23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 2000 PAZAR 10 P A Z A R YAZELARI dishab@cumhuriyet.com.tr Şampiyon Fransa 'ABD spor'a karşıYooo, sanmayın ki yalnızca Fransa'nın tescil- lenmiş, ünü hepinizce bilinen u şampiyonhık"la- nndan söz edeceğız. Gerçi her durumda "Ey dün- ya titre, Fransa gefiyor!'' veya "En büyük Fran- sa!" gibi bır kaygı esmiyor bu yakalarda. Zira "bü- yüklûk" çığırinakla gelmiyor.... Kaldı ki size an- latacaklanmız "en büyükföğûn" her zaman da o kadar övünülür olamayacağının kanıtıdır. Evet, Fransa'nınftıtboldadünyadan sonra Avrupa'da üs- tûnlüğünü kanıtlamış olması; eskrim, tenis, bisik- let, basketbol, rugby veya bobslide gibi daha az "popüler'' sporlarda aldığı başanlı sonuçlar, ül- kede banşık bir zafer ve sevimli bir uyum rüzgâ- nnın esmesini sağlıyor. Ama hiçbir yel ilelebet esmeyeceğine göre!!! Devamlüık, her şeyden ön- ce kalıcı, uzun vadeli altyapı donanımlı politika- lara bağh. Kolektif olduğu kadar bireysel spor- larda da kazanılan dereceler, çalışmalara ve kar- şılaşmalar öncesi ve sonrasında, kışisel çekişme ve rekabetten uzak, gerçek bir "takun ahlakr" ve "alcakgönüUülük" ve "karşıhku saygT görüntü- leri, elde edilenlere duyulan hayranlığı haklı ola- rak körüklüyor. Ömeğin Fransız Milli Futbol Ta- kımı'nın "FairPlay2000"i alması rastlantı değıl. Veya Dünya Sağlık Örgûtü'nün son rapor ve sı- ralamasına göre Fransa'nın sağlık hizmetlerinde nice zengin ve kalkınmış ülkenin çok önünde "Dünya Şampiyonu" (ikinci Italya) olması, sos- yal devlet konusunda "bazT hizmetleri hakkıy- la verdiğinin de bir kanıtı olsa gerek! 10 milyon liraya uzman değil ama en âlâ dok- tor sıze bakıyor.. Hatalar, aynmcı- lık durumlan veya suiistimaller ya- şanmıyor mu? Elbette var. Kamu- oyu, uzman yayın organlan, ıçeri- de sendikalar, dışanda sağlık hak- lannı savunan kitie veya sivil top- lumörgütlerihazırdabekliyor. He- le hele hizmetlennde açık venneye- _ _ _ ^ _ ^ _ _ görsünler. Özel hastaneler üniver- site ve devlet hastaneleriyle yanşıyor. Sosyal si- gortalar kurumubu yıl milyarlarca frank kârabi- le geçtı. Birçok alanda en makbul uzman ve bö- lümler kamu kurumlannda. Aynen okullarda, eğitün kurumlannda olduğu gibi. Yeryüzünde eğitım şampıyonu ülkelerden biri de Fransa. Üs- telik en "krem" tabaka çocuklannı devlet lise ve kolejlenne ("coflege" Fransa'da ortaokula verilen PARIS isimdir) şokmak için çabalar. Niçin acaba? Cim- rilikten mi? Hayır, en iyi öğretmenler, en iyi alt- yapı onlardadır. Kimse "yabancı okuHarm, kolej- fcrin" kapısında "torpfl" aramaz. Bazenkamu okul- lannda da üçkâğıt çekılır. Buralarda seçkıncüik, dengesizlik veya kayırmacılık yok mudur? Var- dır ama bunun da dozu vardır. Doz aşılmayagörsün. Her şey ideal ol- maktan uzaktır, ama "eleştirelsd- Bk* silahı çalıştığı, "örgûtseffik" dü- zeyi ilerlediği oranda "hak alınır". UGUR Fransa'nın geçen hafta gündeme ge- HÜKÜM len bir de "zindan şampiyonluğu'' vardır ki bugün kara bayrak gibi _ _ - _ _ _ _ Fransa'nın göklerinde dalgalanmak- tadır. Paris'in en önemli hapıshane- si "La Sante"nin başhekimı Veronique Vasse- ur'ün yayımlandığı bir kitapta "hapishanelerin sefaleti" teşhir edildi. Bunun ûzerine hem Mıllet Meclisi hem de Senato birer araştırma komisyo- nu oluşturarak sorunun üstüne gittiler. Geçen sah Meclis ve Senato'nun onayladığı iki rapor açıklandı: Skandal. Fransa'daki 186hapishaneyı tarayan komisyon demokrası ve ınsan haklany- la bağdaşmayan bir durumu gözler önüne serdi. Yalnızca sorun47.079 kişilikkapasiteye sığdml- mış 204'ü kadın olan 50.744 (ortalama doluluk oranı yüzde 108, yer yer bu oran yüzde 226'yı bulabüiyormuş) kişide değildi. Bakımsızlık, genç suçlulann korunmaması, hem onlann hem diğer mahkûmlanntopluma kazandınlması için yeter- li önlem alınmamış olması, tutukevlerinin dışın- da farklı ıslah kurumlannın yetennce benimsen- memiş olması. Adalet Bakanı Bayan Eisabetfa drigou cevaben, gerçekleri tüm çıplaklığıyla sergıleyen komıs- yonlan kutlayıp önümüzdekı dönemin ilk Mec- lis oturumuna acıl bir dizi önlemi içeren yasanın hazırlanacağı sözünü veriyordu. Gerçekte "eleş- tiri ve özeteştirF'yi kendine ilke edinen (zaman zaman kâğıt üstünde kalsa, üayüzKi kaçsa da) "dm- geli sosyaTın dünya şampiyonluğuna oynayan Fransa, bakalım altı ayhğina aldığı Avrupa Bir- liği başkanlığı süresınde "Avrupa takunına" yeni sosyal golleratnnp"den^libeı^" "ABDSpoV'a, yeryüzünde ve de küreselleşme maçvnda yalnız başına oynamadığını, azbiraz olsun hanrlatabilecek ve yandaş bulabilecek mi? Tatil düşleri turizmi patlatacak mı? MUNIH Münih, son haftalarda müthiş bir turist akınına uğradı. Peş peşe sanat olaylan ve konserler, her milletten meraklı insanın bu kente gelmesini hızlandınyor. Turizmle içli dışlı yaşayan bu 840 yülık eski şehir, durmadan onanlan ve yenilenen anıtlan ve mûzeleriyle de ilgi odağı. Kentin sakinleri ise "Bir an önce tatil gelse de güneşti deniz kenarlanna kaçabflsek ya da Ege ve Akdeniz kryİanna utebflsek" telaşı içindeler... Gide gide bıktıklan tspanya'dan, artık her köşesini ezberledikleri Italya'dan farklı coğrafyalarda bronzlaşıp dinlenme gereksimmi, bu yaz milyonlarca Almanı Yunan adalan ile Türkiye kıyılanna çekecek gibi ya, haydi hayırhsı! Alman milleti en çok bizim Antalya'ya bayılıyor. Paket turlarla Akdeniz'e giden gidene... Bu arada Almanya Turizm Araşürmalan Merkezi, «Türkiye'yi Anlamak" adlı bir kitabı geçenlerde yayunladı. Pek çok Almanm elinde bu kitabı görmek ise insanı sevindiriyor. Hesap kitap bu sene kafadan 8.6 milyon Almanm tatilini Türkiye'de geçirmeyi planladığı gerçeğini ise bir başka anketten geçen hafta öğrendik. Kitabı hazırlatan araştırma merkezinin başkanı Arvin Vıelhaber, özellikle "kültür turizmi" konusunda Anadolu'nun eşsiz bir ülke olduğunu anlahyor her önüne gelene... Adam haklı olmasına haklı da biz bu gerçeği daha yeni yeni öğrenmedik mi? Ve öteden beri bu aylarda "ha paüadı ha patiayacak" türde beklentilerimizi yineleyip "keOe saymakla" övündüğümüz Türk turizmi, inşallah bu sene özlenen çizgiye ulaşır da turizmcüerin, otellerin, rehberlerin yüzü güler. Evet, son iki haftadır Münih Havaalanı çok yoğun bir trafiğe taruk oldu. Inip kalkan uçaklann yazılı olduğu elektronik tablolardan ve ekranlardan "Istanbul" ve "Antalya" isimleri peş peşe akıyor... "Mayorka" ile yanşan "Antalya'' uçaklannın Akdeniz kıyılanmıza bu yaz yağmur gibi turist indireceğine bizim turizmciler kesin gözüyle bakıyorlar!... tnşallah yanılmazlar. Evet, öteden beri Mayorka Adası'nı şikâyet ettikleri de günlerdir Alman medyasmm ağzına sakız oldu! Bir örnek verilirse, Alman turistlerin plajlarda şezlong başma 10 mark ödediklen bu gürültülü adada, üstelik bir de 2001 yılı yaz aylanndan itibaren çevre vergisi alınacak olması meselesi de cimri tatilcilerin keyfıni kaçırmış. Belki de bu nedenle Antalya'ya EROL ÖZKAN yönelmiş Almanlar... Bizden çıtlatması. Sadece bu yaz için 750 bin Alman turistin Antalya'ya geleceği de şimdiden beÜi olmuş gibi. Öyle ya da böyle, öteden beri kendi aralannda yanşan Ispanya ve Yunanistan'ı sollayıp yepyeni bir imajla popüler bir ülke olabilirsiniz, diyen tur operatörlerine ve uzmanlanna da kulak kabartmak lazım. Münih'te şu sıcak temmuz günlerinde turizm bürolan tıklım tıklun. Kentin her köşesine yayılmış turizm bürolannda "last minute"lere takıhyor gözüm... Tatil düşleri bakalım turizmimizi patlatacak mı, patlatamayacak mı çok merak ediyorum. Eskiden beri turizmle yaşayan Münih'te her şey turistlere göre ayarlamyor. Kent güzelleşiyor giderek. Sokaklar elden geçirilip eski yapılar onanlıyor. Marienplatz'ın süsü sayılan en eski yapılardan Aziz Peter Kilisesi ile ünlü Sendlınger kapısı onanm iskeleleri arasında... Sürekli bakım altında olup makyajlan yapılan bu anıtlan aylarca süren titiz onanmlarla biraz daha "esldtip" romantikleştiren mimarlar ve sanat tarihçileriyle uzmanlar ordusu, şimdi kentı daha sevimli gösterme telaşı içindeler. Çünkü anıtlar bir kentin süsleridir. En köşedeki bir çeşmeyi onanp yontulan temizleyerek meraklı bakışlara sunan düşünceye bakıp bakıp gıpta ediyorum? Biz ise koskoca bir antik kenti, Zeugma'yı ve onlarca yerleşim yerini, antik StT alanlannı baraj sulan altında bıraktık! Bir mirasyedi sarhoşluğunu yaşamaktayız. Kültür tunzminde amtlann yeri ve önemi tartışılmaz bile. Münih'te yülardır gözlemledim onanmlan... Parklan, köprüleri ve anıtlan sürekli koruyorlar... Münih turizmle yaşıyor. Her gün yüzlerce insan geziyor kenti. Münih'in tüsımım yaşamak istiyor turistler. Olay bu! Zaten tatile çıkan her insan düşlerle yaşar biraz da... Şimdi Mayorka'dan vazgeçip Antalya'ya valiz hazırlayanlar da kafalannda "Tûridye imajı" ve Akdeniz düşleriyle bize geliyorlar... Güneşe ve denize kavuşmak için gün sayanlar, sevgilisi ile el ele tutuşup bir antik kentte dolaşmayı düşleyenler ya da pazar günü tembelliklerini bir şezlongta ve şemsiye altmda geçirmeyi planlayanlar, çoktaaan yerlerini ayuttılar bile... Bakalım bizinı turizmcilerin evdeki hesaplan çarşıya uyacak mı, bilmiyorum ve merak ediyorum? Bu arada ben de tatil için bavul hazıriıyorum... Dünyada aşk ve eşcinsellik geçidi Dünyanın en büyük eğlencelerinden biri olarâk kabul edilen "Love Parade" (Aşk Geçidi) etkinlikleri Almama"nın başkenti Bertin'de başladı (üstte). Dünyanın dört bir yanından "Eşcinsellik Gururu" (Gay Pride) adı verilen gösterilere kaülmak için Roma'ya gelen binlerce eşcinsel ise sosyal haklan için dün bir yürüyûş yaptı (sokla). Ask Geçidi'ne Ahnanya'nın dört bir köşesinden Bertin'e akuı eden bir buçuk mUyondan fazla tekno' müziği hayranı kaüldL "Eşcinseffik Gururu" adta yürüyüşe, ttalya Eşnükler Bakanı Katia Bellilo. Komünist Parti Millerveküi Maura Cossuta ve Veşiller'den Senatör Luigi Manconi de kaüldL (REUTERS) Öresund Köprüsü'nün düşündürdükleri Eğer bir Danimarkalı, bir kişiye ya da bir şeye Amerikan, Alman, Fransız ya da Türk gibi bir sıfat yapıştınyorsa, olumsuz düşünüyor demektir. Danimarkahlann başka halklara yöneük önyargılan belki de dünya rekoru kırabilir. Danimarka dilinde Isveçlileri küçüms eyen bol mıktarda fikra kitabı bulman uı çok kolay olduğunu da ekleyelım. Yabancılar ve tsveçliler konusunda bu derece önyargılı olan Danimarkahlann, önyargılannı aşmak için önemli bir çaba içinde olmadıklan da bir gerçek. Başta Isveçüler olmak üzere, içinde Türklerin de bulunduğu çok sayıda halk, Danunarkahlann ınsancıl ve başkalanna karşı saygüı olduklanna inanu-. Umanm haksız olan benim. Bılindiği gibi, 2 Temmuz günü Danimarka'nın başkenti Kopenhag ile Isveç'in Mabnö kenti, 16 bin 400 metre uzunluğundaki bir köprü ile bağlandı. Buzul Çağı'ndan bu yana ilk kez Danimarka ile Isveç arasında ulaşım gemilere gereksinim olmadan yapümaya başlandı. Otomobıl ve trenlerin aynı anda kullanılabüeceği, "Öresund Geçişi" olarak adlandınlan bu sistemde 8 kilometrelik köprü, 4 kilometrelik sualtı tünelı ve yaklaşık 4 kilometrelik suni bir ada bulunuyor. Köprünün bölge ekonomisini canlandırması bekleniyor. Maliyeti 3 milyar dolan aşan Öresund Geçişi'nden çok yönlü beklentiler var. Köprü yalnızca iki Kuzey ülkesini değil, tskandinavya'yı karadan ötekı Avrupa Birliği KOPENHAC HÜSEYtN DUYGU ülkelenne bağlayarak ekonomik bir güç olan Avrupa Birliği'nin daha da güçlenmesine katkı sağlayacak. Sonbahar ve kıs mevsimlerinin çok karanlık geçmesinden dolayı, binlerce yıldır içıne kapanık yaşayan Danimarka, Isveç ve Norveç'üı bu köprünün açılmasıyla hem ekonomik hem de sosyal yaşantılannda gelişme olacağı bir gerçek. Bu gelişme kirni önyargılann aşümasını da yanında getirebilir. Artık Trabzon'dan, Adana'dan ya da Istanbul'dan yola çıkan TIR kamyonlan, karayolundan Isveç ve Norveç'in en uzak noktalanna, Kuzey Kutbu'na taşımacılık yapabilecekler. Yine bu ülkelerde tatil yapmak isteyen Türkler, örneğin Kopenhag'a üç saatte uçakla gelip, araba ya da trenle Öresund Geçişi'nden yanm saatte Isveç'in Malmö kentine varabilecekler. Günde yaklaşık 12 bin arabanın geçeceği Öresund Geçişi'nin getireceği çeşitli çevre sorunlan da olacak elbette. Arabalar günde 38 ton karbondioksit gazını Kopenhag ve Malmö çevresine yayarak önemli bir hava kirüliği yaratacaklar. Öresund Geçişi'nin getirdiği olumlu katkılann, olumsuz yanlanndan daha çok olmasını diliyorum. Köprünün sağladığı olanaklarla, umanm, Danimarkalılar kendini beğenmişlik anlayışını, kendine güven anlayışı ile değiştirir ve yabancıdan korkma duygusundan anrurlar. Bu köprü belki Türkiyeli ve Yunanlı politikacılara da esin kaynağı olur.iki ülke arasında esen dostluk rüzgârlan, yeni köprüler inşa ederek daha da pekiştirilebilir. Örneğin Meriç Nehri üstündeki köprüler genişletılebilir. Ege'deki kirnı adalar arasında da köprüler kurulabilir. KIRIKKALE ASLtYE 1. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas Sayısı: 1999/319 Davacı: Ayhan Uçan Vekili: Av. Ali thsan Ayaş Davalı: Nurgûl Uçan (Nourgül Kaparova) Dava: Boşanma —Davacı -vrfcnı ditekçesinde taraftann Kınkkale iH, Keakin ilçesi, CebraiUi köyü nüât- suna kayrth olduklannı ve 20.5.1998 tarihinde Kınkkale'de evlendiklerini, her ne kadar resmi evlilik yapmışlar ise de aradan uzun zaman geçmesine ragmen bir araya gelme- diklerinı davalı Kazak Tûrklerinden olduğu ve bu evlilik birliğinin kendısıne verdiği gö- revlerini yerine getiremediği, aslında bu evliliğin adı geçen davalının Türkiye'de otur- mak için kullandığını, aynca şu an kendisınin Ankara'da Timur isimli bır şahıs üe birlik- te kaldığının ve davalının yetişme tarzlarının alışkanlıklan, örf ve adetleri nedeniyle bir araya gelmelerinin mûmkûn olmadığıru iddia ederek mahkememıze boşanma davası aç- mıştır. Adı geçen davalının tüm aramalara rağmen adresi tesbit edilemediğinden ilanen teb- ligat yapılmasına karar verilmiştir. Mahkememizde yapılacak olan 25.09.2000 günü saat 10.40'daki duruşmaya bizzat ka- tılmamz veyahut da kendinizi bir vekil ile temsil ettırmeniz, duruşmaya gelmez veyahut da bir vekil ile temsil emrmediğiniz takdirde yargılamaya yokluğunuzda devatn oluna- cağı ve karar venleceği hususu ilanen teblig olunur. 22.06.2000 Basın: 38127 İLAN T.C StNCAN SULH HUKUK HÂKtMLİĞt'NDEN Esas No: 1995/46 Karar No: 1996/441 Davacı Mehmet Turgut vekili Av. Murat Erdal tarafindan davahlar Kazım Gülşen ve arkadEşlan aleylunc açılan tzale-i şuyuu dsvastnm venlen karsn gcreğinccc ~— Mahkemenuzin 6.11.1996 tanhve 1995/46 Esas, 1996/441 sayıh karar ile; dava ko- nusu Ankara ili Sincan ilçesi 465 ada 4 parsel sayılı 1024 m2 yüzölçümündeki taşın- mazın aynen taksimi mümkün olmadığtndan satılarak taraflar arasındakı ortaklığın gi- derilmesıne, satışın Sincan Satış Memurluğu'nca yapılmasına, satış bedelinin taraflara tapu kaydındaki hisseleri oranında taksimine, davacı vekıh ıçın dava tarihinde yüriir- lükte bulunan AvukatlıkÜcret Tarifesindebelirhlen 5.000.000 - TL. maktu vekâlet üc- retinin, 1.068.500.- TL. yargılama gıderinin taraflara paylan oranında yükletilmesine ve sauş bedeli uzerinden hesaplanan % 06 harcın hisseleri oranında hıssedarlardan ke- silerek Hazine'ye irat kaydına karar verilmiştir. Davalı Kazım Gülsen'in adresi tesbit edilemediğinden karann ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla yukanda hüküm özeti yaalı karann gazetede yayımlandığı tarihten 15 gün sonra kendisine tebliğ edılmiş sayılarak tebliğ tarihinden sonra 8 gün içerisınde temyiz etmedikleri takdirde hükmün kesınleşmış sayılacağı ilanen duyurulur. Basın: 38105 Hyde Park'ın ozgürluk kürsulerı Yeni bin yılın ilk haziranı yerini temmuza terk etmeye hazırlanırken yağmursuz bir pazar günü Hyde Park Corner'e gitmeye karar vermiştik. Yerden bahann kolcusu yükseliyordu, bu îngiltere bahan, kaybettiğimiz "cennet" geri gelmişti. Keyiflere diyecek yok, asık yüreklerin kapılan ardına kadar açılmış. Sokak ve caddeler hıncahınç dolu, aylardan sonra ilk defa bir Akdeniz kenti olmaya çalışan Londra, güneşin tadını çıkartıyor. Bir dirhem güneş için yollara düşeriz, Leyla ile Mecnun misali. Güneşe kavuşmak için çölde susuz kahnaya razı bir kent. Güneşe sevdalı, günlerce yağmurun dövdüğü kent. Bugün yeni bir gün, her yer aydınlık, gökyüzündeki mavi perde aralanmış ve bulutlar birer birer yok olmuşlar. Bar, restoran ve publann içeride güneşe yas tutan plastik sandalye ve masalan, tabure ve ahşap masalan sokaklardaki kalduımlara çıkartılmış. Hemen her masada bira olduğunu görmemek imkânsu. Bu kadar bira içen bir milleti yeryüzünde görmedim desem abartı sayılmaz samnm. Bütün yeşil alanlarda bira tenekeleri, rengârenk. Yüreğin ses verdiği bir yaşamı özlüyoT, el ele tutuşan, çimenlerde yan yanauzanan âşıklar. Güneşin fazla uğramadığı kenttir Londra. Ama bir de ugrarsa Akdeniz kentlenne taş çıkartırcasma sanlır doyasıya, serilir önünde yalvanrcasma güneşin- Ve son ışıklanna, kadar okşar güneşi. lnsanlar sel olur, akar parklara, yeşil plaja dönüşür Londra'nın parklan. Işte böyle bir günde Hyde Park'a uzandık. Bazı arkadaşlanm Ankara Gençlik Parkı'na benzetirler, bazılan Gülhane Parkı'na. Oysa hiçbirisi değil, belki de en sıradan parknr, mazisi olmasa. 13 yılmı verdiği Londra'dan, 2- 3 yıl önce Istanbul'a dönen bir arkadaşnna "Londra'yı özledin mi" sorusunu yönelttiğimde, aldığım yanıt "En çok parklannı öziediınn olmuştu. Sayısız parkm içine gömüldüğü Londra Green Park'm 500 metre uzunluğundaki demirlerine sergilenmiş yağlı boya resimlere baka baka ilerledik. Üç komşu park. Green, St. James ve en son durağıruz Hyde Park. tki kath kırmızı otobüslerin yolcu aldığı, indirdiği noktadayız. Kirmızı zincirin halkalan gibi Hilton'a doğru uzanmışlar. Aym şavkı altmda gece uykusunu özleyen, rüyalannda yağmur şınlnsı, at kişnemesi, slogan sesi, müzik dinletisi, politika dersleri ve âşıklann öpüşmesini gören parktayız. Bütün dünyada gençlik daha fazla özgürlük için ayağa kalkmış. Amerika'nın Vietnam semalannda olduğu, savaşın sınır tanımadığı, özgürlüğün ise sınırlan aştığı yıllar. Gençlik önderleri, kürsüleTe çıkıp nutuk çekiyorlar. "Amerika, Vietnam'dan defoL!", karşıt duşüncede olanlar da kürsülere çıkmış. LONDRA Fikir açıklanıyor, tartışmalar başhyor. Oxford Street'ten Marble Arch'a doğru yürürken direklerde sallanan bayraklar, parka geldiğimizin habercisi.. Parkın girişinde, kalabalık, gürültü, bağırtı ve konuşmalar... Hiç kimse . > mikrofon kullanmıyor. Küme küme insanlar, ortalannda biri kürsüye çıktığı için daha yüksek görünüyor. Bizim âşıklar atışması aklımıza geliyor. tğne atsan yere düşmez misali, park hıncahınç dolu. Kürsülerde konuşanlara rağbet az, binlerce insan güneşi yakalamış ve bırakmak istemiyor. Konuşrnacılar, Irak, Afganistan, Kosova, Filistin veya Amerika'dan söz ediyorlar. Her grubun ya da her kürsünün bir sorunu var. Herkes istediği gibi konuşuyor, susturan, kelepçe takan, soruşturma açan yok. Hürriyet parkı bu, çevresinde demir korkuluklar olsa da! Kimileri bayraklannı asmış, parktaki ağaçlara... Arapça, Rumca, Supça ya da Afgan dilinde yazılrnış dövizler, iplerle bağlanmış demir parmaklıklara. En son kümede konuşan ise bir tngiliz, Kraliyet ve Monarşi'yi eleştiriyor. Bazı kürsü sahiplerinin her hafta geldiklerini öğreniyoruz. Politika pazan, seç seç dinle. Pazar günleri bu pazar açılır. O nedenle Hyde Park "speaking corner" ismini almış. On yıllardır kimleri konuk etmedi ki Hyde. Daha birkaç sene önce, Prenses Diana, Pavarotti'nin konsenni elinde şemsiyesiyle izJemjsjtL,Yjöz; bini aşkın însamri ' " t l " kulaklannı delen o eşsiz sesin çılgınlığı vardı o gün orada. Bir gün sonra ise 200 bin madenci ve destekçisi toplanmıştı. Birçok yürüyüşe evsahipliği yapü, konserlere kucak açtı 18. yüzyıl senfonisine de, bugünkü pop müziğine de tanıklık yaptı, nice âşıklan buluşturdu Hyde Park. Ama hep özgürlük istedi, çünkü daha fazla hürriyet diyenlerin meskeni oldu. Kimseye sansür koymadı, smır tanımadı düşüncelerinden dolayı. Bir tarih oldu ve bir SIR bahçesine dönüştü. Büyük bedenli ağaçlan, birer yeşil şemsiye gibi korudu Hyde'ı ve ziyaretçılerini. Biz kanşık düşünceler içinde amaçsızca geziniyoruz. Hyde Park, şimdi Araplara mesken olmuş. Kara çarşaflılar, parkta çıplak Ingılizlerin arasında birer kara bulut gibi. Kraliyet ailesinin atlannı tunarlayan seyıse gözümüz ilişiyor ama süvarileri göremiyoruz. St James parkıru aşıp Buckingham sarayına yönehnek istiyoruz, ama güneş bize ızın vermiyor. Hyde'nin içerisindeki gölün kıyıstnda oturup o günün bitmesinı istiyoruz herkes gibi. Gölün üzerindeki kayıklar nazlı nazh sahnıyor ve göl usulca çalkalanıyor. Mevsim yaz, gökyüzü berrak. Çevremizdeki her şey, güzel bir yeşillik içinde, gökyüzündeki mavilikleri delen güneşe selama durmuş. tLAN T.C ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1999/966 Davacı Ömer Sağlam vekili tarafindan davahlar Mehmet Metin Şenyiğit vs. aleyhi- ne açılan tespit davasının mahkememizde yapılan açık yargüaması sırasında verilen an karan gereğince: Davahlardan Ahmet Yüksel'in Mirzaçelebi mah. 767 sk. No:39 Adana, Hatice Över'in Altay Sk. Erler Sitesi C Blok D.2 Merter-lstanbul, Savaş ve Mehmet Metin Şenyiğit'in de Gazıpasa Bul. Akbank üzeri köprü çıkış, kat:2 Adana adreslerine çıka- nlan davetiyeler bıla tebliğ iade edilmiş, zabıta tahkıkatından da adı geçenlerin adres- lerinin meçhul kaldığtndan duruşma gününün ve dava dilekçesmın davahlar Ahmet YükseL Hatice Özer, Savaş Şenyiğit, Mehmet Metin Şenyiğit adlanna ilanen tebliğine karar verilmiş olup, karar gereğince durusmanın 26.9.2000 günü saat 9.00'da bizzat mahkememizde hâzır bulunmanız veya vekille temsil edilmeniz, geçerli bir özür bil- dinneniz, hazır bulunmadığınız, vekiUe temsil edılmediğınız ve geçerli bir özür bıldir- medığinız takdirde duruşmalara yokluklannızda devam edilip karar verileceğı dava di- lekçesi ve duruşma günü yerine kann olmak üzere ılan olunur. 26.6.2000 Basın: 38308
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle