Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 OCAK 2001 PERŞEMBE CUMHURfYET SAYFA
HABERLER
Türk, Sezer'ln
önertsine karfi
ç M
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Adalet Bakanı
Hikmet Sami Türk,
Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer'ın. Meclis'in
af yetkısinin anayasadan
çıkanlması yönündeki
önerisine karşı çıktı. Affın
toplumsal bır supap
olduğunu kaydeden Türk,
"Tersme, Meclis'in af
yetkisi üzerindeki
sınırlamalar
kaldınlmalıdır" dedı.
Anayasanın 14. maddesi
kapsamına giren suçlardan
dolayı sınırlamalar
olduğunu anlatan Türk,
"Asıl, sınırlanduTnalann
kalduılması gerekir.
Çünkü af toplumsal bır
supaptır. Ilende toplumsal
banşı sağlamak açısından
ihtiyaç olabilir" diye
konuştu
Yakupreisoğlu
tutuUandı
• tZMtR (Cumhuriyet
Bürosu) - Trilyonluk
"Baluıa" operasyonunda
adı geçen tüm fırmalara
naylon fatura kestiği öne
sürülen olayın kıht ısmı
Abdurrahman
Yakupreisoğlu, lzmir
DGM'cetutuklandı.
Yakupreisoğlu'nun,
lcurduğu parav
r
an şirketler
üzerinden naylon fatura
kestiği 300 firmamn
belgeleruun Maliye ve
Mülkiye müfettişlerince
ıncelemeye alındığı
öğrenildi. Soruşturmada,
Yakupreisoğlu'nun
Istanbul'da 80 paravan
şirket kurduğu, bu şirketler
üzennden, ihracat kredisi
alan 300 fırmaya açıklannı
kapatmak amacıyla naylon
fatura kestiğini itiraf ettiği
öğrenildi.
Bayrampaşa
Cezaevi'nde
esrar
• İstanbul Haber Servisi -
ll Jandarma
KomutanlığYndan alman
bilgıye göre, Bayrampaşa
Cezaevı'ne dışandan atılan
ve D Blok'un çatısına
düşen 2 pakette, 300 gram
esrar ele geçırildı. Olayla
ılgıli soruşturma sürüyor.
AçıMama
• Cumhuriyet
Gazetesi'nin 9 Ocak 2001
tarihli nüshasının 6'ncı
sayfasında "Çitici
Sendikalara Baskı
Uyguluyor" başlığı ile
Tüm Yargı-Sen İstanbul
Şube Başkanı Ali
Yazıcı'nın beyanlanna
atfen; İstanbul Cumhuriyet
Başsavcısı'nın talimatı ile
Bayrampaşa Cezaevi
kantininde belirli
firmalardan mal aldınldığı
şeklinde haber yapıldığı
görülmüştür. lşlediği
disiplin suçu nedeni ile
açığa alınan infaz koruma
başmemurunun beyanlan
gerçeğe aykın olup, ilışikte
örnekleri gönderilen ve
cezaevi müdürlüğüne hitap
eden yedi ayn talimat
yazımızın tetkikinden de
anlaşılabıleceğı gibi,
tutuklulann şikâyetlerine
neden olan kantinlerdeki
mal çeşidinin çoğaltılması,
kaliteli olmalanna özen
gösterilmesi, daha ucuz
mal teminı açısından
kantin için yapılan her
türlü alışverişte beşten
aşağı olmamak üzere
büyük mağazalardan teklif
alınmasıyla, özel şahıslarm
ve şirketlerin
ticarethanelerinin tercih
edilmemesi hususlannda
gerekli emirler verilmiş
olup bu emirlere riayet
edilip edilmediği titizlikle
takip edilmektedir.
Ferzan Çitici
îstanbul Cumhuriyet
Başsavcısı
Sivil toplum örgütleri ölüm oruçlanna zaman yitirilmeden çözüm bulunmasını istedi
4
Diyalog yeniden başlamalı'İSTANBUL / İZMİR
(Cumhuriyet) - Cezaevle-
rine yapılan "Hayata Dö-
nûş" operasyonu öncesi
ölüm oruçlannı sona erdir-
mek amacıyla görüşmeler-
de bulunan ve arabulucu-
luk yapan TBMM Insan
Haklan Komisyonu üyesi
Mehmet Bekaroğlu. Türk
Mühendıs ve Mımar Oda-
lan Birliği Başkanı Kaya
Güvenç, Türk Tabipleri
Birliği 2. Başkanı Metin
Bakkakı, tstanbul Barosu
Başkanı Yücel Sayman,
operasyondan sonra ölüm
oruçlannnı artarak sürdü-
gunü ve bir an önce görüş-
melerin yeniden başlaması
gerektığıni kaydettıler. Be-
karoğlu, u
Bu sessizliğin
devam etmesûtabutlar de-
mek, Buürkütücü sessizli-
ğin alternatifî ölüm" dedı.
Eylem 84. gûnünde
Siyasi tutuklu ve hükümlüle-
nn F tipi cezaevlerine karşı
başlattıklan ölüm orucu eyle-
mi 84. gününe girerken, TA-
YAD'lı 4 tutuklu ve hükümlü
yakımrun destek amacıyla baş-
lattıklan ölüm orucu eylemi de
58. gününe ulaştı. Ölüm orucu
eylemıyle ılgıli tartışmalar sü-
rerken istanbul Barosu, ope-
rasyon öncesi Adalet Bakanlı-
ğı ile tutuklu ve hükümlüler
arasında arabulucuk görevi
Sivil toplum örgütleri operasyondan sonra ölüm oruçlarının artarak sürdüğünü açıkladılar.
sûrecini başlatmak, tarbş-
maya açmak durumda-
dır" dedi.
TBMM Insan Haklan
Komisyonu üyesı Fazilet
Partisı Milletvekili Meb-
met Bekaroğlu da, tutuk-
lu ve hükümlülerin can
güvenliği ve izolasyon ne-
deniyle hücrelere girme-
\eceklerini söyledıkleri-
nı, bakanlığm da, F tipi
cezaevlenne devletin te-
rörle mücadelesinde
önemli bir proje olarak
düşündüğünü söyledi. Tu-
tuklulann son görüşme is-
teğinin kabul edilmediği-
ni belirten Bekaroğlu ay-
m gece sabaha karşı ope-
rasyon yapıldığını anlattı.
'Sessizliğin sonu
ölüm'
üstlenen heyetin süreci anlat-
ması ve yeni çözüm arayışlan
için bir toplantı düzenledi. ts-
tanbul Barosu Staj Eğitim
Merkezi'nde düzenlenen top-
lantıda tstanbul Barosu Başka-
nı YüceJ Sayman, Adalet Ba-
kanı Hikmet Sami Türk'ün 9
Aralık 2000 tarihınde yaptığı
"F tipi cezaevlerine yapılan
eleştirilerin ortadan kalkması
icin toplumsal mutabakat ara-
nacağuu" açıklamasmdan ve
ilk kez bir bakanlıkça sivil top-
lum kuruluşlannın muhatap
alınmasından umuda kapıldık-
lanm anlattı.
Bu nedenlerle görüşmeleri
sürdürdüklerini belirten Say-
man, operasyondan bir gün ön-
ce arka kapıdan girerek görüş-
meler yaptığmı, tutuklulann
yeniden görüşme talebini ilet-
tiğini, ancak bakanlığın yanaş-
madığını belırttı. Sayman "Za-
ten operasyon kararı alınnuş.
Bizimüzerimizden sankitutuk-
lu vehükümlüler uzlaşmaya ya-
naşmryormuş gibi bir hava ya-
raühp tek çarenin operasyon ol-
duğu gösterildT dedı. TutukJu
ve hükümlülerle pazarlık etme-
diklerini söyleyen Sayman
"Hete hele pazarhk edecek oJ-
sakhiçbir zaman demokrasinin
en temel platformunu en temel
Ukekrini pazarlık araa hafine
getirmezdik" diye konuştu.
Sayman operasyon sonrası
sessizliğin bozularak demokra-
tik birplatformda görüşmelerin
yeniden başlamasuıı istedikle-
rini kaydetti. Sayman "Bakan
hukuk devietinde yaşadığmı
idddia edryorsa, gerçekten de-
mokrasiye inandığını söyKiyor-
sa bu süreci en azından F tiple-
rryle ilgilitoplumsal mutabakat
Operasyonla 32 kişınin öl-
düğünü, F tipi cezaevi tartış-
malannın bitmediğini ve ve
ölüm oruçlanmn da sona erdi-
rilmediğini kaydeden Beka-
roğlu, "Nîye 80'B günlere gefin-
di, niye hâlâ ölümler olmuyor.
Bazı mflletvekilleri 'Senın
adamlar niye ölmedi' gibi soru-
lar soruyor. Bu ne aadır* dedi.
Bekaroğlu operasyonun sonra-
sı toplumun sessizliğe gömül-
düğünü kaydederek "Bu sessiz-
liğin devam etmesi, tabuüar de-
mek. Bu ürkütücü sessizüğin ai-
ternatifı ölünT dedi.
n «r»ni*fi v n s a k ^ ^ ' flahiyat Fakültesi'nde öğrencilerin kampusa türbanla girmesim vasaklayan sena-
1 B U 1 U
** / «*»*"* to karan ûygulanmaya başlandı. Altunizade'deki MÜ llahiyat Fakültesi'ne sabah saat-
lerinde gelen türbanh öğrenciler, üniversitenin Haydarpaşa, Göztepe. Bahçelievler, Acıbadem kampuslannda uygulanmakta olan
rürban yasağının, kendi bölûmlerinde de geçeıü olduğunu belirten karar nedeniyle içeri ahnmadılar.
ADD, vahşetin en tehlikelisinin din adına uygulananı olduğunu söyledi
Beyaz'a saldınya tep/dlersürüyor
İstanbul Haber Servisi - Öğ-
rencilerle tanışma toplantısı sıra-
sında uğradığı bıçaklı saldınnuı
ardından Marmara Cnıversitesi
Tıp Fakültesi'nde tıbbi gözlem
altuıda tutulan MÜ tlahıyat Fa-
kültesi Dekanı Zekeriya Be-
yaz'ın sağlık durumunun iyiye
gittiği, taburcu olma tanhinin,
cuma günü belli olacağı belirtil-
di. Prof. Dr. Beyaz'a, yorgun
düştüğü gerekçesiyie de ziyaret-
çi yasağı konuldu Beyaz'm bı-
çaİdanmasma ünı\ersite ve çe-
şitli kurumlann tepkisı sürerken
Malatya tnönü Üniversitesı Se-
natosu da saldınyı "Menemen
Otayı"na benzetti.
Atatürkçü Düşünce Derneği
Şişli Şubesi üyelerinden Gürsel
Ayak ve emekli öğretmen Meral
Kıhnç, Beyaz'ı hastanede ziyaret
ettiler A>ak, saldınyı "nefrede
kmadıklannı" belirterek Be-
yaz'ın, doğrulan savunmaya de-
vam edeceğinin altını çizdi.
Ayak, şunlan söyledi: "Hoca-
mız, bize 'Vahşetin en tehlikeli-
si, din adına uygulanandır. Biz
bunu 15 yıl önce de Iran'da gör-
dük. Bu örgütsel saldın, beni sa-
vunulanmdan vazgeçiremez'
dedi. Bu sözJerin üzerinde dik-
katk duruJmabdır"
ADD Genel Başkanı HaBl İb-
rahim Şahin, Beyaz'ın, "trticai
bir eyleme hedef olduğunu" vur-
gulayarak "halkın ve ülkenin düş-
manlannca, Beyaz'ın canına kas-
tedilmesinUünadıklannı" bıldir-
di. Kocaelı Üniversitesı Senatosu
yayımladığı bıldınde, "Beyaz'ın,
Türkiye Cumhuriyeti yasabumı
uygulamaya çahşnğıiçin" saldın-
ya uğradığını savundu. Samsun
Barosu Başkanı Avukat Arif Yü-
mazÜney ıse saldınyı "demokra-
siye, insan haklanna yöneltümiş"
bir eylem olarak nitelendırdi. tnö-
nü Ünıversıtesı Senatosu tarafin-
dan yayımlanan bildıride, "Me-
nemenOlayı'' anımsatılarak "Bir
ünhersite dekaıuna yapılan bu
sakhn,ülkemizdeirticanın bir nu-
maralı tehdit olduğunun çok
önemli birgostergesidir" denıidi.
Dokuz Eylül Üniversitesi Se-
natosu da, Rektör Prof. Dr. Emin
Alıa başkanlığında gerçekleştir-
diğı toplantı sonucu şu açıkla-
mayı yaptı: "Bu ve benzeri hiç-
bir saİdm bizleri büimsel düşün-
ceden, demokrasiden. laiklikten
yana olan tavTumzdan geri çevi-
remeyecektir." Gazıantep Uni-
versıtesi, Gazi Üniversitesi Rek-
törlüğü ve Doğuş Üniversitesi
Senatosu'ndan yapılan açıkla-
malarda da saldın kınandı.
Öte yandan saldınnın ardın-
dan gözaltına alınan ve Terörle
Mücadele Şubesi'nde gözlem
altında olan Halil Cıhan'ın
yapılan sorgusunda, herhangi bir
örgüt bağlanüsına rastlanmadığı
bildirildi.
ıtm
MHP
Güngör'e
'kesin
ihraç'
ANKARA(Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM Genel
Kurulu'ndakı af görüşme-
lerınde Başbakan Bülent
Ecevit'ı "vatan hainlerini
affeönekle" suçlayan tçel
Milletvekili Ali Güngör,
MHP'den ıhraç edildi.
Güngör'ün, doktor Necdet
Göclünün öldürülmesıyle
ilgili hüküm giymesmin
ardından, Meclis kürsü-
sünden afla ilgili hakarete
varan sözler sarf ettiği
Ecevit'in başbakan olduğu
1974 yılında aftan yarar-
landığı ortaya çıkmıştı.
MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeu nın iste-
miyle hakkuıda ıhraç süre-
ci başlatılan Güngör ile il-
gili karar, karmaşık bir sü-
recin sonunda dün verildi.
MHP Grup Dısıplın Kuru-
lu, Güngör'ün dosyasını
Müşterek Disiplin Kuru-
lu'na havale etmesine kar-
şuı bu kurul görevsizlik
karan verdi. Bunun üzeri-
ne Bahçeli'nin isteğiyle tü-
zük değişikliği ile kesin ve
geçicı ihraç karan verme
yetkisi tamnan grup disip-
lin kurulu dün toplanarak
Güngör'ün "kesin olarak"
ihracuıa karar verdı. Gün-
gör, 8 Aralık 2000'de yasa-
laşan şarth salıverme tasa-
nsuıın görüşmelennde,
sözlerine "Çirİdn ve tehli-
keli tasaruun tek bir ama-
a varthr: bu da PKK'B ca-
nileri affetmek ve bu veba-
le Mecüs'i alet etmektir"
diye başlamıştı.
IRMIKIAYDIN ENGtN aengin@doruk.net.tr
Şu "düğmemuhabbeti"ar-
tık benim canımı sıkmaya
başladı.
Sizin de öyle mi?
Nedir olup biten?
Elektrık enerjısı ıletımindeki
ihalelerde, TEAŞ'ın tepesin-
deki bürokratlarla, bu ihalele-
re katılan müteahhitler arasın-
da danışıklı dövuş işler çevril-
miş, "ihaleye fesat kanştınl-
mış". Anlaşılan ihaleyi kaza-
namayan bir müteahhit olup
biteni ihbar etmiş. Ihbar jan-
darmanın kaçakçılık ve orga-
nize suçlardan sorumlu biri-
mine gitmiş.
Onlar savcıya haber salmış.
Savcı izin vermiş. Telefonlar fi-
lan dinlenip kanıtlar pekiştiril-
miş. Sonra da gözaltılar baş-
lamış...
Bugün gelinen aşama bu.
Şu anda gözattındakilerin sor-
gusu yapılmakta.
Ama tartışılan bu değil. Tar-
tışılan, daha önemlisi paylaşı-
lamayan "Bu operasyonun
başlatılması için emri kim ver-
di", daha moda terimiyle söy-
lersek "Dûğmeye kim bastr
sorusunun yanıtı.
Yanıt gerçekten bölüşüle-
Memleketin Asıl Sahipleri
mryor.
Temiz Eller Operasyo-
nu'nun medyaya yansıdığı
günlerde, düğmeye bakanın
bastığı yazıldı. Politikacıdan
çok ağır sıkiet pehlivanına
benzeyen Enerji Bakanı'ndan
"Yok canım, ben basmadım"
fılan gibi bir açıklama da gel-
medi.
Ardından -ddyduklanm be-
ni yanıltmıyorsa- Doğu'da gö-
rev yaptığı günlerde, dönemin
başbakanı için yenilip yutul-
mayacak "nitelemeler" kul-
lanmasıyla ünlenmiş birgene-
ralin "Düğmeye biz bastık.
Bakanın ûstünü çizin" filan gi-
bi yine yenilip yutulmayacak
bir açıklamasına tanık olduk.
Sonra da kızılca k/yamete
benzer bir şeyler koptu. Baş-
bakan Ecevit yağdı gürledi;
Başbakan Yardımcısı Mesut
Yılmaz, siyasetin önemi, si-
yasetçinin faziletleri üstüne
vaızlar, medyanın hangi habe-
ri nasıl yayımlaması üstüne
meslek dersleri verdi. Hatta
endazeyi kaçınp "6u"siyaset-
çilere karşı çıkanların askeri
cunta istediklerini filan söyle-
meye kalkıştı.
Bir Allah'ın kulu da çıkıp
"Yahu biz /7/e de kolera ile ve-
ba, demokrasiyi de berbat e-
den kihenmiş siyaset esnafı
ile postalından ses getiren bir
cunta arasında tercihte bu-
lunmak zorunda mıyız" diye
sormadı.
Doğrusu, eski bakanı, daha
sonra enerji sektöründeki
"kadro üyesi" tutuklanmış,
partisinin bir başka ve eski ba-
kanı karşılıksız çekten içeri
düşmüş, kendisi Başbakanlık
konutunda banka pazariama-
cılığına benzer ilişkiler içinde
bulunmuş, 12 Eylül'ün "özev-
ladı" bir partinin dünkü önde
geleni, bugünkü başkanı ol-
muş birinden meslek ve ahlak
dersi alacağımız aklımıza gel-
mezdi.
Demek bunlan da görecek-
mişiz.
Ama bu tozduman, bu "de-
dim dedi, ben bastım o bas-
madı" kargaşası içinde beni
öfkelendiren daha başka ve
kanımca çok daha önemli bir
nokta van
Siyasetçi sınrfı adına konu-
şanlar, dolaylı ya da dolaysız,
"Biz bu memleketin sahipleri-
yiz. Olup biten ve olup bitecek
üstüne söylenecek sözlehn
de sahiplehyiz. Kihenmiş de
olsak, yanlış da yapmış olsak
kimse bizi atlayamaz" deme-
ye getiriyorlar.
Daha kestirme bir deyişle,
"Bu memlekette düğmeye
basılacaksa, ona biz basanz"
diyorlar.
öte yandan adı resmen
açıklanmamış, ama söylediği
sözler de resmen tekzip edil-
memiş birgeneral, yetkisi olup
olmadtğına, adalet aygrtının il-
keleriyle çelişip çelişmediğine
bakmaksızın "Bakanın üstü-
nü çizin. Düğmeye biz bastık"
diyebiliyor.
Onun da sözlerinin anlamı
açık. General, "Bu memleke-
tin sahipleri biziz. Düğmeye
basılacaksa ona da biz basa-
nz" demeye getiriyor.
Onlar bunu demeye getir-
diklerinde ve bunu sürekli
yaptıklannda beni de ("Bizi
de" diyebilir miyim?) bir dü-
şünce alıyor.
Bu hakkı nereden ve nasıl
aldıklannı bilemediklerimiz, ıs-
rarla "Bu memleketin sanibi
biziz" diyoriarsa, biz neyiz?
Sahi biz neyiz?
Yani şu vergi ödeyen, oy ve-
ren, çalışan, üreten, parla-
mento binasının alnında
"Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir" yazan, anayasa-
sında "yurttaş" diye tanımla-
nan biz neyiz ?..
• • •
Erzincan'ın dağ köylerinde
keyifli bir köylü nüktesi vardır.
Kar yağışının günlerce sürdü-
ğü, tipiden göz gözü görme-
diği günlerde, "Yav, şu müba-
rek kar da bir türlü dinme-
d/"diye yakınanlara, bıyık al-
tından gülüp yanıt verirler.
- Eee efendi, sahipsizmem-
leket. Kar da yağar yağmur
da...
Bense bu "sahip patlama-
sından", bu hiç kesilmeyen
"mart kan'nüan bıktım usan-
dım...
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Necati Cumalı...
Iki yıl önce bir mayıs akşamında Ankara'da Mül-
kiyeliler Birliği'nin bahçesindeydik...
Tam karşımda oturuyordu Necati Cumalı...
Gözlerinde acıya çalan bir gülümseme vardı...
Dün sabah gazeteye geldiğimde, Handan Şen-
köken haberi verdi:
"Necati Cumalı'yı kaybettik..."
Içimden bir şeyler koptu...
Sessiz bir çığlık yükseldi yüreğimden...
Bir fotoğraf düştü önüme; bir bakış yaşamın için-
de büyüdü, yüceldi!..
Belki de damariardan boşalan kan gibi ılıkve uğul-
tulu son lodoslar esmeye başladı...
Sanki koyu karanlık gecede tek başınaydım.
Umutsuzluğun o dayanılmaz yalnızlığında Uria Is-
kelesi'nde dolaşıyordum...
Susuz Yaz'dan Acı Tütün'e. Yağmurlarla Top-
raklar'dan Aşk da Gezer'e uzanan yolculukta Ne-
cati Cumalı'ya sordum:
"Nasılsın iyi misin, lzmir'in imbatını özledin mı?"
Gözlerinden bir yağmur bulutu geçti...
Dediki:
"Imbatla gelen
Yüzünû göırnesem
Sesini duymasam
Yaölürsem"
Havada sanki kokulu bir imbat vardı ve çocuk-
lan savrulan çiçeklere döndürmüştü...
Necati Cumalı, Urla iskelesi'nden dolmuşa binmiş,
Konak'a gelmişti...
Arap Fınnı'na uğradı, bol susamlı simrtaldı, Kor-
don'a çıkt...
Pasaport iskelesi'ne Karşıyaka vapuru yanaşıyor-
du...
Çayını yudumlarken mınldanmaya başladı:
"Yalnızlık öldürdü beni
Işığını gözlerimin önce
Yüreğimin sevincini
Yalnızlık aşkımı hevesimi
Gücümü kuvvetimi
Göz göze geldiğim
Bütün karanlık pencerelerde
Yalnızlığın gözleri
Sokağa çıkan
Eve dönen
Yıllardır yalnızlıktı benimle
Her kış gecesi saat yedide
Yalnızlıktı esen
Konak önünde
Yalnızlıktı otumnuş meyhanede
Bekleyen beni"
• • •
Balıkçı tekneleri iskelenin adaya bakan yönüne mı
çekilmişti?
Bu soruya "hayır" yanıtını vermişti Necati Cuma-
lı. Bir haziran akşamı Urla'da rakı sofrasındaydık.
Gözleri lyonya'nın lacivert sulanndaydı...
Yaşam, kendi çizgisinde bir kör uçuşu değildi..
Gece yalnızlığa vururdu, ay da hüzne!..
Yıllar önceyi anımsarken o eski albümden çıkar-
dığım resimlere baktım, sonra Doğan HızJan'ın Ne-
cati Cumalı'ya ilişkın konuşmasını dınledım NTV'de...
En güzel Doğan Hızlan anlatmıştı, Necati ağabe-
yin edebiyatçı kişılığinı...
Boğazımda bir şeyler düğümleniyordu...
Bir aynlık zamanıydı...
Aynlık zamanlan adı ölüm de olsa, terk ediliş de
olsa insanı hüzünlendirir...
Onat Kutiar'ı da bugün anıyoruz mezan başında...
Ne demiştı şair:
"Aynlık sabahı ne kadar beyaz
ölümün hüzünlü arkadaşı kar
Bana ütülü bir çarşaf hazıhar
Bir karanfil tam yüreğimin üstünde"
Bugün Onat gibi seslenmek istiyorum:
"...Diyorkiiçimdekı ses: Beniyüreğınin üstüne bır
mühürgibi koy. Çünkü ölümden daha güçlü birsev-
giye ihtiyacım var. Geçmişin sevgı ağaçlanndan, sö-
nen yıldızın ışığından, köşeyi dönerek kaybolan
gençlikten kurtulmaya ihtiyacım var..."
Urla'nın taş evlerinin önunden geçiyorum, AJsan-
cak'ta salep içiyor, akşam Tilkilik'te Ali'nin meyha-
nesine uğruyorum...
Gözlerimi yumuyorum bir kış sabahında...
Neden kayıtsız kalıyor sevdalar mevsimlerin izdü-
şümünde?
Gözlerimi açtığımda Necati Cumalı'nın Zeliş'i, Ko-
ca Bilal'i, Hüseyin Kiraz'ı, Çuval Ali'sı, Emekli Ka-
mil Efendi'sı belınyor bır Uıîa sabahında...
• • •
Biliyorum seni anlatmak çok zor Necati ağabey!..
Sen kış güneşini, paydos vakti severdin. Sen tren
ıstasyonlannda sevda düşleri kurardın...
Derdin ki:
"Kışın bütün ağaçlar senindi
Bütün çocuklar seni beklerdi pencerede
Şimdi başka kuşlar da geldi
Sense unutuldun serçe
Fakat ben hâlâ seni seviyorum."
Güle güle Necati Cumalı...
Bu kez ay büyürken uyuyacaksın!..
hikmet.cetinkaya(Vı cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/513 90 98
Çok acı kaybımız
Sevgili eşim, babamız, dedemiz
CEMAL
DEMİREZEN'i
kaybetmiş bulunmaktayız.
Acımız sonsuzdur. Hep bizimlesin, birlikte
yaşayacağız.
Not: 11.01.2001 Perşembe günü (Bugün)
Eyüpsultan Camii'nde kılınacak öğle
namazını müteakip Eyüp Mezariığı'nda
toprağa verilecektir.
Eşi: Sulhiye Demirezen,
Çocukları: Avni-Ayla, Murat-Ayşegül,
Nazife, Nazan.
Torunlan: irem, Nadir.