Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 ŞUBAT 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
lajkükten ödün
verVemez'
• İstanbul Haber Servisi
- ÇYDD Genel Başkanı
Türkan Saylan, 64 yıl
önce anayasaya giren
laıkJık ilkesi ile devlet
yönetimi ve kamu
düzeninin, insan yapısına
ve gelişmelere göre
yenilenen yasalara
bağlandığını. dinin,
insanlann vicdanına
bırakıldığını belirtti.
Ancak Türkiye'de hâlâ
dinsel bağnazlığın
pençesinde olan
insanlann ülkeyi laik
düzenden geriye çekmeye
çahştığını vurgulayan
Saylan. " Yurttaşlar olarak
laikliğe ve laik düzene
dört elle sanlmalı, siyasal
beklentiler ve çıkarlar
uğruna cumhuriyetimizin
bu temel ilkesinden
ödünier verilmesıne asla
göz yummamalıyız" dedi.
'Beyaz EnerjTde
yerigözaltı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Beyaz Enerji operasvonu
kapsamında. Enerji Işleri
Genel Müdür Yardımcısı
Yavuz Gürsoy gözaltına
alındı. Sorusturmayı
yürüten Ankara DGM
Cumhuriyet Savcısı Talat
Şalk'ın talimatı üzerine
Jandarma Genel
Komutanlığı Kaçakçılık
ve Organize Suçlar Daire
Başkanhğı ekipleri
tarafından dün gözaltına
alınan Gûrsoy'un, teftiş
kurulunca hazırlanan
raporda, Aksu Enerji'nin
halka arzı sırasında aldığı
hisselerle haksız kazanç
sağlaması nedeniyle
'görevden ahnması"
önerildi.
Komisyon
tofrianamadı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Kamu çalışanlannın
maaşlanndakı
dengesizliği gidermek
amacıyla hazırlanacak
kanun hükmûnde
kararnameye son şeklini
vermek ve kapsamını
belırlemek amacıyla
bakanlardan oluşturulan
komisyon toplanamadı.
Komisyonun. ön bir
çalışmanın bulunmaması
ve Devlet Bakanı Şükrii
Sma Gürel'in yurtdışına
çıkması nedeniyle bir
araya gelemediği
belirtildi. Gürel,
Bayındırlık ve Iskân
Bakanı Koray Aydın ve
Malıye Bakanı Sümer
OraFdan oluşan
komisyonun, Maliye
Bakanlığı'nda yapılacak
çalışmanın ardından bir
araya gelmesinin
beklendiği öğrenildi.
PKK'nin
cephanetiği
• HAKKÂRt
(Cumhuriyet) - Hakkâri 11
Jandarma
Komutanlığı'nca kırsalda
yapılan aramalarda,
PKK'nin cephanelik
olarak kullandığı bir
sığınak ele geçirildı.
Hakkâri Valiliği'nden
yapılan açıklamaya göre.
sığınakta yapılan aramada,
1 adet 61 milimetrelik
havan, 19 adet Kalaşnikof
marka tüfek, 1 adet G3
pıyade tüfeği, 2 adet
Brunu marka piyade
tüfeği, 2 adet 7.7 mavzer.
1 lav silahı, 7 RPG sevk
fişeği, 3 adet RPG roket
atar mermisi, 39 adet el
bombası, 2 kılogram C3
patlayıcı madde, 2 adet
havan mermisi ile bu
silahlara ait çok sayıda
şarjör ve mermı ele
geçirildi.
Ankara DGM Savcısı'nın uluslararası hukuka uygun tutum sergilediği belirtiliyor
Şalk yabnzkaknadıtstanbul Haber Servisi-Tür-
kiye'nin AvTupa İnsan Hakla-
n Mahkemesi'ndeki eski sa-
vunmanı Prof. Dr. Aslan Gün-
düz. Ankara DGM Savcısı Ta-
lat Şalk'ın Avrupa Birliği
(AB), Dünya Bankası ve IMF
Türkiye temsilciliklerinden
Beyaz Enerji operasyonu so-
ruşturması kapsamında bilgi
istemesinin, AB üyesi ülkele-
rin imzaladığı Lahey Tebligat
Anlaşmasr ile örtüştüğünü
söyledi. Bu anlaşmanın, yar-
gıç ve savcılarm, diplomatik
kanalı atlayarak başka ülkeler-
deki kişi ve kurumlardan doğ-
rudan bilgi almasıru öngördü-
• Türkiye'nin Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'ndeki eski savunmanı Prof. Dr.
Aslan Gündüz, Talat Şalk'ın AB, Dünya Bankası ve IMF Türkiye
temsilciliklerinden bilgi istemesinin, AB üyesi ülkelerin imzaladığı "Lahey
Tebligat Anlaşması" ile örtüştüğünü söyledi.
ğünü anlatan Gündüz, Talat lunmadığını vurguladı. Gün- reldyor.Bunedenle sava istedi-
Şalk'ın doğrudan bilgi isteme-
sinin önünde yasal bir engel ol-
madığını, bu davranışının çağ-
daş ülkelerdeki yaklaşunlarla
da paralellik taşıdıgını belirtti.
Hükümetin Talat Şalk'a yö-
nelik suçlamalannı değerlen-
diren Gündüz, Şalk'ın yazış-
ma dilinin eleştirilebüeceğini,
ancak söz konusu temsilcilik-
lerden doğrudan bilgi isteme-
sinin önünde yasal engel bu-
düz şöyle devam etti:
"tjgfli kurum yanıt veriyorsa
hükümet neden gocunuyor?
Şalk'm doğrudan bilgi isteme-
siülkenin saygmhğma gölgedü-
şürmedi, tersine bağunsız yar-
gıya örnek oluşturduğu için
saygınhğını arttmh. Bence, hu-
kümetin yapüğL, ülkenin say-
gmhğma gölge düşürmüştür.
Aynca, soruşturmanın hem
gjzii, hem süratii yapılması ge-
ği herkesten bilgi alabilir. Esa-
sen soruşturmanın bir ucu ba-
kanhğa rlayanriığı iyin vt» ha7ir-
lık soruştunnasınjn gbdi ohna-
sı acısmdan da Sava Şalk'm
yapüğı son derece yerindednf
Gündüz, çağdaş ülkelerin,
soruşturma ve yargı sürecini
hızlandırmak amacıyla savcı
ve yargıçlara diplomatik ka-
nallan atlayarak başka ülkeler-
deki kişi ve kurumlardan bilgi
Kutati:
Hükümet
gündem
değiştiriyor
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - FP Genel
Başkanı Recai Kutan,
"Beyaz Enerji"
operasyonunu yürüten
Ankara DGM Savcısı
Talat Şalk'a yönelik
baskılar konusunda
hükümeti uyanrken
"Eğer Talat Şalk
hakkmda herhangi bir
işlem yapıhr, bu
operasyonu araşnrma
görevi ondan abjursa
bilsinler ki Türk
kamuoyu, meseleyi 'Bu
iktidar, mutlaka bazı
yolsuzluklann üstünü
örtmek istiyor' diye
degeriendirecektir" dedi.
Kutan, dün yapılan FP 11
Başkanlan Toplantısı'nın
açılışujda yaptığı ,. , . .'",'.,',
konuşmada, Türkiye'de- -
asıl gündemin hükümet
yetkilileri tarafından
başka konular ortaya
atılarak saptınlmaya
çalışıldığını savundu.
ÇİZMEDEN YUKARI m.kart@superonline.com.tr MUSA KART
almasını sağlayacak mekaniz-
malar oluşturduğuna dikkat
çekti ve "Nice Zirvesi'nde
onaylanan Lahey Tebligat An-
laşması, sava ve yargıçlarm
başka ülkelerdeki kişi ve ku-
rumlardan doğrudan bUgi al-
masmı öngörüyor. Eurojust,
Judkialnetvvork gibi mekaniz-
malar da bu amaçla oluşturui-
du" diye konuştu
Hûkûmete sonılar
Ulusal Ekonomi ve Hukuk
Haklannı Koruma, Geliştir-
me Demeği adma görüşleri-
ni açıklayan Dr. Cahit Deniz
de hükümetin yaklaşımını
"yargrya doğrudan mü-
dahale" olarak niteledi.
İhale yolsuzluklannm u-
laştığı boyuta dikkat çe-
ken Cahit Deniz, tçişle-
ri Bakanlığı'na yaptıkla-
n başvuruda dile getir-
dikleri sorulan şöyle sı-
raladı:
1- Enerji Bakanlığı'na
bağh birçok genel mü-
dürlük, yıllardır asaletle
temsil yerine neden ve-
kâlet yetkileri ile yöne-
tilmektedir? BOTAŞ gi-
bi kuruluşlarla marya
ilişkilerinde dağıtılan
usulsüz ihaleler neler-
dir?
2- NükleeT enerji iha-
lesinin iptali ile ihaleye
katılan üç fîrmaya öde-
nen toplam 100 milyon
dolar, proje masraflaıv
nın ödenmesini koşul-
landıran ilişkiler neye
dayalıdır? Burada savcı-
nın görüş istediği kuru-
luşlann girişimleri var
mıdır?
3- Îhalenin iptali son-
rası ihaleye katılan fir-
malann tümü, yargmın
görüş istediği uluslarara-
sı platfonmlar düzeym-
de, bu ihale nedeni ile
çeşitli ödemeler karşıhğı
kendi mağduriyetlerinin
giderilmesi konusunda
Türkiye'yi şikâyet et-
mişler midir?
Bakan, Şalk'ın durumunu değerlendirdi CHP lideri, partisinin üç hedefini acıkladı
Türk: Kimse özgür değil Baykal'ın genişleme hesaplan
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk,
hakkmda inceleme başlahlan DGM
Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk'ın
görevden ahnmasının söz konusu ol-
madığını belirterek "Müfettiş 'usul-
süzJük yoktur' der>«ya bir
disiplin cezaa önerir. On-
dan sonra bukonuda karar
verecek olan, Hâkimkr ve
Savcılar Yüksek Kuru-
lu'dur. Kimse özgür değ&-
dir. Herkes yasalar çerçe-
vesinde sorurnludur" dedi.
Türk, af yasasından bugü-
ne değın 23 bin 556 kişinin
yararlandığını. bunlardan
yeniden suç işleyerek dönenlerin sa-
yısınm 27 oldugunu bildirdi.
Bakan Türk, katıldığı bir televiz-
yon programında ülke gündeminde-
ki son olaylara ilişkin sorulan yanıt-
ladı. Içtüzük değişıkliği tasansıyla
muhalefetin "susturulmasının"
amaçlanmadığını savunarakıstene-
nin "gereksiz konuşmalara" mey-
dan vermemek oldugunu öne süren
Türk, maddeler üzerinde muhalefe-
tin konuşturulmamasının "aşmya
gtaniş" bir düzenleme olabileceği-
ni kayderri.
"Beyaz Enerji" soruşrurmasım
yürüten DGM Savcısı Şalk hakkın-
da başlahlan soruşturmanın anımsa-
tılması üzerine Türk, sav-
cı tarafından istenen bel-
gelerin Türk makamlann-
da da bulunduğu, buralar-
dan da sağlanabileceğini
kaydetti. Şalk'ın görevden
ahnmasının "söz konusu
olmadığmı" bildiren Türk,
"Beyaz Enerji soruşturma-
suun engellenmek istendi-
ği" yorumlanyla ılgili so-
ruya da, "Bunlar yanhş şeyier. Hiç-
bir hükümet zamanmda bu kadar
yolsuziuklann üzerine gjdflmedi"
yanıtını verdi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Hüse>in KrvTikoğlu"nun "af yasa-
smdan v^rarianan 1660PKK'li"yle
ilgili râhatsızlığına ilişkin olarak
Türk, bu kişilerin yardını ve yatak-
lık suçundan tutuklu veya hükümlü
olduklannı belirtti.
ANKARA(ANKA)-CHP'de önü-
müzdeki dönemde üç hedef belirle-
yen Genel Başkan Deniz Baykal,
CHP'yi 'dar kulüp' anlayışından
kurtaracaklannı kaydetti.
Baykal, CHP'yi Türkiye'ye aça-
caklannı da kaydederken
siyaset yapma anlayışlannı
ise değıştireceklerini ifade
etti. CHP'nin haftalık yayın
organı olan 'Gün-Dem' ad-
h bültende Baykaluı önü-
müzdeki dönem için belir-
lediği üç hedefe yer verildi.
"KenduniziTürkrye'ye aça-
cağtz" diyen Baykal. parti-
nin önümüzdeki dönemde
kadınlara, gençlere, bilim adamlan-
na; yani partilere, siyasete soğuk ba-
kan kesıme açılacaklannı bildirdi.
Baykal, siyaseti işsiz güçsüzlerin
profesyonel mesleğı olmaktan kur-
taracaklannı dile getirerek "CHP'nm
kapılan açJacak, üye yapısı değişe-
cek. Oar kulüp >~apısuu kıracağız.
Türkiye'nin dürüst namusJu, güzel
insanlannı paruye taşıyacağız'' diye
konuştu. Solda aruk kutsal kavranun
insan olduğuna işaret eden Baykal,
şöyle dedi: "Yerli halk siyaseti, kök-
leri Anadohı'da olan bir hareket Bu-
nun üç temd odağı var; insan, bihn,
sevgL Bunlar Anadohı düşüncesmin
üçtemdsacavağKfar. Mezfaep,din, ırk,
nüfusanlayışınjaşanbirdü-
şünce.Sosyaltstenternasyo-
nal debunukabuletti.Ana-
dohı aydmlanm sağ temsil
edemez. Sol düşünce tasnif
etmez, insana bakar."
Üçüncü hedefini ise "SS-
yaset yapma animişını de-
ğiştireceğiz'' diye özetleyen
Baykal, Türkiye'de siyaset
yapanlann Tekkevi belde-
yençorbayıiçer' anlayışı içinde oldu-
gunu kaydetti. Bu anlayışın sağ par-
tilerin hedefi oldugunu kaydeden
Baykal. "Biz sivased kendimiz için
değil, tophım için yapacağız
n
dedi.
Baykal, Türk siyasetine sağ siyase-
tin getirdiği 'al gülüm, ver gülüm'
anlayışını aşacaklannı belirterek
"Bizim ihale3e, havuziaişmıiz ofamt-
yacaknr. Ohırsa toptumun içinde ge-
zeme}iz" diye konuştu.
POIİTtKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Susmuşlar Ülkesi...
Yıldızlar, gece yansı buluşmalannı sever mi?
Bir masaJ kahramanının avuçlanna saklanan aa
karanlığı sever...
Kottuktan kalkıp pencereye yörteldi. Limonlu votka-
danbiryudumaldı...
Atb'la Jozsef ince tül perdenin arkasından bakıyor-
du:
"Muhtacım sana, çalışan kalabalıkI Nasılişe, ekme-
ğe, özgüriûğe muhtaçsa I Ve nasıl avuntuya muhtaç-
larsa kuşatıldıklannda I Çünkü gelecek doğmadı da-
ha acılardan."
Birden gözlerinden yaşlar boşandı Hamburg sokak-
lannda...
Koşmak istedi, koşamadı. Bağırmak istedi, bağıra-
madı...
Diyorduki:
"Bıkbran yaşamımı! Daha eğil üzerime, tehditkârba-
şınla; yıkılışımdan gunıriu, habriayarak, aayarak ona,
birzamanlar o olana. Bir daha!"
Kendisini James Joyce'a benzetti...
Biriikte, geceyle iç içe, yatyorlardı toprağa..
Durmadan, bıkıp usanmadan soruyordu:
"Beni seviyor musun, beni seviyor musun?.."
Ne diyecektı bilmiyordu...
Tek bildiği şuydu:
"Gel teslim oluyorum. Daha da eğil üzerime! Bur-
dayım. Boyun eğdiren bırakma beni, koru beni, tesel-
li et beni, an esirge beni!"
Bir fırtına sesini duymuyordu o. Bir kaçışın içindey-
dio...
Ama nereye kadar kaçacaktı?
Karanlık yakınlığıyla kör eden bir yalnızlığın içine
gömülmüştü...
0 otel odasında tek başınaydı...
Bir daha bakt aynaya, saçlanna düşen akian gör-
dü...
Çalıkuşlannı yosunlu bir tünekte tanımıştı çocuk-
luğunda...
Alsancak Gan'nda tutün işçisi kızlarla tanışmış, son
tren bekçılennin huznüyle buluşmuştu...
• • •
Bulutlar uçuşuyor muydu, yoksa gökyüzü bir ma-
vi yalnızlığı öfkeyle mı karşılıyordu?..
0 sırada aynaya baktı...
Shakespeare'in bir dizesi geldi usuna farkma var-
madan:
"Yaşlısın deselerde bana inanmam aynalara IGenç-
lik ve sen aynı yaştasınız ya!"
İçinde bir derin sızı, yüreğini alıp götürdü bilinmeye-
ne doğru...
Bir şeyier yazmak istedi. Biraz Yannis RHsos'tan
okudu... „ .
Gülümsedi.
Kırlangıçlar havalandı karşıki evin çatısından.
Usulca "Nasıl da güzelsin" dedi. Durdu, odanın için-
de gezınirken ektedi:
"Korkutuyorbenigûzelliğin. Açım sana, susadım sa-
na..."
Mavi gökyüzü yalnızlığa tutsaktı o anda...
Yannis'le konuşuyordu artık. Onun dilini konuşuyor-
du. İnce bir gül taa, bir bardak temtz suda duruyor-
du.
Hiç kimseler duymuyordu söylediklerini. Hiç kimse
o sevişmelerin tadına varamıyordu. Hiç kimse o
esen fırtınanın sesını işitemiyordu...
Bir batık kent görmüştü bir gece düşünde. Kaçışla-
nn acısryla hiç kımıldamadan durmuştu...
Bir kez daha baktı aynaya...
Okumaya başladı...
"Biliyorsun, ölüm diye birşeyyok, diyoradam ka-
dına I Biliyonjm, evet, öldüğûme gore, diyor kadın. I
Iki gömleğin de ütûlendi, çekmecede, I Sadece kü-
çûcûk bir gül benim özlediğim."
Aynaya baktı bir kez daha...
Canı limoniu votka istiyordu...
Pencereye doğru yöneldi. Hamburg, bir gece yansı
sarfıoşluğunu yaşıyordu... San saçlı bir dilber, zenci ge-
micilerie pazariık ediyordu.
Mavi gökyüzünün yalnızlığı takıldı akJına. Nedense
gece yansının farkında değildi...
Kırmızı koltuğa gömüldü...
Pablo Neruda'dan yanm kalmış bir öyküyü dinle-
meyi yeğledı:
"Gözhrim araronu, çağınryanıma. I Yureğim çağı-
nr, ama yoktur bu sefer. I Böyte geceierdeydi, beyaz-
laşırdı ağaçlar. I Gayn ne biz eskibiziz ne de geceler."
*••
Sabahın sisi kente ininceye kadar pencereden dışa-
nyıseyretti...
Bir kırlangıç sürüsü havalandı kırmızı kiremitli ahşap
binanınçatsından...
Bulutlar ötesindeki sevgiliyi düşündü...
Büyücek uzaklığın erimesini bekledi...
Susmuşlar ülkesınde bir ganp yotcuydu sankı...
Bir 'dost' mektubunu okudu uzun uzun...
Çılgın sevişmelerin içine doğru koşmak ıstıyor-
du...
Yüzünde rüzgâr ve güneş vardı dışanya çıktığında..
Sabahın sisı yıtip gitmişti. Bulutlar uçuşmuyor, ma-
vi gökyüzü yalnızlığı kovalıyordu...
Yaşamı delice seviyordu. Bunca çılgınlıklardan son-
ra uslanmak bilmiyordu...
Aynaya bakmak için bir tuvalete girdi...
Ama aynaya bakmadan dışan çıktı...
Beklediğı sevgiliyi ardtna kadar açık kapılarda ara-
maya koyuldu...
Ne yazık ki yoktu!..
hikmetcetinkayafg cumhuriyetcom.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
IRMIKI AYDIN ENGÎN aengin@doruk.net.tr
önce, Fransızca bılmeyenler için
(ben de bilmem ya) başlığın çevirisi:
Yaşasın Fransa!..
Şimdi de "Nerden çıktı bu" diye
sorup "Sen kaşınıyorsun galiba" di-
ye ekleyenler için açıklama:
Fransız Ulusal Parlamentosu'nun
"Türkler 1915 yılında Ermenilere
soykmm uyguladılar" anlamına gelen
bir yasa çıkarmasının ardından Tür-
kiye'de patlayan tepkiler üstüne yaz-
mak uzunca süre içimden gelmedi.
Oldum bittim siyaset esnafının ta-
rihçi rolüne soyunup, çapsız siyasi
hesaplarla karariar alıp sonra da bu-
nu "tarihe not düşmek" diye yuttur-
maya çalışmalanndan tiksindim.
1914'te Fransa'nın da saflardan
birinin başını çektiğı "dünya pazaria-
nnı yeniden paylaşım savaşı"nın ka-
nı dumanı içinde halkların bırbırini
boğazladığı tarih dilimi, siyaset esna-
fına bırakılmayacak kadar acı, ciddi
ve at izinin it izine karıştığı yıllardır.
O korkunç savaşın ikinci yılında,
1915'te, pazardan pay kapmak gibi
bir ufuklan ve güçleri bir yana, bizzat
kenditeri talan edilecek "pszar'ın bi-
rer parçası olduklan halde, silahlan-
dınlıp cephelere sürülen Anadolu
halklannın birbirlerjni boğazladıklan
da bir gerçek. Bunun için tarihçi ol-
maya, tanh biliminin ınceliklenne baş-
vurmaya gerek yok. Hâlâ yaşayan ta-
nıklan var; artık yaşamayan tanıklann
agzından dinlemış "tanıklık tanıklan"
var. (Biri bu satırlann yazandır.)
18. yüzyılda Batı Avrupa'da baş-
layan uluslaşma süreçlerine 19.
yüzyılın sonuna doğru katılan, treni
kaçırmamak ıçın her türiü dış deste-
ğe kollannı açan Balkan ve Kafkas
halklan için üfürsen yıkılacak ölçüde
zayıflamış Osmanlı Imparatorluğu
hedef tahtasının ortasındaydı. Bul-
garistan, Yunanistan, hattaSırbistan
"u/us-deWef"leri bu sürecin başan-
ya ulaşmış meyveleri oldu.
Çok halklı, uluslarüstü Osmanlı
Imparatorluğu'nun enkazından fışkı-
Vive La France...
ran son "ulus-devlet", Mustafa Ke-
mal'in önderlik ettiği Türkiye Cum-
huriyeti oldu.
Anadolu ve Rumeli topraklan üs-
tünde yok olmamak için direnen Os-
manlı Imparatorluğu, "ulus-devle-
ti"n\ kunmak için başkaldıran Os-
manlı halklan (Bulgarlar, Yunanlar,
Sırplar, Karadaglılar, Makedonlar, Er-
meniler, Araplar, Arnavutlar) ile ka-
pıştı.
20. yüzyılın ilk çeyreği bu sürecin
kanlı sayfalarıyla doludur ve kimse
masum değildir.
Tarih, tek bir kıvılcımla birbinne gi-
ren, bırbırini kavranması güç birhun-
harlıkla boğazlayan halklann öyküle-
riyle dolu. "Asya-Avrupa köprüsü"
Anadolu toprakJannın tarihi, bu öykü-
lerin en yürek yakıcılanna tanıklık et-
ti; sahne oldu.
Birbirini boğazlamış, düne kadar
kız alıp verdiği komşu halklarla ara-
lanna kan girenlerin düşmanlıklan
uzun ömürlü oluyor. Bir iki yıllık sa-
vaşın serptiği düşmanlık tohumlan
birkaç on yıl, hatta bir yüzyıl sürebi-
liyor.
Oteun.
Çok köklü düşmanlıklar da olsa
sorunun ve konunun taraflan yine de
onlardır ve sadece örneğin "1915
olayi'ru tartışacak, didikleyecek, he-
saplaşacak, bunun bir "soykmm" mı,
büyük çaplı bir tehcir sırasında kol-
lan sıvayan Yeşil'lerin, ÇaUı'lann,
"Seyaz Kuvvetlehn sistemat'k cına-
yetleri mi olduğuna karar verecek
olanlar yalnızca ve yalnızca Türkler
ve Ermenilerdir.
...Ve elbette o can kınmlannın ya-
şandığı büyük savaşın elebaşısı
Fransız siyaset esnafı değildir.
Üç beş Fransız siyaset esnafınrn,
üç beş Ermeni kökenli Fransız seç-
meninin oyu uğruna "hakem" ve "hâ-
kim" rolüne soyunması olsa olsa tik-
sındirir.
O yüzden bu konuda tek satoryaz-
mak bile içimden gelmedi. Fransız
siyaset esnafı ile bizim siyaset esna-
fı arasındaki içeriksiz kapışmayı öf-
kelenerek seyretmeyi yeğledim.
Ama işin tadı, tepkinin endazesi
kaçt.
Fransız siyaset esnafına yönelme-
si gereken tepki bir halka, Fransızla-
ra yöneldi.
Voltaire'in, Diderot'nun, Victor
Hugo'nun, Marie ve Pierre Cu-
rie'nın, Pascal'ın, Motiere'ın, Albert
Camus'nüa Jean Pau( Sartre'ın
çocuklanna düşmanlık bizim kitabı-
mızda yazmasa gerek.
Eğer 'soykmm yasası maskaralığı"
mahkûm edilecekse bu, Fransız hal-
kına düşman olarak değil, nice öz-
gürlük savaşlannı kazanrrHş, nice de-
mokrasi hamlelerine ebelik etmış
Fransız halkı ile omuzdaşlaşarak ba-
şanlacak.
0 yüzden TRTnin son bir haftadır
Fransızca şarkılar çalınmasını yasak-
ladığını görüp (bilip) inadına Edrth
Piaftan, Jacques Brel'den. Char-
tes Aznavour'dan "chanson"\ar
dinleyeceğim.
Bunu, paraya kıyıp aldığım bir şi-
şe Fransız şarabını yudumlayarak
yapacağım.
Yatmadan önce, Albert Ca-
mus'nün ne zamandır elime almadı-
ğım "Vaöanc/'sını okuyacağım.
Bugünlerde birtiyatro Moliere'den
bir oyun sahneliyorsa ne yapıp edip
bilet bulup izleyeceğim.
Doğum günüm yaklaşıyor; kimi
dostlanma, doğum günümde bana
iyi bir Fransız konyağı armağan et-
melerini söyleyeceğim.
Hatta inadına inadına, bu Tırmık'm
başltğını "Vive la France" koyaca-
ğım.
Hatta koydum bile...