Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3EYLUL2000PAZAR
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Sonuca Kızmak
Sevgili,
llk anılarım, ki yanm yüzyıldan öteye uzanır, bir
evde geçer..
Kıyıda Mühürdar Caddesi'nden başlayan yolun,
Moda Caddesi'ne kadar uzayan bölümü Tuğlacı
Emin Bey Sokağı'dır. Yolun, iki köşesinde Mus-
tafa Efendi ile basketbolumuzda bir zamanlar
büyük bir isim olan Önder Dai'nin babası Ramiz
Efendi'nin bakkal dükkânlarının bulunduğu Mo-
da Caddesi'nin öte yanına geçildiğinde, Bade-
maltı Sokağı olur ve Bahariye Caddesi'nin üstün-
deki 8. llkokul'un köşesine kadar öyle uzanır gi-
der.
Ben o sokakta, Dr. Esat Işık (Hasan Esat Işık'ın
babası) Sokağı ile kesişen, Dalga Sokağı'na ba-
kan, 14 numaralı evde otururdum.
Kâgir, yani taş bir evdi. Arkasında, yenidünya,
erik, leylak ağaçlannın bulunduğu, tam dibinde
korsanlan kovalarken damından düştüğüm, ça-
maşırhane olan bu evin att katında otururduk.
Köşesinde Madam Kalyopi'nin kuleli evinin
bulunduğu, Dalga Sokağı'nın benim baktığım
yandan sağ köşesindeki evin önünde, bir akasya
vardı.
O yüzden yıllarca, adından anlamam gerekme-
sine karşın, akasyayı salt bir Istanbul ağacı san-
mışımdır.
Hayallerimin prensesi, sarı saçları örgülü, eko-
se etekliği ve beyaz bluzu tiril tiril Nüket ya da Nu-
get o sırada otururdu. Babanın eczacılıkla uğraş-
tığı levanten bir ailenin kızıydı.
Bizim üst katta da önce Fransız levanten bir ai-
le oturmuştu, sonradan yerierini, Ibrahim Bey ile
yaşlı anasına bırakmışlardı.
••• ' '
1940'ların Istanbul'u bugünkü gibi değildi, yok-
sullar ve orta halliler evlerde otururlardı.
Apartımanda oturmak statü belirtisiydi, hele he-
le asansörlü ve kaloriferli iseler...
Onlar da taksilerin de, özel arabaların da par-
makla gösterilecek kadar az olduğu, at arabala-
rının hâlâ insan taşıdıklan, Istanbul'un Kadıköy
yakasında gerçekten çok azdılar.
Çocukluk yıllannın yazlan ne güzel, ne uzun olur.
Gerçek yaşamın kapının ucundan burnunu gös-
termesi demek olan okul çağı da gelmemişse
eğer, yaşamın bütün mucızeleri senindir, ağaçlar
uçaklara, sopalar atlara, çamaşırhane damlan ge-
milere ve kalelere, küçücük bahçeler uçsuz bu-
caksız ormanlara dönüşebilir gönlünce ve dünya-
nın en lezzetli meyveleri de bu bahçelerin ham
erikleri, olmamış yeşil elmalandır.
• • •
Işte en güzel çağın yazlanndan birinde, bir gün
anneannem, elime bir litrelik şişeyi tutuşturup,
- Git Mustaaafendi'den zeytinyağ al gel, demiş-
ti.
Kapıdan çıkarken, halime bakıp da, "Dikkatet,
düşeceksin!" dediğinde fena halde kızmıştım.
Nitekim, aklım kimbilir nerede, gözlerim hava-
da üç beş adım attıktan sonra da, pat yeri öpmüş-
tüm, kırılan şişe de elimi kesmişti.
Öfkeyle yerimden kalktım ve ağlayarak, daha
pencereden çekilmemiş olan anneanneme bağır-
dım:
- Tabiı sen öyle söylediğin için düştüm.
Herhalde beş yaşında filan olmalıydım.
Sevgili, geçen gün televizyon ekranlannda, Cot-
tarelli ile IMF'ye küfredip "Defol!" diye pankart
açarak gösteri yapan adamları görünce, bu anı
düştü birden aklıma.
IMF'nin kapısına dayananlar, kendi yöneticile-
riydi; onları seçen, ürettiğinden çok tüketme po-
litikasını onaylayan, gelir dağılımı uçurumunun bü-
yüdüğünü söyleyenlere, "Gominist mi ne?" diye
tuhaf tuhaf bakanlann ülkesinde koca koca adam-
lar, sebepleri ıskalayarak, sonuca kızıp köpürüyor-
lardı.
Koskoca adamlar zekâlarında hâlâ atti yaşından
gün alamamışlar mıydı ne?
Çiller. arkadaşıyla gönderdi
Kaytp tcıblolara
Ingilizçerçevesi
ANKARA (Cumhu-
riyet Bûrosu) - Sait Ha-
lim Paşa Yahsı'ndan
Başbakanlık'a taşınan
tablolardan bazılanıun,
dönemin Başbakanı
Tansu ÇiDer tarafindan
Londra'da çerçevelet-
mesi için kolejden sınıf
arkadaşı. ünlü dekora-
tör Ruya Mocan'a ve-
rildiği belirtildi.
. DYPGenel Başkanı
Çiller'in başbakanlığı
döneminde 1994 yılın-
da Saıt Halim Paşa Ya-
lısfndan Başbakanlık
Konutu'na taşınan ve
ikisi kaybolan tablolar
ve tarihi eserlerle ilgili
soruşturma sürüyor.
Gazeteci Murat Bar-
dakçı'nın anlatımına
göre, Giilçin Tekri'nin
1996 yılında verdiği bir
davette de tablolar soh-
bet konusu oldu. Telci,
Bardakçı ve eski Kül-
tür Bakanı Agah Oktay
Gûner'in de bulundu-
ğu davette Çiller'in ko-
lejden arkadaşı, ünlü si-
yasetçi ve işadamı Şev-
ket Mocan'ın kızı de-
koratör Ruya Mocan,
"Tansu Hanım bana
Londra'da çerçevelet-
mem için yalıya ait baa
tablolar verdi. Bunlan
götürdüm, yapürdım,
sonra geri getirdinT dc-
di.
Sayın Orhan Erinç
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü
Gazetenizin bugün (2 Eylül 2000 Cumartesi)
4'üncü sayfasında "Demireldeyandaslararasın-
da" başhklı, •'Ankara Cumhuriyet Bûrosu"
mahreçli haberde "Nurcu" politikâcılar arasın-
da benim de adım Hulusi Turgut'un "Nur
HarekâtT adlı kitabına dayanarak kullanılrruştır.
Kuran-ı Kerim bana kâfı gelmektedir. Hiçbir
tarikatla alakam yoktur. Saygılanmla.
Necmettin Cevheri - Şanlıurfa Milletvekili
TBMM İnsan Haklan Komisyonu Başkanı, Kuzey Carolina'daki cezaevleri hakkında bilgi alacak
Pişkinsüt ABD'de Ftipiniin<ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) -
TBMM İnsan Haklannı Inceleme
Komisyonu Başkanı Sema
Pişkinsüt, ABD'nin Kuzey Carolina
eyaletinde "F tipi" cezaevlerini
inceleyecek. Komisyon çalışmalan
dışında "mifletvekiü"" kimliği ile
incelemelerde bulunacağını belirten
Pişkinsüt, Türkiye'de "Ftipi
cezaevterine" denk gelen "yüksek
güvennkti cezaevlerinde"
incelemelerde bulunacağını söyledi.
Doğu ve Güneydoğu illerinde,
cezaevlerinden hastanelere kadar
bölgenin "sosyo-ekonomik"
koşullannı incelemeye dönük
çalışmasını tamamlayan Pişkinsüt,
yine "kişisel çahşma" kapsamında,
bu kez ABD'de incelemeler
yapacağuıı söyledi. ABD'deki ceza
ve infaz sistemi ile ilgili
incelemelerde bulunacağını belirten
Pişkinsüt, incelemelerin sonucunu
da rapor-kitap haline getireceğini ve
ilgili kurumlann bilgisine
sunacağını büdirdi. Tnceletnesinin
yüksek, orta ve az güvenlikli
cezaevlerini kapsayacağuıı ifade
eden Pişkinsüt, Kuzey Carolina'nın
"göç alan bir bölge ve geçmişte en
fakir evalet" olması nedeniyle ilginç
bir örnek oluşturduğunu ifade etti.
ABD"de organize suçlann, "federal
suçtar" kapsamına gırdiğine de
işaret eden Pişkinsüt, bu nedaıle
yerel uygulamalar hakkında da bilgi
alacağını vurguladı.
ABD'nin "koğuş" sistemini 30 yıl
önce terk ettiğuıe dikkat çeken
Pişkinsüt, bugünkü sisteme geçiş
aşamalannı da yerinde inceleme
fırsatı bulacağını vurguladı.
Yaklaşık 1 hafta ABD'de
incelemelerini sürdüreceğini
aktaran Pişkinsüt, hazırlayacağı -•
raporun hem komisyonda >
değerlendirilebileceğini, hem de
başta Adalet Bakanlığı olmak üzere
ilgili birimlere sunacağını söyledi.
Pişkinsüt, TBMM'nin yeni yasama
yılında komisyon olarak
Avustralya'daki Türklerin durumunu
ve insan hakkı ihlallerini ıncelemek
üzere bu ülkeye gideceklerini
belirtti.
F tipi cezaevlerini protesto için bu hafta da îstiklal Caddesi'nde eylem vardı
Polis bu kez dayak atmadı
İZMtR/tSTANBULÇCumhu-
riyet) - Tutuklu ve hükümlü ya-
kınlarının Istanbul ve tzmir'de F
tipi cezaevleri ile Bergama Özel
Tip ve Buca Cezaevi'ndeki uy-
gulamalan protesto amacıyla
oturma eylemi yapmalanna izin
verilmedi.
Konak Alanı'nda toplanan Iz-
mir Hücre Karşıtlan Platformu
üyeleri adına konuşan Hacay Yıl-
maz, Bergama Özel Tip ve Buca
Cezaevi'nde çıkan olaylarda ya-
ralanan tutuklu ve hükümlülerin
sağlık durumlannın ciddi olma-
sına karşın tedavilerinin yapılma-
dıgını öne sürdü.
Cezaevi yöneticilerinin "öde-
nek" olmadığını gerekçe göstere-
rek hastalara ilaç almadığını sa-
vunan Yılmaz, yaptığı açıklama-
da şunlan söyledi:
"Bugün Bergama ve Buca Ce-
zaevi'nde 75'in üzerinde hasta var
ve bunlann tedavUeri yapılmıyor.
Ailelerin dışardan getirdikleri
ilaçlar içeri alınmıyor. hastalar
Polis kontroiünde Odakule'ye dek zafer işaretleri yaparak yürüyen grup, daha sonra olaysız dağıkü.
adeta ölüme terkedflmiş durum-
dalar. KamuoyundaFtipicezaev-
lerinin tarüşüdığı bu süreçte tüm
bu uygulamalann yüdırma, sin-
dirme,ikna etmeiçinyapıkhğı aşi-
kânhr. tzmir Hücre Karşın Plat-
formu olarak yaşanacak tüm
olumsuzluklardan yetküüerin so-
rumlu olacağuu duyuruyor ve in-
sanhgı yeni kadiamlar yaşanma-
ması için acil göreve çağınyoruz.
Arük cezaevlerinde ölümlere, te-
cavüzlere. kesik kollara varan u-
tanç yaşanmasuu istemiyoruz."
F tipi cezaevleri ile ilgili ey-
lemlerine müdahale eden polis
tarafindan her cumartesi günü
Galatasaray'da gözaltına alınan
tutuklu ve hükümlü yakmlan bu
kez gözaltına ahnmadı, ancak
oturma eylemi yapmalanna da
izin verilmedi.
Tünel'den yürüyerek Galata-
saray'a gelen ve oturma eylemi
düzenlemek isteyen grubun et-
rafi, güvenlik güçleri tarafindan
çevrildi.
Polis müdürleri, göstericilere,
"eylemin izinsiz okhığunu, kim-
seyi gözamna ahnak istemedik-
ierini ve bir an önce dağıimalan"
yönünde uyanda bulundu.
Grubun dağılmayı kabul et-
mesi üzerine, çevik kuvvet ekip-
leri ablukayı kaldırdı. . :
Avrupa'ya kitapçıklar gönderilerek Kıbns için Türkiye karşıtı kampanya başlatıldı
Yunanistan 'işgalcf tanımnıda ısrarh
EMtNE KARAKİTAPOĞLU
CENEVRE - Yunanistan ile
Türkiye arasmda bir süredir yu-
muşama eğilimi gösteren ikili
ilişkiler, yeniden gergin bir döne-
me girilebileceğinin sinyallerinı
veriyor. Hafta başında, Yunanis-
tan Dışişleri Bakanı Papandreu
Kıbns Dışişleri Bakanı Kassouli-
des'in Türkiye'ye karşı sertleşme
karan aldığı belirtilirken Türkiye
aleyhine kamuoyu oluşturma ça-
balan da çok yönlü devam ediyor.
Kıbns'ın Avrupa Konseyi Daimi
Temsilciliği, hafta başında Batıh
medya kuruluşlanna kitapçıklar
göndererek adanın Türkiye'nin
işgali altında olduğunu, Kıbns'ta
öldüğü belirtilen yanmış insan ce-
setlerine, esir Rum askerlerine,
ölü insanlann sarktığı şehir fotoğ-
raflanna yer verildi. Ağırlıklı ola-
rak insan haklan ihlallerinin öne
çıkanldığı kitapçıklardaki Kıbns
haritasında ise bugünkü Kuzey
Kıbns Türk Cumhuriyeti, "Tfiric
Askerinin İstilası Amndaki Böl-
ge" olarak gösterildi.
Türkıye'nin Kıbns'ı işgal etti-
ğinin uluslararası kamuoyunca te-
yit edilmesi arayışlannı sürdüren
ve konuyu nisan ayındaki Birleş-
miş Milletler tnsan Haklan Ko-
misyonu'na taşıyarak iki ayn ra-
porla.ele alınmasını sağlayan Yu-
nan tarafı, New York'taki parla-
mento başkanlan toplantısında da
Türkiye'yi işgalcilikle suçlarken
Kıbns'm Strasbourg'daki Avrupa
Konseyi Daimi Temsilciliği Basın
Bûrosu, gazetecilere "Tûrld-
ye'nin Kıbns^taki insan haklan
ihlaDeri" ve "Kıbns Avrupa Bir-
Bği'nin Eşiğmde" başhklı iki ki-
tapçık ve bir özet broşür gönder-
di. Kapagında "Yeniasu-insanhk
için başbyor, Kıbns'ta işgal devam
edi>or; Ncosic. Avrupa 'nın bölün-
müş son başkenti" yazan broşür-
de, 1996 yılında, bayrak direğine
tırmanırken ve çatışmada yaşa-
mını kaybeden iki Rumun fotoğ-
rafina da yer verildi ve bunlann
"Denktaş'ın sözde devletinhı as-
keıieri ve bozkurtlann teröristle-
Atina'da Türk karşıtı saldırı
Elçilik aracıyakddı
Dış Haberier Servisi - Yuna-
nistan'ın başkenti Atina'da
anarşist Kara Yıldız örgütü,
Türkiye Büyükelçiliği'ne aitbir
aracı yaktı.
Polis, dün gece başkent Ati-
na'da meydana gelen olayın so-
rumluluğunu Kara Yıldız örgü-
tiinün üstlendiğini açıkladı
Olayda ölen ya da yaralanan ol-
madığını behrten polis yetkili-
leri, yangm suasında 3 aracın
daha hasar gördüğünü bildirdi-
ler. Yunan radyo istasyonlann-
dan birini Kara Yıldız adına ara-
dığını söyleyen kişi, olayın so-
rumluluğunu üstlendiklerini be-
lirterek, örgütün cezaevindeki
bir üyesinin serbest bırakılması-
nı istediklerini söyledi. Saldın-
nın doğrudan Türk Büyükelçi-
liğı aracına yönelik olmadığı sa-
nılıyor. Yetİdliler, saldmnın te-
sadüfen Türk Büyükelçüiği ara-
cına yapılmış olabileceğini be-
lirtiyorlar.
Orgüt. geçen perşembe Po-
lonya Büyükelçiliği'ne, iki haf-
ta önce de Italya Büyükelçili-
ği'ne ait bir aracı yakmışu. Son
saldınyla birlikte örgütün son
bir ay içinde diplomatik araçla-
ra düzenlediği saldınlann sayıst
5'eulaştı.
ri tarafindan ökhlrüldüğü" ileri
sürülerek "Türkiye şiddetn' teşvik
ederek»dadaki varhğuu sürdürü-
yor" denildı.
Türkiye'nin Makaryos'a karşı
yapılan harekâtı bahane ederek
BM ve uluslararası hukuka aykı-
n olarak adayı istila ettiğinin vur-
gulandığı kitapçıkta, adada toplu
katliamlann yapıldığı, 200 bin ki-
şinin zor kullanılarak yurtlann-
dan uzaklaştınldığı, Rum kültürel
mirasınm bilinçli bir şekilde talan
edildiği, Rum mallanna el konul-
duğu ve hâlâ 1491 kişınin kayıp
olduğu iddialanna yer verildi.
Adannı yüzde 37'sinin istila edil-
mesıyle Kıbns ekonomısimn en
zengin yüzde 70'lik bölümünün
Türklerin eline geçtiği belirtilen
broşürde, hangi sektörün ne kada-
nnın Türk denetimi altma girdiği
ise istatistiklerle gösterildi. 'Kıb-
ns Avrupa Birhğinin Eştğinde'
başhklı broşürde ise Kıbns ve Av-
rupa Birliği üyelik süreciyle ilgi-
li özet bilgilere yer verildi.
Broşürlerde, banş harekât sıra-
suıda Türk gazetelerinde yayun-
lanan bir çizime de yer verilerek
ay yıldız bulunan kırmızı Kıbns
haritası fonu üzerinde, adeta ca-
navarlaşmış, haykırarak etrafa
ateş eden bir Türk askeri çizimi-
nin, işgalin Türk basınındala yan-
sıması olarak adlandmldı.
SÎFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
FP'de bölünme sinyalleri
Annç: Erdoğan
yeni oluşum
içindeyse yokuz
ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu) - FP kongresi son-
rasında, yenilikçiler ile bu
ekibin "doğal üderi" ola-
rak nitelenen Tayyip Erdo-
ğan arasında ortaya çıkan
görüş aynlıklan derinleşi-
yor. FP il başkanlan top-
lantısında konuşan yenilik-
çi kanadın önde gelen
isimlerinden Manisa Mil-
letvekili Bülent Annç,
"Tayyip Erdoğan arkada-
şmuzdır, ancak başka bir
oluşum peşindeyse o za-
man biz yokuz" dedi.
Annç FP'nin kapatılması
durumunda partıde bölün-
me olacağmı da ima ede-
rek "Anayasa Mahkeme-
si'nhı kapatnıa karan \cre-
ceginisanmıyorum. Ancak
aksi olursa o zaman esld-
den olduğugibitopluca ha-
reketedileceğinden endişe-
Hyim" diye konuştu.
FP il başkanlan toplan-
tısı dün Ankara'da gerçek-
leştırildi. FP Genel Başka-
nı Recai Kutan'ın açış ko-
nuşmasımn ardından bası-
na kapalı olarak süren top-
lantıda, kongreye yenilik-
çilerin genel başkan adayı
olarak katılan Kayseri Mil-
letvekili Abduflah Gül ile
FP Grup Başkanvekili Bü-
lent Annç parti yönetimi-
ne eleştiriler yönelttiler.
Gül, bazı parti örgütleri-
nin, görevden alınacaklan
haberlerine dikkat çekerek
Malatya
"Kongre bhtL Biz, o defte-
ri kapatnk. El ele çabşma-
lannuzı sürdürdük. Ancak
böyle bir operasyon ohırsa
nedeni ne olursa olsun
kongreyle iKşkilendirflir ve
yanhş olur" diye konuştu.
Annç da genel merkezin
milletvekillerinin illere ya-
pacaklan gezilerin denet-
lenmesine ilişkin birgenel-
ge yayımladığına dikkat
çekerek "Bu masumane
bir genelge değil. Mani-
sa'da gezeceğim, Izmir'egi-
demeyeceğim. Bövieşey ol-
maz. Bu merkeziyetci ka-
fanın sıkmolanm RPdöne-
minde çok çektik" dedi.
Annç, kongre öncesin-
de yapılan tüzük değişikli-
ği ile ilgili olarak "Vural
Savaş m enne koz verilme-
menydi Tüzük değistirile-
cekse tüzük kongresi yapd-
mabydT dedi.
Ankara Milletvekili Oya
Akgönenç de parti yöneti-
minin zaman zaman örgüt-
lerle ilgili bir revizyona gi-
rişmesinin doğal olduğunu
savunarak "Siz yohınuzda
yürûrken eğer birikri taş
atarak, ayağımzın altma
yağ dökerek engel obnayn
çahşırsao zaman bunatrin
vermezsüüz" diye konuş-
tu. Konuşmalann ardından
söz alan Kutan'ın eleştın-
lere değinmeden birlik
beraberlık çağrısı yaptığı
öğrenildi.
Bakan Faruk Bal
KHK'yi savundu
SELAHATTtN
GÖKATALAY
MALATYA - Devlet
Bakanı Faruk Bal, Türki-
ye'nin radikal gruplarla,
terÖT örgütleriyle mücade-
le için KHK'ye gereksini-
mi olduğunu bildirdi. Bal,
"Türkiye bir sabah uyan-
HtğınHa televizyonda, ts-
tanbul'da Hizbuflah lideri-
nin evine yapılan baskmla
tamşo. Bundan önce kim-
se bümiyor muydu? Bu-
nun neden tedbiri atanma-
nuşnr. Tarih ileride bu so-
rulan bize soracaknr" de-
di. PKK'nin 1984 yılında
60 kişiyle Eruh'u bastığı-
nı da anımsatan Bal, "1997
yıhnda 20 bin sUahh gruba
ulaşü. Niçin bu sorgulan-
mıyor" diye sordu.
Malatya'da temel atma
ve açılış törenlerine katı-
lan Bal, Belediye Başkanı
YaşarÇerçi'yi ziyaretinde
gazetecilerin KHK konu-
sundaki çeşitli sorulan
üzerine şöyle konuştu:
"PKK, 1984 yıhnda 60
kişi ile Enıh"u basmışnr.
1997 yıhna gelindiğinde 20
bin sfiahh gruba sahip ol-
mustur. Niçin kamuoyu-
muz, ilgili kamu kurum ve
kunıluşlanmız. siyasi par-
tilerimiz, derneklerimiz
bunu sorgulamryor? Niçin
tedbiri atanmamışar? Tür-
kiye bir sabah uyandığm-
da,TVde,tstanbul'daHiz-
buDah terör örgütü hderi-
nin evine yapılan baskmla
tanıştı. Bundan önce khn-
se bibnryor muydu? BUme-
agerekenleryok muydu?"
oralcalislar@yahoo.com
İnsan çalıştığı kurumla, eğer bu
kurum fikir üreten bir kurumsa ken-
disini zaman içinde özdeş hisset-
meye başlar. Eskiden gazetelerin de
böyle bir özelliği vardı. Hatta yazar-
lar bile bir gazete için önemli bir sim-
geydi. Her gazetenin de kendine öz-
gü bir okuyucu kitlesi olurdu. Gaze-
tesine bakarak okuyucu sınıflandır-
ması yapmak mümkündü.
Ancak, TV'lerin de yaygınlaşma-
sıyla medya, olağanüstü büyüdü,
çok para dökülen, ülkenin birçok
meselesinde rol oynamaya kalkışan
birözelliğe büründü. Eski gazeteler,
gazeteciler ve okuyucuları gitti, ye-
rine başka şeyler geldi.
Çok para ve çok olanak, gazete-
leri de gazetecileri de değiştirdi. Ga-
zeteciler, iktidar oldular, para sahibi
oldular. Her şeyin bir bedeli olduğu
gibi, para ve iktidann da bir bedeli
vardı. Gazeteciler, gazeteci olmak-
tan çıktılar. Yönetici durumda olan-
lar, önemli köşeleri tutanlar, kendi-
Satılık Gazeteci Olmak
lerini memleketin sahibi zannetme-
ye başladılar. Öyle de oldular.
Ellerindeki medya gücü, gazete
patronlarını, yazarları, yöneticileri
hâkim ve mütehakkim yaptı. Gaze-
telerin karakteri kalmadı. Karakter-
siz oldular. Bu arada yükselen Is-
lamcılığın bir sonucu olarak Islamcı
medya da önemli bir güç haline gel-
di. Onlar da arkalanndaki para ve
kitle desteğiyle bu sürece farklı bir
boyut kazandırdılar.
• • •
Vatan, Dünya, Akşam, Ulus, Tan
gibi gazeteler geçmişte, önemli kim-
likleri temsil ediyorlardı. Zekeriya
Sertel, Sabiha Sertel, Ahmet
Emin Yalman, Bedii Faik, Hüseyin
Cahit Yalçın, Burhan Felek, Niza-
mettin Nazif bize bir dönemin ga-
zeteciliğini hatırlatırlar. Şimdi işler
farklı boyutlarda yürüyor. Cumhuri-
yet, işte bu ortamda, büyük parala-
nn döndüğü ve gazetelerin para ka-
zanmak için değil, kuvvet sağlamak
ve rant elde etmek için kullanıldığı
bir dönemde medya tekellerinin dı-
şında kalmaya ve onlann bir parça-
sı olmamaya özen gösterdi.
Turgut Özal'ın "İkibuçukgazete"
dediği yıllarda iki gazete Sabah ve
Hürriyet'ti, buçuk da Cumhuriyet.
Tekelleşme işte böyle bir ortamda
başladı.
Ortaya onlarca gazetesi ve TVsiy-
le iki büyük medya tekeli çıktı. Artık
her şey onlardan sorulur haJe gel-
mişti. Yeni zenginler de bir ucundan
bu pastaya el attılar. Dtşanda birtek
Cumhuriyet kalryordu. Bu nedenle
haklanması gerekiyordu.
Biz Cumhuriyet çalışanlan, çev-
remizde esen bu rüzgânn farkınday-
dık. Tekelleşmeyi görüyor ve buna
direnmek gerektiğini düşünüyor-
duk. Ancak, elinde TV'ler, enerji iha-
leteri, bankalar, stgorta şirketleri olan
medya tekelleriyle baş etmek ve
ayakta kalmak nasıl mümkün ola-
caktı? İşte son birkaç yildır, bu so-
run kapımıza dayanmış durumda.
Cumhuriyet, bir süredir ciddi bir
ekonomik sıkıntı içinde. Çalışanlar
maddi olarak zor durumda. Medya
tekelleri karşısında ayakta kalabil-
mek, eksiklerini gidermek ve bir ba-
ğımsız ses olarak varlığını sürdure-
bilmek için Cumhuriyet'in desteğe
ihtiyacı var.
Amaç, Cumhuriyet'in ekonomik
güce kavuşturulması, TV, radyo gi-
bi alanlarda da yayınlar yapabilecek
olanaklara kavuşması, dar boğazı,
bağımsızlığını sürdürerek aşması.
Gazetenin okuyucuları bu konuda
duyariık içindeler, çalışanlan da.
Amaç, Cumhuriyet'in el değiştirme-
si değil, elde kalması. Bu çabamızı
desteklemek isteyen herkesi çağın-
yoruz. Böyle bir destek bizleri ancak
sevindirir. Sonunda insanlann ço-
ğunluğu, emeklerini satarak yaşam-
lannı sürdürürler. Diğer gazetelerde
ve medya kuruluşlanndaki meslek-
taşlanmtz da bizim gibi emeklerini
satarak, alın teri dökerek çalışıyor-
lar.
Cumhuriyet, bir kurum olarak
farklılığını, özgünlüğünü korumaya
çalışıyor. Yalnızca gazetecilik yapa-
rak varlığını sürdürmek istiyor.
Sorun burada. Buna destek ver-
mek isteyen herkesi sevinçle karşı-
layacağız. Geleceğe bağımsız bir
gazete devretmek için buna ihtiya-
cımız var.
Bu dar boğazı aşacağız. Son tar-
tışmalar ve alım satım haberleri için-
de buna daha çok inanmaya başla-
dık. Bize destek vermek isteyen her-
kese teşekkür ediyoruz.