13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 2000 PAZAR HABERLER DUNYADA BUGİM ALtSİRMEN Plav, Ayran İsteyen Kadın Sevgili, Fransız Sarayı'nın gölgeli güzelim bahçesine bakan odada, AB dönem başkanı ülkenin büyü- ketçisini dinlerken güneş henüz batmamıştı. Kıbrıs ile 312. madde arasındaki aralıktan, pen- cereden bir hınzır rüzgâr şöylesine dalıverdi içeri; sehpanın üzerinde duran kâğıdı hışırdatırken be- ni mazinin denizleri içinde bir denize, o denizlerin ortastnda güneş altında bir sandala alıp götürdü. Başkanlık divanının bildirisinde Kıbns için ne denmişti de, üye ülkelerden biri bunu kabul etme- diği için ortak bildiriye dönüşmemişti? Bunu bilemeyecektim. Ne gam! Ben o sırada kürekte, poyraz göğsümü serinle- tirken, düşümde evde beni bekleyen zeytinyağlı ayşekadın fasulye, tepemde güneş, lacivert sula- n yara yara, Kurbağalıdere'ye gidiyorum. Umu- rumda mı Denktaş, umurumda mı TCK 312? ••• Güneş batmadan, konuğumuzdan izin istiyoruz. Kapıdan çıkar çıkmaz, hemen herkes cep tele- fonlanna sarılıyor. Gazetelerden arabalar kapının önünde... - Sizi de bırakalım ister misiniz? diyortar. - Yooo, sağ olun, ben şöyle Beyoğlu'na doğru çıkacağım. Nur u Ziya Sokağı'nın yokuşunu 180 adımda tır- manıyorum. Kulağıma, sanki aceleyle bir yere yetişecekmiş gibi telaşla, oradan oraya uçuşan, Naum Duha- ni kadar Beyoğlulunun hası, istiklal Caddesi yaz- lannın demirbaşı ebabil kuşlannın sesleri geliyor. Ev de boş, buzdolabı da... En iytsi bir yerierde sürtmek... •*• Caddeye çıkınca, duraklıyorum. "Sağa dönmek ya da dönmemek, şu anda bûtûn mesele bu. Sa- ğa dönûp, Galatasaray'dan Taksim'e doğru yû- rümeli, köykentin kalabalığının arasına mı dalma- h, yoksa Beyoğlu'nun övey evlat bölûmü Galata- saray-Tünel arasında, hülyayı bozmayacak asu- de bölümde mi kalmalı?" En iyisi Richmond Tepesi'ne çıkıp, güneşin ba- tarkenki vehminden, camlarda yarattığı sarayla- ra, Kadıköy'e, Adalar'a, Boğaz'a kalkan vapurla- ra bakmalı, bu kez düşsel olmayan poyrazı tenin- de tatmalı. Avara kasnak yürürken, köfteci dükkânına tos- luyorum ve duraksamadan içeri dalıyorum. Güneş batışını yakalayacağım acelem var ya. - Bana en çabuğundan ne verebilirsiniz? - Köfte hemen hazır, diyor kasadaki güleryüzlü adam. Iki dakika sonra köfteler önümde... Biraz kekik, biraz pul biber eklerken köftelere ben, o giriyor içeri. 25-30 yaşlannda, belki biraz daha fazla, siyah pantolon ve triko kazak giymiş, montlu, balık eti- ni hayli aşmış, çirkince bir kadın. - Çorba kaç para? diyor. -500bin... • . ' • -Ayran? - 250 bin. Çantayı açıp kanştınyor, biraz düşünüyor, - Çorba, ayran, diyor. Tam adam kepçe ile çorba kâsesini eline aldı- ğında, - Peki diyor, pilav kaça? - 500 bin... - Sen en iyisi pilav, ayran ver. Ben çatalla elastiki, yağlı Inegöl köftesini ikiye ayırmaya çalışırken, kadtnın önüne kapakla kub- beleştirilmiş, bolca pilav ve yuvariak kutu içinde ayran geliyor. Kaşığı alıyor iştahla eline, tam pilava hamle ede- cekken duruyor, garsona dönüyor, - Şunun üzerine biraz çorbanın suyundan koy- sana, diyor. Orada ben, kendime abone, anılanmda gezinen avare ben, donup kalıyorum. Bencüliğimin sihirli aynası kınlıyor, insanlarla yan yana oiduğumu, başkalannın acıları, yoksullukla- n, yoksunluklanyla kucak kucağa yaşadığımı bir anda fark ediyorum. O, pilavını bitirmeden, köfteyi yiyor, kapıdan çı- kıyorum; yüreğimde yenmemiş köftelerin, yaşan- mamışyazlann, çekilmemiş binlerce, milyonlarca küreğin acısı... Richmond'a doğru yürüyorum. Günlerden 7 Temmuz Cuma 2000, saat 19.55... Olumunün 5. yılı Aybarmezarı başında anılıyor istsmbulHaberServisi- Tüıkiye sosyalist hareke- tinin önderlerinden, eski Türkiye Işçi Partisi (TtP) Genel Başkanı Mehmet AH Aybar, ölümünün 5. yılında bugün Aşiyan'da- ki mezan başında saat 11.00'deanılacak. Aybar, 19O8'de Istan- bul'da doğdu. Aybar, Ga- latasaray Lisesi ve Istan- bul Üniversitesi Hukuk Fakûltesi'ni bitirdi. Dok- tora yapmak için gittiği Paris, Nazüer t? ra fi"dan işgal edilince Türkiye'ye dönen Aybar, doktorası- nı hukuk fakültesinde ta- mamladı. Aybar'ın fa- kûltedeki görevine, 1945 yılında Vatan gazetesin- de tek parti dönemini elcştiren dizi yayını ne- deniyle son verildi. Ay- bar, lzmir'de yayımladı- ğı "Zincüii Hürriyet" adlı dergiyle ABD'ye karşı muhalefet etmeye başladı. Dergininmatba- ası basılınca, Aybar, "Cumhurbaşkanı fsmet tnönü'ye Açık Mektup" adh bir broşür yayımladı. Aybar, bu nedenle Cum- hurbaşkanı'na hakaret- ten 4 yü hüküm giydi. 1950 affiyla serbest kalan Aybar, 2 Mayıs 1960'ta yabancı gazete- cilere demeç verdiği için tutuklandı. Aybar, 1962'de TtP'in genel başkanlığına davet edildi ve 1965'te IBMM'y* girdi. Aybar, 1970'ten 1973'e kadar bağımsız milletvekili olarak çalış- malannı sûrdürdü. Ay- bar, 1975'te Sosyalist Parti'yi kurdu. Parti, 12 Eylûl 1980'de kapatıldı. Aybar'ın, 200-400 metre Balkan şampiyon- luğu da bulunuyordu. Aybar, Atletizm Milli Takımı'nın kaptanlığını da yapmıştı. Rektörlük seçimlerinde aldığı tutum, 200 öğretim üyesinin yürüyüşüyle protesto edildi YOK Izmir'i ayağa kalchrdı IZMtR (Cumhuriyet Ege Bfirosu) - Dokuz Eylül Üniver- sitesi'nde (DEÜ) yapılan rek- törlük seçimlerinde en çok oy alan iki adayın YÖK tarafından Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e iletilen listede yer al- mamasına öğretim üyeleri ve demokratik kitle örgütleri bü- yük tepki gösterdi. DEÜ öğre- tim üyeleri, Cumhurbaşkanı AhmetNecdet Sezer'e gönder- dikleri fakslarda, "demokratik seçiın sonuçlanna itibaretmesi- ni" istediler. İzmir Tabip Oda- sı'nca yapılan açıklamada ise YÖK'ün listesinin, "öğretim üyeterinin düşüncelerini yansrt- madığıiçinüniversitededemok- ratikve büimsel iklimi zedeleyi- d" olduğu bildirildi. Dokuz Eylül Üniversite- si'nde rektör adaylarını belirle- mek amacıyla yapılan seçim- lerde Prof.Dr. Emin Ahcı 449, Prof. Dr. Fethi tdiman 389, Prof.Dr. Faik Sanalioğlu ise 142 oy almıştı. Ancak YÖK, Cumhurbaşka- nı Ahmet Necdet Sezer'e sun- duğu üç adaydan oluşan liste- nin birinci sırasına Prof.Dr. Fa- ik Sanalioğlu'nu, iki ve üçün- cü sıraya ise birer oy alan Prof.Dr. Orhan Ushı ve Prof.Dr. ÖzcanGökçe'yi koya- rak, öğretim elemanlannın yüzde 86'sının tercihlerini yok saydı. YÖK'ün bu tutumunu tep- Der Spiegel 'Türkiye Leclerc alabilir' • Fransız "Leclerc" tipi tankın yanşı kazanabileceğini yazan dergi, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoğlu'nun Paris'i ziyareti sırasında bu tank hakkında bilgi aldığuu yazdı. . -: BERLtN (AA) - Almanya'da yayımlanan haftalık Der Spiegel dergisi, Türkiye'nin 1000 tank alımıyla ügili haberinde, yanşı Fransız "Leckrc" tankının kazanabileceğini yazdı. Derginin "Türkiye'ye 'Leo' yerine 'Leclerc' mi" başhklı haberinde, Turk hükümetinin, tank satışı yanşmı kazanan ülkeyi açıklamaktan şimdilik vazgeçtiği belirtilerek siyasi ve teknik zorluklardan dolayı Alman "Leopard-n* ve Amerikan "Mİ Abrams" tipi tank satın alma konusundakı karannı "süresiz ertetediğT ifade edildi. Karann ertelenmesinin bir nedeıünin, Alman tankı alımını destekleyen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral AtiUa Ateş'ın görev süresinin ağustos ayı sonunda sona ermesi olduğu ifade edilen haberde, Ateş'in halefinin beklenmesine karar verildiği öne sürüldü. Bu arada Fransız "Lederc" tipi tankın yanşı kazanabileceğini yazan dergi, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Krvnkoğhı'nun Paris'i ziyareti sırasında bu tank hakkında bilgi aldığını yazdı. "Lederc" tipi tankın Alman motoruyla çahştığına işaret edilen haberde, Türkiye'nin Fransızlarla varacağı olası bir anlaşmada da Almanya'nın temsil edilmiş olacağı ifade edildi. Cumhurbaşkanrnın YÖK listesini geri çevirmesi isteniyor 'Demokrasiyle dalga geçiyorlar' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK), Dokuz Eylül Üniversitesi'nde seçim sonuçlannı yok sayması büyük tepki çekti. 389 oy alan demokrat ve ilerici Prof. Dr. Fethi İdiman ile Prof. Dr. Emin Ahcı'yı liste dışı bırakan YÖK Genel Kurulu'nun 1 'er oy alan öğretim üyelerini ilk 3 sıraya yerleştirdiği listenin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından "geri çevirilmesi" çağnsında bulunuldu. YÖK, 1994 yılında Kocaeli Üniversitesi seçimlerinde de benzer girişimde bulunmuştu. YÖK'ün Kocaeli Universitesi'ndeki seçimde büyük farkla birinci olan Prof. Dr. Atif UraTa yer vermediği liste dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından g^eri çevrihnişti. MHP milletvekilleri, YÖK Başkanı Prof. KemalGürüz'e uyguladıklan baskmın karşüığını YÖK Genel Kurulu'nun Cumhurbaşkanı'na sunduğu listede bazı ülkücü öğretim üyelerini ön sıralara çıkarmasıyla aldı. Dokuz Eylül Universitesi'ndeki seçimde 142 oyla 3. olan sağ çevrelerin adayı Faik Sanalioğlu'nu listebaşı yapan YOK, 449 oy alarak seçimlerin galibi olan Emin Ahcı ile 389 oyla 2. olan Fethi tdiman'ı ise listesine almadı. Aday sayısını 6'ya tamamlamak ve "teamük aymak" için katıldıklan seçimde kendi pusulalanyla 1 'er oy alan Prof. Dr. Özcan Gökçe ve Prof. Dr. Orhan Ushı'nun ise ikinci ve üçüncü sıralara yerleştirilmesi, YÖK'ün "üniversitej'le dalga geçmesi'' olarak değerlendırildi. YÖK Genel Kurulu'nun, kendi adayını seçtirebihnek için Cumhurbaşkanı'nın iradesine de sınırlama getirmeye çalışması dikkat çekti. TÜMÖD Başkanı Prof. Dr. Tahir Hatipoğhı, Ataturkçü, aydın ve ilerici kimlikleriyle tanınan Prof. Dr. Fethi idiman ile Prof. Dr. Emin Alıcı'nın YÖK tarafindan liste dışı rutulmasma tepki göstererek "838 oyu yok sayarak l'er o\ alan kişüeri listeve ahnak, demokrasi ile de etik ile de özerk üniversite anlayışı ik de bağdaşmaz" dedi. kiyle karşılayan Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyeleri dün Î2mir Tabip Odası'nda bir basın açıklaması yaptı. Çeşitli fakültelerden yakla- şık 200 öğretim üyesinin katıl- dığı toplantıda okunan basın açıklamasmda, bu durumun, akademık teamüllere, etik ku- rallara ve demokrasiye aykın olduğu vurgulanarak "Hiçbir yetki, hukuken meşru kabul edikbflecekgeçertigerekçegol- maksızm kullamlamaz. Yasa- nın bir kurula bir yetkrvi ver- miş ohnası o kurulun istediğini yapabileceği anlamma geünez" denildi. ':— Bu durumun, üniversite öğ- retim üyelerinin özgür iradesi- ni hiçe saymak anlamına geldi- ği kaydedilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: "YÖK'ün bir üniversitenin yüzde 45'inin terdh ettiği bir adaya karşı yüzde 14 ve binde 1 oy alan adaylan rektör adayı olarakönermesi. düşündürücü ve akıl dışıdır. Bu durum, doğ- rudan doğruya Sayın Cumhur- başkanı'nın yetkOerini kullan- masına karşı bir dayatmadır. Sayın Cumhurbaşkanı ya 1 oy alan bir öğretim üyesini ya da ancakyüzdel4oyalantek ada- yı atamak zorunda kalacakbr. Burada Uginç bir manevrayla Saym Cumhurbaşkanı tek bir adayı atamakzorunda bırakü- mak istenmektedir. TBMM'den gelen yasa teknfle- rini dahi tekrar görüşülmek ûzere TBMM'ye geri gönder- me yetkisine sahip buhınan Sa- ym Cumhurbaşkanımızın aym duyarfahğı üniversitemizin ya- şadığı bu vahim tablo karşısm- da da göstereceğine yürekten inanıyoruz." Basm açıklamasmın ardın- dan Kıbns Şehitleri Cadde- si'nden Cumhuriyet Ala- m'ndaki Büyük Postane'ye yü- rüyen öğretim üyeleri, buradan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e faks gönderdiler Faks mesajında, "DEÜ öğre- tim üyeleri olarak bizler, hangi adaya oy vermiş olursak olahm yaratdan bu çarpık durumu kabul edemryoruz" diyen öğ- retim üyeleri, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'den aday- lar üzerinde tercih yaparken, özgür iradeleri ilebelirledikle- ri adaylara öncelik vermesini istediler. , tĞNELtFIRÇA ZAFERTEMOÇtN OYflUYOfOlM. UVHNKA rmmL Kaleağası 4 Enerji yaürıım uzun vadeli9 OSMANÇUTSAY FRANKFUKT - Hazar bölgesin- deki petrol ve doğalgazın Türkiye ve Yunanistan üzerinden Avrupa' ya pazarlanması planlannın bir siyasi vizyonun ilk adunlan olduğu vurgu- landı. TÜSlAD'ın AB Temsilcisi Dr. Bahadır Kaleağası, bazı sorun- larla karşılaşılabileceğini belirtti. TÜStAD Brüksel Temsilcisi şöy- le konuştu: " Bu iş ciddive uzun vadendir. Ge- nel bir siyasi vizyona hizmet ediyor. BudaTürkiye0e Yunanistan arasın- da, en «Tituian bir vizyon çerçeve- sinde bir çıkar bhüği yaranp bunu AB ile de ilişkilendirmek. Böyle bir amaç için yola çüakhğmda ve ne ya- pdabiUr dîye dûşûnüldüğünde alda gekbüecek en güzel konulardan bi- ri bu. Fakat bu hemen yann olabile- cek somut bir şey değüV Sözü geçen projenin "ortavadede bifcgerçekle- şebflecekbir hesap ohnadığı'' yolun- daki görüşlere temkinli y aklaşılma- sım isteyen Dr. Kaleağası, "Orta ve uzun vade arasmdaki farkı, bugün- den belli olmayan etkenler belirier. Şu aşamada ülkeler arasında çok büyük siyasi sorunlar varken bu iş ohnaz" diye konuştu. öymen: Yerel yönetimin yetkileri artmalı BEKtRŞAHtN GAZİANTEP - CHP Genel Başkanı AKan Öymen, Yerel Yönetim Yasa Tasansı'nın bele- diyelerin istemlerini karşılamada yetersiz kalan bir düzenleme olduğunu söyledi. Yerel yöne- timlerin yetkilerinin kıskançlık vegüvensizlik nedeniyle arttırdmadığını anlatan Öymen, ikti- dar partilerinin sadece kendi belediye başkan- lanna hizmet götürmeye de hakkı olmadığını belirtti. Öymen, CHPIi Gaziantep Büyükşehir Be- lediyesi'nce yapünlan Gaziantep Otogan'nın hizmete açılışı nedeniyle düzenlenen törene katıldı. Oymen, burada yapüğı konuşmada. merkezi ıdarenin bazı mali ve idari yetkileri- nin yerel yönetimlere devredilmesi gerektiği- ni vurguladı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Schmidt 'Demokroside gelişme isteniyor' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Alman- ya'nın Türkiye Büyükel- çısı Rudolf Schmidt, AB'ye aday olmaya ha- zırlanan Türkiye'nin in- san haklan ve demokrasi konusunda gelişme sağ- lamak isteğini gördükle- rini belirterek "Yapüan- lar Avrupa ülkekrinden gelen baskı sonucu değü" dedı. Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği, Türk-Al- man ekonomik işbirliği ile yürütülen çevre yatı- nmlanru düzenlediği ge- ziyle gazetecilere tanıttı. Bursa'da Bosch firması, Eskişehir'de ICF ısı ci- hazlan firması ve Anka- ra'da ASKl'nin antma te- sislerinde incelemelerde bulunuldu. Büyükelçili- ğin Ekonomik tşbirliği Müsteşan Andreas Gies, teknik işbirliği çerçeve- sınde kalifıkasyon, damş- manlık ve belli iyile^tir- meler için harcama yapıl- dığını kaydetti. Darboğaz yaşanan yerlenn üzerine gidildiğini belirten Gies, projelerin çoğunlukla Türkiye'nin Batı bölgele- rinde gerçekleştirildiğine işaret etti. Gies, projeler kapsamında Alman- ya'dan getirilen uzrnanla- nn verdiği bilgi birikimi- nin bazen hükümet deği- şikliklerine bağlı olarak yapılan personel değişik- likleri nedeniyle kaybe- dilebildiğini söyledi. Kutan 2. tura haurlanıyor ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Kapatılan RP'nin lideri Necmettin Erbakan'ı kesinleşen ha- pis cezasından kurtarmak amacıyla TCY'nin 312. maddesi değişikliği için liderlerle görüşen FP Ge- nel Başkanı Recai Kutan ikinci tura çıkacak. Ku- tan'ın yann DYP Genel Başkanı Tansu ÇiDer ve TBMM Başkanı Yıldı- nm Akbulut ile görüşe- ceği, ardından Cumhur- başkanı Ahmet Necdet Sezer'den randevu isteye- ceği bildirildi. FP lideri- nın daha sonra Başbakan Bülent Eceviften başla- yarak liderlerle ikinci tur bir görüşme daha yapa- rak TBMM'nin olağa- nüstü toplanması için ıs- rar edeceği öğrenildi. FP Genel Başkan Yarduncı- sı Lütfü Esengün, olağa- nüstü toplantı için gerek- li olan 110 imzanm rahat- lıkla bulunacağını ve ge- nel kurul çalışmalannın başlaması için 185 mil- letvekilinin katılımuun sağlanacağından umutlu olduklarmı söyledi. Erbakan'ın hapis ceza- sının Yargıtay taranndan onanmasından hemen sonra başta Başbakan Ecevit ohriak üzere siya- si partilerden TCY'nin 312. maddesinin ivedilik- le değiştirilmesi için des- tek isteyen Kutan, ilk tu- ru yann tamamlayacak. oralcalislar@yahoo.com Ecevit'in MHP ile kurduğu ko- alisyon, bir istikrar olarak yorum- lanıyor. Ülkenin statükodan yana olan güçleri, bu koalisyonun üze- rine titriyorlar. DSP-MHP-ANAP koalisyonunda MHP'nin "uslu or- tak" olduğu yönünde genel bir ka- nı oluşmuş durumda. Herkes MHP'den bir memnun ki sorma- yın- MHP'nin, iktidar olduğu için da- ha dikkatli hareket ettiği doğru. Ancak ortada yalnızca bir dikkat söz konusu. Onun dışında eski çizgisinden bir ödün verdiğini söylemek pek gerçekçi olmaz. Öcalan davası sı- rasında Mudanya'ya şehit aileleri- ni yığanlar onlardı. Mahkemede yapılan gösterilerin arkasında on- lar vardı. 7 idamlı Haluk Kırcı'yı kurtara- bilmek için Af Yasası'nı çıkmaza sokan da onlar. Sırf öcalan'ı as- mak istiyoruz diyebilmek için i- dam cezasının kaldınlmasına da onlar engel oluyoriar. Erbakan'ın mahkûm olması sonrası TCK'nin Ecevit, MHP ve CHP 312. maddesiyle ilgili yapılan tar- tışmalar sırasında MHP'li Meclis Başkanvekili Murat Sökmenoğ- lu'nun açıklaması dikkat çekiciy- di. Sökmenoğlu, Erbakan'ın bö- lünmez bütünlüğü zedeleyecek bir tutum içinde olduğunu, 312. maddenin de bu konuda kilit maddelerden olduğunu söyleye- rek bir MHP'li olarak tavnnı orta- ya koydu. DSP-MHP ilişkisinde, bu ilişki- den MHP'nin daha çok yararlan- dığı düşüncesi çok yaygın. MHP'nin DSP ile koalisyon kura- rak siyasi meşruiyet kazandığı id- diası yabana atılır bir iddia değil. MHP'ye güvenmeyen birçok ke- sim, bu koalisyon sayesinde MHP'nin uslu çocuk olduğu dü- şüncesine geldi. Devletin kilit noktalarındaki bü- rokrasiyi MHP'lilerin ele geçirdiği herkesin dilinde. DSP, örgütü ol- mayan bir parti. Bu nedenle bü- rokrasi içinde DSP yok. CHP za- ten yok. Ideolojik tavn olan ve yıl- lardır sağlam bir örgüte dayanan MHP'nin en temel bakanlıkların ana noktalarına hâkim olduğu bir gerçek. Devlet ihalelerinin, kredi musluklarının MHP'lilere aktığını hemen her gün gazeteler yazıyor. ••• MHP'nin büyümesine ve bir an- lamda devleti ele geçirmesine pa- yandalıkeden DSP'nin, HADEP'le görûştû diye CHP'yi suçlaması da ilginç. Ecevit'in, CİHP'nin yeni ge- liştirdiği siyasetlerle büyüyüp par- lamentoya girmesinden, yeniden solda etkili bir parti olmasından endişelendiği görülüyor. Çünkü CHP, Baykal döneminde pek önemsenmeyen ve biraz da bilinç- li olarak uzak durulan Kürt sorunu- na daha duyarlı yaklaşacağı me- sajını veriyor. HADEP'le görüşmesinin, bölge- ye yönelik siyasetler geliştirmek amacıyla yeni adımlar atmasının Ecevit'i tedirgin ettiği anlaşılıyor. Ecevit'in açıklamasmda vahim olanı, CHP'nin HADEP'le ilişkisini rejim açısından sakıncalı bulması. HADEP-CHP ilişkisi nasıl sakınca- lı olabilir? HADEP'le CHP işbirliği yaparsa ne olur? Sorun burada. Belli ki Güneydo- ğu'da bizim bilmediğimiz ama Ecevit'in bildiği bir siyaset belir- lenmiş. Bu siyaset nerede beiirtenmiş? Aslında hükümet içinde veya par- lamentoda belirlenmesi gerekir, a- ma anlaşılan büyük bir olasılıkla Milli Güvenlik Kurulu'nda bir şey- ler belirienmiş. Kimin kimle konu- şacağı, neyin ne zaman yapılaca- ğı bu karariar ışığındayürütülecek. CHP, anlaşılan bu saptanan siya- sete aykın bir yol izliyor. CHP, gelenekleri olan, köklü bir parti. Güneydoğu'da kendisine özgü siyasetler geliştirebilir. Orada şiddete dayalı siyasetlerde delik açabilir. Daha da önemlisi, MHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Yahnici'nin geçenlerde sözünü ettiği "uyuştunıcu trafiği"ne sek- te vurabilecek yeni açılımlar ortaya koyabilir. Birileri de bundan rahatsız ola- bilir. Ecevit'in kulağına fısıldanan devlet istihbaratının arkasında a- caba böyle bir kaygı mı yatıyor? Sonuç olarak, MHP ile işbirliği yapmakta beis görmeyen Ecevit, CHP'nin Güneydoğu'ya ilgi gös- termesini "rejim açısından sakın- caü" bulablîiyör:——~~—rr~ Bu nasıl bir rejimdir? Ülkenin bîr bölgesinde oyların önemli bir bölümünü alan, yerel yönetimleri kazanan HADEP'in sakıncalı bir parti olduğunu Başbakan öne sürebiliyor. Başbakan'ın böyle bir hakkı var mı? Bu parti yargılanıyor. Yann kapatılırsa Ecevit vebal al- tında kalmaz mı? Ecevit, CHP-MHP denkleminde ilginç bir hat çiziyor. Haydİ hayıriısı...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle