Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA 41la CUMHURİYET 13 EYLÜL 2000 ÇARŞAMBA
OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Uygarlığın Önündeki En Büyük Engel: Şiddet
TÜRKAJV SAYLAN ça
21.
yuzyılda,
usumuzun
(aklın), ay-
dınlanma-
nın doğrul-
tusunda,
Mmtafa KemaJ Atatûrk'un duşledı-
f 1 <, ı^daş ve uygar bır toplum olma-
\ 1 \ ı ıeldık Bızden bunu da aşıp bır
jL'^sıne ulaşmanuz ıstenmıştı, bu he-
r1
jfe varmak ıçın epey de yol almıştık
lanı, sonra neler oldu da, ulusça bın
r- ır ozvenlı çabayla, ta tepelere taşıdı-
L ımız ılkelennuz, erdemlenmız, yurt-
taşlık bılıncımız, gelışme ıvmemız,
ünlu söylencedekıne benzercesıne
eteklenrnızden sankı bırer çakıl taşı gı-
bı, aşağılara, karanlık çukurlara döku-
lüp gıttı9
Şımdı onlan, 0 çukurlarda, ızbelık-
lerde bulup yenıden yukanlara, ay-
dınlığa taşımak, yıne ulusça bızlere,
bu topraklann, bu yurdun ınsanlanna
duşuyor, bundan başka çaremız yok'
Yaşamı Destekleme Derneğı Genel Başkanı
Bızden bın bıf Utiüh ısteyen kurtancı-
lara değıl, yalnızca kendı kararlılığı-
mıza, usumuza, bılıncımıze gereksı-
nımımız var
Uygar bır toplumda şiddet egemen
olamaz1
Oysa nereye baksak onlene-
meyen bır şiddet var Evlerde, okul-
larda, TV'lerde, yazılı basının manşet-
lennde, sokaklarda, demokrasıden soz
edılen toplantılarda, taşımacılıkta, gu-
venlık guçlennde, hapıshanelerde, eğ-
lence yerlennde, adlıye kondorlann-
da, aklımıza gelen her yerde
Sanırsınız, analar, doğan bebeklen-
ru süt yenne şiddetlebeslıyor, sanırsı-
nız ınsan çocuklannın her tûrlu huc-
resı şiddet denen bır dokuyla örülmuş,
şiddet gozlenmızın ışığını, sesımızın
yumuşaklığını, dokunuşumuzun oksar-
calığını alıp goturmuş, ofke, hakaret
ve aşağılama, can yakrna, vurma-kır-
ma, dovme, ışkence şeklıne burunen
şiddet, hertûrlü eylemm, yaşam bıçe-
mının hâkımı olup ınsanlığımızı tut-
sakalmış
Şıddetın egemen olduğu bır toplu-
mun uygarlığı yakalaması olanaksız-
dır Şiddet, onlem alınmazsa her ge-
çen gün beslenerek kendını gelıştır-
mekte, aıle ıçı saldırganlıklara, teca-
vüzlere, töre cınayetlenne, trafık ca-
navanna, Mechs kavgalarına, orman
yangınlanna, sokakta çalıştınlan ço-
cuklara, tınercılere, ışkenceye, yargı-
sız ınfaza, ınsanlık onurunu zedeleyen
her türlü şekle dönüşerek, soylence-
lerdekı şeytan örneğı, kuyruğunu sal-
layıp ganp ve ığrenç sesler çıkararak
keyıfle dans etmektedır tepemızde1
Şiddetten, şiddet bdasrodan kurtul-
mak ıçın, ulusça, devlet ve mılletçe,
ûnıversıteler, sıvıl toplum örgütlen,
sağlıkçılar, psıkologlar, sosyologlar
ve tûm eğıtımcıler, ıletışımcıler, eko-
nomıstler, özetle her dalın uzmanlan,
yönetıcıler, sıyasetçıler, görsel ve ya-
zılı basın, emnıyet ve asken görevlı-
ler, el ele venp "şiddete karşı" eyle-
me geçılmesı ıçın çozumler uretme
çalışmasını başlatma karannda bır-
leşmeüyız
Bıze, ılıklerımıze ışlemış, ışletılmış
olan şiddetten kurtulmak ıçın kendı-
mızden başkalan asla yardım edemez
ve şiddet her tûrlu gehşmemızın onun-
de bınncı engeldır, ondan kurtulma-
dan hıçbır adım atamayız
Bu guzeller güzeh üİkede, gelır da-
ğıhmının boylesıne farklılaştığı, eğı-
tımsızlığın, ışsızlığın, haksızlığın, ge-
çım sıkıntısının çoğunluğun sorunu
olduğu bır durumda şıddetın, kuyru-
ğunu bacaklannın arasına alıp kendı-
lığınden uzaklaşmasını beklemek ya
da medyayı çağınp kımsenın ınanma-
dığını, ınanmayacağını bde bıle "ön-
lem ahnmışör'' demekle yennmek, ay-
mazlıktan başka bır şey değıldır
Şıddetın egemen olduğu ve çözum
yenne daha çok şıddetın uretıldığı bır
toplumun mağdur ve çaresız ınsanla-
nnııse"demokraaveinsanhaklankav-
ramlannı" ışleyerek, her turlu çağdı-
şı, koktencı, bolucu, parçalayıcı, kar-
deşı kardeşe dûşurucu, dın ve ınanç-
lan sömurücu alamlann kucağına çek-
mek ya da ıtmek, "neden-sonuç" ılış-
kılennın doğal sonucu olmaktadır
Tek tek toplumun bıreylen ve kurum-
lan olarak, şiddetten kurtulmak, usa,
bılgıye, ekonomık rahathğa, sosyal
banşa dayah uygar bır toplum olma yo-
lunda gerçekçı adımlan atabılmek ıçın,
güçlenrruzı, bılgı bınkımımızı ve du-
yarlıüğımızı bırleştırerek "şkkkteha-
yır" dıyebıleceğımız, onu yaratan ve
besleyen olumsuzluklan gıdermeyı
evrensel değerlenn ışığında planlayıp
uygulayabıleceğımız ulusal bır çalış-
mayı hemen şımdı, hıç zaman yınrme-
den ve her şey çok geç olmadan baş-
latmalıyız Kendı ulusal temel değer-
lenmızden asla ödun vermeden, evren-
sel değerlenn ışığında, şiddetten ann-
mış bır Turkıye'nın, 21 yuzyılda,
Cumhunyetımızın hedefledığı uygar-
lık, gehşmışlık ve kalkınmışlık düze-
yını yakalamaması ıçın hıçbır neden
yoktur Bakalım, yonetenler ve yöne-
tılenler olarak, benlığımızı sarmış olan
bu şiddet belasından kurtulmayı ger-
çekten ısöyor muyuz, ısteyecek mıyız7
ARADABtR
CENGİZ ABBASGtL
Kel Başa Şimşir Tarak
Adalet Bakanı'nın ombudsmanlıkla ılgılı yasal
çalışma başlatıldığı açıklaması ıle tartışmalar da bır-
lıkte geldı Basında yer alan haberlere gore omb-
dusmanlık bır çeşıt kamu denetçılığı veya kamu ara-
buluculuğu anlamındaymış Vatandaşın yonetım-
le çekışmelennde bır çeşıt arabuluculuk yapacak-
mış Ancak tasan hakkında herhangı bır açıklama
yapılmadığından, neyın ne olduğu tasan onumu-
ze geldığınde aydınlığa kavuşacaktır Tartışmala-
nn dayanağı ıse ortada herhangı bır fol ve yumur-
ta yokken sayın bakanın ombudsman olacak kı-
şının tanfînı yapması ve bu tanfe uyan bır kışının
de goreve memnunıyetle hazır olduğunun kamu-
oyunda algılanmasıdır Kamuoyu da haklı olarak
ışe gore adam yenne, adama gore ış anlayışından
tedırgın olmuştur
Şımdı gelelım konunun öbur boyutuna Denet-
çılık ve arabuluculuk ayn ayn şeylerdır Eğer om-
budsman denetçı gıbı gorev yapacaksa 2443 sa-
yılı yasaya gore kurulmuş bulunan Devlet Denet-
leme Kurulu'nun gorevı ne olacaktır? Cumhurbaş-
kanlığı'na bağlı olan bu kurul kaldınlacak mıdır? Kal-
dınlmayacaksa ombudsmanlığın gorevı ne ola-
<~aktır? Işte bu bağlamda yurttaş haklı olarak kuş-
ku duymaktadır Demek kı yapılacak oian, adama
gore ış bulmak Eğer ombudsmanlık yönetımle
yurttaş arasındakı çekışmelerde arabuluculuk ya-
pacaksa bunun dayanağı ne olacaktır? Zıra bu bır
çeşıt yargı gorevı ustlenmektır Anayasamızda ıse
yargı gorevı bağımsız yargı organlanna aıttır Om-
budsman yurttaşla yonetım arasındakı çekışme-
de görev yapacağına gore bu bır çeşıt ıdan yargı
gorevını ustlenmektır O zaman ıdan yargı organ-
lan ne ış yapacaktır? Yok eğer ıdan yargı organla-
n arasında bır yere oturtulacaksa, bunun da yasal
dayanağı olduğu soylenemez Zıra anayasamız
Yargı bolumunde mahkemelenn kuruluşlannın ya-
sa ıle olacağı duzenlemesını getırmıştır Bu ana-
yasal dayanağa gore de mevcut mahkemeler ku-
rulmuştur Yanı neresınden bakılırsa bakılsın, ku-
rulması duşunulen, kamu denetçısı densın ya da
kamu arabulucusu densın, adı ne olursa olsun, bun-
lann gorevını yapacak yasal kuruluşlar zaten ha-
yata geçınlmış olup gorevlennın başındadır Bu
durumda mevcut kurumlann yeterlı olmadığı sav-
lanıyorsa bunun sorumlusu yonetımdır Yapılacak
ış mevcut kurumlan yansız ve sağlıklı çalışabılır du-
zeye getıımektır Bu go-
rev de kuşkusuz yonetı-
mındır Yoksa her akla
gelen hayata geçınlmeye
kalkışılırsa devlet yonetı-
mı curcunaya doner Ay-
nca sorumlulan da ada-
ma gore ış yaratma töh-
metınden kurtulamazlar
Butun bu söyledıklen-
mız, konu hakkında ka-
muya yansımış bılgılere
göre Ancak konuyu bı-
len uzmanlar ombuds-
manlığın bırçok ulkede
bulunduğunu ve yararlı
ışlevlen olduğunu soyle-
mektedır Tasarı ortaya
çıktığında konu hakkında
sağlıklı bır karar ancak o
zaman venlebılır Bızım
devlet yapımıza uygun
olup olmadığı, konu ıle
ılgılı kuruluşlann varlığı
nedenı ıle tartışmalı ve
kuşkuludur kanısındayız.
Butun bunlara karşın ta-
san yuce Meclıs'e geldı-
ğınde sayın mılletvekılle-
nmızın konuyu enıne bo-
yuna tartışacaklanna gu-
venımız sonsuzdur O za-
man neyın ne olduğu, ne
olmadığı, yararlı mı za-
rariı mı, amacının ne ol-
duğu elbette ortaya çı-
kacaktır
Yurttaş olarak bunu yu-
ce Meclısımızden bekle-
mek de hakkımızdır Bu
arada konunun parasal
boyutlannın da tartışma-
ya açılmasında yarar var-
dır
Devlet harcamalannın
kısıtlanması gereken bır
ekonomık ortamda, dev-
lete yenı parasal kulfet
getırebılecek harcama-
lardan ozenle kaçınılma-
sında sayılamayacak ka-
dar yarar vardır
Karşıtına Dönüşme
Orhan ÖZDEMİR Mersın Umversıtesı Genel Sekreterı
T
oplumsal üerleme, bır toplumda her zaman
var olan karşıtlıklar yumağuıın çoğu 2a-
man yenı olandan yana çözûbnesıyle ger-
çekleşır Bu çozuluş, hıçbır zaman çeüş-
kılenn bıtmesı anlamına gelmez Her yenı, kendı
ıç çehşkılenyle bırlıkte gelır Yenı çelışkıler, akıl-
cı \ aklaşımlara kapalı kalındığı surece her zaman
"karşıtınadonüşme"(*)tehlıkesıne başkabırsoy-
lemle uretımden kopuk. basıt çıkar çaüşmalannın
ağır bastığı yonelımlere açık kalacaknr Karşıuna
donuşme, daha çok sıyasal anlamda kullanılan bır
kavramdrr Kavram bu anlamda. en yalın bıçımıy
le bır dıktatorlüğu yıkarak toplumsal refah adına
yenı bır dıktatorlüğu egemen küma çabası olarak
tanımlanabılır Bununla bırlıkte, yönetsel uygula-
malarda, yapılması gereken ışın özunu bır yana bı
rakarak bellı bır sıyasal duşunüş bıçınunı öne çı
karma çabalannın da karşıhyla ozdeşleşüğı gozlen-
mektedır Bu tur çabalara kamu kurum ve kunıluş-
lannda sıkçarastlanıldığı gıbı, çoğu sıvıl toplum ör-
gûtlennde, hatta çeşıtlı aydın tutumlannda da rast-
lanmaktadır
Karşıtına dönûşmenın en yoğun yaşandığı yer
lenn başında "eğtom-öğretnn'' kurumlan gelmek-
tedır Bunun nedenı ulusal eğıtım kurumlannın bı-
lımsel yöntemlerle sağlam temeller uzenne otur-
tulması yenne, sıyasal rakıplenn basıt çıkarlar yu-
zunden bırbınnı "alt etmeye" çalıştıklan alanlar
durumuna gelmış olmasıdır Basıt çıkarlar, bırbın
ne zıtmış gıbı gorünen rakıplen karşıtına donuşme
temelınde aynılaşdnnaktadır Çunku, her bır rakıp
ıçın eğıtımın çıkârian değıl, kendı çıkarlan onera
kazanmaktadır
Öğretım kurumlannı akıl ve mantığı bır yana
ıten kımı ıdeolojık akımlann ardından surûkleme
alışkanlığı, bu kurumlarda koklu gelenekler oluş-
masını engellemekte bırbınne karşıtnuş gıbı gö-
rünen, ama uyguladıklan yöntem bakımından bır
bınnı bütunleyen çarpık anlayışlann oluşmasına
neden olmaktadır Bılımsel buluşlanyla ulusumu-
za ve tum ınsanlığa katkı sağlaması gereken unı-
versıtelenmızde A tankahna ya da B ıdeolojısıne
gore yapılanmalar unıversıteraçıdannekadarcıd-
dıye alınabıhr
0
Ûnıversıteler, bır ıdeolojıye ya da
herhangı bır çıkar grubuna kucak açnklan zaman
değıl butun toplumsal katmanlaraeşıt mesafededu-
rup bıhmsel kımlıklenyle var olabıldıklen zaman
tum ınsanlığı kucaklayabılır Çünku bu kımlık, bü-
tun ıdeolojılenn üstunde yer alır Tıpkı Pasteur'un
kuduz aşısını bulması omeğınde olduğu gıbı Bı-
lınun çıkan kuduz aşısının tum ınsanlığa hızmet
etmesmde yatmaktadır bır ıdeolojıye ya da bır çı-
kar grubuna hızmet etmesınde değıl
"Karşrtına dönüşme. çoğu durumda aydmbrm
da kola\ca saplandıkian tehlıkeiı bır batakhkdr.
L'lusal Kurtuluş Savaşı \iDannda nıandacıhğı savu-
narak bu bataklığa saplanan avdınlar olmuştur
Günümuzdede. cumhumcdntemdnı okışbıraD ka-
zauumlara \ onelık saktnİan, demoknsigereği imi;
gibı boşgöstermek ıste>«nlenn bakış açılanda man-
daa aniayıştaıı çok uzak değüdır"
Aynca, emperyalızme karşı savaştan utkuyla çık-
mış köklu geleneklere sahıp ulusal kımlığınıızı bır
yana bırakarak "küresdkşme" ya da "post-moder-
aiznT kavTamlannı gokJere çıkarmak da emperya-
lızme yenıden kapılan aralarnak anlamına gelebı-
lır Çûnku, son yıllarda gundemde olan post-mo-
demızmın uygulanabılırhğı olan yenı bır toplum-
sal dızge sunamadığı gıbı, kureselleşme kavramıy-
la bütunleşerek ulus-devlet olgusunu gereksızleş-
nren bır anlayış sergıledığı anlaşıtmaktadır Bura-
dan bakıldığında, ortaya atılan kımı kuramsal ya da
dûşunsel yaklaşimlann, kendı ulusal gerçeklennu-
ze uygunluğu yetennce ırdelenmeksızın kabul gor-
mesı, savunuculannı karşıtına donuşme tehlıkesıy-
le karşı karşıya bırakmaktadır
Bu noktada ozellıkle aydınlann mesleksel ve
sendıkal örgutlenn ulke sonınlannı ırdelerken el-
dekı olanaklardan yola çıkarak geleneksel olanla
yenı olanın doğru bır bıleşıtnıne ulaşmasında du-
yarh davranması önem kazanmaktadır Ulusal so-
runlar, en olumsuz durumlarda bıle sorumluluk bı-
lmcı taşımamızı gerektıren konulardır Sorumsuz-
luk, toplumsal kazanımlar açısından bakıldığında,
karşıuna hızmetetmenın başka bır gostergesıdır So-
rumluluk bılıncımızı en ıyı sınayabıleceğunız alan-
lar ûreumde bulunduğumuz alanlardır Oğretmen,
ıyı oğretmen, muhendıs ıyı muhendıs yonetıcı ıyı
yoneücı olmanın yollannı arayabılır Sendıkalarve
öbur sıvıl toplum orgutlen, çatısı altında topladık-
lan üyelennı daha nıtelıklı uretıme yonlendırebı-
hrler Toplumsal ve kurumsal gûvenüıruk ancak böy-
le oluşabılır
Sonuç olarak, cumhunyetm kazanımlan, temel
ulusal konularda uretıme dayalı bır uzlaşma orta-
mı yaratılarak konınabılır Uretıme dayanmayan,
bıhmsel venlere kapalı kalan ve çözum uretmeyen
yaklaşımlar bırbınne karşıymış gıbı gorunse de
özunde bırbınnden farklıhk gostermez Şımdıye
değın hıçbır kuram üreomsızlığı savunamamıştır
Işte asıl tartışma ortamı da bu olmalıdır
(*) Paulo Freıre Ezılenlenn Pedagojısı, Âyrın-
tı Yayınlan tstanbul 1991
Yenı Bınyıl gazetesuun pazar dave-
sınde AM Bolaç ımzası ıle yayunlanan
bır yazıda (2 Temmuz 2000), Sayın
Mehmet \ltan ın sık sık kullandığı
"Camı-Kışia tkflemi" üzennde duru-
luyordu Bu yazıda "cami" sozcûğu
bırkaç kez bövle ama daha çok "«-
mıi" bıçımınde ıkı "i" ıle yazılmış
"camıi-kışla ıldfcmr fıkı kez') "C»-
mıı elbette Müslümanlann ıbadet ha-
yatiannda merkezı bır onemc sahıp-
tir" "Canuıde". "Canuı ilc kılıse ara-
anda", "Her camnnın bır ımamı _var"
vb
Bu yazun (ımla) yanlışı "SaHanAh-
met CamıT, "Fatih Camn", "Beyazrt
Camfi" \b gıbı ıstm tamlaması şeklın-
dekı camı adlanndan kaynaklanıyor
olmalı Başka bır deyışle. ısım tamla-
ması bıçımınde camı adlanndakı uçun-
cu kışı ıyeuk (mûlkıyet) ekh Osman-
6
Camii-Kışla Ikilemi'
Prof. Dr. Talat TEKİN Yedıtepe ÜmversıU
lıca camu bıçımı kelunenın yaun (ek-
sız) bıçımı sanılmış
1
Yenı Bınyıl gazetesındekı bu yazım
yanlışlan bana Dıl Kurumu'nun aylık
yayın organı Turk Dılı dergısınde ge-
çen yü yayunlanan bır yazıyı anımsat-
tı Doçent Doktor M. Meon Karaörs
tarafından kaleme alınan bu yazıda
("Yozbşma Türkçemızide kemnTyor"
Turk Dılı Temmuz 1999, ss 603-611)
Kaysen dekı Hunat Camısı'nın guney
kapısında asılı olan levhasının Hunat
Camı-ı bıçımınde yanlış yazıldığuıa
değınıldıkten sonra şoyle denıyordu
"Levhada cami-i «eUmddd (-i) nispet
'esı
ılaıse(bu) hiçbirzaman«ynvazdmaz-
Bu sebepte HanatCami-işddinde bem
gerekaz yere kuHamlan kîsa çngi bem
de nispet ı'sınm rvebk ekı >
f
erme knDa-
miması (-SL -sı. -su. -sü yerine mspet
ı'si) gıbı yabancı chllenn etldaflemey-
dana gelmış ganp ve yanbşbir şekS bo-
lunmaktadır" Bu yazıda dıkkatı çe-
ken nokta > azı sahıbının bayu, camn,
sanayıı, vb gıbı soyleyış ve yazunlar-
dakı son /ı/ unlusunun gerçekten Arap-
ça nısbet -ı'sı olduğunu sanmasıdır
Yukandakı alınnyı anımsavalım *_hem
gerekstz vere kullanılan kîsa çızgı bem
de oıspet ı'gnm lyeük ekı yenne kuBa-
Bu alıntı göstenyor kı Sa
yın Doçent Doktor M Metın Karaors,
"Beyazrt Cami", "Fatih Camn" gıbı
ozel bır adı ızleyen camn kelımesınde-
kı son N unlüsfinû ısunlerden sıfat tu-
reten Arapça nısbet -ı'sı sanmaktadır
1
Oysa bunun böyle olmadığı ve olama-
yacağıgungıbıaçıknr AzıcıkOsman-
lıca bılen bın bu tur camı adlanndakı
camu sozcuğunun son ısuunTurkçe
üçüncü kışı ıyelık (mûlkıyet) ekı oldu-
ğunu bılır Arapça kökenlı camı söz-
cügü aslındagırtlak ûnsuzu ayn ıle bıt-
tığınden uçûncü kışı ıyelık ekı buna
eskı dılde -1 olarak eklenırdı Sayın
Karaörs bu basıt gerçegı bılmıyor ola-
bıur Ama Turk Dıh dergısı yazı kuru-
lu üyelennın söz konusu yazıdakı bu
yanlışı görmemış ve yazmın bu bıçun-
de yayunlanmasına ızın vermış olma-
lanna ne demeh
0
PENCERE
12 Eylül'ü Çok Sevdik...
Taksı şoforu burnundan soluyor
- Abı, bu memleket düzelmez, dıyorlar, ıbret ol-
sun dıye sallandıracaksın beş on kışıyı Sultanah-
met Meydanı'nda, bak nasıl düzelır, herkes mu-
ma döner
Yıllardan ben sık ışrttığımız laf.
Sallandırmaya pek meraklıyızdır
12 Eylul geldı
Sallandırdı
Işler duzeldı mı?
Beter oldu
•
12 Eylul, 20 yıl once bangır bangır"sfe//yoa/m"
dıye bağıra bağıra geldı .
Nasıl gelmesın kı7
?
Insanlar sokakta dolaşamıyoriardı
Dandun
Anneler bebeklennı çocuk arabasına koyup ha-
va alsın dıye parka çıkaramıyorlardı..
Bambum
Teror azgınlaşmıştı.
Burnundan soluyordu
12 Eylul gelınce herkes bır rahat soluk aldı, baş-
langıçta halk dedı kı
-Oh'
Ya sonra?
Faşızm hep boyle gelır, anarşı ve teror toplum-
da otonter rejım özlemlennı körukler, halk her şe-
ye razıdır, ıç ve dış sermaye fırsat gozler, sonunda
olacaklar otur.
Sokakta anarşı
Meydandaterör.
Ikı buyuk partının ıkı başı, Demirel ıle Ecevtt bır
araya gelıp cumhurbaşkanı adayı uzennde anla-
şamıyoriar, sureklı dıdışıyorlar, ama, Çankaya boş.
Çankaya'nın boşluğunu 12 Eylul doldurdu
Evren, "Devlet Başkanı" oldu .
Sonra ne yapt?..
llkış
Adam sallandınmak1
Gençlen astı Kenan Evren, hem de "Asmayalım
da besleyelım mı" özdeyışını tanhın belleğıne yaz-
dırarak
•
12 Eylul ıç ve dış koşullann bırteşmesıyle ulke-
mizde tezgâhlanan bır olgudur 1978'de Afganıs-
tan'ı Rusya ışgal etmıştı, 1979'da Iran'da Şah dev-
nldı, Amenka'nın petrol bolgesındekı "sadıkjandar-
ması" elınden gıttı, sıra Turkıye'ye mı gelıyordu?
"Domıno Teonsı" mı ışlıyordu? Turkıye'dekı dar-
be VVashıngton'ı rahatlattı, dedıler kı
"- Bızım çocuMaryaptılar*.."
Kımdı o çocuklar^
"Beşıbıryerde" dıye anılan beş general mı? On-
lar araçtılar; daha gende ılgınç kurmaylan vardı, ıç
ve dış sermaye gucu pusuda beklıyordu, IMF dev-
redeydı, sıvıl kesımde ış dunyası tam destek ven-
yordu, Turgut Özal ekonomıde eşı az bulunur bır
"mutemet" ıdı..
"Evren-özal ıkılısı" Turkıye'yı on yıl bırlıkte çe-
kıp çevıreceklerdı
Evren az adam asmadı 12 Eylul'de ama, PKK'yı
tohumladığının farkında bıle değildı, şımdı Mar-
mans'te resım boyuyor, toplumumuzda çok da
saygınlık göruyor
•
2000'e geldık.
12 Eylul 1980'den bu yana bır referandum, beş
kez de genel seçım yapıldı, partamento beş kez bo-
şaldı, boşaldı, yenıden doldu, ama, 12 Eylul faşız-
mının yasalan yeriı yennde duruyor
12 Eylul, Demırel'ı, Ecevıt'ı, Erbakan'ı gozattına
alarak hapsetmıştı, partılennı de kapatmıştı...
O partıler açıldılar
Demirel Başbakan ve Cumhurbaşkanı oldu
Erbakan Başbakan.
Ecevıt Başbakan
12 Eylul suruyor
Demek kı bız 12 Eylul'u sevdik, 12 Eylul'u be-
nımsedık, yoksa 12 Eylul 21 'ıncı yuzyıla dek surebılır
mıydı? .
Türkiye'nin si... Türkiye'nin sı...
TÜRKİYE'NİN İNTERNETİ
Ben dunyaya TR NET'le bağlanıyorum. Cunku Turkıye'nın
en deneyımlı, en teknolojık internetı TR NET Artık Haber TR NET,
oyun, eğlence TR NET, alışverış TR NET, chat TR NET.
Türkiye'nin ılk İnternetı TR NET, kurumlardan sonra şımdı de
herkesı dunyaya bağlıyor.
TR.NET İnternete noktayı koydu.
wiMW.tr.net Tel: 0312 295 9595