16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 MART 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA l L J J A [email protected] 15 Türldye'nin ilk konserpiyanisti Ferhunde Erkin 'in yaşamım Filiz Ali kiiaplaştırdı TuşlararasındabiryaşamMELTEMKERRAR Çaykovsld, Schumann, Brahms ve diğerleri... Türkiye'nin ilk kon- ser piyanisti Ferhunde Erkin, Cum- huriyet Türkiyesi'nin zorlu yılla- nnda 22 piyano konçertosunun ilk çahnışını yapmıştı. Aynı zamanda Avrupa'mn da ilk piyanistleri ara- sında yer alan Erkin'in yaşamı, öğ- rencisi müzikolog FIHz AH tarafın- dan kitaplaştınldı. Sanatçıya 90 ya- şında ödül veren Sevda-Cenap And Vakfi Yayınlan arasından çıkan ki- tap, Erkin'in 1. Dünya Savaşı yıl- lan sırasında asker babasının iste- ğiyle kardeşi Necdet'le almaya baş- ladığı ilk müzik derslerinden baş- layarak 90 yılda aldığı yolu, öğren- cisinin dılinden anlatıyor. - Hocanızı anlatan bir kitap yaz- maya nasıl karar verdiniz? FtLİZALİ- Cumhuriyetle bir- likte yetişen çok önemli müzisyen- lerimiz var ve bir kısmı tamamen unutulmuş. Hocam Ferhunde Er- kin de unutulanlar arasında. Oysa olağanüstü bir mûzisyen ve olağa- nüstü bir insandı; onun gerçekten unutulmaması gerektiği kanısında- yım. Fehunde Hanım, Sevda-Ce- nap And Vakfi Ödülü'nü de alınca vakıftan böyle bir teklif geldi; za- ten düşündüğüm bir şey olduğu için hemen kabul ettim. İlk başta, pek fazla materyal yok, bundan bir ki- tap çıkmaz gibi ûmitsiz bir yakla- şım vardı. Halbuki roman yapüır Ferhunde Hanım'ın yaşamından! Vaktim olsa düşünmüyor da deği- lim, çok renkli bir yaşam çünkü... Büyük bölümü uçtu gitti - Ferhunde Erkm'den bugüneçok sayıda kayıt olmadığından ldtabı oluştururken nasıl bir yöntem izle- diniz? ALİ - îki kızının olması benim için şanstı, kızlannın anılanndan çok yararlandım. Onlar da Ferhun- de Hanım'a gerçekten çok hayran- lar ve anılannı adım adım izlemiş- ler. Aflheîerini daîffiâ bir idol ola- rak görmüşler. Ferhunde Hanım 1940'lardan başlayarak çeşitli der- gilerde röportajlar yapmış, o belge- leri de aile saklamış. Gazete ve der- gi kupürleri, radyo röportajlannın metinleri gibi epey materyal vardı. Tabii ki benim yaşamım, daha doğ- rusu çocukluğumun büyük bir bö- F.erhunde Erkin gibi müzisyenler, savaşlar ortasında büyük yokluklar içinde, babalannın da ileri görüşüyle, mükemmel ve idealist bir şekilde yetiştiler. Bunun arkasında mutlaka Atatürk'ün inanılmaz ileri görüşü vardır. O idealizmin ne kadar önemli olduğunu genç kuşaklara aktarmak istiyorum. lümü, Ferhunde Hamm'la geçtiğin- den, benim de onunla ilgili pek çok anım ve düşüncelerim vardı. Ama çok yazık ki, Ferhunde Erkin'in ka- riyerinde en yüksek noktaya ulaş- tığı dönemlerde. şimdiki gibi kayıt yapma olanağı yoktu, onun için or- taya koyduğu eserin büyük bir bö- lümü uçtu gitti. Onunla aynı yaşta olan Avrupah meslektaşlan plak- lar yaptılar ve o plaklar tarihe mal oldu. - Müziği sözle anlatmak çok da- ha zor obnadı mı? ALİ-Tabii ki müziğini dinleme- den anlatmak çok zor. Ama her şey- den önce piyano tekniğine getirdi- ği yenilikleri biz öğrencisi olarak ga- yet iyi biliyoruz. Ondan söz etme olanağı vardı. O zamana dek Tür- kiye'de piyano pedagojisi yok de- necek kadar azdı, hocalann çoğu amatör hocalardı. Ferhunde Ha- mm'la birlikte gerçekten Avrupa düzeyinde, piyano tekniği açısın- dan çok önemli profesyonel bir pe- dagojik yaklaşım söz konusu oldu. Ödül, 90 yaşında verildi - Ferhunde Erkin'in eğhııninde Karl Berger özeüikle de disiplinli futumuyla çok önemli bir isim, bu disipHn size nasıl yansıdı? ALİ - Biz çok korkardık Ferhun- de Hanım'dan. Çünkü her şeyden önce düîyte\ kodüşmasıyla yerin dibine batırabilirdi sizi. Ferhunde Hanım tarafindan beğenilmeyecek- siniz, çok utanırdınız. Bu utanma duygusunu yaşamamak için çok çahşırdık ve bir sürü şeyden feda- kârlık ederdik, bizi ona yöneltirdi çünkü. - Annenizk yaşadığmız hesaplaş- manm bir başka rürlüsünü Ferhun- de Erkin'le vaşadığuıızı söylüyor- sunuz. Nasıl bir hesaplaşmaydı bu? ALİ - Annem gibi Ferhunde Ha- nım da çok hayran olduğum bir in- san. Ona benzemek, ondaki mezi- yetlere sahip olmak istiyorsunuz, fakat zaman zaman size yeterince ilgi göstermediğini ya da sevmedi- ğini düşünüyorsunuz. Herhalde bu da çok hayranlıktan doğan bir sev- gi açlığı. Karşılık alamadığınızı dü- şünüyorsunuz ve bu beğenilmek, sevilmek, layık olabilmek duygula- n içinde olduğunuz gençlik yıllann- da etkiliyor sizi. Bu anlamda bir hesaplaşma benim için. Yıllar yılı anneme de Ferhunde Hanım'a da kızdığım yanlar olmuştur, bazı şey- leri yapmamış olsalardı diye. Ara- dan yıllar geçtikten sonra kitabı ya- zarken bazı şeyleri çok daha net gördüm ve haklı gördüm Ferhunde Hanım'ı. - 90 yaşında gelen ödûlü nasıl de- ğerlendiriyorsunuz? ALİ- Çok geç tabii. Ama yine de böyle bir ödülü hayattayken alma- sı güzel bir şey. Benim hep üzüldü- ğüm bir nokta bu. Gerçekten hak eden insanlann hayattayken onur- landınlmasına inamyorum. Ferhun- de Hanım gibi unutulmuş bir baş- ka piyanistimiz daha var örneğin, Mithat Femmen. Öleli epey oldu ama ona da ödül verilmesini ümit ediyonım. 'Şimdi olanak var, istek yok' - Kitapta Ferhunde Erkin yalnız- ca sanatçı kişiliğiyle dcğiL yaşamöy- küsüyle de yeni kuşaklara örnek ohışturacak bir fenomen olarak kar- şımıza çıkıyor. ALİ - Ferhunde Erkin gibi bir mü- zisyenin 1900'lü yıllann başlann- daki zor dönem içinde bu kadar mü- kemmel yetişmiş ohnasının şimdi- ki kuşağa bir ders olmasıru düşünü- yorum. Savaşlar ortasında, büyük yokluklar içinde, babalannın da ile- ri görüşüyle yetişen insanlar bunlar. Ama bu insanlann bu kadar mü- kemmel ve idealist bir şekilde ye- tişmelerinin arkasında mutlaka Ata- türk'ün inanılmaz ileri görüşü var- dır. O idealizmin ne kadar önemli olduğunu genç kuşaklara aktarmak istiyorum. Gençleryetişiryetişmez kapağı Avrupa'ya atalım ve bir da- ha dönmeyelim diye bakıyorlar, oy- sa Ferhunde Erkin kolej mezunu, çok iyi Fransızca biliyor, Almanya'ya gi- diyor, orada çok iyi başanlar elde ediyor ve Türkiye'ye döndüğü za- man Ankara'ya, hiç bilmediği bir or- tama, yeni kurulan Musıki Muallim Mektebi'ne öğretmen olarak gidi- yor. Bunu sevinerek ve isteyerek yapıyor. Bu, Türkiye'ye yeni bir şeyler ka- zandırmak, dünyaya kapılanm aç- mak, çağın sanatını tanımak isteyen bir idealizmdi. Biz, bunlan bugün elde etmiş gibi görünüyoruz ama ben hâlâ Ferhunde Erkin düzeyinde çok az genç görüyorum. Ne yazık ki onun ve bizim gençliğimizdeki eği- tim şu anda yok. Çok daha zor şart- lardı ama eğitim daha iyiydi. Şim- di her türlü bilgiye daha kolay ulaş- ma olanağımız var ama galiba iste- ğimiz yok. Feıiıat Özgür resim. fotoğraf ve karışık tekniktekl son yapıtlarıyla Ankara Siyah-Beyaz Sanat Galerisi'nde ynştırdıııış imgesel yapılar MÜMTAZSAĞLAM ANKARA - Sanat çalışmalannı Ankarajda sürdüren ressam/öğretim üyesi Ferhat Öz- gür, "tmgeleri Aynşürmak'' adım verdiği son sergisıyle Siyah-Beyaz Sanat Galeri- si'nde. Sergide sanatçı, sosyal ve kültürel ol- gulann yayılımına araç olan imgeleri sorun- laştınyor. Dolayısıyla Ferhat Özgür, önce- likle aşkın bir "imge tesphi'' ile yola çık- makta; onu yineleme ya da evrilme biçimi ile fetişleştirerek bir inancı ya da düşünce- yi tartışmaya açmak istemektedir. Bu ne- denle Ferhat Özgür, giderek genişleyen bir hareket alanı içerisindedir. Çünkü birtoplum- sal yapıyı karakterize eden düşünce, inanç ve davranış vb. tepkilerin gözlemi ve sorgu- lanması, ancak bu şekilde eleştirel bir bakış- la, plastik dönüşüm sürecine tekabül edebil- mektedir. Eller ve yuvarlak resim yfizeyleri Bu aşamada etkin olan ve eleştirel bakışı yönlendiren bilinç niteliği, bir olasılıklar- olanaklar cennetine dönüşen kültürel orta- mı hem yaratıcı hem de yargılayıcı olarak yaşar ve paylaşır. Günümüzde artık, anlam ve yapı değiştiren yaratıcıhk nosyonu, im- geler arası bir görme ve değerlendirme ye- tisinden gücünü alrrken klasik ifade gelene- ğini sarsan yenilikleri bir ihtiyaç olarak gün- deme getirir. Böylece, multimediaestetiğiıle imge'nin düz ve yan anlamlar arasındaki ge- çişli ve zorlu ilişkisine dikkat çekilir. Tıpkı, Ferhat Özgür'ün, gerektiğinde nes- nenin kendi gerçekliğinin, taklide dayalı iliş- kiyi çok daha önceleyen metaforik durumu yaratabildiğini örneklemesinde olduğu gibi. Ya da sanatçmın, inanç biçimlerimizin sim- ge görüntülerini sunan "EDer" adlı foto-ko- lajında, ellerimizi inanç biçımimizin düzey ve yaklaşımının ikonik göstergesi'ne çevir- mesindegördüğümüzgibi... Sonuçta, fotoğ- rafîk görüntüde somutlaşan dil-eylem bütün- lüğünün, tarihsel ve yazınsal bir katkıyı dev- reye soktuğu, özel düzeyde önermesini tar- tışmak istediği kesindir. Bu arada sergide yer alan yuvarlak resim 'ergide sanatçı, sosyal ve kültürel olgulann yayılımına araç olan imgeleri sorunlaştınyor. Dolayısıyla Ferhat Özgür, öncelikle aşkın bir 'imge tespiti' ile yola çıkmakta; onu yineleme ya da evrilme biçimi ile fetişleştirerek bir inancı ya da düşünceyi tartışmaya açmak istemektedir. Bu nedenle, giderek genişleyen bir hareket alanı içerisindedir. yüzeyleri; parçalanmış, sanatçmın deyimiy- le "aynşnnhnış" imgesel yapılan içermek- te. "Anonim" bir karakter üzerinde, dizi-re- sim tarzında bir çeşitlemeyle boya-resim mantığını uç noktada zorlayan bir dışavuru- mun ürünü olarak karşımıza çıkmakta. Bu hızlı ve kaotik oluşumun sonuçlan, aslında "Toprak" dizi-resimlerinden türemiş pik- togramlara tekabül eder. Sanatçmın bir öncekı çalışma konusu olan "Toprak" dizisi, heterotopikbir uzamda yer alan, soyut bir kalitede oluşan etkıli ve bü- yük kompozisyonlan ortaya çıkarmıştı. Ka- nşık teknikJe elde edilen bu yıpranmış yü- zeyler, gerek monokroma yakın renk yakla- şımıyla gerekse efektlerin iç içeliğinden olu- şanjestüel karakteriyle bir biçim-anlam ço- ğalımın üstüne kurgulanmış izlenimini ya- ratır. Öyle ki, "Toprak" motifı, bir kavram, bir nesne olmanın ötesinde, varlık sorunla- nnın temel zemini olacak şekilde; kımlık, ben, öteki, yurt ve yurtsama gibi pek çok anlam yapısımn kuşatması altına çeker izleyiciyi. 'Biz'i sorunlaşüran bir bakış Bu tür bir sorgulama, her şeye karşın ben'den öte biz'i sorunlaştıran bir bakışı ha- zırlar. Oysa "imgeleri avnşürmak" bu süre- cin bir sonraki gelişme halkasım, daha çok da "ben" ile alakalı özel ve daraltılmış bir bakışın tespitlerini sunar gibidir. Bu açıdan değerlendmldiğinde, isimsiz diye nitelenen bir dizi yuvarlak resimde topraksı bir unsu- run kendi evrenine yönelmesi söz konusu edi- lebilir büyük ölçüde. Yöntemsel bir sanatçı duruşu örneği Sergide açıkça görüleceği üzere, Ferhat Özgür; boya-resimden temsili resme malze- me estetiğiyle nesnenin temsil yetilerini ça- kıştıran çetrefil bir yörüngede hareket et- meyi seviyor. Israrla pentür sürecinin gizle- rini keşfe devam ederken çağdaş teknolojiy- le beslenen ifade olasılıklanm bu tematik kap- sama dahil etmeye çahşıyor. Nedeni ise çok açık: Düşüncenin görsel- leştirilme aşamasında "üstubal süreldflik'' gi- bi kısıtlamanın daha başlangıçta yok edile- rek sanatçı duyarhğını doğrudan ve etkili an- latımla buluşnırmak. Özetle; Ferhat Özgür, başta da belirttiği- miz gibi toplumsal olgulan, kültürel durum- lara çevirerek bu dolayıma araç olan imge- leri resim düzleminde sorunlaştınyor. Burada gerçek, saltık haliyle bir "yonım'' olarak karşımıza çıkanlıyor. Böylece, hem gerçek hem de yorum diyalektiği, görsel ideolojinin beslediği bir algı modelinin so- nuçlanna dönüşüyor. Artık bir biçimde ano- nimleşmiş imgelenn Ferhat Özgür'de görü- len şekliyle bir tarih ve toplum eleştirisinde ciddi kanıtlar haline gelmesi ilginçtir. Aym zamanda bu imgeler, bütüncül içermelere sahip, özenle seçilmiş, ama sıradanlığın ri- tüelinden gücünü alarak anlam değişimine giden bir yapı arz etmektedir. Sonuç itibanyla; Ferhat Özgür, yöntemsel bir sanatçı duruşunu örneklemek istiyor. Ge- rek düşünce-kavram boyutunda kültürel alan- lara yönelik gözlemi gerekse bunun plastik dille ifadelendirilmesi hep bu sistematiği besliyor. Dolayısıyla Ferhat Özgür; keşif sürecin- de yapıtın (işin) gereksindiği formatı doğal biçimde yakalayan ve uygulayan bir sanat- çı olarak öne çıkıyor. Bu aşamada tavır ve tarzının genel hatlanm (bağlamı) koruma kaygısıyla olabildigince bağımsız ve sınır ta- nımaz hissediyor kendisini. Antalya Devlet liyatrosu Yalancı Aranıyor' adlı oyunu • ANTALYA (AA) - Antalya Devlet Tiyatrosu, Dimitri Psathas'ın yazdığı ve ' Panayot Abacı'nın çevirdiği 'Yalancı Aranıyor' adlı oyunu, 14 Mart Çarşamba gününden itibaren sahnelemeye başlayacak. Mine Uçar'ın yönettiği oyunda, politikacı ile seçmenler arasındaki ilişki, güldüren ve düşündüren bir anlatrmla ele alınıyor. Oyunun başlıca rolleri, Süheyla Güzel, Necmi Çavdarh, Reha Özcan ve Sibel Ağalday'a ait. Kayıp Zamanın tzinde: Mahpus • Kültür Servisi - Fransız romancı Marcel Proust'un dev romanı 'Kayıp Zamanm lzinde'nin beşinci cildi, Yapı Kredi Yayınlan tarafindan yayımlandı. Swann'lann Tarafı, Çiçek Açmış Kızlann Gölgesinde, Guennantes Tarafı, Sodom ve Gomorra'dan sonra yine Roza Hakmen'in çevirdiği 'Mahpus'u, son iki cilt olan Albertine Kayıp ve Yakalanan Zaman takip edecek. Proust'un insan ruhunun derinliklerine, dolambaçlanna inen dev yapıtı, aym zamanda yazann bütün yaratıcıhğını, filozofluğunu, müzisyenliğini ve kimyagerliğini de sergiliyor. Robert De Niro'nun son filmi • Kültür Servisi - Medyaya karşı oldukça mesafeli olarak bilinen ünlü Amerikalı aktör Robert De Niro, 1 Mart'ta prömiyeri yapılan ve 9 Mart'ta da Amerika'da gösterime giren son filmi '15 Days'de Edwards Burns ile başrolü paylaşıyor. De Niro, filmde, New. York'ta bulunduğunu haber aldığı Doğu Avrupah katil çifti tüm şehri izleyerek bulmaya çalışan bir dedektifi canlandınyor. Geleneksel 'Siemens Sanat Ödülleri'nin sekizincisi verilecek v r • Kültür Servisi - Siemens'in sanat dünyasına yeni yetenekler kazandırmak amacıyla verdiği 'Siemens Sanat Ödülleri' bu yıl sekizinci kez sahiplerini bulacak. Ödül, 1998 ve 2000 yıllannda olduğu gibi bu yıl da opera alanmda verilecek. 18-28 yaş arası tüm opera sanatçılannın katılabileceği yanşmada adaylar biri klasik, altı arya seslendirecekler. Son başvuru tarihi 23 Mart olan yanşmanm ön elemelen ve yanfinali 26-27 Mart tarihlerinde gerçekleştınlecek. Sonuçlar ise 29 Mart akşamı düzenlenecek bir törenle açıklanacak. Yanşmanın seçici kurulu, opera yönetmeni Yekta Kara. Siemens kurum temsilcisi, Wiesbaden Operası müdürü Aachim Thonvald ve Devlet Sanatçısı Mete Uğur'dan oluşuyor. Yanşmanın birincisi bu yıl yurtdışında yaz okulu eğitimi ile ödüllendirilecek. Yanşmanın ikincisine 2000, üçüncüsüne 1000 dolar, mansiyon olarak da 500 dolar para ödülü verilecek. (Aynntıh bilgi için Tel: 459 20 00) Akbank Oda Orkestrası Anadolu turneleri • Kültür Servisi - Şef Cem Mansur yönetimindeki Akbank Oda Orkestrası, mart ayında Anadolu'da konserler vermeye hazırlanıyor. 26 Mart'ta Diyarbakır'da, 27 Mart'ta Gaziantep'te, 28 Mart'ta Mersin'de ve 29 Mart'ta Adana'da konserler verecek olan orkestra, Anadolu turnesinı 30 Mart'ta tskenderun'da vereceği konserle noktalayacak. Adana ve Mersin konserlerinde, Mozart'ın 'Küçük Bir Gece Müziği' ve 'Salzburg Senfonisi', Holst'un 'St. Paul Süiti' ve Şostakoviç'in 'Oda Senfonisi' yapıtlanna yer verecek olan Akbank Oda Orkestrası, îskenderun, Gaziantep ve Diyarbakır'da değişik bir programla çıkacaklar. Mozart ve Holst'un yapıtlannı bu yörelerde de seslendirecek olan orkestra, buna ek olarak, Elgar'ın 'Yaylı Sazlar Serenadı'nın yanı sıra renkli bir yapıt olan Bela Bartok'un 'Romen Halk Danslan' ile konserlerini bitirecek. İletişim'den yeni bir kitap • Kültür Servisi - Romanlan pek çok dile çevrilen Ingiliz yazar Jim Crace'in 'Karantina' adlı kitabı lletişim Yayınlan'nın Çağdaş Dünya Edebiyatı serisinden çıktı. Günümüzden iki bin yıl önce kutsal topraklarda geçen roman, bu ıssız topraklarda yaşam mücadelesi veren insanlann ve onlann bir kurtancı gibi bekledıkleri Isa Mesih'in öyküsünü anlatıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle