Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 OCAK 2001 SAU CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Ethan ve Joel Coen, Homeros'un Odessa'sını Şekspiryen bir bakışla Amerika'ya taşıyor
Ege nere, Mississippi nere...
CUMHUR CANBAZOĞLU
Hollywood'da çok az yönetmen si-
nemanın gösteri yanıyla sanatsal en-
dişeyi bir arada verebiliyor ve türlü
zevkleri aynı anda yakalayabiliyor.
Bunlardan biri de Amerikan bağım-
sız sinemasının en yetenekli isitnlerin-
den olan Joel Coen.
Ağabey Joel bu kez kardeşi Et-
han'la birlikte Homeros'un ünlü Odys-
seia'sını Anadolu'dan alıp okyanusu
aşarak ABD'nin gûneyine, Mississip-
pi eyaletine, Şekspiryen bir bakışla
taşıyor. (Başlık aslında Sturges'in,
Sullivan'ın Yolculuklan-Sullivan's
Travels fılminde geçen bir proje ha-
lindeki fılmin adı.)
Tarih, 30'luyıllannbaşı. Amerika-
hlar büyük ekonomik krizin pençe-
sinde. Öykü, birbirine zincirlerle bağ-
lı halde hapisten kaçmış üç kafadann
bir hazinenin peşine düşmesi şeklin-
de akıyor. Ekibin lideri olan Odysse-
ia'nın 1930 modeli Everet Ulysses
Megill (Clooney) kader arkadaşlan
Pete (Turturro) ve Delmar'ı (Blake
Nelson) ayartıp firar ediyor. Sonra da
yol boyunca başlanna gelmedik kal-
mıyor. Polis tarafmdan takip edilen
üç kafadar Deakins'in, yine o döne-
mın edebiyatından esinlenmiş deko-
ru eşliğinde oluşturduğu görüntüle-
riyle seyirciyi çok keyifli, zarif bir öy-
küye davet ediyor...
Mısır tarlalan, kapkaçlar, yangınlar,
güzel denizkızlan, kocasını bekleyen gü-
zel Penny (Hunter), ırkçı politikacı
adaylan, dini fanatikler, Ku Klux Klan,
country ve blues müziği gibi birçok
hoş kareyle akıp gidiyor serüvenleri.
Öncelikle belirtmek gerek, Coen
a*yle bir gösteri
ki bu, gözler, beyin,
kulak, kalp bir
arada seyredilmeli
ve daha iyi
anlaşılması için
biraz da kültürel,
tarihsel açıdan
donanımlı
olunmalı...
Coen kardeşlerin
şereflistesine
konulacak birjilm
olmasa da
'Nerdesin Be
Birader', rafine
mizah anlayışıyla
mevsimin en
iyilerinden biri...
kardeşler Odysseia'yı okumadan, yal-
nızca konuyla ilgili filmleri defalar-
ca izledikten sonra ürettiklerini itiraf
ettikleri bu sekizinci filmlerinde bir
Barton Fink ya da Fargo'daki kadar ya-
ratıcı değil. Ancak mizah ve serüve-
ne doyuruyorlar izleyiciyi.. öyle bir gös-
teri ki bu, gözler, beyin, kulak, kalp
bir arada seyredilmeli ve daha iyi an-
laşılması için biraz da kültürel, tarih-
sel açıdan donanımlı olunmalı...
Oyunculardan GeorgeClooney faz-
la karikatürize edilmiş tipinde çok çok
başanlı.. hatta bir daha bu performan-
sı tekrarlayabilir mi diye bir soru ge-
lebilir akla. Ekibin diğerleri ise Coen-
ler'in sadık oyunculanndan Incil sa-
tıcısını oynayan John Goodman (se-
kiz fılmin beşinde kardeşlerin yanın-
daydı), kendine düşen aptal rolünde
Clooney kadar iyi oyunculuk veren
John Turturro (üç film), HoOy Hun-
ter (Arizona Junior), Michael Bada-
lucco (Miller's Crossing), CharfcsDur-
ning (Bir Şirket Komedisi). Müzikler
ise Star Wars'tan sonra tamamı diji-
tal teknolojiyle çekilmiş ikinci fılm un-
vanını alan Nerdesin Be Birader'in
tam anlamıyla başrolünde, dönemin
parçalanndan Bıg Rock Candy Mo-
untain ve You Are My Sunshine gibı
iki önemli örneği de dınlemek olası...
Coenler'in şeref listesine konula-
cak bir fılm olmasa da 'Neredesiıı Be
Birader', rafine mizah anlayışıyla
mevsimin en iyilerinden biri... .
Nerdesin Be Birader/o Brot-
her Where Art Thou? Yönet-
men: Joel Coen Senaryo: Jo-
el, Ethan Coen GÖrÜntÜ: Ro-
ger Deakins MÛZlk: T.Bone Bur-
nett Oyuncular: George Clo-
oney, John Turturro, Tim Blake
Nelson, Daniel von Bargen, Mic-
hael Badalucco, Charies Dur-
ning, John Goodman/2000, ABD
yapımt/102dakika.
Toparladığı ve kendi çektiği f o t o ğ r a f l a r l a yakın dünumüzden bugune akan bir yaşam çizgisi
Ankara'nın taşı ve Ozan SağdıçKAYAÖZSEZGtN
Ankara üzerine en eski "methiyeier-
den biri, XVIII. yüzyılda yaşamış ve
bu kentte bir süre görev yaprnış olan
şair AbdüDatifRâzf ye aıttır. Râzi, An-
kara'yı, Osmanlı mülkü içinde, bir
cins in ve beyaz doğana benzetiyor ve
gül bahçelerinin "cennet misaK" oldu-
ğunu ifade ediyor (1). Gül bahçeleri-
nin zamanla, bakımsızlık nedeniyle
yok olduğu ve Engürü'nün, geçen yüz-
ydın sonlanna doğru yeni bir evrim ge-
çirdiği bilinir. 1907 tarıhlı vilayet sal-
nâmesinde Ankara,
u
mâmur ve tka-
retgâh" bir kent olarak tanımlanır ve
tarihı bına olarak da "mebzul" mik-
tarda eskı eserden söz edilır (2). Bu
eserler arasında cami, mescit, medre-
se, hamam ve kilise vardır.
Ancak, bilmdiği gibi Ankara'nın
hızla gelişmesi ve imarlı bir kent ha-
line dönüşmesi, Atatûrk'ün Erzurum
ve Sıvas kongrelerinden sonra bu Ana-
dolu kasabasını, Istiklal Savaşf nın ka-
rargâhı olarak seçmesiyle başlamış-
tır. Cumhuriyetin ilk yıllannda, baş-
kent Ankara, geniş bulvarlan, elçilik
binalan ve resmi yapılanyla modern
bir kent kimliği kazanacak, yirmi bin
nüfuslu Anadolu kasabası, birdenbi-
re çehre değiştirecektir. O yıllarda An-
kara'yı ziyaret eden yazarlann görüş-
leri, neredeyse bir tek noktada birle-
şir Gelişme ve dönüşüm, hayret uyan-
dıracak düzeydedir. Benoit'mn efsa-
ne kenti gibi, Anadolu'nun ortasında
bir medeniyet merkezi oluşmuştur (3).
Bir farkla: Bu kent, bir efsane değil,
geTçektir ve halkın ortak inancının so-
mut bir ürünüdür. Güzel olmaktan çok
düşündürücü,
u
ümit ve kuvvet verici
bir timsal"dir. Ahmet Haşim'e göre
yani "mâna"dan ibarettır. Evtiya Çe-
lebi'nin "bağsız bahçesiz hâne" dedi-
ği Ankara, modern yapılarla donanmış
bir Batı kentinden farksızdır artık.
Uzaktan bakınca "kızıldan pembeye,
pembeden mora, mordan leylâkîye ge-
çen bir aydınhk içinde crvıl cıvıl kay-
namakta"dır (4).
1950'H yıllara uzanıyor
Alman şehircüik uzmanı Hemnann
Jansen'ın damgası vardır kentin üze-
rinde. Ancak tahminlerpek de tutma-
mış, 1980'li yıllara doğnı 300 bin ola-
cağı düşünülen nüfus, sonraki yıllar-
da ona, on beşe katlanmıştır. Ceyhun
AtufKansu'nun sözünü ettiği o güze-
lim Ankara çiğdemi solup gitmiştir
gitmesine ama, Cumhuriyetin ilk yıl-
lannda dikilen yapılar, bugün de Tür-
kiye'nin başkentini simgeleyen eser-
ler olma özelliklerini korumaktadırlar.
Ankara, bu yapüarla bildiğimiz Anka-
ra'dır. Bu yapılan biçimlendiren An-
kara'nın taşına bakarak yakın geçmi-
şin soluğunu tenimizde hissedebili-
riz.
Ne var ki, bu eserlerin güçlü bir ob-
jektif tarafindan belgelenmesi gerek-
mektedir. Bir dönemde, Vedat Nedim
Tör'ün "La Tunjuie Kemaüst'' dergi-
si için görevlendırdiğı Avusturyalı fo-
toğrafçı Othmar Pferscby'nin yaptığı-
na benzer bir işi. Ankara üzerinde yo-
ğunlaşacak bir çalışmayla yaşamını
Ankara'ya adamış bir fotoğraf sanat-
çısmdan beklemekten daha doğal ne
olabilir?
Işte Ankaralılar Vakfi tarafından bu
kişi, yerinde bir seçimle saptanmış bu-
lunmaktadır: Ozan Sağdıç. Üstelik An-
kara'yı, kendine özgü yapılan ve ya-
şam bıçimiyle görüntülemış ve görün-
tülemekte olan bu fotoğraf üstadının
kendi arşivindeki fotoğraflardan se-
çilmiş ve yaşam kareleriyle dengelen-
miş olan görüntüler, başlangıcı 1950'li
ra'da gelecektir: Mecmuanın Anka-
ra'da açılan bürosunun temsilcisidir
artık Ozan Sağdıç; dolayısıyla da An-
karalıdır. Fotoğraf dünyası, bugün de
onu, bu kimlığiyle tammaktadır. An-
kara Büyûkşehır Belediyesi için yap-
tığı "BirZaınanlarAnkara" adlı pres-
tij çalışması, onun bu kimliğinin bel-
gesel görüntülere kanşmış bir göster-
gesi olsa gerektir.
Kırk yıldır Ankara'da yaşamakta-
dır Ozan Sağdıç. Bu kentle ve bu ken-
tin insanlanyla içli dışlı olmuştur. Ken-
dini Ankaralı saymaktadır haklı ola-
rak. Kenti, bütün yonleriyle sevmek-
sonuç çıkarmanın zamanıdır: Kentler,
onlann içinde yaşayan, onlann içinde
yaşayanlarla "hemhal" olan sanatçı-
lanyla vardır. O kenti o kent yapan bu
sanatçılardn-. Hele fotoğraf sanatçıla-
"n açısından, bu daha da böyledir. Bir
dönemde Brassai'nin örneğin, Pa-
ris'ten çektiği fotoğraflar, o kentle bü-
tünleşmiş görüntülerdir. O fotoğraflar
olmasa, Paris biraz eksik kalacaktı.
tstanbul için de Ara Güler neyse, An-
kara için Ozan Sağdıç odur. Çünkü
gerçek fotoğrafçılar, ellerinde fotoğ-
raf makinesi olmasa bile, yaşadıklan
kentin sokaklannda her şeye vizörden
Lentler, onlann içinde yaşayan, onlann içinde
yaşayanlarla 'hemhal' olan sanatçılanyla vardır. O kenti o
kent yapan bu sanatçılardır. Hele fotoğraf sanatçılan
açısından, bu daha da böyledir. îstanbul için Ara Güler
neyse, Ankara için Ozan Sağdıç odur. Çünkü onda,
fotoğrafçının kayıt bilinci egemendir.
yıllara uzanan tutkulu ve özverili bir
çalışmanın ürünleri olarak karşımız-
da durmaktadır. Birbaşka deyişle ya-
kın tarihimizin gölgesi, bu fotoğraf
karelerine yansımıştır.
llerde getireceklerini hiç hesaba kat-
madan, fotoğrafçılığı kendine meslek
edinmiş olan Ozan Sağdıç' ın, tarihsel
yapılan belgeleme çalışması, I955'te
emanet bulduğu bir Roleiflex makine
ile Istanbul'da başlamıştı. Tebrik kart-
lan yenne fotoğraflann kullanıldığı
kısır bir dönemdir bu.
Hayat Mecmuası'nda fotojurnalist
sıfatıyla çektiği fotoğraflarla başlayıp
bugünlere kadar süren ve kuşkusuz
daha da sürecek olan bu adımlann ar-
kası, belki de gerçek anlamıyla Anka-
te ve benimsemektedir. Onun değer-
lerini, kendi değerleri saymaktadu-.
Türkiye'nin başkenti ve nüfus açısın-
dan ikinci büyük kenti Ankara, onun
toparladığı ve bizzat kendisinin çek-
tiği fotoğraflarla yakın dünumüzden
bugune akan bir yaşam çizgisi oluş-
turmaktadu.
Fotoflrafçının kayıt blllncl
Bu çizginin göstergesel ürünlerini,
farklı zamanlarda düzenlediği sergi-
lerde yer alan fotoğraflanyla tanıyo-
ruz. O fotoğraflardan birkaçı, bugün
Ozan Sağdıç'ı fotoğraf sanatçısı kim-
liğiyle bize tanıtan ve onu o yapan ti-
pik görüntülerdir artık.
Bütün bu dediklenmizden şöyle bir
bakarlar: Vizörden bakılıyormuş gibi
izlenen yaşam biçimleri, çıplak göz-
le baktığımız görüntülerden farklı ola-
caktır doğal olarak: Çünkü onda, fo-
toğrafçının kayıt bilinci egemendir.
Kayıt bilinci devreye girmeksizin
gelişigüzel çevreyi izlemek, suadan
bir insanın yapacağı iştir. Buna karşı-
lık, fotoğraf sanatçısı ya da vizör ara-
cıhğıyla görüntü devşiren kişi, yay-
gın deyimiyle söyleyelim, görüntü av-
cısıdır. Avcı ise, sürekli olarak avının
peşinde koşar, onu yakalama savaşı
içinde hisseder kendini her an.
Bir Çin atasözü, "Bir görüntü bin
keümedir" demişti. Fotoğrafçının bi-
linçle saptadığı görüntüler, o nedenle
bize çok şey anlatırlar. Biz ise, onlar-
daki anlam yoğunluğunu bulmaya ko-
şullu sayanz kendimizi. Bir kentin,
artık tarih olmaya yüz tutmuş yapıla-
n da, doğalan gereği suskun olmakla
beraber, fotoğraf karesine girdikleri
andan itibaren, suskunluklannı bozar
ve bızimle konuşurlar.
Ozan Sağdıç'ın kaleden çektiği es-
ki bir Ankara evi, eski Hamamönü,
ilk elçilik binalan, Çubuk Barajı, hi-
podrom ve kuşkusuz Ankara'yı tipik
yapan anıtsal yapılan, söz gelişi Mer-
kez Bankası, bu fotoğraflann çekildi-
ği dönemle aramızdaki zaman farkı-
nı hep açık tutarlar.
Binalann belki çevreleri degişnne uğ-
ramıştır, ama aradan akan zaman, bi-
nayı ayakta tutan taşı yerinden oynat-
mamıştır. Ankara'nın taşıdır o taş, göz-
lerimizin yaşını silip o taşa baküğımız-
da ya da çekilen fotoğraflar, bilinmez
hangi gizemli itişle bizi o taşlann kar-
şısına götürdüğünde, fotoğrafın aracı-
lık ettiği tarihi yeniden yaşanz. Iste-
diğimiz de budur zaten. Ama bize bu
olanağı sunan uyannın, fotoğraftan
geldiğini unuturuz çoğu zaman.
Yapılar Insanlar Içlndlr
Ankara'nın yapılannı görüntüleyen
Ozan Sağdıç, sergiye giren bu tür fo-
toğraflann arasuıa, Ankara'nın insa-
nını konu aldıgı görüntüleri eklemek-
le iyi etmiş. Böylece, içinde gezindik-
leri ve çevresinde yaşadıklan yapıla-
nn, insanlan biçimlendiren, yaşamla-
nna yön veren güdüleyici bir unsur
olabileceği gerçeğine parmak basmış
oluyor. Aynca biz, bu yapı görüntüle-
ri yumağı içinde, o yumakla bütünleş-
miş insan kimliğinin yapısal özellik-
lerini, daha yakından görmüş oluyo-
ruz böylece.
Yapılar insanlar içindir, insanlar da
yapılar için... Böylesine iç içe geçmiş
iki elementin, Ankara'ya, Orta Ana-
dolu'ya özgü yapısallığı, toplumbi-
limciler açısından da yabana atılma-
yacak belge özellikleri içerdiğini söy-
lemek bile fazla olacaktır.
Yapılan, kendisiyle bütünleşmiş baş-
ka kentler de var kuşkusuz. Ama bu
bütünleşmenin tipik ömekleri arasın-
da, Ankara'nın yer aldığını söylemek,
abartı sayılmamalı.
Ozan Sağdıç'ın bu gerçeği sezinle-
miş olması, fotoğraflanndan da belli
değil mi?
(1) "A. Râzi veAnkara Medhiyesi", M. Er-
doğan, Türk Dili, S. 550, 1997 ("Anka-
ra'nın Taşına Bak", seçki, Haz.. A. Esat
Bozyiğit, KültürBakanhğı Y., KültürEser-
leriDızisi, 272. 2000, Ankara)
(2) Ankara Vilâyeti Salnâmesi, Ankara
Enstitüsü Vakfi Y, 1995.
(3) "Ankara ", AhmetHaşim, tkdam, 11496,
Nisan 1929 ("Ankara 'nın Taşına Bak ", s.
36)
(4) "Ankara", Y.K.Karaosmanoğlu(A.g.e.
s.83)
(Sergi, 9 - 26 Ocak 2001 tarihleri arasın-
da, Ankara Merkez Bankası Sanat Gale-
risi 'nde.)
liyatro Anadolu, 2001'e
HaMun Taner'le başladı
• Kültür Servisi - Anadolu Universitesi'ne bağlı
Tiyatro Anadolu grubu, Haldun Taner'in
'Gözlerimi Kapanm Vazifemı Yapanm' adlı
oyununu sahneliyor... Murat Karasu'nun sahneye
koyduğu iki bölümlük bir komedi olan oyun 9, 30
Ocak ile 1, 6, 8,27 Şubat tarihlerinde Anadolu
Üniversitesi Yunus Emre Kampusu, Atatürk
Kültür ve Sanat Merkezi ile Oda Tiyatrosu
Salonu'nda saat 20.00'de oynanacak. Oyunda
Aylin Aydoğdu, Ümit Aydoğdu, Burce
Ergenekon, Arif Pişkin.Gökhan Soylu, Cengiz
Toraman ile Enis Yıldız yer alıyor.
"GusGus Grubu'nun DJIeri
Batoyion'üa
• Kültür Servisi - Mavi Jeans'in 12-13 Ocak'ta
Babylon'da düzenleyeceği gecelerde, pop
müziğin eğlenceli grubu 'GusGus Grubu'nun
DJ'leri Herb & Alfred Feat ve vokalist Lola B.
Nice, müzikseverlerle buluşacak. Izlanda'nın
başkenti Reykjavik'te müzik hayatına başlayan ve
çalışmalannı dünyanın diğer büyük şehirlerine
yönelten GusGus, Izlanda Demokratik Partisi için
hazn"ladığı kampanya fılminin müzikleriyle
tanındı. Bugune kadar Meksika ve New York'ta
gerçekleştirdikleri performanslarla büyük ilgi
gören grubun üyeleri, müziklerini elektronikten
çok pop olarak tanımlıyor.
KartkatüPist Nezih DanyaTdan
Kırk Yılda Bir 200C sergisi
• Kültür
Servisi-
Karikatünst
Nezih
Danyal'ın 'Kırk
Yılda Bir 2000'
başlıklı sergisi,
11 Ocak
Perşembe günü
Doku Sanat
Galerisi'nde
açılıyor.
Danyal'ın,
karikatür
yaşamının
kffkmcı yılı
nedeniyle 2000
yılında hazırladığı sergide yirminci yüzyıldan
mizahi çizgiler, resimler ve Albert Einstein,
Nâzım Hikmet, Pablo Picasso, Alfred Hictcock,
Türkan Şoray, Yılmaz Güney gibi geçen yüzyılın
ünlülerinin portreleri yer alıyor. Daha önce
Ankara'da açılan sergi, Danyal'ın çeşitli
tekniklerle tuval üzerine akrilik otuz adet
çalışmasından oluşuyor. Sergi 28 Ocak Pazar
gününe kadar gezilebilecek.
Madonna ve Britney Spears
isbirüü yapıyor
• Kültür Servisi - Madonna, Britney Spears ile
dev bir işbirliğine gitmeyi planlıyor.
Mayıs ayında stüdyoya girme düşüncesinde
olan Madonna'nın şarkıcı ile yapacağı
işbirliğinin sonucu Madonna Spears'ın
yaz başında çıkacak albümünde yer alacak bir
düette izlenecek. Spears'ın plak şirketi Jive
Records yetkilileri ise sanatçılann işbirliği
yapacaklannı doğruluyorlar.
Türk yönetmenin başarısı
-j •ISTANBUL (AA)
- Türk yönetmen ve
yapımcı Gülnihal
Antepli'nin, Insert
Srüdyolan
ortaklığıyla
hazırladığı "The
Colors of Darkness'
(Karanlığuı
Renkleri) adlı
belgesel, 'New York
Uluslararası Film ve
Video Festivali'nde
'En iyi Yabancı
Belgesel Ödülü'ne
layık görüldü.
Araştırmalar dahil 1.5 yıl süren çalışmalarla
hazırlanan belgesel, 'New York Uluslararası Film
ve Video Festivali'nde elemeleri geçerek kabul
edilen ve ödül alan ilk Türk filmi. Görme engelli
ressam Eşref Armağan'm çalışmalannın da yer
aldığı belgeselde, görme engellilerin resim,
heykel, satranç ve müzik gibi değişik
aktivitelennden kesitler sunuluyor ve özellikle
günlük hayatı nasıl algıladıklanna değiniliyor.
Festivalde 'En tyi Fihn Ödülü'nü 'After The
Storm' adlı ABD yapımı alırken, William Demeo
'En iyi Erkek Oyuncu', Annika Petersen ise 'En
iyi Kadın Oyuncu' ödülünü kazandı. New York'ta
1-11 Aralık 2000 tarihleri arasında düzenlenen
festivale, 110 film katıldı.
BUGÜN
• BABYLON'da saat 21 30'da Ayşegül Yeşünil
Quintet'nin caz konseri izlenebilir.(292 73 68)
• AKBANK'ta saat 12.30'da laser-disc'ten
Mozart'ın 'SihirtiFlüt' operası, saat 19.00'da
Hande Soner ile Özgür Tuncer'in şan resitali
izlenebilir. (252 35 03)
• CEMAL REŞtT REY KONSER
SALONU'nda 1. Uluslararası CRR Gitar Festivali
kapsammda saat 19.30'da Philippe ViIIa'nın
konseri yer alacak. (232 98 30)