17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 OCAK 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J Y U . L J 1 UJtl. [email protected] 15 PierreLorrain Hn 'Romanovlar'ı saçmalık ve saplantılarla dolu bir kitap azarbizimle dalga mı geçiyor? SIRMAKÖKSAL "Eğer gösterilere kanlmaktan uzak dnrmuş ol- saydı, kuşkusuzöğrenimini tamamlayacak, tümüy- le saygıdeğer bir meslek yaşamı olacakn." Sizce bu cümle kım tarafından, kim için, kime söylenmış olabilir? Akla ılk gelen şeyi iznüıizle ben söylemek istiyorum: Akh ve bılgisi kıtçana bir ha- nım teyze tarafindan, siyasi işlere bulaşmış, okul- dan atılmış, sonrasında çek-senet mafyasında kü- çûk bir piyon olarak yaşamını sürüklerken ayağın- dan vurulmuş bir haylaz delikanlı hakkında, bu delikanlının annesine. Yanıldınız. Bu cûmle, Pierre Lorain adlı bir ya- zar tarafindan, Lenin hakkında, dizi adı "Tarih" olan Romanovlar namlı kitapta söyleniyor. "tna- mbnaz" lafııu bu kadar hak eden kaç kıtap okudu- nuz? Taşradaki bir avukatın "saygKİeğer" meslek yaşamı ile çağını dönüşturmüş ınsanlardan biri olan Lenin'in tutkulu ve beğenseniz de beğenme- seniz de ereğine ulaşmış yaşamını kıyaslamak na- sü bir şeydir? Gerçekten nasıl bir şeydir? Taraflı kitap okudum, hem de çok okudum, taraftan ol- madığım taraflı kitaplar da okudum, ama bu ka- dar cüretlisini, bu kadar saçmasını ve akıl almaz, mantık ulaşmazını pek okumadım. Kitap baştan başa o kadar saçma, o kadar saç- makı... Tahmin edebileceğiniz gibı kitapta bunun ben- zeri, hastalıklı bir saplantıyla dolu bir yığın cüm- le ve yorum var. Gülmekle ağlamak arasında sıkı- şıp kalmak nedir, anlıyorsunuz okudukça. Lenin taraftan olmanız, bolşevizm sempatizanı olmanız, sosyalist olmanız, hatta ve hatta en hafıfınden bir sosyal demokrat bile olmanız gerekmiyor. Sadece mantığın sesini dinlemeniz yetiyor. Ama yazan- mızın bu tarafgırliği yalnızca Lenin nefretiyle sı- nırh değil. Yazanmız bir de Çar Nikolay'ı adeta kar- deşı gibi sevmek haluıde. Bir sevgi kı ınsan ancak özûrlü küçük kardeşine böylesine bir şefkat duyar. Çann gûnlüğü hakkındakı şu yoruma dıkkat etmek yeter: "Çağuunen büyükdevirtknndenbirineege- men bir hükümdardan bekkyeceğhnizderin düşün- cekrden daha çok yer tutan. hava durumu gibi en sıradan konularla doldurulmuş tam elli bir defter. Gene de bundan, karşmannın yaptığı gibi, Niko- lay'm yüzeysei bir adam olduğu sonucu çıkanlma- mabdır. 0nun düzeyindeki adamlann çoğunun, ••İKlT»» ROMANOVLAR IMRHANLDANIN H)NU Pierre Lorrain CWra^Bac' _ ^. Aw2' A. aşradaki bir avukatın 'saygıdeğer' meslek yaşamı ile çağını dönüştürmüş insanlardan biri olan Lenin'in tutkulu ve beğenseniz ! de beğenmeseniz de ereğine ulaşmış yaşamını kıyaslamak nasıl bir şeydir? Gerçekten nasıl bir şeydir? Taraflı kitap okudum, hem de çok okudum, taraftan olmadığım taraflı kitaplar da okudum, ama bu kadar cüretlisini, bu kadar saçmasını ve akıl almaz, mantık ulaşmazını 1 pek okumadım." kuzeniV George gibiözel günlükleri npatjpbu özet- okkri taşu-." Zaten bu cümleş e dıkkat etmemek ne mûmkün? Peki, dıye düşünüyor insan, bunlar ai- lecek, kuzenler de dahil olarak, topluca aptal ola- mazlar mı? Mesela yani... Aynca bu duygulu, içe dönük, âşık genç adamın hocasının günlüğünden kitaba yapılan alıntı da şu: "Ben dersimi verirken onunbüyükbir dikkatleburnunu kanşurdığınıgö- rüyonun." Zaten, Nıkolay'ı övgülere boğan yazar Lorrain de çar hakkında, "Oğrenmeye hiç mi hiç eğünniyoktu" demekten kendini alamıyor. Bu ka- dan da zavallı Nikolay'a ayıp oluyor doğrusu. Ta- rih kıtabı mı okuyoruz, dedikodu mu yapıyoruz? Kıtabın düzeyi hakkında fikır sahıbı olmak ıçin sanırım bu kadan bile yeterli. Ama şu alıntıyı da yapmadan geçemeyeceğım: "Yataızlığı seven, bi- raz asık suratü, ama alaycıüğa ve nuakçılığa yat- kın bir çocuktu ve okulda bep yüksek notlarabyor- du." Anlaşılan okulda yüksek notlar alan bır ço- cuk olmak, insanın kötü özellikleri arasındayer alı- yor. Devam edelim: "Çoğu öğrencL. karneferini an- ne ve babalanna göstermekten hep çekindikkri ve bunu her zaman belirli bir tören uygulayarak yap- nklan halde, küçük Volodyafirünagibi geçerken uluorta bağırmakla yetiniyordu. 'Baştan aşağı pe- kıyı, her zamanki gıbı"_" S12 bundan ne anlarsı- nız? Lenin'in çocukluktan beri bir canavar oldu- ğunu mu, yoksa kardeşlerinin karnelerinin demek ki pek de o kadar iyi olmadığmı mı? Kamesi baş- tan aşağı pekıyi olan hangi çocuk sevınçle bağır- mamışnr ki allahaşkına? Ama yazanmız devam edi- yor: "Öğrenmeye olan bu yatkmfağı, onu arkadaşla- rmdan ayınyordu, çünkü onlaria paylaşabileceği ko- nular çok azdı. Daha da zarariı bir sonucu oluyor- du. Akılca üstünlüğünün bflmdndeoMuğundan,her zaman hakh olduğu eğilimindeydi ve konuştuğu ki- şflerin düştüğü çeKşkflere gereğinde hafif ala> yoi- lu her zaman parmak bassa da kendi görüşterine karşıekştiriyipekkakiıramıyorda" Buyurunuz. De- mek kı akıllı olmak, öğrenme eğılımınde olmak za- rarlı bır şey. Diyorum ki Fransız istıhbarat örgü- tünde çalışmış bulunan Bay Lorrain'i Türkiye'ye getirip Milli Eğitim bakam yapsak. Kitap okuma- yı hepten yasaklar, bol bol burun kanştırma eğiti- mi almamızı sağlardı. Tek doğru saptayun, eleşti- ri kaldırmamak yönünde. Ama kabul edersiniz ki böylesine bir lider, çocukluğundan bellidir ve do- ğal olarak da pek alttan alan bir yapıda değildir. Eminim diğer liderler de sözgelimi Atatûrkde öy- le fazla alttan alacak bir insan değildi. Yazann Le- nin'e ve onun üstünden de akıllı ve oğrenmeye yatkm çocuklara 0 kadar düşman ki şu veciz cüm- leyi de bizlerden esirgememiş: "Her hahıkârda gerçekoian bir şeyvarsa— AJeksandr'm yarguamp idam edOdiği srada genç VTadimir görümışte hiç sarsılınamıştı, sınaviannı parlak sonuçlarta geçi- yordu. Yd sonu karnesinde, okulun müdünu. gö- rüşünüsjcakbirifadejiebeürtmiştir: 'Pekyetenek- li, her zaman bakımlı ve dıreşken (...) Sözleri ve eylemleri okulda da, dışanda da eğitim sorumlu- lan açısından hıçbir zaman en ufak bir kınamaya yol açmamıştır'™" Gördünüz, işte küçük canava- n, ağabeyi idam edilmişken bile okulunda başan- lı! Oysa zavallı Nikolay, dedesının suikasta kurban gitmesinden sonra alıklaşıyor, ders çalışamaz olu- yor, kendini burun kanştırmaya veriyordu. Kitap bunun gibi binlerce aynntıyla bezelı. Her birini anJatmak, her bir zırvalığı açığa vurmak mümkün değil, çünkü her bir cümle bir öncekinin üstüne çıkıyor. Eğer katıla katıla gülerek bir kitap okumak istiyorsanız, şiddetle tavsiye ederim. Ama tabii bu gülüşlerin bir bedelı var: Siniriniz bozu- luyor. Çarhk zamanmda işlenen cinayetlere karşı hiç kılı kıpırdamayan biri, çann ıdamında bırden- bire insancılık anıtı gibi yükseliyor. Ama her du- rumda da ölenın, öldürüleıun "insan" olduğunu unu- tup her kime uygulanırsa uygulansm, ölüm ceza- sının kendı içindeki çelişkiye karşı gelmedikçe, yamızca birilerinin idamına karşı çıkmaktaki iki- yüzlü ahlaksızhk mide bulandıncı gerçekten de. Çün- kü gülerek okurken bıryandan da hıssedıyorsunuz ki Bay Lorrain, kendi görüşünün karşısındakileri hiç çekinmeden idam ederdi. Yaşamlanmızı uzun sürmüş bir idama çevirenler de bu sığ kafalar değil mi zaten? Güler Ertan fotoğraflannda kadınlann yorgunluğunu, ezikliğini ve sıkıntılannı vurguluyor Objektifin içindenbeden <MKûHür Servisi - Marmara Üniversitesi Fotograf Bölümü öğretim üyesı Güler Er- tan'ın fotograf sergisi 16 Ocak'a dek Ce- mal Reşit Rey Sergi Salonu'nda yer alıyor. Serginin temasını, yaşam alanlanyla be- den dili üzerine yapılan araştırmalann so- nuçlan oluşturuyor. Kodak'm sponsorluğu- nu üstlendiği serginin geliri Marmara Üni- versitesi Fotograf Bölümü'ne bağışlana- cak. Ertan, isımsiz sergisinde dünyadaki bütün yorgun, yıpranmış kadınlann ve ev- lerin beden dillerini görüntüleyip Türkiye ile olan şaşuiıcı ve düşündürücü benzerlik- leri vurguluyor. -Çahşmalannızyaşam alanlanyla beden dfli üzerine yapılan seri araştırmalara da- yanıyor. Bu araşürmalarda öJçütünöz nedir? GÜLER ERTAN-Beden dili, sanatlar arasında kendi- ni kanıtlayan bir konumda. Bu çalışma için Arjantinli heykeltıraş Madame Mari- sol'den etkilendim. Marisol heykellerini basit bir şekil- de yaparak, beden hareketi- ni vurgulayarak onun bize verdiği imajı ön plana çıka- nyor. Heykelin arkasında düz bir fon kullanarak sade- ce ana fıkri vurguluyor. -YapıtfannEdaflkkeztek- ~ nolojininolanaklanndanvararlandnuz.Na- sü bir teknik kuDandınız? ER3AN - Bu çalışmamda bilgisayar tek- nolojisini bilinçli olarak kullanmak iste- dim. Fotoğraftn ana fikrini daha iyi vurgu- laması için bilgisayan bir araç olarak kul- landım. Yani arka fonu yok edip sadece vurgulamak istedığün ve aym zamanda da beden dilini bütünleştirebilecek fotoğraflar- da bu teknolojiyi uyguladım. Ilk kez dene- diğim bu türün baskılarmı dijital yöntem- le gerçekleştirdim. - Sergmizde daha çok ağır işlerle uğraşan kadınlan seçtiniz. Erkekler ve çocuklara neden çok yer vermiyorsunuz? ERTAN - Farkında olmadan bir seçim JCrrtan'ın isimsiz sergisinin temasını, yaşam alanlanyla beden dili üzerine yapılan araştırmalann sonuçlan oluşturuyor. yaptım. Belki şuuraltmda kadınm getirdi- ği bir ilgi mi oldu bikniyorum. Vurgulamak istediğim, kadınlann yorgunluğu, eziklığı ve çektikleri sıkmtılar olabilir. Sergimde sadece bir iki çocuğa yer verdim. Amacım onlan fazla etİdlemekti. - Yıpranmış kadmlarm yani sıra eski ve yeni binalara da yer veriyorsunuz_. ERTAN - Bınaîan bilinçli seçtim. Eziye- ti çeken kadmlar daha çok yaşlı kadınlar.. onlann beden dilini tamamlayan yer mekân- dır. Bu mekânı denkleştirebilmek için bi- na ve yaşamı tercih ettim. - Dünyanm birçok yerinden kareler çek- tiniz. Türkiye ile karşriaşûnnğuuzda ortak şaşırtKi ve düşündürücü nekr bukiunuz? ERTAN - Türkiye gerçek- ten dengesiz bir üİke.. gerek yaşam gerek sınıf gerekse teknoloji olarak. Mesela tek- nolojinin en idealini getiri- yoruz ama, yerinde kullan- masını bilmiyoruz; binalan alıyoruz, yozlaştırarak res- tore ediyoruz. Dış ülkelerde insanlar binalan alıp aslına uygun düzeltiyor ama.. biz- de anlık bakım oluyor. Ba- na en ilginç gelen Bükreş'te bir kilisede gördüğum göz- dü.. bizde göz, nazan ifade ediyor ve orada da bu kulla- nılabilmiş. - Bu sergide ulaşmak istediğiniz noktaya varabildiniz mi? ERTAN - Başta sergilediğim bu 53 fo- tograf için bazı kaygılanm vardı. Fakat iz- leyicilerden gelen sorular ve ilgi, amacmıa ulaşnğımın birgöstergesi. Görevim bilgi ver- meye yönelik olduğu için çahşmalanmı da bu doğrultuda gerçekleştiriyorum. -Fotoğraflanmza isfanvennemenizm ne- deni nedir? ERTAN - Kişiyi yönJendirmek isîemiyo- rum. Duygu yüklü bir başlık koyabilirim ve ızleyîcinin bakış açısmı ben değiştirmiş ve yönJendirmiş olurum. Kişüerin özel görüş- lerine inancım sonsuz. Gruber-Maklar Citar tkflisi'nin çarşamba akşamı vere- cekieri konsere soprano Cecilia Tokdo eşMk edecek. Rodrigo'nun anısına gitar festivali KfihurServisi-Doğumu- nun 100. yılmda Joaquin Rodrigo'nun anısına düzen- lenen 1. Uluslararaa CRR Gitar Festivali sürüyor. Festivalin 5 Ocak'takı açı- lış konserinde Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestra- sı'na gitarist JorgeCabaDe- ro eşlik etti. Festivalde Vb- dhnir!Vfikıı&a,AhmetKan- ned, HasanOhatÖrter'den sonrabu akşam Phflçp Cat- herine, Hans van Oosterho- ut ve Phüıpe Aerts'ten olu- şan Philip Catherine Üçlü- sü bir caz konseri sunacak. CharfieMmgos,Benny Go- odman, Toots Thielemans, Stephane GrapelK, Dexter Gordon ve Ctaat Baker gi- bi caz devlerine eşlik eden Philip Catherine ve grubu- nun vereceği konserde ko- nuk sanatçı olarak Erkan Oğur da yer alacak. Festivalin diğer bir ya- bancı konuğu, Milano ve Toronto ödüllerinin sahibi olan PbiMppe VlBa yann ak- şam 19.30 'da vereceği kon- serde Kemal BelevL Rodri- go, DiabellL Coste, Tesan, Brouwer,Ries,Piazzola' nın bestelerirû seslendirecek. Çarşamba akşamı saat 19.30'da dinleyenlerle bulu- şacak olan müzik grubu ise Gruber-Maklar Gitar tki- i s olacak. Ikiliye, ŞUili sop- rano Cecilia Toledo eşlik edecek. 1997 yılında Londra Kra- liyet Müzik Akademisi Üye- liği unvamm elde eden Da- vid RusseD, perşembe saat 19.30'da festivalin son kon- serini verecek. Russell'ın programında Braco, Scar- latti, Barrios, Vrvaldi, Rod- rigo, Kleynjans, Laura yer alıyor. (Cemal Reşit Rey Kon- ser Salonu - 232 98 30) Rus tiyatroculardan Türkiye çıkarması ANKARA (CumhuriyetBüro- su) - Devlet Tiyatrolan bu yıl çok sayıda Rus yönetmeni agırlama- ya hazırlamyor. Rusya'nm önde gelen tiyatrolanndan ünlü yönet- menler, Ankara ve tstanbul'da sahneleyecekleri oyunlarla Türk izleyicilerin karşısrna çıkacaklar. 15-22 Aralık 2000 tarihlerin- de Rusya'da gerçekleştirilen "Rns- Türk Çağdaş Drama ve Tryatro Festivali" boyunca Moskova'da "Yennolova Tiyarrosu, Maya- kovsky Tryatrosu, Rusya Akade- mik Gençler Tıyatrosu, Puşkin Tiyatrosu, Na Maloy Bronnoy DramatikTryatrosu" ve Ryazan kentinde "DramaTiyatrosu'' sa- lonlannda Türk yazarlann oyun- lan, Rus yönetmenlerin yoru- muyla ve Rus oyuncular tarafin- dan sahnelendi. Festivale katılan tiyatro grubunun hazırladığı ra- pora göre, yazarlar Aziz Nesin, ReşatNuriGüntekin,Nâzım Hik- met, Refik Erduran, Tuncer Cü- cenoğlu ve MefihCevdetAndav'ın yapıtlan Rusça oynandı. Etkinlik sırasında yapılan gö- rüşmelerde de Türkiye ve Rus- ya'daki çeşitli festivallere ortak ka- tılımlar gündeme geldi ve yönet- men değışimi konusunda da bağ- lannlarkuruldu. Buna göre Tagan- ka Tiyatrosu'nun ünlü yönetme- ni Yuri Lubimov ile prensip an- laşmasma vanldı. Lubimov'un Türkiye'de sahneleyeceği oyu- nun tarihı daha sonra kesinleşti- rilecek.Yermolova Tiyatrosu Yö- netmeni VTadimir Andreyev, Is- tanbul'da sahneleyeceği "Mşne Bahçesi" adlı oyunun provalan- na 15 Şubat 2001 tarihinde baş- layacak. Yaroslav kentinden yö- netmen AlezanderKnzin de 2001 Mart ayı içinde "Romeo^hıliet'' oyununu sahnelemek üzere An- kara'ya gelecek. Görüşmeler sırasında Samara Tiyatrosu Müdürü SergdSokolov, Devlet Tiyatrolan Uluslararası Çocuk Oyunlan Festivali'ne "Cmıkokkotia" adlı oyunla kanl- mak istediğini bildirdi. Aynca Sergei Kornbkov'un "Berüoz" adlı yapıtının istenen şekilde çev- nlmesi halinde Mikhafl Skomo- robov yönetmeliğinde bu oyun da Türkiye'de sahnelenecek. Raporda aynca, 176 yaşında- ki ünlü Mali Tiyatrosu ile anlaş- mak üzere de girişimlerin başla- uldığı, Tanıtma Fonu'ndanDT'ye 80 bin dolarhk kaynak aktanl- ması halinde yerli ve yabancı 2 oyunun Mali Tiyatrosu'nda; bu ti- yatronun bir oyununun da Anka- ra ve îstanbul'da sahnelenebile- ceği bildirildi. 8-15 Mart'ta gerçekleşecek 1. IstanbulKadın Bienali düzenleniyor KültürServisi- 'Dün- ya Kadınlar Günü' ola- rak kutlanan 8 Mart'ın ülkemizde daha etkin ta- nıtılması ve' kadın hak- lan' kavramımn sanat etkinlikJeriyle yaygın- laştınlması amacıyla Is- tanbul'da bir kadın bi- enali düzenleniyor. llkibusene8-15Mart arasında gerçekleştirile- cek olan 1. Istanbul Ka- dın Bienali'nin Düzen- leme Kurulu'nda ise Tayfiın Talipoğlu, Mu- rat Aksu. Osman Ak- kuş, ServetKocatepe, Se- da Kement ve Zafer Kı- raç bulunuyor. Bienal kapsamında, performanslar, film, ti- yatro ve dia gösterileri ile kadın demeklerinin aça- cağı standlardan oluşa- cak olan etkinlıkler 1 hafta boyunca 28 ayn salonda gerçekleştinle- cek. Aynca kadın dernek- leri, 'Kadının Vatandaş- hk Haklan" 'Uuslara- rası Anlaşmalardan Do- ğan Haklar'. 'Medeni Kanun'. 'Aile fçi ve Dışı Şiddet', 'Cinsel Taciz', t sel Sorunlar', 'Ekono- mik Haklar' ve 'Kadm Orgütlenmeleri' konu- lannda workshoplar dü- zenleyerek bıldiriler ya- yımlayacaklar. Bienalden elde edilen gelirin büyük kısrm ka- dınlarla ilgili yapılacak projelere bıralahrken se- neye de uluslararası çer- çevede bir bienalin adım- lan atılacak. Çok sayıda sanatçının da etkinJilder çerçeve- sinde aktif görevler ala- cağı bienalin proje koor- dinatörlüğünü Murat Aksu yaparken bienal için bir de web sayfası açıldı. Tüm kadın der- neklerinin projelerine bu bienal çerçevesinde yer verebileceklerini belir- ten Aksu, amaçlannm dünyada ve Türkiye'de kadınlann sıkça karşı- laştıklan cinsiyet aynm- cılığı, aıle ve toplum içi baskı ve fırsat eşitsizli- ği gibi kadın sorunlan ile kadın haklan gibi kav- ramlann sanat yolu ile topluma yansıtıknası ol- duğunu ve kapılannın tüm kadrnkuruluşlan ile amatör veya profesyo- nel kadın sanatçılara açık olduğunu söyledi. Steven Spielberg'e suçlama • ü SKültür Servisi - Ünlü yönetmen Steven Spielberg, yapımcı Steven O'Connor tarafindan dağıtımcılığını Dreamworks'ün üstlendiği 'An Everlasting Peace' adlı filmin, Ingıltere'nin Kuzey trlanda politıkasına getirdiği eleştirilerden hoşianmadığı için ü suçlamyor. O'Connor, Spielberg'ün kısa süre önce Ingiltere'de şövalyelik unvanı almasını ve Dreamworks bünyesınde hazırlanan 'Band of Brothers' adlı televizyon dizisine tngiliz ordusunun personel ve malzeme katkısı yapmasım işaret ederek filmin politik bir oyuna kurban gıttiğini iddia etti. Filmin 750 sinema salonu yerine yalnızca 8 salonda gösterime sokulması ve DVD'sinin Oscar ödülleri için jüriye gönderilmemesi de O'Connor'ın suçlamalannı arttırdı. Dreamvvorks yetkilısi Diana Loonıs ise O'Connor'ın kendilerine şikâyette bulunmadığını ve jüri üyelerine DVD oknasa bile VHS formatmda fıknin gönderildığım ve gazetelerde promosyonunun da yapıldığmı açıkladı. Rock'n' POII tarihinin en iyi albümü Beatles'ın • NEWYORK (AA)-Beatles grubunun "Revolver"i rock tarihinin en iyi albümü seçildi. ABD'de gazeteci, müzik eleştirmeni ve sanatçılardan oluşan yaklaşık 500 kişinin oy kullandığıVHl araştırmasuıda, rock müzik tarihinin en iyi ilk 100 albümü belirlendi. 1966'da yaptığı Revolver albümüyle birinci seçilen Beatles, aynca beş albümüyle de ilk on bir arasına girmeyi başardı. Elvis Presley 'Sun Sessions' ile 21 'inci, Michael Jackson 'Thnller' ile 23'üncü, Madonna ise 'Like a Player' albümüyle 100'üncü sıraya yerleşti *Seyajıatname 2001' adlı oyunun prömiyeri 7 Şubarta Ankana'öa • ANKARA (ANKA) - Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu, edebiyat ve düşün dünyasının iki önemli ismınin anlatrm özellildenni 'Seyahatname 2001' oyununda bir araya getiriyor. Öyunda, Meltem Cumbul ve Cem Yılmaz da İconuk oyuncu olarak rol alacak. Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu, bu oyunla Evliya Çelebi'nin 17'nci yüzyıl seyahatlerimn tasvirlerini, Orhan Pamuk'un 'Öteki Renkleri'ndeki çağımız insanımn durum ve psikolojisini irdeleyen betimlemelerini kaynaştınyor. Oyun; dans, tasanm, video ve müziğin buluştuğu büyük bir prodüksiyonla sergilenecek. Eserde, müzisyen Arkın Allen, Doğu-Batı sentezi içeren akustik ve elektronik müzikle, alternatif illüzyon sanatçısı Kubilay Tunçer özel efektleriyle yer alırken, fotograf sanatçısı Merih Akoğul'un da fotoğraflan gösterilecek. Oyunun rejisörlüğünü ise Devlet Opera ve Balesi koreografı ve Modern Dans Topluluğu Sanat Yönetmeni Beyhan Murphy üstlenecek. 7 Şubat'ta Ankara Opera Sahnesi'nde prömiyeri yapılacak oyun, 15 Şubat'ta Bursa Ahmet Vefik Paşa Sahnesi'nde, 17 Şubat'ta tzmit Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde, 20-21 Şubat tarihlerinde ise Istanbul AKM'de sergilenecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle