18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 AĞUSTOS 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Orman Bakanlıgı'na eleşttri • İstanbul Haber Servisi - istanbul Hayvan Sevenler Demeği Başkanı Suna Develıoğlu, Orman Bakanlığı"nın avcılann lOmilyonlira karşılığında alacaklan avlama kartıyla avlanabileceklerine ılişkin açıklamalarını eleştirdi. Develioğlu, • Orman Bakanlığfrun açıklaması ile "hayvanlann öldürülebileceğıni müjdelediğinı" savundu. Cezaevi'nde cinayet • İstanbul Haber Servisi - Bayrampaşa Cezaevi'nde uyuşturucu suçundan tutuklu Durdu Meriş, dün tabancayla öldürüldü. Bayrampaşa Cezaevrnde, D-6 koğuşunda uyuşturucu suçundan yatan Durdu Meriç. Serkan Demir adlı tutuklunun silahlı saldınsına uğradı. Yetkililer, olayın nedenin ve silahın cezaevine nasıl sokulduğunun soruşturulduğunu belırttiler TAYAD'b Kadınlar gözaltında • İstanbul Haber Servisi -Taksım'deF tipi cezaevlerini protesto amacıyla gösteri düzenlemek isteyen 9 TAYAD'iı kadın gözaltına alındı. Dün saat l2.30sıralarında Galatasaray Lisesi önünde toplanan TAYAD'lı kadınlar, "Yavrulanmız ölmesin" şeklinde slogan attı. Daha önceden cadde üzerinde önlem alan polıs, gruba müdahale ederek 9 kadını gözaltına aldı. KnstaHş'teıı protesto • İstanbul Haber Servisi - Knstal-lş Sendikası Genel Merkez Yönetim Kurulu üyeleri, Izmir Otocam Fabrikası'nda sendikaya üye olan 9 kışinin işten çıkanlmasını protesto ettiler. Fabrika önünde dün yapılan açıklamada, sendıkalaşma hakkının, anayasanuı işçilere tanıdığı bir hak olduğu belirtilerek ışverenlerin yasalan hiçe saydığı vurgulandı. Dünya Offshore Şampiyonası • İstanbul Haber Servisi - Anadolubank, Türkıye'de yapılan Dünya Ofshore Şampiyonası'na ana sponsor oldu. 23 Hazıran'da başlayan yanşlar, 12-13 Agustosda Formula teknelen. 2-3 Eylül tarihlerinde de Clas 1 teknelen ıle İstanbul- Isrinye'de devam edecek. Yanşlar, 8-10 Eylül'de Marmaris'te düzenlenecek Class 1 yanşlan ile sona erecek. DHKP-C operasyonu • OSMANÎYE(AA)- Osmanıye'de Devrımci Halk Kurtuluş Partisi- Cephesıne (DHKP-C) yönelik operasyonlarda, aralannda örgütün sözde Akdenız bölge komitesi sorumlusu Hacı Demir'in de bulunduğu öne sürülen 8 kişi yakalanarak gözaltına alındı. dnton'dan ödül • VVASHINGTON (AA) - ABD Başkanı Bill Clınton, ulu önder Atatürk'e hayran olduğunu belirten eski genelkurmay başkanı emekli oramiral VVilliam Cn?we'un da aralannda bulunduğu 15 seçkin Amerikalıya, Özgürlük Mıdalyası ödülü verdi. Özgürlük Madalyası'nın bu yılki sahıplerine smulması için Beyaz Saray'da bir tören düzenlendı. AB'nin istediği insan ve azmlık haklannın çoğu 1923 yılında kabul edildi Kolomb'un Yumurtası: Lozan içindeld Kopenhag Kriterleri BASKEVORAN Türkiye AB'ye girmek için uğraşıyor ya, bir tartışmadırgidiyor. Bu sağırlar di- yaloğu genel olarak Kopenhag Kriterle- ri, özel olarak da "Biz bu haklan verir- sekacabaTürkrvîCumhumeddagılırgi- der mi?" bağlamında sürüyor. Dışandan dayatılan insan ve azınlık haklannın, bizimki gibi hassas bir ülJce- de en iyi niyetli insanlar arasında bile endişe yaratması normal. Anormal olanı şu: Hem AB'ye gır- mek için ölüp bitiyoruz, hem bu hakla- nn dışandan dayatılmasını istemiyoruz, hem de bunlann çoğunu içeride bize za- ten 1923 'te getirmiş olan bir Lozan Ba- nş Antlaşması var, onu uygulamıyoruz. Ülkemizin acayipliğı buradan kaynak- lanıyor. ikl farklı politika: Azınlık haklan ve çokkültürcülük Dünyada azınlık (yani, AB'nin tanımı- na göre "Kişisel özeUikleri dotayısryla farkhhk arz eden ve bu farlchbğı künliği- nin a>TÜmaz parçası olarak algüayan her- kes'') haklan konusunda belli başlı iki te- mel politika var: 1) l luslararası garanti altmda azınlık haklan tanımak: Bunda bellı azınlık gru- bu mensuplanna bellı pozitif haklar (2) tanınır ve bu haklar uluslararası bir bel- genın veya kurumun garantisı altına ko- nur. Burada vurgu, devletin bu belge ya da kurum karşısındaki uluslararası soruın-' luluğu üzerindedir. Doğal olarak, bu yöntem devletin dış baskı altında olduğunu düşündürerek ül- kede tepkı yaratır. Diğer yandan, hem azınlığı çoğunluğa hedefgöstererek, hem azınlığı bır tür manevi gettoya kapatarak, hem de azınlığa bir aynhkçılık bilincı aşılayarak ülkede bütünleşmeyi zorlaş- tınr. 2) Çokkültûrcülük potitikasj uygula- mak: Bu politika yalnızca belli bir azın- lık mensuplanna değil, ülkedeki bütün va- tandaşlara kendi alt-kımliklenni ifade hakkı tanır. Burada vurgu, birincideki gibi uluslararası sorumluluk üzerine de- ğil, demokratik bir anayasal düzen üze- rinedir. Çağdaş dünyanın gidişi de bu yöndedir. Nitelikleri bizim bünyemize çok yakın olup da bu politikayı uygula- yan bır devleti soracak olursanız, Fran- sa'dır. Türkiye ikinci türden bir ülke sayılmı- yor. Esas olarak (3) 1923 Lozan Banş Ant- laşması'nın (bundan sonra: "Lozan" di- ye kısaltılacak) Bölüm 1, Kesım Iü'ün "Azmhklann KoruıunasT başlığını taşı- yan 37^*5. maddeleri (bundan sonra "Ke- shn" diye kısaltılacak) nedeniyle birin- ci türe girdiği kabul edilegeliyor. Bilgi için kısaca söyleyeyim; bu Ke- simin 38-43. maddeleri çeşitli haklardan söz eder, 44. madde uluslararası garanti maddesidır. 37. madde ise bu haklann hiç- bir biçimde ortadan kaldınlamayacağı- nı söyler. 45. madde ise Yunanistanla kar- şılıklılık maddesi oldugu için konumuz- la ılgisızdir. Bendenız bu dizide, Lozan'ın ikinci po- litika bağlamında yorumlanması üzerin- de duracağım, çünkü Türkiye'yi çok sı- kıntıdan kurtaracak olan basit yöntem, Ko- lomb'un Yumurtası budur. Lozan konusunda yanlıs bllgller - ' Farkındaysanız, genellikle bir ülkede bir belgeden çok fazla söz ediliyorsa, kimsecikler o belgeyi ömründe görme- miştir. Lozan da bunlardan biridir. Bu antlaşma ve bu hükümlerden Türkiye'de çok sık bahsedilir. fakat bu bir efsaneyi dile getiriş gibidir. Oysa gerçekler sanılanlar gibi değil. Burada. azınlıklann korunması konu- sundaki bütün yanlış bilgilerden değil, yal- nızca buradaki dar konumuzla ilgili ola- Türkheyeti, Lozan'da zoriu tarûşmalariçine girdi. 1923 yıhnda imzalanan metin, azmhkhaklannadagenişyerveriyordu. na ve önemli saydığım ikisınden söz ede- ceğim. 1) Lozan'daki azınlık tanımının yalnız- ca gayrimüslımleri içine aldığı belırtıle- gelmiştır. Bu doğrudur. çünkü 1 Dünya Savaşı ertesınde "Başuca Müttefik ve Ortak Devfetfer"in (4) (BMOD) kimi ül- kelere (5) ımzalattığı uluslararası azın- lık konıma antlaşmalannın ilkı ve dola- yısıyla şablonu olan Polonya Azınlıklar Antlaşması'nın (28 Haziran 1919) ve do- layısıyla diğer antlaşmalann neresınde "soy,diL ve din azmhklan" tenmı geçmiş- se (ki bu azınlık tanımlaması o dönemın standardını ifade eder), bu terim Lozan'da "gayrimüslimler"' terimiyle değıştınl- miştir (6). Çünkü Kurtuluş Savaşı'ndan galip çıkan yenı Türkiye bu iradesini müttefiklere kabul ettirmiştir (7). Lozan'da yalnızca gayrimüslimlerin azınlık sayıldığı doğrudur; ama Kesimın başlığının "Azuınktann Korunması" ol- duğundan kalkan bazılan burada mantık- sal olarak yalnızca gayrimüslimlere hak da bu metni tekrar tekrar okurken vardım ve bununla ılgıh bir makaleyi SBF Der- gisi'nin Haziran-Aralık 1994 sayısında yayımladım. Şimdı, bu makaledekı bul- gular. AB 'ye gırme bağlamında ıki ay- dır basın tarafından yeniden keşfedildi. Gerçekten, Lozan bu maddelerde bir değil, tam dört gruba haklar getinyor. Bu dört grup, en fazla hak sahibi olan- dan daha az hak sahıbı olana doğru şöy- le sıralanabilir A) Gayrimüslim Tiirk uyruklan; B) Tüm Türk uyruklan; C) Türkçeden başka bir dil konuşan Türk uyruklan; D) Türkiye'de oturan herkes. Bu dört grubu teker teker ele alırsak, bunlann yararlandıklan başlıca haklar şöyle özetlenebilir: A) "Müslüman olmayan Türk uyruk- lan" - Dolaşım ve göç etme konusunda bü- tün Türk uyruklanna uygulanan özgür- lük (38/3). • Lozan'da yalnızca gayrimüslimlere değil, dört ayn gruba haklar getirilmiştir. Bu dört grup, en fazla hak sahibi olandan daha az hak sahibi olana doğru şöyle sıralanabilir: A) Gayrimüslim Türk uyruklan; B) Tüm Türk uyruklan; C) Türkçeden başka bir dil konuşan Türk uyruklan; D) Türkiye'de oturan herkes. getirildiğı sonucuna vanyorlar ki, işte bu çok yanlıştır. Iki bakımdan yanlıştır: Birincisi, bu haklar tüm gayrimüslimlere değil, pra- tıkte yalnızca Rum, Ermeni, ve Musevi- lere uygulanmıştır ve uygulanmaktadır. Ama bu nokta bugünkü konumuz dışm- dadır. Ikincısi, getirilen haklar yalnızca gayrimüslimlere getirilmemiştir. Bunun dışında daha üç gruba derece derece hak- lar getirilmiştir. Sonuç olarak, Lozan'da yalnızca gayrimüslimlere hak getirilmiş değildır. Işte burası, bıraz sonra görece- ğimiz gibi, zurnanın zırt dediği delik. 2) Sözünü edeceğim ikinci yanlışlık şu- dur: Bazılan, azınlık haklannın pozitif haklar olduğundan kalkarak. Lozan'da- ki pozitif haklann yalnızca gayrimüs- limlere tanındığını sanmaktadır. Oysa, iyi incelenecek olursa Lozan'da başka gruplara da (Kürtler konusu işte burada ortaya çıkıyor) pozitif haklar getirilmiş- tir; ama şu farkla ki bunlar gayrimüslim haklan gibi uluslararası garanti altına konulmamışlardır. Şimdi bu iki noktayı teker teker ele alalım. Lozan'da yalnızca ga\ rimüslimlere de- ğil, dörta\n gruba haklar getirilmiştir. Bu Kesimin böyle bir nıtelik taşıdığının ve 39. maddenm farkına, 1994 yaz aylann- - Müslümanlann yararlandığı aynı me- deni ve siyasal haklardan yararlanma hakkı (39/1). - Giderlerini ödeyerek her türlü ku- rum (vakıf, okul vb.) kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dille- nni kullanmak ve ayinlerini yapmak ko- nulannda eşit haklar (Md. 40). - Önemli bir oranda oturduklan il ve ilçelerde anadillerinde öğretim yapabil- meleri için çeşitli bütçelerden (devlet, belediye vb.) hakkaniyete uygun pay al- ma hakkı (Md. 41/1 ve 2). - Aile ve kişi statüleri konusunda ge- lenek ve göreneklerine saygı (42/1). - Inançlanna aykın davranışta bulun- maya ve hafta tatilinde (Lozan'm imza- sı tarihinde bu tatil cuma günüydü) res- mi işlemleri yerine getirmeye zorlanma- ma (Md. 43). Bu grubun haklan, doğal olarak, ayn- ca diğer üç grubunkileri de içermektedir. B) «Tüm Tûrk uyruklan'' - Din, inanç ya da mezhep farkının ayınmcılığa yol açmaması (Md. 39/3). - Gerek özel gerekse ticaret ilişkilerin- de istediği bir dili kullanma hakkı (Md. 39/4). Bu grubun haklan, doğal olarak, ayn- ca C ve D gruplannınkini de içermekte- dir. tsmet tnönü, 1923 yıhnda Lozan Banş Antlaşması'yla. aynı zamanda bir insan haklan belgesini de imzahyordu. C) "Türkçeden başka dfl konuşanTürk uyruldarT - Mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanma hakkı (Md. 39/5). Bu grubun haklan, doğal olarak B ve D gruplannınkini de içermektedir. D) "Türkiye'de oturan herkes" - Mılliyet, dıl, soy ya da din ayınmı ol- tnaksızın yaşam ve özgürlük hakkı (Md.38/1). - Inancına, dinine ya da mezhebine ka- nşılmaması (Md. 38/2). - Din aynmı gözetilmeksizin yasa önün- de eşitlik hakkı (Md. 39/2). Bu grubun haklan bunlardan ibarettir. Şimdı, bu dört grubun ve haklannın in- celenmesinden çıkan büyük gerçek şu- dur: Lozan, aynı zamanda bir insan hak- lan metnidir: Lozan bu dört gruba farklı farklı, ama 37. madde gereği hiçbiri hiçbir işlemle geri alınamayacak haklar getirmiştir. Gayrimüslimler bunlann içinde en faz- la hakka sahip olanıdır ve aynca md. 44/1 hükmü gereğince yalnızca onlann haklan uluslararası garanti altına kon- muştur ama, sonuç olarak gayrimüslim- ler Lozan'ın bu kesiminde hak sahibi kı- lınan dört gruptan yalnızca bir tanesidir. Kesim, görüldüğü gibi, "Tüm Türk va- tandaşlan"na ve hatta "Türkiye'de otu- ran herkes"e bile hak getirmektedir. Bu durumda, Kesimin bu haliyle hem bir azınlık haklan, hem de bir insan hakla- n metni olduğunu kabul etmek gerekir. İtlrazlar tamamen yanlışl Bu önemli sonuca itiraz eden ve Lo- zan'ın yalnızca azınlıklann haklannı or- taya koyan bir metinden ibaret olduğu- nu ileri sürenler var. Bunlann savlan şu noktalara dayanabilir 1) Kesimin başlığının "Azmbklann Konuunası" oldugu, Kesimin başlığının "Azmhldarm Hak- lan" olmasmın nedenleri şunlardır: Bir kere, Başlıca Müttefik ve Ortak Devletler, esas amaç olarak, I. Dünya Savaşı'nı çıkaran iki önemli nedenden bi- ri olan Orta ve Doğu Avrupa azınlık so- ranlannı halletmek için yola çıkmışlar- du" (diğer neden, emperyalistler arası ça- tışmalardı). Ama, bu arada bu ülkelerde- ki çoğunluğa ve (bu ülkelerde ticaret yap- makta olan kendi vatandaşlannı da ko- rumak için (8)) bu ülkelerde oturan her- kese de haklar getirmişlerdir. Üuncisi ve çok daha önemlisi, "insan haklan" terimi 1789'la birlikte dünya siyaset bilimi literatüriine yerleşmiş ol- makla birlikte, yalnızca ulusal alanla sı- nırlı kahnıştı. Bu terim uluslararası söz- leşme ve belgelere ancak II. Dünya Sa- vaşı ertesinde ve esas olarak BM Antlaş- ması'yla girecektir; I. Dünya Savaşı er- tesinde kesinlikle söz konusu değildir. Do- layısıyla, Kesimin adında geçmesi ola- naksız. 2) Lozan tutanaklannda, azınlık hak- lannın yalnızca gayrimüslimlere getiril- diğine ilişkin sözler bulunduğu: Gerçekten, Azınlıklar Alt-Komisyo- nu Başkanı Montagna'nın Birinci Komis- yon Başkanı Lord Curzon'a sunduğu 7 Ocak 1923 tarihlirapordayazdıklan (9) ve Curzon'ın 9 Ocak 1923 tarihli oturu- mu yansıtan 19 sayılı tutanakta söyle- dikleri (10) bu yöndedir. Oysa, hem metin açık oldugu zaman hazırlık çalışmalanna ve tutanaklara gi- dilmez; hem de aşağıdaki dipnot 9 ve 10'daki sözlerden kasıt uluslararası ga- ranti altındakı azmlık haklandn-. Döne- min azınlık hakkı anlayışı budur. Mon- tagna ve Curzon'ın sözlerinin böyle an- laşılması gerekir. Kaldı ki, bu iki Batılı diplomaön bu söz- leri, Md. 39/4 ve 5 hükürnleri göz önün- de rutulduğunda, gerçeği yansıtmaktan dauzaktır. SÜRECEK DUZYAZI ORHAN BİRGlT Çankaya ile İpler Kopuyor mu? Bakanlar Kuaılu'nun dünkü uzun toplantısında alı- nan karar, görünüşte, memurlarla ilgili kanun hükmün- deki karamamenin tek harfine dokunulmadan yeni- den Cumhurbaşkanlığı'na gönderilmesi olarak özet- lenebilir. Dünkü gazetelere sızan ve liderler zirvesinde öyle bir eğilime ulaşıldığını belirten haberlerden sonra, Başbakan'ın açıkladığı bu kararın fazla şaşırtıcı o\- madığı da söylenebilır. Ecevit'in açıklamasında Ba- kanlar Kuaılu'nun KHK için verdiği direnme karan- nın dayandınldığı gerekçe ilginçtir. Hükümet, öyle bir kararnameyi ülkenin karşısında bulunduğunu söylediği "rejimle ilgili bölücû ve yıkı- cı eylemterin yarattığı tehlike "ye dayandırarak hazır- ladığını bir kez daha dünkü toplantıda vurguluyor; öte • yandan cumhurbaşkanlannın KHK'leri bır yasa gibi algılamaması gerektiğinm attını çizerek Çankaya'ya ikinci kez göndenlecek oian KHK'nin bu kez nıçin onay- lanması geretiğıni de ilginç bir tespite dayandınyor. Başbakan'ın ağzından dün kamuoyuna yansıtılan o saptama, tartışmalara neden olan kanun hükmün- deki karamamenin, onay için beklediği Cumhurbaş- kanlığı'nda, TBMM'den çıkan bir yasanın bekletiliş prosedürüne tabi tutulmuş olmasıdır. Yani Sezer, bu KHK'yi, kendisine parlamentoda kabul edılip ımza- laması için gönderilmış olan yasalar için yapabılece- ği azami inceleme süresıne uyarak on beş gün bek- lettıkten sonra geri çevirmiştir. Başbakan, Cumhurbaşkanı'na anayasanın 104. maddesindetanınmış görev ve yetkilerin "Yasama ile ilgiliolanlar" bölümüne gönderme yapıyor ve "kanun- lan tekrargörüşmeküzere Türkiye BüyükMillet Mec- lisi'ne göndermek" yetkısinin sahibine, "Bu KHK si- zin tarafınızdan bir kanun olarak değerlendihliyorsa Bakanlar Kurulu olarak tekrar görüştük ve tek keli- me değiştilmesini gerekli görmeden onayınıza sun- duk. Onay, anayasal bir zorunluluktur" demek isti- yor. Bu isteğin hemen ardından cumhurbaşkanlannın, ikinci kez değiştirilmeden kendisine gönderilen bir ya- sayı onaylama zorunluluğu ile karşı karşıya olduğu- nu da söylüyor. Ecevit'in dünkü Bakanlar Kurulu top- lanüsı ile ilgili açıklamasında resmen yer alan karar, hükümetin KHK'de direndigidir. Böylece, son KHK'nin Cumhurbaşkanı'na onay için gönderildiği günlerde kimi bakanlann öyle bir kararnameden haberli olmadıklan, kimilerin kendile- rinin yenne başka arkadaşlannın imzasının buluna- bileceğı türünden haberlerin de ya gerçek dışı oldu- ğu ılen sürülüyor. Ya da sahiplerine yalatılmış oluyor. Ama bütün bu olanlan geride bırakacak asıl per- degerisi olay, Başbakan'ın açıklamalanndan hemen sonra birgazetecinin, televizyonlann yönelrtiği "Cum- hurbaşkanı ile bir kez daha görüşecek mısiniz" so- rusu ile gün ışığına çıkıyor! Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'la haftalık olağan toplantılannı, en azından ıki hafta ıçın askıya aldığı anlaşılıyor. Seçilmesinden 87 gün sonra Sayın Sezer, Sayın Ecevit'e ve dahası Başbakan'ın şahsında hüküme- te danlmış mı? Ya da cumhurbaşkanlan ıle başba- kanlann birbirlerine danlma gibi bir haklan var mıdır? Varsa bu dargınlık, kapılann kapatılmasına kadar uza- tılabiliyor mu? Gerçi Cumhurbaşkanı, Başbakan'la geleneksel görüşmesini ertelerken Genelkurmay Başkanı'nın bir perşembe gününde Türkiye dışında olacağı getBk- çesi ılen sürülmüş, ötekı perşembe günü de deprem bölgesıne gideceği söylenmiştir. Bu erteleme gerekçeleri nakledılirken hukuka bağ- lılığı titizlik ölçülerinde saptanan yeni Cumhurbaşka- nı'nın, başbakanlarya da Genelkurmay başkanlan ül- ke dışında bulunuriarsa o makamlann yok sayılama- yacağının, çünkü kendisine aynı yetkilerle vekâlet eden bırisinin bulunacağının devtetin süreklilik ilke- sinin gereği olduğunu nedense anımsamadığı anla- şılıyor. Şimdilik on beş gün süre ile Cumhurbaşkanı'nın görüşme odasının kapısının kendisine kapatıldığını nakteden Başbakan da haftanın günlerinin perşem- beden ibaret olmadığını hatırlatmakla yetiniyor. Bugünlerde, şu ünlü "Şimdi ne olacak?" sözünü bir kez daha sorup kendi olası yanrtlanmızı özetleye- lim: Sayın Cumhurbaşkanı, krizi dahafazla uzatmamak için, KHK'yi imzalayarak aynı gün anayasa mahke- mesınde iptal davası açacaktır. Ya da, politik bir geçmişi olmadığı için bu tartış- malardan yıpranarak görevınden aynldığını söyleye- cektir. Umalım ve dileyelim ki, uykulannın kaçtığını sayın eşinin naklettiği Ahmet Necdet Sezer, birinci yolu seçsin. Faks:0212-677 07 62 E-mail: obirgitle-kolay net Yeditepe Üniversitesi Yurtdışmda eğitim olanağı İstanbul Haber Servi- si - Özel üniversiteler, üniversite adaylannca tercih edilmek amacıy- la çeşitli yöntemlere baş- vuruyor. Yeditepe Üni- versitesi Meslek Yüksek Okulu da, 3.00 ve üstü ortalamayla mezun olan öğrencilerine, yurtdışın- dakı bazı üniversitelere geçiş olanağı sağladığı- nı açıkladı. Okul Müdürü Doç. Dr. Erkan Abdüigaffar Ağa- o^u, halen 732 öğrenci- nin öğrenim gördüğü okuldan, ABD, Avustral- ya, tngiltere, Isviçre (Tu- rizm Otelcilik Bölümü), Kanada ve KKTC ünı- versıtelerine, YÖK'ün öngördüğü kurallar çer- çevesinde dikey geçiş olanağı saglandığını söy- ledi. Doç. Dr. Ağaoğlu'nun verdiği bilgilere göre 1996 yıhnda kurulan okulda, Ofıs Teknoloji- leri ve Yönetimi, Bilgi- sayar Teknolojileri ve Programlama, Banka ve Sigorta Yönetimi, Tu- rizm ve Otelcilik Yöne- timi, Uluslararası Taşı- macılık ve Lojistik Yö- netimi, Reklamcılık Yö- netimi, Perakende Satış ve Mağaza Yönetimi ve Yabancı Diller konula- nnda akademik eğitim veriliyor. Mezıınlarına sanayi, ticaret ve diğer hizmet sektörlerinde de uygun iş ortamı saglan- dığını aiüatan Doç. Dr. Ağaoğlu, mezunlannı, yurtdışındaki üniversi- telerde eğitimlerine de- vam etmeleri için teşvik ettiklennı belırtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle