25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3EYLÜL2000PAZAR 10 t A i ^ A K Y A / j l l J A J A I dishab@cumhuriyet.com.tr Türk asıllı Belçika ırkçısı: Belkız! Yanılmıyorsam ırkçı partı Vlaams Blok'un (Flaman Bloku), 1991 genel seçimlerinde Kara Pazar diye anılan zaferinden sonra, 1994 yerel seçimlerinden önceydi. Belçika'daki bir cami derneği yöneticileri, ırçkı parti Vlaams Blok'u zıyarete gitmişti. Ellerinde çiçekJerle parti merkezine giden dernek yöneticilerini ırkçı parti ileri gelenleri çok sıcak karşılamışlardı. Vlaams Bloklularla objektiflere poz veren Türk demek yöneticileri, görüşmeden birkaç gün sonra bu fotoğraflardan birini de büyük bir gururla bana göstermişlerdi. Demek Başkanı, ırkçı partı ziyaretinden oldukça etki lenmişti. Iki cümlesınden biri "Onlar bizi bizden daha iyi düşünüyor" oluyordu. "Uyum sağlayan, Belçika yasalanna ve kOMrüne saygı duyan. ülke dillerinden birini öğrenen ve düzenli bir işte çalışan yabancılan çok seviyordu ırkçüar. Onlann derdi Belçika'ya uyum sağlayamavanlar, işsiz-giiçsüzler ve suç işleyenlerleydi. Bu durumdakileri geldikleri ülkelere geri göndermek istiyordu ırkçı parti. Ama adamlar hakhydL Biziın onlara yapüğunızııı yansını Türkiye'deki yabancılar bize yapsa hepsini doğranhk alimaDah! Irkçı parti o kadar iyi niyetliv di ki anavatanlarında kendilerine iş olanağı yaratsınlar diye kovduklan yabancılara parasal yardun da yapacakn." Başkan, anlatılanlara ınanmıştı. Vlaams Blok'un tuzağına düştûklerinin ve bu durumu ~"^^~""~~ çarpıtarak parti propagandası için kullanacaklannın farkında değillerdi. Önsezim doğru çıkmış ve ziyaret fotoğrafı, partinin yayın organında "Göçmen derneklerinden partimize yoğun Ugi Onlar da çözümü partimiz olarak görüyor" içerikli bir haberde kullanılmıştı. Geçen yılki genel seçimler sırasında da ilginç bir gelişme yaşanmıştı. Yabancılara oy hakkı verilmemesmi protesto eden bir grup, sadece yabancılann katıldığı altematif bir seçim düzenledi. Alternatif seçimin sonuçlan organizatörleri bile şaşırtmıştı. Sandıklardan ırkçı partiye hiç de azımsanamayacak sayıda oy çıkmıştı. O zaman iyimser bir yaklaşımla "Yabancılar dalga geçti veya ırkçı partiyi yandtmak için biünçti olarak böyle oy kullandı" diye yorumlamıştık. 8 Ekim 2OOO'de Belçika yerel seıjimleri var. Flaman bölgesinde, "Once kendi haSknau" slogamyla, Valon bölgesindeki ırkçı parti Front National'a göre çok fazla oy toplayan Vlaams Blok, bir Türk kızının da kanına girmeyi başardı. 31 yaşındaki Türk asıllı Belçika vatandaşı BeDaz Söğütlû, "Zorla evlendirme, tecavüz, bir çocuğunu kaybetnıe. ölünı tehdidi, iftira ve adaletsizlik du>gusu"nun Vlaams Blok'a üye olmasına neden olduğunu iddia ediyor. Irkçı parti sempatizaru olmakla suçlanan bir gazeteye içini döken Belkız, bakın neler anlatıyor: BRUKSEL "6 yaşmdayken Belçika'ya göçtük. Flamanca öğrenmek için okula başladıtn. Evde Flamanca konuşamıyor, erkeklerle arkadaşlık yapamıyorduk. Örtünmek zorundaydık. Türk kızlan, ağzmı açmamak ve itaatkâr olmak zorundadır. Buntı Belçika'da sürdüremezsiniz. Türk kızlan korktuklan için konuşamıyorlar. Bu yüzden göçmenler ya uyum sağlasın ya da Belçika'yı terk etsin diyorum. Hukuk okumak istiyordum ama ailem izin vermedi. 15 yaşmdayken babam bizi Türkiye'ye götürdü. Türkiye'de beni hiç tanımadığun biriyle evlendirdiler. tstemeyerek evlendirildiğim kişi ber gün bana tecavüz ediyordu. Ondan hamfle kaldım. Belçika'ya döndüğümüzde polis evimize gelip okula niçin devam ermedigimi sordu. Babam, polise kapıyı gösterdl Vlaams Blok'a üye oldum çünkü birilerinin bir şeyler yapması gerekryorda Özellikle göçmenlerin çoğunun tavırlanndan rahatsızhk duyuyorum. Belçika hükümetinin ve Belçikalılann iyi niyetini suiistimal ediyorlar. Vlaams Blok, göçmenler konusunda gerçekten bir şeyler yapmak isteyen tek parti. Göçmenler uyum sağlamadarsa onlarla yaşamanın olanaksız olduğunu ben kendi deneyimimden biliyorum. 15 yü BrükseTdeki Türk toplumu arasında oturdum. Çocuklar hiçbir şekilde Belçika ERDtNÇ değeryargılanyla UTKU yetiştirilmiyorlar. Benim değişik kültür ve dinlerde sorunum yok " ~ ~ " ~ " ~ ancak Türkiye'de de insanlar yabancüann ayak uydurmasmı beknyorlar. Siz orada Katolik kilisesi yapmaya kaUaşamazsınız. Vlaams Blok'a üye olmak için kendim başvurdum. Birlikte yaşadığım arkadaşun ve oğlum için yaşıyorum." Bir de madalyonun öbüryüzü var. Belkız Söğütlü'nün anlattıklannın çoğunun doğru olmadığı, yakınlan tarafından ortaya konuluyor. Belkız, çözümü, yaşadığı u » • türa olumsuzluklan Türk •" u«r§ıi»<> toplumuna yüklemekte buluyor. Yaptığımız küçük bir soruşturmayla halen resmen bir Tunusluyla evh olan kızımızm, birlikte olduğu Belçıkah'nın da sicıli kabank biri olduğunu öğrendik. Türk basın mensuplan, Belkız'ın öyküsündeki çelişkileri ortaya çıkanrken ırkçılann ekmeğine yağ sürmek için firsat kollayan bazı gazeteler, Belkız kızımızın ağzından çıkanı soruşturmadan yayımlıyorlar. Firsat kollayan ırkçı parti zaten bu gibi durumlan, kendi lehine kullanma konusundaki başansını kanıtlamış durumda. Vlaams Blok, yabancılan geldikleri ülkelere postalama konusunda sinsi planlar yapadursun, Belçika şu an Federal Dış Ticaret Bakanı Johan Sauwens'in "dışardan işçi getirmek yerine işsiz Valonlarm, daha iyi durumdaki Flaman Bölgesi'nde çahşmasunn teşvik edumesi" önerisini tartışmakla meşgul. Nice'te herkes Fransız...Monaco'daki Galatasaray-Real Madrid maçı için uçağımız Nice Cote D'Azur Havaalanı'na inerken gözümüze çarpan ilk şey sahil şeridine set çeken koca koca binalar oldu. Acaba, tüm dünyanın, jet-sosyetenin akın akın geldiği ünlü Fransız Rivierası, aslında bir taş yığını mıydı? Cannes-Nice-Monte Carlo da, Alanya, Türkbükü, Marmaris gibi, yozlaşmış mı ydı? Tam böyle düsünürken otoyol bizi Nice'in göbeğine getiriverdi. Birden ilk izlenimlerimızin ne kadar acımasız oldu ğunu anladık. Sağ tarafimızda harika bir sahil şeridi. Deniz alabildiğine mavi. Kumsalda güneşlenen, denize giren, kitabını, gazetesini okuyan insanlar. Hepsinin de yüzü gülüyor. Acaba niye? Bu soruyu Nice'te yaşayan dostlara soruyoruz. Soruya, 'sonı ile' yanıt geliyor: "Niye gülmesinler? Bir ild gün yaşaym sizin de yüzünüz gükcektir-." Gerçekten 3. günün sonunda dönüş yolculuğuna başladığımızda bu tanıya katılıyoruz. tsterseniz sokaklardan başlayalım; sokaklar, caddeler, ara ve ana yollar pınl pınl. Gündüz asla bir çöp arabası, bir temizlik görevlisi görmüyorsunuz. Herkesin bir çalışma saati var. Siz uyurken onlar çalışıyor. Trafiğin varlığıyla yokluğu bir. Kentte binlerce araç var belki. Ama herkes kendine ait yoldan gidiyor. Küometrelerce uzunluktaki sahılle evleri, otelleri ayıran otoyol sizi, yani yayalan korkutmuyor. Aıine ya da baba, 'Oğlum, lazun sahile geçerken ezUtr mi?' diye düşünmüyor. Çünkü adımınızı kaldınmdan aşağı aftığınızda araç duruveriyor. tster otobüs olsun, ister motosiklet, yol veriyor size. Çünkü siz yayasınız, geçiş üstünlüğu sizin. Ferrariler, Porcheler, S 320'ler sanki 2 silindirli BÎS gibi 'usul usul' gidiyor. Gürültü yok, koma hiç yok. Ya da araç kiraladınız diyelim. Mutlaka bir otopark var. Nereye bırakacağım diye düşünmek bile geçmiyor aklınızdan. Kaldınmuı kenanna, yolun N İ C E ortasına, deniz kenanna aracını çeken yok. Öğlen karnınız mı acıktı? Sahile paralel yollarda yüzlerce dükkân. Kimi pizza satıyor, kimi Italyan mutfağının ömeklerini sunuyor. Fransız mutfağı derseniz biraz pahalı ama tadı damağınızda kalıyor. "Dokunur mu acaba?" diye bir derdiniz yok. Her şey sağlıklı. Sandviçi eliyle servis yapana rastlamanız mümkün değil. O meşhur Fransız ekmekleri bile ya poşette, ya külahta sanlıyor. Geçenlerde işletme sahibi bir Türk 15 gün hapse girmiş. Suçu, ellerini — — — i ^ *yeterince' yıkamamak ve hıjyen kurallanna uymamak... Karnınız doydu mu? Öyleyse biraz şehir turu atalım diyorsunuz. Her sokak başında bir danışma panosu. Polisin işi size yardımcı olmak. Binalar gözünüzü rahatsız etmıyor. Kurallar çerçevesinde restore edilmış, yenilenmiş tarih kokan yapılar. Sahil şeridindeki koca koca binalar bile, göze hoş geliyor. ARİF KIZILYALIN 'Buda ne böyle?' Avustraiya'nm Sydney kentinde 15 Eylül'de başlayacak 2000 Olimpiyat Oyunlan'nm meşalesi kente varmak üzere. 100 gündür dünyayı gezen meşale, dün NewSouthWales eyaktindeki Dubbo kentinde bulunan hayvanat bahçesine getirildi Hayvanat bahçesinin zürafası, meşaleyi merakta gözkrle incekdL (Fotoğraf: REUTERS) Paljjyer, yeşil alan sanki o taş yıgınli* 1 i l e öttüşmûş... Çevre uzmau' 1 ! 1 b u °' sa gerek. Hem modem, hem dıial... Nice'te denize girmemek olur mu? Otoyolun yanındaki yürüyüş alanından taş meidi v e m e r l e sahile iniyorsunuz. Kumsal degil belki ama iri çakıl taşlan sizi A k ^ e m z u l Çivit mavisi suyuna jtavuşt^ruyor. Biraz paranız varsa 100- 120 fraOg^ 1 ^ milyon) kıyıp abartısı olmayan, şezlonglu, şemsiyeli, soyunma kabinli nıini plajlara giriyorsunuz. Para verme>«ceğim diyorsanız, bir havlu, bir tokyo da size keyifli bir deniz sefası yapurmay a yeter. Peki, su temiz mi? Hem de nasıl. Tek bir pet şişe yok onca nüfusa karşın. Bu insanlar çok mu medeni. y a da suya kazara şişe de mi düşmüyor? Düşüyordur elbet ama onu da sabahın ilk ışıklan ile sahili gezen çöp toplama teknesi ûrtadan kaldınyor. Üstelik teknerun görevi sadece suyun yüzeyini temizleınek değil... Olası (teknelerden kaynaklanan) atık sular da, denize pompalanan klor ile pasifize ediliyor... Ostelik, ne suyun içinde uzun eşşek oynayanlar var ne de Jet-skiler. Peki seyyar satıcı da yok mu huzuru bozan. Bakırı, o var. Ama sabah saatlerinde iseniz 5 satıcıdan 3'ü gazeteci, "Nice-Matin, Le Figoro, l'Equipe™'' diye bağınyorlar abartmadan. Elbet bu hizmetlerin bir karşdığı var. Kenti "mesken" tutanlar agır vergiler odüyorlar. Eee, sokak lambasımn bile tozu alınan, yollan her yıl elden geçen, denizi klorlanan kentte yaşamanın da bir bedeli ohnalı. Sözün kısası Nice, bir harika. Elbet unutmadık, bu sahil şeridinde Türk yaşamıyor mu? Yaşıyor tabii ki. Sayılan fazla değil ama Nice'te, Monte Carlo'da, Petit Ayşe, Istanbul Kebap Evi, Türk mutfağı adı altındaki dükkânlan işleten Türk vatandaşlan var. Aynca, tstanbul-Nice tarifeli uçağı ile her ay 2-3 kez bu kente gelenlere de rastlanıyormuş ara sıra. Ama onlar da "Fransz" gibi yaşıyor. Birbırine saygılı, iyi niyetli, kendi halinde... Kerevit sofrasmdan sonra sıra okul sıralanndaBu ülkede ağustosun ilk yansı "kerevit zamanı"dır. Başta ülkemız olmak üzere, Çin, ABD, tspanya gibi ülkelerden getirilen kerevitler, avlandıklan yerlerde "taçh dereotu" ve tuzla kaplandıktan sonra derhal dondurulup bırer kiloluk kutulara konuluyor. Isveç'te ağustos ayuun en renkli yanı, kurulan kerevit sofralannda şarkı söyleyerek bol içki içerek kerevitlerin ayıklanıp yenilmesidir. Ancak bu ayda kendi göllennde kafesle bu yengeç irisi hayvanın avlanılmasına izin verilir. 7-8 santimden küçük olanlar yasa gereği suya geri atılır. Tazesinin kilosu 300 kron civanndadır, yani 23-24 milyon lira civannda; donuk sahlanlann kilosu, niteliğine ve reklamın gücünegöre tazelerinin üçte ya da dörtte biri kadar. Bir çeşit birlikte yemek ve eğlenme kültürünün bir parçası bu gelenek. Bir de söylenti yaymışlar: ^ürkler kendüeri bu hayvam mundar kabul ettikleri için yemiyorlar ve bu yüzden yurtdısma satryortar" diye. Artık bu söylentının yorumunu size bırakıyorum. Şunu da eklemek gerek; akordeon gibi katlı katlı yapılan ve üzerinde kabuklu deniz hayvanlannın resimleri olan, kavuniçi ve portakal renkli fenerleri de sofraların üzerine asıyorlar. Ondan sonra küçük kadehlerle votka "fbndip yapm" üzerine bira içiyorlar. Aradan bir süre geçince hayvanın neresini yediklerinin farkında olmadıklannı eklemek yanlış ohnaz. Ağustosun ikinci yansı gençlere ve okullara aittir. Yaz iyi geçmişse burada, kötü geçmişse Akdeniz ülkelerinde kurdunu dökmüş olan gençler, turistlerden boşalmakta olan meydanlan, caddeleri, barlan ve parklan doldunırlar. Yabancı kökenli "kara kafe" gençler, dazlaklar, punkçular şu veya bu nedenle birbirlerine girerler. Zaman STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN zaman da rakipleri, bütçe kısmtısı yüzünden işi başmdan aşkın ve bezgin polislerdir. Gazetelerde, meslek öğretmenlerinin azlığı nedeniyle orta dereceli okullann müdürleri feryadı basarlar. öğretmenler, "Bu en nankör meslek'' diyerek kendilerine başka işler ararlar. Eğıtımde yapılan kısıntılardan payını alan okul binalan asık yüzleriyle öğrencileri karşılar. Bu ülkenin benim en takdir ettiğim özelliklerinden biri olan, okullarda öğrencilere her öğlen ücretsiz olarak yemek çıkanlması kuralı, sütten ve bazı yemeklerden kısarak da olsa sürdürülür. Ne var ki okullann civanndan mantar gibi biten hamburgerciler ve sosisçiler, falanca cola kültürü ve MTV saldınsıyla pek başka yemek yemez olan öğrencileri kendine çeker (Sevgili ODTÜ'mü son gezdiğimde gördüğüm o "hamburgera" ve küçük Amerika'nuı yaşandığı Bükent beni çok hüzünlendirmişti). Okul sorunu mu, gençlik sorunu mu, düzen sorunu mu, yoksa yeni dünya düzeni denilen nane mi her neyse, ağustosun ikinci yansı, sorunlann deşıldiği zamandır. Gazeteler istatistiklerle dolar. Işte, son birkaçı: "Gençlerin yüzde 65'i ortaöğrenimi bitirmeden önce en az bir kez suç isüyor (Bu snçlar, dnsel taciz ve grafiti denilen duvarian sprey le boyamaktan tutun da btıtiiderden mal çabnaya kadar uzuyor). "12 yaşındaki öğrencflerin dörtte üçü en az bir kez pornografık fihn izlemiş." "Zevk için adam dövme aröyor." "Çete kuran 15-16 yaşlanndaki gençler sokak ortasında yaşrtlan gençleri soyuyor, para ve cep telefonu gasp ediyor.'' Ama yine de benim için ağustos ayının en sevdiğim özelliği, yerini sevgili eylüle bırakacak olmasıdır! Tatilcilerin %10'u reklamla, %90'ı tavsiye ile kendi otellerini bulurlar... D 1 M / İ S l \ f \ [ 1 Kİ İIC.INC ( ^ Kl ! I R. TI K\İK K O M I AK. EYIÜL2000 ^ SAYI197 HAWAII ADALARINDA YELKENLE GEZÎ Restorm & Hana AğaçtonnsMğmtandenegûrünlüsOnuçettmed* Gekıgörun C lub Onerrt, Antık Çağın adalet, sağtık ve bânş ıçın Duluşma merkezı olan Oren'de denize "srfır", bınbir yıldızlı bir tatıl koyüdur Homeros'un doğum yen "Işıklar Sahıli'nde, Dunyantn, atmosfennde oksııen oranı en yuksek ıkı noktasından bın olan Edremıt Korfezı'nde Zeytın Rıvierasrndadır Club Onenrte, Ege sıtilınde yapılmış 62 dubteks yapının her daıresı 2-4 veya 4-6 kışılik aıleler ıçm tasartanmış. ıçlerinde duş/WC ve teleion olan odalardan oluşur Tum kapılar dev bir botanık bahçesme açılır Batıçe biter ıncecik kumlu plaı başlar Ozurluler ve engelliler için tumûyte düzayak, vejeteryanlar ve diabetikler ıçın sorunsuz tatıl Günlük doktor vizrti. AjitmCagın Öreade wr al»ı cnaorient Kifi başı YP 14.000.000 TL,0-12yaş ücretsiz, (3.)-4.-5.S. Kipler, 7.000.000 TL e m e k I i I e r r e i k i ı I e r e % 2 0 i n d i r i m Club Orient Holidav Rcsort, Ören-Burhaniye Tel: 0.266.416 53 54- 416 34 45 • Fax: 0.266.416 40 26 ainimfiHtaH ww» club-onent.com MOTORDA HARARET PROBLEMLERİ DOSTLUK KUPASIYAT YARIŞLARI • DENİZLERİMİZIN EVTJYALARI Demirciler Sitesi, 8 Cadde, No 71 Zeytinbumu- İSTANBUl Tel: (0212) 664 16 94 - 510 28 71 Faks: (0212) 558 67 85 Kirienen Dünyamızı Fidan Dikerek Antalım ORMAN BAKANUĞI AĞAÇLANDIRMA VEEROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 3 Fylıil Bü depremin günü Profesyonel gonuHülerimiz hâlâ ADALAR SULH HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN Davacılar (vası adayı) Mıne Akgünel ve Adnan Akgünel tarafından mahcur Burç Mehmet Akgünel hakkında mahkememıze açılmış bulunan vasi tayını davasuun mah- kememizce venlen 3.8.2000 tarih ve 200080 esas, 2000/75 sayılı karann hüküm öze- tı aşağıdadır. Hüküm: Istanbul ilı, Fatih ilçesi, Mımar Sinan mahallesi, cilt 0051, k. sı- ra no: 0437"de nüfusa kayıth, Adnan ile Mine'den olma 7.5.1982 doğuinlu, Burç Meh- met Akgünel'in MK'nin 358. maddesine göre, işlenni görmekten aciz olup, daimi mu- vamenet ve tekayyüde muhtaç olduğu için Istanbul ılı, Fatıh ilçesi, Mimar Sinan ma- hallesi, c. no: 0051, k. sıra no: 0437'de nüfusa kayıth annesı Mehmet ve Fatma Seba- haften olma, 1956 doğumlu, Mine Akgünel'in \asi olarak tayınine daır karar ilan olu- nur. 3.8.2000 Basın- 48862 MtMAR StNAN ÜNİVTRSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN 2000-2001ÖĞRETİM YUA YABANO UYRUKLU ÖĞRENCİ ADAYLARtÇtN Ö« kayıtla öğrenci abnacak programlar: Kontenjan Mım. Fak. Endûstn Ürünlen Tasanmı Mim. Fak. tç Mımaruk Güz. San. Fak. Resun 2 Güz. San Fak. Heykel Güz. San. Fak. Seıamik Güz. San Fak. Grafik Güz. San. Fak. Teksül Güz. San. Fak. Geleneksel Tüık El Sanatlan 5 Güz. San Fak. Sahne Dekorian ve Kostümû 2 Güz. San Fak Fotoğraf 2 yabancı uyruklu öğrenci alınacaktır. 26, 27, 28 Eylül 2000 tarihlen saat 10.00-16.00 arasında yapılacak aday kayıtlanna başvurabilmek için; a) MSÜ Rektörlüğü'ne yazılmış ve snıava katılmak istedikleri bir eğıtım programmın belirtıldığı form di- lekce, b) Tüıkiye ve Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti dışın- dan gelenler için TC liselerine eşdeğer bir okuldan me- zun olduklannı gösterir belge, c) YÖS sınav sonuç belgesı (2000 yılına ait). Yabancı uyruklu öğrencılenn yetenek sınavlan 4 Ekim 2000 tarihinde saat 14.00'te Istanbul Fındıklı'daki Merkez Binamızda yapılacak- nr. Basın: 48946 ANKARA4.İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN ÖDEME EMRİNtN tLANI 2000/4173 Alacaklı: Atasavun Yifat vekılı Av. Şeref Pekuz. Borçlu: 1) Nurtemsan Ozel Sağ. Hiz. Inş. Medikal Gıda San ve Tıc. Ltd. Ştı, 2) Ramazan Ergen. Borç miktan: 2.037.0OO.0OO.-TL ve ıcra masraflan. Alacaklı Atasavun Yığit vekıli Av. Şeref Pelaız'a vaki masraflar hanç 2.037.0OO.0O0.-TL ödemeye borçlu olduğunuzdan adınıza çıkanlan 5/10 günlük ödeme emri bila teblığ ıade edılmiş, yapılan adres tahkikı sonunda adresinızın mechul olduğu anlaşılmıştır Yukanda yazılı borcu ışbu ödeme emnıun ga- zete ile neşır tanhınden ıtıbaren kanunı süre olan 10 gûne 15 gün ılavesı üe 25 gün ıçınde odemenız, takıbın dayanağı se- net kambıyo senedı nıtehğını haız değılse kanunı süre olan 5 güne 15 ılavesı ile 20 gün ıçınde mercie şıkâyet etmeniz, takip dayanağı senet altındaki ımza size ait değilse yine bu 20 gün içinde acık bir dilekçe üe mercie bıldırmenız, aksi takdirde ıcra takibındekı kambıyo senedi altındaki imzanın sızden sadır sayılacağı, unzanızı haksız yere inkâr ederseniz alacagın yüzde 40 nıspetınde para cezası ile mahkûm edıle- ceğıniz, borçlu olmadığınız veya borcu ıtfa veya ımhal edd- diğı veya alacagın zamanaşımına uğradığı hakkında ıtırazı- nız var ise bunu sebeplen ile bırlıkte 20 gün ıçınde bir dilek- çe üe tetkık merciine bıldırerek mercıden ıürazınızın kabu- lüne dair bir karar getirmedığınız takdirde cebn ıcraya de- vam olunacağı, ıtiraz kabul edılmedığı ve borç ödenmedıği takdirde 25 gün içinde 74 madde gereğınce mal beyaıunda bulunmanız, mal beyanında bulunmaz ve hakikate aykın be- yanda bulunursanız hapisle cezalandınlacağınız ılanen teb- lığ olunur. 22.8.20OO. Basın: 48775 depremzedelerin vanında! IÜ Avcılar Kampüsü'ne yaptığımız Çağdaş Yaşam Ahmet Taner Kışlalı ve Hıfzı Oğuz Bekata Yurtları bitti. Bu yuröarın her birinde 100'erçocukbarmabilecek. Şimdi odaların her birine bağışçıların adlarını yazarak, iç donanımlarını ivedi olarak bitihp, yeni ders yılında kullanıma açmamız gerekiyor. Kalkılarınızı bekJiyoruz. ç (0212)29287 27-292 08 01 (Iş gûnlef saat 10 00/17 00 arası)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle