Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 2000 PAZAR
HABERLER
DUNYADA BUGİM
ALtSİRMEN
Plav, Ayran İsteyen
Kadın
Sevgili,
Fransız Sarayı'nın gölgeli güzelim bahçesine
bakan odada, AB dönem başkanı ülkenin büyü-
ketçisini dinlerken güneş henüz batmamıştı.
Kıbrıs ile 312. madde arasındaki aralıktan, pen-
cereden bir hınzır rüzgâr şöylesine dalıverdi içeri;
sehpanın üzerinde duran kâğıdı hışırdatırken be-
ni mazinin denizleri içinde bir denize, o denizlerin
ortastnda güneş altında bir sandala alıp götürdü.
Başkanlık divanının bildirisinde Kıbns için ne
denmişti de, üye ülkelerden biri bunu kabul etme-
diği için ortak bildiriye dönüşmemişti?
Bunu bilemeyecektim.
Ne gam!
Ben o sırada kürekte, poyraz göğsümü serinle-
tirken, düşümde evde beni bekleyen zeytinyağlı
ayşekadın fasulye, tepemde güneş, lacivert sula-
n yara yara, Kurbağalıdere'ye gidiyorum. Umu-
rumda mı Denktaş, umurumda mı TCK 312?
•••
Güneş batmadan, konuğumuzdan izin istiyoruz.
Kapıdan çıkar çıkmaz, hemen herkes cep tele-
fonlanna sarılıyor. Gazetelerden arabalar kapının
önünde...
- Sizi de bırakalım ister misiniz? diyortar.
- Yooo, sağ olun, ben şöyle Beyoğlu'na doğru
çıkacağım.
Nur u Ziya Sokağı'nın yokuşunu 180 adımda tır-
manıyorum.
Kulağıma, sanki aceleyle bir yere yetişecekmiş
gibi telaşla, oradan oraya uçuşan, Naum Duha-
ni kadar Beyoğlulunun hası, istiklal Caddesi yaz-
lannın demirbaşı ebabil kuşlannın sesleri geliyor.
Ev de boş, buzdolabı da... En iytsi bir yerierde
sürtmek...
•*•
Caddeye çıkınca, duraklıyorum. "Sağa dönmek
ya da dönmemek, şu anda bûtûn mesele bu. Sa-
ğa dönûp, Galatasaray'dan Taksim'e doğru yû-
rümeli, köykentin kalabalığının arasına mı dalma-
h, yoksa Beyoğlu'nun övey evlat bölûmü Galata-
saray-Tünel arasında, hülyayı bozmayacak asu-
de bölümde mi kalmalı?"
En iyisi Richmond Tepesi'ne çıkıp, güneşin ba-
tarkenki vehminden, camlarda yarattığı sarayla-
ra, Kadıköy'e, Adalar'a, Boğaz'a kalkan vapurla-
ra bakmalı, bu kez düşsel olmayan poyrazı tenin-
de tatmalı.
Avara kasnak yürürken, köfteci dükkânına tos-
luyorum ve duraksamadan içeri dalıyorum.
Güneş batışını yakalayacağım acelem var ya.
- Bana en çabuğundan ne verebilirsiniz?
- Köfte hemen hazır, diyor kasadaki güleryüzlü
adam.
Iki dakika sonra köfteler önümde...
Biraz kekik, biraz pul biber eklerken köftelere
ben, o giriyor içeri.
25-30 yaşlannda, belki biraz daha fazla, siyah
pantolon ve triko kazak giymiş, montlu, balık eti-
ni hayli aşmış, çirkince bir kadın.
- Çorba kaç para? diyor.
-500bin... • . ' •
-Ayran?
- 250 bin.
Çantayı açıp kanştınyor, biraz düşünüyor,
- Çorba, ayran, diyor.
Tam adam kepçe ile çorba kâsesini eline aldı-
ğında,
- Peki diyor, pilav kaça?
- 500 bin...
- Sen en iyisi pilav, ayran ver.
Ben çatalla elastiki, yağlı Inegöl köftesini ikiye
ayırmaya çalışırken, kadtnın önüne kapakla kub-
beleştirilmiş, bolca pilav ve yuvariak kutu içinde
ayran geliyor.
Kaşığı alıyor iştahla eline, tam pilava hamle ede-
cekken duruyor, garsona dönüyor,
- Şunun üzerine biraz çorbanın suyundan koy-
sana, diyor.
Orada ben, kendime abone, anılanmda gezinen
avare ben, donup kalıyorum.
Bencüliğimin sihirli aynası kınlıyor, insanlarla yan
yana oiduğumu, başkalannın acıları, yoksullukla-
n, yoksunluklanyla kucak kucağa yaşadığımı bir
anda fark ediyorum.
O, pilavını bitirmeden, köfteyi yiyor, kapıdan çı-
kıyorum; yüreğimde yenmemiş köftelerin, yaşan-
mamışyazlann, çekilmemiş binlerce, milyonlarca
küreğin acısı... Richmond'a doğru yürüyorum.
Günlerden 7 Temmuz Cuma 2000, saat 19.55...
Olumunün 5. yılı
Aybarmezarı
başında anılıyor
istsmbulHaberServisi-
Tüıkiye sosyalist hareke-
tinin önderlerinden, eski
Türkiye Işçi Partisi (TtP)
Genel Başkanı Mehmet
AH Aybar, ölümünün 5.
yılında bugün Aşiyan'da-
ki mezan başında saat
11.00'deanılacak.
Aybar, 19O8'de Istan-
bul'da doğdu. Aybar, Ga-
latasaray Lisesi ve Istan-
bul Üniversitesi Hukuk
Fakûltesi'ni bitirdi. Dok-
tora yapmak için gittiği
Paris, Nazüer t?
ra
fi"dan
işgal edilince Türkiye'ye
dönen Aybar, doktorası-
nı hukuk fakültesinde ta-
mamladı. Aybar'ın fa-
kûltedeki görevine, 1945
yılında Vatan gazetesin-
de tek parti dönemini
elcştiren dizi yayını ne-
deniyle son verildi. Ay-
bar, lzmir'de yayımladı-
ğı "Zincüii Hürriyet"
adlı dergiyle ABD'ye
karşı muhalefet etmeye
başladı. Dergininmatba-
ası basılınca, Aybar,
"Cumhurbaşkanı fsmet
tnönü'ye Açık Mektup"
adh bir broşür yayımladı.
Aybar, bu nedenle Cum-
hurbaşkanı'na hakaret-
ten 4 yü hüküm giydi.
1950 affiyla serbest
kalan Aybar, 2 Mayıs
1960'ta yabancı gazete-
cilere demeç verdiği için
tutuklandı. Aybar,
1962'de TtP'in genel
başkanlığına davet edildi
ve 1965'te IBMM'y*
girdi. Aybar, 1970'ten
1973'e kadar bağımsız
milletvekili olarak çalış-
malannı sûrdürdü. Ay-
bar, 1975'te Sosyalist
Parti'yi kurdu. Parti, 12
Eylûl 1980'de kapatıldı.
Aybar'ın, 200-400
metre Balkan şampiyon-
luğu da bulunuyordu.
Aybar, Atletizm Milli
Takımı'nın kaptanlığını
da yapmıştı.
Rektörlük seçimlerinde aldığı tutum, 200 öğretim üyesinin yürüyüşüyle protesto edildi
YOK Izmir'i ayağa kalchrdı
IZMtR (Cumhuriyet Ege
Bfirosu) - Dokuz Eylül Üniver-
sitesi'nde (DEÜ) yapılan rek-
törlük seçimlerinde en çok oy
alan iki adayın YÖK tarafından
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer'e iletilen listede yer al-
mamasına öğretim üyeleri ve
demokratik kitle örgütleri bü-
yük tepki gösterdi. DEÜ öğre-
tim üyeleri, Cumhurbaşkanı
AhmetNecdet Sezer'e gönder-
dikleri fakslarda, "demokratik
seçiın sonuçlanna itibaretmesi-
ni" istediler. İzmir Tabip Oda-
sı'nca yapılan açıklamada ise
YÖK'ün listesinin, "öğretim
üyeterinin düşüncelerini yansrt-
madığıiçinüniversitededemok-
ratikve büimsel iklimi zedeleyi-
d" olduğu bildirildi.
Dokuz Eylül Üniversite-
si'nde rektör adaylarını belirle-
mek amacıyla yapılan seçim-
lerde Prof.Dr. Emin Ahcı 449,
Prof. Dr. Fethi tdiman 389,
Prof.Dr. Faik Sanalioğlu ise
142 oy almıştı.
Ancak YÖK, Cumhurbaşka-
nı Ahmet Necdet Sezer'e sun-
duğu üç adaydan oluşan liste-
nin birinci sırasına Prof.Dr. Fa-
ik Sanalioğlu'nu, iki ve üçün-
cü sıraya ise birer oy alan
Prof.Dr. Orhan Ushı ve
Prof.Dr. ÖzcanGökçe'yi koya-
rak, öğretim elemanlannın
yüzde 86'sının tercihlerini yok
saydı.
YÖK'ün bu tutumunu tep-
Der Spiegel
'Türkiye
Leclerc
alabilir'
• Fransız "Leclerc" tipi
tankın yanşı kazanabileceğini
yazan dergi, Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Hüseyin
Kıvnkoğlu'nun Paris'i ziyareti
sırasında bu tank hakkında
bilgi aldığuu yazdı. . -:
BERLtN (AA) - Almanya'da
yayımlanan haftalık Der Spiegel
dergisi, Türkiye'nin 1000 tank
alımıyla ügili haberinde, yanşı
Fransız "Leckrc" tankının
kazanabileceğini yazdı.
Derginin "Türkiye'ye 'Leo' yerine
'Leclerc' mi" başhklı haberinde,
Turk hükümetinin, tank satışı
yanşmı kazanan ülkeyi
açıklamaktan şimdilik vazgeçtiği
belirtilerek siyasi ve teknik
zorluklardan dolayı Alman
"Leopard-n* ve Amerikan "Mİ
Abrams" tipi tank satın alma
konusundakı karannı "süresiz
ertetediğT ifade edildi. Karann
ertelenmesinin bir nedeıünin,
Alman tankı alımını destekleyen
Kara Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral AtiUa Ateş'ın görev
süresinin ağustos ayı sonunda sona
ermesi olduğu ifade edilen
haberde, Ateş'in halefinin
beklenmesine karar verildiği öne
sürüldü. Bu arada Fransız
"Lederc" tipi tankın yanşı
kazanabileceğini yazan dergi,
Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Hüseyin Krvnkoğhı'nun Paris'i
ziyareti sırasında bu tank hakkında
bilgi aldığını yazdı. "Lederc" tipi
tankın Alman motoruyla çahştığına
işaret edilen haberde, Türkiye'nin
Fransızlarla varacağı olası bir
anlaşmada da Almanya'nın temsil
edilmiş olacağı ifade edildi.
Cumhurbaşkanrnın YÖK listesini geri çevirmesi isteniyor
'Demokrasiyle dalga geçiyorlar'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK), Dokuz
Eylül Üniversitesi'nde seçim sonuçlannı yok
sayması büyük tepki çekti. 389 oy alan
demokrat ve ilerici Prof. Dr. Fethi İdiman ile
Prof. Dr. Emin Ahcı'yı liste dışı bırakan
YÖK Genel Kurulu'nun 1 'er oy alan öğretim
üyelerini ilk 3 sıraya yerleştirdiği listenin
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer
tarafından "geri çevirilmesi" çağnsında
bulunuldu. YÖK, 1994 yılında Kocaeli
Üniversitesi seçimlerinde de benzer
girişimde bulunmuştu. YÖK'ün Kocaeli
Universitesi'ndeki seçimde büyük farkla
birinci olan Prof. Dr. Atif UraTa yer
vermediği liste dönemin Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel tarafından g^eri
çevrihnişti. MHP milletvekilleri, YÖK
Başkanı Prof. KemalGürüz'e uyguladıklan
baskmın karşüığını YÖK Genel Kurulu'nun
Cumhurbaşkanı'na sunduğu listede bazı
ülkücü öğretim üyelerini ön sıralara
çıkarmasıyla aldı. Dokuz Eylül
Universitesi'ndeki seçimde 142 oyla 3. olan
sağ çevrelerin adayı Faik Sanalioğlu'nu
listebaşı yapan YOK, 449 oy alarak
seçimlerin galibi olan Emin Ahcı ile 389
oyla 2. olan Fethi tdiman'ı ise listesine
almadı. Aday sayısını 6'ya tamamlamak ve
"teamük aymak" için katıldıklan seçimde
kendi pusulalanyla 1 'er oy alan Prof. Dr.
Özcan Gökçe ve Prof. Dr. Orhan Ushı'nun
ise ikinci ve üçüncü sıralara yerleştirilmesi,
YÖK'ün "üniversitej'le dalga geçmesi''
olarak değerlendırildi. YÖK Genel
Kurulu'nun, kendi adayını seçtirebihnek için
Cumhurbaşkanı'nın iradesine de sınırlama
getirmeye çalışması dikkat çekti.
TÜMÖD Başkanı Prof. Dr. Tahir Hatipoğhı,
Ataturkçü, aydın ve ilerici kimlikleriyle
tanınan Prof. Dr. Fethi idiman ile Prof. Dr.
Emin Alıcı'nın YÖK tarafindan liste dışı
rutulmasma tepki göstererek "838 oyu yok
sayarak l'er o\ alan kişüeri listeve ahnak,
demokrasi ile de etik ile de özerk üniversite
anlayışı ik de bağdaşmaz" dedi.
kiyle karşılayan Dokuz Eylül
Üniversitesi öğretim üyeleri
dün Î2mir Tabip Odası'nda bir
basın açıklaması yaptı.
Çeşitli fakültelerden yakla-
şık 200 öğretim üyesinin katıl-
dığı toplantıda okunan basın
açıklamasmda, bu durumun,
akademık teamüllere, etik ku-
rallara ve demokrasiye aykın
olduğu vurgulanarak "Hiçbir
yetki, hukuken meşru kabul
edikbflecekgeçertigerekçegol-
maksızm kullamlamaz. Yasa-
nın bir kurula bir yetkrvi ver-
miş ohnası o kurulun istediğini
yapabileceği anlamma geünez"
denildi. ':—
Bu durumun, üniversite öğ-
retim üyelerinin özgür iradesi-
ni hiçe saymak anlamına geldi-
ği kaydedilen açıklamada, şu
görüşlere yer verildi:
"YÖK'ün bir üniversitenin
yüzde 45'inin terdh ettiği bir
adaya karşı yüzde 14 ve binde
1 oy alan adaylan rektör adayı
olarakönermesi. düşündürücü
ve akıl dışıdır. Bu durum, doğ-
rudan doğruya Sayın Cumhur-
başkanı'nın yetkOerini kullan-
masına karşı bir dayatmadır.
Sayın Cumhurbaşkanı ya 1 oy
alan bir öğretim üyesini ya da
ancakyüzdel4oyalantek ada-
yı atamak zorunda kalacakbr.
Burada Uginç bir manevrayla
Saym Cumhurbaşkanı tek bir
adayı atamakzorunda bırakü-
mak istenmektedir.
TBMM'den gelen yasa teknfle-
rini dahi tekrar görüşülmek
ûzere TBMM'ye geri gönder-
me yetkisine sahip buhınan Sa-
ym Cumhurbaşkanımızın aym
duyarfahğı üniversitemizin ya-
şadığı bu vahim tablo karşısm-
da da göstereceğine yürekten
inanıyoruz."
Basm açıklamasmın ardın-
dan Kıbns Şehitleri Cadde-
si'nden Cumhuriyet Ala-
m'ndaki Büyük Postane'ye yü-
rüyen öğretim üyeleri, buradan
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer'e faks gönderdiler
Faks mesajında, "DEÜ öğre-
tim üyeleri olarak bizler, hangi
adaya oy vermiş olursak olahm
yaratdan bu çarpık durumu
kabul edemryoruz" diyen öğ-
retim üyeleri, Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer'den aday-
lar üzerinde tercih yaparken,
özgür iradeleri ilebelirledikle-
ri adaylara öncelik vermesini
istediler. ,
tĞNELtFIRÇA ZAFERTEMOÇtN
OYflUYOfOlM.
UVHNKA
rmmL
Kaleağası
4
Enerji
yaürıım
uzun vadeli9
OSMANÇUTSAY
FRANKFUKT - Hazar bölgesin-
deki petrol ve doğalgazın Türkiye
ve Yunanistan üzerinden Avrupa' ya
pazarlanması planlannın bir siyasi
vizyonun ilk adunlan olduğu vurgu-
landı. TÜSlAD'ın AB Temsilcisi
Dr. Bahadır Kaleağası, bazı sorun-
larla karşılaşılabileceğini belirtti.
TÜStAD Brüksel Temsilcisi şöy-
le konuştu:
" Bu iş ciddive uzun vadendir. Ge-
nel bir siyasi vizyona hizmet ediyor.
BudaTürkiye0e Yunanistan arasın-
da, en «Tituian bir vizyon çerçeve-
sinde bir çıkar bhüği yaranp bunu
AB ile de ilişkilendirmek. Böyle bir
amaç için yola çüakhğmda ve ne ya-
pdabiUr dîye dûşûnüldüğünde alda
gekbüecek en güzel konulardan bi-
ri bu. Fakat bu hemen yann olabile-
cek somut bir şey değüV Sözü geçen
projenin "ortavadede bifcgerçekle-
şebflecekbir hesap ohnadığı'' yolun-
daki görüşlere temkinli y aklaşılma-
sım isteyen Dr. Kaleağası, "Orta ve
uzun vade arasmdaki farkı, bugün-
den belli olmayan etkenler belirier.
Şu aşamada ülkeler arasında çok
büyük siyasi sorunlar varken bu iş
ohnaz" diye konuştu.
öymen: Yerel
yönetimin
yetkileri
artmalı
BEKtRŞAHtN
GAZİANTEP - CHP Genel Başkanı AKan
Öymen, Yerel Yönetim Yasa Tasansı'nın bele-
diyelerin istemlerini karşılamada yetersiz kalan
bir düzenleme olduğunu söyledi. Yerel yöne-
timlerin yetkilerinin kıskançlık vegüvensizlik
nedeniyle arttırdmadığını anlatan Öymen, ikti-
dar partilerinin sadece kendi belediye başkan-
lanna hizmet götürmeye de hakkı olmadığını
belirtti.
Öymen, CHPIi Gaziantep Büyükşehir Be-
lediyesi'nce yapünlan Gaziantep Otogan'nın
hizmete açılışı nedeniyle düzenlenen törene
katıldı. Oymen, burada yapüğı konuşmada.
merkezi ıdarenin bazı mali ve idari yetkileri-
nin yerel yönetimlere devredilmesi gerektiği-
ni vurguladı.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
Schmidt
'Demokroside
gelişme
isteniyor'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Alman-
ya'nın Türkiye Büyükel-
çısı Rudolf Schmidt,
AB'ye aday olmaya ha-
zırlanan Türkiye'nin in-
san haklan ve demokrasi
konusunda gelişme sağ-
lamak isteğini gördükle-
rini belirterek "Yapüan-
lar Avrupa ülkekrinden
gelen baskı sonucu değü"
dedı.
Almanya'nın Ankara
Büyükelçiliği, Türk-Al-
man ekonomik işbirliği
ile yürütülen çevre yatı-
nmlanru düzenlediği ge-
ziyle gazetecilere tanıttı.
Bursa'da Bosch firması,
Eskişehir'de ICF ısı ci-
hazlan firması ve Anka-
ra'da ASKl'nin antma te-
sislerinde incelemelerde
bulunuldu. Büyükelçili-
ğin Ekonomik tşbirliği
Müsteşan Andreas Gies,
teknik işbirliği çerçeve-
sınde kalifıkasyon, damş-
manlık ve belli iyile^tir-
meler için harcama yapıl-
dığını kaydetti. Darboğaz
yaşanan yerlenn üzerine
gidildiğini belirten Gies,
projelerin çoğunlukla
Türkiye'nin Batı bölgele-
rinde gerçekleştirildiğine
işaret etti. Gies, projeler
kapsamında Alman-
ya'dan getirilen uzrnanla-
nn verdiği bilgi birikimi-
nin bazen hükümet deği-
şikliklerine bağlı olarak
yapılan personel değişik-
likleri nedeniyle kaybe-
dilebildiğini söyledi.
Kutan
2. tura
haurlanıyor
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Kapatılan
RP'nin lideri Necmettin
Erbakan'ı kesinleşen ha-
pis cezasından kurtarmak
amacıyla TCY'nin 312.
maddesi değişikliği için
liderlerle görüşen FP Ge-
nel Başkanı Recai Kutan
ikinci tura çıkacak. Ku-
tan'ın yann DYP Genel
Başkanı Tansu ÇiDer ve
TBMM Başkanı Yıldı-
nm Akbulut ile görüşe-
ceği, ardından Cumhur-
başkanı Ahmet Necdet
Sezer'den randevu isteye-
ceği bildirildi. FP lideri-
nın daha sonra Başbakan
Bülent Eceviften başla-
yarak liderlerle ikinci tur
bir görüşme daha yapa-
rak TBMM'nin olağa-
nüstü toplanması için ıs-
rar edeceği öğrenildi. FP
Genel Başkan Yarduncı-
sı Lütfü Esengün, olağa-
nüstü toplantı için gerek-
li olan 110 imzanm rahat-
lıkla bulunacağını ve ge-
nel kurul çalışmalannın
başlaması için 185 mil-
letvekilinin katılımuun
sağlanacağından umutlu
olduklarmı söyledi.
Erbakan'ın hapis ceza-
sının Yargıtay taranndan
onanmasından hemen
sonra başta Başbakan
Ecevit ohriak üzere siya-
si partilerden TCY'nin
312. maddesinin ivedilik-
le değiştirilmesi için des-
tek isteyen Kutan, ilk tu-
ru yann tamamlayacak.
oralcalislar@yahoo.com
Ecevit'in MHP ile kurduğu ko-
alisyon, bir istikrar olarak yorum-
lanıyor. Ülkenin statükodan yana
olan güçleri, bu koalisyonun üze-
rine titriyorlar. DSP-MHP-ANAP
koalisyonunda MHP'nin "uslu or-
tak" olduğu yönünde genel bir ka-
nı oluşmuş durumda. Herkes
MHP'den bir memnun ki sorma-
yın-
MHP'nin, iktidar olduğu için da-
ha dikkatli hareket ettiği doğru.
Ancak ortada yalnızca bir dikkat
söz konusu.
Onun dışında eski çizgisinden
bir ödün verdiğini söylemek pek
gerçekçi olmaz. Öcalan davası sı-
rasında Mudanya'ya şehit aileleri-
ni yığanlar onlardı. Mahkemede
yapılan gösterilerin arkasında on-
lar vardı.
7 idamlı Haluk Kırcı'yı kurtara-
bilmek için Af Yasası'nı çıkmaza
sokan da onlar. Sırf öcalan'ı as-
mak istiyoruz diyebilmek için i-
dam cezasının kaldınlmasına da
onlar engel oluyoriar. Erbakan'ın
mahkûm olması sonrası TCK'nin
Ecevit, MHP ve CHP
312. maddesiyle ilgili yapılan tar-
tışmalar sırasında MHP'li Meclis
Başkanvekili Murat Sökmenoğ-
lu'nun açıklaması dikkat çekiciy-
di. Sökmenoğlu, Erbakan'ın bö-
lünmez bütünlüğü zedeleyecek
bir tutum içinde olduğunu, 312.
maddenin de bu konuda kilit
maddelerden olduğunu söyleye-
rek bir MHP'li olarak tavnnı orta-
ya koydu.
DSP-MHP ilişkisinde, bu ilişki-
den MHP'nin daha çok yararlan-
dığı düşüncesi çok yaygın.
MHP'nin DSP ile koalisyon kura-
rak siyasi meşruiyet kazandığı id-
diası yabana atılır bir iddia değil.
MHP'ye güvenmeyen birçok ke-
sim, bu koalisyon sayesinde
MHP'nin uslu çocuk olduğu dü-
şüncesine geldi.
Devletin kilit noktalarındaki bü-
rokrasiyi MHP'lilerin ele geçirdiği
herkesin dilinde. DSP, örgütü ol-
mayan bir parti. Bu nedenle bü-
rokrasi içinde DSP yok. CHP za-
ten yok. Ideolojik tavn olan ve yıl-
lardır sağlam bir örgüte dayanan
MHP'nin en temel bakanlıkların
ana noktalarına hâkim olduğu bir
gerçek. Devlet ihalelerinin, kredi
musluklarının MHP'lilere aktığını
hemen her gün gazeteler yazıyor.
•••
MHP'nin büyümesine ve bir an-
lamda devleti ele geçirmesine pa-
yandalıkeden DSP'nin, HADEP'le
görûştû diye CHP'yi suçlaması da
ilginç. Ecevit'in, CİHP'nin yeni ge-
liştirdiği siyasetlerle büyüyüp par-
lamentoya girmesinden, yeniden
solda etkili bir parti olmasından
endişelendiği görülüyor. Çünkü
CHP, Baykal döneminde pek
önemsenmeyen ve biraz da bilinç-
li olarak uzak durulan Kürt sorunu-
na daha duyarlı yaklaşacağı me-
sajını veriyor.
HADEP'le görüşmesinin, bölge-
ye yönelik siyasetler geliştirmek
amacıyla yeni adımlar atmasının
Ecevit'i tedirgin ettiği anlaşılıyor.
Ecevit'in açıklamasmda vahim
olanı, CHP'nin HADEP'le ilişkisini
rejim açısından sakıncalı bulması.
HADEP-CHP ilişkisi nasıl sakınca-
lı olabilir? HADEP'le CHP işbirliği
yaparsa ne olur?
Sorun burada. Belli ki Güneydo-
ğu'da bizim bilmediğimiz ama
Ecevit'in bildiği bir siyaset belir-
lenmiş.
Bu siyaset nerede beiirtenmiş?
Aslında hükümet içinde veya par-
lamentoda belirlenmesi gerekir, a-
ma anlaşılan büyük bir olasılıkla
Milli Güvenlik Kurulu'nda bir şey-
ler belirienmiş. Kimin kimle konu-
şacağı, neyin ne zaman yapılaca-
ğı bu karariar ışığındayürütülecek.
CHP, anlaşılan bu saptanan siya-
sete aykın bir yol izliyor.
CHP, gelenekleri olan, köklü bir
parti. Güneydoğu'da kendisine
özgü siyasetler geliştirebilir. Orada
şiddete dayalı siyasetlerde delik
açabilir. Daha da önemlisi, MHP
Genel Başkan Yardımcısı Bülent
Yahnici'nin geçenlerde sözünü
ettiği "uyuştunıcu trafiği"ne sek-
te vurabilecek yeni açılımlar ortaya
koyabilir.
Birileri de bundan rahatsız ola-
bilir. Ecevit'in kulağına fısıldanan
devlet istihbaratının arkasında a-
caba böyle bir kaygı mı yatıyor?
Sonuç olarak, MHP ile işbirliği
yapmakta beis görmeyen Ecevit,
CHP'nin Güneydoğu'ya ilgi gös-
termesini "rejim açısından sakın-
caü" bulablîiyör:——~~—rr~
Bu nasıl bir rejimdir? Ülkenin bîr
bölgesinde oyların önemli bir
bölümünü alan, yerel yönetimleri
kazanan HADEP'in sakıncalı bir
parti olduğunu Başbakan öne
sürebiliyor. Başbakan'ın böyle bir
hakkı var mı? Bu parti yargılanıyor.
Yann kapatılırsa Ecevit vebal al-
tında kalmaz mı?
Ecevit, CHP-MHP denkleminde
ilginç bir hat çiziyor.
Haydİ hayıriısı...