25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22. EKlM 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Diplomatlar: Son kararla, AGSP'de Türkiye'ye geri adım attınlmak isteniyor AB'nin güvenlikmanevrasıAYHANŞİMŞEK AINKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AB liderlerinin, Avrupa'nın geleceği çalışmalanna Türkiye'nin katılımını öngörmediklerini açıklaması, Ankara'da, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikasrna (AGSP) yönelik yeni bir manevra olarak değerlendirildi. Diplomatik kaynaklar, Türkiye'ye AGSP konusunda geri adım attırmak isteyen AB'nin "aba attmdan sopa gösterdiğT degerlendirmesıni yaptılar. AB liderleri, 19 Ekım'de • Diplomatlara göre, Laeken Zirvesi'nde 'Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası' konusunda sonuç almak isteyen AB liderleri son çıkışlanyla Türkiye'yi koşullanndan vazgeçirmeyi hedefliyor. Brüksel'de yaptıklan zirvede AGSP konusunda Ankara'nın ikna edilmesine yönelik yeni biı baskı sürecini başlattılar. Türkiye'nın AB'nin geleceği çalışmalanna katılımını tartışmaya açan liderler, bu konuda son kararlannı aralık ayında düzenlenecek Laekan Zirvesi'nde vereceklerini açıkladılar. Laekan Zırvesi, AGSP çahşmalarının ele alınacağı zirve olması nedenıyle büyük önem taşıyor. AB liderleri, 11 Eylül saldınlannın ardından daha da önem kazanan AGSP konusunda bu zirvede sonuç almak istiyor. Diplomatlar, AB liderlerinin Türkiye'yi diğer aday ülkelerden ayn rutarak aldıklan karann Ankara'ya, "AGSP konusunda Kraruuzı sürdürür, Uerlemeyi engeDerseniz; biz de size bakışmuzı yeniden değerlenduiriz" uyansı olduğunu kaydediyorlar. AB'nin bumesajı, Türkiye'nin diğer aday ülkelerle eşit statüsünün değişebileceği uyansını da içeriyor. Heyet geliyor Edinilen bügilere göre, AB'nin bu son uyanlannın ardından îngiltere Dışışleri Bakanlığı'ndan Peter Ricketts başkanlığında bir heyet, AGSP konusunda uzlaşma aramak için bu hafta Türkiye'ye gelececek. AGSP'nin oluşum sürecinde önemli rol oynayan îngiltere, Ankara'ya geçen yıl sonunda da üst düzey bir heyet göndermiş ancak sonuç alınamamıştı. AB, 2003 yılına kadar 60 bin kişilik bir acil müdahale gücü oluşturmayı hedefliyor. Bu gücün NATO'nun olanaklannı da kullanmasını öngören AB, birlik üyesi olmayan NATO müttefiklerinin ise sürece kahlımlannı smırlı tutmaya çahşıyor. Türkiye ise NATO olanaklannın kullanılacağı operasyonlann her aşamasına katılım istiyor. 146 delegenin oyunu aldı Soner TGS Genel Başkanı seçildi İstanbul Haber Servisi - Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanlığı'na gazetemiz yayın kurulu üyesi ve yazarlarından Şükran Soner seçildi. TGS'nin dün gerçekleştirilen 16. Dönem Olağan Genel Kurulu Sonuç Bıldirgesi'nde, kıdem tazminatlan ve ikramiyelerin kaldınlması ıle ilgili girişimlere karşı tüm basın emekçilennin TGS öncülüğünde gereken tepkiyi gösterecekleri vurgulandı. TGC Burhan Felek Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen genel kurulun ikinci gününde seçimler yapıldı. Toplam 165 delegeden 146'suunoy kullandığı seçim sonucu genel başkanlığa, tek aday olan Şükran Soner getirildi. Genel sekreterliğe de. delegelerden 101 'inin oyunu alan Anadolu Ajansı muhabiri Ercan Sadık İpekçi yeniden seçildi. Genel sekreterliğe aday olan Vedat Çuhadar ise 43 oy aldı. Hasan Ercan'ın genel mali sekreterliğe getirildiği oylama sonucu, TGS'nin yeni yönetim kurulu da Irfan Başçuhadar, Behzat Erkoç, Celal Uğurlu, Nurcan Gökdemir ve Mettem Fırath'dan oluştu. Denetleme Kurulu'na Tuncay Yddınm, Esin Oztürk ve HaHl tbrahim Üner, Disiplin Kuruluna da Acar Şölen. Büknt Karatosun, Muhittin Doğan ve Musa Gurbüz seçildi. Türk-Iş delegelığine de Şükran Sonerj Ercan Sadık İpekçi, Hasan Ercan ve AtiDa Ozsever getirildi. Genel kurul sonuç bildirgesinde ise TGS, bazı gazetecilerin Türkiye'nin sıcak savaşa sokulması için akıl almaz bir propaganda faaliyeti gösterdiğıne dikkat çekerek bu faaliyetleri "utanç verici" olarak nitelendirdi ve kınadı. • Genel Kurul Sonuç Bildirgesi'nde, kıdem tazminatlan ve ikramiyelerin kaldınlması ile ilgili girişimlere karşı tüm basın emekçilennin TGS öncülüğünde gereken tepkiyi gösterecekleri vurgulandı. Mitiııg gi HADEFli Siirt Belediye Başkanı \L Setim Özalp'in oğlu Mesut Özalp'in düğünü Kı/lar Tepesi'ndeki açıkhava tiyatrosunda yaklaşık İS bin kişinin katıhmıyla gerçekleştirildL HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak'ın da katüdığı düğünde binlerce kişiye yemek ikram edildi. Siirt Belediye Başkanı M. Selim Özalp'in oğlu Mesut Ozalp ile Derya Aksu'nun açık hava tiyatrosundaki düğünü HADEP miünglerini ammsattı. tki gün süren düğüne HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak ve eşi Seycan Bozlak ile bölgedeki HADEP'Ii belediye başkanlan katıldı. MahaUi giysikr içindeki davetliler, iki gün Ud gece boyunca kızlı erkekli halaylar çekti, türküler söyledi. Belediye başkanlan da halaylara kaükiı. Düğünde binlerce kişiye mahalli kavurma ve sac ekmeği ikram edildi. tkramın ardından davetliler gelin ve damadın önünde uzun takı kuynıklan oluşturdu. (ALİ BlLGlLl) Susurluk'ta karar haflasıANKARA (AA) - Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Susurluk'ta mey- dana gelen trafik kazasından sonra ortaya atılan iddialarla il- gili yargılanan eski Özel Hare- kât Dairesi Başkanvekili tbra- him Şahin ile eski MİT görev- lisi Korkut Eken'in 6'şar yıl, eski özel harekâtçı polis me- murlarının da aralanndabulun- duğu 12 samğın da 4'er yıl ağır hapis cezasına çarptınhnasına ilişkin davada karannı 24 Ekim Çarşamba günü açıklayacak. Yargıtay Cumhuriyet Başsav- cılığı'nca hazırlanan tebliğna- mede, İstanbul 6 No'lu DGM'nin verdiği karann usul ve yasaya uygun olduğu belirtile- rek onanması istenmişti. Yargı- tay 8. Ceza Dairesi, sanıklar hak- kuıda verilen mahkûmiyet kara- nnı onarsa, sanıklann olağanüs- tü kanun yolu olarak bilinen "ka- rardüzeltmeT ' istemindebulun- ma haklan var. Ancak bu iste- min öncelikle Yargıtay Cumhu- riyet Başsavcdığı'nca kabul edil- mesi gerekiyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsav- cıhğı'nın tebliğnamesinin bağ- layıcılığı bulunmuyor. Tebliğ- namenin aksine tstanbul 6 No'lu DGM'nin verdiği mahkûmiyet karan bozulursa, Başsavcılık, bu karara doğrudan Ceza Ge- nel Kurulu'nda itiraz edebili- yor. Bu durumda son sözü ge- nel kurul söyleyecek. Başsav- cılık, 8. Ceza Dairesi'nin boz- ma karanm yerinde görür ve iti- raz etmezse, sanıklar îstanbul 6 No'lu DGM'de yeniden yargıla- nacaklar. Bakan Gürel: AB, bu dar bakıştan kurtulmah ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Devlet Ba- kanı ve hükümet sözcü- sü Şükrü Sina Gürel, AB'nin, Avrupa'nın ge- leceği çahşmalannda Türkiye'yi dışanda bı- rakmak istemesine tepki gösterdi. Belçika Dışişleri Ba- kanı Louis Michel'in bu yöndeki açıklamalannı eleştiren Gürel, "AB, Türkiye'ye karşı böyle dar bakışh, sığ değerlen- dirmelerden artık vaz- geçmeti" dedi. CNN Türk'te yayım- lanan Kafe Siyaset prog- ramında gündeme ilişkin sorulan yanıtlayan Dev- let Bakanı Gürel, AB li- derlerinin Avrupa'nın ge- leceğinde Türkiye'yi di- ğer aday ülkelerden ayn tutan yaklaşımını da de- ğerlendirdi. AB üyeleri arasında Türkiye konusunda fark- h düşünenler bulundu- ğunu ancak Birlik politi- kalanna genelde "Tür- kîye'ye gündelik çıkarla- n açısmdan bakanlann" yön verdiğini kaydeden Gürel, "Belçika Dışişleri Bakam'nınşu son açıkla- malanna bakın, ne ka- dar sığ değeriendirmekr. AB'nin Türkiye'ye yöne- Hkbutürdarbakışhyak- laşımlan arûk değiştir- mesi gerek Yok eğer bun- lar değjşmeyecekse bunu da bilelün, biz de ona gö- re tutumumuzu belirle- yelim" diye konuştu. Gürel, Kıbns konusun- daki son gelişmeleri de- ğerlendirirken de AB 'nin Kıbns konusunda attığı yanlış adımlarla bugün kendi kendisini köşeye sıkıştırdığıru söyledi. Gürel "Bunu ABiçeri- sindeki baa ilgili taraflar da kabul ediyorlar.Bizise bu yanhş adımların be- defiîıi başkasma ödetmek ne kadar doğru, bunu so- ruyoruz" dedi. Jfc İJjRMg/AYDIN ENGtN aengin(a doruk.net.tr Stptukenmezebenzeyen ve ar- tık (An evet, artık!) kanıksadığımız Afganistan bombardımanı haber- lerinden fırsat bulup "o" haberi de okuyabildiniz mi bilmiyorum... Referanduma gidilecek mi, gi- dilmeyecek mi? Yoksa saldınlara, belden aşağıya tekme sallama nu- maralannarağmen "Çankayayar- gıcı" kaya gibi direnince, süklüm püklüm, "Değiştirdiğimiz şu ana- yasayı bir daha değiştirip şu re- ferandum karabasanından kur- tulsakmı; kurtulabtörmiyiz" hesap- lannın içine dalan fikir, para ve il- ke fukarası hükümetin geieceğini tartışan haberlerin arasından "o" haberi de fark edip okudunuz mu bilmiyorum... Siz de sarsıldınız mı bilmiyo- rum... Simitçiden söz ediyorum. Tür- kiye Büyük Millet Meclisi'nin önün- deki Milli Egemenlik Parkı'nda kendini asan 19 yaşındaki simit- çiden söz ediyorum. Çorum köylüklerinden kalkıp, başkente göç edip, Ankara'nın Akdere gecekondu semtinın Mut- lu Mahallesi'ndeki yoksullukoca- ğından her sabah gün doğma- dan kalkıp bu ülkeyi esenliğe ka- vuşturmak, yoksulluğu yenmek Simitçinin Isyanı üzere anayasal yükümlülük üst- lenmiş Türkiye Büyük Millet Mec- lisi'nin brtişiğinde simit satan Tun- cay Samalı'nın intiharından söz ediyorum. O güne kadar vartığını bilme- dikleri, varlığını bilmeye gerek de duymadıkları gecekondu evine üşüşen habercilere bir akrabası onu anlatmış: - Bütün gün simit satardı. Sa- bah 4.30'da kalkardı. Efendi ço- cuktu. Ama biraz isyankârdı... Efendi ama biraz ısyankâr!.. Isyanı onu eyleme sürüklemiş. Eyiemi, kendini yok etmekten ibaret. • • • Dramasanatının en zorlu dalı tra- gedyadır. Tragedya, insanların kaderleri- ne, yazgılanna başkaldırmalannı ve yenilmelerini anlatır. Tragedyanın kahramanları he- men her zaman soylu, varlıklı sı- nıflardan çıkar. Krallar, prensler, prensesler. Kral oğlu Orestes, kral kızı Elektra, kral Oidipus. kral kı- zı Iphigenie, kral kızı Kassand- ra, prens Hamlet, kral Lear... Akdere'nin Mutlu Mahalle- si'nden mutsuz ve sıradan yurt- taş, simrtçi Tuncay Samalı1 nin tra- gedyasından söz edilebilir mi? Edılır. 19 yaşında bir simrtçi yurttaş, An- kara'nın herhangi bir yerinde de- ğıl, Ulusal Egemenlik Parkı'nda intiharettiyse... O parkın bittiği yerde "ulusal egemenliği" ulus adına ete kerrti- ğe büründüren Türkiye Büyük Mil- let Meclisi'nin görkemli binalan yükseliyorsa... 19 yaşındaki simitçi, çamaşır ipinin ucunda sallanmaya başla- dığı dakikalarda TBMM, devletin yoksullara yaptığı veyapacağı yar- dımı konu edınen bir önergeyi gö- rüşmekte ise... 19 yaşındaki simitçi, çıkanldığı darağacında. ayağının altındaki iskemleyi cellattan önce kendi de- viren tragedya kahramanları gibi, kendine darağacı seçtiğı ağacın al- tına, kendi ekmekteknesıni,tek "üretim aracı"n, simitçi tablasını çekip, üstüne çıkıp kendi tekme- lediyse... Bu tragedyanın ta kendisidir. Tragedyanın ustalan Sophok- les'in, Euripides'ın. Shakespe- are'in kıskanacağı kadar derin bir tragedyadır... Simitçi delikanlının «yleminde Türkiye'nin tragedyası yansır... • • * Kişi ne zaman kendini yok eder? Intihara dönüşen bir isyanı tetik- leyen nedir? Kaderine başkaldıran kimdir ve neden başkaldınsını sa- dece kendini yok etmekle smırlı kı- lar? Yalın bir yanıt: Kuşaalmıştr ve çaresizdir!.. Bazan bir hapishane hücresin- deki çıldırtıcı yalrtılmışlığa. bırçok yıllık "cezası"nı satt dört duvar ara- sında tutularak değil. her gün iti- lip kakılarak, dövülerek, aşağıla- narak, onuru hoyratça zedelene- rek geçirmeye zorianır ve başkal- dınr. Çıplak bedenıni namlu yapar; canını mermı yapıp namluya sü- rer. Günbegün erir ve ölür. Bazan bir simıtçıdır. Her sabah 4.30'da kalkar. (En son ne zaman 4.30'da kalktnızve kaç kez4.30'da kalktıne?). Sabahtan akşama "Ulu- sal Egemenlik Parkı'nda simit sa- tar ve akşama yine aç, yine yor- gun, yine çaresiz, yine kavurucu bir yoksullukla kuşatılmıştır. Mut- lu Mahallesi'ndeki evine döner. Ertesi salah 4.30'da... Başkaldınr. Çaresiz ve kuşatılmıştır. Ulusal Egemenlik Parkı'nın bir ağacına çamaşır ipini asar. Tek üretim aracının, simitçi tablasının üstüne çıkar, tabiayıtekme)er. Baş- kaldınsını noktalar. Ulusal Egemenlik Parkı'nda, ulu- sal egemenliği temsil eden (öyle deniyor) TBMM'nin hemen yanı başında, ağaç dalındacansızsal- lanan bir "insan haklan bayrağı'ra dönüşür. Büyük birtragedyanın küçücük kahramanı olarak yaşamında ilk kez ve son kez "haber" olur. Ya- şamında ilk kez ve son kez varlı- ğı farkedilir. Gazetednin biri biryan- dan ağız dolusu küfürler savurur, bir yandan onu yazar. Sonratragedya biter. Perde iner. "Biraz ısyankâr" simitçinin ölü- mü, bu kadar serttragedyalardan hoşlanmayan, ürken toplumsal belleğin derinliklerinedoğru yolcu- luğa çıkar. Unutulur... 'Yenilikçi-gelenekçT bir Taleban kavgası Yer. Genel kurul salonuna açılan Meclis kulisı. Sohbetin tarafları: "Gelenekçı" SP Istanbul Milletvekili Mukadder Başeğmez ile "yenilikçi" AKP Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş. Konu: Afganistan savaşı ve Taleban. Aktaş: Amerika masum Afgan halkına eziyet ediyor, bölgeye emperyalist emelleıie girdi. Başeğmez: Ne emperyalizmi kardeşım? Gücü olan kendi hukuk sistemını götürür. Aynca Taleban'ın neresi doğru? Aktaş: Hedef Taleban mı? Işi Taleban mı yaptı? Başeğmez: Taleban kendi halkına, kendi kadınına eziyet ediyor. Çağın gerisinde. Mürteci bunlar kardeşım. Aktaş: Mürteci lafını kullanırken dikkat et. Seni de mürteci diye iktidardan uzaklaştırdılar. Kabul ediyor musun mürteci olduğunu? Başeğmez: Bızim dönemimizde ırticai görüntuler çıkmadı mı ortaya? Sincan'da kadın gazetecinin tokatlanması gericilik değil midir? Aktaş: Söylediklerine dikkat et. Orada masum insanlar eziliyor. Başeğmez: Etrafınızda yaşananlan doğru algılayın. Sapla samanı birbirinden ayırın. Tartışma gerginleşerek ilerleyince çevredeki partililer milletvekillerini yatıştırarak kavgayı önlüyor. Ama öne sürülen görüşler karşısında hangi vekilin "yenilikçi" olduğunu anlamak güçleşiyor. Kulisin dumanlı havasında yalnızca, iki mılletvekilinin de Mılli Görüş kadrosundan 30 yıllık yol arkadaşı olduğu gerçegi apaçık duruyor. 'Şair' Ecevit'ten barışa çağrı Savaş çığırtkanlan sesini yükseltirken, biz de "şair" Bülent Ecevit'in barışı çağıran bazı dizelerini köşemize alıyoruz. Ecevit'in "£/ ele bûyüttük sevgiyi" adlı kitabındaki "Gereksiz Destan" başhklı şiiri şöyle: iki er kişi çıktı meydana/biri batıdandı biri doğudan/ biri daha yamandı öbürü ondan da yaman/ ikisinin de silahlıydı beli/birinin daha hızlrydı eli/ öbürü ondan da hızlı/ ikisi de karşılıklı yaylandı/ biri daha erken davrandı/ öbürü ondan da erkeıV önce biri vuruldu öbürü ondan da önce/kim öldü kim kaldı derken/ikisi de yenilip ikisi de yenince/ ne dost kaldı geriye ne düşman/ bir boş meydanla sadece/ bir de işte bu destan. Aynı kitaptaki "Bir savaş ardı destanı "nüan da bir bölüm aktarıyoruz: "ya sizler" dedi Mehmet/ dünyanın dört kıtasından/ mezariar dolusu eriere/ "hangi rüzgâr savurdu sizlehl bu bilmediğiniz yerlere" ••• kimi Ingilizdi kimi Iskoç/ kimi Fransızdı kimi Senegalli/kimt Hintli kimi Nepalli/kimi Avusturalya'dan Yeni Zeianda'dan Anzak/ gemiler dolusu asker/her biri niye geldiğinden habersiz/ Gelibolu'nun oya gibi koyianndan sızarak/ tırmanmışlardı dağa bayıra/ siper siper yara gibi yanlan toprak/ mezar olmuştu savaş ardından onlara/kiminin burada YATTIĞI SANILIFV kiminin ADI BİÜNSE DE MEZARI BİLİNMEZ/ kiminin de mezar taşında/on altı on yedi on sekiz yaşında/EBEDl İSTİRAHATE ÇEKİLDİĞI yazılı/Çanakkale topraklarında. "Şair" Ecevit'in dizelerini, TBMM'den yurtdışına asker göndermek için stnırsız yetki alan "Başbakan" Ecevtt'e anımsatmamak elde mi? Vekilin maaş sıralamasında gerileyen yeri Anayasa paketi görüşmeleri sırasındaki maaş arttırma açgözlülüğüyle, "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olan" milletvekilleri, düzenlemede yer alan "kıyak emeklilik" güvencesini de kaybettiler. Kimse çıkıp açıkça Çankaya'dan dönen düzenlemeyi savunamasa da, kulislerde birtakım listeler dolaştırılarak dolaylı savunma yapılıyor. Bu listeler, milletvekillerinin maaş sıralamasındaki yerini gösteriyor. 1993 yılı listesinde, milletvekili maaşlan 6. sırada, Genelkurmay Başkanı ise 13. sırada. O dönemde 1 doların 8 bin 314 lira olduğunu anımsatarak bu sıralamayı aktarıyoruz: Reisicumhur Turgut Özal (55 milyon), TBMM Başkanı Hüsamertin Cindoruk (37 milyon 334 bin), Başbakan Süleyman Demirel (34 milyon 963 bin), Başbakan Yardımcısı Erdal Inönü (34 milyon 223 bin), bakanlar (34 milyon 223 bin), milletvekilleri (31 milyon 411 bin). Dağıtılan ikinci liste, 1998 yılına ait. Bu listede ilk sırada Genelkurmay Başkanı yer alıyor. Sıralamada daha sonra Hava Kuvvetleri Komutanı, Jandarma Genel Komutanı ve kuvvet komutanları geliyor. Bu listeye göre; milletvekillerinin maaş sıralamasındaki yeri 36. sırada... "Vekiller", 1993'ten bu yana maaş sıralamasında 6. sıradan 36. sıraya düşmüş. Ya "millet" kaçıncı sıraya düştü? Amerikan elçisi Akif'ten okuyunca... Dışişleri Komisyonu üyeleri, Afganistan konusunda bilgi vermek için TBMM'ye gelen ABD'nin Ankara Büyükelçisi Robert Pearson'la yaptıklan toplantıdan etkilendi. Bunun nedeni toplantıdan sonra anlaşıldı. Soruları yanrttayan Büyükelçi, bir ara konuşmasına şöyle devam etti: "Şimdi size Türkçe hitap etmek ve bir örnek vermek istiyorum. Bir Süleymaniye'yi yapmak için bir Mimar Sinan ve bir Kanuni Sultan Süleyman gerekir. Ancak bir Süleymaniye'yi yıkmak için bir ırgat ve bir balyoz yeter." Ikiz kulelerin ülkesi için anlamını Süleymaniye'ye verilen önemle karşılaştıran Büyükelçi, sıradan bir söylem kullanmıyordu. Seçtiği sözcükler Mehmet Akif Ersoy'un "Iki ırgatta iner şimdi Süleymaniye/Ama gel kaldtralım dedin mi, heyhat, o zaman/ Bir Süleyman daha lazım yeniden bir de Sinan" dizelerine gönderme yapıyordu. Amerikan elçisi, eleştirilerin sertleşme olasılığına karşı üyeleri etkileyecek damarı keşfetmişti. Türev Köse, Emine Kaplan, Bülent Sanoğlu, Sertaç Eş ankcum@ttnet.net.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle