Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 OCAK 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
J Y U . L J 1 UJtl. kultur@cumhuriyet.com.tr 15
PierreLorrain Hn 'Romanovlar'ı saçmalık ve saplantılarla dolu bir kitap
azarbizimle dalga mı geçiyor?
SIRMAKÖKSAL
"Eğer gösterilere kanlmaktan uzak dnrmuş ol-
saydı, kuşkusuzöğrenimini tamamlayacak, tümüy-
le saygıdeğer bir meslek yaşamı olacakn."
Sizce bu cümle kım tarafından, kim için, kime
söylenmış olabilir? Akla ılk gelen şeyi iznüıizle ben
söylemek istiyorum: Akh ve bılgisi kıtçana bir ha-
nım teyze tarafindan, siyasi işlere bulaşmış, okul-
dan atılmış, sonrasında çek-senet mafyasında kü-
çûk bir piyon olarak yaşamını sürüklerken ayağın-
dan vurulmuş bir haylaz delikanlı hakkında, bu
delikanlının annesine.
Yanıldınız. Bu cûmle, Pierre Lorain adlı bir ya-
zar tarafindan, Lenin hakkında, dizi adı "Tarih"
olan Romanovlar namlı kitapta söyleniyor. "tna-
mbnaz" lafııu bu kadar hak eden kaç kıtap okudu-
nuz? Taşradaki bir avukatın "saygKİeğer" meslek
yaşamı ile çağını dönüşturmüş ınsanlardan biri
olan Lenin'in tutkulu ve beğenseniz de beğenme-
seniz de ereğine ulaşmış yaşamını kıyaslamak na-
sü bir şeydir? Gerçekten nasıl bir şeydir? Taraflı
kitap okudum, hem de çok okudum, taraftan ol-
madığım taraflı kitaplar da okudum, ama bu ka-
dar cüretlisini, bu kadar saçmasını ve akıl almaz,
mantık ulaşmazını pek okumadım.
Kitap baştan başa o kadar saçma, o kadar saç-
makı...
Tahmin edebileceğiniz gibı kitapta bunun ben-
zeri, hastalıklı bir saplantıyla dolu bir yığın cüm-
le ve yorum var. Gülmekle ağlamak arasında sıkı-
şıp kalmak nedir, anlıyorsunuz okudukça. Lenin
taraftan olmanız, bolşevizm sempatizanı olmanız,
sosyalist olmanız, hatta ve hatta en hafıfınden bir
sosyal demokrat bile olmanız gerekmiyor. Sadece
mantığın sesini dinlemeniz yetiyor. Ama yazan-
mızın bu tarafgırliği yalnızca Lenin nefretiyle sı-
nırh değil. Yazanmız bir de Çar Nikolay'ı adeta kar-
deşı gibi sevmek haluıde. Bir sevgi kı ınsan ancak
özûrlü küçük kardeşine böylesine bir şefkat duyar.
Çann gûnlüğü hakkındakı şu yoruma dıkkat etmek
yeter: "Çağuunen büyükdevirtknndenbirineege-
men bir hükümdardan bekkyeceğhnizderin düşün-
cekrden daha çok yer tutan. hava durumu gibi en
sıradan konularla doldurulmuş tam elli bir defter.
Gene de bundan, karşmannın yaptığı gibi, Niko-
lay'm yüzeysei bir adam olduğu sonucu çıkanlma-
mabdır. 0nun düzeyindeki adamlann çoğunun,
••İKlT»»
ROMANOVLAR
IMRHANLDANIN H)NU
Pierre Lorrain
CWra^Bac' _ ^.
Aw2'
A. aşradaki bir avukatın
'saygıdeğer' meslek yaşamı ile
çağını dönüştürmüş
insanlardan biri olan
Lenin'in tutkulu ve beğenseniz
! de beğenmeseniz de ereğine
ulaşmış yaşamını kıyaslamak
nasıl bir şeydir?
Gerçekten nasıl bir şeydir?
Taraflı kitap okudum,
hem de çok okudum,
taraftan olmadığım taraflı
kitaplar da okudum,
ama bu kadar cüretlisini, bu
kadar saçmasını ve akıl almaz,
mantık ulaşmazını
1 pek okumadım."
kuzeniV George gibiözel günlükleri npatjpbu özet-
okkri taşu-." Zaten bu cümleş e dıkkat etmemek ne
mûmkün? Peki, dıye düşünüyor insan, bunlar ai-
lecek, kuzenler de dahil olarak, topluca aptal ola-
mazlar mı? Mesela yani... Aynca bu duygulu, içe
dönük, âşık genç adamın hocasının günlüğünden
kitaba yapılan alıntı da şu: "Ben dersimi verirken
onunbüyükbir dikkatleburnunu kanşurdığınıgö-
rüyonun." Zaten, Nıkolay'ı övgülere boğan yazar
Lorrain de çar hakkında, "Oğrenmeye hiç mi hiç
eğünniyoktu" demekten kendini alamıyor. Bu ka-
dan da zavallı Nikolay'a ayıp oluyor doğrusu. Ta-
rih kıtabı mı okuyoruz, dedikodu mu yapıyoruz?
Kıtabın düzeyi hakkında fikır sahıbı olmak ıçin
sanırım bu kadan bile yeterli. Ama şu alıntıyı da
yapmadan geçemeyeceğım: "Yataızlığı seven, bi-
raz asık suratü, ama alaycıüğa ve nuakçılığa yat-
kın bir çocuktu ve okulda bep yüksek notlarabyor-
du." Anlaşılan okulda yüksek notlar alan bır ço-
cuk olmak, insanın kötü özellikleri arasındayer alı-
yor. Devam edelim: "Çoğu öğrencL. karneferini an-
ne ve babalanna göstermekten hep çekindikkri ve
bunu her zaman belirli bir tören uygulayarak yap-
nklan halde, küçük Volodyafirünagibi geçerken
uluorta bağırmakla yetiniyordu. 'Baştan aşağı pe-
kıyı, her zamanki gıbı"_" S12 bundan ne anlarsı-
nız? Lenin'in çocukluktan beri bir canavar oldu-
ğunu mu, yoksa kardeşlerinin karnelerinin demek
ki pek de o kadar iyi olmadığmı mı? Kamesi baş-
tan aşağı pekıyi olan hangi çocuk sevınçle bağır-
mamışnr ki allahaşkına? Ama yazanmız devam edi-
yor:
"Öğrenmeye olan bu yatkmfağı, onu arkadaşla-
rmdan ayınyordu, çünkü onlaria paylaşabileceği ko-
nular çok azdı. Daha da zarariı bir sonucu oluyor-
du. Akılca üstünlüğünün bflmdndeoMuğundan,her
zaman hakh olduğu eğilimindeydi ve konuştuğu ki-
şflerin düştüğü çeKşkflere gereğinde hafif ala> yoi-
lu her zaman parmak bassa da kendi görüşterine
karşıekştiriyipekkakiıramıyorda" Buyurunuz. De-
mek kı akıllı olmak, öğrenme eğılımınde olmak za-
rarlı bır şey. Diyorum ki Fransız istıhbarat örgü-
tünde çalışmış bulunan Bay Lorrain'i Türkiye'ye
getirip Milli Eğitim bakam yapsak. Kitap okuma-
yı hepten yasaklar, bol bol burun kanştırma eğiti-
mi almamızı sağlardı. Tek doğru saptayun, eleşti-
ri kaldırmamak yönünde. Ama kabul edersiniz ki
böylesine bir lider, çocukluğundan bellidir ve do-
ğal olarak da pek alttan alan bir yapıda değildir.
Eminim diğer liderler de sözgelimi Atatûrkde öy-
le fazla alttan alacak bir insan değildi. Yazann Le-
nin'e ve onun üstünden de akıllı ve oğrenmeye
yatkm çocuklara 0 kadar düşman ki şu veciz cüm-
leyi de bizlerden esirgememiş: "Her hahıkârda
gerçekoian bir şeyvarsa— AJeksandr'm yarguamp
idam edOdiği srada genç VTadimir görümışte hiç
sarsılınamıştı, sınaviannı parlak sonuçlarta geçi-
yordu. Yd sonu karnesinde, okulun müdünu. gö-
rüşünüsjcakbirifadejiebeürtmiştir: 'Pekyetenek-
li, her zaman bakımlı ve dıreşken (...) Sözleri ve
eylemleri okulda da, dışanda da eğitim sorumlu-
lan açısından hıçbir zaman en ufak bir kınamaya
yol açmamıştır'™" Gördünüz, işte küçük canava-
n, ağabeyi idam edilmişken bile okulunda başan-
lı! Oysa zavallı Nikolay, dedesının suikasta kurban
gitmesinden sonra alıklaşıyor, ders çalışamaz olu-
yor, kendini burun kanştırmaya veriyordu.
Kitap bunun gibi binlerce aynntıyla bezelı. Her
birini anJatmak, her bir zırvalığı açığa vurmak
mümkün değil, çünkü her bir cümle bir öncekinin
üstüne çıkıyor. Eğer katıla katıla gülerek bir kitap
okumak istiyorsanız, şiddetle tavsiye ederim. Ama
tabii bu gülüşlerin bir bedelı var: Siniriniz bozu-
luyor. Çarhk zamanmda işlenen cinayetlere karşı
hiç kılı kıpırdamayan biri, çann ıdamında bırden-
bire insancılık anıtı gibi yükseliyor. Ama her du-
rumda da ölenın, öldürüleıun "insan" olduğunu unu-
tup her kime uygulanırsa uygulansm, ölüm ceza-
sının kendı içindeki çelişkiye karşı gelmedikçe,
yamızca birilerinin idamına karşı çıkmaktaki iki-
yüzlü ahlaksızhk mide bulandıncı gerçekten de. Çün-
kü gülerek okurken bıryandan da hıssedıyorsunuz
ki Bay Lorrain, kendi görüşünün karşısındakileri
hiç çekinmeden idam ederdi. Yaşamlanmızı uzun
sürmüş bir idama çevirenler de bu sığ kafalar değil
mi zaten?
Güler Ertan fotoğraflannda kadınlann yorgunluğunu, ezikliğini ve sıkıntılannı vurguluyor
Objektifin içindenbeden <MKûHür Servisi - Marmara Üniversitesi
Fotograf Bölümü öğretim üyesı Güler Er-
tan'ın fotograf sergisi 16 Ocak'a dek Ce-
mal Reşit Rey Sergi Salonu'nda yer alıyor.
Serginin temasını, yaşam alanlanyla be-
den dili üzerine yapılan araştırmalann so-
nuçlan oluşturuyor. Kodak'm sponsorluğu-
nu üstlendiği serginin geliri Marmara Üni-
versitesi Fotograf Bölümü'ne bağışlana-
cak. Ertan, isımsiz sergisinde dünyadaki
bütün yorgun, yıpranmış kadınlann ve ev-
lerin beden dillerini görüntüleyip Türkiye
ile olan şaşuiıcı ve düşündürücü benzerlik-
leri vurguluyor.
-Çahşmalannızyaşam alanlanyla beden
dfli üzerine yapılan seri araştırmalara da-
yanıyor. Bu araşürmalarda
öJçütünöz nedir?
GÜLER ERTAN-Beden
dili, sanatlar arasında kendi-
ni kanıtlayan bir konumda.
Bu çalışma için Arjantinli
heykeltıraş Madame Mari-
sol'den etkilendim. Marisol
heykellerini basit bir şekil-
de yaparak, beden hareketi-
ni vurgulayarak onun bize
verdiği imajı ön plana çıka-
nyor. Heykelin arkasında
düz bir fon kullanarak sade-
ce ana fıkri vurguluyor.
-YapıtfannEdaflkkeztek- ~
nolojininolanaklanndanvararlandnuz.Na-
sü bir teknik kuDandınız?
ER3AN - Bu çalışmamda bilgisayar tek-
nolojisini bilinçli olarak kullanmak iste-
dim. Fotoğraftn ana fikrini daha iyi vurgu-
laması için bilgisayan bir araç olarak kul-
landım. Yani arka fonu yok edip sadece
vurgulamak istedığün ve aym zamanda da
beden dilini bütünleştirebilecek fotoğraflar-
da bu teknolojiyi uyguladım. Ilk kez dene-
diğim bu türün baskılarmı dijital yöntem-
le gerçekleştirdim.
- Sergmizde daha çok ağır işlerle uğraşan
kadınlan seçtiniz. Erkekler ve çocuklara
neden çok yer vermiyorsunuz?
ERTAN - Farkında olmadan bir seçim
JCrrtan'ın
isimsiz sergisinin
temasını, yaşam
alanlanyla beden
dili üzerine
yapılan
araştırmalann
sonuçlan
oluşturuyor.
yaptım. Belki şuuraltmda kadınm getirdi-
ği bir ilgi mi oldu bikniyorum. Vurgulamak
istediğim, kadınlann yorgunluğu, eziklığı
ve çektikleri sıkmtılar olabilir. Sergimde
sadece bir iki çocuğa yer verdim. Amacım
onlan fazla etİdlemekti.
- Yıpranmış kadmlarm yani sıra eski ve
yeni binalara da yer veriyorsunuz_.
ERTAN - Bınaîan bilinçli seçtim. Eziye-
ti çeken kadmlar daha çok yaşlı kadınlar..
onlann beden dilini tamamlayan yer mekân-
dır. Bu mekânı denkleştirebilmek için bi-
na ve yaşamı tercih ettim.
- Dünyanm birçok yerinden kareler çek-
tiniz. Türkiye ile karşriaşûnnğuuzda ortak
şaşırtKi ve düşündürücü nekr bukiunuz?
ERTAN - Türkiye gerçek-
ten dengesiz bir üİke.. gerek
yaşam gerek sınıf gerekse
teknoloji olarak. Mesela tek-
nolojinin en idealini getiri-
yoruz ama, yerinde kullan-
masını bilmiyoruz; binalan
alıyoruz, yozlaştırarak res-
tore ediyoruz. Dış ülkelerde
insanlar binalan alıp aslına
uygun düzeltiyor ama.. biz-
de anlık bakım oluyor. Ba-
na en ilginç gelen Bükreş'te
bir kilisede gördüğum göz-
dü.. bizde göz, nazan ifade
ediyor ve orada da bu kulla-
nılabilmiş.
- Bu sergide ulaşmak istediğiniz noktaya
varabildiniz mi?
ERTAN - Başta sergilediğim bu 53 fo-
tograf için bazı kaygılanm vardı. Fakat iz-
leyicilerden gelen sorular ve ilgi, amacmıa
ulaşnğımın birgöstergesi. Görevim bilgi ver-
meye yönelik olduğu için çahşmalanmı da
bu doğrultuda gerçekleştiriyorum.
-Fotoğraflanmza isfanvennemenizm ne-
deni nedir?
ERTAN - Kişiyi yönJendirmek isîemiyo-
rum. Duygu yüklü bir başlık koyabilirim ve
ızleyîcinin bakış açısmı ben değiştirmiş ve
yönJendirmiş olurum. Kişüerin özel görüş-
lerine inancım sonsuz.
Gruber-Maklar Citar tkflisi'nin çarşamba akşamı vere-
cekieri konsere soprano Cecilia Tokdo eşMk edecek.
Rodrigo'nun anısına
gitar festivali
KfihurServisi-Doğumu-
nun 100. yılmda Joaquin
Rodrigo'nun anısına düzen-
lenen 1. Uluslararaa CRR
Gitar Festivali sürüyor.
Festivalin 5 Ocak'takı açı-
lış konserinde Bursa Bölge
Devlet Senfoni Orkestra-
sı'na gitarist JorgeCabaDe-
ro eşlik etti. Festivalde Vb-
dhnir!Vfikıı&a,AhmetKan-
ned, HasanOhatÖrter'den
sonrabu akşam Phflçp Cat-
herine, Hans van Oosterho-
ut ve Phüıpe Aerts'ten olu-
şan Philip Catherine Üçlü-
sü bir caz konseri sunacak.
CharfieMmgos,Benny Go-
odman, Toots Thielemans,
Stephane GrapelK, Dexter
Gordon ve Ctaat Baker gi-
bi caz devlerine eşlik eden
Philip Catherine ve grubu-
nun vereceği konserde ko-
nuk sanatçı olarak Erkan
Oğur da yer alacak.
Festivalin diğer bir ya-
bancı konuğu, Milano ve
Toronto ödüllerinin sahibi
olan PbiMppe VlBa yann ak-
şam 19.30 'da vereceği kon-
serde Kemal BelevL Rodri-
go, DiabellL Coste, Tesan,
Brouwer,Ries,Piazzola' nın
bestelerirû seslendirecek.
Çarşamba akşamı saat
19.30'da dinleyenlerle bulu-
şacak olan müzik grubu ise
Gruber-Maklar Gitar tki-
i s olacak. Ikiliye, ŞUili sop-
rano Cecilia Toledo eşlik
edecek.
1997 yılında Londra Kra-
liyet Müzik Akademisi Üye-
liği unvamm elde eden Da-
vid RusseD, perşembe saat
19.30'da festivalin son kon-
serini verecek. Russell'ın
programında Braco, Scar-
latti, Barrios, Vrvaldi, Rod-
rigo, Kleynjans, Laura yer
alıyor.
(Cemal Reşit Rey Kon-
ser Salonu - 232 98 30)
Rus tiyatroculardan Türkiye çıkarması
ANKARA (CumhuriyetBüro-
su) - Devlet Tiyatrolan bu yıl çok
sayıda Rus yönetmeni agırlama-
ya hazırlamyor. Rusya'nm önde
gelen tiyatrolanndan ünlü yönet-
menler, Ankara ve tstanbul'da
sahneleyecekleri oyunlarla Türk
izleyicilerin karşısrna çıkacaklar.
15-22 Aralık 2000 tarihlerin-
de Rusya'da gerçekleştirilen "Rns-
Türk Çağdaş Drama ve Tryatro
Festivali" boyunca Moskova'da
"Yennolova Tiyarrosu, Maya-
kovsky Tryatrosu, Rusya Akade-
mik Gençler Tıyatrosu, Puşkin
Tiyatrosu, Na Maloy Bronnoy
DramatikTryatrosu" ve Ryazan
kentinde "DramaTiyatrosu'' sa-
lonlannda Türk yazarlann oyun-
lan, Rus yönetmenlerin yoru-
muyla ve Rus oyuncular tarafin-
dan sahnelendi. Festivale katılan
tiyatro grubunun hazırladığı ra-
pora göre, yazarlar Aziz Nesin,
ReşatNuriGüntekin,Nâzım Hik-
met, Refik Erduran, Tuncer Cü-
cenoğlu ve MefihCevdetAndav'ın
yapıtlan Rusça oynandı.
Etkinlik sırasında yapılan gö-
rüşmelerde de Türkiye ve Rus-
ya'daki çeşitli festivallere ortak ka-
tılımlar gündeme geldi ve yönet-
men değışimi konusunda da bağ-
lannlarkuruldu. Buna göre Tagan-
ka Tiyatrosu'nun ünlü yönetme-
ni Yuri Lubimov ile prensip an-
laşmasma vanldı. Lubimov'un
Türkiye'de sahneleyeceği oyu-
nun tarihı daha sonra kesinleşti-
rilecek.Yermolova Tiyatrosu Yö-
netmeni VTadimir Andreyev, Is-
tanbul'da sahneleyeceği "Mşne
Bahçesi" adlı oyunun provalan-
na 15 Şubat 2001 tarihinde baş-
layacak. Yaroslav kentinden yö-
netmen AlezanderKnzin de 2001
Mart ayı içinde "Romeo^hıliet''
oyununu sahnelemek üzere An-
kara'ya gelecek.
Görüşmeler sırasında Samara
Tiyatrosu Müdürü SergdSokolov,
Devlet Tiyatrolan Uluslararası
Çocuk Oyunlan Festivali'ne
"Cmıkokkotia" adlı oyunla kanl-
mak istediğini bildirdi. Aynca
Sergei Kornbkov'un "Berüoz"
adlı yapıtının istenen şekilde çev-
nlmesi halinde Mikhafl Skomo-
robov yönetmeliğinde bu oyun
da Türkiye'de sahnelenecek.
Raporda aynca, 176 yaşında-
ki ünlü Mali Tiyatrosu ile anlaş-
mak üzere de girişimlerin başla-
uldığı, Tanıtma Fonu'ndanDT'ye
80 bin dolarhk kaynak aktanl-
ması halinde yerli ve yabancı 2
oyunun Mali Tiyatrosu'nda; bu ti-
yatronun bir oyununun da Anka-
ra ve îstanbul'da sahnelenebile-
ceği bildirildi.
8-15 Mart'ta gerçekleşecek
1. IstanbulKadın
Bienali düzenleniyor
KültürServisi- 'Dün-
ya Kadınlar Günü' ola-
rak kutlanan 8 Mart'ın
ülkemizde daha etkin ta-
nıtılması ve' kadın hak-
lan' kavramımn sanat
etkinlikJeriyle yaygın-
laştınlması amacıyla Is-
tanbul'da bir kadın bi-
enali düzenleniyor.
llkibusene8-15Mart
arasında gerçekleştirile-
cek olan 1. Istanbul Ka-
dın Bienali'nin Düzen-
leme Kurulu'nda ise
Tayfiın Talipoğlu, Mu-
rat Aksu. Osman Ak-
kuş, ServetKocatepe, Se-
da Kement ve Zafer Kı-
raç bulunuyor.
Bienal kapsamında,
performanslar, film, ti-
yatro ve dia gösterileri ile
kadın demeklerinin aça-
cağı standlardan oluşa-
cak olan etkinlıkler 1
hafta boyunca 28 ayn
salonda gerçekleştinle-
cek.
Aynca kadın dernek-
leri, 'Kadının Vatandaş-
hk Haklan" 'Uuslara-
rası Anlaşmalardan Do-
ğan Haklar'. 'Medeni
Kanun'. 'Aile fçi ve Dışı
Şiddet', 'Cinsel Taciz',
t
sel Sorunlar', 'Ekono-
mik Haklar' ve 'Kadm
Orgütlenmeleri' konu-
lannda workshoplar dü-
zenleyerek bıldiriler ya-
yımlayacaklar.
Bienalden elde edilen
gelirin büyük kısrm ka-
dınlarla ilgili yapılacak
projelere bıralahrken se-
neye de uluslararası çer-
çevede bir bienalin adım-
lan atılacak.
Çok sayıda sanatçının
da etkinJilder çerçeve-
sinde aktif görevler ala-
cağı bienalin proje koor-
dinatörlüğünü Murat
Aksu yaparken bienal
için bir de web sayfası
açıldı. Tüm kadın der-
neklerinin projelerine bu
bienal çerçevesinde yer
verebileceklerini belir-
ten Aksu, amaçlannm
dünyada ve Türkiye'de
kadınlann sıkça karşı-
laştıklan cinsiyet aynm-
cılığı, aıle ve toplum içi
baskı ve fırsat eşitsizli-
ği gibi kadın sorunlan
ile kadın haklan gibi kav-
ramlann sanat yolu ile
topluma yansıtıknası ol-
duğunu ve kapılannın
tüm kadrnkuruluşlan ile
amatör veya profesyo-
nel kadın sanatçılara açık
olduğunu söyledi.
Steven Spielberg'e suçlama
• ü SKültür Servisi -
Ünlü yönetmen
Steven Spielberg,
yapımcı Steven
O'Connor
tarafindan
dağıtımcılığını
Dreamworks'ün
üstlendiği 'An
Everlasting Peace'
adlı filmin,
Ingıltere'nin Kuzey
trlanda politıkasına
getirdiği
eleştirilerden
hoşianmadığı için
ü suçlamyor. O'Connor,
Spielberg'ün kısa süre önce Ingiltere'de
şövalyelik unvanı almasını ve Dreamworks
bünyesınde hazırlanan 'Band of Brothers' adlı
televizyon dizisine tngiliz ordusunun personel ve
malzeme katkısı yapmasım işaret ederek filmin
politik bir oyuna kurban gıttiğini iddia etti. Filmin
750 sinema salonu yerine yalnızca 8 salonda
gösterime sokulması ve DVD'sinin Oscar ödülleri
için jüriye gönderilmemesi de O'Connor'ın
suçlamalannı arttırdı. Dreamvvorks yetkilısi
Diana Loonıs ise O'Connor'ın kendilerine
şikâyette bulunmadığını ve jüri üyelerine DVD
oknasa bile VHS formatmda fıknin
gönderildığım ve gazetelerde promosyonunun da
yapıldığmı açıkladı.
Rock'n' POII tarihinin en iyi
albümü Beatles'ın
• NEWYORK
(AA)-Beatles
grubunun
"Revolver"i rock
tarihinin en iyi
albümü seçildi.
ABD'de gazeteci,
müzik eleştirmeni
ve sanatçılardan
oluşan yaklaşık 500
kişinin oy
kullandığıVHl
araştırmasuıda, rock
müzik tarihinin en
iyi ilk 100 albümü
belirlendi. 1966'da
yaptığı Revolver
albümüyle birinci seçilen Beatles, aynca beş
albümüyle de ilk on bir arasına girmeyi başardı.
Elvis Presley 'Sun Sessions' ile 21 'inci, Michael
Jackson 'Thnller' ile 23'üncü, Madonna ise 'Like a
Player' albümüyle 100'üncü sıraya yerleşti
*Seyajıatname 2001' adlı oyunun
prömiyeri 7 Şubarta Ankana'öa
• ANKARA (ANKA) - Devlet Opera ve Balesi
Modern Dans Topluluğu, edebiyat ve düşün
dünyasının iki önemli ismınin anlatrm
özellildenni 'Seyahatname 2001' oyununda bir
araya getiriyor. Öyunda, Meltem Cumbul ve Cem
Yılmaz da İconuk oyuncu olarak rol alacak.
Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu,
bu oyunla Evliya Çelebi'nin 17'nci yüzyıl
seyahatlerimn tasvirlerini, Orhan Pamuk'un
'Öteki Renkleri'ndeki çağımız insanımn durum
ve psikolojisini irdeleyen betimlemelerini
kaynaştınyor. Oyun; dans, tasanm, video ve
müziğin buluştuğu büyük bir prodüksiyonla
sergilenecek. Eserde, müzisyen Arkın Allen,
Doğu-Batı sentezi içeren akustik ve elektronik
müzikle, alternatif illüzyon sanatçısı Kubilay
Tunçer özel efektleriyle yer alırken, fotograf
sanatçısı Merih Akoğul'un da fotoğraflan
gösterilecek. Oyunun rejisörlüğünü ise Devlet
Opera ve Balesi koreografı ve Modern Dans
Topluluğu Sanat Yönetmeni Beyhan Murphy
üstlenecek. 7 Şubat'ta Ankara Opera Sahnesi'nde
prömiyeri yapılacak oyun, 15 Şubat'ta Bursa
Ahmet Vefik Paşa Sahnesi'nde, 17 Şubat'ta tzmit
Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde, 20-21
Şubat tarihlerinde ise Istanbul AKM'de
sergilenecek.