Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 EYLÜL 2000 ÇARŞAMBA
DIZI
ANAP döneminde yeni yeni oluşturulmaya çahşılan sağlık ocağı anlayışı tam anlamıyla çökertildi
Devlet sağhk alaıımdaıı çekfldi
ANAP dönemini arattı
DYP-SHP
koalisyon
dönemi
roplumsal bir tepki sonucu parlamento
ağırlığını kazanan DYP-SHP koalisyon *
hükümeti, söylemi gelışen toplumsal
taleplere uygun olarak "sosyal" olmasına karşın,
uygulamada zaman zaman ANAP'ı bile aratacak
ölçüde piyasacı bir görünüm sergiledi. Hülcümetin
"küreseUeşmenüı gerçekleri" ile "kendisüü
seçenlerin sosyal talepleri" arasına sıkışrruş
durumu, en ıyı 1991 hükümet programına
yansımıştır. Programın sağlıkla ilgıli kısmınm ilk
bir yansı Sosyalleştirme Yasası ağırlıkh ve
muhtemelen SHP damgalıyken diğer yansı
fınansmanda ANAP'ın Sağlık Sigortası modelini
ve sosyal güvenlikte yine ANAP'ın "Fak-Fuk-
Fofl"unu çağnştıran "Veşfl Karfını içermekteydi.
Hükümet programını tamamlayan, 1992 Ocak
"Ekonomik Pakefi ise DYP-SHP hükümetinin
"muğlak]ıklan"na bir netlık kazandırdı: Devletin
sağlığa ayıracak çok parası yok; bütçe ve kamu
yattnmı boşluğu, özel sağhk sektörüne verilecek
teşviklerle kapatılacak; Yeşıl Kart uygulaması ile
sosyal sigorta sistemi yaygınlaştınlacak; sağlık
sektörü yabancı sermayeye açılacak vb.
Saglık reformu tartışması
b. Ancak, DYP-SHP hûkümeti. daha çok 1992 ve
1993'te toplumu peşine taktığı "Sağhk Reformu''
tartışmalan ile hatırlanmalıdır. 1980 sonrası
uygulanan "istikrar programı"nın uzantısı olarak
uygulanan piyasacı sağlık anlayışının, özünü
hiçbir şekilde değiştirmeden.toplumda bir
"ozlaşına" arayışı havası ile gündeme getirilen
"Sağnk Reformn" tartışmalan, Yıldınm Aktuna-
Serdar Savaş ikilisinin özel yetenekleri ile
kamuo>unu ışgal etmiş ve toplumu oyalamıştır. ,
"Birinci basamak sağbk hizmetlerinin
özeUeştirilmesinin bir aracı olarakaik . v . .
. hekimliğinin gündeme «etirilmesi. kamu
hastanelerinin işlermefeştirilmfsi/özeUeştirilmes» ve
sağhk fınansmanı konusunda genel sağlık
sigortasuıa geçiş. sağhk hizmetierinde yerei
güçlerin söz sahibi kılınmasr ile "sağhk
personetinin sözleşmeli hale getirümesi", taviz
verilmeyen temel noktalardı. ;
C. Dönemin "Sağhk Reformu" oyalamasının
ardında, oyalama olmayan bir de gerçeklik vardr.
Bakanhk bürokrasisinin devre dışı bırakılarak
sağhk alanında girişimleri Dünya Bankası
polıtikalan doğrultusunda yapan "Sağhk Proje
Koordinatörlüğü"nün tesis edılmesi ve bu yapı
aracılığı ile "Sağhk Projeteri"nin yaşama
geçirilmesi. Böylece, Dünya Sağlık Orgütü'nün
yerine sağhk alanının yeni sahibi ohnaya başlayan
Dünya Bankası'nın ülkemızde de sağhğın
yönetimini devralması ve bakanlığa da sadece
siyasi kadrolaşma ve ihale işlerınin bırakıldığı bir
sürece girilmesi mümkün olmuştur.
5 Nlsan kararlan
d. Bu dönemde gündeme getirilen 7. BYKP, diğer
planlardakı sağlığm pıyasalaştınlması sürecini
daha aleni ifade eder şekilde kaleme alınmışür.
Ancak, DYP- SHP döneminin en vurucu adımı, 5
Nisan 1994 kararlan ile kamu sağlık hizmetleri ve
kurumlannın çökertilmesi sürecmin son noktaya
yaklaştınlmasıdır. 5 Nisan kararlan ile kamu
sağlık kurumlanna devlet katkısı sadece maaş
ödemek düzeyine ındirilmiş, özelükle
devlet hastaneleri, en basit harcamalanm bile
kendi başlanna çözmek durumu ile baş başa
bırakılmıştır. Sağlık ocaklan da,
vatandaşlardan para alarak hizmet vermek
zorunda kalmışlardır.
Koalisyon
hükümetleri
A NAYOL, REFAHYOL, ANASOL. DSP
/t azınlık hûkümeti ile 1999 seçimleri
^A. sonrasi oluşan DSP-MHP-ANAP
hûkümeti, sağhk alanında, özünde birbir-
lerinden ve öncüllerinden farklı bir iş
yapmamışlardır; siyasi kadrolaşma.
bakanlıktaki teknik kadrolann tasfıyesi. ihale
dağıtımı, "iş yapıyor görünme" seanslan...
b. 1995-2000 yıllan arasmda, SSK'nin tasfıyesi
ile somırt adımlar atılmış, 1999 yılında çıkanlan
yasa ile bu anlamda bir ilerleme sağlanmış,
"Tahkim" Yasasf nın kabulü ile de uluslararası
sermayenin önü açılmıştır. Her gelen hükümetin
sağlık personeli ile ilgili "düzetane'' önerileri
neredeyse geleneksel hale gelmiş, ancak Sağhk
Bakanlığı'nın etkisizleşmesinin
belirginleşmesine paralel olarak. bu girişimler
iyice inandıncıhğını yitirmiştir. Gerçi Osman
Durmuşun gelmesı ile bırlikte gerek
kadrolaşma ve keyfileşme en üst boyutlara
ulaşmış, gerekse çalışma süresinin zorla
uzatılması demek olan vardiya benzeri
uygulamalar getirilmişse de -kamuoyuna
sunduğu "imajı" hiç tartışmıyorum- son beş
yılda anımsanabilecek bir gelişmeden söz etmek
oldukça zordur.
Dr.ATASOYER(*)
•g ^ Eylüldarbesinden sonra sağ-
/ J lığın sorunlannı masaya ya-
J, £* tırdığımız dizimize dün bir
kısmını yazdığımız ANAP dönemi ile de-
vam ediyoruz.
d. Bugün yaşama geçen değışiklikle-
rin temeli, ilk olarak ANAP döneminde
atıldı. 2000 yılında gazetelere manşet
olan "SSK'nin, sağhk hizmeti üreten de-
ğiL, satın alan bir müessese olması" anla-
yışı, tam 15 yıl önce, SSK 40. Genel Ku-
rulu'nda ifade edilmişti. "Kamu hasta-
neleri özel hastane statüsünde çalışacak:
hastane yönetimleri verimini artüracak
şekilde personel istihdam edecek; sağlık
tesislerindeki tüm personel sözleşmeli
olacak; başansız ve verimsiz hekun ve
diğer personel hastaneyönetimince uzak-
laştınlacak_~ dıye 40. genel kurulda ifa-
de edilen anlayış, daha sonra tüm kamu
hastaneleri için geçerli kılınmış, daha
sonra özellikle DYP-SHP koalisyonu dö-
neminde. "cUalanarak" ınsanlara "re-
form" diye yutturulmaya çalışılmıştır.
Vakıfların fonu
e. ANAP döneminin "alamet-ifarika-
sı", çağdaş sosyal devlet anlayışı yerine
ortaçağın iane modelini geciren "Sosyal
Yardunlaşma veDayanışma Kanunu"dur.
Bu kanun ile bir fon oluşturulmuş, her
il ve ilçede sosyal yardımlaşma ve da-
yanışma vakıflan kurulmuş, bu vakıflar
"fakir ve muhtaç" kişilere yardun etme-
yi amaçlamıştır. Ancak, işın aslı şöyle
özetlenebilir:
1980 sonrası uygulanan "istikrar prog-
ramlarT, toplumda bölüşüm ilişkıleri-
ni bozmuş, sosyal harcamalar düşmüş,
toplumda tepkileroluşmuştur. Butepki-
leri azaltmak amacı ile maliyeti düşük,
reklamı bol bir girişimdir, bu kanun.
"Halkun düşünen" iktidar imajı, bol Is-
lamik mesajla süslenerek yerel güçlerin
devreye sokulması suretiyle ANAP'ın
yerel güç odaklan ile bütünleşmesi ve
"partileşme"si de sağlanmıştır. "Sağhk
Sağlıktayaşanan gelişmeler
rürkıye'de 1980 öncesi var olan kii-
çük ölçekli, temel girdileri dışa ba-
ğımlı, geri teknoloji kullanan, iç
pazara yönehk üretim yapan, emek-yoğun
işletmelerde gerçekleşen üretim yapısı, ça-
lışanlann mevcut üretimi tüketebilmesı
için belirh bir düzsyde hak sahibi olması-
nı kaldırabiliyordu. Sınırlı da olsa sağlık
hakkı, bu bağlamda değeriendirilebüir. An-
cak, 1980 24 Ocak kararlan ile uygulama-
ya sokulan "istikrar programlan" artık,
iç pazara yönelik üretimin terk edilmesi ve
ihracata yönelik üretimin öne çıkması an-
lamına gelmektedir. tç pazara yönelik üre-
timin kısılması, çahşanlann alım güçleri-
nin kısılması ve sosyal yüklerinin azalül-
ması ile mümkün olmuştur.
2. 1980-2000 dönemi ekonomi politi-
kalan, bütünüyle neohberal ve dışa açdma-
cı olarak nitelense de, farklı alt dönemler-
den oluşmuştur. tlk dönem olarak ele alı-
nabilecek olan 1980-88 dönemine dam-
gasını vuran özellık, "ticaretyohıyla bütün-
leşme"dir.
Püsük ücret
3.1980-88 dönemi, yani MGK'li yıllar
ve ANAP'ın ilk 5 yıh, temel olarak ticari
serbestleşmenin önkoşullannın hazırlandı-
ğı dönemdir. 1980 öncesi içe dönük olan
ekonomi, 1980-88 döneminde, içerideki
talebin baskı altına alınarak düşürülmesi,
bu şekilde iç pazara çalışan üretıcilerin dı-
şa yönelmeye zorlanması ve bu zoriama-
nın çeşitli araçlarla teşvik edilmesi ile dı-
şa döndürülmeye çahşümıştır. Çalışanla-
nn satın alma gücünün aşağıya çekilmesi,
bir yandan zamlar, diğer yandan reel üc-
retlerin geriletilmesi ile sağlandı. Emek ile
sermaye arasındaki bölüşümün en şiddet-
li düzeyde bozulduğu bu dönemde, uygu-
lanan ekonomi politikanın temel araçlan
şunlardı: Düşük ücret, düşük tanmsal fi-
yatlar, düşük değerli TL, serbest faiz poli-
tikası, para ikamesi, sermaye üzerindekı ver-
gı yükünün azaltılması temelindeki mali-
ye polıtikalan.
Cıda tüketlmi etkHendl
4. Özellikle düşük ücret politikası, nü-
fusun önemli bölümünün gıda tüketimini
etkilemesi nedeniyle, sağlığı bozan en te-
mel etmen olmuştur. Diğer yandan, kamu
sağlık personelinin reel gelirlerindeki ge-
rileme, diğer kamu calışanlanndan daha fez-
la ohnuş, onlan ek iş yapmayı zorlamıştır.
Gelirleri gerileyen kainu çalışanlannın, ta-
nm ürünlerine desteğin azalması sonucu
gıda maddelerini daha pahalı yemeleri,
mutfaktaki yangını köriiklerruştir. Serma-
yeye vergi yükünün azaltılması, devletin top-
ladığı vergi gehrlerini azaltmış, bu kısın-
tıdan en çok sağlığm da içinde bulunduğu
sosyal alanlar etkılenmıştır.
5. Bu dönem, esas olarak çalışanlann
ve üreticı kesimlenn dayanma sınırlanna
kadar ekonomik (ve siyasi) baskı altına
alınmalan biçiminde cereyan etmıştir. Dö-
nemin sonunda, yenıden açılan sendikala-
ve eğitimdeki kaygı verici gerilemeji, gö-
rünürde telafi etme" amaçlı kanun, rek-
lamının, vereceği hizmetin önüne geç-
mesinin anlaşıhnası ile "Fak-Fuk-Fon"
diye, hafıfseme içerikli bir ifade ile anıl-
maya başlanmıştır.
Sağlık Hlzmetleri Kanunu
f. Ancak 1983 sonrası yıllarm, hatta son
20 yılın mantığını en iyi anlatan bel-
ge/gelişme, 1987 tarihli 3359 sayılı Sağ-
lık Hizmetlen Temel Kanunu'dur. Kamu
sağlık hizmetlerinin ticarileşmesi ve pi-
yasaya açılması, devletin bu alandaki so-
rumluluğunun terk edihnesi, sağlık per-
soneli üzerinde piyasa mantığı ile oluş-
turulan baskınm meşrulaştınlması ile
SHTK, kendisinden sonraki tüm yasa
girişimlenninytartışmalannm öncüsü ol-
muştur. Söz konusu kanun ile "kamu ve
özei sağhk kuruluşlan aynı yaklaşunla
ele almmış, devletin her iki sağhk kuru-
luşuna aynı mesafede yaklaşması meş-
rulaşünlmış; kamu sağhk kuruluşlan
statü olarak işletme haline getirilmiş; ge-
rek özel, gerekse kamu sağhk kuruluşla-
rının hizmetleri nŞanandmhTuş; sosyalgö-
vencesi olan herkesin kamu >a da özel is-
tediğj sağhk kuruluşundan yararlanabü-
mesi olanakh kılınmışür."
SHTK'nin sağlık personeline getir-
dikleri ise "Sağhk Bakanlığı'na geçici ve
daimi meslekten men etme yetkisi verü-
mesi; yabancı sağhk personeli çalıştunl-
masma izin verilmesi; özd ya da kamu sağ-
hk kuruluşlannda zoruniu hizmet yap-
ürma yetkjsi" ile tüm sağlık personeli-
nin sözleşmeli hale getirilmesidir.
Genel safllık sigortası
Ek olarak, yukanda ifade edilen Ge-
nel Sağlık Sigortasf nın oluşturulması-
m içeren SHTK, sağlıkla ilgili 22 yasa
ve 54 yönetmelik, tüzük, yönergeyi ilgi-
lendirmesine karşın, toplumda açık bir
tartışmaya sokulmamış, tümüyle yuka-
ndan bir dayatma ile çıkanlmıştır. An-
cak, tabip odalannın (özel olarak Anka-
ra Tabip Odası'nın) ve sağ-
lık çahşanlan örgütlerinin ve
siyasi partilerin (özel olarak
SHP'nin) tepkisi ile Ana-
yasa Mahkemesi,
SHTK'nin bazı maddeleri-
ni tptal etmiş, ANAP dâijtf
kanunu uygulama olanağı-"
nı önemli ölçüde yitirmiş-
tir. Işin ilginci, 1995 yılın-
da aynı kanuna dayanarak
Yüksek Ihtisas ve Koşuyo-
lu hastanelerinin işletme ha-
line getirilmesi, SHP'nin
içinde olduğu koalisyon hû-
kümeti döneminde gerçek-
leşmiştir.
Pembe reform
g. ANAP dönemi, bir ya-
nı ile de 1991 sonrası DYP-
SHP koalisyon hükümetinin
ülkeye yaydığı "pembe re-
form" rüzgârlannın altyapı-
sını oluşturmakla da geç-
miştir. "Sağ- Kur" yasa ta-
sansı, o olmadı "Türkiye
MilliSağhkPolitikası-.oda
olmadı. "yülardır Türki-
ye'desöylenen gerçeklerinto-
parlandığı ve ûzerine piya-
sa çözümlerinin eklendiği
ve 1990'larm parası ile \1
mflvarTL>PriceV\aterho-
use firmasma hazıriablan
Sağhk MasterPlanı'*.. Işte
ANAP dönemi, bir yandan
fiilen sağlıkta piyasa ege-
menliğini tesis ederken ge-
lecekteki adımlann da ide-
olojik ve hukuksal altyapı-
sını oluşturmuştur.
12 Eyiül döneminde sendikalarda faalhet gösteren birçok sağhk çaüşanı baskılaria karşı karşıya kaldı. Kampanyalar
nn da etkisi ile çalışanlann tepkısı, ekono-
mik baskının sınınna gelindiğuıi ifade eden
eylemleri gündeme getirmiştir. Gerek 1989
bahar eylemleri, gerekse beyaz eylemler,
tahammül sınırlannın sonuna gelmiş kit-
lelerin, artık bu politikalann uygulanma-
sının sonuna gelindiğınin de göstergesi ol-
muştur. Buna, uygulanan politikalann ih-
racatta yeni sıçramalar yapmaya yol aça-
mayacak noktaya gehniş olması ve politik
düzlemde kitlelerin ANAP'a karşı tepki-
lerinin yüksehnesi ve 1989 yerel seçimle-
rinde bunun sonuçlannın görülmesi de ek-
lendiğinde, 1980'de başlayan dönemin bit-
mesi ilan edilebilmıştir.
6. 1989 sonrası dönemin temel özelliği
ise sermaye hareketlerinin son hızla serbest-
leştirilmesidir. Bu süreçte düşük değerli
TLden yüksek değerli TL'ye geçiş şeklin-
de bir kur politikası gündeme getirilmiş,
böylece ülkeye "sıcak para" ginşine ko-
şul hazırlanmıştır. Bu uygulamada bir dış
etkenin, özellikle gelişmiş kapitalist ülke-
lerde büyüme oranlannın ve faiz hadleri-
nin düşmesi ile kendine yeni alanlar ara-
yan spekülatif sermayenin çekilmesinin
de etkisi oldu. 1980-88 yülan arasmda ça-
hşanlann reel ücretlerinin gerilemesi, bu-
nun telafi edılmesi anlamındaki polıtika-
lan zoruniu kıldı. 1989-93 yıllan arasında
çahşanlann reel gelirlerinin düzelmesını de
sağlayan politika, dışandan gelen serma-
yenin bu anlamda kullanılması oldu. Baş-
ka deyişle, sermaye-emek arasında bozu-
lanbölüşüm ilişküerini, sermayeye daha faz-
la vergi yüklemek yenne, dışandan akan
sermayenin iç borçlanmada kullanılması ile
düzeltmek tercih edildi. Bu süreç, aym za-
manda, büyük sermayenin, giderek borç-
lanma tercihi yapan de\letın borçlanmasın-
dan rantlar elde etmeye yönelmesini güdü-
lemiştir. Böylece sermaye, çalışanlann re-
el gehrlerini bir süre için şişirme olanağı
da bulmuştur. Bir başka gehşme; daha son-
ra yakmmaya yol açacak bir gelişme ya-
şanmaya başlamıştır Kayıt dışma kaçış.
Kamu harcamaları kısıldı
7.1980'de başlayan 1988'e kadar süren
ücret kayıplan, bir yandan sıcak para po-
litikası ile diğer yandan üretim dışı rantla-
nn arttınlması ve kayıt dışı ekonomiye ka-
çışla aşılmak istenmiştir. Bu gelişme, 1994
krizi ve 5 Nisan kararlan ile bu- başka nok-
taya gelmiştir. Sıcak para, rant gelirleri ve
kayıt dışı politikalanna dokunulmadığı
1994 krizi, bütünüyle ücretlerin basunlma-
sı ve kamu harcamalannın kısılması anla-
mına gelmiştir. Böylelikle. 1989-93 yılla-
n arasında artan çalışanlann ücretleri.
1994'ten itibaren eritilmiştir. Yüksek de-
ğerli TL pohtikası ile ithalatı ucuzlatan hü-
kümet, ihracaün pahalılaşması ve giderek
dış ticaret açığınm büyümesine yol açmış-
tu-. Kayıt dışı ekonominin büyümesüıin,
ekonomideki tekelci gelişmelerle birleş-
mesı, toplumun giderek yönetilemez hale
gehnesine, alternatif iktidar odaklannın
güçlenmesine ve mafyalaşmaya yol aç-
mıştır. Bunda, 1991 -95 yıllan arasında ya-
şanan savaşın da inkâr edilmez bir katkısı
söz konusudur.
Mallye 'aktarma organı' oldu
8. Kamu finansmanında 1994 sonrası
yaşanan gelişmeler, devletin topladığı, hat-
ta giderek toplayamadığı paralan, ağırlık-
h olarak iç ve dış borçlar ve faizlere aktar-
masına, daha doğrusu maliyenin bir "ak-
tarma organma" dönüşmesine neden ol-
muştur. 2000 yılında borçlann ve faizleri-
nin vergi gehrlerini aşması, aktarma orga-
nı bile olma ışlevini gerçekleştirememesi
demektır. Bir yandan sermayenin vergi yü-
künü azaltan devlet, toplanan vergileri de
daha çok sermayeye aktancı bir tercih için-
dedir. Vergi vererek devletten hizmet alma
hakkını elde etmiş olan çalışanlar ise "pa-
ranı öde, hizmeti al" uygulaması ile karşı
karşıya bırakılmışlardır. Birçok kamu hiz-
meti, "kamusal" özelliğıni yitirmiştır.
SÜRECEK
h. Bir şeyi daha ifade et-
mezsek, ANAP dönemine
haksızlık ederiz; sağlık hiz-
metierinde yeni yeni oluş-
turulmaya çahşılan birinci
basamak fıkri ve sağlık oca-
ğı anlayışının çökertilme-
si. 1985'tebaşlatılan"Hız-
landınlmışveGenişletümiş
Aşı Kampanyası" uygula-
ması, sürekli ve düzenli bi-
rinci basamak faaliyetinin
özverili yaklaşımuıdan vaz-
geçilmesi, onun yerine rek-
lamı bol, kalıcı olmayan ve
birinci basamak sağlık hiz-
meti fıkrini yok eden "kam-
panyalar" (taramalar, şov
ağırlıklı uygulamalar, vb.)
dönemini açmıştır. Doğal
olarak, bu noktada olayın
miman (sağlık ocağı he-
kimliğine ve toplum hekim-
liği anlayışına karşı aile he-
kimliğı fıkrini gündeme ge-
tiren) thsan Doğramaa'yı
da "saygıfle'' anmadan geç-
mek bize yakışmaz!
(*) HalkSagiıgı i'^nam. Dohc
EylülCni. Tıp Fakültesı HalkSag-
iıgı Anabüım Dalı Oğretım ÜyesL