14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS 2000 CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ StRMEN Demirel Sıvas'ta 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Sı- vas'a gitmjş ve bedelli askerlik görevini yapar- ken bıçaklanan yeğeni Murat Demirel'i ziya- ret etmiş. Süleyman Bey'in geniş ve ilginç bir aile çev- resi var. Kardeş, iş yaşamı dolayısıyla takibata uğrar, hakkında kredi yolsuzluğu ile ilgili haberier ya- yımlanır vs. vs. Yeğenlerden biri, daha genç yaşında, mobil- ya diye sunta satarak devleti dolandınr. Dolandırır da ne olur? Yatar çıkar, iş hayatına yeniden girer, üstün hünerlerini yeniden sergiler. 0 dolandırıcılığı ortaya çıkaran Uğur Mum- cu ise bomba ile öldürülür, devlet de Mum- cu'nun katilini bulmaz, bulamaz. Devletin başındaki çeşitli kişiler aciz kalııiar. Çünkü onlar neleri, neden bilmemeleri gerekti- ğini çok iyi bilirler. Süleyman Bey'in hısımları da bir âlemdir. Çankaya'nın kazanından yemek yer, olmadık iş yapar, sonra Çankaya'nın mutfak masrafını kar- şıladıklannı ileri sürerier. Çünkü devlet ve Çankaya'yı çiftlikleri gibi gö- rürîer. Süleyman Bey'e bir şey soracak olursanız, yanıt da hazırdır; "Verdimse ben verdim.. ne ol- muş?" • • • . Yeğen Murat Demirel de aile gelenegine uy- gun davranıp iş hayatına atılır. Bir zamanlar sa- hibi olduğu Egebank'ın 400 mılyon dolar para- sını götürür, bir sürü off-shorezede çıkar orta- ya; Murat Bey, ütülen paralara, hayatı söndü- rülenlere karşın tatlı yaşamını sürdürür. Demirel'in damgası bulunan rejimin sultası altındaki Türkiye'de bunlar umuru adiyedendir ve Murat Demirel, Demirel ailesinin öbür fertle- ri gibi itibarlı, onuriu bir işadamıdır. Demirel, bu aileyi sever. Onlara ters gelmeyecek, kimi bulunduğu iş- veren kurumlanndan da atılmış işadamlarını da katar yanlanna ve Çankaya'da "aile resmi" çek- tirir. Bütün bunlar kamuoyunun bir kesimine ve si- yasal dehalanmıza hiç ters gelmiyor olmalı ki, Süleyman Bey'in Çankaya'da bir dönem daha otunması, rejimin istikrarının güvencesi sayılır, anayasa değişikliği için kollar sıvanır, ama oyun yanm kalır. "Realpolitik"\ çok iyi öğrenmiş olan Demirel, bu kez hesaplarını yanlış yapmıştır. Demirel, Çankaya'dan yeni politik ufuklara yelken açmak niyetiyle aynlır. • • • Süleyman Bey, Güniz Sokak'ta yeni hesap- lar peşindeyken hortumlanan Egebank'ın sahi- bi, şaibeli Murat Demirel bıçaklanır ve amca hemen Sıvas'ın yolunu tutar. Süleyman Bey üzgündür. yeğeni için demeç verir. "Epeyzamandırhedefgösteriliyordu, ağır tahrik vardır hakkında, yargısız infaz böyle yer- lere gider" buyurur. Garip bir ülkedir Türkiye; Egebank gibi olay- lar suçlanmaz da eski Cumhurbaşkanı tarafın- dan, bu pisliğin ve faillerinin ortaya serilmesi ağır tahrik olarak nitelenir. Süleyman Bey Sıvas'taki yargısız infazı eleş- tirmiş. Acaba bunu yaparken Sıvas'ta yargısız infaz ile diri diri yakılan 38 kişiyi anımsıyor mu? Acaba o ağır ve yoğun tahriklerie, yedi saat süren gösterilerle hazırlanıp kotanlan yargısız infaz sırasında, Çankaya'da daha çiçeği bur- nunda bir Cumhurbaşkanı iken ne yaptığını, ne dediğini de anımsıyor mu Süleyman Bey? Anımsamıyorsa, anımsatalım: Kılını bile kıpırdatmıyor; Çankaya'dan, sanki yalnızca yakanlar vatandaşmış, yananlar değil- miş gibi talimat veriyordu: "Vatandaş ile güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeyin!" Aydın Erten yaşamını yitirdi tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Eski Gül- tepe Belediye Başkanı ve 18 Nisan seçimlerin- de CHP tzmir 1. Bölge milletvekili adayı Aydın Erten, tedavi gördüğü Ege Üniversitesi Hasta- nesi'nde dün yaşamını yitirdi. 35 yılı aşkın bir süre- dir CHP'de politika ya- pan Aydın Erten, 1973- 1980 yıllan arasında iki dönem Gültepe Beledi- ye Başkanlığı yapmış, siyasi yasaklı olduğu 17 yılın ardından da 1998'de CHP Izmir ll Başkanlığı'na aday ol- muştu. Erten, Ege Üni- versitesi lktisadı ve Ti- cari Bilimler Fakülte- sı'ndeki öğrencilik yıl- larında da öğrenci cemi- yeti başkanlığı görevini yürütürken, Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı Dönem Başkanlığı ve genel kurul üyeliği de yaptı. 68 kuşağının simge isimlerinden olan Er- ten'in cenazesi bugün Alsancak Hocazade Ca- mii'nde kılınacak öğle namazının ardından Gültepe Toros Mezarlı- ğı'nda toprağa verile- cek. Diyanet Vakfı'nın yayınlan, cumhuriyet ve rejim karşıtı 'bilimsel eleştiri'lerle dolu Kitaplarla laisizm düşmanbğıBARIŞDOSTER Kitaplanyla şeriata göre kadınlann nasıl dövüleceğini öğreten, Türk or- dusunu ulusun değil, belli bir cephe- nin ordusu ilan eden Türkiye Diyanet Vakfi Yayınlan, cumhuriyete saldıran, kadmlan ikinci smıf olarak gören, devletin kurumlannı hedef gösteren eserlerle dolu. Laik cumhuriyetin bir kurumunun yan örgütü olmasuıa karşın, cumhu- nyet ve Atatürk karşıtı eserlerle sık sık kamuoyunun gündemıne gelen ve eleştin alan Diyanet Vakfı Yayınla- n'nın pek çok kitabında, cumhuriyet, laiklik, Atatürk ve Atatürkçüler, 'bi- Ihnsel eleştin' adı altında hakarete uğ- ruyor. Felsefe bölümünde öğretim üyeliği de yapmış olan Fehmi Bay- kan'ın 'Aydınlanma Czerine Bir Der- kenar" adlı esennde, aydınlanma dü- şüncesi ve bu düşünceyı savunanlar yerden yere vuruluyor. Kitabında ya- zılı özgeçmişine göre, Hacettepe Üni- versitesi Felsefe Bölümü'nde öğretim üyeliği de yapmış olan Baykan'ın gö- rüşleri şöyle: "Gazi, mahımunuz, saltanat ve hi- lafeti yıkarken rüm OsmanJı müesse- selerinive dini dünya görüşünü de kül- Hyen red ve terk etti. Garp tannsının teknğinde tevhid sağlandı. Uneroi,une toi, une foi (Tek kral, tek kanun, tek i- man). Cumhurtyetk ihdas edilen yeni siyaset ve topluluk nizamının dünya Tuna. tartışmalara karısmak istemediğini söyledi 'Türkiye'nin en hassas konulannı ele aldım' İstanbul Haber Servisi - tstanbul Üniversıtesi Edebiyat Fakültesi Sosyolojı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Korkut Tuna, 'orduya karşı oimadığuu, Diyanet Işleri Başkanlığı'nın başına örülmek istenen çorap' nedeniyle gündeme geldiğini öne sürerek bu tartışmalara bulaşmak istemediğini belirtti. Korkut Tuna, Diyanet Vakfı Yayınlan'ndan çıkan 'Baüh Bilginin Ekştirisi Üzerine' adlı kitabıyla gündeme gelmışti. Tuna, kitabında yer alan, "Son olarak kullamlan işaretler ve kıyafetlerdeki değişiklikler. ordunun bir milletin değil bir cephenin ordusu olduğunu göstermektedir'' ifadesi nedeniyle tepkı çekmışti. 1Ü Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Korkut Tuna, kitabuıda bilgi sosyolojisini incelediğini savundu. Kitabında özgeçmişine yer vermeyen ve akademik unvamnı kullanmayan Tuna, muhafazakâr ve Türk-Islam sentezine yakın isimlerin etkın olduğu sosyoloji bölümünde bağnaz isimlerden değıl. 'fazla sivrümemeye dikkat eden'. 'dengeleri gözeten 1 , 'makul görünmeye çanşan' isimlerden bın olarak tanınıyor. Tuna'mn, Said-i Nursi'ye olan hayranlığıyla da bilinen sosyolog Prof. Dr. Şerif Mardin ekolüne yakın bir isim olduğu söylenıyor. Tuna, kitabında Batılılaşma çabalannın tepeden inmeci bir yaklaşımla gerçekleştirilmeye çalışıldığını, etkileri ve sonuçlan düşünülmeden dayatıldığını savunarak "Bu durum, bir yanda belli bir amaçla yön veribnek istenen toplumfledevleti arasında belli kopukluklara yol açarken diğer yanda ortaya konan ısrar ve dayatmalar genel olarak bir yabancılaşmaya ve belirti ideolojik tutumlara yol açmaktadn-" görüşünü dile getiriyor. Eserinin yanlış yönlere çekildiğinı savunan Tuna ise gazetelerde yer alan haberi yapan ANKA Ajansı'nı eleştırerek başhğın yanlış atıldığını, kitabuun tamamının incelenmedığini öne sürüyor. Eserin bilgi sosyolojisı kitabı olduğunu, küreselleşmeden Batı'ya, bilginin yayılmasından Batıh bilginin dayanaklanna kadar pek çok güncel konuyu incelediğini ıfade eden Tuna, "Kitabımı daha önce ünrversite basmışo. Diyanet İşkri'nin dûzenlediği bir toplannda bilimseüikte neterin değiştiği konusunda teblig verdim. Tebtiğün çok begenilince kitap olarak basmau önerdüer. Ben de kabul ettinT dıye konuşuyor. Eserinde tepkı çeken ıfadelennde ashnda NATO-Doğu Bloku aynmını vurgulamak istediğini öne süren Tuna, kıtaptakı konuların Türkiye'nın en temel ve hassas konulan olduğunu dıle getınyor. Korkut TAına, 'Baülı Bilginin Eleştirisi' adh Idtabuı yazan. NATO askeri komite toplantılan Atina ve îstanbul'da 11-17 Eylül'de yapılacak Kıvnkoğlu Yıuıanistan'a gidiyorANKARA/ÇANAKKALE (Cumhuriyet) - NATO'nun asken komite toplantısı bu yıl 11-17 Eylül tanhieri arasında Atina ve Îstanbul'da yapıla- cak. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Krvnkoğ- lu, toplantıya katılmak üzere Atina'ya gıdecek. Yunanıstan Genelkurmay Başkanı Ma- nusos Paraghıdakis de toplan- tmın ikinci ayağmın yapıla- cağı fstanbul'a gelecek ve iki- li temaslarda bulunacak. 1. Lekton Banş ve Dostluk Şö- leni Babakale'de yapıldı. Türk-Yunan yakınlaşması- na destek amacıyla düzenle- nen şölende, iki ülke öğrenci- len banş meşaleleri yaktı. 17 Ağustos depreminden sonra Türkiye ile Yunanistan arasuıdaki yakınlaşmanın ar- dından dıplomatık düzeyde gerçekleşen ikili temaslar için askeri zemin de oluşuyor. Türk ve Yunan genelkurmay baş- kanlan, eylül ayında karşıhklı zıyaretleryapacaklar. Orgene- ral Kıvnkoğlu, NATO askeri komite toplantılarına katılmak üzere eylül ayının ikinci hafta- suıda Atina'ya gidecek. 6 gün sürecek komite toplantüannuı ilk 3 günü Anna'da, diğer 3 gü- nü de Îstanbul'da yapılacak. NATO ılk kez askeri komite toplantılannı bu yıl ıkı ayn ül- kede yapıyor. NATO'nun ortak sorunla- nnm yanı sıra ikıli temaslar- da Türkiye ve Yunanistan ara- sındaki sorunlann da ele alın- ması beklenirken, askeri kay- naklar somut bir sonuç çık- masa da bu tür görüşmelenn yapıhyor olmasının ıhşkıle- rin geliştirilmesi yönünden önemine işaret edıyorlar. Türkiye'mn batısındaki en uç nokta olan Babakale'de düzenlenen şölende ise "37. Troya FestivaH" etkınliklen- nın açılışı da yapıldı. Şölen- de, Türk ve Yunan halk dans- lan ekipleri gösteriler sundu. Yunan halk danslan ekipleri- nin, Zeybek, Köroğlu At Dansı, Ayşe'nın Dansı gibi oyunlaroynaması, Babakale- lıler tarafından uzun süre ayakta alkışlandı. Banş meşaleleri Gecede, Babakale surlan- nın üzerınde Türk ve Yunan öğrenciler banş meşaleleri yakarken, Babakaleli balıkçı- lar teknelerle denize açılarak teknelerin ışıklannı yakıp söndürdüler. Havai fişekgös- İsveç y te kadına şiddet artsyor GÜRHANUÇKAN STOCKHOLM - Parlamentosundaki kaduı milletvekili oranı yüzde 43 olan ve kabinesinin yansı kadın bakanlardan olu- şan îsveç'te kadınlara yönelik şiddet olay- lanndaki büyük artış halkı kaygıiandınyor. Son olarak polis tarafindan yapılan yeni bir açıklama bu kaygıyı arttırdı. Bu yılın mayıs, haziran ve temmuz aylannda yal- nızca Stockholm'de tam 127 rrza geçilme olayı gerçekleşti. Geçen yıl aynı süre için- debusayı 105 'ti. Irzına geçilenlerden 18'i 15 yaşuıdan küçük kız. Polis temsilcileri, kadınlara geceleri tenha yerlerden geçme- melerini ve yalnızca güvenilir firmalann taksileriyle evlerine dönmelerini salık ve- riyor. Ne var ki, gündüzleri tren istasyonu gibi yerlerde de cinsel tecavüzün ve bu yönde girişimlerin artması, saldırganlann giderek daha gözüpekleştiğini gösteriyor. Öte yandan, ülkede yapılan geniş kap- samlı bir araştırma, her 10 kadından 4'ünün en az bir kez bir erkek tarafindan dövüldüğünü veya dayak tehdidine hedef olduğunu gösterdi. Doçent Gun Heimmer ile araştırmacı Eva Lundgrenin 18-64 yaş arasındaki 10 bin kadınla yaptığı ankette, îsveç'te yaşayan 15 yaşuıdan büyük ka- dınlann yüzde 40'ının en az bir kez dövül- düğü sonucunu ortaya çıkardı. Evli veya evli ohnayarak beraber yaşadığı erkekten aynlmış olan kadınlarda bu oran daha da yüksek: Yüzde 46. tenlennın yapıldığı gecede, Midilli Adası'nuı Molivos ta- til beldesi sakinleri de ışıkla- nnı yakıp söndürerek dostluk mesajlanna karşılık verdi. Midilli Adası'mn Kollani Belediye Başkanı Aristovulos Elefterio'nun da katıldığı şö- lende konuşan Çanakkale Be- lediye Başkanı tsmail Özay, son 40-50 yıldır "bir el uzak- hğındaki, göz uzakuğuıdaki" Ege'nin iki yakasının birbi- rinden uzak tutulmaya çalı- şıldığını belirterek şunlan söyledi: "Oysa bizler ne uzakhğma inanmışbk. ne de karanbğa_ Bu yaklaşunlan endişeyle iz- lediLOzellikleson 1 yıkiır ba- nş ve dostluk yanhlan sesleri- ni daha çok yükseltiyor. Bu, banş ve kardeşok adına umut verickür, sevindiricidir. Örne- ğin bu festivale Türk-Yunan dostiuğunun taşınmasuu halk istedL Bütün programlan halk organize etti. Türk hal- kının Anadolu'dan uzatüğı banş ve kardeşlik eline, Ege'nin diğer yakasuıdaki Lesvoslu banşsever halk el uzattL Türk ve Yunan halk- lannın banşsever önderkrini kutiuyorum." göriişü ne olacakb? Dini dûnya görii- şü De ne ikame edilecekti? Buna'ilim' dendL (En Hakiki Mürşit), akıl dendL Bab felsefesine aşina olanlar ise 'Ay- dınlanma' dedfler, diyorlar." Aydınlanma felsefesi diye bir felse- fenin olmadığı öne sürülen kitapta, cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Türkiye'de, 'laik brahmin sınnVnın halkı eğitmeyi ve dünya görüşü- nü belirlemeyi tekeline aldığı sa- vunuluyor ve şöyle deniliyor: 'Halkın görüşlerini beliriiyoriar' "Daha önce de beurttiğirn gibi, bizim laik brahminlerin üç mez- hebi, yani Atatürkçüler, solcular ve überaller bazı meselelerde kendi aralannda ihrüafa düşseler bile, 'Aydınlanma felsefesını' be- nimseyip, hürmet etmede mütte- fiktnier. Bu mezheplere mensup olanlannkalitesizleri Aydınlan- ma felsefesınden" bihaberdir, a- ma bu istikamette ihdas edilmiş olan 'bilim', 'akıl', 'çağdaşlık', 'laiklik', 'laisizm' vb. sloganlan bflir bilmez kullanıp. millete laf Ue nizamat verme\e kalkarlar. Bu zümrelerin daha ehil olanlan ise açıkça, Aydınlanma' ilkele- rinden bahsederler" 'Çağdaş laikler putperest' Kitapta, Aydınlanma felsefesi efsane olarak nitelenerek "Put- perestKk sadece tahsilsiz insan- larda görülen bir durum değil- dir. kendilerini entelekrüeL aydın görenlerde de, hatta fîlozoflarda da yaygm olan bir insani zaafnr. Keza sadeceilkel dindariar değil, 'modern ateıstler' de, bizinı ate- istier (Atatürkçüler) de, çağdaş laiklerde, aynı şekilde, putperest- tirier" görüşüne yer veriliyor. Ataullah Bajezidof un 'İslam ve Medeniyet" ısımlı kıtabınm 'Aile' bölümünde de, Şir'atü'l- tslam adlı eserden alıntılar yapı- hyor. Kitapta şu görüşlere yer ve- riliyor: 'Kadın kocasmın hfikmü altindadır' "-..Çünkü kadın zayıfbümeB bir varukolup,-azçok- kocasımn hükmü aiündadn-. Koca, kansı tarafindan gelebDecek dil azarla- masuia karşı hoşgörülü davran- mah, sabırh ounahdır. Koca ile kansı arasında danışma, yahuz evle ilgili ailevi işlere aittir. Öteki önemli hususlarda ise yasaklan- mışOr." Mustafa Çetin Baydar ın 'İs- lam ve Rad\oTelevizyon' adh ki- tabında da, tslami Radyo Tele- vizyon (İRT)'nin kurulması is- temyor ve TRT'deki dini yayın- lann azlığından, ıçeriğinden ya- kınılıyor. TKT'ye suçlama Kitapta, "TRT,Iaisizmefevka- lade önem veren bir sistemin dev- let ehyle kunılmuş yaym organı- dn-" denilerek, TRT'nın 'dini ya- ymyapıyor gözükmesinin' bu ya- yınlann yapılmasına 'ihlasla' ınanmasından değil, 'demokrasi ve çoğulculuğun bir şartını şeklen yerine getinnek istemesinden' kaynaklandığı öne süriilüyor. Kitapta, "İslam Radyo Televiz- yon kurma cehdini anlatacak olan İslam bilginlerinin, başan için önce üç zümreyi hazuiama- lan gerekiyor. 1- İslam tebliğcile- ri, 2- İslam sermaye ve iş çevrele- ri, 3- Siyasal rejim" denilerek tRT'nin gerçek amacı hakkında dolaylı da olsa mesaj venliyor. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Bugün size bir gazeteci arkadaşım- dan söz etmek istiyorum. Arkadaşım Dr. Klaus Ther, Avusturya Devlet Te- levizyonu ORF için yayınlar hazırlıyor. Geçen mart ayında, ismi bir gazete- de bazı yabancı gazetecilerle birlikte Türkiye'ye girmesi yasak olanlar liste- sinde yer aldı. Klaus, Türkiye üzerine çokça program yaptı. Türkçeyi iyi bi- lir, çok sayıda Türk dostu vardır. Tür- kiye'de oldukça iyi tanınır. Avustur- ya'nın tanınan TV programcılanndan- dır. Türkiye'yi çok sever. Bu ülkeye gelip gitmekten, burada yaşamaktan zevk alır. Son olarak da Birecik Bara- jı'nın sulan altında kalan Zeugma üze- rine bir belgesel hazırlamak üzere Tür- kiye'ye gelmeyi planlıyordu. İsmi listede yer alınca beni aradı. Ben de Içişleri Bakanlığı'nı. Içişleri Ba- kanlığı'ndan böyle bir yasak olmadı- ğından söz ettiler. Klaus, bunun üze- rine yeniden Dışişleri Bakanlığı'nasor- du. "Yasak var" demışler. Ben de ye- niden Içişleri Bakanlığf na sordum. Bu kez "Evet varmış" cevabını verdiler. Yabancı Gazeteciye Yasak Benden, Klaus'un bir dilekçe vererek yasağı kaldırması talebinde bulunma- sını istediler. Utandım. Bir gazeteci meslektaşımdan, hak- kında hiçbir iddia öne sürülmediği hal- de, yasağı kaldırması için nasıl dilek- çe vermesini isteyebilirdim? Klaus, Avusturya Dışişleri Bakanlığı kanalıy- la, yasağın ne olduğunu ve neden ol- duğunu öğrenmek istedi. Bugüne ka- dar bir yanıt alamadı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se- zer'e bir mektup yolladı. Mektubun- da şunlan söyledi: "Say/n Cumhurbaşkanı, yeni tarzda bir siyasetadamı olarakgörülüyorsu- nuz. Hem kendi ülkenizde hem de kendi ülkenizin dışındaki birçok insan size büyük umutlar bağlıyor. "Bir Avusturyalı ve Türkiyeli gaze- teci olarak umudum, bana getin'lmiş bulunan yasağın, Türidye'ye giriş ya- sağının sizin desteğinizle kaldınlma- sıdır. "Ben bir gazeteciyim ve on sene- dir ülkenizle ilgili yaym yapmaktayım. Avusturya Devlet Televizyonu ORF için hazıriadığımyayınlann dengeli ve adil olduğunu düşünüyomm. Sıradan insanlarla ve aralannda Sakıp Sa- bancı, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve sizden önceki Cumhurbaşkanı De- mirel 'in de bulunduğu etkili kişilerte röportajlar yaptım. Sanatçılarta, su- baylaria ve gecekonduda yaşayan in- sanlarla röportajlar yaptım. Hepsini saymak uzun sürer, zamanınızı almak istemiyorum. "Şu noktayı açıklamam gerekiyor: PKK ile sürdürülmüş ve şu anda so- na ermiş bulunan mücadelede hiçbir zaman taraflı davranmadım. Ülkenizin güneydoğusunda birçok insanın üzü- cü kadeherine tanık olduğumu ise söylemeliyim. "Bu yılın mart ayından ben ülkeni- ze giriş hakkım yok. Adım, Türkiye Içişleri Bakanlığı'nin kara listesinde. Liste ilk önce sadece Sabah gazete- sinde yayımlandı. Sonra işverenim, Vryana'daki büyükelçiliğinize sordu. 0 da Ankara'ya sordu. Sonra, benim suçumun ne olduğu konusunda iki hafta içinde haberdar edileceğimiz yönünde garanti verildi. Dışişleri Ba- kanımızDr. Benita Ferrero-VValdner, yasağın sebebini öğrenmek ve kaldı- nlmasını sağlamak için bir mektup yazdı. Halen Ankara Büyükelçimiz Dr. Ralf Scheide bu konuyla uğraşıyor, fakat bir sonuç alamıyor. Yasağın ne olduğu dahi kendisine açıklanmıyor. "Sayın Cumhurbaşkanı, sizden ri- cam şudur: Meseleyı bir de sız göz- den geçirin. Bana yasağı getirenler, en azından beni ne ile suçladıklannı söylesinler. Yoksa kendimi nasıl savu- nabilirim? Kendimi ne için olduğunu söylenmeden cezaya mahkûm edil- miş biri gibi hissediyorum! "Herhangi birsuç işlediğim düşün- cesinde değilim! "Bu konuyu ele almanızı sizden tek- rar rica etmek istiyorum. "Yüksek, saygılanmla. "Dr. Klaus Ther." Alın size Türkiye üzerine bir imaj. Bir gazeteciyi gerekçe göstermeden, ha- inler listesine koyup Türkiye'ye sok- mayacaksınız. Yalnızca bir gazeteciye değil, çok sayıda gazeteciye bu mu- ameleyi yapacaksınız, ondan sonra da yurtdışındaki diplomatlara "Türki- ye'nin imajını düzeltın" diyeceksiniz. Seningazetecın bir ülkenin başba- kanına "Dallama" diyecek kadar edepsizlik ettiği halde, kimse onlara bir yasak koymayacak, ama sen saç- ma sapan, kım tarafindan, hangı ka- fa tarafindan yazıldığı bilinmeyen ra- poriaria biryığın gazeteciyi Türkiye'ye sokmayacaksın. Sonra da "Bizi yan- lış tanıyoriar" diyerek ortalığa düşe- ceksin. Dışişleri Bakanı Ismail Cem'e ithaf olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle