Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 ŞUBAT 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
GÖZ
ameliyatı
Emekli Sandığı'na
bağlı olanlar sağlık
hizmetini deviet, vakıf,
dernek ve üniversite
hastanelerinden alıyor,
bazı tetkik ve
tedavilerde ise
anlaşmalı özel sağlık
kuruluşlanndan
yararianıyoriar. Ve
özellikle emekli
memuriann hastane
kapılannda nasıt çile
çektiğini herkes
biliyor...
Istanbul'da
yedi milyon
dolar yatnmla
kurulmuş bir göz
hastanesi, göz
ameliyatlan için
Emekli Sandığı'na üç
yıl önce bir öneri
götürüyor. Emekli
Sandığı'nın vakıf ve
dernek hastanelerine
göz ameliyatı için
belirtediği fiyat
üzerinden yüzde 15
indirimle hizmet
venmeyi teklif ediyor.
Fakat Emekli
Sandığı'ndan yanrt
alamıyor. Çünkü
Emekli Sandığı,
hizmet alacağı sağlık
kurumunun vakıf ya
da dernek statüsünde
olmasını istiyor...
Devlet, memur ve
emeklilerinin aylarca
sıra beklemeden göz
ameliyatı olmasını
istemediği gibi,
ilginçtir, yûzde 15
indirimle de hiç
ilgilenmiyor!
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Bektronik posta: denizsomwcumhuriyetcom.tr
- Mesut Yılmaz 'Ben olsam,
MGK toplantısmı terk
etmezdim' demiş...
"Temel'in kulaklan cınlasın!"
illi Güvenlik Kurulu, Cumhurbaşkanrnın
başkanlığında dokuz üyeden oluşuyor.
Anayasa gereği Başbakan, Genelkurmay
Başkanı, Milli Savunma Bakanı, Içişleri
Bakanı, Dışişleri Bakanı, Kara Kuvvetleri Komutanı,
Deniz Kuvvetleri Komutanı, Hava Kuvvetleri Komu-
tanı ve Jandarma Genel Komutanı, kurul üyesi olu-
yor... Kurulun yedek üyesi bulunmuyor... Gündemin
özelliğine göre kurul toplantılarına ilgili bakan ve ki-
şiler çağrılıp görüşleri alınabiliyor.
Türkiye koalisyon hükümetlerine mahkûm oldu-
ğundan beri, ortaklardan başbakan yardımcısı olan-
lar Milli Güvenlik Kurulu toplantısına "ilgili bakan" ola-
rak sürekli davet üzerine katılıyor...
Kurul üyesi dışındaki davetliler, ancak kendileri-
ne söz hakkı verildiği ya da sorulduğu zaman gö-
rüşlerini açıklayabiliyor; siyasi koşullar gereği baş-
bakan yardımcısı sıfatıyla toplantılann "müdavim"i
bile olsalar bunların oy hakları bulunmuyor... Masa-
Misafir
nın çevresinde, kendilerini davet ettiren kurul üye-
si kişiye yakın bile otursalar, örneğin Başbakan Bü-
lent Ecevit'in yardımcısı Hüsamettin Özkan ile
Başbakan Yardımcıları Mesut Yılmaz ve Devlet
Bahçeli, Milli Güvenlik Kurulu'nda oy kullanamı-
yorlar; davetli bürokratlardan farklı bir konumda ol-
muyorlar, olamıyorlar... Çünkü onlar "misafir" olu-
yorlar! Evin reisi de Cumhurbaşkanı...
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Milli Gü-
venlik Kurulu'nda Ecevifin iddiasına göre devlet
geleneğine uymayan bir şekilde, terbiye sınınnı aşan
bir konuşma yapmış ve Hüsamettin Ozkan'ın beya-
nına göre de Ecevifin nutku tutulmuş olabilir...
Peki, Özkan'ın araya girip Cumhurbaşkanı'na laf
yetiştirmesine ne denir? >•
Devlet geleneğinde olmasa da halk arasındaki
atasözlerine göre iki kişi konuşurken üçüncüsüne
dinlemek düşeri Lafa karışan, araya giren kişi hele
bir misafirse durum daha da vahim demektir!
Ancak daha da vahim olanı, evin reisine laf yetiş-
tirmeye çalışan "misafir"in ağzından "nankör" söz-
cüğünün çıktığı iddiasıdır... Gördüğü iyiliğin, kendi-
sine bağışlanan bir şeyin kıymetini bilmeyen kişiye
nankör denir.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı kimden ne
"ihsan" görmüştür ki karşılığında birilerine "minnet"
duyacaktır? Bu bakımdan Cumhurbaşkanı'na yöne-
lik "nankör" ifadesi bir hakarettir ve Türk Ceza Ya-
sası'na göre üç yıldan az olmamak üzere hapis ce-
zası gerektirir. Iddianın yalanlanmaması durumun-
da, suç yayın organlannda da tekrarlandığı için ce-
zanın üçte birden yanya kadar arttırılması söz ko-
nusudur. Böylece "misafir" umduğunu değil buldu-
ğunu yemiş olur! . > ,
SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKVRTCEBE
• •• ••••••• '"<"Ykft6k^t*m*im ,
Yüksek Yerilim Hatb
erdincutkuft yahoo.com
CHP halka açıhyor:
Borsada mı yoksa blok satış yoluyla mı?
Dekan kızı imam nikâhlı kuma!
Bazı kurumlann ve kuruluşlann
girişimiyle toplu nikahlar kıyıldığını
gazetelerden, televizyonlardan
biliyoruz... Kırsal kesimlerdeki ya da
kentlerin varoşlarındaki bu toplu
nikahlar sırasında, zaman zaman
erkeğin "imam nikâhlı" ikinci eşinin
de "koca"sıyla evlenmek istediğine
tanık oluyoruz... Acı acı düşünüyor,
cehalete ve cehaletten beslenen
sömürüye karşı daha çok
çalışılması gerektığini anlıyoruz...
Ama bu kez farklı bir öykü ile
karşılaşıyoruz:
Anadolu'da bir üniversitenin bir
fakültesindeki dekan, üniversite
mezunu kızını -ki hukuk eğitimi
aJmış- "imam nikâhı" ile bir erkeğe
ikinci eş olarak veriyor! Anadolu'da
buna kuma deniyor...
Bir dönem şeriatçılann
kuşatması altındaki
üniversitelerde rektörierin
değişimiyle, kızını "imam nikahı" ile
ikinci eş olarak evlendirdiği, kızını
kuma olarak verdiği çevredeki
herkes tarafından bilinen dekanın
da değişmesi beklenirken tam aksi
oluyor...
"Kumapeder", dekanlık görevine
ikinci kez atanıyor. Dekan,
koltuğuna daha bir sağlam
oturuyor; oturmakla kalmıyor, bir
erkeğe ikinci eş olarak verdiği kızını
da aynı üniversiteye "araştırma
görevlisi" olarak aldırıyor... Hem de
"medeni hukuk" derslerinin
okutulduğu fakülteye!
TEKZİP
24.11.2000 tarihli gazete-
nizin 15. sayfasında yer alan
"Vaziyet" köşesinde "Tele-
kom'da KKK'li Avı" başlık-
h yazınızla gerçeğe aykın
ve asılsız beyanda bulunula-
rak kişilik haklanm ihlâl edil-
miştir.
Söz konusu haber içeriği
gerçeği yansıtmamaktadır.
Şöyle ki:
11 Müdürlüğümüz persone-
lijan sözleşmesınin yenilenip..
yenilenmemesi konusu, 4502
sayılı yasa, 2000/331 sayılı
Bakanlar Kurulu Karan ve
Yönetim Kurulunun 291 sa-
yılı karan çerçevesinde Türk
Telekomûnikasyon A.Ş.nin
yeniden yapılanarak, Norm
kadrolannın tespiti ile ilgi-
lidir. Mevcut çalışanların
başvurulan II Telekom Mü-
dürlüğü yönetici kademesi
ile birlikte değerlendirilerek
norm kadro ile sınırlı olarak
kabul edilmektedir. Bu ko-
nuda kişinin dini, mezhebi,
siyasi görüşü, doğum yeri
ya da okuduğu gazete de-
ğerlendirmelerimizde hiçbir
şekilde dikkate alınmamak-
tadır.
ÇevTemdeki veya uzağım-
daki hiçbir kişiye iddia edil-
diği gibi burada "KKK"la-
ra yer yok tarzında ya da bu-
na benzer bir konuşmam ol-
mamıştır. Benim düşünce-
me göre, T.C. Vatandaşı olan
herkes eşit statüde olup, ki-
şinin doğum yeri ve mezhe-
bi çahşma hayatında önem
taşımamaktadır.
Norm kadrolara yapılan
atamalanmızda, personelin
görevini takibi, başansı, li-
yakati, gibi objektif kriterler
göz önüne ahnmakta olup,
Norm Kadro dışında kalan
personel için ilave kadrolar
Genel Müdürlüğümüzden
talep edilmiştir.
Sayın Deniz Som bu habe-
ri yayınlamadan önce benim
de görüşümü almış olsaydı
sanıyorum ki bu yazıyı ya-
yınlamazdı.
tst. Anadolu Yakası
ll Telekom Müdürü
İrfan YILDIZ
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak(<! turk.net
ÇtZGİLİK KÂMtL MASARACI
Gelir Dağılıım ve Oğretim
Uyelerinin Istekleri
Dr. tSMAÎL KILINÇ
Üniversite öğretim üyeleri,
Cumhurbaşkanı ile görüşerek al-
dıkJanücretlerin azaldığını, 1980'li
yıllarda bir generalin ücretine eşit
ücret ahrlarken bugün general
ücretinin gerisinde kaldıklannı ve
hatta fakirlik sınınnda olduklan-
nı açıklamışlar ve ücretlerinde iyi-
leştirme beklediklerini dile getir-
mişlerdir.
Şimdi açıkladıklan ve açıkla-
madıklanndan söz edelim;
• Evet, öğretim uyelerinin üc-
retleri azalmıştır. Yırmi yıldır %60-
70 ortalama enflasyon oranıyla
boğuşan bir ülkede kimin ücreti
azalmadı ki! Öğretim üyeleri ge-
çinemiyorsa o zaman işçi, memur,
emekli ve öğretmenlerin (%70'inin
ek işte çalıştığı söylenmektedir)
bırakın fakirlik sınınnı, açlıktan öl-
meleri gerekmektedir.
• Türkiye'de gelir dağılımı son
yirmi yılda korkunç derecede bo-
zulmuştur. Fark 1 'e 236 olmuş-
tur. %20'lik dilim ulusal gelirin
%80'ini elde etmektedir. öğretim
üyeleri de diğerleri gibi bu bozuk
dağılımın kurbanıdırlar. Öğretim
uyelerinin görevi bu bozukluğu
bütün yönleriyle ortaya koymak
ve karşı çıkmaktır, seslerini duyur-
maktır.
Sadece benim ücretim azaldı,
bana biraz kıyak geçin, demek-
le öğretim üyesi sorumluluğundan
kaçmamalıdır. Sorumluluğu bu
gelir çarpıklığıyla mücadele et-
mektir, onu politikacıların gözle-
ri önüne sermek ve gerekirse bas-
kı grupları oluşturmaktır. Bilim
adamı eğer bilimsel çalışmalara
kendini vermişse gerekirse aç da
kalabilir. Yüzyılımız zengin, kamı
tok bilim adamlanndan söz etmez.
Zor koşullarda, destek görme-
yen, kısıtlı olanaklarla çalışmış
bilim adamlanndan söz eder ki
bunlar bilim dünyasını, teknolo-
jiyi, buluşlan, kısacası insanlığı
bugünkü gönenç düzeyine ge-
tirmeyi başarmışlardır. Yememiş-
ler, yedirmişler ama bilimi de terk
etmemişlerdir. "Film değil bilim"
yapmışlardır.
Açıklanmayanlara gelelim...
Öğretim üyeleri sadece dev-
letten aldıkları ücretten söz et-
mektedirler. Peki;
• Ek ders ücretleri ne kadardır?
Bir Prof., Doç. aylık ne kadar ders
vermekle zorunludur ve verdiği
dersler sonunda eline geçen ne-
dir?
• İkinci öğretim ile ilgili olarak
verilen derslerden ellerine ne geç-
mektedir?
• Makaım tazminatı olarak (gü-
lünç de olsa) döner sermayeler-
den ne kadar para almaktadırlar?
• Doktora öğrencileri için ne
almaktadırlar?
• Bilirkışilik yapmakta, kitap
yazmakta ve telif haklan almak-
tadırlar. Bunların toplamı nedir?
• Özel, vakıf üniversitelerinde
yanm gün de olsa ders vermek-
tedirler. Buradan da bir ücret al-
maktadırlar.
• Öğretim uyelerinin ne kada-
n üniversite lojmanlannda kal-
maktadır?
ve diğer kimi paraya dönüşe-
bilecek avantajlar.
Şimdi bütün bu ek gelirleri de
eklediğimizde karşımıza nasıl bir
ücret düzeyi çıkmaktadır? işçi,
emekli, öğretmen, memurun bu
tür ek gelir olanaklan var mıdır?
Oturup hallerine şükretsinler
demek istemiyorum. Ama yapa-
cakları en onuıiu iş Türkiye'deki
çarpık, bozuk gelir dağılımınıdü-
zeltmek için çaba göstermektir.
Gelir dağılımını bozanlan, çete-
leri, rantçılan, kara paracılan, ver-
gi kaçıranlan, devletı hortumlayan-
lan da halka teşhir etmektir, bilim-
sel toplantı ve yazılaıia. Gerisi
boş hayaldir.
-" im
HARBl SEMÎH POROY semihporoy(ayahoo.com
KEDl LEVO APTÜLtKA
TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Şubat
Smrt humma h*Cta
tığı oprtaya» sirri-
Sinek
SARf HUMMA NASIL BULAŞfYOR?.
13OZ 'DE ScrSÜIV, A£D 'oe 8ULJJA/AN s/t/eı HUMMA nf
S , söz
DÜZ ÇİZGÎ
ÜMİT ZİLELİ
'Nankör Kedif
KorkusuL
Eşi görülmemiş "devlet krizi" üzerine yapılan tar-
tışmalan izliyorum...
- Cumhurbaşkanı terbiye sınııiarını aştı... Hayır
aşmadı!..
- Başbakan duygusal davrandı, krizi o başlattı...
- Hüsamettin Ozkan, Cumhurbaşkanı'na "nan-
kör kedi" deöi...
- Anayasa kitapçığını kim, kimin kafasınafırlattı!..
Galiba "Türk tipi tartışma" bu olsa gerek!.. Konu-
nun özünü göz ardı edip biçim üzerinde ölesiye tar-
tışıyoruz. Tıpkı "MemurKararnamesi" sırasında ko-
nunun hukuka aykırılığını ıskalayıp Cumhurbaşka-
nı'nı "irticaya kol kanat germekle" suçladığımız gi-
bi... Tıpkı "Beyaz Enerji" operasyonu esnasında
enerji alanında yapılan büyükyolsuzluklan birtara- '
fa bırakıp, bir gazeteye demeç verdiği ileri sürülen
jandarma subayının kaç yıldızı olduğunu tartıştığı-
mız gibi... Ylne aynı operasyon sırasında doğruya
ulaşmak için bilgi ve belge toplamaya çalışan sav-
cıyı alkışlayacağımız yerde, en yetkili ağızdan "dev-
letin saygınlığına gölge düşürdü" diye çarmıha ger-
meye kalkıştığımız gibi!..
Pazartesı sabahı Türkiye'yı sarsan, zaten pamuk
ipliğine bağlı ve de yoksul halkın canına okumuş IMF
patentli ekonomik karariarı zora sokan, Merkez Ban-
kası'ndan birkaç saat içinde 7 milyar dolar çekilme-
sine neden olan "devlet krizi"nûe de aynen böyle
oldu... Konunun yaşamsal "özü" bir kenara bırakı-
lıp biçimi üzerinde görüş ve yorumlar döktürüldü.
- Neydi konunun özü?..
Cumhurbaşkanı'nın, tarihinde ilk kez Devlet De-
netleme Kurulu'nu, özellikle kamu bankalannı so-
ruşturmakla görevlendirmesiydi. Cumhurbaşkanı
kamuoyuna yıllardır "görev zaran" diye yutturulan
20 milyar dolarlık geri dönmeyen kredilerle ilgili
"uyutma" politikalanndan rahatsızdı ve bunu Milli Gü-
venlik Kurulu toplantısında açıkça söyledi.
- Peki, hangi bankalar bunlar?..
Ziraat Bankası, Emlakbank ve Halk Bankası!.. Ba-
tık kredi ve yolsuzluk söylentileri ayyuka ulaşan bu
bankalardan Halk Bankası, Başbakan Yardımcısı
Hüsamettin Özkan'a bağlı...
- Hani, şu Cumhurbaşkanı'na "nankör kedi" di-
yen Özkan'a!..
• • • • . •
Bu arkadaşı biraz tanıyalım...
Tanıyalım ki nereden nereye geldiğini ve bugün ne-
lere hükmettiğini daha lyı anlayabılelim!
Kamuoyundaki yaygın kanıya göre Hüsamettin
Bey, Başbakan Ecevit'in "manevi evladıl.."
Zaten krizden sonra kendisi de yaptığı açıklama-
da, "Sanki babama hakaret edilmiş gibi hissettim.
Onun kilitlendiğini görünce müdahale ettim" diye-
rek bu sıfatı benimsediğini ilan etti..
Hürriyet gazetesinin "portre uzmanı" sevgili Fa-
ruk Bildirici'nin kalemınden birkaç noktayı daha
aktarayım:
- 1991 seçimlerinde Ecevit, Bayrampaşa Be-
lediye Başkanı Necdet Özkan'dan izin iştedl:
"Hüsamettin Bey'i evlatlık verir misiniz?" Özkan
hiç düşünmeden onay verdi; "O zaten sizin ev-
ladınız!.." Özkan'ın yıldızı bu tarihten Itibaren
parladı. 95 seçimlerinden sonra DSP Grup Baş-
kanvekili oldu. Böylelikle bugünlere uzanan "Si-
yasi Komiser" rolüne de soyundu. Hiç kimse
onun izni olmadan Ecevit'le görüşemiyor, de-
meç veremiyor, toplantılara katılamıyordu. Za-
ten kendi makamından çok, Ecevit'in özel kale-
minde bulunuyordu. Özkan ile tüdişen birinki
DSP'de hayat şansı yoktu...
Birkaç ekleme daha yapmak lazım; Özkan'ın ka-
yınvalidesınin adı birkaç ay önce Egebank skanda-
lı çerçevesinde gündeme geldi. Ecevit dahi açıkla-
mayaparak "Ûnemli değilmiş, birev satışıymış"de-
me ihtıyacı duydu. Ardından Hüsamettin Bey'e bağ-
lı Halk Bankası'nın 2000 yılı içinde Sabah Grubu'na
ya da Etibank'a 187 milyon dolar kredi aktardığı
gündeme geldi. Buna Vakıfbank'tan yıne aynı gru-
ba 100 milyon dolarlık kredi venldiği eklenince bir-
takım başlar fena halde ağrımaya başladı!.. Çünkü
bu kredilerin üzerinden kısa bir süre geçtikten son-
ra Etibank battı!.. Hüsamettin Özkan'ın Sabah Gru-
bu ile ne denli yakın olduğu da bu süreç içinde de-
falarca yazıldı.
İşte, Cumhurbaşkanı Sezer*in Devlet Denetleme
Kurulu'nu harekete geçirmesı ve kurul müfettişleri-
nin özellikle batık banka sahıplennın kamu banka-
larıyla olan ilişkilerini araştırmaya başlaması zaten
gergin olan ıpleri MGK'de koparttı. Akçeli ilışkilerin
"bir yerlere" fena halde uzanacağı korkusu gölge-
deki bakana "nankör kedi" dedırtiverdi!.. "Omaka-
ma benim sayemde oturdun" sığlığına esir olanlar,
doğal olarak nankörlükle onur, kapıkulu olmakla ba-
ğımsız ve dürüst olmak arasındaki farklan es geçebilir-
ler...
- Olayın özü işte bu kadar basitü!
E-posta: uzileli@ixir.com
Faks:(0212)287 42 41
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Mimar
Sinan'ın baş-
yapıtı sayılan
1 2 3 4 5 6 7 8
1 2 3
cami. 2/ Buğ- 3
day tanesinin .
olgunlaşma-
mış içi... Top- 5
rağı işlemek 5
içinkullanılan
demir araç. 3/
Ticarette kul- 8
lanılması he- g
men mümkün
olan para... Sıcak böl-
gelerde yetişen çok sert 1
bir ağaç. 4/ Küçük er- 2
kekkardeş... tlkelbirsi- 3
lah...llgiekı.5/Birtür 4
kalın ve ağır çizme. 6/ 5
Dolma yapmak için ha- g
zırlanankanşım...Bü- 7
yük Menderes delta- „
smda, zengin bir kuş
yapısına sahip olan göl.
II Kalkan ve zırh gibi korunma aracı... Yeni Zelan-
da'da yaşayan ve kanatlan küt olduğu için uçamayan
bir kuş. 8/ Kahramanlık, savaş gibi konulan işleyen
şiir türü... Fransa'da bir kent. 9/ Ağızda güç eriyen biı
şeker... Rütbesiz asker.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Ipekli bir kumaş türü. 2/ Bir şeyin içindeki
öz... Gemiyi istenilen yerde tutmak için bir zincir-
le denize atılan demir. 3/ Sıvı... Istem dışı yapılan
hareket. 4/ Kayınbirader... Yahya Kemal'ın hece öl-
çüsüyle yazdığı tek şiiri... Bir bağlaç. 5/ Ağaçtan
yapılmış top ya da gürz. 6/ "Hiçbir şey gideremez
— sıkıntımı/Memleketimin şarkılan ve tütünü gi-
bi" (Nâzım Hikmet)... Ipucu. II Özel gezinti gemi-
si... Kahverengi ve tüylü kabuğu olan, C vitaminin-
ce zengin bir meyve. 8/ Sanat, hüner... "Şunlar ki
çoktur mallan/Gör — oldu halleri" (Yunus Emre).
9/ Bir şeye inanarak bağlanış... Erken.