber aldığı Doğu
Avrupah katil çifti tüm şehri izleyerek
bulmaya çalışan bir dedektifi canlandınyor.
Geleneksel 'Siemens Sanat
Ödülleri'nin sekizincisi
verilecek v
r
• Kültür Servisi - Siemens'in sanat
dünyasına yeni yetenekler kazandırmak
amacıyla verdiği 'Siemens Sanat Ödülleri' bu
yıl sekizinci kez sahiplerini bulacak. Ödül,
1998 ve 2000 yıllannda olduğu gibi bu yıl da
opera alanmda verilecek. 18-28 yaş arası tüm
opera sanatçılannın katılabileceği yanşmada
adaylar biri klasik, altı arya seslendirecekler.
Son başvuru tarihi 23 Mart olan yanşmanm
ön elemelen ve yanfinali 26-27 Mart
tarihlerinde gerçekleştınlecek. Sonuçlar ise
29 Mart akşamı düzenlenecek bir törenle
açıklanacak. Yanşmanın seçici kurulu, opera
yönetmeni Yekta Kara. Siemens kurum
temsilcisi, Wiesbaden Operası müdürü
Aachim Thonvald ve Devlet Sanatçısı Mete
Uğur'dan oluşuyor. Yanşmanın birincisi bu
yıl yurtdışında yaz okulu eğitimi ile
ödüllendirilecek. Yanşmanın ikincisine
2000, üçüncüsüne 1000 dolar, mansiyon
olarak da 500 dolar para ödülü verilecek.
(Aynntıh bilgi için Tel: 459 20 00)
Akbank Oda Orkestrası
Anadolu turneleri
• Kültür Servisi - Şef Cem Mansur
yönetimindeki Akbank Oda Orkestrası, mart
ayında Anadolu'da konserler vermeye
hazırlanıyor. 26 Mart'ta Diyarbakır'da,
27 Mart'ta Gaziantep'te, 28 Mart'ta
Mersin'de ve 29 Mart'ta Adana'da
konserler verecek olan orkestra, Anadolu
turnesinı 30 Mart'ta tskenderun'da vereceği
konserle noktalayacak. Adana ve Mersin
konserlerinde, Mozart'ın 'Küçük Bir Gece
Müziği' ve 'Salzburg Senfonisi',
Holst'un 'St. Paul Süiti' ve Şostakoviç'in
'Oda Senfonisi' yapıtlanna yer verecek
olan Akbank Oda Orkestrası, îskenderun,
Gaziantep ve Diyarbakır'da değişik bir
programla çıkacaklar. Mozart ve Holst'un
yapıtlannı bu yörelerde de seslendirecek
olan orkestra, buna ek olarak, Elgar'ın
'Yaylı Sazlar Serenadı'nın yanı sıra renkli
bir yapıt olan Bela Bartok'un 'Romen Halk
Danslan' ile konserlerini bitirecek.
İletişim'den yeni bir kitap
• Kültür Servisi - Romanlan pek çok dile
çevrilen Ingiliz yazar Jim Crace'in
'Karantina' adlı kitabı lletişim Yayınlan'nın
Çağdaş Dünya Edebiyatı serisinden çıktı.
Günümüzden iki bin yıl önce kutsal
topraklarda geçen roman, bu ıssız topraklarda
yaşam mücadelesi veren insanlann ve
onlann bir kurtancı gibi bekledıkleri
Isa Mesih'in öyküsünü anlatıyor.