Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KİM2001 PAZARTESİ CUMHURİY1T SAYFA
EKONOM / ekonomKgcumhuriyet.com.tr 13
tklann
açlansattdı
mbul Haber Servisi -
>arrufMevduatı
îortaFonu (TMSF)
nyesindeki Etibank
tısı altında toplanan
ibank, Interbank ve
>bank'aait 195aracın,
ık teklif almak
ıretiyle satışı dûn
ıpıldı.
skidji Müzayede
vi'nin Yenibosna'daki
îsiskrinin yeni
ölümünde yapılan
nüzayedede, 977
nilyar 270 milyon
iralık satış
»erçekleştirildi.
dopmgî
• GİRESU1S(AA)-
Giresun Ziraat Odası
Başkatu Özer Akbaşh,
Fındık Tanm Satış
Kooperatifleri
Birhği'nin
(FlSKOBtRLlK) alım
fiyatını beğenmeyen ve
serbest piyasa fiyatını
az bulan fındık
üreticisinin, fıyatlann
yükselmesi için
yılbaşuu beklediğini
söyledi. Akbaşh, fındık
tüketicisi ülkelerden
büyük talep geldiğini,
yılbaşının dış piyasaya
getireceği bu hareketin
kısa sürede iç piyasaya
olumlu yansıyacağını ve
dolayısıyla iç piyasada
fındık fıyatlannın
artacağını ifade etti.
devtet
• AKŞEHİR(AA)-
Konya'nın Akşehir
ilçesinde kurakhk
sonucu zarar gören
çiftçilere, 2 trilyon 150
milyar lira devlet destek
yardımı yapılacağı
bildirildi. Âkşebir Tanm
Müdürlüğü'nden alınan
bilgiye göre. kuraklık
sonucu zarara uğrayan
ve bunun tespitini
yaptıran 6 bin 561
çiftçiye, Devlet Destek
Fonu'ndan 2 trilyon 150
milyar 736 milyon lira
yaıdımda bulunulacak.
TTKMB'de
otomasyon
• ANKARA (AA)-
Türkiye çapında 1.5
milyon üyesi ile
Türkiye'nin en yaygın
örgütlü kooperatifi olan
Türkiye Tanm Kredi
Kooperatifleri Merkez
Birliği, otomasyona
geçti. Yaklaşık 20
trilyon lira karşüığında
bir Türk firması
tarafından oluşturulan
sistem, kısa süre önce
hizmete alındı.
GAP
• GAZİANTEP(AA)-
GAP, eneıjiden gıdaya,
sulamadan istihdama
kadar her alanda
ülkenin umut projesi
olma özelliğini koruyor.
Program kapsamında 22
baraj ve 19
hidroelektrik santralı ile
1.7 milyon hektar alanı
sulayacak sulama
kanallan inşası
öngörülüyor. Planlanan
toplam sulama alanı,
Türkiye'de ekonomik
olarak sulanabilir alanın
yüzde 20'sine, 27 milyar
kilovatsaatlik enerji
üretimi ise toplam yılhk
elektrik enerjisi
potansiyelinin yüzde
22'sine eşdeğer.
Güneydoğu'dan
• GAZİANTEP(AA)-
Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'nden bu yılın 9
ayında, 20 milyon 992
bindolarlık77bin974
ton kristal toz ve küp
şeker ile 19 milyon 311
bındolarlıkllbin495
ton bisküvi, çikolata,
şekerleme ve pasta ihraç
edildi. Geçen yılın ayıu
döneminde, 18 milyon
902bindolarlık86bin
175 ton kristal toz ve
küp şeker ihracatı
gerçekleştirildi.
Turizmde yabancı şirketlerin tekelleşme olgusu tehlikeli boyutlara ulaşıyor
Türkiye'ye 'düşükfiyaf baskısıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türk turizminde yabancı şirketlerin te-
kelleşme olgusu tehlikeli boyutlara ula-
şırken Alman tur operatörlerinin Türki-
ye'den KDV oranı, müze girişleri, hava
meydanlanndaki ücretler ve otellerdeki
ekstra fıyatlann düşürülmesini istedik-
leri bildirildi.
ABD'ye yapılan saldın ve Afganis-
tan' a yöneükbaşlaulan harekâta karşın,
Körfez Savaşı döneminden faridı olarak
2002 yüı Türkiye programlannı değiş-
tirmeyen Alman tur operatörlerinin pa-
zara sunulacakyeni ürünler geliştirilme-
si talebini de ilettikleri öğrenildi.
Türkiye' nin birinci sıradaki pazan Al-
manya'dan 2002 yüında gelecek turist
sayısının 4 milyonu aşabileceği belirti-
liyor.
Ancak aralannda TU1, Thomas Co-
ok, Revve, FirstChoice, Ögerve GTI'nin
de bulunduğu tur operatörleri planlanan
kapasiteye ulaşabümek içinsorun olarak
niteledikleri bazı konulann çözümlen-
mesini istiyorlar. Turoperatörlerinin, Tu-
rizm Bakanı MustafaTaşar' ın Almanya
ziyareti sırasında da dile getirdikleri bu
istemlerin *>üzdel8olanKDVonınnBn
düşürübnesi, müze girişlerive otefterde-
ki ekstralann fıyatlannuı indirilmesi"
Savaş
etkilemedi
Körfez Savaşı döneminde
yükseten pazar otan
Türkrye'ninönünü
kesmekiçin tnrizmde
üan edümetniş bir am-
bargo nygulayan Al-
manya'nm, Afganistan'm
bombalanmasnia
baştayansavaşakaı-şınbu
kez Türldye'ye zarar
verecek davranışlardan
kaçmmaya özengöster-
mesi dikkat çekti. Atanan
tur operatörkri, 2002yıh
Türkiye prognunlaruu
geçen ySa oranla yfizde
20artürddar.(AA)
olarak sıralandığı belirtildi. Operatörle-
rin ayncahavaalanlanmn pahaluığından
yakındığı, ancak havaalanlannda iyi ve
kaliteli hizmet aldıklannı söyledikleri
kaydedildi.
Körfez Savaşı döneminde yükselen
pazar olan Türkiye'nin önünü kesmek
için turizmde ilan edilmemiş bir ambar-
go uygulayan Almanya'nın Afganis-
tan'm bombalanmasıyla başlayan sava-
şa karşın bu kez Türkiye'ye za-
rar verecek davranışlardan ka-
çınmaya özen göstermesi dikkat
çekti. Alman tur operatörleri,
2002 yılı Türkiye programlannı
geçen yıla oranla yüzde 20 art-
tırdüar.
Ekin Yazım Merkezi Editörü
FehmiKöfteoğfaı, tur operatörle-
rinin Türkiye'ye yöneük planla-
n ve 11 Eylül'den sonraki geliş-
melerin Wiesbaden'de geçen
günlerde düzenlenen "Geteceğjbn
Turizm Kongrea" sonuç büdir-
gesinde yer aldığını kaydetti.
Kongredeki konuşmalarda
Türkiye' nin turizmdeki ürünçe-
şidi ve cazibe merkezlerinin sa-
yılannın arttınlması gerektiğine
dikkat çekildiğini anlatan Köf-
teoğlu şöyle konuştu:
"Bu, Avrupa seyahat pazan-
nm yeniyapüanmasnun, berabe-
rinde yenibir işbölümünü de ge-
ürdiğini gösteriyor. Bu işbölü-
mündepazaneflerinde buhındu-
rantur operatörleri kendikrini
tümüyk saüş ve pazarlamaya
odakladıkian, müşteriyi gönde-
recekteriülkekrindekendilerine
pazara sunulacak yeri ürünler
getiştirmede odakianmalan iste-
SOROS'A GÖRE DURGUNLUKDtĞER EKONOMİLERİ DE ETKİLEYECEK
ABD diinyayı süriMeyecek
LONDRA (AA) - "Para »-
hirbazT lakabıyla anılan ulus-
lararası spekülatör ve fon işle-
ticisi George Soros, ABD'nin
resesyona (durgunluk) girdi-
ğini ve dünyanın geri kalanı-
nı dapeşinden sürükleyeceği-
ni söyledi.
BBC televizyonuna konu-
şan Soros, dünya ekonomisin-
de "yim sonçeyreğinin sonde-
receakmtıhgeçeceğun" belirt-
mekle birlikte, gelecek yılın
ikinci çeyreğinden itibarenbir
düzelme görüleceği tahminin-
de bulundu.
Soros, dünya ekonomisinin
gelecekyıl göstereceğı düzel-
mede öncülüğü de ABD eko-
nomisinin yapacağını söyler-
ken bununla birliktebu düzel-
menin, resesyonutümüyle ge-
ride bırakacak büyüklükte
olup olmayacağı konusunda
kuşkulu olduğunu bildirdi.
Kıymet fiyatlannda büyük
şişme olduğunu ve bunun gi-
derilmesinin zaman alacagını
belirten Soros, "Kuyunun di-
binden çıkacağız ama kuyu-
dan bütünüyte çıkıp çıknıaş a-
ragımi7itan enıinde^fim" de-
di.
Soros, ABD Merkez Ban-
kası'nı, faiz hadlerini üst üste
düşürerek resesyonla müca-
delede etkin rol oynadığı ge-
rekçesiyle överken faiz indi-
rimlerinde isteksiz davranan
Avrupa Merkez Bankası'nı
ise
u
olaylann gerisinde kaldı-
ğT gerekçesiyle eleştirdi.
15 sirket birlesecek
YenievlilMeryolda
tZMtR(AA)-Uluslara-
rası Türkiye AB Ekono-
mik Kalkınma Merkezi
(Inturecede) GenelMüdü-
rü Tony Gunn, Türk ve In-
giliz şirketlerini birleştir-
me yolunda devam eden
çalışmalarm olumlu so-
nuçlannın ahndığmı bil-
dirdi. KOBÎ ağırlıklı çalış-
ma yaptıklarmı anlatan
Gunn, her iki ülkenin KO-
Bl'lerini bir araya getire-
rek, güçlerini birleştirme-
ye çalıştıklannı belirtti.
Gunn, şu anakadar bir ara-
ya getirdikleri 15 Türk ve
lngiliz şirketin evlilik aşa-
masında olduğuna dikkat
çekerek, bunlann sektörel
ağn-hğuun daha çok tanm,
tekstil, otomotiv ve plastik
olduğunu vurguladı.
Gunn, merkezin çalışma-
lannm finansal kaynağı-
nın yüzde 40' ının AB Böl-
gesel Kalkınma Fo-
nu'ndan geldiğini belirtti.
DÜNYA EROlSOMtStNEBAK1Ş/ERGIKmuizoto LONDRA
ABD'ninİkinciHamlesi...Tarihin olağanüstü hızlandı-
ğı bir dönemdeyiz. Şiddetli
dalgalanmaların etrafa saçtığı
olayların etkisiyle dengemiz
sarsılıyor, algılama yetenegi-
miz zayıflıyor. "Deneyimi ya-
şamak, ama anlamadan ya-
şamak" olasılığı yüksek. Sa-
nınm, biraz geriye çekilip, ya-
şanmıştarihin adasına sığınıp,
gelişmelere buradan bakma-
yı denemek gerekiyor. Böyle
yapınca, ben, ABD'nin, 11 Ey-
lül'den sonra, tarihte daha ön-
ce hiç başanlamamış bir işe
kalkıştığını, bu yüzden de yi-
ne bir büyükaltüst oluşa doğ-
ru hızla sürüklendiğimizi dü-
şünüyorum.
Hegemonya
devrelerl ve ABD
Bu bağlamdaGiovanni Ar-
righi'nin, Fransız tarihçi Bra-
udel'in eserlerine dayandırdı-
ğı "Kapitalizmin Uzun Yüzyı-
lı" çalışması, belki bize yar-
dırncı olabilir. Şöyle: Kapitaliz-
min tarihinde genişleme ve
daralma evreleri birbirini izli-
yor. Her genişleme evresi, bir
liderdevletin siyasi, ekonomik
üstünlüğü (hegemonyası) al-
tındayaşanıyor. Hegemonya-
cı güç, ekonomikve siyasi üs-
tünlüğüne dayanarak dünya
pazarını bitieştiriyor (global-
leştiriyor), diğer kapitalist ül-
kelerin kullanımına sunuyor.
Her ekonomik genişleme dö-
nemini, kriz egilimlerinin güç-
lendiği bir mali genişleme dö-
nemi izliyor. Bu mali genişle-
me dönemine, hegemonyacı
güç, diğer ülkelere göre daha
ayncalıklı bir konumdan giri-
yor; başlangıçta da en büyük
kazancı elde ediyor.
Ama Braudel'in vurguladığı
gibi bu dönem "hegemonya-
cı gücün sonbahan" oluyor.
Çünkü yeni hegemonya ada-
y\ güçler oluşmaya başlıyor.
Bir siyasi altüstoluştan sonra,
yeni bir hegemonyacı gücün
alttnda yeni bir genişleme dö-
nemi başlıyor. Dünya pazannı
birleştiren bir hegemonyacı
gücün variığı da genişleme
dönemini olanaklı kılan en
önemli etkenlerden biri.
Şimdi ABD, bir ekonomik
genişleme dönemini izleyen
bir mali genişleme döneminin
sonunda, ikinci bir hamle ya-
parak, kendi hegemonyasını
bir kez daha yükseltmek ısti-
yor. Tarihte bunu başarmış bir
devlet yok!
Hegemonyalar
yüksellrken...
Napolyon savaşlan b'rttikten
sonra, Avrupa merkezli dünya
ekonomisi uzun bir
genişleme, Polan-
yi'nin işaret ettiği gibi
{Büyük Dönüşüm,
1944) 100 yıl süren
genel bir banş döne-
mine girdi. Bu döne-
min temelinde, Ingil-
tere'nin, Avrupa dı-
şındaki kolonilerinin
sağladığı olanaklara,
sınai üstünlüğüne da-
yanarak yükselmiş,
hegemonyasını kon-
solide etmiş olması
var. Bu konsolidas-
yonla birlikte Ingilte-
re, 1849'dan başla-
yarakkendi iç pazarı-
nı tek taraflı olarak
dünya ekonomisine
açtı. Ingiltere, kısa sü-
rede Avrupa ile
ABO'nin ihracatları-
nın yüzde 25'ini çekmeye, ay-
nı zamanda da serbestticare-
ti tüm dünyaya yaymaya, Av-
rupa dışındaki toprakları as-
keri üstünlüğünü kullanarak
diğer kapitalist güçlerin kulla-
nımına açmaya başladı. Ingil-
tere bir dünya pazan inşa
ederken dünya ekonomisinin
de lokomotifi konumunayük-
seldi. Bu ortamda, Avrupa ve
ABD hızla sanayileşmeye, sa-
nayi kapitalizmı de uluslarara-
sılaşmaya başladı. Dünya
ekonomisindeki bu genişleme
1873-1896 arasındaki "büyük
depresyonla" kesildi. "Büyük
depresyonu" bir mali genişle-
me dönemi izledi. Londra
dünyanın mali merkezi haline
gelirken artık sanayileşen di-
ğer kapitalist ülkeler de kendi
sömürge imparatorluklarını
kumnaya giriştiler. Emperya-
lizm dönemi başlamıştı. Bir
teknolojik devrimle de destek-
lenen bu mali genişleme dö-
nemi, bildiğimiz gibi büyük
güçler arasında paylaşım sa-
vaşlanyla, Ingiltere'nin siyasi,
ekonomik üstünlüğünü kay-
betmesiyle son buldu.
İkinci Dünya Savaşı bittiğin-
de, artık bir dünya pazarından
söz açmak mümkün değildi.
Küresel pazar 1930'larda
çökmüştü. Bunu yeniden kur-
mak, savaştan büyük bir as-
keri ve ekonomik güç olarak
çıkan ABD'ye kalacaktı. ABD,
Avrupa'nın ve Japonya'nın
yeniden inşasına olanak sağ-
ladı, bu ülkeleri "komünizme"
karşı kendi nükleer şemsiyesi
altında birleştirdi. IMF, Dünya
Bankası ve GATT aracılığıyla,
azgelişmiş ülkelerin piyasala-
nnı Batı ülkelennin kullanımı-
na açmaya başladı. Ancak
Batı Avrupa ülkeleri ve Japon-
ya, sanayilerini yeniden inşa
ettikçe ABD'nin göreli ekono-
mik üstünlüğü de aşındı. Bu
ekonomikgenişleme dönemi-
ni de 1970'lerde başlayan,
1980'lerdehızlanan, 19901ar-
da da küreselleşmeolarakyü-
celtilen bir mali genişleme dö-
nemi izledi.
Dün olduğu gibi bugün de
mali genişleme döneminden
(küreselleşmeden) öncelikle
hegemonik güç faydalandı.
Bu mali genişleme dönemin-
de ABD, askeri ve teknolojik
olarak kendini yenileyecek
fonlaraulaştı. 1990'larda dün-
yanın geri kalanı her yıl büyük
bir krizle, hemen
her yerde patlak
veren savaşlarla,
soykırımlarla çal-
kalanırken, dün-
yanın geniş alan-
lan dünya pazan-
nin dışına düşme-
ye başlarken,
ABD'de bir güven
ve refah dönemi
vardı. ABD, "so-
ğuk savaşın" gali-
bi olarak ideolojik
hegemonyasını da
pekiştirdi. Amabu
sırada, New York
dünyanın mali
merkezi haline ge-
lirken dünya eko-
nomisinin genel
kapasite fazlası,
malişişkinliksoru-
nu, gelişmekte
olan piyasaların toplumsal
krizleri giderek ağırlaştı. Bu
mali genişleme dönemi
1997' de Asya krizi, 2000yılın-
da ABD borsasında büyük bir
gerileme ile başlayan ve tüm
dünyaya yayılan, Türkiye, Ar-
jantin gibi ülkeleri mali çökü-
şün eşiğine getiren (bu hafta
The Economist'in de artık
kabul ettiği gibi) çok şiddetli
bir resesyonla sona erdi.
Clderek çöıülme...
Bugün, ABD ekonomisi
dünya ekonomisini bu reses-
yondan çekip çıkaracak dina-
miğe sahip olmak bir yana, re-
sesyonu derinleştirici, küre-
selleşmeyı aksatıcı basınçlann
kaynağı. Avrupa ve Asya ülke-
leri, geçen 10 yılın büyüme
döneminde ABD ekonomisi-
ne bu kadar sıkı bağlanmanın
bedelini ödüyorlar. Diğer ta-
raftan, Rusya ve özellikle Çin,
iki büyük oyuncu olarak dün-
ya platformunda yeıierini al-
dılar. Bırleşik Almanya (arka-
sında Avrupa BirUğİ), bir bü-
yük güç olarak dünya sahne-
sine çıktı. Diğer taraftan ABD
egemenliği altında, ekonomi-
leri ve stratejik enerji kaynak-
ları diğer gelişmiş ülkelerin
kullanımına açılan azgelişmiş
ülkelerde hem küreselleşme
hem de ABD karşıtı bir muha-
lefetve siyasi istikrarsızlık hız-
la gelişiyor. Bugün uluslarara-
sı jeopolitiğin merkezine yine
"Avrasya sorunu" oturdu.
Yeni Dört Yıllık Savunma
Değerlendîrmesi Raporu,
ABD'nin hegemonyasını za-
yıflatan yapısal sorunları aş-
mak için öncelikle rakipsiz
(şimdilik) askeri gücüne gü-
venerek dayatmacı/müdaha-
leci bir politika izlemeye karar
verdiğini gösteriyor. 11 Ey-
lül'den sonra başlayan, süre-
si ve kapsadığı alanlar açı-
sından ucu açık, "soğuk sa-
vaş benzeri" bir "terorizme
karşı savaş" konsepti, ulusla-
rarası saflaşmaları ABD çev-
resinde yeniden düzenleme-
yi, enerji kaynaklannı denetle-
meyi, ABD, lngiliz ve Avust-
ralya (Anglosakson ekseni)
gazetelerinde aniden günde-
me getirilen "yeni kolonya-
lizm" ile dünya pazarını ge-
nişletmeyi amaçlıyor. Ama bu
strateji, ABD'yi de, büyük
güçlerin, kendi bölgesine
egemen olmaya çabalayan
Rusya ve Çin'in karşıt ma-
nevralarına ve tuzaklarına da
açmış oluyor. Özetle, gerek
tngiliz gerekse de ABD he-
gemonyasının yükselmesi-
nt sağlayan ekonomik ve si-
yasi koşullar bugün yok.
Geriye salt askeri üstünlük
kalıyor. Bu tek ayaklı hege-
monya tazeleme girişimi
çok korkutucu..
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Küçülen Devlet
BüyüyenÇankaya
Son anayasa değişikliğinin milletvekili maaşla-
rını arttırma ile ilgili maddesinin Cumhurbaşkanı
Sezer tarafından halkoylamasına götürülmek is-
tenmesi üzerine yoğun tartışmalar yapılıyor.
Cumhurbaşkanı yasal açıdan haklı bulunuyor.
Tartışma bu nedenle hükümet ve çok az sayıdaki
destekçileri tarafından siyasal düzleme çekiliyor.
Cumhurbaşkanı suçlanıyor. Ülkeyi yönetemeyen
hükümet, halkoylamasından öcü gibi korkuyor;
halktan kaçıyor
• • •
Karşı çıkanlann öne sürdükleri iki gerekçe var:
Halkoylamasının maliyeti ve vereceği siyasal za-
rar.
Halkoylamasınınyapılabilmesi için 20-40trilyon
liralık bir giderden söz ediliyor; bu maliyet yüksek
bulunuyor. Ancak bir nokta unutuluyor. Halkoyla-
ması gideri bir kez ödenecek, milletvekili maaş ar-
tışı ise süreklidir; maaş giden beş-altı ay sonra oy-
lamanın maliyetinı geçecektir. Kaldı kı, bu hüküme-
tin iki bakanı, yolsuzluk ve rüşvet olaylarına kanş-
tıklan savlan arasında görevlerini bıraktılar. Görü-
nen ve görünmeyen yolsuzluklar nedeniyle doğan
ulusal kayıpları bir yana, hükümetin yalnızca ban-
kalann kötü yönetimi sonucu neden olduğu zarar,
halkoylaması giderinin tam bin katıdır. Kısaca,
maliyetgerekçesine sığınanlar doğru davranmıyor.
Daha da ilginci, yıllardır ülkenin hazinesi soyu-
lurken, bankaların içi boşaltılırken, kıyıları, orman-
lan, tarihi değerieri talan edilirken ses çıkarmayan-
lar, halkoylamasına masrafı çok diye karşı çıktyor.
• • •
Siyasal nedenler de sağlıklı bir gerekçeye dayan-
mıyor. Yapılan yanlış çok büyüktür, siyasetin, er-
dem, doğruluk, açıklık ve ahlak değerieri çiğnen-
miştir, toplumsal duyariılık hiçe sayılmıştır. Daha da
önemlisi, var olan iç ve dış koşullar tümüyle göz
ardı edilmiştir; büyük çelişkıye bakın, şimdi de iç
ve dış ağır koşullardan söz edilerek halkoylama-
sına karşı çıkılmaktadır.
Yanlış düzeltilmek isteniyorsa yapılması gere-
ken, bir an önce ilgili 86. maddeyi hızla kaldırmak-
tır. Ancak, kimı siyasal yasaklıların yasağını kaldır-
mayayönelik olarak gündeme gelebilecek Meclis
içi olası pazarlıklar bunu engelliyor. Asıl yapılma-
sı gereken, Siyasi Partiler ve Seçim yasalarını de-
ğiştirerek milletvekillerini gerçek anlamdayasama
görevi yapan, ülkenin ve seçmenin sorunlarına
duyarlı bir duruma getirecek köklü adımları at-
mak; siyasetı yeniden düzenlemektir. Ancak bu
Meclis'in yapısı ve niteliği, bu tür bir demokratik
açılıma olanak vermiyor. Bu durumda, halkoyla-
ması engellenmemeli, bir an önce yapılmalıdır.
Bu bağlamda asıl kaygı verici olan, Başbakan'ın
tutumudur. Sorunu, Meclis ile Cumhurbaşkanlığı
arasında bir sorun sayan, uygulamayı Yüksek Se-
çim Kurulu'nun üstüne atan ve asıl ilginci Resmi
Gazete'de yayım konusunu da kendisine bağlı bi-
rimlere bırakan bir Başbakan, her türtü suçlamayı
hak eder. Üstelikyardımcıların biri Cumhurbaşka-
nı'nı en ağır sözcüklerie suçlarken, Başbakan'ın
kendini dışlaması ayn bir tersliktir. Görev süresi
tek dönem olan ve hiçbir siyasal rant peşinde koş-
ması için bir neden bulunmayan Cumhurbaşkanfnı
siyasal çıkar oyunu içinde göstermek ise gerçek-
leri tersyüz etmektir.
Son günlerde bütçe nedeniyle devletin küçültül-
mesi gündemdedir; kuşkusuz o nokta çok önem-
lidir; ancak devleti asıl küçülten bu davranışlar-
dır.
• • •
Bugünlerde Cumhuriyet'in 78. yılı kutlanryor. Bu
ağır siyasal ve ekonomik bunalım koşullarında,
Çankaya'da, yalnızca hakkı, hukuku, doğruluğu
ve dürüstlüğü savunan; ulusal çıkann ve toplum-
sal yararın bekçiliğini yapan bir Cumhurbaşka-
nı'nın variığı, halk için tek umut dayanağı oluyor.
Hükümet ve Meclis, devlet küçültürken Çankaya
büyüyor. Bu büyüktersliği düzeltecekolan, halkoy-
laması ve seçimlerin yapılması, yani demokratik
süreçlerin hiç zaman yitirilmeden işletilmesidir.
yakup@metu.edu.tr
Celir adaletsıziiği artıyor
Dünyanın
yansı yoksul
ANKARA (AA) -
Dünya nüfusunun yan-
sının, bir başka deyişle
yaklaşık 3 milyar kişı-
nin "günde 2 dolardan
daha az", nüfusun 5'te
1'ini oluşturan yaklaşık
1.2 milyar kişinin ise "1
dolardan daha az" ae-
lirle yaşadığı bildirildi.
Buna karşüık dünya
nüfusunun yüzde 10'u
ise mal ve hizmetlerin
yüzde 70'ini üretip dün-
ya toplam gelirinin yüz-
de 70'ini alıyor.
DışTicaret Müsteşar-
hğı'nın, Dünya Banka-
sı verileri ve Dünya
Kalkınma Raporu'na
dayanarak hazırladığı
"Küresefleşme, Bm-ü-
me ve Getir Dağüımı"
konulu çalışmaya göre,
günde 2 dolardan daha
az gelirle yaşayan yak-
laşık 3 milyar insanın
dünya üretimindeki pa-
yı, yüzde 6 dolayında
gerçekleşiyor.
Son günlerde dünya-
nın gözlerinin çevrildi-
ği Afganistan'da günlük
44 sent, Etiyopya ve
Kongo Demokratik
Cumhuriyeti'nde ise 27
sent gelir elde ediliyor.
Doğu Asyave Pasifık
ülkelerinde 267.1 mil-
yon. Doğu Avrupa ve
Orta Asya'da 17.6 mil-
yon, Latin Amerika ve
Karayipler'de 60.7 mil-
yon, Ortadoğu ve Ku-
zey Afrika'da 6 milyon,
Güney Asya"da 521.8
milyon, Sub-Saharan
Afrika'da 301.6 milyon
olmak üzere toplam 1.2
milyar insan, günde 1
dolardan daha az geür-
le yaşamını sürdürüyor.
Ortalama büyüme
oranlannabakıldığında,
zengin ülkeler 19601ar-
da yüzde 4.7,1970'ler-
de yüzde 3.1,19801er-
de yüzde 2.3,1990'lar-
da yüzde 2.2 oranında
büyürken küreselleş-
meye dahil olan geliş-
mekte olan ülkeler
1960'larda yüzde 1.4,
1970lerde yüzde 2.9,
1980lerde yüzde 3.5,
1990larda yüzde 5 bü-
yüdü. Küreselleşmeye
katıhmcı olmayan ge
lişmekte olanülkeler isı
1960larda yüzde 2.4
1970lerde yüzde 3.2
1980lerde yüzde 0.S
1990larda ise yüzc
1.4 oranında büyüdü.