23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 2000 PAZAR OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr 2 6 Haziıan 2000 tarihli "Cunı- hurtyet GazetesTnin "Dış Ha- berter" bölümünde bir dış ha- bervardı. Haber başlığı şöyley- di: "Atina da gözünü Kafkas- yayadikti." "Cumhuriyet Gazetesi" dış haberler bö- lümünün ve "Cumhuriyet Gazetesi" yöne- timinin çok yetkin (mükemmel) ve çok us- ta bir gazetecilik örneğini göstergeleyen bu dış haber şöylesürüyordu: "Yunanistan OgmharbaşkanıKonstantin Stefanopulos, ttmantstan ve Rnsya'nm uhıslararası konu- larda «ynı göröşieri taşKhğını söyledL Ste- fanopulos, dûn akşam başlayan ve ayın 29'una kadar sürroesi ptanlanan Rusya A- yareti öaccsinde Rusya'nın İtar-Tass Ajan- •'na ventiği demeçte, fld ülkcnin 'Kafkas- ya dahil olmak ûzere, uluslararası konular- da siyasi yaklaşımlannın üst üste çakıştı- ğını' söyiedLGüııeydoğuAvrupa'dakiistik- rarm konmmaa ve bu bölgede işbnüğmin geSjtirifcnesiyohındabirfikteçabagüstcre- cekkrini benrten Stefanopulos, Rusya ve Yunanistan'ın görüşlerinin Avrupa'nm bü- tâniesmesi konusunda birieştiğini kay det- lİÜ&elerianMmdakiekoDonıikişbiri^miıı geBstiıimesiyohında 'geniş beklentiler' ot- duğunu ifade eden Yunanistan Cumhur- baskanı, bu komda özcBikk enerjiye ağır- hk verdflderini beürterek şunlan söyledi: 'Rusya'dan ülkesıne petrol sevkıyatı - Bulgaristan (Burgaz) - Yunanistan (Dede- agaç) petrol boru hattı projesi- Yunanistan fırmalannm Rusya'da daha fazla yaunm yap- malan ve Rus fırmalan Ue ortaklıklar kur- malan.' Stefanopulos'a,Rusyaziyaretinde77 işa- damıile40dobyındaöstdnâeybürokrateş- Bkediyor. Ziyarete Yunanistan Dışişleri Ba- kam Yorgo Papandreu bugün kanlacak." Bu dış haberin mürekkebı kurumadan, 28 Haziran 2000 tarihli Cumhuriyet Gaze- tesi'nin dış haberier bölümünde gene Cum- huriyet Gazetesi dış haberler bölümünün ve Cumhuriyet Gazetesi yönetiminin gelenek- sel yeüdnlik (mükemmeUik) ve ustalık gös- tergesi olan şöyle bir dış haber vardı: (tin) ve Konstan (tin) Yakınlaşması ;deelatü' "Rusya deRet başkanbğı koltuğuna res- rnenoturmâsınınardındanilkiş olarak es- Id Sovyet cumhurtv etlertvle Uişkilerini can- landıran Vladımır Putın. şimdi de Ege'ye el atü. Moskova'ya resmi riyaret dûzenie- yen Yunanistan Cumhurbaşkanı Konstan- tın Stefanopulos'layapdğıteınaslarda,Ati- na'nınEgepolitikalannı'alkışladığını'be- lirten Putin, iki ülkenin askeri, teknik ve enerji alanJanndaki işbüiiğini geliştirme karan aldığını açıldadı. Atina-Moskova ya- kuüaşmasmıvakmianizieyen Türkiye, Pu- tin'inuygııladığıpoltiialarnböigeseiçıkar- lannı otumsuz etküeyebikceğj değertendir- mcsini yapryor. Vladimir Putin'in uygub- yacağı dış politikanın ana hadannm befir- ginleşmey^ başlamasL Türidye ve Rasya Fe- derasyomı'nun yakın gelecekte çalaşan böl- gesel çıkarlan açtsuıdan daha sert bir reka- bete girebilecekleri görflşûnü güçlendiri- yor. Türkive'nin yakmdan iztediği Putin'in Orta Asya'ya y öneiik akfif potitikasmm ar- dmdan özeffikle Ytınanistaniaişbiriğiııige- Kstirme girisimleri, Mflü Güvenlik Kuru- lu'nda da (MGK) aynnoh olarak ele afan- masına neden oMu. Türkiye bu süreçte Rus- >a'nın gerek Orta Asya gerekse Ortodoks dayanışması kapsammda Balkanlar'a uy- gulayacağı politikalara karşj etkrn ayasi ön- lenüer almayı karariaştmİL İki smat görû- şen Stefanopulos ve Putin, ekonomik ifişld- fcrin gefişririlrDesini, güvenMk abuunda is- boiiğmi,Kosova'yıveEgesorunlarmıeleal- dılar. Putin, görüşnjeterm anhndan yapb- ğı açıklamada, askeri-teknik işbirnği ik enerji konulannı da ele aknklarmı büdirdi. Rusya'nm uluslararası örgüderdeki duru- muna Yunanistan "ın desteğmi umdukbuv m anlatan Putin. Ege sorunlannın Ulusla- rarasAdalet Divanıyargıkaranyla çözüm- lenmesi tezine destekverdL Putin, basB top- MetinERKSAN butBinda dolayt olarak gündeme getirtB- ğiEge sorunbnyla flgS otarak,'Akdeniz so- runlan, yalnızca uluslararası temel hukuk ilkeleri esasıyla çözümlenmelidir. Biz, Yu- nanistan'ın, bazı tarnşmalı sorunlann ulus- lararası yargı mercilerince ele alınması yo- lundaki önerisini alkışlıyoruz' diye konuş- tu. Akdeniz'in Rusy^'nm yakmdan flgikn- diği bir böige oMuğunu, bunun tersinin dü- şünûlemeyeceğini vurguiayan Putin, bir so- ru üzerine, biz kendhnizi bir imparatorhık olarak hissetmiyoruz, ama bu doğruhuda hâlâ bizde bir şeyter varsa bunlan bertaraf etmetiyiz dedL (Bak sen şu pışkınliğe, iki yüzlülük ve tûkürdflğünü yalamak buna denir m.e.) Putm, ûlkesinin Bağansız Devleaer Tbp- hıhığu^DT)ieflişkfleriniekaldıve BDT ülkeleriyle ilişkilerimizi daha da geliştire- ceğiz. En yakın müttefıklerimızden olan Belarusya ile tek devlet oluşturmak için aktif biçımde çalışmaya başlıyoruz' dedL (Rusya'nın bir diğer petrol boru hattı tasa- nsı var. Bu tasan, petrol boru hattı taşuna- cılığında Türkrye'yi ve Yunanistan'ı tü- müyle devre dışı bırakıyor. Azerbaycan 'dan ve Asya'dan Novorossısk'e gelen Asya pet- rollerini, Rusya-Belarusya-Litvanya-Rus- ya topraklannda yapılacak petrol boru hat- ları ile Baltık Denızı'nde bulunan Kali- ningrad lımanına ulaştınyor. Ya da bu pet- rol hattını yalnız Rusya topraklanndan ge- çirip Baltık Denizi'nde bulunan Petersburg limanına ulaştırmak ıstıyor. Kaiiningrad ya da Petersburg lımanına ulaşacak petrol, Av- rupa ülkelerine çok kısa bir yoldan ulaşa- caktum.e.) İki Bder görüşmelerin sonunda, Osman- h tmparatorluğu'na karsı tarihteki ortak- hklarmı da anımsadılar. Stefanopulos, Pu- tin'e Ingüizve Fransız donanmalanyia bir- Hkte Osmanb donanmasmı yenilgiye uğra- tan ve böylece Yunanistan'ın bağnnsızhk kazanmasını kolaylaşbran Rus donanma- sma ait baa tarihieşyaian hedhe etü. (1827 Navarin baskınına katılan Rus savaş gemi- lerinin bayraklanru m.e.) İki ûlke arasmda çifte \erguendirmeiiin önlenmesi anlayna- stdaimzaediku." 3 Temmuz 1990 tarihinden beri sürekli yazdığım Cumhuriyet Gazetesi'nde, 18 Ekim 1994 'te, 2. sayfada, bu sütunlarda, baş- lığı '8 B Hatb' olan bir yazım yayımlandı. Bu yazmıın son bölümü şöyledir: "Rusya; Azerbaycan ve Asya petroOerini uhtslanı- raapazarlara taşrv-acak olan petrol boru hat- Uruun Rus> a topraklan üstünde yapıhna- smı ve bu petrol boru hatiarmm Rusya'nm denetimi aHmda ohnasuııistiyor. Rusya'nm anucı, Azerbaycan ve Asya petroflerini ta- şryacak olan petrol boru hatlannı Rusya ûstünden Rusya'nın Karadeniz'deki Novo- rossisk limanına getirmek ve buradan tan- kerlerie dûnya pazartanna ulaşarmaknr. Bu durumun gerçekleşmesi sonucu, Tflrki- ye'nin kaybedeceği siyasal vv ekonomik ÇJ- karlar bir yana, uluslararası adı Türk bo- ğazlan olan; İstanbul Boğazı, Marmara De- nizi, Çanakkaie Boğaa'nın büyük tehlike- ier içinde yokounası ve yüzlerce yıkhr Azer- baycan'da ve Asya'da süren Rus sömürge- c9ikwyavılmacılıkolgusununsonsuzadek sürmesi ohır. Bu konuda oluşturulan diğer bir tasan ve bağfamü da şudur: Novoros- siysk'ten Bulgaristan'm Varna Limanı'na tankerierle getirikcek, oradan Bulgaristan ve Yunanistan topraklannda yapıiacak bir petrol boru hattı ik Kuzey Ege'de bir Yu- nan limanına taşmacak ve oradan ulusla- rarası pazarlara ulaşOniacak Azerbaycan ve Asya petroUeri ve Yunanistan'm Ege'de karasularuu oniki mile çıkarmak karan arasmda bir bağ vanbr. Rusya'nın ve Yu- nanstan'm birbirlerini tamamlavan bu dö- şüncderi gözanh edflemez. Azerbaycan ve Asyapetroleri: Gürdstan ve Türkrye üstün- dengeçenpetrolboru hattanile Akdeniz'de bir TurkBınanınataşmıp, oradan dfinyapa- zarlanna ubşântanabdır. En kısa ve en dog- ru yol budur (Bakû-Ceyhan petrol boru hattı m.e.) Rusya Çarfağı ve Osmann padişahhğı ar- ok yoktur. Türkrye Cumhurrveti Devteti ve Rusya C'umhuri>eti De% leti \anhr. Kafkas- lar'da, Asya'da ve Balkanlar'da, Türkrye Cumhuriyeti Devleti'ni karşısına alacak olan Rusya Devleti biçbir etkinlik savaşmı kazanamaz." "8 B Hattı' başlıklı yazımda şu bölumler de vardı: "New York'ta yapı- bn Clinton-Yeltsın görüşmelerine katıbn Rusya Dışişleri Komisvonu Başkanı Sergei Karâganov, 28 Eylül 1994 tarüunde 'Was- hington Tımes' gazetesindey^ymüanan br demednde şöyle demişar:' Türkrye ve Rus- ya arasında, Kafkaslar'da ve Orta Asya'da bir etkinlik savaşı gelişiyor. Bu yeni bir olay değil. 19. yüzyıl boyunca oynanan oyunlara geri dönüyoruz. Türkiye ve Rusya arasında şündilik ör- tülü ve gölgede yapılan tartışnialaruı kök- leri tarihin derinliklerinde vardır 19. yüz- yılda, Türkiye, Rusya, tngıltere (şimdi Ame- rika m.e.) arasında yaşanan 'bûyük oyun' tekrar canlandı.' " Resmi bir ayaret için Amerika'da bulunan Rusya Devlet Başka- nı Boris Yehsin' in başdanışmam, gazeteci- lere yaptığı açıklamada şöyle demiştir: "Azerbaycan'ın, Amerikan, ıngUiz, Nor- veç, Türk \e Rus petrol sjrkeüeri ile yapn- ğı anbşma, petrol boru hattı Türktye'den geçerse işleTÜkkazanamaz. Petrol boru hat- tı Rusya'nm denetimi altmda ohnabdn-.'' Ecevit-Cem-Demirel gibi uluslararası alanda etkın siyaset yaptıklannı söyleyen "Ankara Yaranı" bakaiım şimdi ne yapa- cak. Herhalde bir düşündükleri vardır. Bu çok bilen "Ankara Yararu" ısterse ıkıncı ba- sısı yayımlanan 'Yunan Sorunu' adlı kitabunda bulunan ve 14 Kasım 1997 gün- lü Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan 'Yunan-Rus Yayılması' başlıklı yazımı okuyabilirler. Yaz aylan bir yaprak dö- kümüne döndü. Giden gi- dene... Kimi uzun bir bek- leyişten sonra, kimi de hiç beklenilmedik bir anda!.. Alışamıyoruz, alışamaya- cağız, bildiğimiz halde bu sonucun kaçınılmaz oldu- ğuna Gelen gidecek, kalan yok! Böyte kurulmuş bu dünya, bu dü- zen! Bir gün degişir mi, degiştiri- Srmi? Yüz elli, iki yüz, daha da uzun biryaşamaka\Ajşabilir miyiz? Kinv ler kavuşur? Bilim, kimden ya- naysa, kimin olanagı varsa!.. Hangi birini hangi birini!.. Fer- ruh Doğan, Mengû Ertel, Raf Er- tem, Mîrta Urgan, Zeyyat Seli- moglu, derken Kemal Sunal... Bunlar ünlü olanlar; ya yollarda, otobüsterde, taksilerde, kamyon- larda can veren, adlan bilinme- yen sayısız yurttaş! Ya, çözüm- Süz hastalıklann pençesinde gün sayan, çevreterindekiler için daya- nılmaz acı kaynağı olanlar! Zey- yat Selimoğlu önemli biryazardı. 'Cumhuriyet'in Yunus Nadi ödütü'nü "Rize Köylerinden" ad- lı yazısı ile (1950) kazanarak adı- nı duyurmuştu. öykülerinde Ka- radeniz vardı, deniz vardı, gemi- citer vardı. "Direğin Tepesindeki Adam", "Karaya Vurdu Deniz", "ÇiçetdiDağ Sokağı", "Tutkunun Köşeleri" vb. yaprtlartyla çağdaş yazınımtzın önde gelen bir öykü- cüsüydü. Hatikamas Balıkçısı, Sait Faikten sonra denizle ilgili bir dünyayı, daha çok denizcileri ta- nıttı bizlere, kendine özgü anlatı- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Anı RüzgâıHan mıyla... Insan belli bir yaş çizgisini aştı mı ölüm ona yabancı gelmiyor. Gençlikte de böyledir, ölüm çok uzaktadır, erişilmeyecek bir yerde- dir. öyle sanınz. Birdeyaşlılıkta!.. Duymak, görmek istenmez ölüm. Hatta bu sözcük bile korkutur. Başka bir sözcük olsa deriz. Baş- ka bir deyim! Yok olmak, yitip git- mek, böyle bir şey işte... Raif Ertem hep gözümün önün- de. Mîna Urgan, Mengü, Ferruh, şimdi de Zeyyat. Ya birkaç yıl ön- cekiler, ya yıllar yıllar önce çekip gidenler, Sait Faik, Cahit Sıtkı, Külebi, Kansu. Ya Sıvas'ta yakı- lanlar: Asım Bezirci, Metin Arh- ok, daha nice sanatçı dost... Orhan Kemal'in otuzuncu ölüm yılıydı 5 Haziran... Büyük birya- zanmız Orhan Kemal, en büyük- lerden biri... Baktım gazetelere dergilere, gerektiği gibi anan çık- madı. Bir inceleme, bir tanrtma!.. Bellek insafsız mı bu kadar? ölenin ardından, birkaç gün, bir iki hafta ağlar sızlanz. Bir yıl iki yıl sonra unuturuz o değerii kişiyi... tnsan belleği bu. Binlerce anı, bin- lere acı birbirine mi giriyor da ki- şi en sevdiğini unutuveriyor! Ke- mal Sunal'ın filmlerini görmeyen var mı? Yıllardır hemen her gece TVIerde o Fer- nandel yüzü, halleriyle halkın sevgilisi, dahada çok, ezilen ama işi kur- nazlıklarta sürüktemeye çalışan sıradan yurttaş- lann benzeri... Taşra- dan gelmiş büyük kentin dağda- ğasında yok olup gitmemiş, git- mek istememiş bir simge... Anım- sıyorum 1977 Antalya Rlm Fes- tivali'nde 'Kapıcılar Kralı' rolünde En lyi Erkek Oyuncu seçmemi- zi... llk ve son kez seçici kurul- daydım. Oybiriiğiyle onu seç- miştik... Bir akşam yemeğindede birlikte olup, başansından ötürü onu kurJamıştık; sinema dünyasm- da daha yeniydi, ama bu odül- den sonra birden yıldızlaşmıştı. Ama ne o gün, rte de daha sonra şu alışıldık sözle 'medyatik' ol- mamıştı! TelevoJe'lefde bilmem neretefde dolaşmamıştı! Hep 'ken- di' olarak kalmıştı, sıradan insa- nın bir örneği olarak, dürüst, ama kendini ezilmekten kurtarmak sa- vaşı veren sıradan yurttaştn... Şim- di övgüteryağıyor. Unutuluyor, yıl- lardır ardıardınaTV'lerdegöste- rilen filmlerinden ona beş para odenmediği!.. Sanatçıyı çalıştır, yararian, sonra bırak kendi ya- şantısının akışına... Onu, böyle- sine sömürenter hiç sıkntı duyrriaz- larmı? O güzel dostlar, o güzellik ön- cüleri bir bir çekip gittiler, gidiyor- lar, gidecekler hayat atlanna, anı rüzgârlanna binerek... Uygarlığın Temeli: Aşk Ayşen LAÇİNEL Eğitimci Aşk, tutkuya dönüşen o yoğun sevgi, ince ruhlara özgü, insam sarsarak yücelten deruı bir duygudur. Uygarlığın, yaratıcılığın temel öge- sidir. Birini aşkla sevmek... lşini aşkla yapmak... Ben aşkı, hep, besleyen bir kaynak olarak al- gılarrm. Tutsaklık gibi gözüken özgürlüktür, öz- verilidir aşk. Birini gördüğünde, hiç planlamamışken hesap yapmadan etkilenmek, güzel imgeler içinde öz- lem duygulanyla yanmak. Biri sana "neden ben" diye sorduğunda, hiç düşünmeden, "nedensiz sen" demektir bence aşk. Aşkı daha pek çok özveriyle niteleyebiliriz. Takvime şöyle bir baktım "Dûnya Kadnüar Gûnü" diye bir gün var. Aşkın bir yüzü "kadm". Oysa Türkıye'de farklı yerierde, farklı ruh ve ko- numda, değerde kadın var. Kimisi yirmisinde, kimi yetmişinde, kimiyse yaşam serüveninin ba- şında. Yaşı, yeri, kimliği, uygar durumu ne olur- sa olsun ve kımse de bana kızmasın, kadın ol- mak bir ayncalıktır bence. Kadm olmak, daha duyarlı olabilmek, sev- meyı, sevilmeyi gereksinim saymak... Kısacası, kadın olmak bir dünyanm yansı oranmda güç de- mektir. Hangimize bakarsamz bakın, her koşul- da ayakta durma direncini gösteren; düşen ama mutlaka kalkan. bagışlayan, doguran, sonra o be- densel varhğuıı yine çekıcilıgıne döndüren ka- dınlanmız değil midir? Kimi zaman ağlayan, zırlayan, tepınen ama meydan okumayı da bilen yine onlardır. Kadife gibi yumuşak, kimi zaman da kadife eldıvendekı demir yumruk... Bir yanlışunız var: Kadının kadrna yapabile- ceği acımasızlık.. Belki en çok acıtandır bu! Nedense konu kendimiz olunca her şey mu- bah... Madem kadınlara yıllar boyu erkeklerle eşit hak ve gelişim olanağı tarunmamış, öyleyse ne- den bir yere gelen kimi kadınlar öbürleriyle çar- pışır? Bu, üzerinde düşünüunesi gereken önem- li bir konu, kadının kadına yaptığı kötülük. De- mek ki aslında "kadın-erkek" değil sorun. So- run "adam ohnak". "insan olmak" Önce insanım. sonra kadın. Mesleğimde, ya- şamı algılayışımla, başanlanm, başansızlıkianm- la... Ne güzel! tyi ki de kadınım. Makyaj yapıyor, saçlarîrnın rengini değiştiriyor, istersem panto- lon, istersem etek giyiyorum. İstersem ağlıyor, istersem gülüyorum. tyi bir insan olmaya çalı- şıyorum. Ne dıyeyım bütün günlerjnuzJâıtluiils sun Ama mutlaka dünyanın öbür yansı olan er- , kekleri de unutmayalım. Yabıız bilsinler ki mut- luluk bizimledir, yaratıcılık bizimledir. Mutlu- hık onlara da yaraşrr: Bizimle! Meviana ne güzel demiş, "Haydi, ben bensiz geteyim, sen sensiz gel, ne varsa şu umağm için- devar,soyunahm iki can dafadmı şu u-mağa, hay- dL" Sevgıyı reddedenler, sevmekten korkanlar... Ya- zık! Birlikteliği kendinden vazgeçmiş sanan yal- nızlar, acaba srrfben" dıyerek nereye vanrlar? Evlerine, arabalanna sanlarak ya da parala- nyla mutluluk arayarak yaşlanacaklar. Yineuyorum, sevmek özgürlüktür. Aşk, yaşam kaynağı. Aşka âşığun galiba. Yoksa otuz iki ya- şımda ıken herkesin beni yirmi altı, yirmi yedi yaşmda sanmasmm başka nedeni olabilir mi? Aşk- la yaşamak, aşkla yaşamak... Peşin fiyatına 10 taksite, 4 mevsim! Jet-Gool özelliğjyie antnda seriniik... Bio-plasma sistemiyte tertemız hava... En ûstûn özellikler Arçelik kltmalarda. Ûstelik hepsi, şimdi peşin fryatına tam lOtaksitle. Ckretsiz keşrf ve montaj avantajıyta... Yaz SKakJan bastırmadan, mutlaka bir Arçelik kfrnaalın.Saglıklıve serin bir ortamda yaşamanmkeyfini gkarm. H4« TlMM IMtlfnuz U £ İ « İ İ A r » 0 216 423 41 63 0 800 261 (5 85 0 216 423 26 44 Üstelik, ücretsiz keşif ve montaj avantajıyla... H a y a t a PENCERE Loütacdık••• Iskemle ile sandatye arasındaki fark nedir?.. Iskemle arkalıksız sandalyedir. Sandalye, ülkemize "Tanzimatla birlikte (önce saray ve konaklara) girdi; yer sofrası kaldınldı. Kı- çımızı yer minderi ve sedirden kurtanp sandarye- ye oturtunca uygariaşacağımız) sandık; ama, bu işin popodan değil, kafadan başladığını öğrenmekte geç kaldık. Ya ıskemle?.. Osmanlı'da öteden beri var; padişah ata biner- ken kolaylık olsun diye ayağının altna sedef kak- malı bir iskemle sürülür, bu görevi üsttenen kişrye de "iskemlecibaşı" denirmiş. Iskemlecibaş) at bi- nen sultanın ardından yürür, gereğinde görevinl yapmak için hazır ve nazır olurmuş. Eski kuşaklar, bir kızjn ne zaman "erkeğin ihti- yacına salih" duruma geldiği konusunda kesin dil- le derierdi ki: "- Kız çocuğu iskemleye oturduğu zaman ayak- lan ne zaman yere değerse..." Günümüzde bu koşulun geçerti olması düşünü- lemez; çünkü boy ölçüleri çok değişti; 'Kopenhag Kriterteri' gibi yeni evrensel ölçütlerin yanı sıra yaş sınınna da önem verilmeli... 14 yaş nedir?.. Çocukyaşıdır.. . ^. . ,. -,-• Okul çağıdtr. Ancak günümüzde kadın pazariamasını ince ze- naata dönüştüren kulağı kesik uzrnanlar diyoriar ki: -14 yaşındaki kız, çocuk değildir.. - Ya nedir?.. -Lolita'dır. . . . . Ne demek Lolita?.. ~ • . • - . - . - . Sözlüğe baktım: "Lolita, Vladimir Nabokov'un romanının adı. Orta yaşlı biradamın çocukfuktan genç kaltğa geçmekte olan Lolita 'ya duyduğu aş- kı konu alan bu romanda Nabokov baştan çıkart- ma, ayartma temasını değişik bir açıdan ele alır, alışılmadık bir dişi tipi çizer." • • . •'-- RTÜK bir televizyon kanalında sergHenen "Effte Model Look" yanşmasını sakıncalı butdu. Neymiş?.. 14 yaşında kızlar katılryormuş bu yanşmaya; b»- kiniyle gösteri yaparak kendilerini beğendirmeye çalışryorlarmış; ruhlannda zarartı bHikimtefB yol açi- Iryoımuş, yanşmaya katılanlara verilen ödüllerie çocuklar yoldan çıkryoriarmış, falan filan... Sonuç: Televizyon kanalına bir günlûk kapat- ma cezası verilmesi..." Vay sen misin cezayı veren!.. ' ' Toplumda tartışma başladı. Kimine göre FlTÜK'ün verdiği ceza doğnı, ktmi- ne göre eğri... Hürriyet manşet atö: "Lolitayasağı". ; •..-... ,,' Kafalar kanşık... • , . „ . , . Oysa bu işte kanşık bir şey yok.. önce karar verilmeli: .,, ,"Mlite Model Look" adlı yanşmaya kabJan 14 ya-; şındaki kız, çocuk'rnûdur?./ ' . . Lolita mıdır?.. Ikisi arasındaki fark, iskemle ile sandatye aynmı gibidir. 14 yaşındaki kıza 'çocuk' diye bakanlar için, el- bette bu tür yanşmalar sakıncalıdır; ama işin içine 'Lolitacılık' giriyorsa?.. - *.i Ne denir?.. Kadını daha çocuk yaşta metalaştnp pazarta- masını bilen çağımız kaprtalizmiyte başa çıkabitecek olanın alnını kanşlanm. T.C RALYA SULH HUKUK MAHKEMESt ADIİ SATIŞ MEMURLUĞITNDAN GAYRİMENKUL AÇIK AKTI1RMA İLANI Dosya No: 2000/1 Balıkesir ili, Barya ilçesi, Turplu köyünde kain; 172 ada-20 parsel, 171 ada-32 parsel, 176 ada-10 parsel, 173 ada-69 parsel, 177 ada-29 parsel, 179 ada-12 par- sel ve 180 ada-33 parsel sayılı gayrimenkuller 22.08.2000 Salı günü saat: 09.00-12.20 arasında Bah/a lcra Müdürlüğü'nde açık aıllıııııa suretiyle satüacak- tır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin % 75'mi ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve sa- bş masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle abcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdû baki kalmak şarbyla 01.09.2000 Cuma günü aynı yer ve sa- atlerde ikinci artürmaya çıkanlacaktır. Yukanda ada ve parsel numaralan yazdı gayrimen- kullerin birinci ve ikinci satış gün ve saatleri ile satısm yapılacağı yerin mirasçüardan tsmail Budak adına teb- liğı yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 30.6.2000 Basın: 35543 İLAN T.CDİYARBAKIRİŞ MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1998/200 Davacı SSK Genel Müdurlüğü vekili tarafmdan Da- valılar Mustafa Topalan ve Neşat Özak aleyhine mah- kememizde açtığı Istirdat davasınm yapılan açık yargı- laması sırasmda verilen ara karan gereğince; Davah Neşet Özak adına çıkanlan tebligatın adresin- de bulunmadığından bahisle tebliğsiz iade edıldiğı za- bıta manfetiyle yapılan tüm araştırmaya rağmen adre- si tespit edilemediğinden ilanen tebhgat yapılmasına karar verilmiş olmakla; Yukanda adı geçen Davah Neşet Özak'ın mahkeme- mizde yapılacak olan 11.7.2000 günlü dunışmaya ge- lerek belgesini sunması, aksi takdirde yargüamaya yokluğunda devam edileceği ve karar verileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 63449 T.C FATtH4. SULH HUKUK HAKİMLİĞl'NDEN 2000/419 E. . - 2000/575 K. Mahkememizden verilen 29.6.2000 tarih ve 2000/419 Esas, 2000/575 Karar nolu karar ile Fatih, Neslişah Mah. Ata Sk. Aydm Apt. No:21-2 Fatifa/tstan- bul ikamet eden, Sivas merkez Akkoç cüt: 0212 K.Sı- ra No: 0050'de nüfusa kayıtlı bulunan Hüseyin ve Zeh- ra'dan ohna 1939 doğumlu Kemal Aydm'a ana baba bir kardeş Bayram Aydrn vasi tayin edilmiştir. Uan olunur. 29.6.2000 Basm: 38334
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle