Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 OCAK 2001 PERŞEMBE CUMHURtYET SAYFA
kultur(â cumhuriyet.com.tr 15
UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt
Geride bıraktığımız yüzyıldan kültür varlığı olarak neleri korumalıyız?
20. yüzyılm 'nrimarbk mirası'
• Uluslararası Mimarlar
Birliği, UNESCO'nun
1991 'de aldığı bir karan da
yeniden gündeme getirerek
1999'danbuyana'20.
Yüzyılın Mimarlık
Mirası'nı belirleme
çalışmalannı sürdürüyor.
Türkiye'nin de 2001 yılı
mimarlık gündeminde bu
konudaki 'kriterleri'
belirlemek yer alacak...
Son yılJarda "mimari miras" denin-
ce, "geçmiş dönemkrden" ömekleri
yansıtması artık yetıyor. Söz gelimi 19.
yy.'a aıt bıryapı, sanat ve estetik değer-
leri çok güçlü olmasa bile, "döneminin
kültürünü belgeledigi" ıçin koruraa al-
tına alınabılıyor.
Şimdi, yenı bir yüzyıl başlarken, ay-
nı yaklaşımı tüm 20. yüzyıl yapılanna
da "kuraT olarak getirdığımızde, aca-
ba hangısıne
u
bunlar miras değfl" de-
nebihr?.. Ya da tam tersme, mıras ola-
bilmesi ıçin bellı bır mıman özenı ve sa-
natsal düzeyı aramak gerektiği kabul
edilince de acaba 20. yüzyıl bınalann-
dan "nekadan" bu onurla tanışabihr?
Işte, aslında yine 20. yüzyılın, bugü-
ne dek tarihte gprülmemiş bir "yıknnve
yozbşmayüzyıh" obnasından da kaynak-
lanan böylesı bır karmaşayı aşabılmek
ıçin U1A (Uluslararası Mimarlar Birliği),
çözüm olarak "önce uhısalkriterierin be-
lirknmesi" ılkesını gelıştırdı...
Her ülkenin mimarlan, geriye dönüp
Mimar Ismet
Okyay'ın 1974'te
ödül alan bu
karikatürü, 20.
yüzyılın
• 'simgeleri'
arasında yer alan
gökdelenlerin
Türkiye gibi
ülkelerdeki
'sosyo-ekonomik
sorgulamasını'
yansıttyor. (solda)
New York'un
20. yüzyılda
kavuştuğu bu
görüntü ise aynı
fînans
imparatorluğunun
yarattığt bir
mimari çevrenin
karakterini
özeüiyor. (sağda)
20. yüzyılda ürettiklenne bakarak "ge-
kcek kuşaklara kültürelsürekHliğm ka-
zanımlannı aktarabüecek" mıman ürün-
lenn hangılen olabıleceğine daır kendı
ulusal süreçlerine ve ulusal değerlerine
göre kriterlerini saptayataklar. Tabıi bu-
nu yaparken, aynı konuda UIA'nın
2002'yekadarbelırleyeceği "evrensdöl-
çütiere" veri oluşturabüecek değerlen-
dırmelerini de ihmal etmeyecekler...
Işte bu "zor", ama "zorunhT görevi
"Türkive" gıbi dünya mimarlık tarihı-
'Kriterler' için öngörüler...Geçen yıl başlatılan çalışma-
lann önümüzdeki yılîarda "ku-
raDara" dönüşereîc "20. Y ÜZVH
iın Mimariık Mirası" tanımıy-
la koruma altına alınacak bina-
lar için bazı "öngörûfcr" de yi-
ne 2000 yılı tartışmalannda fî-
liz vermeye başladı.
Buna göre "miraa" belirle-
yecek kriterler galiba artık sa-
dece binalann taşıdıklan "mi-
mari kimlikler" değil, o bina-
lann "davranış tardan" da ola-
cak. Bu davranışlann yorum-
lanmasında ise doğrudan 20.
yüzyıldaki ckonomık, toplum-
sal ve kültürel süreçler
tt
beKr-
teykT bir faktör olarak "mi-
mari değeriendirroelere" ışık
tutacaklar...
Örneğın "çevre" ve "ekoto-
ji" konusu. hem bır "sorun"
olarak hem de en önemh "ev-
rensd hedefler" şeklinde 20.
yüzyılda insanlık gündemine
geldı. O halde; "çevreyiveeko-
iojiyi gözeten" mimari davra-
nışlara ait başanlı ve ömek olabilecekuygulama-
lar, klasik sanatsal ya da kültürel öğeleri içerme-
seler bile "20. yüzyıhn mirasT olmaya, (dolayı-
sıyla gezegen bilincine sahip bir mimarhğın bu
bilince çok daha yüksek düzeyde gereksınme du-
yulacak 21. yüzyıla da taşınması bakımından) en
güçlü adaylar gibi görünüyorlar...
Benzer şekilde 20. yüzyılda, daha önceki cağ-
larda görüimemiş düzeyde bir "tarihsetmiras yok
Bulgaristan'ın Filibe kenrinde 19. yüzyıl yapdan arasına eklenmiş bir 20. yüzyıl binası.
Çağdaş mimarhkta kültürel sürekliliği İakfide kaçmadan" yakaiama çabasmın alçakgönüBü
birörneğiolarak 20.yüzyıl mirası onurunu da taşıyamaz mı?_ (Fotoğraf: OKTAY EKİNCt)
oraşu" ve "kentsel tahribatlar" yaşandı. Buna sa-
dece "savaşlar" değil, göçe ve arazi talanına da-
yalı "kentsdyığdmalar" daneden oldu ve oluyor.
Bu süreçte insanlık hızla "geçmiş kültür birikim-
terinden" yoksun kalırken, kımliksız ve kişilik-
siz bir mimari çevreye tutsak kılınıyor...
Bu nedenle de söz gelimi 19. yüzyıl ve öncesi-
ne ait mimari kazammlan çağdaş mimarlıkla bü-
tünlcştiren ve geçmişten geleceğe "kültürel sürek-
yeni tasanmlara da yan-
sıtabilen örnekJer, 20. yüzyıl
yüamma "göğüsgeren" mima-
ri davranışlann ürünleri olarak
aynı yüzyılın mirası saydma-
yı "hak" edebilecekler.
Bir başka örnek olarak da
hızh ve yoksul kentleşme sü-
recinde "ucuz,ekonomikama
kişilikli" konut ve barınma
projelerinin de 20. yüzyıl mi-
marlık rrrirası sayılabileceği-
ne yönelik değerlendirmeler
var. Aynca, tarihsel yapılann
korunmasında "20. yüzyıltek-
noJojisini" uyumlu ve saygılı
biçimlerde kullanan çağdaş
restorasyon örnekleri, ya da
"mimari özgürlük"ile "çev-
reye hağımlıhğın" usta ve ÖZ-
gün tasanmını başarmış kimi
u
iz bırakan" uygulamalar..
bütün bu "kritersralamasT ça-
balanna katkıda bulunabıle-
cekler.
Işte, geride bıraküğımız 2000
yılımn "mimariık" ve "mi-
marfağm geieceğT" açısından belki de en önemlı
gelişmesi, böylesine önemli ve çok yönlü bir de-
ğerlendirme sürecinin arhk "başlamtş" olması. Dı-
lerim Türkiye mimarlan da bu evrensel tartışma-
ya tanhlerine yakışır bır duyarlılık içinde katılır-
lar ve böylece "20. yüzyıl mimaruğımın" da ulu-
sal ve uluslararası sorumluluk ıçınde hem "ödül-
fendinne" hem de "sorgulama" olanağını bulu-
ruz...
nin en zengin birikimlerine sahip bir ül-
kede yerine getırmek üzere kollan sıva-
yan Mimarlar Odası, ılk hazırhklar için
2000 yılında üç önemh gınşımde bulun-
du.
Birincısı, UIA'ya başvurarak, bu ko-
nudaki uluslararası katılımla başlatılan
çahşmalara "ortak" olmayı önerdı ve ka-
bul edıldi. Böylece, UIA düzeyindekı ge-
lışmelerden de sürekJı haberdar olunma-
sı sağlandı...
Ikincisı, DPT'nın yürüttüğü "8. Beş
Ydhk Kalkmma Planı" (2001 -2005) ha-
zırlık komısyonlarına konuyu taşıyarak
"Kültür Öziel thtisas Komisyonu"nun
Kültür Varlıklarının Korunması başlık-
h ait komisyon raporunda "20. Yüzyıl
Mimari MirasTnın Koruma Kapsamı-
na Alınması" hedefme de yer venlme-
sıne katkıda bulundu. Böylece DPT-8.
Plan'ın söz konusu ait raporundakı
1.3.14. madde olarak: "UNESCOöncü-
lüğünde başlatılan Docomomo adı al-
tında somudaşünlan,Türkiye'nin de ta-
raf olarak ona>ladıgı \ç imzaladığı, Av-
nıpa konse\inin 7 Şubat 1991 taribü
(Strasburg) 20. yy. Mimarlık Mirasının
Korunması Hakkmdaki Tavsiye Kara-
n'na uygun olarakülkemizdeki 20yy. mi-
marhk mirasının korunması için kültür
varhklan me\7uaamızda gerekli değişik-
likler yapılmabdır" önensı yer aldı.
Üçüncü gınşım olarak ise her yıl ma-
yıs ayında Bursa'daki Mimarlar Odası
Şubesince düzenlenen "Uluslararası Ya-
pıYaşamFuanveKongresi''nin2001 yı-
lı teması da "20. Yüzyıl Mimari Mira-
suun Belirlenmesindc Ulusal ve E\Ten-
sel Kriterler" şeklinde saptandı Bu
kongredekı değerlendirmeler. Mimarlar
Odası'nın evrensel ilkelen de içerecek
bıçimde Türkiye ölçeğinde geliştirece-
ği önen ve knterlerine ışık rutacak.
'Siyasal ölçûüer'
UIA'da 2000 yılındakı çalışmalardan
edınılen bilgilere göre, Mayıs (2001)
ayındaki Uluslararası Bursa kongresin-
de de "zorlu birtartısjnanın" yaşanma-
sı sürpnz olmayacak..
Çünkü, örneğın bazı ülkelerde, 20.
yüzyılın "shasisureçleri'' bile çok önem-
seniyor. Özellikle "ulusal bağunsızfak
savaşlan" vb. gibi toplumsal tanhe dam-
gasmı vuran gelişmelere ait "süngeteş-
miş binalar". genelde mimarlık kültü-
rü ve sanatına cıddı katkılan olmasa bi-
le "miras" olarak koruma altına alınmak
ısteniyor.
Dahası, kimi tartışmalarda da, söz ge-
limi Almanya'dakı "Hftfcrfaşizminden''
kalma esır kamplannın, hatta "finnla-
rm" bile bır dönemın insanlık dışı sıya-
setlennı belgeleyen yapılar olarak gele-
cek kuşaklara da aktanlması gerektiği
söylenebilıyor...
Bütün bunlar arasında, yine 20 yüz-
yılda yaygınlaşmış ve kültürü, sanatı ve
ınsan yaratıcılığmı önemsemeyen tüke-
tici ekonomı-politikalanyte ortaya çık-
mış ve sadece "rant ekonomisine" hiz-
met veren tekdüze ve kişiliksız yapılaş-
ma salgını ıçınde, her şeye rağmen "ina-
dına mimarlık" diyebilen ve bunun için
"direnen" mımarlara aıt ürünlerin de
"gerçek mimarlık mirası" olarak belır-
lenıp 21. yüzyıla esın kaynağı olarak
aktanlması düşüncesı de duyarlı çevre-
lerden katkı ve destek bekliyor...
DÜNYA DÜŞÜNCE HAKLARI KORUMA ÖRGÜTÜ PROGRAM GÖREVLtSÎ ROStNA PtNEYRO
'Sanatın ticariyönü kabul edilmeli'
Kültür
1
Servisi - Bütün sanat dallanna zehirlı
bir sarmaşık gibi dolanan teüf haklannın kötü kul-
lanımı özellikle Türkiye'de de çok yaygın. Tüm
bunlara 'dur' demek isteyen TOBAV, bu yıl mes-
lek birlıklen ve telif haklan konusunda yaşanan
sorunlara bir çıkış yolu bulmak meslek ölçütle-
rini dünya standartlan ile aynı düzeye getirmek
için Dünya Düşünce Haklan Koruma Örgütü,
World Intellectual Property Organisation'ın (WI-
PO) program görevlisi olan Rosina Pineyro'yu
Türkıye'ye özel olarak davet ettı.
- Dünya Düşünce Haklan Koruma Orgütü ne-
dir? Görevieri nedir ve hangi ülkelerde temsilci-
likleri bulunırvor?
ROStNA PİNEYRO - Dünya Düşünce Hak-
lan Koruma Örgütü (WIPO) bır örgütlenme bi-
çimi. Amacımız insanlann düşünce haklannı ko-
rumak. Birleşmiş Milletler'in bir çalışma kolu ve
173 ülkede temsüciliğimiz bulunuyor. Esas ama-
cımız telifli düşünce haklannı korumak ve bu ko-
rumayı yaparken düşünce üretenlerin haklannı
da savunmak. Derneğm yapısı üç alandan olu-
şuyor. Birincisi nonnatif sektör. Uluslararası hak-
lann takibini sağlıyor. Ikincisı patent konusun-
da ticari alışverişler konusunda çalışmalann sağ-
landığı bölüm.
Üçüncüsü de ahşveriş ve ülkeler arası ilişki-
leri kurmak ve dayanışma sağlamak. Benim bu-
lunduğum bölüm, ortak yönetim biçımleri ve
sistemleri oluşturmayı amaçhyor. Hukukta telıf
haklanru korumak maddesi yer alıyor, ama bu
maddenin bu işi yapanlar tarafından takip edıl-
mesi zor olduğu için onlann bu işlerini biz takip
ediyoruz. Sanat dallannın pek çok bölümlerinin
çahşma grafıklerini inceledıkten sonra onlar hak-
kında politikalar oluşturuyoruz. Devletten özel
ısteklerde bulunabılıyoruz.
- Devletten ne tür bir yardun istiyorsunuz?
PtNEYRO-Isteklerimiz serruner düzenlemek,
eğıtim çalışması yapmak şeklinde olabiliyor. Me-
sela KarayipleT'de bır dayanışma sistemi kurduk.
Karayip müziğinin korunması üzerine ve bura-
da başanlı olduk. Hukukun tanıdığı hak, sadece
konulann takip edilmesıyle yerine getinlmiş ol-
muyor. Biz insanlann o haklanı takip ediyoruz,
yol göstenyoruz hem de özel projeler üretiyoruz,
Karayip'te olduğu gibi. O müzığın korunması için
bütün önlemlen alıyoruz. Sistem bildiğıniz gibi
birbırine hiç benzemıyor. Biz çahşüğımız ülke-
nin kendi bağımsızhk koşullannı da göz önün-
de bulunduruyoruz. Hukukunun uygulanması, ek-
sik yönlerin tamamlanması, haklar üzerinde top-
lumun duyarlı olmasuu sağlamak gerekli. Bu bir
etik türü haline gelmeli.
'Türkiye'nin bölgesel yapılanması yok'
- Telif haklannın uygulandığı ülkelerde ölçüt
nedir? ÖmeğinFransa"da,Amerikadan€İer olu-
yor?
PtNEYRO - Bütün dünyada telif haklan ge-
lişmekte. Avrupa'da, özellikle Latin Amerika'da
çok gehşti. Bütün dünyada da zamanla gehşecek-
tir.
- Türkiye hangi konumda yer ahyor?
PtNEYRO - Türkiye benim özellikle ilgilen-
diğim bir alan değil. Türkiye'nin şu anda bölge-
sel bir yapılanması bulunmuyor. Eğer kendi bir-
lıkleri varsa, kendi haklannı savunacak bir du-
ruma gelirlerse örgütle doğrudan doğruya ilişki
kurrnuş oluyorlar. Sanatın bir ticari yönü var, bu
kabul edilmediği sürece var olan sorunlan orta-
dan kaldıramayız. En azından olan durumu hak-
kına hukukuna göre yapmalıyız.
- TOBAV'a ne gibi önerflerde buhındunuz?
PtNEYRO-TOBAV daha önce Tiyatro Oyun-
culan Meslek Birliği'nı kurmuştu. Şimdi bu bir-
liğin daha aktif obnası gerekiyor ve aktif oldu-
ğu süreç içinde bu alanda özel bir hukuk çıkma-
lı. Orgütten devlet kanalı ile bir temsilci çağınl-
malı. Temsilci bu alandaki kişilere öncelikle se-
miner vermeli, sonra bu kişiler Cenevre'ye ge-
lip orgütten seminer aldıklan takdirde bunlann
Türkiye'de uygulanması konusunda da bir ör-
gütlenme modeli kurulup o model çevresınde
hareket edilmeli. Bu çalışma doğrudan doğruya
devletlerarası hukuk kapsamında yer alıyor.
- Tefif haklannda sorun yaşayan hangi ülkeler
PtNEYRO - Asya ülkelerinin politikacılan
kendi geleceklenni hazırlarken bu konulara dık-
kat ediyorlar. Sorunlar tabii ki yaşanıyor ama
özel olarak esas problem şudur diyeceğimiz net
bir örnek yok.
- Plastik Sanatlar Derneği Başkanı Mehmet
Gükryüz'le sektör hakkuıda neter görüştünüz?
PİNEYRO-Entelektüel düşünce haklannın ko-
nınması henüz çok yeni bir alan. Gelişmesini
sağlamak için önemler alıyoruz. Telif haklan ku-
ruluşlan 20 yıl önce para toplamaya başlamıştı.
Şu anda büyük bir başan kaydediyorlar. Resim
alanında müthiş bir ivme kazanılmış durumda.
Bütün Avrupa'da da gelişmesine bir güç kattılar.
Latin Amerika'da kurallar çok karmaşıktı, şim-
di daha düzgün bir hale geldi. Geleneksel bir
tarz değil bu. Birlikte mücadeleyı kapsayan bir
sistem işi. Müzik ve edebıyat öncülük etmişti. Şim-
di diğer alanlar da, resim, şiir, tiyatro da bazı şey-
lere öncülük ediyor.
"Entelektüel düşünce haklannın korunması benüz
çokycnibir alanr (Fotoğraf: SENEM ÖZTÜRK)
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Program Kitapçıkları
ve liyatro Eğitimi...
Elimde Zeliha Berksoy'un son Berlin yolculu-
ğundan armağan olarak getirdiği bir program ki- .
tapçığı var. Kitapçık, Brecht'in "Galilei'nin Yaşa-
mı" adlı oyununun 1997 Aralığında, Berliner En-
semble'da, B.K. Tragelehn'in rejisiyle sahnele-
nişi nedeniyle hazırlanmış.
Kitapçığın ilk bölümünde, on yedi sahne ola-
rak hazırlanan oyunun her sahnesinin kapsamlı
bir yorumu var. Rudi Thiessen tarafından kale-
me alınan bu inceleme-yorum çalışmasının ba-
şında "Galilei'nin Yaşamı"n\n çeşitli metinleri ve
aralanndaki farklar da tiyatro izleyicisine tanıtılı-
yor. Bu arada, tek tek bölümlerin yorumları yapı-
lırken, her defasında çıkış noktası olarak ilgili bö-
lüm açısından -Brecht'in metnınden alınma- be-
lirieyici bir ya da iki cümle seçilmiş. Rudi Thies-
sen'in bu çalışmasını program kitapçığında oyun-
dan önce ya da sonra okuyan izleyici, böylece gör-
düklerini -kendisine de özgür düşünce geliştirme
özgürlügünü tanıyan- çok sağlam, bılimsel birte-
mele oturtma olanağını buluyor; ayrıca da oyu-
nun doğum koşullannı, zaman bağlamını ve gün-
cellik nedenlerini kavrayabiliyor.
Program kitapçığının ikinci bölümünde, "Gali-
lei'nin Yaşamı"n\n 14. sahnesinin eski tarihli bir
metninden bir fragmana yer verilmiş. Son bö-
lümde ise, oyunun kapanış sahnesi üzerine ya-
pılan ve yönetmenin de katıldığı bir söyleşı bulu-
nuyor.
En bilinen oyunlann yeni temsilleri için bile böy-
le aynntılı program krtapçıklan hazırlamak. Batı ti-
yatrosunda çok yaygın ve sürekli bir uygulama.
Üstelik bu kitapçıklar için -örneğin yukanda de-
ğindiğimiz Rudi Thiessen'in çalışması gibi- hazır-
lanan inceleme yazılan, kalıcı değer taşıyor. Bu
nedenle yine Batı'nın tiyatro araştırmalarını konu
alan çalışmalarda program kitapçıklanndakı bu tür
yazılara atıfta bulunulması, yani tiyatro kitapçık-
larının birer bilimsel kaynak olarak gösterilme-
si de yaygın ve sürekli bir uygulama.
"Galilei'nin Yaşamı" örnegindeki gibi, kendi or-
tamında çok iyi bilinen bir eserin her yeni temsi-
li için bu türden yeni bir program kitapçığı hazır-
lamak, acaba ne gibi bir gereksınımle açıklana-
bilir? Bu çalışmalar, her şeyden önce zamanımı-
zın sanata ve sanatın izleyicisine yönelik değişik
anlayışının bır ürünudür Bu anla/ışa göre artık
izleyicinin egitilmesi tek yanlı bir görev olarak sa-
nat eserinin sırtına yüklenmemekte, fakat bir sa-
nat eseriyle karşılaşacak/diyalog içersine gire-
cek izleyicinin de belli bır birikime sahip bulun-
ması doğal bir gereklilik sayılmaktadır. Yukanda
sözünü ettiğimiz türe giren program krtapçıkları-
nın temel işlevlerinden biri, izleyiciye böyle bir bi-
rikımi kazandırmaya yardımcı olmaktır.
Her yeni sahneleme için yeni çalışmalar içeren
program kitapçıklanntn hazırlanmasının çok önem-
li bir başka nedeni de, her yeni sahnelemenin o
oyuna yönelik yeni bir yorumu somutlaştırma-
sıdır. Böyle bir durumda aynntılı bir program ki-
tapçığı, yeni yorumun bir belgelemesı niteliğini ta-
şımakta ve zaman içersinde çeşıtlı yorumların
birbirıyle karşılaştırılabilmesıni sağlayan kaynağa
dönüşmektedir.
Sanat düşüncesinin ve sanat kültürünün çok sağ-
lam/süreklı temellere dayandığı Batı dünyastnın
gerekli bulduğu bu çalışmalann, geniş kitleleri sa-
natsal bağlamda hâlâ yeterince eğitilememiş olan
ülkemiz açısından ne kadar öncelik taşıdığını özel-
likle vurgulamak, sanınm gereksizdir.
Türkiye'de her sezonda kendılerini ayakta tut-
mak için yeni savaşımlar verme durumunda olan
özel tiyatrolardan her defasında bu tur kapsam-
lı program kitapçıklarının gıderierinı de üstlenme-
lerini beklemek, insafsızlık olur. Buna karşılık öde-
nekli tiyatroların -oynanan eserler arasında az ya
da çok bilıniyor ayrımı yapmaksızın ya da eserin
"zaten" daha önce de oynandığı gerekçesiyle
böyle bir çabanın gereksiz olacağı gibi bir yanıl-
gıya kapılmaksızın-, her yeni sahneleme için ye-
ni ve yukanda belirtilen kapsamda program ki-
tapçıklan hazıriamayı sürekli bir uygulamaya dö-
nüştürmesi, zaman içersinde hem çok daha bi-
len bir izleyici kitlesinin oluşmasına, hem de çe-
şitlı yorumlan belgeleme gibi bir amaca erişilebil-
mesine büyük katkılarda bulunacaktır.
e-posta:ahmetcemal(" superonline.com
acem20ı<ı hotmail.com
Cemal Siireya Şiip Ödülleri
açıklandı
• Kültür Servisi - Aydınlık dergisi tarafından
düzenlenen Cemal Süreya Şiır Odülleri'nin
sonuçlan açıklandı. Yayımlanmış Kitap Ödülü,
Ibrahım Baştuğ'un 'Köz' adlı kitabına.
Yayımlanmamış Dosya Ödülü ise Güngör
Tekçe'nin 'Seğıren' adlı dosyasına venldi. Asaf
Güven Aksel, Hulki Aktunç. Orhan Kâhyaoğlu.
Ahmet Necdet ve Seyyit Nezır'den oluşan scçicı
kurul tarafından belirlenen ödüller, 13 Ocak
Cumartesi günü saat 18.30'da. îstiklal Caddesi
Deva Çıkmazı'ndaki Italyan Opera Binası'nda
yapılacak törenle sahiplerine verilecek.
BUGÜN "
• ENKA RÖNESANS GALERt BAR'da saat
19.00'da Sonya (Böhlander) Tannse>er, Gazi
Selçuk ve Leyla Sakpmar ın 'Cç Renk' başhklı
resim sergısi açılıyor. (274 09 67)
• tŞ SANAT'ta saat 19.30'da caz müzisyeni
Senem Diyici ve topluluğunun konseri ızlenebilır.
(316 00 00)
• BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT
MERKEZt'nde saat 19.00'da Sviatoslav Richter
belgeselinin DVD gösterimi gerçekleşecek.
(252 45 91)
• CEMAL REŞtT REY KONSER
SALONU'nda saat 19.30'da 1. Uluslararası CRR
Gitar Festivali kapsamında David Russell konser
verecek. (232 98 30)
• AKSANAT'ta 12.30 CelineDion'un vıdeodan
konseri ile saat 18.30'daProf. Dr. OrhanKuralın
söyleşisı yer alıyor. (252 35 00)
• BABYLON'da saat 21.30'da Açık Radyo
Pardsı gcrçcklcşccck. (292 73 68)