Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 EYLÜL2000 PAZAR
DIZI
(Kunsonu
fendı burada biftjurdu. Ş ^ . | § Ç ^ |
sürritinfâk ko •"--'--'•• -
8
*
1
"-'
rtttttht havada ka
ona da anlattığım, lantk okiuğum bir
anekdotu burada vaznıak tetivorum.
Bir toplantıdan çıkmış, öğien yemeği
rçin. o <;ünlerde adı Ramada o!an,
Lalelideki Merit Otefin
restoranındayız. Masamı/dadostutn
sev«ili Emre Kon«ar da var. Herkes
sırayla yenıcklerini söyledi. Sıra
t1a w de İK>ca «Jsssyîıu)
a «eb» tûrfindaı şeytei"
asam«Ain birisi, saıariiîi A
«>alçın« *dk
H
Ö«, Heea, ae l
yaşarna daha ryi,'* demeyvfe; l
do&eıvk gene bfr İK«a etfasıyla,
liarm N»'5*W»|jjjjjJF£i>nn
>
olabilir,
jpck emia *%Ö[|jjjj^P^
u
'
tTnt
k- yem«k
yeınck, «e/JSjSsRKr elij le ötekinin üç
pannağmı tu^raK "Şimdi hu çok
öneruli $tyteı için, neden aşağı
sıralaıtlaki yeuıeği getirip en başa
aiayım ıla ömriimü kısaltayım. \arsın
haşlama olsun. Öncelikler daiıua en
çok >apma\ı SCA diklerimi/den yana
olmah..Tercihleri doğru \ apmalıyız
arkadaşlarî" Son cümiesi olmııştu.
Tabii masada bir cümbüş sonm.
'• • - 'seçmeci olnıak" iizeıine bu
*fransını ben de kezlerce
vermişimdir, ondan esin
Türkan Şoray'a da Kongar'm
Eohari esprisini anlatıtıca. o da
bunu P * tııttıı. Kongar'ı anarak
kahkahaıanmı/ıu önünü aiamadık. Bir
daha »öriişmek üzere.düşkrin güzel
bulu^nıasını burada sonladık.
SeYdiklerimirin de kulaklannı
çınlatarak.
Etikr,8Haidran2000
üziimüımrthıhığa döndüm
TÜRKAN ŞORAY
ÖYKÜSÜ .•.,..>,'
F E R I D U N A N D A Ç
Oy uncu-> önetmenlik mi, yoksa yalnızca
yönetmcnlik nıi düşünüvorsunuz?
ŞORAY -Oyuncu-yönetmenlik dünya-
nın en büyük çılgmlığı. Bunu yapabilen pek
yoktur. Bizde tek yapabilen de YılmazGü-
ney'dir. Ben o çılgınlığı dört defa denedim,
ama perişan oldum. Hep bir şey ler eksik ka-
hyor. Zoriuyor sizi. Çünkü bıri apayn bir dün-
ya, öteki ayn Yönetmen dış dünyadan o bü-
tün dünyaya bakıyor: oyuncu olarak içinde-
siniz siz o dünyanın O zaman kopma olu-
yor. 'Motor.' deyip kameranın önûne geçti-
ğıniz zaman, dıştan denetlemeniz. o dünya-
yı görmeniz zor: kopma oluyor. Dışandan.
benim oynamadığım sahnelerde tam benim
istedıgim dünya oluyorrauolmuyor mu bu-
nu denetleyip bakabiliyorsunuz. Ama oyna-
dıklannızda bu zor. Birçok şeyi kaybedıyor-
sunuz o zaman. Onun için, şimdi, oynama-
dan yönetmenlik yapmak istiyorum. O dün-
ya lamamen bana ait olsun. lnsanlan iste-
diğim gibi oynatayım, mekânlan seçeyim.
O dış dünyanın denetimınden kopmayayım
istiyorum.
LufcBunod'inSonNefesimaeAndrn Tar-
kmski'ain Zaman Zaman Içinde, Mühür-
Jcıuraş Zaman Idtaplanügimi çekmiştir.On-
larm duyarhklan, yaşama bakışlan, sine-
ma scriivenlcri burada içtenlikle anlanur.
Bir oyuneu olarak siz de o kırk yıDık serü-
veninizi, tanıkhldanıuzı, deneyimlerinizi yaz-
mayı düşündünüz mü hiç?
ŞORAY -Hem de nasıl. Kendimi buna ha-
zırlamak. yazmak istiyorum evet.
Festlvalierl lzleml;»mdiı"
Bu tür kitaplarla ahşverişiniz nasıl?
ŞORAY -Mümkün olduğunca okuyo-
rum. Siz söyleyınce o kıtaplan hanriadim.
Okudur.ı birçoğunu da. Bilgi edınirim. ama
oyuncu olarak bunlardan etkilenmem. Çün-
kü o tamamen sizin dünyanız, yaratıcüığı-
nızla ilgiii bir şey, sıze ait bir şey. Bu tür ki-
taplar oyunculugunuz için pek bir şey söy-
lemez. Ama yönetmenlik için evet. Müm-
kün oldufunca izlenm çoğunu. Festivaller-
de de dikkatle izlemişimdir. Dünyaya nasıl
bakıyor, dünyayı nasıl anlatmış, onun dün-
yası nedır Bunlara çok dikkat ederim.
Geçenlerde Carlos Saura'nın Goj'a fll-
mini izkdim. Filmin her karesinde yönetme-
nin adeta konuştuğunu hi&sedhürsunuz. Ko-
nuyu da yüreğinden yakalamı<f adeta. Res-
sanı C<ıya v a^lannuş. hastadır. Bordeaıu'da
sürgündedir.O aıundan geri>e dönüşlerle geç-
nüşi anlatılır. Ozellikle Alba Düşesj ik \akın-
bğı. tspanya'nın o gflnkü ortamı_Düşesie
yaşadığı aşk, sanabna > ansı>anlar. Her ka-
rede Saura'nın ustalığuıı görüyorsunuz. Ko-
nunun o git-gel arasında akışı. oyunculann
gerçekliği. müzikle oluşturulan ritim..Ade-
ta filmin Nr kahramam müzik. Füm sizi tçi-
oe alıyor. İzkyici olarak bu filme bakuıca,
yönetmenin bana şu duygu> u \crdiğini gö-
rüyorum: Bu filmi uzunca bir süre içimde
y^şatabilirim, batta döne döne >enidon izle-
yebilirim. İkinci kez izlediğimde çok farkü
yanlannı keşfettim filmin. Belki bir sonra-
kinde daha başka şe\ier bulabileceğimdir.
Bu tür fttmleri dnşündünüz mü hiç? Oyna-
mayı, yönetmeyLGünfliL günceluı ötesinde
ama bugfine göndermeleri olan filmler.
ŞORAY -Çok, çok istedun. Ama düşün-
mekle yapanuyorsunuz. Artık sinema çok
büyük bir olay oldu. Her şeyiyle büyük bir
sektör demeli belki. Oyuncusu, yönetmeni,
senaristi, teknik ekibi, her şeyi, her şeyiyle
bu- arada olabilecek bir şey. Bütün unsurta-
nn bir araya gelmesi şart. Bizde bu konu-
da çok eksıklikler var. Şu an adım hatuia-
mıyorum. ama izleyip de sizin söylediğiniz
etkıkn uzun süre yaşadığım fıknler oldu.
Demin hep konuştuğumuz. yönetmenin
özgürlüğünü, \araücıh^ınj bu filmdt görü-
yorsunuz. Sanatçuıın }-aradcı dünyasına ba-
karken yasadığı ortanun, toplumun onu oa-
sıl etkflediğini sergiliyor. Orada örtüşen şey -
ler >ar. Resmi }'aranrken >nşadıklannın/ta-
nıkhklannın sanabna nasıl yansıdığuu sez-
gili bir bakışla anlabyor Saura. Oyuncu
onun anlaûnunın bir figürii. Yönetmeniiğnı
çckici yanı da bu olsa gerek. Kendini özgfir
kdmasLOda anlatımıyla suurh eibette-Aımı
o düi yaratması için bu kaçuulmaz.Müziğ]
düşûnüyorsunuz,usııncu>-u düşünüyorsunuz,
mekânı seçiyorsunuz_ Hatta renkleri bettr-
Inorsunu/. Filmin başından sonuna kadar
müzikle adeta örülen, rcnk \e ışık ağışnuısı
vardj filmde. Müthiş bir uyum, gösteri. Sa-
ura'da o vardır. biBrsiniz. Baştan sona filnı
betirti bir ritim (ki, müzik ayrılmaz bir par-
çaadr)içinde pastd renlderle adappder. Go-
da kadın erkeğe göre daha duyarlı, duygu-
salsa; bu böyle kabul ediüyorsa, ortaya ko-
nulan bir ürüne de böyle yansıyacaktır. Er-
keklere haksızlık etmeyelim; duyarsız, duy-
gusuz demek değil bu tabii.
Özd yaşamuuza «jrmek tstemnvrum. Ki-
tap içinyapacağunız sonraki söy leşilerimiz-
de bunlara daha aynnblı gûrbUeceğİmizi
düşünüyonım. Burada asıl ;unu sormak is-
tiyorum: Sinemadaki \e yaşanunızdaki de-
ğişim sürekli birbirini etküedi Sizin gözle-
diginiz neydi; ha^at, ilişkileriniz, >^ptıklan-
nız, uğraşınız size bir şeyleri da>artı mı; yok-
sa koşuttarm teMemesiyie mi bu değjşuni >»-
ŞORAY -Insan, yaşadıklanmız, hissettik-
lerimiz, duyguianrmz her şey degişiyor ha-
yatta. Bugün düşündüğünüzü yarın faıklı bi-
çimde duşünebiliyorsunuz. O degişırrun et-
kisidir olsa olsa. Düşünce yapımız değişi-
yor, hayata bakışımız değişiyor. Farklıhk-
lar oluyor. Adım adım, yürüye yürüye, ken-
dinizce doğruyu bulmaya çahşıyorsunuz.
Doğru belki de o noktada kesişıyor. Koşul-
lar öyle getiriyor, öyle oimasına karar veri-
yorsunuz mantığınizla. duygulannızla. Bu
süreçte o degışım gerçekieşiyor herhalde!
yerek seçtun. Onun için de şikâyetçi deği-
İinı.
bk yva. yüze gddiğimizde de size anlatmıs-
um. Kafamda kendisi>1e, ha>-ada banşık bir
insan iınajı vaniı size dair. Konuşma süre-
since bunu daha iyi gözledim.Dingin, beye-
canh, asla rutuk değîLcoşkulu, hayaüa ken-
disiyie banşık biıi ......
lyl fllm dı$ında hırsım yok'
ŞORAY -Teşekkür ederim bu duygula-
nnız ve düşünceleriniz için. Size bir şey
söyleyeyim mi; sinemamın, iyi fılm yapma-
nın dışında hırslanm yok. Onlan hep tör-
püledim. Çok büyük beklentilerim yok. tde-
alim var tabii ki; çok iyi bir füm yapmak.
Ama olamayacak aşın beklentilerim yok.
Olabilecek şeyleri isterim. O konuda da
kendimi çok eğittim. Her şeyin nasıl geli-
şeceğini çözdüm. Her şey doğal akışı için-
de ne kadar olabilir, ölçüsünü bilebiliyo-
rum artık.
Hayata gerçekçi bakıyorsunuz..
ŞORAY -Çok gerçekçi hem de. Ve her
şeyi kabullemyorum, zorlamıyonan. Yan-
lış bir şey bu belki! Onu, koşullan değistir-
Karanlığı aychnlatangörfer
Söz ve sır, yakut ve elmas, acı ve sevinç, keder ve umut,
atlas ve umman, ve daha nicelerinin sırrına ermek için
gören göz, bakan yürek oldu sana. Can ile cananın ay-
nı kavmin gölgesinde banndıklannı anlattı.
Içindeki sesin rengi bu muydu? Günlerdir adımladı-
ğuı yerin sırlı kapılannda dönedururken; çözülen dili-
nin hüneriyle edebildigin sözler, çenklenni alıp ardına
dûşenlerle bir seste buluşturdu seni:
" Yıkkmdı bakışlan. hatniasana. Burnk, ezgin-Alda-
tuşa gelmeyen. duygulannın SKakbğuu gsunzeierine yer-
kştiren;karanlıktau)aruşıııUkaydınlığıolangeneogöz-
Jerdi İçinc doğan bir ay gjbi bakardık. Bakardık da, ya-
nnnızda yöremizdekileri görmezdjk bir an."
"Ne çok benzer şeyteri düşünmüş, ortak bir duygu se-
fini yaşamışız onunla!"
Nutkunuz tutularak duygulannızı perdeye gererdinİ2
adeta. Gülünce güler, ağlaymca ağlar, üzülünce üzülür,
öfkelenince öfkelenirdiniz.
Hayatın koruyucu meleklerine kanat olmak düşleri-
nizi yoklardı arada bir.
"Ateşe ve suya, toprağa ve gökjüzûne nasıl bakarsan
onlar da sana öyle bakar" der gibiydı bakışlanyla.
Duygulannın önünü alacak ne vardı? Bunu hiç sor-
dun mu kendine?! Iştktan gölgelerin açtığı dünyayla ta-
nışmanızda bir iç göz olmuştu size. Süre süre getirdiği-
niz duygu selintisinin izleri değil miydi aranızdaki o bağ-
hlık? Şimdi, gene ordasuı. Yüz yüzesiniz.
Bakışlanyla kuşattığı karanlıkta kıpırdayan yüreğin
seni alıp ona götürüyor bir kez daha. Yeni bir yolun
ucundasın, belli!
Diline dolanan ezginin ne olabileceğini ancak o bile-
bilirdi, bu bakışlanyla:
Bir güzele gönül verdim, saranp soldum;
Gâhi uslu, gâhi deli dolanıp durdum..
Ne gecesi, ne gündüzü bellidir,
Günleri çok, yıldızı ellidir.
Bir güzele gönül verip sevenler sevenler,
Sözle değil, gözlerinden bellidir...
O izin yol uğrağındasın. Kaşla göz arası uzaklığın
sunna ermek için bir yol dervişisin artık!
ya'nın resimlerinin rengi ışığı tümüyle fil-
me ağmış.. Sizi yönetmenfiğe yönelten de bu
özgürtûk alanı olabilir mi? Tanıdığınuz bir-
çok oyuncu denedi. sürdüren de oldu, baş-
ladığı gibi bırakan da_Oyuncutuktan daha
çok donanım istediğini söyleyebüir mryiz?
ŞORAY -Goya'yı görmedim. Saura'nın
filmlerini az-çok biliyorum. Elbette ki yö-
netmenlik çok çok donanım gerektirir. An-
cak bir örnrü adayarak yapabilirsiniz bunu
da. Ben iyi bir şeyler yapmak istiyorum. O
denli iddialı olduğumu söyleyemem.
Son dönem fîlmlerinize bakbğımızda dö-
nemin kadın söylenıioin i> icc öne çıkbğuM
göztüyonız. Kadının konunıu. kimlik arayı-
şı eksenindeki sorunlan konu edinen fiün-
lerdeoynadınız.'Kadm duyarhfağı' edebnat-
ta hep tarüsjlageldL Sinemada da böyle bir
duyarblığuı olabileceğine inanıyor musu-
nuz? Örneğin; bir kadın v önetmenk, erkek
yönetmenin çektiği fiunlerde bu gözknebi-
lirmi?
ŞORAY-Mutlaka. Edebiyat-sinemabir-
birinden aynlmaz. Neyi anlatıyoruz; üısa-
m, hayatı.. O zaman edebiyatta böyleyse
sinemada da kaçuıılmaz olarak böyle diye-
bilirim. Evet, ona da katılıyorum. Yaşam-
Sözönfi ettigıniz süreçlerde' Keşke' dedi-
ğmiz şeyler oldu mu? Sinemada olsun, özel
yaşamınızda obun?
ŞORAY -Keşke yapsaydım ya da yapma-
saydunmı?
a
Ke$ke olmasaydı
dedlfllm blşey yolc'
Ya da oisavdt, obnasaydı?
ŞORAY -'Keşke yaşanmasaydı' pek ol-
madı. Onlar hayatımın içinde ya^andı. Hem
duygu dünyama hem hayata bakışıma, bi-
rikimime, yaşadığun her şeye çok yardım-
cı oldu diyebilirim. Duygu dünyamı zengin-
leştirdi. Onun için, 'Keşke oimasaydı' de-
diğim bir şey yok. Ama, 'Keşke olsaydT de-
diğim çok şey var.
Geküguıiz konumda kendinizi mahnım
ettiğmiz 'çok şey'in oldoğunu düşünür mü-
sfinflz?
ŞORAY -Düşünüyorum da ..Bunu ken-
dime de itiraf etmek istemiyorum. Sm& bir-
çok şeye değer, diyorum, sinemadaki haya-
tım. Severek, isteyerek bu hayatı seçtim.
Evet, kendime birçok şeyi mahrum ederek.
Beni buna kimse zorlamadı. Bu yolu ıste-
meye çalışmak lazım belki de.. Ama imkân-
sız olan şeyi seziyorum. Boşu boşuna niye
kendimi mutsuz edeyim. Değiştirebileceğim
şeylerin çabasına giriyorum.
Orada ütopy-anızın önünü de ükamıyur
musunuz? (karşıukh gülüşmeter)
ŞORAY -Benim de ütopyalanm var ta-
bü..Ama..Yani, mutlu olacağım şeylere dö-
nüyorum yüzümü.. Herhalde bu da aşın
hırslı yapırmm olmamasından kaynaklanı-
yor, sanınm. Olduğuyla yetinen..Çok sa-
bırlı biriyimdir.
Çok duygusalsınız, sanınm? Bir de larri-
gan!
ŞORAY -Evet, öyleyimdir.
Demek ki filmlerinizde de blderi boşuna
duygu setine kaparmamışsuuz?! (Gütüşme-
ler)
ŞORAY -Herkeste olduğu kadar belki
de. Biz duygularunızı hep örtmüşüz aslın-
da. Öyle çok duygu, duygu, duygu...film-
lerde..
Dostluklaruıız. arkadaşhldannızda bu
aniamda sizi rahadatao, kendinizi buldu-
ğunuz;zengiııleştiğinizinsanlar oluyor mu?
ŞORAY -İnsanlardan çok şey alacağı-
ma, öğrenecegime ınanıyorum. Hayata da-
ır, her şeye dair... Her yeni bir insanda ye-
ni bir şeyi aralamak beni mutlu eder Yani
o var bende; yeni bir insan tanıyorum. onun-
la dostlukalışverişim olsun... İnsanlan çok
seviyonım. O insanı keşfetmeyi seviyorum.
Çünİcü o insan için hemen bir düşüncem olu-
şuyor, yakınlaşma, konuşma süreşince. Ve
kendimi de sınava çekiyorum. Bakahm doğ-
ru mu keşfetmişim. Genellüde de yamhnı-
yorum. O da hayatımda bir moral oluyor.
Samimi bir inrafta boluna>im mı? Biz-
ler. sevirciler, yüiardır sizi bü>ük kenderde,
taşradaki sinemalarda beyazperdenûı büyü-
süne kapdarak iziedik. Onlardan biri oiarak;
yani sinema düşkünü bir çocuğun gözünde
Türkan Şoray ungesinin bambaşka bir ye-
ri var... Şimdi onunla, yıllar sonra. bir ütop-
yanuı gerçeğedonüşmesi gibi, yüzkşiyorum.
Evet, e\et üpkı fümlerdeki gibi. Bu dört sa-
atiik sürede, canı kafeste gezip eden. ulaşı-
lama>an (!) biri olmadığını. tıpkı bizim gibi
biri olduğunu gördüm Türkan Şoray'ın
(karşılıkh önü alınamayan kahkahalar)..
Çok sıcak, içten, dostça biri. öüş mü gerçek
mi! Elinizi sıknğıma, şu an karşunda oturup
bu can iksiri taşıyan kahkahalan atnğuuza
göre; gerçeksiniz (yeni bir kahkaha tufanı).
Benim çocukluk düşüm (birçok çocuk/genç
gibi) gerçeğe dönüştü bugün (gülüşmeler).
O insanca durtışunuz, sözleriniz. Filmleri-
nizdekigerçekten daha gerçek Sizden o dekt-
rigiakum.
ŞORAY -Sohbetlerimiz devam edince
göreceksiniz. benim faridı kişiliğimi yaka-
layacaksınız. Bir kere son derece canlı, ne-
şeli, espriliyimdir. Eğlenmeyi seven, dışa dö-
nük. Yerinde duramayan, kıpır kıpır içi kay-
nayan. .Hayat doluyumdur. Bunu farklı yan-
sıtıp algılıyoriar.
Doğrusu şunca saattir sö\ieşryoruz, hiç de
çizilen o imaj da biri değilsiniz. Sıcak, coşku-
lu, sevecen, içten, gülüp eden_ Karşınızda-
ki o elektrigi alıyor hemen. Ya da her zaman
böyle değilsiniz?
ŞORAY -DoğaUığımı hep koruduğuma
inanınm. Elektrigi almadıkJarun karşısın-
da ben de sıkılınm. Insanlarla konuşurken
mutlaka eüni tutanm, sanlınm. Dokunma
duygusu.. yenıtanıdığun birine de yapıyo-
rum, sonra utanıvorum. 'Bu ne samimiyet'
diyecekler! Elimde değil. lnsanlan seviyo-
rum.
Kendinizi yazmanızı çok isterim. Orada
daha çok özgürleşeceğinizi göreceksiniz. Bu-
nu bir daha konuşup taroşafam. Ne dersiniz?
ŞOR.AY -Ne kadar iyi olur, çok istiyorum
yazmayı. Dedim ya, kendimi hazırhyonım.
Belki de sizinle konusrnalanmız bunun önü-
nü açar.
Teşekkür ednorum. Bu konuda beni ya-
nımzda bilin. Sizi hep hissederek yasadık
bizier. beyazpotlemn tutkunu çocuklar_
ŞORAY -Ne güzel, sag olun. Sizi tanı-
mak benim için de zenginlik oldu.
Bu bir vesile. Siz çok şeyi hak ediyorsu-
nuz. O stcakhğı, yakinhğı kitaba aktarabi-
Brsem; ben de se>ineceğim buna. Benim çı-
laş noktam bize sunduğunuz o büyülü ev-
ren— Sinema düşü. DUerim siz de, kırk ytf-
lık sinema birikiıninizi bize \-azarak anlanr-
sınız. Buna ihtiyacumz var.
ŞORAY -Bu buluşma benim için de çok
önemli oldu. Konuştugumuz birçok şeyden
yararlanacağım. Teşekkür ediyorum bu yo-
ğun ilginize.
Ben teşekkür ediyorum size. İnsan seçe-
rck \aşama\ı öğrenince, haj-annm daha an-
lamh bir kurvarda sürdüğünü hissediyor-.
NOT: Bu söyleşinin.tamamı, yazarın,
Can Yayınlan 'nda çıkacakolan "Söz Uçar
Yazı Kalır/Yüzyıhn Son Tamklan " adh ki-
tabmın ikinci cildinde ver alacaktır.
BİTTİ
PAZAR
ORHAN BURSALI
Saaaattttıııııı
Geçen gece gazete, müzayedede satılıyordu!
Arttırmayı yöneten, tokmağı kaldınyor "Saaaatt-
tımmmm" diyecekken parmaklar kalkıyordu.
Söz yeniden saaatttıı'da kalıyor, parmaklar kalkı-
yor, fiyat arttınlıyordu.
Satış tamamlanamadan yan uyandım.
Ne olduğunu anlamaya çalıştım; düşse tam uyan-
madan düşü bütünüyle anımsamalıydım, o nedenle
gözlerimi açmadım ve uyku durumuna geçer gibi
yaptım. Gördüklerimin veya yaşadıklanmın ucunu
yakalamaya çalıştım.
Antikalann satıldıgı müzayedeleri hiç iztemedim. An-
cak fîlmler ve devlet mallarının satışını naklen yayım-
layan TV'ler, olayı doğaı yansıtıyorlarsa eğer, düşüm-
deki arttırma biraz farklıydı.
işadamlan da vardı arttırmada, ancak hayatında ilk
kez arttırmaya katılanlar da.
En itginci Cumhuriyet tarihinin ilk oğretmenleri, ay-
dınlan, ilk sanayı kunjluşlannın mühendisleri, bilim in-
sanlan vb.
Hayal meyal Kurtuluş Savaşı'nın askerieri de par-
mak kaldınyordu! , . .
Fiyat kaça vurmuştu, anımsamıyorum.
Ama, sanki bir satıştan çok, açık arttırna yanşı ya-
pılıyormuş gibiydi.
Bir fiyat biçilecekti, ama biçilemiyordu.
Bu iş bitmez, işim gücüm var deyip uyanmışım!
• • •
Bu düşten, tanıdık Cumhuriyet okur veya okumaz-
lar sorumluydu.
Gazetenin, altyapısını güçlendirmek, etki alanını
genişletmek için giriştiği sermaye desteği arama ça-
balannı bahane ederek o kadar takıldılar ki, sonun-
da olay düşlerime girdi.
Cumhuriyet önemli.
Bu önem, sadece, İş Bankası gibi, bir zamanlar Sü-
merbank gibi, Ziraat Bankası gibi... genç cumhuri-
yet tarihinin en iyi markalanndan biri olmaktan ileri
gelmiyor. Temelleri cumhuriyetle birlikte atılmasın-
dan, cumhuriyetin en iyi tanıklanndan biri olmasın-
dan da değil sadece...
Cumhuriyet, bir fikir gazetesi.
Bilim Teknik, Kitap ekleri ve kitap yayınlanyla ülke
altyapısının harçlarını kanyan bir gazete...
• • •
Cumhuriyet, büyük ekonomik güçlerin siyasal ve
ekonomik amaçlı kullandığı bir gazete değil.
Sanıyorum, okuriarımızın da en duyarlı olduğu bir
nokta da burası.
Ekonomik çıkarlarla bütünleşmiş medyanın dışın-
da kalan, kurtanlmış bir ada gibidir Cumhuriyet.
Gazete, ya yatınm yapan ekonomik güçlerin gü-
dümüne girer ve bu ada da batarsa? Habier değeri
taşıyan ve Cumhuriyet'te yayımlanması gereken ha-
ber ve yorumlara yer vermezse? Girişeceği serma-
ye ortaklıklan nedeniyle gazetenin bu özelliği yok
olursa? Editoryal bağımsızlığa sahip olsa bile, gaze-
te kendi kendine gizli bir sansür uygularsa?
Cumhuriyeti Cumhuriyet yapan özellikleri yok eder-
seniz, piyasada bol miktarda var olan gazeteler ker-
vanına bir gazete daha katılmış olur. Curnhuriyet
Cumhuriyet olmaktan çıkar.
!
•
:;i
'»'-"»s'-'^
Cumhuriyet'e yatınm ve katkı demek, gazetenin şaf'
faf ve demokratik bir kamuoyunun oluşmasına kat-
kısını desteklemek demektir.
Cumhuriyet'in bağımsız, özgür, dayandığı ilkelerdog-
rultusunda yayın yapan, siyaset, bilim, fikir ve kültür
hayatına katkısını daha da arttıracak yayın pol'ıtika-
sına destek vermek demektir.
Bunun bilincinde olan sermaye, işadamlan, diğer
küçük katılımcılar zaten gazetenin yanında yer al-
mazlar. Onlar, basın dünyasında bu kendine özgü
adanın gelişip serpilmesinden, güçlenmesinden du-
yacaklan kıvancı yaşayacaklardır öncelikle...
• • •
Müzayedecibaşının tokmağının saaatttııım diye
masaya inmesine, Cumhuriyet'in geçmişi de bugün-
kü yapısı da pek uygun değil.
Not: Bundan böyle perşembe günlerine ek olarak,
pazar ve salı günleri de burada olacağım.
OBursalift bHimmerkezi. org.Tr
Işıkara yeni merkezi gezdirdi
'Denizti'de büyük
deprem beklenmiyor'
ALİER
İZNİK - Kandillı Ra-
sathanesi ve Deprem Araş-
tırma Enstitüsü Müdürü
Prof. Dr.Ahmet Mete Işıka-
ra, Denizli ve Hendek'te
büyük deprem beklemedi-
gini söyledı. Işıkara, dep-
rem tahmini ile ilgiii çalış-
malann araştırma safha-
sında olduğunu belirtti.
Ahmet Mete Işıkara. Iz-
nik'te bulunan Deprem Za-
rariarmın Azahılması Araş-
nrma ve Uygulama Metke-
zi'ni dün gazetecilere gez-
dirdi. Deprem tahmini araş-
tırmalan için pilot bölge
olarak seçilen Mudurnu.
Geyve, Iznik ve Gemlik
hattında 11 ayn disiplinde
(bilim dah) ölçûmler ya-
pıldığını anlatan Işıkara.
oluşturulan sistemin, 3 yön-
de kayıt yapabilen sayısal
sismometrelerle sismik ha-
reketleri kaydetriğini, yerin
elektrik, manyetetik ve do-
ğal alan değişünlerini ölç-
tüğünü, kuyu ve kaplıca
sulanndaki seviye değişik-
liğini saptadığını, radon ga-
zı çıkışîanru izlediğini ve
yer kabuğundakı milimet-
rik yer değistümeleri sap-
tadığını anlattı.
Işıkara, farklı dısıplin-
lerdeki ölçüm sonuçları-
nın eşzamanlı uyan ver-
mesi durumunda bir dep-
rem tahmininde bulunma-
nın mümkün olduğunu, an-
cak 'ne zaman'uı yanıtının
hünüz verilemediğini söy-
ledi. Işıkara, pilot bölge-
deki ölçüm sonuçlannın
on-line bağlantısının önü-
müzdeki gunlerde yapıla-
cagını ifade etti.
Marmara'daki deprem
kayıt istasyonlannın sayı-
suu yakın zamanda 40'a
çıkaracaklannı belirten Işı-
kara, Türkiye geneünde 20
adet geniş bantlı deprem
şebekesi kurubnasuıı ön-
gören bir projenin yakında
ihaleye çıkanlacağıru. er-
keo uyan ve acil müdaha-
le sisteminin de ihalesınm
yapıldığını kaydetti.
Işıkara, Hendek depre-
miyle ilgiii ilk değerlen-
dirmesinin arkasında ol-
duğunu söyledi. Işıkara, 23
Ağustos Hendek depremin-
den sonra bölgeye 9 adet 3
bileşenli hassas deprem ka-
yıt cihazlan yerleştirdikle-
rini belirterek bu cihazla-
nn kaydettiği 1 'den bûyük
15 adet depremin çözû-
münde depremlerin dağıh-
mının bölgedeki faylar ile
uyum içerisinde olduğu-
nun ve faylardaki enerji bo-
şalımınm devam ettiğinin
saptandığını söyledi. Işı-
kara, benzer büyüklükte
depremlerin meydana gel-
mesinin doğal karşüanma-
sı gerektiğini, ancak 7.2 gi-
bi büyük caplı bir depremin
uzun yıllar için gerçekleş-
me ülasılığının yok dene-
cek kadar az olduğunu sa-
vundu.