28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ŞUBAT 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Osman Arolat, Dünya gazetesinin satılmayacağım, 1200 çalışan arasında tensikata gidilmeyeceğini söyledi Demirkent'in çizgisi sürecekDünya Cazetesi cenel Yönetmenl Osman Arolat'tan: Nezih Demirkent bir eğitici, öğreticiydi. Bir anlamda önderdi. Yani iki vasfı birden vardı. Eğiticilik ve geliştiricüik vasfıyla bizleri bir anlamda onun model düşüncesine, onun felsefesine uygun bir biçimde yetiştirdi. LEYLA TAVŞANOĞLU M esleğımizin piri Nezih De- mirkent' i yitirdik. Türk ga- zeteciliğinin ahlak ilkelen- ni korumayı, bunlan savunmayı ken- dine görev bilen Demirkent, sahibi olduğu Dünya gazetesini sonuna ka- dar bağımsız bir çizgıde tutmaya ça- lıştı. Bunun yanı sıra meslek örgüt- lerinin ayakta kalabilmesi için her türlü mücadeleyi verdi. Demirkent'ten sonra Dünya'da ne- ler olacak? Mesleğimiz kendine ye- ni bir öncü, bir ağabey bulacak mı? Demirkent'in ölûmü üzerine Dünya gazetesinin yükünü üstlenen Genel Yönetmen Osman Arolat'la konuşur- ken Demirkent sonrası dönemi gör- meye çalıştık. Arolat bize Dünya'nın satılmayacağını, 1200 çalışan arasın- da da tensikata gidilmeyeceğini söy- ledi. Koruyucu şemslye - Nezih Demirkent'ten sonra Dün- ya Şirketier Grubu'nda ne olur? AROLAT - Bildiğıniz gibi, Nezih Demirkent bir eğıticı, öğreticiydi. Bir anlamda önderdi. Yani iki vasfi bir- den vardı. Eğiticilik ve geliştiricilik vasfiyla bizleri bir anlamda onun mo- del düşüncesine, onun felsefesine uy- gun bir biçimde yetişirdi. Ama bu ye- tiştirmesine rağmen sizin de söyledi- ğiniz gibi bize kendi yönettiği biçim- de yol almamız alışkanlığını getirdi. Eskiden, bunda doğrudan bir yön- lehdirici, koruyucu şemsiye vardı. A- Osman Arolat, Demirkent'in yetiştirdiği kadrolarla tek amaçlannm bağımsE bir Dünya gazetesi olduğunu söylüyor. ma bugün artık bu yönlendirici ve koruyucu şemsiyeden yoksunuz. O yüzden takım oyunuyla biz bu mo- delde yeni bir düşünce ve yeni bir ge- liştirmeyi yaratarak devam etmek zo- rundayız. - Demirkent'invefaondan sonra en büyük hissedarlar, esj Prof. Işın De- mirkent vekmDidem Ersinanoiuvor. ADeninDünya'yısatmaeğuhnmde ol- duğu biçminde haberier çdayor. Sizin bu konudaki bilgfleriniz ne doğnıitu- da? Bagımsız gazete p'- AROLAT - Tabii ki olayın sıcaklı- ğı sürerken kesinleşmiş bir karardan söz etmeyebilirim. Ama kesine yakın birkararlan olduğunu biliyorum. Bi- rinci ve önceliklı kararlan, Nezih De- mirkent'in gazetesini Nezih Demir- kent'in bıraktığı çizgide ve altını de- falarcâ çîzerek söyledikleri gibi ba- ğrmsız bir gazete olarak sürdürme amacındalar. Bu amaç doğrultusun- da Nezih Demirkent'in yetiştirdiği kadrolarla birlikte bu olayı üstlenerek devam etme karanndalar. Didem Ersinan, Dünya Şirketler Grubu'nda daha dar alanda bir yöne- ticiyken bugün bu görevıni daha ge- niş alanda brr yöneticiliğe dönüştü- recektir. Bundan sonraki çözümlerde daha aktif rol oynayacaktır. Onlann bana söylediği ve hiç de- ğilse onlann bugünlerde bana verdi- ği görev açısındanbildiğım kadany- la tek ve en önemli amaç, bağımsız bir Dünya gazetesinin önümüzdeki dönemde de Nezih Demirkent'in is- tedıği çizgide yürümesidir. - Beffi internet kanallannda da çı- kıyor. Doğan ve Doğuş gruplanyla gö- rüşmeler olduğu söyleniyor. Bunlar nedir? AROLAT - Isterseniz önce Doğuş Grubu'ndan başlayayım. Aytran Şa- henk'in bizim gazetemizde yayımla- nanbirtaziye göriişü oldu. Bu görüş- te Şahenk, çok net bir biçimde Dün- ya gazetesinin bağımsızlığının Ne- zih Demirkent tarafından bize venl- miş bir görev olduğunu söylüyor. Bu görev bağlamında Ayhan Şa- henk olarak ve Doğuş Grubu olarak bize dışandan her türlü desteği vere- ceklerini vaat ediyor. O yüzden bun- dan öte bir işbirliğirün bugün için söz konusu olması mümkün değil. Pofluş ve Doğan grubu Zaten bugüne kadarki konuşmalar- da Doğuş ve Dünya'nın işbirliği, iki grubu üçüncü bir şirkette ayn yayın- larkonusundabir araya getirme bıçi- minde düşünülmüştü. Bu, bugün için mümkün değildir. tleriki aşamalarda bu belki yerüden gündeme getirilip ısıtılabilir. Doğan Grubu'yla olan ilişkimizde ise bizim Eko Dağıtım, YÖK protestosu davası YÖK'ün kuruluşunun 18. yüdönünıünü 6 Ekim 1999 tarihinde TÜYAP Kitap Fuan önfinde protesto etmek isteyen öğrencflerin Toplanü ve Gösteri Yûrfiyuşleri Yasaa'na muhakfet etmek suçundan vargüanmalanna devam ediidi. Beyoğhı 8. Ashye Ceza Mahketnesi'ndeki oturuma kaolan sanıklar Gfiiizar BiçicL Okay Yanar, AriDa Ceren, Mehmet Alşan, Semra Bulut ve Ebru Ünal slogan atmadudarnu, polisin "dağrfuT uyansını da duymadıklannı söyfedi. Avukat Safih Tosva, "CMUK'a göre mahkeme, mahkûmiyet dışmda bir karar verecekse 65 sanıkh bu davada daha fazia sanık dinlenmeden dava bitirikbüir" cfiye konuştu. Hâkim. Tosya'nın davanm bjtirümesi talebini, delillerin tamammın tnplanmadıgı gerekçesrvle reddederek oturumu ertekdl TOKYAD'ın Boğaziçi'ndeki mühürlü villalar için verdiği yasa teklifiyle ilgili tartışmalar sürüyor Vîllalar 6 rııhsatlı' ama 6 yasaları9 yok! OKTAYEKtNCt Kısa adı "TOKYAD" olan Tophı Konut Yapuncdan Der- neği'nın, 1987'den bu yana "hukuk dışT bir konumda bek- letilmekte olan Boğaziçi'ndeki villalara "yeniden ruhsat" ola- nağı sağlayacak "yasa teküfiy- le" ilgili tartışmalar sürüyor. Oktar: Yasadışı defll» TOKYAD Başkanı Üzeyir Garih tarafından Bayındırlık ve Iskân Bakanı Koray Aydm'a sunulan yasa teklifıni duyur- duğumuz 12 Şubat 2001 tan- hindeki "Boğaziçi'ne Özel Vü- la Affi Yasası" başhklı haberi- miz üzerine bir açıklama gön- deren TOKYAD 2. Başkanı SuatCumhurOktar. söz konu- suvillalann *yasadışıohnadık- lannı" beürtiyor. Aynı zamanda Kutlutaş Hol- • Yaklaşık 18 yıldır "yasal dayanaksız" bekletilen Boğaziçi'ndeki 1400 mühürlü villa için Koray Aydın'a özel yasa teklifı veren TOKYAD, eski inşaat ruhsatlannın "kazanılmış hak" yarattığını, amaçlannın bu haksızlığı gidermek olduğunu savunuyor... ding AŞ.'nin murahhas azası olan S.Cumhur Oktar; "Yürür- tükteki yasaya göre ve aynı ya- sa yürürtükte iken inşaat ruh- satlan ahndığı için kflzanılmış haklanvanhr" şeklinde tanım- ladığı bu villalar için TOK- YAD'ın neden yasa teklifi ha- zırladığını da şöyle özetliyor: "Hazine arazilerine değil, ta- mamen özelmüDdyetekonu ar- salar üzerindeinşa edflen bu ta- mamlanmamışyapdann Boğa- zki'nde bugûnkü durumlann- da bırakümasmın yol acüğı her türtûsakmcayı bertaraf edecek ve k»7amlmış hak kavramma hayatvereceken fazia bir veya iki maddeden ohışacak bir ya- sateklifıni,olavlara her zaman pozjtif yaklaşmımı müşahade ettiğimizImarve tskân Bakan- hğı'nm görüş ve takdhierine sunmuş bulunnyoruz_" 'Ruhsat rekoru' Boğaziçi'nde bu tartışmaya ve bu "yasa tekirfine" neden olan yaklaşık 1400 villa inşaatı var. Bu inşaatlar için lmar Ya- sası'nda 35.1985 tarihinde ya- pılan (47/f.md.si) bir değişiİdi- ğe göre ruhsat verilmişti... Bu değışiklik, "1. derece SİT" ol- duğu için genel imaryasağı bu- lunan Boğaziçi Yasası'yla da aynca kesin koruma alhna alı- nan "öngörünüm" bölgesinde- ki "sadece 5000 m2'den büyük parseUere" özel bir "imar hak- kı" getiriyor; yüzde 6 oranında ve 2 katlı konut (villa) yapımı- na olanak sağlıyordu... Maddeyi "esiflik" ilkesine ve "SİT alanmı koruma" kuralla- nna aykın bularak "iptal* eden 11.12.1986 tarihlı Anayasa Mahkemesi karan ise "4ayhk" gecikmeyle 18.04.1987'de Res- mi Gazete'de yayımlandı. Böylece, yasanın çıkartıldı- ğı 3.5.1985 ıle iptal karan (11. 12.1986) arasındaki yaklaşık "15 ydhk" sürede sadece 390 villa için ruhsat verilmişken, yargı karannın yayımlanması için geçen4 ay içınde tam 1071 villaya birden "tophıca inşaat nıhsatıverümesT kamuoyunda büyük tepkilere yol açü. Döne- min Bedrettin Dalan yöneti- mindeki beledıyesinde gerçek- leşen buhızh "ruhsatverme re- koru", ilerleyen yıllarda "CumhurbaşkanhğıDevletDe- nedeme Kurulu'nun" da bu villalan araştırma konusu yap- masına neden oldu. Inşaatları bitenler kurtulurken yanm ka- lanlar için uzun "bekleıne'' sü- reci başladı... Şimdı, iştebu *ruhsath'' ama ruhsatlanna dayanak tutulan yasa iptal edıldiğı için "hukuk dışı'' bir konuma düşen 1400 villanın "atabeti* TOKYAD'ın bu yasa teklifiyle yeniden gün- deme gelmiş oluyor. Yaklaşık "13 yıkbr" yasal müdahale bekleyen villalar için sadece "seyird" kalanyerel yö- netim sorumlulan da aslında kendilerinın neden olduğu bu tartışmayı "sessJzce" ızlemeyı yeğliyorlar. yani kapıdan kapıya dağıtım şirketi- miz ve Süper dağıtım şirketimiz ile bir işbirliğı, bir ortaklık söz konusu olacak. Biz bu ortaklığın "ÜçD" ola- rak gerçekleşmesini düşünüyorduk. Yani Doğuş, Doğan ve Dünya... Ora- da kesinleşmiş bir anlaşmaya vanla- madı. Nezih Bey, aşağı yukan ölü- münden 36 saat önce bunun son gö- rüşmesini Aydm Doğan'la yaptı. A- ma bu, bitmiş bir görüşme olamadı. O yüzden de belki ileride yeni işbir- liğı konuşmalan grupla tazelenebi- ür. Ama bunlann hiçbiri Dünya ga- zetesiyle doğrudan bağlantıh işler değil. Dünya gazetesi dışındaki şir- ketlerimizle bağlantıh. Bu işbirlikle- rini biz ya üçüncü bir şirkette ya da bizim yönetimimizde olan şirketle bu gruplann ortaklığı şeklinde düşünü- yoruz. Zaten görüşmeler de o doğrul- tuda yürüyordu. Ama Dünya gazetesinin hiçbir grupla butür bir işbirliği düşünülme- di. Gelen bu türdeki tekliflerin hepsi Nezih Bey tarafından reddedilmışti. Bugünden sonra benzeri tavnn de- vam edeceğini düşünmek yanlış ol- maz. çaiısanların durumu -Gnıptal200kişiçahşıyor.Gelecek dönemde bu 1200 çaltşanın durumu neolur? AROLAT-Grubun kredi kullarum riski ve borçlan açısından baktığrmız zaman 1200 kişi çalışan, dokuz şir- ketli bir gruba göre riski sıfir dene- cek bir noktada. O yüzden herhangi bir değişikliğin obnası söz konusu değil. Ama doğaldır ki bu 1200 arka- daşın kendi içinde daha verimli çalış- malannı talep etmemiz söz konusu- dur. Bu taleple de şirketlerin gelişme- sı, yeni dönemde daha başanh olma- lan için onlara yön ve hız vermemiz söz konusuolabilir. Herhangi bir ten- sıkat olmayacaktır. Ocak 2001 'de bir- çok gazete, birçok yaym organı cid- dı tensikatlara giderken Dünya gaze- tesinden sadece, bin kendi isteğiyle, öbürü de çok ciddi bir sorundan do-* layı aynlan iki kişi vardı. Dünya gazetesinde tensikat bugünden sonra da düşünül- müyor. Anadolu - Peki, Nezih Beyie birfik- te oluşturduğunuz Anado- hı'dakitş GeliştinneTopian- ülan bundan sonra ne ola- cak? AROLAT - O toplantılar- da özellikle konuşmacı ola- rak Nezih Bey' in çok önem- li bir ağırhğı, etkisi vardı. Bu ağırlık ve etkiyi bazı ye- ni dostlanmızı, yeni misyo- nerleri bu olaya katarak ge- liştirmeye çalışacağız. Ama Anadolu toplantılan devam edecek. Çünkü Nezih De- mirkent'in bize verdiği te- mel görevlerden biri, Ana- dolu'da yaygınlaşmak ve Anadolu'da belli gruplarla işbirliğini sürekli kılmaktı. Bizim gazetemizin modeli, bu yapıyı özümsemiş, içine sindirmiş durumda. - Dünya Şirketier Gru- bu'nun yurtdışma açdması projeleri de vardı. Bu kap- samda Yunanistan'daki Ekspres grubuyla ortak "Co- operatrön" (tşbuüği) adh bir de dergi çıkarmaya başladı- nız. Nezih Bey'in bundan başka projeleri var mrvdı? AROLAT -Nezih Demir- kent'in gazeteciliği, örgüt- çülüğü gibi bir önemli yanı da projeciliğiydi. Ülkenin yanrunda karşımıza çıkacak sorunlarla ilgili projeler üre- tir, o projeleri hayata geçir- meye çalışırdı. Dar ekono- mik imkânlanna rağmen birçok denemeyi yapmak- tan da kaçuımazdı. Dolayı- sıyla bu projeler devam ede- cektir.Yunan Ekspres gazete- siyle birlikte çıkarmakta ol- duğumuz dergi, onun son gör- düğü eseri oldu. Bu dergi ölü- münden birkaç gün önce ya- yın hayatına girdi. Onun daha önce hazırladı- ğı, özelükle elektronik medya alanındaki gelışmelerle ilgili çalışmalar yürütülecek. Bu çalışmalan esas olarak Yayın Koordinatörümüz tsmet Oir kul yürûtüyor. Bir yıldan beri bu alanda aldığımız mesafe çok fazia. Sanıyorum, gelecek dönemlerde bu çalışmalar katlanarak sürecek. GEÇMtŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ KrUerden Kniz Beğen! "Birmusibet (kötülük), bin nasıhatten lyidir" de- mişlerse de Türkıye'nin musibetleri aşa aşa duz- lüğe çıkacağına inanıyorsak vay halimize. MGK toplantısında yaşananları birkaç yönüyle irdelemeden değeriendinmeye kalkışmanın yeter- siz olduğu ayan beyan ortada. Bu nedenle önce medyanın haberierini ele ala- lım. Kapalı kapılar ardında yapılan resmi ve gizli önemli toplantılardan bıri başlamış. Bir süre son- ra Başbakan ve kurula katılan bakanlar toplantı- dan çıkıyor. Başbakan, her halinden belli olan bir kızgınlık ve sinirlilik içinde mikrofonun başına ge- çerek kendi yönünden bir açıklama yapıyor. Ve gazetecilerin görevleri yeni bir aşamaya sıçnyor. Artık, "Içeride ne oldu da Başbakan toplantıyı terk etti" sorusunun yanrtı ön plandadır. Bu yanıt da ha- ber kaynaklanna ulaşılarak alınabilir. Toplantıda üç görevli grubu var. Birincisi Cum- hurbaşkanı. Şimdıye kadar benzer durumlarda suskunluğunu koruduğu herkes tarafından bilini- yor. Askerierin ağızlarının ne derece sıkı olduğunu ve bıçak kemiğe dayanmadan (geçmışteki birkaç is- tisna dışmda) konuşmayı sevmediklerini biliyoruz. Geriye politikacılar kalıyor. Zaman zaman dev- let adamı gibi görünmeyi başarsalar da fırsatını bulduklannda kendilerine rakip ya da engel say- dıklannı harcamanın bin bir yolunu ustalıkla bula- bilen deneyimli ve şımdi hükümette bulunan po- litikacılar. Ne yazık ki medyada yer alan haberlerin ana kaynağı da bunlar. Toplantıda yaşananlan; anladıklan gibi mi, işle- rine geldiği gibi mı, yoksa gelecekte de kullanma- yı düşündükleri gibi mi anlattıklannı bilmiyoruz. Bu olasılıklar, gazetelerin haberlennın karşılaş- tınlmasından sonra akla geliveren ilk kuşkular. Sayın Cumhurbaşkanı anayasa kıtapçığını Baş- bakan'afırlattı mı, kendiliğınden Başbakan'ın önü- ne doğru sürdü mü, yoksa "Verin birde biz baka- lım" dendiğinde mi aynı hareketı yaptı, bilemiyo- ruz. Başbakan'ın tepkisine yol açan "Çamurüzerin- de otunıyorsunuz" suçlaması da gerçekten dile getirildi mi yoksa kamuoyunu yönlendirmek için uyduruldu mu? O da kesin olarak bilinmiyor. Ancak bütün bu tek yanlı bombardımana karşın kamuoyunun çoğunluğu, Sayın Cumhurbaşka- nı'nın yolsuzluklann üstüne gitme kararlılığını doğ- ru buluyor. Koalisyon ortağı partiler ve yetkilileri- nin gözden düşme sürecini yanlış bir uygulamay- la hızlandırdıklan da tepkilerden anlaşılıyor. Bir yandan "ekonomiyi düzeltmek" gerekçesiy- le UPF'nin her dediğine "evet" derken aymazlık- la yarattıklan yeni çöküş sürecinin zararlan da uz- manlann konusu. MGK krizinin yorumu Tarhan Erdem'in şu cüm- teleri ile özetlenebilir sanıyorum (Radikal, 20 Şu-. toat2001). "Dûn MGK'de olanlar ve Başbakanlık'tan yayı- lan kriz, 1975'ten beri tanıdığım Sayın Ecevit'e hiç ters değildir. Sorunlan çözmekte zorianınca, göz- leri başka yertere yönlendinveye çalışmak, tartış- mayı haklı sayılacağını umduğu yeni biralana ta~ şımak..." Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan'ın Cumhur- başkanı ile Başbakan konuşurken araya gırmesi- nin ise üzerinde ısrarla durduklan "devlet cıddıye- ti" ile nasıl bağdaştınlacağını gerçekten anlamak zor. Bütün yorumlar, yakın geçmişte yayımlanan, yakınlanna ilişkin haberler ve bir dönem kendisi- ne bağlı olan Halk Bankası'nın Devlet Denetleme Kurulu tarafından ıncelenmeye alınmasından duy- duğu hınca bağlanıyor. • • • Sayın Cumhurbaşkanı ile hükümet arasındaki ilk kriz MGK toplantısında yaşanmadı ki. Af yasasının gerı gönderilmesi, kimi kanun hük- münde kararnamelerin onaylanmaması, tarikat şeyhi Esad Coşan'ın, Süleymaniye Camisi'ne gö- mülme kararnamesinin reddiyle doğan Köşk-Hü- kümet krizleri akıllardaki en sıcak bılgiler. Bu krizlerle ilgili dozu kaçmış suçlamalarla Sa- yın Cumhurbaşkanı'nın yanıtlan hemen herkes ta- rafından anımsanıyor. Tüm Türkıye'nin gözleri onünde yaşanan suç- lamalara aldırmayıp da yaklaşık 20 kişi önündeki suçlamalara olağandışı tepkı göstermeyi değer- tendirmek zorunluluğu ınsanı şaşırtıyor. Toplantlannın gizli olduğu ozel yasasında yazı- lı bir kurulda olan bitenin, hem de o özel yasayı yü- rütmekle görevli Bakanlar Kurulu'nun başkanının delmesi de anlaşılır gibi değil. Hele Başbakan'ın bir yandan krizi aşma eğili- minde olduğunu açıklarken bir yandan da partisi- nin gruptoplantısında suçlamalannı sürdürme yo- lunu seçmesi, tipik bir politik savunma sergileme- si sayılmalı. Her şeye karşın "Durum vahim ama ümitsiz değil". oerinc@cumhuriyet.com.tr. Türkiye Cazeteciler Cemiyeti Nezih Demirkent'in anısı yaşatılacak istanbulHaberServı- si - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yöne- tim Kurulu, bir süre ön- ce yaşamını yitiren, Türic basınının duayen- lerinden, Dünya gaze- tesi sahibi Nezih Demir- kent'in anısını yaşat- mak üzere bir dızi et- kinlik gerçekleştirecek. TGC Yönetim Kuru- lu'nca yapılan yazılı açıklamada, Nezih De- mirkent anısma gerçek- leştirilecek etkinlikler şöyle: "TGC'ninÇemberB- taş'taki Basın Müze- si'nin Konferans Salo- nu'na "Nezih Demir- kent Konferans Salo- nu" adı vcrikiL Gazete- ciliğin çeşitli alanlann- da başanh gazetecilere veriunekte olan TGC Başan Ödülleri çerçe- vesinde Yönetim Kuru- lu'nun beüriediği özel ödüle "Nezih Demir- kent Özel Ödülü" adı verildi. TGC'nuı jiır- dun çeşitli yörelerinde düzenlediği Yerel Basın Meslek İçi Eğitim Semi- nerleri'nin 16'sında Ne- zih Demirkent'in yapü- ğı konuşmalann bir ki- tap halinde yayımlan- ması kararlaşünldL"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle