Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS 2000 CUMA
10 D I Ş H A B E R L E R dishab@cumhuriyetcom.tr
Iran'da gazeteci
• TAHRAN(AA)-
Iran'da reformcu
gazetelerde makale ve
incelemeleri yayunlanan
yazar Mesud Behnud dün
tutuklandı. Aynı zamanda
BBC Farsça servisinde
çalışan Behnud hakkında
mahkemelere yapılan 85
şikâyet bulunduğu
belirnldi. 3 gûn önce
mahkemeye çağnlan
reformcu gazeteci Hamid
Rıza Celayipur hakkında
tutuklama karan çıktığı
ileri sürülürken halen
hapiste bulunan reformcu
gazeteci Maşallah
Şemsûlvaezin hakkındaki
2.5 yıllık mahkûmiyet
karan Yargıtay tarafından
onaylandı.
Iraklı esirler
serbest
• TAHRAN(AA)-lran,
1980-88 savaşuıdan kalan
bütün Iraklı esirleri
önceki gûn serbest bıraktı.
Iran Esirler Komısyonu
yetkililerinden General
Muhammed Balar, Iraklı
esirlerin Hüsrevi sınır
kapısından ülkelerine
gönderildiğini, ellerinde
hiçbir Iraklı esir
kalmadığını söyledi.
Balar, esirlerin
Uluslararası Kızılhaç ile
yapılan anlaşma
gereğince serbest
bırakıldığını ve serbest
bırakma işlemine Iran ve
Irak yetkılilerinin nezaret
cttiğini kaydetti.
Sri Lanka'ya
• KOLOMBO(AA)-
Dünyanın ilk kadın
başbakaru olan Sri Lanka
Başbakanı Sirimavo
Bandaranaike (84) istifa
etti. Başbakanlık görevine
Halk Yönetimi, Içişleri ve
Tanm Endüstrileri Bakanı
Ratnasiri
Wickremanayake
getirildi. Hükümet
yetkilileri, aynı zamanda
Devlet Başkanı Chandrika
Kumaratunga'run da
annesi olan
Bandaranaike'nin, kızının
kabine değışikliği
yapmasını sağlamak için
istifa ettiğini söylediler.
yenibulgu
• PARİS (AA) - Paris'te
25 Temmuz'da düşen
Concorde uçağıyla ilgili
soruşturmayı sürdüren
uzmanlar, uçağın
kalıntılan arasında
bulunan ve Concorde'a
ait olmayan madeni
parçanm, kalkış anında
uçağın tekerleklerinden
birini patlatmış
olabileceğıni açıkladılar.
Kaza Soruşturma
Bürosu'ndan (BEA)
yapılan açıklamada
uçağın, kalktıktan 2
dakika sonra çakıldığı
yerde bulunan 40 cm.
boyundaki madeni
parçanın tekerleklerin
patlamasîna ve ardından
yangına yol açmış
olabilecegi belirtildi.
CM raponma
tepkiter
• tSLAMABAD(AA)-
Pakistan, Amerikan
Merkezi Haber alma
Örgütû CIA'nın,
Pakistan'ın balistik füze
geliştirmede Çin ve
Kuzey Kore'den yardım
aldığı ıddıasını yalanladı.
Dışışlen Bakanlığı
Sözcûsü Riaz
Muhammed, Pakistan ve
Çin'in uzun menzilli fûze
yapımında işbirliği
yapmadıklarmı ve Kuzey
Kore'den de destek
almadıklannı açıkladı.
Çin de raporda yer alan
Çin'in Pakistan, Kuzey
Kore, Libya ve Iran'a
askeri teknoloji
transferiyle ilgili
açıklamalannı yalanladı.
İspanya'da hükümet ve muhalefet, örgütün eylemlerine karşı işbirliği karan aldı
ETAVa karşı terör yasası• Bask bölgesinin
bağımsızlığı için
savaşan ETA örgütünün
eylemlerinin sıklaşması
üzerine hükümet ve
iktidar anti-terör yasası
üzerinde çalışıyor.
Dış Haberier Servisi - tspan-
ya"da Bask bölgesinin bağımsız-
hğı için savaşan ETA örgütünün
eylemlerinin artmasının ardından
dün hükümet ve muhalefet parti-
leri acil antiterör toplantısı yaptı.
ETA'nın dün düzenlediği gösteri-
de ise örgütün siyasi kanadı Eus-
kal Herritarrok'un bir lideri gözal-
tına alındı.
Geçen salı Bask bölgesinin ku-
zeyindeki Bilbao'da, saldın ha-
zırlığı yapan 4 ETA militanı, bir
aracın içinde ellerindeki bomba-
yı kurcalarken bombanm patla-
ması sonucu ölmüşlerdı. tşadamı
Jose Maria Korta, aracına konu-
lan bombanm patlaması sonucu
yaşamım yitirmiş, Madrid'deki
patlamadaysa 6 kişi yaralanmış-
tı. Başbakan JoseMariaAznarli-
derliğindeki Halkçı Parti ve Jose
Luiz Rodriguez Zapatero başkan-
lığında muhafelettekı Sosyalist
Parti, dün ETA'nın eylemlerinin
önlenmesine yöneük antiterör top-
lantısı yaptı.
Toplantıda, artış gösteren ETA
eylemlerine karşı alınacak önlem-
ler ve antiterör yasası ele alındı.
Binlerce kişi önceki gün ETA'nın sakhnlanna karşı başkent Madrid'de protesto gösterisi yapü. (REUTERS)
Ana muhalefet lideri Zapatero,
iktidann, terörün önlenmesine yö-
nelık sıkı önlemleralınmasmı ön-
gören antiterör yasasına tam des-
tek verdiklerini ve yasarun bir an
önce yürürlüğe konulması için el-
lerinden geleni yapacaklannı be-
lirtti.
tki parti lideri, şiddete karşı iş-
birliği yapacaklannı ve ETA'ya
boyun egmeyeceklerini söylediler.
Önceki gün de Içişleri Bakanı
Jaime Mayor Oreja başkanlığın-
daki üst düzey antiterör birimle-
ri ve polis yetkilileri, ETA'ya kar-
şı almacak acil önlemleri tartıştı-
lar. ETA'nın amacının Ispanya'yı
yönetilemez hale getirdiğini belir-
ten Oreja, halka şiddet dalgasına
karşı "derookratikdireniş'' çağn-
sı yapö.
Antiterör toplantısının ardın-
dan ETA yandaşlan dün çeşitli
kentlerde, tutuklu örgüt militan-
lannın Bask bölgesindeki ceza-
evlerine sevk edihnesi isteğiyle
ve araçlanndaki bombanm patla-
ması sonucu ölen 4 militanı anmak
için gösteriler yaptılar.
ETA'nın siyasi kanadı Euskal
Herritarrok'un üyeleri ve liderle-
ri Pamplona'da, 4 militan için an-
ma gösterisi düzenlediler. Polisin
bazı ETA militanlannm kimlikle-
rini denetlemek istemesi üzerine
olaylar çıkarken Euskal Herritar-
rok'un liderlennden Juan Kruz
Aldasoro gözaltına alındı.
Aym kentte, önceki gün öldü-
rülen Ispanyol subay için de an-
ma töreni düzenlendi. Subayın
anısuıa beş dakikalık saygı duru-
şunda bulunan yüzlerce kişi, "Ka-
tfl ETA", "tspanva'nın çöplerT
diye bağırdı.
Fransa'dan destek
ETA militanlan önceki gece ve
dün sabaha karşı da çeşitli bölge-
lerde molotofkokteylleriyle iki
otobüsü ve bazı binalan yaktılar.
Öte yandan, Fransa Içişleri Ba-
kanı Jean-Pierre Chevenement,
tspanya Içişleri Bakanı Jaime Ma-
yor Oreja'ya yazdığı mektupta,
Paris yönetiminin Madrid yö-
netimine, ETA'ya karşı tam des-
tek verdiğini bildirdi.
ALMANYA'DA ÇAUŞMA GRUBU OLUŞTUBULDU
Aşın sağcı NPD'nin
kapanması için ilk adım
Dış Haberier Servisi - Son zamanlar-
da artan ırkçı saldınlara karşı acil ön-
lem çağnsı yapılan Almanya'da, ırkçı-
lıkla savaşım atağı kapsammda somut
bir adım atılarak aşın sağcı Ulusal De-
mokratık Parti'nın kapatılması yönün-
de çalışmalar başladı.
Federal hükümetin ve
16 eyaletin temsücilerin-
den oluşan bir çahşma
grubu, bugünpartinin ka-
patılmasıyla ilgili görüş-
melere başhyor. Çahşma
grubu, NPD'nin kapatıl-
masının Ahnan anayasa-
sına göre mümkün olup ohnadığını in-
celeyecek. Bir içişleri bakanlığı yetki-
lisi, partinin yasaklanmasının koşulla-
nnın çok iyi incelenmesi gerektiğini, ya-
sa tasansuun anayasa mahkemesı tara-
fından geri çevrihnesi durumunda aşı-
n sağın daha güçleneceğini söyledi.
• Çahşma grubu,
aşın sağcı NPD'nin
kapatılmasının
anayasaya uygun
olup olmadığını
incelemeye
başlayacak.
Anayasa mahkemesi, bir partinin de-
mokrasi ya da ülkenin zaranna eylem-
lerde bulunduğuna hükmedilmesi du-
rumunda partiyi kapatabiliyor. Ülke-
nin en büyük aşın sağcı partisi olan ve
Neo-Nazilerle yakın ilişkisi bulunan
NPD'nin 6 bin üyesi bulu-
nuyor. Yüzde 5'lik barajı
aşamadığı federal parlamen-
to ya da eyalet parlamento-
larında ternsil edılmeyen par-
ti, düzenli olarak gösteriler
ve yürüyüşler düzenliyor.
Polis, ırkçı saldınlara kar-
şı güvenlik önlemlerini art-
tınrken önceki gece Eisenach kentin-
deki bir Türk lokantasına düzenlenen
saldınyla ilgili olarak 19 yaşında bir
NPD üyesi tutuklandı. Naumbergken-
tindeyse bir Mozambikliyi döverek öl-
düren 3 genç Neo-Nazi ise 22 Ağustos'ta
mahkemeye çıkanlacak.
Putin 'den kurbanların anısına çiçek Rusya'nm baş-
kenti Mosko-
va'daJd bir altgeçitte geçen pazartesi meydana gelen paüamada ölenlerin savısı 8'e yük-
seidL Rusya Devlet Başkanı YTadimir Putin, dün padamanın meydana geldiği yeri ziya-
ret ederek çiçek bırakü ve ölenlerin yakmlannı avutmaya çahştı. Patfamada 97 kişi ya-
ralanmışü. Yarahlaruı 61'i hâlâ hastanede tedavi görüyor. (Fotoğraf: REUTERS)
venezüella lideri irak'ta
Chavez,
ABD'yi
dinlemedi
• Venezüella Devlet
Başkanı Hugo Chavez,
Saddam Hüseyin'le bir
araya geldi.
Dış Haberier Servisi - Venezüella
Devlet Başkanı Hugo Chavez,
ABD'nin İcarşı çıkmasına
karşın dün Irak'a giderek
Körfez Savaşı'ndan bu yana
bu ülkeyi ziyaret eden ilk lider
oldu. Petrol Ihraç Eden
Ülkeler Birliği'nin (OPEC),
gelecek ay başkent Caracas'ta
düzenlemesi öngörülen zirve
toplantısına hazrrlık amacıyla
OPEC ülkeleri gezisine çıkan
Chavez, Iran'daki temaslannı
tamamlayarak Irak'a geçti.
Chavez, başkent Bağdat'm 190
kilometre kuzeydoğusundaki
Munzuriye sımr kentinde, Irak
Devlet Başkan Yardımcısı Taha
Yasin Ramazan, Petrol Bakanı
Amir Raşid ve diğer üst düzey
yetkililer tarafından törenle
karşılandı. Askeri helikopterle
Bağdat'a giden Chavez, dün
öğleden sonra Devlet Başkanı
Sarirtam Hüseyin ile bir araya
geldi.
Washington'dan tepki
Washington yönetimi, Chavez'in
OPEC ülkelerine yaptığı gezi
programına, 1990'danberi
uluslararası yaptınm uygulanan
Irak'ı da alması nedeniyle
Chavez 'i eleştirmişti. ABD
Dışışlen Bakanlığı Sözcüsü
Richard Boucber yaptığı
açıklamada, "Bir demokratik
üderin bir diktatörü ziyaret etmek
için Bağdat'a gitmesi doğru değiL
Bunun kesinlikle uygunsuz
okiuğunu düşûnüyoruz"
demişti. Irak ziyaretinden
vazgeçmeyen Chavez ise
ABD'nin tepkisini
"aptaka" olarak nitelendirmişti.
Chavez, dün Bağdat'a
gitmeden önce Tahran'da mv nn !
düzenlediği basın toplantısında,
"Biz bağunsız ve özgür bir ülkeyiz
ve Idmse bize ne yapmamız
gerektiğini söyleyemez. Bu bûyûk
bir uhısa karşı saygKiznkür" dedi.
Irak Dışişleri Bakanlığı
tarafından yapılan açıklamada,
Chavez'in ziyaretının "ABD'nin
yüzûnde patlayan bir tokat"
olduğu bildirüdi. Irak'taki
gazeteler de Chavez'in ziyaretine
geniş yer vererek Devlet
Başkaiu'nı cesaretinden ve
ABD'ye meydan okumasından
dolayı övdü.
ÖRÜŞ/Prof. Dr. I. REŞAT ÖZKAN (E. Müsteşar)
Türkiyei Ocak1996
tarihinde AB ile GB sü-
reci içine girdi. 6 Mart
1995 tarihli OKK, Türkiye açısın-
dan, cumhuriyet tarihinin en ağır
betgesidir. Türkiye'yi AB karşısında,
tam anlamıyla, tek taraflı yükümlü-
lükler içine sokan ve özellikle dış tı-
caret açısından AB'ye ve Brüksel'in
bu konuda alacağı kararlara kayıt-
sız şartsız uyulması zoaınluluğu ne-
deniyle tek taraflı bir bağımlılık iliş-
kisinin muhatabı haline getiren bu
karar, asltnda, AB'ye karşı bir hiç kar-
şılığında elden çıkanlmış bir büyük
koz ve verilmiş bir büyük ödündür.
Bu karar, öte yandan, karşı tarafın,
yani AB'nın üstleneceğı mukabil yü-
kümlülüklerte dengelenmemiş dup
Türkiye Cumhuriyeti'nin dayandığı
en önemli ilkelerden birisi olan "ba-
ğımsızlık" kavramı ile de çelişmek-
tedir.
Konu, toplumun çeşitli zeminle-
rinde, uzunca bir sure, tartışma gün-
deminin öncelikli bir maddesi olma
özelliğini korumuş olmakla biıiikte,
siyasal alanda yeterince tartışılma-
mış ve bu durum, konunun gerçek
anlamda bir bilimsel tartışma süre-
cini geçirmesini engelleyen başlıca
unsurlardan birisi olmuştur. GB'ye
dahil olmak, iç siyaset alanında,
"AB üyesi oluyoruz" gibi, kamu-
oyunu yanlış oluşturmayı ve halkı al-
datmayı amaçlayan, en azından,
göze alabilen emsalsiz(!) bir popü-
list söylemin attında hoyratça ve bu
ülkenin çıkarian aleyhine, acıma-
sızca kullanılmıştır. GB, aslında,
AB'nin kendi üyeleri için oluşturdu-
ğu şablona işleriik kazandıran me-
kanizmanın adıdır ve söylediğimiz
gibi kendi üyelerinin olası gerekçe
ve gereksınimleri göz önüne alınmak
suretıyle tasarlanmıştır. Nitekim, GB
süreci içine gıren üyeler için, bu sü-
recin işletilmesi nedeniyle doğabi-
lecek zararları karşılamak üzere,
AB'nin kendi içinde oluşturduğu
çeşitli fonlar da bulunmaktadır, ama
bu fonlardan ve benzeri olanaklar-
dan yararlanma hakkı, yalnızca,
üyeler için vardır. Özetle, GB için-
de Türkiye için yalnızca yükümlü-
Avrupa Birliği ile ilişkiler: Gümrük birliği ve tam üyelik sorunu (2)
lükler vardır, ancak bunu dengele-
yecek haklar söz konusu değildir.
Tüm bu olumsuzluklanna karşın,
GB nedeniyle üstüne düşen yüküm-
lülüklerin, hemen hemen tamamı-
nı, büyük bedeller ödeyerek yerine
getirmiş ve getirmeyi sürdürmek-
tedir. İlk üç yıllık süre içinde, AB ile
Türkiye arasında dış ticaret açtgı, ül-
kemiz aleyhine toplam olarak 33
milyar ABD Dolan daha artmıştır.
Buna karşın, ülkeye yabancı ser-
maye ve yatınm mallan gırişinde
beklenen artış gerçekleşmemiş, da-
ha çok, tüketim mallanndaki itha-
lat patlaması ile ülkenin, zaten açık-
larla ayakta durmaya çalışan dış ti-
caret dengesi ciddi biçimde bozul-
muştur. Ülkemizin en büyük 500
kuruluşunun içinde bulunduğu du-
rum hakkında geçen günlerde ya-
pıfan açıklamalar, GB'nin ülkedeki
üretimi ne derecede olum-
suzca etkılemekte olduğunun
bir diğer kanıtıdır. GB süreci-
nin AB ülkeleri lehine bu şe-
kilde bir gelişme göstermesi
ve Türkiye'nin bu süreç bağ-
lamında üstüne düşenleri ye-
rine getimiesine karşın, 1997
Lüksemburg Zirvesi'nde AB tarafın-
dan tam anlamıyla dışlanmış oldu-
ğu unutulmamalıdır. Bu değeriendir-
me içinde, aslında, bu "karşın" söz-
cüğünün kullanılması pek deyerin-
de bir seçim değildir. GB yoluyla is-
tediklerini elde etmiş olan AB'nin
Türkiye'yi üye ya da aday yapma-
stnı bektemek gerçekçi değildi. Çün-
kü böyte bir durum, AB açısından
birtakım yükümlülüklerin üstlenil-
mesi anlamında olacak ki, o günün
koşullan içinde AB'nin kendi açı-
sından boyle bir ilave yükün altına
girmesi için bir gerekçesi ve gerek-
sinimi de yoktu.
AB, başından beri Türkiye'yi üye
yapmaya niyetli değildi ve bu niyet-
sizliklerinde herhangi bir değişiklik
gözlenmemekteydi. Bugün gelmiş
bulunduğumuz nokta itibarıyla da,
AB'nin anlayış ve pianlannda her-
hangi bir değişiklik yoktur. Ancak bu
arada, Eyiül 1999 tarihli AB Komis-
yonu karan ve onu izleyen süre için-
de gerçekteşen sürece de değinmek
kaçınılmazdır.
Lüksemburg karariannın ardın-
dan AB ile siyasal diyaloğunu, çok
yerinde ve doğru bir kararla askıya
almış olan Türkiye'ye, bu tarihte
adayiıkyolunun açılabiieceğine iliş-
kin bazı açık mesajlar verildi, ancak
Türkiye, bunun altında yatan gerçek
nedenleri yeterince irdeleyip değer-
lendiremedi ve AB'nin bu çıkjşının
asıl amacını tam anlamıyla göre-
medi. Çünkü Türkiye, daha önce-
den, Aralık 1999'da yapılacak olan
Helsinki Toplantısı'nın ilişkilerdeki
son dönemeç olabileceğini açıkça
söylemişti ve AB böyle bir olasılığı
göze alamazdı. AB, bu nedenle
önündeki birkaç aylık bir süre için-
bilirdi; Türkiye, AB'den Yunanistan
ile aramızdaki mevcut ve çoğun-
lukla Ege üzennde odaklaşan sorun-
lara taraf olmamasını ısteyebilirdi;
Türkiye, Kıbns Rum Yönetimı'nin
(KRY) yapmış olduğu üyelik başvu-
rusunu, uluslararası hukuku -1959
ve 1960 Londra ve Zürih Antlaşma-
lan- hiçe sayarak kabul etmiş ve iş-
leme koymuş olan AB'den bu sü-
reci dondurmasını, en azınıdan, Kıb-
nsta siyasal bir sonuca ulaşılmadan
ve Türkiye, AB'ye üye olarak dahil
olmadan Kıbns'ın üye yapılmayaca-
ğının garantisini isteyebilirdi; Türki-
ye adaylık sürecinin başlatılışı ve iş-
leyişi için, öteki on iki aday ülkeye
uygulandığı gibi bir takvim ve pla-
nın ortaya konmasını isteyebilirdi.
Türkiye bunlann hiçbınni yapmadı
ve yapamadı. Ülke dahılındekı ba-
zı çevreierin dolduruşlan ve o çok
Yunanistan, Türkiye ile arasında var olan "Ege" odaklı
sorunJardan hiçbirisini Türkiye ile görûşmeler yoluyla
çözüralemekten yana değildir. Çünkü Yunanistan, özellikle
Avrupa Birliği'ne kaüldıktan bu yana Türkiye ile diyaloğu
tam anlamıyla kesmiştir.
de bir nabız yoklamayı seçti ve ade-
ta Türkiye'nin kararlılığını sınayarak
Türkiye tarafından takınılabilecek
tavn deşifre etmeye çalıştı. Türkiye
Eylül-Aralık 1999 tarihleri arasında
bir ikilem sergilemiştir. Bir yandan,
Helsinki'nin son dönemeç oiacağı
görüşünü yinelerken öte yandan da
Helsinki'de adaylığının ilanı için çe-
şitli destek arayışlanna girişti. Bu
ciddi bir ikilem, içinde bulunulan
ikircikli durumun bir göstergesiydi.
Oysa ki, Türkiye böyle bir destek
arayışı içine gireceği yerde, Helsin-
ki'de ilan edilecek adaylığını ancak
belli koşullarda kabul edebileceği-
ni ifade etseydi, Helsinki'de bugün-
kü olumsuzluklara sahip olmayan,
bütünüyle farkiı bir tablo oluştura-
bilirdi.
Türkiye, AB'den geçmiş yüküm-
lütüklerini yerine getirmesini isteye-
alıştığımız "zafer" yaygaralan için-
de Helsinki'ye gefindi. Şimdi akla bir
soru gelebiltr "Pekâlâ, Türkiye bun-
ları neye dayanarak isteyecekti;
bunlan istemeyi elindeki hangi ko-
zuna dayandıracaktı?" Bunun ya-
nıtı, Eylül 1999 tarihli AB Komisyo-
nu öneri karannın attında yatmak-
tadır.
AB, Aralık 1997'de Türkiye tara-
fından askıya ahnan siyasal diyalo-
ğun ardından, bu kez Aralık 1999'da,
Türkiye tarafından GB'nin de askı-
ya aiınması, en azından, gözden
geçirilmesi hamlesi ile karşı karşı-
ya kalabilirdi. öte yandan, siyasal
diyaloğun askıya alınmasının ardın-
dan, Türkiye ile ABD arasında ge-
rek dış politika ve güvenlik ve ge^
rek ekonomik ve ticari konulardaki
yakmlaşmanın daha fazla kendi aley-
hine gelişmesine göz yumamaz,
yüzyılımızın en önemli rekabet ala-
nı olacağı daha şimdiden belli olan
Orta Asya ve Kafkasya'daki orta ve
uzun vadeB çıkarlannı, konunun Tür-
kiye boyutunu ihmal ederek yete-
rince koruyamazdı. Bunlara ek ola-
rakTürkiye, Avrupa'nın güneydoğu-
sunda, Ortadoğu, Orta Asya ve Bal-
kanlar üçgeni içinde, AB'nin güven-
liği ve ötekı çıkarian açısından çok
önemli bir askeri ve stratejik güç
idi. Işte, bütün bunlar, AB için vaz-
geçilmez önceiikleri ve göz ardı edi-
lerneyecek konulan kapsamakta ve
beraberindeki riskleri de içermek-
teydi, ancak Türkiye bu fırsatı de-
ğerlendiremedi.
Yunanistan ve AB
ilişkıleri ve Türkiye
Yunanistan AB'ye aday olduğun-
dan bu yana, gerek adaylığı ve
gerek üyeliği boyunca AB'den,
başta parasal konular olmak
üzere, çok önemli çıkariar el-
de etmiştir ve de etmektedir.
AB içinde, AB'ye katkı yapan-
dan daha ziyade AB'ye eko-
nomik ve parasal yükler geti-
ren birülkedir. Böyle birdurum
içinde, AB'nin mevcut parasal yü-
künü taşıyan, başta Almanya ol-
mak üzere, öteki üyelere karşı kul-
lanabileceği elinde fazlaca bir ko-
zu yoktur ve onlar tarafından belir-
lenecek politikalara, bir anlamda,
ister istemez uymak zorundadır.
Ne coğrafik konumu, ne stratejik
önemi ve ne de sahip olduğu do-
ğal kaynaklar bakımından, ne bu-
gün ve ne de gelecekte, AB'ye
önemli bir potansiyel sunabilme ve
katkılar yapabilme şansına ve ola-
nağına sahip değildir. Yunanistan'ın
AB içinde Türkiye'ye karşı takına-
cağı tavır, netice olarak, AB'nin ge-
nel tavnyla uyumlu olmak zorunda-
dır. Bununla biriikte, AB veYunanis-
tan, Türkiye'ye yöneftilecek politi-
kalar konusunda birbirlerini, kendi
çıkarian doğrultusunda düzeysiz-
ce kullanmışlar, uyduruk bir "Yu-
ortamının içine Türkiye'yi
de çekmeyi başararak oyunlannı
sürdürmüşlerdir. Görüldüğü gibi,
Yunanistan'ın durumu bu sistem
tanımı içinde tam anlamıyla bir pa-
rametre özelliğinde olup bu özellik
bir yandan Ege'dekiyayılmacılıkve
Kıbns'ı Yunanlaştırma politikalan-
nın bir sonucu iken öte yandan da
AB'nin Türkiye'yi üye yapmama ni-
yeti olarak ortaya çıkan ve sistemin
bir parametresi olma özelliği ile des-
tek bulmaktadır.
AB ise ciddi bir ikilemin içindedir.
Biryandan Türkiye'yi üye olarak içi-
ne almak işine gelmez ve bunu hiç-
bir biçimde istemezken, öte yandan
da, Türkiye'yi kaybetmeyi göze ala-
mamaktadır. AB, işte bu ikilem için-
de, Türkiye'yi oyalamakta, hiçbir
önemli sonuca yol açmayacak ba-
zı girişimleriyle de zaman kazan-
maya çalışmaktadır.
Türkiye-Yunanistan
ilişkileri ve Kıbns
Türkiye ile Yunanistan ilişkilerini
daha önceden bu sayfalarda etraf-
lıca incelemeye çalıştık (5). Bu ne-
denle burada yeniden hiçbir aynn-
tıya girmeyeceğiz. Bununla biriikte,
özet olarak şunu söyleyebiliriz: Yu-
nanistan, Türkiye ile arasında var
olan "Ege" odaklı sorunlardan hiç-
birisini Türkiye ile görûşmeler yoluy-
la çözümlemekten yana değildir.
Çünkü Yunanistan, özellikle AB'ye
katıldıktan bu yana Türkiye ile diya-
joğu tam anlamıyla kesmiştir. Bugün
iki ülke arasında var olduğu ileri sü-
rülen diyalog süreci, suya sabuna
dokunmayan ve hiçbir soruna çö-
züm aramak ve bulmak yeteneğin-
de olmayan yapay birsüreçtirve bu-
nun sorumlusu da Yunanistan'dır.
Çünkü böylesi işlerine gelmektedir,
çünkü bu işlerin AB aracılığıyla çö-
zümüne bel bağlamışlar ve bunun
kendi çıkarianna olduğuna inanmış-
lardır.
Sürecek