Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4ŞUBAT2001PAZAR
HABERLER
DÜIYEADA BUGÜN
ALt SİRMEN
İkiİsim f
^ , >
Sevgili,
Psikiyatriye olan güvensizliğim, bilime güvenme-
mekten kaynaklanmıyor. Ama içinde yaşadığımız
çağda, özellikle ABD'de bu dalın fazla abartıldığını
düşünüyorum. Sigmund Freud'un beliıii bir za-
man dilimi ve belirli birtoplum içinde geliştirdiği gö-
rüşlerinin, günümüzün tüm toplumlannda kişioğlu-
nun bunalımlannın, çıkmazlannın aşılmasında ev-
rensel bir anahtar olamayacağını düşünen bilim
adamlannın sayısı da az değil.
Her neyse, psikiyatrfye gidenler olduğuna, bu se-
anslardan sonra rahatladıklanna göre, bu "alan
memnun, satan memnun" ilişkisi içinde oianiara
fazla bir şey söylemeye gerek yok.
Ama psikiyatrinin özel durumu dolayısıyla, özel-
likle bu dalda hasta-hekim ilişkisi çok daha dikkat
edilmesi gereken bir boyut kazanıyor.
Hekimin kendisine teslim olmuş hastasının ruh
durumu dolayısıyla ilişkilerde son derecededikkat-
li olmasj, belirli sınırlann aşılmamasmaözen göster-
mesi, bu dalın en yüksek ciro yaptığı ABD'de belir-
li kurallara bağlanmış durumda Bu kurallara uyul-
mamasının da ciddi yaptınmlan var o ülkede.
Durum böyle iken ülkemizde bu alanda ün yap-
tığı anlaşılan psikiyatrBrgon Mengi birkrtap yayım-
layarak hastalıklarıyla ilgili bilgileri kamuoyuna ak-
tanyor.
Terapistin mazereti ise hastalanndan izin aldığı.
Ama olayın üzerinde fazla durmayan Müşfik Ken-
ter, kendisinden izin falan alınmadığını belirtiyor.
Zaten meslek kurallanna göre izin alınsa da bu
bilgilerin açıklanmaması gerekiyor.
Eğer krtabın yazan doktor olmasa, bir zevzeğin
densizlikleri deyip geçebiliriz. Ama bu kez iş öyle
değil. Mengi'nin bu davranışı aynı zamanda suç
oluşturuyor. Ancak bu takibi şikâyete bağlı bir suç;
eğer eserde adlan geçenler şikâyetçi olmazlarsa,
kamu davası açılamıyor.
Öte yandan Tabipler Odası'nın, Dr. Ergon Men-
gi'nin olayını inceleyip uyan veya 15 günden 6 aya
kadar meslekten men cezası verme hakkı var.
Şimdi hepimiz, kuruluşun davranışını izleyece-
ğiz.
BakaJım hekimlerimiz mestekterinin ahlakına sü-
rülen leke karşısında ne tür bir tavır sergileyecek-
ler?
• • •
Ülkemizde çirkinlik çok, ama kimi zaman bazı
küçük davranışlar, bu çirkinlikleri güzetliğe çevire-
biliyor.
Bunun son örneğini, Trabzonspor ile Galatasaray
arasındaki maçta gördük.
Yıllarca Trabzon'a maç izlemeye gitmiş bir kişi
olarak Avni Aker Stadyumu'nun bir cehennem ol-
duğunu bilirim.
Son yıllarda futbolumuz başı boş bir hale geldi-
ğinden AvniAker'deki seyirci taşkınlığının yaptınm-
sız kalması, zaran herkesten çok Trabzonspor'a
dokunan bir avuç fanatiğin gemrazıyaairnaianrta
neden olmuştur.
Izleyenler bilirler, Trabzon'da çoğu maçta olay çı-
kan ilgili ve yetkililer ise bunlan bir türlü görmezler.
Emme basma tulumba gibi, bir yandan göç ve-
rip biryandan kırsaldan sürekli göç alan Trabzon'da
olaylan çıkaranlar, kulübün de başına bela olan bir
avuç fanatiktir.
Ama olayın birde başka yönü var. Gidip geldiğim
için biliyorum. Türkiye'de az kulübün yöneticileri,
Trabzonspor'un idarecileri kadar efendi ve konuk-
severdirler.
Yapılan çirkin tezahürata, onlann tribünden tep-
ki gösterdiklerine kaç kez tanık olmuşumdur.
Birkeresinde, şimdi adını vermek istemediğim bir
yönetici, dayanamayıp isyan etmişti.
- Ne bağırirsiniz?, Ne oynjrsiniz ki, ne bağırirsi-
niz!
Son kupa maçında da Türk futbolunun yetiştirdi-
ği en büyük yıldızlardan biri olan genç Emre, sü-
rekli kendisine çirkin tezahüratta bulunan seyirciye
ikinci golü attıktan sonra, yumruğunu salladı.
Gerginliği daha arttıran böyle bir hareketi onay-
lamak mümkün değil. Nrtekim kımse de böyle bir
şeye tevessül etmedi.
Yalnız bir tek kişi, bu genç insanı bu kadar tahrik
etmenindoğru olmadığını, bundan sonrada bu ola-
yın üzerinde fazla durarak genç yıldızı yıpratma-
mak gerektığını söyledi.
Bu kişi kimdi biliyor musun Sevgili?
Trabzonspor'un eski oyuncusu, teknik direktörü,
yeni Başkanı Özkan Sûmer.
özkan Sümer'in bu sözlerinin üstünde fazla du-
ran olmadı. Oysa o, bu yaklaşımıyla ülkemizde pek
alışılmadık birdavranışörneğiveriyor, eleştirinin ok-
lannı yalnız karşı tarafa değil, kendi tarafına da yö-
neltiyordu.
Bunu yaparken de, güzel Trabzon'u temsil eden-
lerin bir avuç kendini bilmez fanatik değil, ama ken-
tin güzel insanlan olduğunu kanrtlıyordu.
Böyle güzelliklere şu sıralarda çok ihtiyacımız var.
HADEP
Gözaltında kayıplar
için faks eylemi
İSTANBUL / ADA-
NA (Cumhuriyet) -
HADEP Istanbul ll
Örgütû, gözaltına
ahndıktan sonra bir
daha haber alınama-
yan Silopi Ilçe Başka-
nı Serdar Taıuş ile ilçe
sekreteri EbubekirDe-
niz'in akıbetinin açık-
lanması için Galatasa-
ray Postanesi'nden
Içişleri Bakanlığı'na
faks çekti.
HADEP Istanbul II
Başkanı Doğan Erbaş,
Şımak'ın Silopi Ilçe
Başkanı Tanış iîe Sek-
reteri Deniz'in 25 O-
cak'ta Jandarma Alay
Komutanhğı'na çağ-
nldığını, o günden be-
ri de kendilerinden ha-
ber alamadıklannı
söyledi.
Bölgede uzun süre-
dir faili meçhul cina-
yetlerin yasanmadığı-
nı belirten Erbaş,
"Aradan geçen 9 gûne
karşın ild yönetici ar-
kadaşımızın akıbeti
belHdeğiL Alay Komu-
tanhğı, Tanış ile De-
niz'in önce gözaltına
alınmadığını iddia et-
miş, ancak ısrarb giri-
şimlerimiz sonucu da-
ha sonra gözaltma abn-
dıklannı ve aynı gûn
iMfrkii bli
ti'' dedi.
Devlet Bakanı Önal'ın Yalova ve Gürel'e gönderdiği yazı IMF'nin bor dayatmasını ortaya çıkardı
HükümetbıborikfleıııiIMF dayatması yerine
getlrllecek: Bor
madenlerinin Eti Holding
kapsamında özelleştirilmesi
için haziran ayı sonuna kadar
2840 sayılı borlan devlet
tekeline alan yasa ..
değiştirilecek.
iMF'ye bor oyunu: Bor
madenleri Eti Holding kapsamı
dışına çıkanhp ayn bir bor
madenleri genel müdürlüğü
KlT'i oluşturularak
özelleştirmeden kurtanlacak.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Devlet Bakanı Recep Önal'ın,
Devlet bakanlan Yüksel Yalova ile
Şükrü Sina Gûrel'e gönderdiği ya-
zı, hükümetin "bor" ikilemini ye
IMF dayatmasını ortaya koydu. Ö-
nal, IMF'yle yürütülen program için
taahhütler konusunda anlaşmaya
vanlan zaman çizelgesinin büyük
önem tasıdığını belirterek Eti Bor
AŞ'ye ilişkin karann ivedilikle alın-
masını istedi.
Yazıya göre, stratejik öneme sahip
borlann Eti Holding kapsamında
özelleştirilmesi için ya 2840 sayılı
borlan devlet tekeline alan yasa 20
Haziran 2000 tarihine kadar değiş-
tirilecek ya da borlar Eti Holding
kapsamından çıkanlarak bor ma-
denleri genel müdürlüğü adıyla ay-
n bir KJT oluşturularak özelleştir-
meden kurtanlacak.
Devlet Bakanı Recep Önal'ın,
özelleştirmeden sorumlu Devlet Ba-
kanı Yalova ile Eti Holding'in bağ-
lı olduğu Devlet Bakanı Gürel'e
gönderdiği yazıda, Özelleştirme
Yüksek Kurulu 'nun 20 Aralık 2000
tarihli karanyla Eti Holding AŞ'nin
bağlı ortaklıklanndan Eti Bor
AŞ'nin de özelleştirme kapsamına
alındığı belirtildi.
önal, 2840 sayılı yasadaki "Bor
madenlerinin aranması ve işletilme-
sidevlet eü>1eyapıhr''hükınüne dik-
kat çekerek bu maddede yapılacak
değişiklüde bor madeninin işletme
hakkının bir süre için gerçek ve tü-
zelkişilere devredilebileceğini ifa-
deetti.
Davatma IMFtfen
Yasa değişikliğine anayasanın da
engel olmadığını savunan Önal, ya-
sal smn-lamalar nedeniyle borlann
özelleştirilmemesi durumunda Eti
Bor AŞ'nin Eti Holding'e bağlı or-
taklık statüsünün kaldınhp bor ma-
deni genel müdürlüğune dönüştü-
rülerek ayn bir KİT oluşturuhnası
gerektiğirıi bildirdi.
Recep Önal'ın, yazıdaki şu ifade-
si, alınan kararlarda IMF'nin baskı
unsuru olduğunu da ortaya koydu:
"Malumlan olduğu özere, IMF
desteğiyleyürütûhnekteolan ekono-
mik istikrar programnun başanyla
yûrütülebUmesini teminen taahhüt-
lerimizin üzerinde anlaşmaya van-
lan zaman çizelgesine uygun olarak
gerçekleştiriunesi büyük önem arz
etmektedir. Taahhütterimiz arasın-
da yer alan Eti HoldingAŞ'nin özel-
leştirihnesinin dezamanında gerçek-
leştirilebümesi içinEtiBorAŞ'yeiliş-
kin karann ivedüikie ahnması ve bu
doğrultuda gerekli girişimlerde bu-
hınulması gerekmektedir."
MHP lideri Bahçeli, Meclis'teki olaylarda FP ve DYP'yi tahrikçilikle suçladı
6
Cehaze üzerinden şov yaptdar'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - MHP Genel Baş-
kanı ve Başbakan Yardım-
cısı Devlet Bahçeti, DYP'li
Fevzi Şthanboğlu'nun ölü-
rnüne neden olan olaylarda
FP ve DYP'nin "geriBm ve
tahrik sryaseti" izledığıni
söyledi. Muhalefeti basiret
ve ahlak yoksunu olmakla
suçlayan Bahçeli, Şıhanlı-
oğlu'nun cenazesi üzerin-
den şov yapıldığını savun-
du. MHP'ye yönelik suçla-
malan "basit ve çirkin siya-
simanevra" olarak nitelen-
diren Bahçeli, partisine kar-
şı yargısız infaz yapıldığını
ileri surdü.
MHP, Şıhanhoğlu'nun
ölümünün arduıdan siyaset-
te ortaya çıkan gerilimi tir-
mandınyor. MHP lideri
Bahçeli, dünpartisinin Mer-
kez Yönetim Kurulutoplan-
tısında muhalefete sert suç-
lamalar yönelöi. Muhalefet
parülerinın son 1 yıldır do-
zu giderek artan "geriüm ve
tahrik sryaseti" izlediğını
belirten Bahçeli, "Basiretve
ahlak yoksunu »yasi zihn>-
yetin sahipieri her gefişmeyi
vedeğeri sonunakadar istfe-
maretmeyi ahşkanbk hahne
getirmiştir. Yaşanan aa ola-
yı da sonuna kadar kuflan-
maktan kaçınnıanuşlanür.
Rahmeth'miDetvekflinin da-
ha cenazesi ortada durur-
ken şov yapmanın arayışı
içinde obnuşlardır'" dedi.
'Yargsız infaz*
MHP'ye yönelik suçla-
malan "yarpsızinftz'' ola-
rak nitelendiren Bahçeli,
partisine karşı basit ve çir-
kin siyasi manevralann yü-
rütüldüğünü savundu. Re-
kabet ve uzlaşma, eleştın ile
çözum üretmearasında den-
ge kuramayan anlayışın ül-
kenin siyasi kültüründe be-
lirgin bir yere sahip olduğu-
nu anlatan Bahçeli, sağlıklı
bir iktidar-muhalefet ilişki-
si yokluğunun demokratık
sıstemın önündekı en büyük
engellerden biri olduğunu
söyledi. Yerleşik demokra-
silerde yıkıcı muhalefet an-
layışı dışlayan bir siyasetze-
F tipipmtestosunda15gözaüı
F tipi cezaevlerinl ve otâuı onıçlanna
kayıtsız kahnmasmı protesto eden tutuklu
ve hükümlü yakuüanna mûdahale eden
poüs 15 kişiyi döverek gözatüna aldı.
Kadm kuruluşlan, Adatet Bakanı
Hikmet Sami Türk'e gönderdikleri
mektupta ölüm orucu eylemcilerinin
ölüme yakJaşöklanm befirterek
u
EndişelHizt?
dediler. Galatasaray Lisesi
önünde eüerinde karanfilierie toplanan
aüeler basın açıklamaa yapmak istedi.
F tipi cezaevlerini protesto etmek için
sürdûrflJen öJüm oruçtarmın 198.
gününde oMuğunu anımsatan tutukhı '
yakmlan, ölüm onıçlanna destek
vereceklerini söyledUer. Tutukhı
yalonlanndan Zeynep Doğan
ile IJlvive Güneş'üı tutuklanarak
Ulucanlar Cezaevi'ne konulduğunu
belirten aileler, "Ftipierüıdeişkence,
teca\üz sürüvor. Hiçbir şey e^ladanmızuı
yanında olmanıızı \* onurumuzu
sahiplenmemizi enseUeyemez" dediler.
(Fotoğraf. ALPERIZBUL)
mininin olduğunu anlatan
Bahçeli, şu görüşleri dile
getirdi: "Rekabeti kargaşa
ve karalama, uzlaşmayı tes-
umiyetolarak algılayaniann
bürün bunlann farkuıda
ohıp uygulaması tabü ki im-
kânsızdır. Neredeyse her
gtinfiuidhtavviar izieyen si-
yasi hanzalannda tutarb ol-
ma duyaruuğuun karşıhğı
ohnayansiyasetçikrin yapa-
cağı şeyler suurtıdır. Siyasi
muhalefctin seçünlerden bu
yana izlediği politikalara ba-
laldığuıda bu gerçeği bürün
çıplakhğıyla görmek müm-
kündür. Halktan gördükle-
ri tepki sonucunda bir süre
uzlaşmaa sryaseti deneyen-
ler, bunu başaramayınca
tekrarseçim öncesininçabş-
macı ve kavgacı siyasetine
geri dönmüşlerdir."
Gazetecilerin sorulannı
da yanıtlayan Bahçeli, yar-
gısız bir infaza gidildiğini
MHP'lüerin miüetvekiUiğidüşebüir
ANKARA (CumhuriyetBürosu)- TB-
MM'deki içtüzük tarnşmalan sonucu ya-
şamını yitiren DYP'li Fevzi Şıhanhoğ-
iu'nunölümüyle ilgili baslatılan soruştur-
mada sanık sandalyesine oturan MHP
milletvekillen Cahit Tekefioğiu ile Meh-
met Kundakçı'nın, parlamenterliğin "ni-
meüerinden" yararlandıklan ortaya çıktı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Be-
IdrScJçuk'un, Ceza Muhakemeleri Usulü
Kanunu'nda yer almayan "sözlfi gnven-
ce"yi milletvekillerini serbest bırakmaya
gerekçe olarak kabul eönesi, hukuk tartış-
masının yaşanmasına neden oldu.
Adalet Bakanı HikmetSamiTürk, mil-
letvekili dokunulmazlığuiın istisnası bu-
lunduğunu, bunun da ağır cezayı gerekti-
ren suç hali olduğunu vurguladı. Türk,
Tekelioğlu ile Kundakçı'nın yargılanma-
sında, mahkemenin, suçüstü halini gördü-
ğüne işaret ederek bu nedenle yargılama-
lanna başlandığını kaydetti.
belirtti. Bahçeli, gazeteci-
lerden tutanaklan ve görün-
tüleri çok iyi inceleyip ob-
jektif biçimde değerlendir-
mede bulunmalannı istedi.
Bahçeli, "Bütün bunlar
dikkate ahndığuıda Mecfis
BaşkanhkDivanı hangi par-
tiler tarafindan kuşaühnış-
ür?Çadşmalar hangi parti-
lerin milletvekilkri arasın-
da gerçekJeşmiştir? MHP
milktvekilleri neredeotur-
maktaduiar? Bütün bunla-
n çok iyi görmek ve anla-
maklazımdır. Hukuken çö-
zûhnûş olan konulann ar-
kasmdan siyasiçözümlerge-
lecektir. Bundan herkes
emin obun" dedi.
Bahçeli, Başbakan Bû-
lent Ecevit'in DGM Savcı-
sı TalatŞalk ile ilgili değer-
lendirmelerinin anımsatıl-
ması üzerine de, "Yobuz-
lukla mücadele 57. hükü-
metiniradesidir. Ancak yoi-
suzlukla mficadeleyi engei-
leyecek her türiü tavırdan
kaçuunak gerekir. Yobuz-
lukla mücadeleyi sürdüren
kununlann da hiyerarşiye
saygı duymasında fayda
vaindır''dedi.
MHP 'beraat' bekliyor
MYK toplantısının bası-
na kapalı bölümünde konu-
şan Devlet Bakanı Fanık
Bal, hukuki süreçle ilgili
bilgi verirken olayı "kasbn
aşıbnası suretiyle adam öJ-
dürme" gibi değerlendir-
menin mümkün olmadığını
belirtti. Bal, tt
Bu kah? krizi
sonucu bir vefat otayıdn*. Bu
nedenledavadan bir şey çık-
maz. Sava teJaşla hareket
etmiştir" dedi.
Toplantmm basına kapa-
h bölümünün gerçeklestiril-
mesinin ardından kürsünün
arkasmda çalışır durumda
bir kayıt cihazı bulunduğu
bildirildi. MHP'den yapılan
açıklamada, "Band ve teyp
Zaman gazetesi muhabiri
Habib Güler'e aittir. Olayı
çirkin,basm ahlakınayakış-
mayan bir tavnn neticesi
olarak görüyor, kamuoyu-
nun değerii temsilcilerine
sunuyoruz" deruldi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
PSAD
Genç Pir
Sultan'lar
kurultayı
• Pir Sultan Abdal Kültür
Demeği 1. Gençlik Kurultayı
başladı. PSAD Genel
Başkanı Ali Balkız, Osman •
Durmuş'un Hizbullah'ı yok •
saydığını söyledi.
ANKARA(CumhuriyetBürosu)-Pir
Sultan Abdal Kültür Derneği Gençlik
Kurultayı çeşitli iller ve Avrupa'dan ge-
len delegelerin katılımı ile dün başladı.
Kurultayda bir konuşma yapan Pir Sul-
tan Abdal Derneği Genel Başkanı AB
Balkız, Türkiye'de ne zaman ekonomik
bunalımlar yaşansa, emekçiler mey-
danlara çıksa bir yerlerde bombalann
patladığını, insanlann öldüğünü belir-
terek "Ashnda düğmeye kimin basöğı
beffidir" dedi. Demokrasinin ve laiklı-
gin tüm kurumlan ile yerleştiği bir ül-
kede kûnsenin dilinden, dininden, etnik
kimliğinden dolayı sorgulanamayaca-
ğını ifade eden Balkız, Sağlık Bakanı
Osman Durmuş'un Aleviler ile DHKP-
C arasında bağ Jaırmaya çalışmasını da
Hizbullah'ı yok saymak, konuyu sap-
nrmak olarak değerlendirdi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği 'nin
kuruluşundan bu yana ilk kez gerçek-
leştirdiği Gençlik Kurultayı, dün çeşit-
li iller ve Avrupa'dan gelen genç dele-
gelerin katılımı ile başladı.
Diğer Alevi-Bektaşi derneklerinin de
destek verdiği kurultayda bir açılış ko-
nuşması yapan Ali Balkız, Aleviliğin
bilime, emeğe inanan,insanı kutsayan
ve onu merkeze alan bir öğreti olduğu-
nu söyledi. Ülkede ne zaman ekono-
mik bunalımlar yaşansa, emekçiler
meydanlara çıksa bir yerlerde bomba-
lann patladığını. insaniann öldüğünü
kaydeden Balkız, "Ashnda düğmeye ki-
min basöğı beUidir" dedi.
Gazi'yi, Madımak'ı, Maraş'ı, Mene-
men'i unutmadıklannı vurgulayan Bal-
kız, Ulucanlar ve son cezaevi operas-
yonlannda yaşananlann da bellekleri-
ne kazındığinı söyledi. Tüm bunlar kar-
şısındaki tepkilerini demokrasi ve ya-
salann verdiği yetkilerçerçevesinde ve-
receklerini ifade eden Balkız, son dö-
nemde Istanbul'da özellikle Alevilerin
yoğun olduğu kimi semtlerin şiddet
üreten merkezler olarak gösterilmesine
de değindi. Balkız, Sağlık Bakanı Os-
man Durmuş'un DHKP-C ile Aleviler
arasında bağ kurmaya çalıştığını da
söyledi.
[email protected]
Masamın üzeri mektuplarla, e-ma-
ilim mesajlarta dolu. Şimdi onlan göz-
den geçirip okumaya çalışıyorum.
Mektuplann çoğu F tipi cezaevle-
rinden ve orada yatanlann ailelerin-
den.
19 Aralık operasyonu sırasında
Bartın Cezaevi'nden Sincan F Tipi
Cezaevi'ne getirilen Bekir Baturu,
tam 5 sayfalıktyrmektup yollarrnş.
Gelin görün ki, 253 satırtık bu mek-
tubun 105 satın idare tarafindan ka-
ralanmış, yani sansür edilmiş. O ne-
denle Bekir'in tam olarak neyazdığı-
nı anlamam mümkün olmadı. Bekir
Baturu, operasyon ve sonrası yaşa-
dıklannı anlatmıştı.
Baturu'nun mektubunun okunabi-
len bölümlerinin bir kısmında şunlar
vardı: "Size daha önce deyazmıştım.
Geçen yıl tedavi İçin bulunduğum
Bayrampaşa özel Tip Hapishane-
si'nden, tedavi sırasında karşılaştı-
ğım ve yaşadığım sorunlan anlatan
bir mektup göndenviştim. Gazete-
nizde, hapishanelerdeki sağlık so-
mnlanyia ilgiliyayınlanan diziyazıda,
anlattığım olayiann birbölümüne de
yer verilmişti..."
Mektuplar Var, Görmek Istemediğimiz...
Bekir Baturu, operasyon sırasında
ağıryaralandığını, doğru dürüst teda-
vi edilmeden cezaevine getirildiğini
belirtiyor. Hepatit-B hastasıydı ve
mektubu yazdığı 29 Ocak günü aç-
lık grevinin 42. gününde olduğunu
söylemişti. Daha önce ölüm orucu
yapmayan Baturu, yaşadıklan duru-
mu ve içinde bulunduğu koşullan
protesto için açlık grevi yaptığını ek-
lemişti.
Zöhre Hıra, operasyonda Ay-
dın'dan Sincan F Tipi'ne nakledilen
Mustafa Hıra'nın annesiydi: "Oğlum
Mustafa Hıra'yı görmek maksadıyla
24Aralıkgünü Sincan'a gittim... Sa-
at 11.00'de görüş yerine geldim ve
oğlumu bekledim. Birkaç kez çağır-
dıklannısöylemelerine rağmen oğlu-
mu göremedim. Gelmedi. Gelmedi,
çünkü benim kendisini bulunduğu
durumdagörmemi istememiş. Daha
sonra 2 gardiyan eşliğinde sûrükie-
nerek getirildiğini gördüm. Karşım-
da tabureye oturttular. Ben onu ta-
nıyamadım... Zayıflamış, yaşlanmış-
tı, vücudu moıiuklar içinde kalmtştı,
halsiz ve bitkin birdurumdaydı. Üze-
rinde elbise diye adlandıracağımız
bir şey yoktu. Pantolonu dizine ka-
daryırtık, ayağında ayakkabı görün-
müyordu... Anlattıklanna gelince her
gün dayak yiyormuş... Dışanya çık-
tığımda ağlıyordum."
Şerife Anöz'ün mektubu Niğde E
Tipi Cezaevi'nden. "79 Aralık'taki
operasyondan nasibini almış bir tu-
tukluyum. Tutuklanmadan önce me-
murdum. 19 Aralık'tan önce ölüm
orucunda değildim. Şimdi buradaki
5 kişiölüm orucundaytz."Tutuklu ya-
kjnı Hıdır Uğur, Edirne FTipi'nde ya-
tan yakınının baskı altında bulundu-
ğunu belirtiyor. Umut Deniz Sirke-
ci'nin annesi Hatice Sirkeci, yaşa-
dığı olaylan ve acılannı aktanyor. Üm-
raniye Cezaevi'nden Kandıra F Tipi
Cezaevi'ne nakledilen Serdar Sal-
man'ın babası Yusuf Salman, oğlu-
nun kurşun yaralarıyla cezaevine ge-
tirildiğini ve halen ölüm orucuna de-
vam ettiğini yazmış.
Kıhç ailesi imzalı birfaksta ise, El-
bistan E Tipi Kapalı Cezaevi'nde bu-
lunan Satı Kılıç'ın ölüm orucu nede-
niyle aşın kilo kaybettiği, şiddetli baş
ağnlannın olduğu ve sağ bacağının
uyuşup hissetmediği aktanlıyor. Yu-
suf Karaca, Edirne F Tipi Ceza-
evi'nde üç kişilik bir hücrede kaldığı-
nı ve 93 gündür ölüm orucunda ol-
duğunu anlatıyor.
Cezaevlerindeki durumda birdeği-
şiklik yok. Aslında Türkiye'de birde-
ğişiklik yok. Ölümle, kavgayla, iç ve
dışgerilimteyaşamayadevam ediyo-
ruz. Hep kabahati başkalannda ara-
yarak, hep birbirimize propaganda
yaparak, ölmeye ve öldürmeye ko-
şullanmış bir görüntüyle yaşamımızı
sürdürüyoruz.
Işte size birolay daha. HADEP Ge-
nel Başkan Yardımcısı AhmetTuran
Detnir, partilerinin Silopi Ilçe Başka-
nı Serdar Tanış ve üyeleri Ebubekir
Deniz'in 25 Ocak 2001 tarihinde Si-
lopi Jandarma Alay Komutanhğı'na
ifadeteriaiınmak üzere çağnldtğını ve
o günden sonra onlardan haber ala-
madıklannı aktarmış. Demir mektu-
bunda, 6 Şubat günü bir heyetle Si-
lopi'ye gideceklerini belirtmiş ve bu
konuya ilgi gösterilmesini istemişti.
Bugün pazar, aslında güzel şeyler
yazmak, güzel şeylerden söz etmek
gerek. Bunu yapmayı kim istemez?
Umutlu şeylerden söz etmeyi üstelik
severim de. Ancak, bu ülkede ne ya-
zık ki, bazı şeyler özellikle görülmek
istenmiyor. Bunlan gören ve aktaran-
lar ise kötü insanlar oluyor. Biz bu
gerçekleri görmeyince bunlaryok ol-
muyor ki... Tam tersine.. yara derine
işliyor ve daha ağır acılann yaratıcısı
haline geliyor.
Bunca acrya karşın şuna inanryo-
rum: Türkiye, sorunlann iyice düğüm
olduğu ve dibe vurduğu bir dönem-
den geçiyor. Dünyadeğişiyor, dünya-
nın üzerine oturduğu gerçeklerdeği-
şiyor. Türkiye'de ise içe dönük, dışa
kapalı bir sağırlık ve köriük egemen-
liğini sürdürüyor. Bunun rantıyla ge-
çinen güçler değişime, demokrasi-
ye, özgürlüğe direniyorlar.
Gelecek güzel olacak, çok uzakta
değil... İyi pazarlar diliyorum.