Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 AĞUSTOS 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Orman
Bakanlıgı'na
eleşttri
• İstanbul Haber Servisi
- istanbul Hayvan
Sevenler Demeği
Başkanı Suna
Develıoğlu, Orman
Bakanlığı"nın avcılann
lOmilyonlira
karşılığında alacaklan
avlama kartıyla
avlanabileceklerine
ılişkin açıklamalarını
eleştirdi. Develioğlu, •
Orman Bakanlığfrun
açıklaması ile
"hayvanlann
öldürülebileceğıni
müjdelediğinı" savundu.
Cezaevi'nde
cinayet
• İstanbul Haber Servisi
- Bayrampaşa
Cezaevi'nde uyuşturucu
suçundan tutuklu Durdu
Meriş, dün tabancayla
öldürüldü. Bayrampaşa
Cezaevrnde, D-6
koğuşunda uyuşturucu
suçundan yatan Durdu
Meriç. Serkan Demir adlı
tutuklunun silahlı
saldınsına uğradı.
Yetkililer, olayın nedenin
ve silahın cezaevine nasıl
sokulduğunun
soruşturulduğunu
belırttiler
TAYAD'b Kadınlar
gözaltında
• İstanbul Haber Servisi
-Taksım'deF tipi
cezaevlerini protesto
amacıyla gösteri
düzenlemek isteyen 9
TAYAD'iı kadın
gözaltına alındı. Dün saat
l2.30sıralarında
Galatasaray Lisesi
önünde toplanan
TAYAD'lı kadınlar,
"Yavrulanmız ölmesin"
şeklinde slogan attı. Daha
önceden cadde üzerinde
önlem alan polıs, gruba
müdahale ederek 9 kadını
gözaltına aldı.
KnstaHş'teıı
protesto
• İstanbul Haber Servisi -
Knstal-lş Sendikası Genel
Merkez Yönetim Kurulu
üyeleri, Izmir Otocam
Fabrikası'nda sendikaya
üye olan 9 kışinin işten
çıkanlmasını protesto
ettiler. Fabrika önünde
dün yapılan açıklamada,
sendıkalaşma hakkının,
anayasanuı işçilere
tanıdığı bir hak olduğu
belirtilerek ışverenlerin
yasalan hiçe saydığı
vurgulandı.
Dünya Offshore
Şampiyonası
• İstanbul Haber Servisi
- Anadolubank,
Türkıye'de yapılan
Dünya Ofshore
Şampiyonası'na ana
sponsor oldu. 23
Hazıran'da başlayan
yanşlar, 12-13
Agustosda Formula
teknelen. 2-3 Eylül
tarihlerinde de Clas 1
teknelen ıle İstanbul-
Isrinye'de devam edecek.
Yanşlar, 8-10 Eylül'de
Marmaris'te
düzenlenecek Class 1
yanşlan ile sona erecek.
DHKP-C
operasyonu
• OSMANÎYE(AA)-
Osmanıye'de Devrımci
Halk Kurtuluş Partisi-
Cephesıne (DHKP-C)
yönelik operasyonlarda,
aralannda örgütün sözde
Akdenız bölge komitesi
sorumlusu Hacı Demir'in
de bulunduğu öne sürülen
8 kişi yakalanarak
gözaltına alındı.
dnton'dan ödül
• VVASHINGTON (AA)
- ABD Başkanı Bill
Clınton, ulu önder
Atatürk'e hayran
olduğunu belirten eski
genelkurmay başkanı
emekli oramiral VVilliam
Cn?we'un da aralannda
bulunduğu 15 seçkin
Amerikalıya, Özgürlük
Mıdalyası ödülü verdi.
Özgürlük Madalyası'nın
bu yılki sahıplerine
smulması için Beyaz
Saray'da bir tören
düzenlendı.
AB'nin istediği insan ve azmlık haklannın çoğu 1923 yılında kabul edildi
Kolomb'un Yumurtası: Lozan
içindeld Kopenhag Kriterleri
BASKEVORAN
Türkiye AB'ye girmek için uğraşıyor
ya, bir tartışmadırgidiyor. Bu sağırlar di-
yaloğu genel olarak Kopenhag Kriterle-
ri, özel olarak da "Biz bu haklan verir-
sekacabaTürkrvîCumhumeddagılırgi-
der mi?" bağlamında sürüyor.
Dışandan dayatılan insan ve azınlık
haklannın, bizimki gibi hassas bir ülJce-
de en iyi niyetli insanlar arasında bile
endişe yaratması normal.
Anormal olanı şu: Hem AB'ye gır-
mek için ölüp bitiyoruz, hem bu hakla-
nn dışandan dayatılmasını istemiyoruz,
hem de bunlann çoğunu içeride bize za-
ten 1923 'te getirmiş olan bir Lozan Ba-
nş Antlaşması var, onu uygulamıyoruz.
Ülkemizin acayipliğı buradan kaynak-
lanıyor.
ikl farklı politika: Azınlık
haklan ve çokkültürcülük
Dünyada azınlık (yani, AB'nin tanımı-
na göre "Kişisel özeUikleri dotayısryla
farkhhk arz eden ve bu farlchbğı künliği-
nin a>TÜmaz parçası olarak algüayan her-
kes'') haklan konusunda belli başlı iki te-
mel politika var:
1) l luslararası garanti altmda azınlık
haklan tanımak: Bunda bellı azınlık gru-
bu mensuplanna bellı pozitif haklar (2)
tanınır ve bu haklar uluslararası bir bel-
genın veya kurumun garantisı altına ko-
nur. Burada vurgu, devletin bu belge ya
da kurum karşısındaki uluslararası soruın-'
luluğu üzerindedir.
Doğal olarak, bu yöntem devletin dış
baskı altında olduğunu düşündürerek ül-
kede tepkı yaratır. Diğer yandan, hem
azınlığı çoğunluğa hedefgöstererek, hem
azınlığı bır tür manevi gettoya kapatarak,
hem de azınlığa bir aynhkçılık bilincı
aşılayarak ülkede bütünleşmeyi zorlaş-
tınr.
2) Çokkültûrcülük potitikasj uygula-
mak: Bu politika yalnızca belli bir azın-
lık mensuplanna değil, ülkedeki bütün va-
tandaşlara kendi alt-kımliklenni ifade
hakkı tanır. Burada vurgu, birincideki
gibi uluslararası sorumluluk üzerine de-
ğil, demokratik bir anayasal düzen üze-
rinedir. Çağdaş dünyanın gidişi de bu
yöndedir. Nitelikleri bizim bünyemize
çok yakın olup da bu politikayı uygula-
yan bır devleti soracak olursanız, Fran-
sa'dır.
Türkiye ikinci türden bir ülke sayılmı-
yor. Esas olarak (3) 1923 Lozan Banş Ant-
laşması'nın (bundan sonra: "Lozan" di-
ye kısaltılacak) Bölüm 1, Kesım Iü'ün
"Azmhklann KoruıunasT başlığını taşı-
yan 37^*5. maddeleri (bundan sonra "Ke-
shn" diye kısaltılacak) nedeniyle birin-
ci türe girdiği kabul edilegeliyor.
Bilgi için kısaca söyleyeyim; bu Ke-
simin 38-43. maddeleri çeşitli haklardan
söz eder, 44. madde uluslararası garanti
maddesidır. 37. madde ise bu haklann hiç-
bir biçimde ortadan kaldınlamayacağı-
nı söyler. 45. madde ise Yunanistanla kar-
şılıklılık maddesi oldugu için konumuz-
la ılgisızdir.
Bendenız bu dizide, Lozan'ın ikinci po-
litika bağlamında yorumlanması üzerin-
de duracağım, çünkü Türkiye'yi çok sı-
kıntıdan kurtaracak olan basit yöntem, Ko-
lomb'un Yumurtası budur.
Lozan konusunda
yanlıs bllgller - '
Farkındaysanız, genellikle bir ülkede
bir belgeden çok fazla söz ediliyorsa,
kimsecikler o belgeyi ömründe görme-
miştir. Lozan da bunlardan biridir. Bu
antlaşma ve bu hükümlerden Türkiye'de
çok sık bahsedilir. fakat bu bir efsaneyi
dile getiriş gibidir.
Oysa gerçekler sanılanlar gibi değil.
Burada. azınlıklann korunması konu-
sundaki bütün yanlış bilgilerden değil, yal-
nızca buradaki dar konumuzla ilgili ola-
Türkheyeti, Lozan'da zoriu tarûşmalariçine girdi. 1923 yıhnda imzalanan metin, azmhkhaklannadagenişyerveriyordu.
na ve önemli saydığım ikisınden söz ede-
ceğim.
1) Lozan'daki azınlık tanımının yalnız-
ca gayrimüslımleri içine aldığı belırtıle-
gelmiştır. Bu doğrudur. çünkü 1 Dünya
Savaşı ertesınde "Başuca Müttefik ve
Ortak Devfetfer"in (4) (BMOD) kimi ül-
kelere (5) ımzalattığı uluslararası azın-
lık konıma antlaşmalannın ilkı ve dola-
yısıyla şablonu olan Polonya Azınlıklar
Antlaşması'nın (28 Haziran 1919) ve do-
layısıyla diğer antlaşmalann neresınde
"soy,diL ve din azmhklan" tenmı geçmiş-
se (ki bu azınlık tanımlaması o dönemın
standardını ifade eder), bu terim Lozan'da
"gayrimüslimler"' terimiyle değıştınl-
miştir (6). Çünkü Kurtuluş Savaşı'ndan
galip çıkan yenı Türkiye bu iradesini
müttefiklere kabul ettirmiştir (7).
Lozan'da yalnızca gayrimüslimlerin
azınlık sayıldığı doğrudur; ama Kesimın
başlığının "Azuınktann Korunması" ol-
duğundan kalkan bazılan burada mantık-
sal olarak yalnızca gayrimüslimlere hak
da bu metni tekrar tekrar okurken vardım
ve bununla ılgıh bir makaleyi SBF Der-
gisi'nin Haziran-Aralık 1994 sayısında
yayımladım. Şimdı, bu makaledekı bul-
gular. AB 'ye gırme bağlamında ıki ay-
dır basın tarafından yeniden keşfedildi.
Gerçekten, Lozan bu maddelerde bir
değil, tam dört gruba haklar getinyor.
Bu dört grup, en fazla hak sahibi olan-
dan daha az hak sahıbı olana doğru şöy-
le sıralanabilir
A) Gayrimüslim Tiirk uyruklan; B)
Tüm Türk uyruklan;
C) Türkçeden başka bir dil konuşan
Türk uyruklan; D) Türkiye'de oturan
herkes.
Bu dört grubu teker teker ele alırsak,
bunlann yararlandıklan başlıca haklar
şöyle özetlenebilir:
A) "Müslüman olmayan Türk uyruk-
lan"
- Dolaşım ve göç etme konusunda bü-
tün Türk uyruklanna uygulanan özgür-
lük (38/3).
• Lozan'da yalnızca gayrimüslimlere değil, dört ayn gruba
haklar getirilmiştir. Bu dört grup, en fazla hak sahibi olandan daha
az hak sahibi olana doğru şöyle sıralanabilir: A) Gayrimüslim
Türk uyruklan; B) Tüm Türk uyruklan; C) Türkçeden başka bir
dil konuşan Türk uyruklan; D) Türkiye'de oturan herkes.
getirildiğı sonucuna vanyorlar ki, işte bu
çok yanlıştır.
Iki bakımdan yanlıştır: Birincisi, bu
haklar tüm gayrimüslimlere değil, pra-
tıkte yalnızca Rum, Ermeni, ve Musevi-
lere uygulanmıştır ve uygulanmaktadır.
Ama bu nokta bugünkü konumuz dışm-
dadır. Ikincısi, getirilen haklar yalnızca
gayrimüslimlere getirilmemiştir. Bunun
dışında daha üç gruba derece derece hak-
lar getirilmiştir. Sonuç olarak, Lozan'da
yalnızca gayrimüslimlere hak getirilmiş
değildır. Işte burası, bıraz sonra görece-
ğimiz gibi, zurnanın zırt dediği delik.
2) Sözünü edeceğim ikinci yanlışlık şu-
dur: Bazılan, azınlık haklannın pozitif
haklar olduğundan kalkarak. Lozan'da-
ki pozitif haklann yalnızca gayrimüs-
limlere tanındığını sanmaktadır. Oysa,
iyi incelenecek olursa Lozan'da başka
gruplara da (Kürtler konusu işte burada
ortaya çıkıyor) pozitif haklar getirilmiş-
tir; ama şu farkla ki bunlar gayrimüslim
haklan gibi uluslararası garanti altına
konulmamışlardır.
Şimdi bu iki noktayı teker teker ele
alalım.
Lozan'da yalnızca ga\ rimüslimlere de-
ğil, dörta\n gruba haklar getirilmiştir. Bu
Kesimin böyle bir nıtelik taşıdığının ve
39. maddenm farkına, 1994 yaz aylann-
- Müslümanlann yararlandığı aynı me-
deni ve siyasal haklardan yararlanma
hakkı (39/1).
- Giderlerini ödeyerek her türlü ku-
rum (vakıf, okul vb.) kurmak, yönetmek
ve denetlemek ve buralarda kendi dille-
nni kullanmak ve ayinlerini yapmak ko-
nulannda eşit haklar (Md. 40).
- Önemli bir oranda oturduklan il ve
ilçelerde anadillerinde öğretim yapabil-
meleri için çeşitli bütçelerden (devlet,
belediye vb.) hakkaniyete uygun pay al-
ma hakkı (Md. 41/1 ve 2).
- Aile ve kişi statüleri konusunda ge-
lenek ve göreneklerine saygı (42/1).
- Inançlanna aykın davranışta bulun-
maya ve hafta tatilinde (Lozan'm imza-
sı tarihinde bu tatil cuma günüydü) res-
mi işlemleri yerine getirmeye zorlanma-
ma (Md. 43).
Bu grubun haklan, doğal olarak, ayn-
ca diğer üç grubunkileri de içermektedir.
B) «Tüm Tûrk uyruklan''
- Din, inanç ya da mezhep farkının
ayınmcılığa yol açmaması (Md. 39/3).
- Gerek özel gerekse ticaret ilişkilerin-
de istediği bir dili kullanma hakkı (Md.
39/4).
Bu grubun haklan, doğal olarak, ayn-
ca C ve D gruplannınkini de içermekte-
dir.
tsmet tnönü, 1923 yıhnda Lozan Banş Antlaşması'yla. aynı zamanda bir insan haklan belgesini de imzahyordu.
C) "Türkçeden başka dfl konuşanTürk
uyruldarT
- Mahkemelerde kendi dillerini sözlü
olarak kullanma hakkı (Md. 39/5).
Bu grubun haklan, doğal olarak B ve
D gruplannınkini de içermektedir.
D) "Türkiye'de oturan herkes"
- Mılliyet, dıl, soy ya da din ayınmı ol-
tnaksızın yaşam ve özgürlük hakkı
(Md.38/1).
- Inancına, dinine ya da mezhebine ka-
nşılmaması (Md. 38/2).
- Din aynmı gözetilmeksizin yasa önün-
de eşitlik hakkı (Md. 39/2).
Bu grubun haklan bunlardan ibarettir.
Şimdı, bu dört grubun ve haklannın in-
celenmesinden çıkan büyük gerçek şu-
dur: Lozan, aynı zamanda bir insan hak-
lan metnidir:
Lozan bu dört gruba farklı farklı, ama
37. madde gereği hiçbiri hiçbir işlemle
geri alınamayacak haklar getirmiştir.
Gayrimüslimler bunlann içinde en faz-
la hakka sahip olanıdır ve aynca md.
44/1 hükmü gereğince yalnızca onlann
haklan uluslararası garanti altına kon-
muştur ama, sonuç olarak gayrimüslim-
ler Lozan'ın bu kesiminde hak sahibi kı-
lınan dört gruptan yalnızca bir tanesidir.
Kesim, görüldüğü gibi, "Tüm Türk va-
tandaşlan"na ve hatta "Türkiye'de otu-
ran herkes"e bile hak getirmektedir. Bu
durumda, Kesimin bu haliyle hem bir
azınlık haklan, hem de bir insan hakla-
n metni olduğunu kabul etmek gerekir.
İtlrazlar tamamen yanlışl
Bu önemli sonuca itiraz eden ve Lo-
zan'ın yalnızca azınlıklann haklannı or-
taya koyan bir metinden ibaret olduğu-
nu ileri sürenler var. Bunlann savlan şu
noktalara dayanabilir
1) Kesimin başlığının "Azmbklann
Konuunası" oldugu,
Kesimin başlığının "Azmhldarm Hak-
lan" olmasmın nedenleri şunlardır:
Bir kere, Başlıca Müttefik ve Ortak
Devletler, esas amaç olarak, I. Dünya
Savaşı'nı çıkaran iki önemli nedenden bi-
ri olan Orta ve Doğu Avrupa azınlık so-
ranlannı halletmek için yola çıkmışlar-
du" (diğer neden, emperyalistler arası ça-
tışmalardı). Ama, bu arada bu ülkelerde-
ki çoğunluğa ve (bu ülkelerde ticaret yap-
makta olan kendi vatandaşlannı da ko-
rumak için (8)) bu ülkelerde oturan her-
kese de haklar getirmişlerdir.
Üuncisi ve çok daha önemlisi, "insan
haklan" terimi 1789'la birlikte dünya
siyaset bilimi literatüriine yerleşmiş ol-
makla birlikte, yalnızca ulusal alanla sı-
nırlı kahnıştı. Bu terim uluslararası söz-
leşme ve belgelere ancak II. Dünya Sa-
vaşı ertesinde ve esas olarak BM Antlaş-
ması'yla girecektir; I. Dünya Savaşı er-
tesinde kesinlikle söz konusu değildir. Do-
layısıyla, Kesimin adında geçmesi ola-
naksız.
2) Lozan tutanaklannda, azınlık hak-
lannın yalnızca gayrimüslimlere getiril-
diğine ilişkin sözler bulunduğu:
Gerçekten, Azınlıklar Alt-Komisyo-
nu Başkanı Montagna'nın Birinci Komis-
yon Başkanı Lord Curzon'a sunduğu 7
Ocak 1923 tarihlirapordayazdıklan (9)
ve Curzon'ın 9 Ocak 1923 tarihli oturu-
mu yansıtan 19 sayılı tutanakta söyle-
dikleri (10) bu yöndedir.
Oysa, hem metin açık oldugu zaman
hazırlık çalışmalanna ve tutanaklara gi-
dilmez; hem de aşağıdaki dipnot 9 ve
10'daki sözlerden kasıt uluslararası ga-
ranti altındakı azmlık haklandn-. Döne-
min azınlık hakkı anlayışı budur. Mon-
tagna ve Curzon'ın sözlerinin böyle an-
laşılması gerekir.
Kaldı ki, bu iki Batılı diplomaön bu söz-
leri, Md. 39/4 ve 5 hükürnleri göz önün-
de rutulduğunda, gerçeği yansıtmaktan
dauzaktır.
SÜRECEK
DUZYAZI
ORHAN BİRGlT
Çankaya ile İpler
Kopuyor mu?
Bakanlar Kuaılu'nun dünkü uzun toplantısında alı-
nan karar, görünüşte, memurlarla ilgili kanun hükmün-
deki karamamenin tek harfine dokunulmadan yeni-
den Cumhurbaşkanlığı'na gönderilmesi olarak özet-
lenebilir.
Dünkü gazetelere sızan ve liderler zirvesinde öyle
bir eğilime ulaşıldığını belirten haberlerden sonra,
Başbakan'ın açıkladığı bu kararın fazla şaşırtıcı o\-
madığı da söylenebilır. Ecevit'in açıklamasında Ba-
kanlar Kuaılu'nun KHK için verdiği direnme karan-
nın dayandınldığı gerekçe ilginçtir.
Hükümet, öyle bir kararnameyi ülkenin karşısında
bulunduğunu söylediği "rejimle ilgili bölücû ve yıkı-
cı eylemterin yarattığı tehlike "ye dayandırarak hazır-
ladığını bir kez daha dünkü toplantıda vurguluyor; öte •
yandan cumhurbaşkanlannın KHK'leri bır yasa gibi
algılamaması gerektiğinm attını çizerek Çankaya'ya
ikinci kez göndenlecek oian KHK'nin bu kez nıçin onay-
lanması geretiğıni de ilginç bir tespite dayandınyor.
Başbakan'ın ağzından dün kamuoyuna yansıtılan
o saptama, tartışmalara neden olan kanun hükmün-
deki karamamenin, onay için beklediği Cumhurbaş-
kanlığı'nda, TBMM'den çıkan bir yasanın bekletiliş
prosedürüne tabi tutulmuş olmasıdır. Yani Sezer, bu
KHK'yi, kendisine parlamentoda kabul edılip ımza-
laması için gönderilmış olan yasalar için yapabılece-
ği azami inceleme süresıne uyarak on beş gün bek-
lettıkten sonra geri çevirmiştir.
Başbakan, Cumhurbaşkanı'na anayasanın 104.
maddesindetanınmış görev ve yetkilerin "Yasama ile
ilgiliolanlar" bölümüne gönderme yapıyor ve "kanun-
lan tekrargörüşmeküzere Türkiye BüyükMillet Mec-
lisi'ne göndermek" yetkısinin sahibine, "Bu KHK si-
zin tarafınızdan bir kanun olarak değerlendihliyorsa
Bakanlar Kurulu olarak tekrar görüştük ve tek keli-
me değiştilmesini gerekli görmeden onayınıza sun-
duk. Onay, anayasal bir zorunluluktur" demek isti-
yor.
Bu isteğin hemen ardından cumhurbaşkanlannın,
ikinci kez değiştirilmeden kendisine gönderilen bir ya-
sayı onaylama zorunluluğu ile karşı karşıya olduğu-
nu da söylüyor. Ecevit'in dünkü Bakanlar Kurulu top-
lanüsı ile ilgili açıklamasında resmen yer alan karar,
hükümetin KHK'de direndigidir.
Böylece, son KHK'nin Cumhurbaşkanı'na onay
için gönderildiği günlerde kimi bakanlann öyle bir
kararnameden haberli olmadıklan, kimilerin kendile-
rinin yenne başka arkadaşlannın imzasının buluna-
bileceğı türünden haberlerin de ya gerçek dışı oldu-
ğu ılen sürülüyor.
Ya da sahiplerine yalatılmış oluyor.
Ama bütün bu olanlan geride bırakacak asıl per-
degerisi olay, Başbakan'ın açıklamalanndan hemen
sonra birgazetecinin, televizyonlann yönelrtiği "Cum-
hurbaşkanı ile bir kez daha görüşecek mısiniz" so-
rusu ile gün ışığına çıkıyor!
Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'la haftalık olağan
toplantılannı, en azından ıki hafta ıçın askıya aldığı
anlaşılıyor.
Seçilmesinden 87 gün sonra Sayın Sezer, Sayın
Ecevit'e ve dahası Başbakan'ın şahsında hüküme-
te danlmış mı? Ya da cumhurbaşkanlan ıle başba-
kanlann birbirlerine danlma gibi bir haklan var mıdır?
Varsa bu dargınlık, kapılann kapatılmasına kadar uza-
tılabiliyor mu?
Gerçi Cumhurbaşkanı, Başbakan'la geleneksel
görüşmesini ertelerken Genelkurmay Başkanı'nın bir
perşembe gününde Türkiye dışında olacağı getBk-
çesi ılen sürülmüş, ötekı perşembe günü de deprem
bölgesıne gideceği söylenmiştir.
Bu erteleme gerekçeleri nakledılirken hukuka bağ-
lılığı titizlik ölçülerinde saptanan yeni Cumhurbaşka-
nı'nın, başbakanlarya da Genelkurmay başkanlan ül-
ke dışında bulunuriarsa o makamlann yok sayılama-
yacağının, çünkü kendisine aynı yetkilerle vekâlet
eden bırisinin bulunacağının devtetin süreklilik ilke-
sinin gereği olduğunu nedense anımsamadığı anla-
şılıyor.
Şimdilik on beş gün süre ile Cumhurbaşkanı'nın
görüşme odasının kapısının kendisine kapatıldığını
nakteden Başbakan da haftanın günlerinin perşem-
beden ibaret olmadığını hatırlatmakla yetiniyor.
Bugünlerde, şu ünlü "Şimdi ne olacak?" sözünü
bir kez daha sorup kendi olası yanrtlanmızı özetleye-
lim:
Sayın Cumhurbaşkanı, krizi dahafazla uzatmamak
için, KHK'yi imzalayarak aynı gün anayasa mahke-
mesınde iptal davası açacaktır.
Ya da, politik bir geçmişi olmadığı için bu tartış-
malardan yıpranarak görevınden aynldığını söyleye-
cektir.
Umalım ve dileyelim ki, uykulannın kaçtığını sayın
eşinin naklettiği Ahmet Necdet Sezer, birinci yolu
seçsin.
Faks:0212-677 07 62
E-mail: obirgitle-kolay net
Yeditepe Üniversitesi
Yurtdışmda
eğitim olanağı
İstanbul Haber Servi-
si - Özel üniversiteler,
üniversite adaylannca
tercih edilmek amacıy-
la çeşitli yöntemlere baş-
vuruyor. Yeditepe Üni-
versitesi Meslek Yüksek
Okulu da, 3.00 ve üstü
ortalamayla mezun olan
öğrencilerine, yurtdışın-
dakı bazı üniversitelere
geçiş olanağı sağladığı-
nı açıkladı.
Okul Müdürü Doç. Dr.
Erkan Abdüigaffar Ağa-
o^u, halen 732 öğrenci-
nin öğrenim gördüğü
okuldan, ABD, Avustral-
ya, tngiltere, Isviçre (Tu-
rizm Otelcilik Bölümü),
Kanada ve KKTC ünı-
versıtelerine, YÖK'ün
öngördüğü kurallar çer-
çevesinde dikey geçiş
olanağı saglandığını söy-
ledi.
Doç. Dr. Ağaoğlu'nun
verdiği bilgilere göre
1996 yıhnda kurulan
okulda, Ofıs Teknoloji-
leri ve Yönetimi, Bilgi-
sayar Teknolojileri ve
Programlama, Banka ve
Sigorta Yönetimi, Tu-
rizm ve Otelcilik Yöne-
timi, Uluslararası Taşı-
macılık ve Lojistik Yö-
netimi, Reklamcılık Yö-
netimi, Perakende Satış
ve Mağaza Yönetimi ve
Yabancı Diller konula-
nnda akademik eğitim
veriliyor. Mezıınlarına
sanayi, ticaret ve diğer
hizmet sektörlerinde de
uygun iş ortamı saglan-
dığını aiüatan Doç. Dr.
Ağaoğlu, mezunlannı,
yurtdışındaki üniversi-
telerde eğitimlerine de-
vam etmeleri için teşvik
ettiklennı belırtti.