Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 2000 PAZAR
10 P A Z A R YAZELARI dishab@cumhuriyet.com.tr
Şampiyon Fransa 'ABD spor'a karşıYooo, sanmayın ki yalnızca Fransa'nın tescil-
lenmiş, ünü hepinizce bilinen u
şampiyonhık"la-
nndan söz edeceğız. Gerçi her durumda "Ey dün-
ya titre, Fransa gefiyor!'' veya "En büyük Fran-
sa!" gibi bır kaygı esmiyor bu yakalarda. Zira "bü-
yüklûk" çığırinakla gelmiyor.... Kaldı ki size an-
latacaklanmız "en büyükföğûn" her zaman da o
kadar övünülür olamayacağının kanıtıdır. Evet,
Fransa'nınftıtboldadünyadan sonra Avrupa'da üs-
tûnlüğünü kanıtlamış olması; eskrim, tenis, bisik-
let, basketbol, rugby veya bobslide gibi daha az
"popüler'' sporlarda aldığı başanlı sonuçlar, ül-
kede banşık bir zafer ve sevimli bir uyum rüzgâ-
nnın esmesini sağlıyor. Ama hiçbir yel ilelebet
esmeyeceğine göre!!! Devamlüık, her şeyden ön-
ce kalıcı, uzun vadeli altyapı donanımlı politika-
lara bağh. Kolektif olduğu kadar bireysel spor-
larda da kazanılan dereceler, çalışmalara ve kar-
şılaşmalar öncesi ve sonrasında, kışisel çekişme
ve rekabetten uzak, gerçek bir "takun ahlakr" ve
"alcakgönüUülük" ve "karşıhku saygT görüntü-
leri, elde edilenlere duyulan hayranlığı haklı ola-
rak körüklüyor. Ömeğin Fransız Milli Futbol Ta-
kımı'nın "FairPlay2000"i alması rastlantı değıl.
Veya Dünya Sağlık Örgûtü'nün son rapor ve sı-
ralamasına göre Fransa'nın sağlık hizmetlerinde
nice zengin ve kalkınmış ülkenin çok önünde
"Dünya Şampiyonu" (ikinci Italya) olması, sos-
yal devlet konusunda "bazT hizmetleri hakkıy-
la verdiğinin de bir kanıtı olsa gerek! 10 milyon
liraya uzman değil ama en âlâ dok-
tor sıze bakıyor.. Hatalar, aynmcı-
lık durumlan veya suiistimaller ya-
şanmıyor mu? Elbette var. Kamu-
oyu, uzman yayın organlan, ıçeri-
de sendikalar, dışanda sağlık hak-
lannı savunan kitie veya sivil top-
lumörgütlerihazırdabekliyor. He-
le hele hizmetlennde açık venneye- _ _ _ ^ _ ^ _ _
görsünler. Özel hastaneler üniver-
site ve devlet hastaneleriyle yanşıyor. Sosyal si-
gortalar kurumubu yıl milyarlarca frank kârabi-
le geçtı. Birçok alanda en makbul uzman ve bö-
lümler kamu kurumlannda. Aynen okullarda,
eğitün kurumlannda olduğu gibi. Yeryüzünde
eğitım şampıyonu ülkelerden biri de Fransa. Üs-
telik en "krem" tabaka çocuklannı devlet lise ve
kolejlenne ("coflege" Fransa'da ortaokula verilen
PARIS
isimdir) şokmak için çabalar. Niçin acaba? Cim-
rilikten mi? Hayır, en iyi öğretmenler, en iyi alt-
yapı onlardadır. Kimse "yabancı okuHarm, kolej-
fcrin" kapısında "torpfl" aramaz. Bazenkamu okul-
lannda da üçkâğıt çekılır. Buralarda seçkıncüik,
dengesizlik veya kayırmacılık yok mudur? Var-
dır ama bunun da dozu vardır. Doz
aşılmayagörsün. Her şey ideal ol-
maktan uzaktır, ama "eleştirelsd-
Bk* silahı çalıştığı, "örgûtseffik" dü-
zeyi ilerlediği oranda "hak alınır".
UGUR Fransa'nın geçen hafta gündeme ge-
HÜKÜM len bir de "zindan şampiyonluğu''
vardır ki bugün kara bayrak gibi
_ _ -
_ _ _ _ Fransa'nın göklerinde dalgalanmak-
tadır. Paris'in en önemli hapıshane-
si "La Sante"nin başhekimı Veronique Vasse-
ur'ün yayımlandığı bir kitapta "hapishanelerin
sefaleti" teşhir edildi. Bunun ûzerine hem Mıllet
Meclisi hem de Senato birer araştırma komisyo-
nu oluşturarak sorunun üstüne gittiler. Geçen
sah Meclis ve Senato'nun onayladığı iki rapor
açıklandı: Skandal. Fransa'daki 186hapishaneyı
tarayan komisyon demokrası ve ınsan haklany-
la bağdaşmayan bir durumu gözler önüne serdi.
Yalnızca sorun47.079 kişilikkapasiteye sığdml-
mış 204'ü kadın olan 50.744 (ortalama doluluk
oranı yüzde 108, yer yer bu oran yüzde 226'yı
bulabüiyormuş) kişide değildi. Bakımsızlık, genç
suçlulann korunmaması, hem onlann hem diğer
mahkûmlanntopluma kazandınlması için yeter-
li önlem alınmamış olması, tutukevlerinin dışın-
da farklı ıslah kurumlannın yetennce benimsen-
memiş olması.
Adalet Bakanı Bayan Eisabetfa drigou cevaben,
gerçekleri tüm çıplaklığıyla sergıleyen komıs-
yonlan kutlayıp önümüzdekı dönemin ilk Mec-
lis oturumuna acıl bir dizi önlemi içeren yasanın
hazırlanacağı sözünü veriyordu. Gerçekte "eleş-
tiri ve özeteştirF'yi kendine ilke edinen (zaman
zaman kâğıt üstünde kalsa, üayüzKi kaçsa da) "dm-
geli sosyaTın dünya şampiyonluğuna oynayan
Fransa, bakalım altı ayhğina aldığı Avrupa Bir-
liği başkanlığı süresınde "Avrupa takunına" yeni
sosyal golleratnnp"den^libeı^" "ABDSpoV'a,
yeryüzünde ve de küreselleşme maçvnda yalnız
başına oynamadığını, azbiraz olsun hanrlatabilecek
ve yandaş bulabilecek mi?
Tatil düşleri turizmi
patlatacak mı?
MUNIH
Münih, son haftalarda müthiş bir
turist akınına uğradı. Peş peşe
sanat olaylan ve konserler, her
milletten meraklı insanın bu kente
gelmesini hızlandınyor. Turizmle
içli dışlı yaşayan bu 840 yülık
eski şehir, durmadan onanlan ve
yenilenen anıtlan
ve mûzeleriyle de ilgi odağı.
Kentin sakinleri ise "Bir an önce
tatil gelse de güneşti deniz
kenarlanna kaçabflsek ya da Ege
ve Akdeniz kryİanna utebflsek"
telaşı içindeler... Gide gide
bıktıklan tspanya'dan, artık her
köşesini ezberledikleri Italya'dan
farklı coğrafyalarda bronzlaşıp
dinlenme gereksimmi, bu yaz
milyonlarca Almanı Yunan
adalan ile Türkiye kıyılanna
çekecek gibi ya, haydi hayırhsı!
Alman milleti en çok bizim
Antalya'ya bayılıyor. Paket
turlarla Akdeniz'e giden gidene...
Bu arada Almanya Turizm
Araşürmalan Merkezi,
«Türkiye'yi Anlamak" adlı bir
kitabı geçenlerde yayunladı. Pek
çok Almanm elinde bu kitabı
görmek ise insanı sevindiriyor.
Hesap kitap bu sene
kafadan 8.6 milyon
Almanm tatilini
Türkiye'de
geçirmeyi
planladığı gerçeğini
ise bir başka
anketten geçen hafta
öğrendik. Kitabı
hazırlatan araştırma
merkezinin başkanı Arvin
Vıelhaber, özellikle "kültür
turizmi" konusunda Anadolu'nun
eşsiz bir ülke olduğunu anlahyor
her önüne gelene... Adam haklı
olmasına haklı da biz bu gerçeği
daha yeni yeni öğrenmedik mi?
Ve öteden beri bu aylarda "ha
paüadı ha patiayacak" türde
beklentilerimizi yineleyip "keOe
saymakla" övündüğümüz Türk
turizmi, inşallah bu sene özlenen
çizgiye ulaşır da turizmcüerin,
otellerin, rehberlerin yüzü güler.
Evet, son iki haftadır Münih
Havaalanı çok yoğun bir trafiğe
taruk oldu. Inip kalkan uçaklann
yazılı olduğu elektronik
tablolardan ve ekranlardan
"Istanbul" ve "Antalya" isimleri
peş peşe akıyor... "Mayorka" ile
yanşan "Antalya'' uçaklannın
Akdeniz kıyılanmıza bu yaz
yağmur gibi turist indireceğine
bizim turizmciler kesin gözüyle
bakıyorlar!... tnşallah
yanılmazlar. Evet, öteden beri
Mayorka Adası'nı şikâyet ettikleri
de günlerdir Alman medyasmm
ağzına sakız oldu! Bir örnek
verilirse, Alman turistlerin
plajlarda şezlong başma 10 mark
ödediklen bu gürültülü adada,
üstelik bir de 2001 yılı yaz
aylanndan itibaren çevre vergisi
alınacak olması meselesi de cimri
tatilcilerin keyfıni kaçırmış. Belki
de bu nedenle Antalya'ya
EROL
ÖZKAN
yönelmiş Almanlar... Bizden
çıtlatması. Sadece bu yaz için 750
bin Alman turistin Antalya'ya
geleceği de şimdiden beÜi olmuş
gibi. Öyle ya da böyle, öteden
beri kendi aralannda yanşan
Ispanya ve Yunanistan'ı sollayıp
yepyeni bir imajla popüler bir
ülke olabilirsiniz, diyen tur
operatörlerine ve uzmanlanna da
kulak kabartmak lazım. Münih'te
şu sıcak temmuz günlerinde
turizm bürolan tıklım tıklun.
Kentin her köşesine yayılmış
turizm bürolannda "last
minute"lere takıhyor gözüm...
Tatil düşleri bakalım turizmimizi
patlatacak mı, patlatamayacak mı
çok merak ediyorum. Eskiden
beri turizmle yaşayan Münih'te
her şey turistlere göre ayarlamyor.
Kent güzelleşiyor giderek.
Sokaklar elden geçirilip eski
yapılar onanlıyor. Marienplatz'ın
süsü sayılan en eski yapılardan
Aziz Peter Kilisesi ile ünlü
Sendlınger kapısı onanm
iskeleleri arasında... Sürekli
bakım altında olup makyajlan
yapılan bu anıtlan aylarca süren
titiz onanmlarla
biraz daha "esldtip"
romantikleştiren
mimarlar ve sanat
tarihçileriyle
uzmanlar ordusu,
şimdi kentı daha
sevimli gösterme
telaşı içindeler.
Çünkü anıtlar bir
kentin süsleridir. En köşedeki bir
çeşmeyi onanp yontulan
temizleyerek meraklı bakışlara
sunan düşünceye bakıp bakıp
gıpta ediyorum? Biz ise koskoca
bir antik kenti, Zeugma'yı ve
onlarca yerleşim yerini, antik StT
alanlannı baraj sulan altında
bıraktık! Bir mirasyedi
sarhoşluğunu yaşamaktayız.
Kültür tunzminde amtlann yeri
ve önemi tartışılmaz bile.
Münih'te yülardır gözlemledim
onanmlan... Parklan, köprüleri ve
anıtlan sürekli koruyorlar...
Münih turizmle yaşıyor. Her gün
yüzlerce insan geziyor kenti.
Münih'in tüsımım yaşamak
istiyor turistler. Olay bu! Zaten
tatile çıkan her insan düşlerle
yaşar biraz da... Şimdi
Mayorka'dan vazgeçip Antalya'ya
valiz hazırlayanlar da kafalannda
"Tûridye imajı" ve Akdeniz
düşleriyle bize geliyorlar...
Güneşe ve denize kavuşmak için
gün sayanlar, sevgilisi ile el ele
tutuşup bir antik kentte dolaşmayı
düşleyenler ya da pazar günü
tembelliklerini bir şezlongta ve
şemsiye altmda geçirmeyi
planlayanlar, çoktaaan yerlerini
ayuttılar bile... Bakalım bizinı
turizmcilerin evdeki hesaplan
çarşıya uyacak mı, bilmiyorum ve
merak ediyorum?
Bu arada ben de tatil için bavul
hazıriıyorum...
Dünyada aşk ve
eşcinsellik geçidi
Dünyanın en büyük eğlencelerinden biri
olarâk kabul edilen "Love Parade" (Aşk
Geçidi) etkinlikleri Almama"nın başkenti
Bertin'de başladı (üstte). Dünyanın dört
bir yanından "Eşcinsellik Gururu" (Gay
Pride) adı verilen gösterilere kaülmak için
Roma'ya gelen binlerce eşcinsel ise sosyal
haklan için dün bir yürüyûş yaptı (sokla).
Ask Geçidi'ne Ahnanya'nın dört bir
köşesinden Bertin'e akuı eden bir buçuk
mUyondan fazla tekno' müziği hayranı
kaüldL "Eşcinseffik Gururu" adta
yürüyüşe, ttalya Eşnükler Bakanı Katia
Bellilo. Komünist Parti Millerveküi Maura
Cossuta ve Veşiller'den Senatör Luigi
Manconi de kaüldL (REUTERS)
Öresund Köprüsü'nün düşündürdükleri
Eğer bir Danimarkalı, bir kişiye ya da
bir şeye Amerikan, Alman, Fransız ya
da Türk gibi bir sıfat yapıştınyorsa,
olumsuz düşünüyor demektir.
Danimarkahlann başka halklara
yöneük önyargılan belki de dünya
rekoru kırabilir.
Danimarka dilinde Isveçlileri küçüms
eyen bol mıktarda fikra kitabı bulman
uı çok kolay olduğunu da ekleyelım.
Yabancılar ve tsveçliler konusunda bu
derece önyargılı olan
Danimarkahlann, önyargılannı
aşmak için önemli bir çaba içinde
olmadıklan da bir gerçek. Başta
Isveçüler olmak üzere, içinde
Türklerin de bulunduğu çok sayıda
halk, Danunarkahlann ınsancıl ve
başkalanna karşı saygüı olduklanna
inanu-. Umanm haksız olan benim.
Bılindiği gibi, 2 Temmuz günü
Danimarka'nın başkenti Kopenhag ile
Isveç'in Mabnö kenti, 16 bin 400
metre uzunluğundaki bir köprü ile
bağlandı. Buzul Çağı'ndan bu yana
ilk kez Danimarka ile Isveç arasında
ulaşım gemilere gereksinim olmadan
yapümaya başlandı. Otomobıl ve
trenlerin aynı anda kullanılabüeceği,
"Öresund Geçişi" olarak adlandınlan
bu sistemde 8 kilometrelik köprü, 4
kilometrelik sualtı tünelı ve yaklaşık
4 kilometrelik suni bir ada bulunuyor.
Köprünün bölge ekonomisini
canlandırması bekleniyor. Maliyeti 3
milyar dolan aşan Öresund
Geçişi'nden çok yönlü beklentiler
var. Köprü yalnızca iki Kuzey
ülkesini değil, tskandinavya'yı
karadan ötekı Avrupa Birliği
KOPENHAC
HÜSEYtN
DUYGU
ülkelenne bağlayarak ekonomik bir
güç olan Avrupa Birliği'nin daha da
güçlenmesine katkı sağlayacak.
Sonbahar ve kıs mevsimlerinin çok
karanlık geçmesinden dolayı, binlerce
yıldır içıne kapanık yaşayan
Danimarka, Isveç ve Norveç'üı bu
köprünün açılmasıyla hem ekonomik
hem de sosyal yaşantılannda gelişme
olacağı bir gerçek. Bu gelişme kirni
önyargılann aşümasını da yanında
getirebilir. Artık Trabzon'dan,
Adana'dan ya da Istanbul'dan yola
çıkan TIR kamyonlan, karayolundan
Isveç ve Norveç'in en uzak
noktalanna, Kuzey Kutbu'na
taşımacılık yapabilecekler. Yine bu
ülkelerde tatil yapmak isteyen
Türkler, örneğin Kopenhag'a üç
saatte uçakla gelip, araba ya da trenle
Öresund Geçişi'nden yanm saatte
Isveç'in Malmö kentine
varabilecekler. Günde yaklaşık 12 bin
arabanın geçeceği Öresund
Geçişi'nin getireceği çeşitli çevre
sorunlan da olacak elbette. Arabalar
günde 38 ton karbondioksit gazını
Kopenhag ve Malmö çevresine
yayarak önemli bir hava kirüliği
yaratacaklar. Öresund Geçişi'nin
getirdiği olumlu katkılann, olumsuz
yanlanndan daha çok olmasını
diliyorum. Köprünün sağladığı
olanaklarla, umanm, Danimarkalılar
kendini beğenmişlik anlayışını,
kendine güven anlayışı ile değiştirir
ve yabancıdan korkma duygusundan
anrurlar. Bu köprü belki Türkiyeli ve
Yunanlı politikacılara da esin kaynağı
olur.iki ülke arasında esen dostluk
rüzgârlan, yeni köprüler inşa ederek
daha da pekiştirilebilir.
Örneğin Meriç Nehri üstündeki
köprüler genişletılebilir. Ege'deki
kirnı adalar arasında da köprüler
kurulabilir.
KIRIKKALE ASLtYE 1. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas Sayısı: 1999/319
Davacı: Ayhan Uçan
Vekili: Av. Ali thsan Ayaş
Davalı: Nurgûl Uçan (Nourgül Kaparova)
Dava: Boşanma
—Davacı -vrfcnı ditekçesinde taraftann Kınkkale iH, Keakin ilçesi, CebraiUi köyü nüât-
suna kayrth olduklannı ve 20.5.1998 tarihinde Kınkkale'de evlendiklerini, her ne kadar
resmi evlilik yapmışlar ise de aradan uzun zaman geçmesine ragmen bir araya gelme-
diklerinı davalı Kazak Tûrklerinden olduğu ve bu evlilik birliğinin kendısıne verdiği gö-
revlerini yerine getiremediği, aslında bu evliliğin adı geçen davalının Türkiye'de otur-
mak için kullandığını, aynca şu an kendisınin Ankara'da Timur isimli bır şahıs üe birlik-
te kaldığının ve davalının yetişme tarzlarının alışkanlıklan, örf ve adetleri nedeniyle bir
araya gelmelerinin mûmkûn olmadığıru iddia ederek mahkememıze boşanma davası aç-
mıştır.
Adı geçen davalının tüm aramalara rağmen adresi tesbit edilemediğinden ilanen teb-
ligat yapılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizde yapılacak olan 25.09.2000 günü saat 10.40'daki duruşmaya bizzat ka-
tılmamz veyahut da kendinizi bir vekil ile temsil ettırmeniz, duruşmaya gelmez veyahut
da bir vekil ile temsil emrmediğiniz takdirde yargılamaya yokluğunuzda devatn oluna-
cağı ve karar venleceği hususu ilanen teblig olunur. 22.06.2000 Basın: 38127
İLAN
T.C
StNCAN SULH HUKUK HÂKtMLİĞt'NDEN
Esas No: 1995/46
Karar No: 1996/441
Davacı Mehmet Turgut vekili Av. Murat Erdal tarafindan davahlar Kazım Gülşen ve
arkadEşlan aleylunc açılan tzale-i şuyuu dsvastnm venlen karsn gcreğinccc ~—
Mahkemenuzin 6.11.1996 tanhve 1995/46 Esas, 1996/441 sayıh karar ile; dava ko-
nusu Ankara ili Sincan ilçesi 465 ada 4 parsel sayılı 1024 m2 yüzölçümündeki taşın-
mazın aynen taksimi mümkün olmadığtndan satılarak taraflar arasındakı ortaklığın gi-
derilmesıne, satışın Sincan Satış Memurluğu'nca yapılmasına, satış bedelinin taraflara
tapu kaydındaki hisseleri oranında taksimine, davacı vekıh ıçın dava tarihinde yüriir-
lükte bulunan AvukatlıkÜcret Tarifesindebelirhlen 5.000.000 - TL. maktu vekâlet üc-
retinin, 1.068.500.- TL. yargılama gıderinin taraflara paylan oranında yükletilmesine
ve sauş bedeli uzerinden hesaplanan % 06 harcın hisseleri oranında hıssedarlardan ke-
silerek Hazine'ye irat kaydına karar verilmiştir.
Davalı Kazım Gülsen'in adresi tesbit edilemediğinden karann ilanen tebliğine karar
verilmiş olmakla yukanda hüküm özeti yaalı karann gazetede yayımlandığı tarihten 15
gün sonra kendisine tebliğ edılmiş sayılarak tebliğ tarihinden sonra 8 gün içerisınde
temyiz etmedikleri takdirde hükmün kesınleşmış sayılacağı ilanen duyurulur.
Basın: 38105
Hyde Park'ın
ozgürluk kürsulerı
Yeni bin yılın ilk haziranı
yerini temmuza terk etmeye
hazırlanırken yağmursuz bir
pazar günü Hyde Park
Corner'e gitmeye karar
vermiştik. Yerden bahann
kolcusu yükseliyordu, bu
îngiltere bahan,
kaybettiğimiz "cennet" geri
gelmişti. Keyiflere diyecek
yok, asık yüreklerin kapılan
ardına kadar açılmış. Sokak
ve caddeler hıncahınç dolu,
aylardan sonra ilk defa bir
Akdeniz kenti olmaya
çalışan Londra, güneşin
tadını çıkartıyor. Bir dirhem
güneş için yollara düşeriz,
Leyla ile Mecnun misali.
Güneşe kavuşmak için
çölde susuz kahnaya razı bir
kent. Güneşe sevdalı,
günlerce yağmurun
dövdüğü kent. Bugün yeni
bir gün, her yer aydınlık,
gökyüzündeki mavi perde
aralanmış ve bulutlar birer
birer yok olmuşlar. Bar,
restoran ve publann içeride
güneşe yas tutan plastik
sandalye ve masalan, tabure
ve ahşap masalan
sokaklardaki kalduımlara
çıkartılmış. Hemen her
masada bira olduğunu
görmemek imkânsu. Bu
kadar bira içen bir milleti
yeryüzünde görmedim
desem abartı sayılmaz
samnm. Bütün yeşil
alanlarda bira tenekeleri,
rengârenk.
Yüreğin ses verdiği bir
yaşamı özlüyoT, el ele
tutuşan, çimenlerde yan
yanauzanan
âşıklar.
Güneşin fazla
uğramadığı
kenttir Londra.
Ama bir de
ugrarsa
Akdeniz
kentlenne taş
çıkartırcasma
sanlır doyasıya, serilir
önünde yalvanrcasma
güneşin- Ve son ışıklanna,
kadar okşar güneşi. lnsanlar
sel olur, akar parklara, yeşil
plaja dönüşür Londra'nın
parklan. Işte böyle bir
günde Hyde Park'a
uzandık. Bazı arkadaşlanm
Ankara Gençlik Parkı'na
benzetirler, bazılan Gülhane
Parkı'na. Oysa hiçbirisi
değil, belki de en sıradan
parknr, mazisi olmasa. 13
yılmı verdiği Londra'dan, 2-
3 yıl önce Istanbul'a dönen
bir arkadaşnna "Londra'yı
özledin mi" sorusunu
yönelttiğimde, aldığım yanıt
"En çok parklannı
öziediınn
olmuştu. Sayısız
parkm içine gömüldüğü
Londra Green Park'm 500
metre uzunluğundaki
demirlerine sergilenmiş
yağlı boya resimlere baka
baka ilerledik. Üç komşu
park. Green, St. James ve en
son durağıruz Hyde Park.
tki kath kırmızı otobüslerin
yolcu aldığı, indirdiği
noktadayız. Kirmızı zincirin
halkalan gibi Hilton'a
doğru uzanmışlar.
Aym şavkı altmda gece
uykusunu özleyen,
rüyalannda yağmur şınlnsı,
at kişnemesi, slogan sesi,
müzik dinletisi, politika
dersleri ve âşıklann
öpüşmesini gören parktayız.
Bütün dünyada gençlik
daha fazla özgürlük için
ayağa kalkmış. Amerika'nın
Vietnam semalannda
olduğu, savaşın sınır
tanımadığı, özgürlüğün ise
sınırlan aştığı yıllar.
Gençlik önderleri, kürsüleTe
çıkıp nutuk çekiyorlar.
"Amerika, Vietnam'dan
defoL!", karşıt duşüncede
olanlar da kürsülere çıkmış.
LONDRA
Fikir açıklanıyor,
tartışmalar başhyor. Oxford
Street'ten Marble Arch'a
doğru yürürken direklerde
sallanan bayraklar, parka
geldiğimizin habercisi..
Parkın girişinde, kalabalık,
gürültü, bağırtı ve
konuşmalar... Hiç kimse . >
mikrofon kullanmıyor.
Küme küme insanlar,
ortalannda biri kürsüye
çıktığı için daha yüksek
görünüyor. Bizim âşıklar
atışması aklımıza geliyor.
tğne atsan yere düşmez
misali, park hıncahınç dolu.
Kürsülerde konuşanlara
rağbet az, binlerce insan
güneşi yakalamış ve
bırakmak istemiyor.
Konuşrnacılar, Irak,
Afganistan, Kosova, Filistin
veya Amerika'dan söz
ediyorlar. Her grubun ya da
her kürsünün bir sorunu var.
Herkes istediği gibi
konuşuyor, susturan,
kelepçe takan, soruşturma
açan yok. Hürriyet parkı bu,
çevresinde demir
korkuluklar olsa da!
Kimileri bayraklannı asmış,
parktaki ağaçlara... Arapça,
Rumca, Supça ya da Afgan
dilinde yazılrnış dövizler,
iplerle bağlanmış demir
parmaklıklara. En son
kümede konuşan ise bir
tngiliz, Kraliyet ve
Monarşi'yi eleştiriyor. Bazı
kürsü sahiplerinin her hafta
geldiklerini öğreniyoruz.
Politika pazan, seç seç
dinle. Pazar günleri bu
pazar açılır. O
nedenle Hyde
Park "speaking
corner" ismini
almış. On
yıllardır kimleri
konuk etmedi
ki Hyde. Daha
birkaç sene
önce, Prenses
Diana, Pavarotti'nin
konsenni elinde
şemsiyesiyle izJemjsjtL,Yjöz;
bini aşkın însamri ' " t l
"
kulaklannı delen o eşsiz
sesin çılgınlığı vardı o gün
orada. Bir gün sonra ise 200
bin madenci ve destekçisi
toplanmıştı. Birçok
yürüyüşe evsahipliği yapü,
konserlere kucak açtı 18.
yüzyıl senfonisine de,
bugünkü pop müziğine de
tanıklık yaptı, nice âşıklan
buluşturdu Hyde Park. Ama
hep özgürlük istedi, çünkü
daha fazla hürriyet
diyenlerin meskeni oldu.
Kimseye sansür koymadı,
smır tanımadı
düşüncelerinden dolayı. Bir
tarih oldu ve bir SIR
bahçesine dönüştü. Büyük
bedenli ağaçlan, birer yeşil
şemsiye gibi korudu Hyde'ı
ve ziyaretçılerini. Biz
kanşık düşünceler içinde
amaçsızca geziniyoruz.
Hyde Park, şimdi Araplara
mesken olmuş. Kara
çarşaflılar, parkta çıplak
Ingılizlerin arasında birer
kara bulut gibi. Kraliyet
ailesinin atlannı tunarlayan
seyıse gözümüz ilişiyor ama
süvarileri göremiyoruz. St
James parkıru aşıp
Buckingham sarayına
yönehnek istiyoruz, ama
güneş bize ızın vermiyor.
Hyde'nin içerisindeki gölün
kıyıstnda oturup o günün
bitmesinı istiyoruz herkes
gibi. Gölün üzerindeki
kayıklar nazlı nazh sahnıyor
ve göl usulca çalkalanıyor.
Mevsim yaz, gökyüzü
berrak.
Çevremizdeki her şey, güzel
bir yeşillik içinde,
gökyüzündeki mavilikleri
delen güneşe selama
durmuş.
tLAN
T.C
ADANA 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1999/966
Davacı Ömer Sağlam vekili tarafindan davahlar Mehmet Metin Şenyiğit vs. aleyhi-
ne açılan tespit davasının mahkememizde yapılan açık yargüaması sırasında verilen an
karan gereğince:
Davahlardan Ahmet Yüksel'in Mirzaçelebi mah. 767 sk. No:39 Adana, Hatice
Över'in Altay Sk. Erler Sitesi C Blok D.2 Merter-lstanbul, Savaş ve Mehmet Metin
Şenyiğit'in de Gazıpasa Bul. Akbank üzeri köprü çıkış, kat:2 Adana adreslerine çıka-
nlan davetiyeler bıla tebliğ iade edilmiş, zabıta tahkıkatından da adı geçenlerin adres-
lerinin meçhul kaldığtndan duruşma gününün ve dava dilekçesmın davahlar Ahmet
YükseL Hatice Özer, Savaş Şenyiğit, Mehmet Metin Şenyiğit adlanna ilanen tebliğine
karar verilmiş olup, karar gereğince durusmanın 26.9.2000 günü saat 9.00'da bizzat
mahkememizde hâzır bulunmanız veya vekille temsil edilmeniz, geçerli bir özür bil-
dinneniz, hazır bulunmadığınız, vekiUe temsil edılmediğınız ve geçerli bir özür bıldir-
medığinız takdirde duruşmalara yokluklannızda devam edilip karar verileceğı dava di-
lekçesi ve duruşma günü yerine kann olmak üzere ılan olunur. 26.6.2000
Basın: 38308