17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 OCAK2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Soruya soru DYP Genel Başkan Yardımcısı ve Istanbul Milletvekili Hayri Kozakçıoğlu. tecavüz iddiasıyla tutuklanan damadı Selçuk Alan'ı savunurken şikayetçi mankeni suçluyor. Parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında Kozakçıoğlu, "Kimliğini, evli olduğunu bildiği bir kişiyie, gece yanlannda Silivri'deki yazhklara giden bir kişinin amacı ne olabilir; gece yarısında, evli bir erkekle oralara niye gidilmiştir" diye soruyor. Tecavüze uğradığı iddiasıyla şikayetçi olan mankenin yakınlan da tek telinde beyaz bırakmadan siyaha boyadığı saç ve bıyıklanyla delikanlı görünmeye çalışan 63 yaşındaki Hayri Kozakçıoğlu'nun partisinde basın toplantısı düzenleyip sorabilseydi keşke: "Manken kimliğini ve bekâr olduğunu bildiği bir kişiyi, gece yanlarında Silivri'deki yazhklara götüren evli bir kişinin amacı ne olabilir; gece yarısında, evli bir erkek, bekâr bir kadını oralara niye götürmüştür?" Elektronik posta: [email protected] Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Kendini Mesih sanan Hasan Mezarcı, aftan yararianmak için Türkiye'ye dönüyormuş... "Allah affetsin!" E nerji ihaleleriyle ilgili operasyonda düğme- ye askerlerin bastığı yolundaki bir açıkla- ma siyaset sahnesinde dalgalanmalara ne- den oldu. Başbakan Yardımcısı ve Anava- tan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz, önce bu tür haberlerin kamuoyunda askeri rejime davetiye çıkartmak anlamına geldiğini söyledi, sonra da "Sa- nıyor musunuz ki askeri yönetim gelse yolsuzluk ol- mayacak. Tam aksine esas o zaman yolsuzluklar ar- tar" dedı. Doğrudur; askeri yönetimler denetlenemez ve demokratik kurallar içinde denetlenemeyen sis- temlerde her şey olur... Türkiye'nin bu konuda de- neyimleri vardır... Son deneyimin tanıklarından biri de Mesut Yılmaz'dır. 12 Eylül'ün, Amerika'dan özel izinle seçime gir- mesine olanak tanıdığı Anavatan Partisi, 12 Eylül'ün lideri ve kurmaylarıyla biriikte uzun yıllar siyasi ikti- darı paylaşmıştır. Bu paylaşım içinde Mesut Yılmaz bakan olarak görev ve siyasi sorumluluk almıştır. Enerjinin avukatı Ancak, 12 Eylül'de ve devamında hiçbir yolsuz- luk olmamış olmalı ki, Anavatan Partisi'nin tek ba- şına iktidar olduğu dönemlerde 12 Eylül yönetimi- ne yargı yolunu kapatan Anayasa'nın geçici mad- desini kaldırma gereği duyulmamıştır... Mesut Yılmaz, askeri yönetimlerle karanlığın gel- diğini ve yolsuzlukların karanlıkta arttığını söyler- ken, "yolsuzluklarta mücadelenin yolu aydınlıktır" derken haklıdır. Mesut Yılmaz'ın 12 Eylül'deki tasar- rufların yargıya açılması yolunda bir çaba harcama- ması da göstermektedir ki 12 Eylül yönetimi karan- lık değil aydınlık bir yönetimdir! O halde... Yılmaz'ın "Sanıyor musunuz ki askeri yönetim gelse yolsuzluk olmayacak. Tam aksine o zaman yolsuzluklar artar" sözünü şöyle değiştirmek gerekmektedir "Sanıyor musunuz ki askeri yönetim gelse yolsuz- luk olmayacak. Tam aksine, bizim desteğimizi alma- yan askeri yönetimlerde yolsuzluklar artar." Iki kere ikinin dört ettiği gibi Mesut Yılmaz ve ar- kadaşları varsa yolsuzlukla mücadele vardır; yoksa yolsuzluk vardır. Siyaseti ve siyasetçileri kimsenin kirli göstermeye hakkı yoktur; Mesut Yılmaz en te- miz siyaseti yapan tertemiz bir siyasetçidir. Nereden nereye... Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanlığı, teknik bir bakanlıktır... Ancak Mesut Yılmaz, bir avukat olan Cumhur Ersümer'i bakan yapmış- tır ve yanından hiç ayırmamıştır. Yılmaz, bir hukuk- çuyu Enerji Bakanlığı'nın başına getirme gerekçe- sini açıklarken "Bizim orada yapmak istediğimiz iş- ler için bir hukukçu lazım" demişti... Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndaki soruş- turma dosyaları da gösteriyor ki Mesut Yılmaz, ay- nı zamanda ileriyi gören bir politikacıdır! SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutku a yahoo.com Günübirlık yönetılen ekonomimız yine gecelık faıze kurban gıdiyor! Dedikodu yazarı iizerine dedikodular Yeni Milliyet gazetesinde Berrin Can- kat adında bir yazar birinci sayfadan anonslu dedikodu yazılan yazmaya baş- ladı. Milliyet gazetesinin başyazan Gü- neri Cıvaoğlu'nun köşesi birinci say- fada sürekli yer degiştirirken Babıali'de ve Ikitelli'de bugüne dek adı duyulma- mış "Berrin Hanım"ın birinci sayfaya oturması okurlar kadar gazeteciler için de dikkat çekiciydi. Medya dünyasına geç yaşta son yıldız Bayan Cankat'ın uzun yıllar önceki Sabiha Deren'i çağ- nştırdığına ilişkin söylentiler kısa süre sonra bir kişi üzerinde yoğunlaştı; "Ber- rin Cankaf ın bir zamanlar "Sabiha De- ren" adını kullanan Hakkı Devrim ol- duğu konuşulur ve hatta yazılır oldu. Ge- lelim bu konudaki dedikodulara! Medya dünyasında konuşulanlara bakılırsa Hürriyet'teki odasından Radi- kal'e "Cihannüma" yazarken Hürriyet Dış Haberler Servisi'nde çalışan oğlu Ser- dar Devrim'in Hürriyet'e dedikodu ya- zılan yazmasını öneren ancak önerisi ge- ri çevrilen Hakkı Devrim, odasını Milli- yet'e taşıdıktan ve iki sekreterle biriik- te oğlunu da Milliyet'e ve salon gibi odasına aldıktan sonra "Berrin Can- kafın yazılan başlamış. "Berrin Cankafın "dedi.com.tr" başlıklı köşesindeki geçmişe ait konular ve üslup, yazıların oğul I değil de baba Devrim'in kalemin- den (bilgisayar tuşundan) çıktığını gösteriyormuş ki böylece Hakkı Devrim tarafından babasının torpiliyle yazı yaz- dığı için eleştirilen Zütfü Livaneli'nin kızı Aylin Livaneli'nin de ahı tutmuş! Cesaret ve Siyaset SÖNMEZ TARGAN Cesaret son derece soyut ve goreceli bir kavram. Bu kav- ram üzerinde biraz durmak is- tiyorum. Örneğin kimi insan- lar basit, kaba ve adi suçlar iş- lemek konularında umursa- maz bir tutum içinde atak dav- ranmalarına karşın siyasal et- kileşım ortamında ise son de- reGe \ıxkek ve korkak olabili- yoriar. 12 Mart döneminde gö- zaltınaalındığımızgünlerin bi- rınde, gecenin bir yarısı, ara- mıza bir lümpeni tekme-tokat atıvermişlerdi. Bedeninin bir- çok yeri jilet ve bıçak yarası- nın ızlerıyle kaplı bu lümpen, kendini buraya getirenlere ba- ğırıyor, çağırıyor, ağıza alın- maz küfüriersavuruyordu. Her karşı koymasında götürülüp dövuluyor ve bulunduğumuz koğuşa getirilip tekrar atılıyor- du. Bu göturulup getirilmeler kaç kez yinelendi anımsamı- yorum ama, bu lümpen ken- dine gelıp, kendi dışında ko- ğuşta bulunanlann tümünün si- yasal nedenlerle burada ol- duklarını öğrenince aramız- dan hızla ayrılıp koğuşun bir ucuna sinmişti. Nedeni sorul- duğunda ise "Ben siyasete bulaşmaktan korkanm" yanı- tını vermişti. Çoğu insanın yaşamında korktuğu bir şeyler oluyor. Bunları nedenlerine göre iki başlık altında toplamak olası. Birıncisi bedeninin fiziksel bir baskı ya da saldırıya uğrama- sından duyulan nesnel korku- lar. Hatta bu kategoriye be- densel rahatsızlıkların dolaylı olarak yarattığı korkuları da ekleyebiliriz. Örneğin yüksek- lik korkusu buna verebilece- ğimiz tıpik bir örnektir. Yıllar- ca dağcılık yapmış, çoğu kez guvenlik önlemi bile almadan yüksek kayalann üzerinde kek- lik gibi sekerek tırmanış yap- mış bir arkadaşımla uzun yıl- lar sonra Ankara'da karşılaş- mıştım. Yüksek bir yapının üst katlarında bulunan bir barın balkonunda iki tek atalım is- tedim. Ben balkonda otura- mam, diye tutturdu. Nedeni- ni sorduğumda yükseklikten korktuğunu söyledi. Oysa ön- celerı böylesi bir sorunu ol- madığını dağcılığından biliyor- dum. Meğer görmediğim yıl- larda alkole düşmüş, bu ne- denle karaciğeri başta olmak üzere ciddi rahatsızlıklar ge- çirmış. Korku hastalığını da bozulan karaciğeri ve safra organları yaratıyormuş. Hat- ta doğuştan korku hastalığı bulunanların kökeninde de bu organların işlevsel bozukluk- ları aranmalıymış. Korkunun bir ikinci kayna- ğı ise moral yapının baskıya uğramasıyla oluşan öznel bir durumdur ki, bu insanın aldı- ğı eğitime, ekinsel durumuna, yaşadığı toplumsal ortama gö- re kişiden kişiye değişebil- mektedir. Örneğin kimisi baş- kalarına zarar vremekten kork- maz, ama kendine zarar veril- mesinden korkar. Ya da tam tersi. kimi kendine zarar veril- mesinden korkmaz ama top- luma zarar verilmesinden kor- kar. Nereden nereye geldik. Ce- saret derken korku üzerinde yoğunlaştık. Gerçi cesaret ve korku bir bütünü tamamlayan ıki eşit parçalardır ve ikisi ara- sında eytişimsel bir bağ var- dır. Çünkü korku olmadan ce- saret olmaz. Cesaret, korku karşısında eğilmeden, ödün vermeden direnme kararlılığı- dır. Pekiyi, cesaretle siyasetin ne ilgisi var diyeceksiniz. Çok ilgisi var, çünkü siyaset cesur insanların işidir. Şöyle bir ta- rihe bakalım, topluma önder- lik etmiş nice önder, büyük başarılara imza koyabilmiş- lerse bu salt bilgi ve birikim- lerinin, toplumu yönetme be- cerilerinin üstün olmasından değil, en az bunlar denli de cesur olmalarından kaynak- lanmıştır. Yakın tarihimizin ön- derlerinden Mustafa Kemal, aynı dönem silah arkadaşla- nndan askerlik bilgisi daha üs- tün olduğu için mi hem Kur- tuluş Savaşı'na önderlik et- miş ve hem de bunu utkuyla sonuçlandırmıştır? Elbette bu özelliklerin de rolü olmakla bir- iikte bu başanda bizce asıl ne- den, Anadolu'nun emperyalist- ler tarafından işgalinin yarat- tığı çaresizlik ortamında, en yakın arkadaşlarının bile baş- ta Amerikan mandacılığı ol- mak üzere yine yabancı güç- lerden medet umarken onun "Tam bağımsız Türkiye" belgi- sıyle ortaya atılma yürekliliği- ni göstermiş olmasıdır. Sonuçta her insan korkar. Ama cesur insan korkuyu ak- lıyla, bilinciyle, inancıyla yen- mesini bilendir. Özellikle aydın tanımlaması yapılırken bu alın- ması gereken en temel ölçüt- tür. Bildikleri doğruları söyle- menin, inandığı girişimleri baş- latmanın kendine uğratacağı zararlara aldınş etmeden yü- rümeyi biryaşam biçiminedö- nüştürmüş ve bunu cesaretle uygulamış kişidir gerçek aydın. Ve bu cesareti büyük bir siya- set ustalığı ile yaşama geçir- meyi başarabiliyorsa topluma önderlik etmeye de hak ka- zanıyor demektir. Aydın aynı zamanda inan- madığı, doğru bulmadığı si- yasal ve toplumsal gelişmele- rin peşinden sürükJenmek şöy- le dursun, her türlü yanlışa ve olayların olası sonuçlanndan doğacak tehlikelere karşı da daha işin başından karşı koy- ma cesaretini gösterebilmeli- dir. Ama ne ilginçtir ki son ölüm oruçları olaylarında da kimi aydınımız bu anlamda cesur olamamıştır. Cesur olmak şöy- le dursun aydınımız kendin- den korkmuştur. Türk aydını incelenirken bu- nu bir tez olarak sunuyorum: Türk aydını hep kendinden korkarak yaşamıştır. Gerçek bir aydın ve toplumsal bir ön- der olarak Mustafa Kemal'i yerme gereksinmesi duy- masının bilinçaftında da bizce bu korku yatmaktadır. HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ igulgeciı yahoo.com /11\ \ KİM KİME DUM DüMA BEHÎÇAK behicak(d turk.net 6u. hc<.lt t)e.lrrıeJ'ne /ao/an HARBİ SEMÎH POROY [email protected] BULUT BEBEK MRAYÇİFTÇI bulutbebek(a hotmail.com ın/ Ben, -taUı dillı ti Bavan La TARlHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 11 Ocak İLK CAĞOASKAYAK YAR/SLARJ , ( j Ç ) İLK ÇAĞDAÇ K4>**: YAGtÇt \»P/U>/. TARİHİ MA- â/tet bEVRINE 0EĞ/A/ UZAHAM KAYAK, \MKIN ÇAĞDA EN ÇOK NOBVEÇ. 'TS POPÜLER OLMUŞ, 1977'OE İLK tCAYAtC fOÛBÜ ÇCMerZTTAHÂ) KU- GULMUÇn/. BU SPORMKİ ÖNOÜLÜ&J MEDE- NİYLE 5/teÇOK KAYAK TBRİMİ NOIÜ/EÇÇS'PİIS. 19. YÜZYfLlN İKJUCİ yARjStNPAN BU >KHA BİR. SPOR OAU OLAISAK GELlŞtoESiNI SÜeOÜBEN KAYAK, eiOEHEfC AVU£TUfM4, İSVÇISE V&AL- MANYA'PA PA YAYGIULAŞMIÇT/&. 132.4'7E BAÇLATTLACAK OLAN KJÇ OÜMPİ- YATUUZi'NPA TEMEL YARtÇMA OAU, KllŞ- KUSUZ, KAYAK SAYILACAKT1/S. DÜZ ÇİZGİ UMtT ZtLELt Mesut Bey Çok HaklıL Mesut Yılmaz, üçüncü binyılın ilk basın toplantı- sında müthişti!.. Partisinin ağır toplarıyla biriikte basının karşısına çı- kan ANAP lideri bir esti, bir gürledi ki, yanı bu kadar olur!. Hele şu sözler: - Yeniden askeri yönetimlere mı özlem var?. Gerçi, söyleyenin kimliğine, geçmişteki hal ve tu- tumuna bakınca insan şaşkınlığa düşüyor ama olsun; bir partı lideri söylüyorsa dıkkate almamak olmaz... Peki, Yılmaz bu sözleri niçın söyledi?. Bir darbe ha- zırhğını mı haber aldı?. Asker böyle bir niyetı hisset- tiren açıklamalar mı yaptı?. Hiçbiri değil!.. Enerji Bakanlığı'ndabaşlatılan, "Be- yaz Enerji" operasyonunda kendi bakanı Cumhur Ersümer'in devre dışı bırakıldığı, operasyonu jan- darmanın yüruttüğü haberlerınin basında yer alma- sına çok kızdı!. - Peki, bu haberler yalan mıydı?. Değildü. Devletin 1997 yılı fiyatlanyla 4 trilyon lira zarara uğratıldığı Konya-Yeşilhisar ihalesiyle ilgili tef- tiş kurulu raporu daha önce Enerji Bakanı Ersümer'in önüne gelmiş, ancak bakan bu raporu işleme koy- mamıştı!. Bu kez suç duyurusu jandarmaya yapıldı ve onlar anında olaya el koydu. Ersümer'e, gözaltı ışlemlari baş- lamadan kısa süre önce durum açıklandı. 0 da vakit geçirmeden ilgili kişileri açığa aldı. Böylece gözaltı- na alınan kişiler bir iki gün farkla "eski genel müdüf, "eskimüsteşaryardımcısı" oluverdiler!.. Enerji Baka- nı "basın, asker, savcı yalan söylüyor, işte imzaladı- ğım soruşturma emri" demedikçe gerçek bu!.. Öyley- se Mesut YıtmazTbu gerçeklerı bile bile niçın bu sert ve polemiklere yol açan açıklamayı yaptı?. - Yanıt ANAP'ın geçmışinde yatıyor!.. • • • Cumhuriyet gazetesinin salı günkü haberine göz atalım: - Yolsuzluklar ANAP'ı sarsıyor!.. Habere göre başta Mesut Yılmaz olmak üzere bir- çok bakan, milletvekili ve "Özal';n prenslen" olarak bilınen bürokratlar yolsuzluk suçlamalarına maruz kaldı. örneğin Yılmaz, Cumhuriyet tarihinde yolsuzluk suçlamasıyla düşürulen ilk hükümetin başbakanıydı. Yüce Divan'a gıtmekten, DYP ıle yapılan anlaşma sayesınde kurtuldu. Isimleri yolsuzluk ve usulsüzlüğe karışan ANAP'lı bazı ünlü şahsıyetlerı de sıralayalım: - Ismail Özdağlar, Güneş Taner, Mustafa Ka- lemli, Eyüp Aşık, Rüştü Saracoğlu, Ercan Vural- han, Safa Giray, Cengiz Arankaya, Imren Aykut, Ya- şar Topçu, Gülay Aslıtürk, Enis Sülün, Uğur Ba- yar, Nevzat Saygılı, Engin Civan. Gördüğunüz gibi, bu turden suçlamalara hedef ün- lü isimlerin çoğu bakanlık koltuğuna oturmuş. Biri Meclis başkanlığı yapmış, halen Meclis salonu yol- suzluğundan yargılanıyor. Bir bakan Yüce Divan'da rüşvetten yargılanıp ceza yemiş. Iki bakan Yüce Di- van'da yargılanıp delil yetersızliğinden ceza alma- mış. Bir bakanın "Kasırga Operasyonu" nedeniyle yurtdışına çıkışı yasaklanmış. Bir bakan ıle bir millet- vekihnın mafya ve Susurluk çetesıyle ilişkisi saptan- mış, özelleştirme Idaresi başkanı ve gumrük müste- şarı ile ilgili dosyalar son af yasasıyla işlemden kal- dırılmış.. Bir belediye başkanı ile bir "prens" ise fjrar- da!.. Jandarmanın gerçekleştirdığı "Beyaz Enerji" ope- rasyonunda enerji özelleştirmelerınde Ersümer'in "be- yin takımı" olarak görev yapan bürokratlarla biriikte, ANAP'tı eski bakan Birsel Sönmez'in gözattlna aHrK' ması ise tüm bunların üzerıne tüy dikti... - Mesut Bey öfkelenmekte çok ama çok haklı!.. Angora evlleri!.. Gelelım üzerinde durulması gereken diğer konuya... "Beyaz Enerji" operasyonunda gözaltına alınan Hü- seyin Arabul, Dünya Enerji Konseyı Türk Milli Komi- tesı Başkanı olmanın yanı sıra süper lüks "Angora Ev- ter/"nin de müteahhıdi... Bugünku değeri 500 milyar lirayı geçen villaları bakın kimlere satmış: - Mesut Yılmaz, Yıldınm Akbulut, Deniz Baykal, TansuÇiller, Hüsamettin Çindoruk, Cumhur Ersü- mer, Sümer Oral, Fikret Ünlü, Mehmet Keçeciler, Ismet Sezgin, Mehmet Gölhan, Hikmet Çetin, Mu- rat Karayalçın, Cavit Çağlar, Ali Şener... TEDAŞ Ge- nel Müdürü Osman Nuri Doğan!.. Ayrıca evleri kendi adlanna değil, akrabalannın adına alan ener- ji bürokratlan!.. Şımdı bu olayla ilgili olduğu ıçın öncelikle Enerji Ba- kanı Cumhur Ersümer'e soralım, "Evi kaça aldınız?." Sonra TEDAŞ Genel Müdurü Doğan'a soralım, "Ev sizin üstünüze ise kaça aldınız, değilse kımın üstune?." Ve diğer muhteremler; arsası köylülerin karşı çık- masına rağmen sudan ucuza kapatılan ve davası hâ- lâ süren bu villaları kaça aldınız?. - Yanıtlan bekliyoruz efendim... ZORUNLU EK: Okuduğunuz yazı salı günü yazıl- dı. Dün baktım; bir gün önce esip gürteyen Mesut Yıl- maz 180 derecelık keskin bir donuş yapmış, "Seyaz enerji operasyonunda Enerji Bakanı 'na haber veril- memesi doğal. Belki bakan da işin :çındedir. Ama so- nuçta böyle olmadığı ortaya çıktı, fena mı oldu" de- miş!.. Kendi kendime, İşte benim tanıdığım Mesut Bey, 24 saatte aslına dönmüş" dedim!... Eposta: [email protected] Faks: (0212) 287 42 41 BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Akordeona benzeyen ve özellikle tango 2 müziğinde kul- 3 lanılan çalgı. 2/ Dalgalı. kıvnm- lı... Bır nota. 3/ Nikel elementı- ninsımgesi...He- ce ölçüsüyle ya- zılmış şiırlerde, ölçü kalıpları içindeki durma 9 yerleri.4/Odun. kıreç gıbı ağır ve kaba şeylen tartmakta kulla- nılan, ıki yüz ellı kıloya 2 eşıtağırhköiçüsü...llkel 3 bır silah. 5/ Cezayır'de 4 bir lıman kentı... Uzun 5 bacaklı ve çekık kannlı bır av köpeği. 6/ Hane... Yağı aluımış sütten ya da yoğurttan yapılan peynır. 7/ Beyaz mermerde bu- lunan sert kısım... Işaret. 8/ Katranla kıldan yapılan ve ka- lafat işlerinde kullanılan bır tür macun... Bır hayvan. 9/ Bır göz rengi... Sırtta taşınan yük. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Yan yana konulmuş iki küçük davuldan oluşan bır ritim çalgısı... Oyunda cezalı çocuk. 2/ Apansız, bırdenbire... Kum falı. 3/ Neodun elementının sımgesı... Balıkçılann, tuttuklan balıklan içine attıklan sepet. 4/ Antalya'da şe- laleler yaparak Akdenız'e dökülen akarsu... Eski Mısır'da güneş tannsı. 5/ Üst yanı açıl- boru... Kiraz rakısı. 6/ De- nızlenn çekılmesıyle oluşan ve yurtlanmaya elvenşli olan bölge. 7/ Yemek... Bu- renk. 8/ Istanbul Boğazı'nda Mar- mara yönüne olan doğal akıntının lodos etİasıyle ters yö- ne dönmesi... Sahip. 9/ Bir soru sözü... Cimn.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle