Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 -I AfiUSTOS 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Sorumluluk
bilinci M
Egs'nin bir
kasabasında \
bir öğretmen...
Yazın sıcağında bir
gün, üçüncü sınıfa
geçen kızını alıp ilçe
kütüphanesine
gicfyor... Amacı,
kendisi gibi kızını da
küliiphaneye üye
yapmak ve küçük
yaşta kitaplaria dost
olmasını sağlamak...
Çocukta bir sevinç, bir
heyecan.... Ne ki
kütüphanenin
sorumlusu, "olmaz"
diyon çocuklan ancak
ilkokul dördüncü
sınıftan sonra üye
yapabildiklerini
söylüyor... Çünkü,
kural böyleymiş...
Çocuklann sorumluluk
bilinci ancak o yaşta
gelişiyormuş,
sorumluluk bilinci
gelişmeyen çocuklar
kitaplan geri
getirmiyormuş... Ve
çocuğun kütüphanede
uğradığı hüsran...
Yaşı kemale ermiş,
dolayısıyla sorumluluk
bilinci yıllar önce
oluşmuş insanlann da
kitabı geri getirmediği
olmuyor mu? Birkaç
çocuk aldığı kitabı
geri getirmedi diye
böyle bir kural
koymak hangi aklın
eseri olabilir?
Herhalde,
kütüphaneieri "kitap
muhafaza yeri" olarak
algılayan sorumlulann!
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Süt piyasası
holdinglere kalmış...
"Milleti nasıl
saöacaklannı bilivoıiar!"
iri çıkıp, "Yeni Dünya Düzeni denen şey, as-
lında bütün dünyaya kurulmuş çok esaslı bir
tuzaktır. Uyanmazsanız esıri olursunuz. Dü-
zeni kuran merkezler çekim gücü çok fazla
olan güçlerdir. Dolayısıyla oraya doğru gideceksiniz.
Ama bu gidiş körü körüne değil, ne yaptığınızı bile-
rek olmalıdır" dese, "bırak şu solculuğu" derter...
Biri çıkıp, "Globa/leşmenin ilk5-10 yılı içinde Koç'un
fabrikaları elinden gider. Çünkü dünya devleri paza-
nmıza bir çeşit satış organizasyonu olarak giriyorlar.
Sermaye birikimleri Koç'u batırmaya yeter" dese,
"sermayeyi sermaye ile korkutmaya çalışıyor" derler...
Biri çıkıp, "Herkes, globalizmin sahte ışığına kap-
tırmış kendini, 'oh, dünya vatandaşıyım, dünyadaki
herkesten birisiyim' diye düşünüyor. Bu yalan; bir
uydurmaca. Dünyada eğer eşitlik varsa; gerçekten
küreselleşeceklerse, önce sınırları ve gümrükleri kal-
dırsınlar, çalışma özgürfüklerini eşitlesinler bakalım"
dese, "çağdışı kalmış" derler...
Dese ki...
Biri çıkıp, "Avrupa Birliği'ne Türkiye asla giremez.
Sokmazlar. Kimse hayal kurmasın. Şu anda Türkiye,
siyasal olarak ABD'yle tam entegre durumda. Böyle
birTürkiye'yi AB kendi bünyesine alıp, 70 milyon nü-
fusuyla ıngiltere'yle beraber hareket ettiği zaman,
AB parlamentosu endirekt olarak ABD'nin iradesine
geçmiş olur" dese, "vay komünist" derler...
Biri çıkıp, "Ordu dört yılda bir Genelkurmay Baş-
kanı'nı değiştiriyor. Siyasette ister kazan, isteron se-
çim kaybet, ömür boyu genel başkansın. Ülke bir gün
demokrasiye kavuşacak; ama bugün demokrasi fa-
lan yok. Keşke askerlerin içindeki kadar demokrasi-
ye kavuşabilsek" dese "militarist!" derler...
Biri çıkıp, "Bugün Isveç, Norveç, Danimarka, Hol-
landa gibi ülkelerin vatandaşlarının hemen hepsi In-
gilizce konuşur. Ama bu ülkelerin hiçbirinde yaban-
cı dilde eğitim yapan ülke yoktur" dese, "bak şu di-
nozora" derler...
Biri çıkıp, "Uluslararası Tahkim, yeni bir kapitülas-
yondur. Bunun anlamı, Türkiye'ye gelen yabancı ser-
mayeye 'sen Türkiye'nin hukuk düzenine inanma,
ben seninkine inanayım' demektir" dese, 'Türkiye'nin
önünü kesmek istiyor" derler...
Biri çıkıp, 'TarikatJann, cemaaüerin ve kurduklan okul-
lann arkasında emperyalist güçler var. Bu bilinçli ola-
rakTürkiye'yi geri bıraktırmak için yapılmış birsistem-
dir. Bir kısım kendini bilmez insanımız 'din' adına bu
sisteme hizmet ediyor" dese, "n'olacak işte, fanatik
laikçi" derler...
Oysa bütün bunları ve daha neleri, liberalizmin yıl-
maz bekçisi Turgut Özal'la birlikte bir zamanlar
ANAP'ı kuran Bedrettin Dalan Ulusal Sanayici ve
Işadamlan Derneği'nin yayın organı Bildiren'de, söy-
lüyor...
SESSİZ SEDASIZ (!) NVRİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Sadece özgeçmişimizde (CV)
bulunsun diye yaşıyoruz çoğu şeyi!
Ayvalık'ta bir elektrik abonesi
Vatandaş, Ayvalık'ta villa almış...
Tapusuyla, Balıkesir Elektrik
Dağım Müessesesi 1. Bölge
Işletmesi'ne gidip, sözleşme
yapmış, evine elektrik bağlatmış...
Sonra evinin başka bir şahıs
tarafından işgal edildiğini beyan
ederek binanın elektriğini kestirmiş...
Burası dağbaşı mı demeyin...
Tabii ki değil...
Çünkü, vatandaşın tapulu villasını
işgalciden kurtarabilmesi için yargı
kararı gerekiyor!
Konunun o tarafı zaten
mahkemede...
Bir de TEDAŞ tarafı var...
Evin elektriği kesilince bu kez işgalci
gidip muhtardan "ikamet belgesi"
almış... TEDAŞ'ın Ayvalık'taki
Işletme Şefi de bu "belge"ye
dayanarak yeni bir sözleşme
hazırlayıp elektriği bağlamış...
Evin sahibi tarafından uyarıldığı
halde villayı işgal eden şahısla
abone sözleşmesi imzalayan ve
imzaladıktan sonra yapılan
başvurular üzerine elektriği
kesmeyen Işletme Şefi'nin
yorumuna gelince...
"Bildiğiniz yere şikâyet edin!"
llginçtir...
Konuyu TEDAŞ'ın Balıkesir'deki
Dağıtım Müessese
Müdürlüğü'ndekiler de, Ankara'daki
Genel Müdüriüğü'ndeki üst düzey
yetkililer de biliyor...
Demek ki Işletme Şefi'nin bildikleri
daha fazla!
BÎR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Sevgi Özel'in Çağrısı
Son günlerde Diyanet Iş-
leri Başkanı'nın, genel olarak
Islam üstüne, özellikle de
"Kadına Dayak Tartışması"
vesilesiyle söylediklerine ku-
lak verip sevindiğiniz yerler
oluyorsa da, Diyanet Işleri
BaşfcarthŞı'na bağlı Türkiye
Diyanet Vakfı'nın yayımladı-
ğı Müslümanın El Kitabı'nda
yazılanlara bakıp "Hangi Çağ-
da Yaşıyorvz" diye kendini-
ze de soruyorsunuzdur.
Milliyet'te (8 Ağustos 2000)
Ruşen Çakır arkadaşımızın
"Başörtülü ilahiyatçı" Hida-
yet Şefkatli Tuksal ile yap-
tığı söyleşi de ilginç. Bu ila-
hiyatçı arkadaşımız da ilginç
şeyler söylüyor; bugüne de-
ğin olanbiteni sorguluyor. Ku-
ran'da ve hadislerde kadına
bakışın tersliğini belirten söz-
lerine bakıp uyanmış, bilinç-
li bir kadın izlenimini edindi-
ğiniz anda, söylediği bir baş-
ka söz karşısında irkiliyorsu-
nuz. llahiyatçımız, kadın kar-
şrtı hadislerden kalkarak "Ma-
alesef kulluk yanşına kadın-
larhükmen mağlup başlıyor"
diyor.
"Kulluk yanşı": Ne bu?
Tann'ya bağlanışın insanı
kullaştırması zorunlu mu?
Bağımsız, akıl sahibi insan
kalarak da mümkün değil mi
böyle biryaklaşma? Üstelik,
Anadolu Müslümanlığı, baş-
ta da Alevilik ve Bektaşilik,
bunun güzel örneklerini or-
taya koymuş değiller mi?
"Kulluk yanşı": Bir dil kir-
lenmesi mi, bir "akıl kihenme-
si" mi yoksa?
Sevgi Özel'in son kitabını
okuduğum günden beri da-
ha da titizlenir oldum bu kir-
lenişler konusunda...
•
Sevgi Özel'i, siz okuriarata-
nıtmanın anlamı yok; onu,
gazetemizdeki yazılarının ya-
nı sıra kitaplarından biliyor-
sunuz..
Yazarımızın, hele son ese-
ri, Bilgi Yayınevi'nin çıkardı-
ğı Dil Kiri El Kiri, bizi pek
önemli bir fikir sorunumuza,
dille ilgili sorunlara çekip gö-
türüyor.
Dilimiz kirleniyor, bu apa-
çık.
Konuştuğumuz dilde, yaz-
dığımız dilde bir başkalık, bir
geriye düşüş var. Demeçle-
re yansıyor, televizyon prog-
ramlarına yansıyor, gazete-
lere. kitaptara yansıyor, eği-
time yansıyor.
Biryozlaşma, bir büzülüş,
bir sıcaklığını yitiriş.
Bir savrulma kısacası.
Ama kitabın bizce en bü-
yük katkısı, bu savruluşu,
son yıllarda toplumumuzda-
ki savruluşa bağlaması:
Dilimiz kirleniyor, çünkü
toplumumuz bir kirlenme
içinde.
Yazar, bunun yığınla örne-
ğini gösteriyor.
Açıkça soruyor: "Diltartış-
malan, usa vegündeme, ön-
ce gençleri, yanı sıra radyo ve
televizyonlan, pahamento da
içinde olmak üzere kimi ku-
rvmlan getiriyor. Tartışma ko-
nusu, kişi ve kurumlar olu-
yor. Oysa eleştirilecek, tartı-
şılacak olan kişiler ve kurum-
lardan önce, 'sistem'd/r Yak-
laşık yanm yüzyıldır okullan-
nın, öğretmen yetiştiren ku-
rumlannın içini boşaltan birül-
kede, hâlâ bilim sanat üreti-
cisi varsa, binlerce kitap ya-
yımlanıyorsa, kiıienen dilmi?"
Bu sistemi, elbette ekono-
mik ve sosyal boyutlarıyla da
düşünüyor yazar. Özellikle
80'li yıllarla başlayan muha-
lif rüzgârlar, toplumu bam-
başka bir yöne savururken
bütün öteki kurumları oldu-
ğu gibi dili de etkileyecekti.
Yazarın bir ikinci katkısı,
biryakınma, birağlaşma ha-
vasının ötesinde, Türkçeyi
tehlikelerden korumanın yol-
larını da göstermesi. Onun
söyleyişiyle, "dile getirdikle-
rimizin ele gelmesi" için ne
yapmalı?
"Büyük adımlaratmalı'öer-
ken önerdikleri, öğretmen
yetiştiren kurumların yeni-
den ele alınmasından, ders
kitaplarına; din ve ibadet di-
linin Türkçeleştirilmesinden
kitle iletişim araçlarında gös-
terilecek özene kadar uzanı-
yor.
Türk Dil Kurumu'nun eski
tüzelkişiliğine kavuşturulma-
sı da var aralarında.
Özetle bir uyanış, bir çağ-
daşlaşma, bir silkinme.
Yazarın, önerilerine katıl-
mamak elde değil. Belki bir
üçüncü katkısı, bütün bu
uyandırma eylemine herke-
sin katılmasını istemesi. Şöy-
le diyor:
"Öyleyse dilimizin yenileşe-
rek gelişmesi için eli kalem tu-
tan herkesi; düşünen, dü-
şüncesini özgürce dile getir-
mek isteyen heryurttaşı, ya-
zarları, bilimcileri usun ön-
cülüğündeki yurttaşlık hak-
larını kullanmaya çağırıyo-
rum."
Binlerce mektupla, belge-
geçerle, telefonla...
Her yöne seslenen "tek bir
ses" olmak!
"Pariamentoya, MHHEğiti-
me, radyo ve televizyonlara,
gazetelere, yerel yönetimle-
re", heryanaseslenmek. Ne
adına? "Dilimizı, düşünce-
mizi, kendimizi korumak, ço-
cuklanmızı temiz bir ülkede
yaşatmakiçin." Kısacası, in-
sanımız adına, yurtseverlik
adına.
Diyeceğim, okuyunuz bu
kitabı ve Sevgi Özel'in çağ-
rısına katılınız!
Tıpkı bu yazıyla benim yap-
tığım gibi...
KÎM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI
BULUT BEBEK NURAYçîFTçt
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 11 Ağustos
GOEBEN, BRESIAU...
19/4' TE 8USÜN, İKİALMAN SAt^SSS.
MİSf, aoEBEN HZ&esSL/IU, ÇAWM/(A-
LE BOSAZ/NDAN /Ç£ff/ 6İBOİ.AK-
DENİZOE Gae£MJ/X&V, /U.A4AN-
YA İLE İNGİLTEBEAeASfNÜA ŞAVAŞ
PATİ^MASi ÜZE/ZMJE İNGİLİZSE-
MİLERİ -m/SAFrNDAN KOVALANMlŞ.
LARDt.OSMANLf yOAlET/MİNİN Sl- |
NlRLARDAN GİRME3İNE JZJN VEJSP/.
Ğİ GEMİLE/ZE yAVU2 ^E M/C»'LU
ADl VEBİLDİ, TÜIZK 8AY~&iS/ ÇE-
K/LDf. TÛM E/ZLBS.IN PES &/Y-
O'Ğr PİLOAJUN fcOMumN/ AMİ-
£AL SOUCNON /SE OSMAAJU OO- AMİML SOUCUON,
BRBSlMi ve GOEBEN
T.C.
BAKIRKÖY 7. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLtĞİ'NDEN
1995/467 Es.
1996/773 K.
Davacı Burhan Aytuna tarafından Necmiye Aytuna aleyhine açılan boşanma davasının yapılan açık yargılaması sonunda hâkimliği-
mizce davalının adresı tüm araştırmalara rağmen bulunamadığından kendisine ilanen tebligat yapılmış ve îst. Eminönü, Nişanca, Cilt
024-12, sayfa26, kütük 1111 'de nüfijsakayıtlı 19.5.1959doğumlu Burhan Aytuna ile 1.2.1967 doğumlu Necibe Aytuna'nınboşanma-
lanna karar verilmiş olup (16.12.1996 tarihinde) müşterek çocuklan 1986 doğumlu Gülperi, 1988 doğumlu Süheyla, 1994 doğumlu
Neslihan Aytuna'nın velayetlerinin davacıya verümesine, her ayın ilk hafiasının pazar günü ile son haftanın pazar günleri, dini bayram-
larda 2. gün, milli bayramlarda 1. gün; ayn şehirde ikamet ediyorlarsa 1 - 30 Temmuz tarihleri arasında davalının çocukJanm yanında
alıkoymasına karar verilmiş olup davalı Necibe Aytuna'ya işbu karar ilanen tebliğ olunur. 13.1.1997. Basın: 43982
ANKARA...ANKA...
MUŞERREF HEKİMOGLU
Hera'ya Selam
Poyraz hayli sert esiyor o akşam. Birsel Lem-
ke, ida'ya gülümseyerek selamlıyor konuklarını,
poyrazın gizemini açıklıyor sonra:
Zeus ve Hera kavga ediyor tepelerde.
Konser başlamadan önce kalbim çok çarptı, ama
Hera'ya teşekkür ediyorum şimdi. Mavi körfez-
deki renk şölenlerine bir de ses şöleni eklendi o
gece. Böylesine sert rüzgârta nasıl çalacaklar
derken inanılmaz bir müzik olayı yaşandı Lemke-
ler'in bahçesinde.
Gökte ay, kavak yapraklarında ışıktan damla-
lar ve rüzgâr. Hera'nın öfkesiyle görkemli bir or-
kestra oluşuyor, Idil Uğur-Michael Grube ikili-
sine yüzlerce çalgıcı eşlik ediyor neredeyse. Sa-
int-Saens'i, Chopin i, Paganini'yi birlikte çalıyor.
Elimde bir de disk var. Uğur-Grube ikilisinin bir-
likteliğini, düzeyini, birikimini güzel yansıtıyor,
ama bahçedeki konser ayn bir olay. Güzel bir ses
şöleni bu. Doğa ve insan, rüzgârın uğultusu, ka-
vak yapraklarını şarkısı, Hera'nın öfkesi ve büyük
ustalann yapıtları bir arada.
Müziğin ötesinde bir olay yaşadım o gece. Ses
kirlenmesinden arındım her şeyden önce. Poy-
raza karşın sessizliğin müziğini de dinledim. Bu
da Lemke çiftinin gizemi sanıyorum. Çevre sev-
gisi her şeye yansıyor Club Orient dinlencesin-
de. Yoksa işkenceye dönüşüyor dinlence. Ses kir-
lenmesi hayli saygısız boyutlara vanyor, uyku-
muza da uzanıyor belli sesler. Çocuklar bağırma-
dan oynamıyor, büyükler bağırmadan konuşa-
mıyor, şarkılar bağırmadan söylenemiyor, deniz-
de yüzerken bir tekne yanaşıyor yanınıza, içinde
bir kişi, kasetinde birşarkı, kumdakilere, evdeki-
lere, köydekilere de dinletmek ister gibi bağınyor
ünlü şarkıcı. En güzel şarkılar da gürültüye dö-
nüşüyor bu durumda.
O güzel konseri Haluk Yargıcı ailesiyle birlik-
te izledik. Eski Yargıtay Başsavcısı, gazetemizin
de eski bir okuru. Burhaniye'de görevliyken Yar-
gıtay yolu açılıyor, Ankara'da uzun yıllardan son-
ra emeklilik döneminde de ören'de geçiriyor yaz
aylarını. Mavi sevdalılar az değil okurlarımız ara-
sında. Ancak çevre sevgisinden yoksun kişiler ve
davranışlar da çarpıcı boyutlarda doğrusu. Sos-
yolojik harita hızla değişiyor, serumlu bitkiler gi-
bi çirkin ürünler oluşuyor her dalda. Ancak umut-
lu gelişmeler de var, çirkinliklere karşın güzellik-
ler öğretenler. örneğin baz istasyonları büyük
tepkilere yol açtı bu kıyılarda, sivil toplum örgüt-
leri davranışlannı açık seçik belirterek görevlileri
önlem almaya çağırdı. Ancak kimi kişiier ve ku-
ruluşlar uyarılara duyarsız kalabiliyor!
Tutartı hükümeti savunanlar tutarsız davranış-
lardan kaçınmaya özen göstermiyor hiç. Baz is-
tasyonları nedeniyle duyulan tedirginliğe de ge-
rektiği kadar eğilmiyor. Negatif enerji hızla yay-
gınlaşıyor sözün kısası!
Son konseri pozitif enerji diye yorumluyor kimi
dostlanm. Hera'nın öfkesi negatif enerjiyi denge-
ledi, diyor. Ida da gülümsüyor. Müzikseverlere
selam yolluyor.
Ayrıca göreve çağırıyor. Çağnyı yanıtlarsak kir-
lenmeyi de aşabiliriz, gürüitüyü de.
• • •
Sevgili dostlanm Unatlar'a teşekkür ediyorum.
Çeşme'deki üç günüm çok güzel geçti, ilginç
gözlemlerle döndüm Ören'e. Alaçatı tepelerinde
rüzgâr enerjisi üreten fınldaklar da çok etkiledi be-
ni. Pozitif enerjiye havadan bir katkı. Rüzgânn
şarkısı ışığa, ısıya dönüşüyor.
O teknoloji başka tepelerde de uygulanamaz
mı acaba? Bu konuda bilgim yok. Uygulanmıyor-
sa neden? Nükleer santrallara öncelik veren po-
litikalar nedeniyle belki de.
Her gözlem belli sorunlar getiriyor gündeme.
Çözüm ararken düğüm oluşuyor!
Ancak karanlığa karşın ışık da üretiyor. Düğüm-
ler mutlaka çözülecek. Negatif enerjiler pozitife
dönüşecek diye düşünüyor, umudumu yitirmiyo-
rum.
Hera'ya selam.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1 2 3
I I
:'•
t
4 5 6 7 8
I UI
J-Ht" I I I
9
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/Birarayage-
tirmek, topla-
mak. 2/ Bed-
dua... Ispanyol-
larm sevinç ün-
lemi. 3/ Türki-
ye'nin de üye-
si olduğu bir
örgüt... Birkâ-
ğıt oyunu. 4/
Geminin rüz-
gâr alanyanı...
Eski ve bilin-
meyen bir tari-
hı anlatmakta kullanı-
lan deyim sözü. 5/ Ila- '
ve...Manisa'nınbiril- 2
çesi. 6/Ciddiolmayan, 3
ciddi işlerle uğraşma- 4
yan... Eski dilde ayak. 5
II AJcıtma, seyelan et- g
tirme... Saz ya da ka- -,
mıştan yapılmış kulü-
be. 8/ "Bir — çıkmaz 8
eğer karnını yarsan / 9
Camıye gelır de erkân beğenmez" (Kaygusuz Ab-
dal)... Ünlü Italyan şair Petrarca'nın, yaklaşık yirmi
yıl boyunca yazdığı aşk şiirlerine konu olmuş sevgi-
hsi. 9/ Taklit, sahte.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kayıtlı olmadığı halde derslere dışandan devam
eden kimse. 2/ Bir göz rengi... Bölge, bölüm. 3/ Bir
yasa ya da karann yürürlüğe girmesine karşı çıkma
hakkı... Parlak. 4/ Başı su altında tutarak yüzmeyi sağ-
layan soluk olma borusu. 5/ Dohna yapmak için ha-
zırlanan karışım... Trabzon'dakı Meryemana Maoas-
ün'na verilen bir başka ad. 6/ Konusu dansla anlatı-
lan müzikli sahne gösterisi... Iskambilde bir kâğıt. II
Bir renk... Mizaç. 8/ "Kametine — diyen gör ne uzun
hayal eder" (Nesimi)... Yaprak tütünle sanlmış siga-
ra. 9/ Çobanaldatan da denılen bi k
1
A
M
P
T
Y
O
N
A
2
A
L
O
|
H
O
K
E
R
3
H
A
R
T
A
M
A
•1
4
M
T
s
fN
A
IA
T
5
E.
N
|
T
E
|
A
N
1
6
R
•B
T
T
T
R
T
M
7
D
E
R
Z
|
S
E
B
E
8
A
D
T
•
A
|
A
V
9
N
E
K
R
O
F
T
L
1
Kirlenen Dünyamızı
Fidan Dikerek Arıtalım
ORMAN BAKANLIĞI
AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ