11 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9TEMMUZ 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA JVLJJLiJ. LJ.ll. kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Cazınruhu 'usardı Buena Vîsta Social Club 'aşk'la söyledi, Lou Reed'inperformansı mükemmeldi ISTANBUI 7.ULUSLARARASI KUITUR İCTnmDIII VESANAT ISTANBUL VAKFI CAZ FESTIVALI Kûltnr Servisi - 7. Uluslararası İs- tanbui Caz Festivali büyük bır hızla başladı. 'BuenaVıstaSocialClub' gru- bunun olaylı konserinden sonra Cemil Topuzlu AçıkhavaTiyatrosu, ünlü bes- teci Charles Mingus anısına kurulmuş Mingus Amungus ve Mingus Big Band'in konsenne ev sahipliği yaptı. Dün ise rock mûziğinin en önemli isim- lerinden Lou Reed müzikseverlenn karşısına çıktı. Daha sadece üç günü- nü gende bıraktığımız festivalden ba- za izlenimlerizi sunuyoruz: • Ruben Gonzakz yorgun olduğu ve Istanbul'un havasına adapte olama- dığı için konserden önce düzenlenen ba- sın toplanüsınakatılmadı. tyice dinlen- mış olacak kı konsere dans ederek baş- ladı ve dans ederek bitirdi. • OmaraPbrtoundo ve ibrahimFer- rer, basın toplantısı boyunca bırbiriyle şakalaşü, gülüştü. Fazla konuşmaktan kaçınan Ferrer'in yerine Omara toplan- tryahakimdi. Ferrer, konser sırasmda- ki canlıhğı ile konuşmak yerine şarkı söylemeyi yeğlediğini gösterdi. Fer- rer, izleyici ile mûziğin ortak diliyle ko- nuştu. • Wim VVenders'in çektiği 'Buena Vısta Sodal Chıb' belgeselinde birlik- te sahne aldıklan Compay Segundo ile neden ayn konser verdikleri sorusuna Ferrer, "Onunlasadece fibn projesi için bir araya gehniştik. Proje bitti ve ayrü- dık. Onun kendi grubu ve kendine ait bir müziği var. Dolayısryla ayn konser veriyor" dedi. • Dans ve müziğin Küba kültûriinün bir parçası olduğunu belirten Ferrer "Müziğin olabihnesi içinduy gu ve aşk otanası gerekir. Kalbimin içinde hisset- mem gerekir. Benim için Küba müziği hayaün ta kendisL n dedi. • Küba müzığını 'ritim, duygu, me- lodi ve seyirci fle birebir kurulan sıcak ihşki' olarak tanımlayan Omara Porto- undo , konser boyunca halkla kurdu- gu ilişki ile bu sözlerine sadık kaldığı- nı gösterdi. 'Seksi' Omara'nın enerji- si, yerinde oturmaya direnen insanla- n bile ayağa fırlattı. • 'Bolero Ustası' olarak tanınan tb- rahım Ferrer, gençliğinde grubuyla ge- zerken hiç bolero söyleyemiyormuş "Arkadaşlanm dinleyici çeknüyor di- ye bolero söykmeme izin vermezdi Hattabir ara sırfbu nedenle müziğibt- raktim." diyen Ferrer, konserde yumu- şak sesiyle bolero stilinde söylediği şarkılarla herkesi büyüledi. • 'Küba'nın Edrth Piaf ı olarak anı- lan Omara bir zamanlar Edith Piaf' ın şarkı söylediği kabarede çalışrruş. Ama hiçbir zaman şahsen tanışmamışlar. • 'BuenaVistaSocial Chıb'projesin- den sonra hayatlaruıda çok fazla deği- şiklik olmadığım belirtiyor ikili: "Es- kkkn çahşmnkama arada bir duracak vaktimiz olurdu. Şimdi çok daha fazla çahşıyoruz ama hiç boş vaktimiz yok." • Filmden sonra unutulmaya yûz tutmuş bolero, son, cha-cha gibi gele- neksel Küba müziğini dinlemeye baş- layan gençler, artık Küba stili piyano çalmanın özelliklerini öğrenmek ıçın 'Speedy Gonzalez'ın peşinden aynlrru- yorlarmış. • Filmdeki 'Sflendo' şarkısının iki- li için özel bir yeri var. Portoundo "Bir- biriniIdşiseldeğflsanataşkıylaseven iki Idşüün, uzunyıHarsonratekrarbir ara- ya gelmesi ile doğan duygusaUıkla o şarkryı söyledik. Benim gözkrim dol- du. Ibrahhn'iniseyanaklarmdan dam- la damla yaşlar dökükJü." diyor. Kon- ser, sonunda yaptıklan düet ile birlik- te şarkı söylerken yaşadıklan heyeca- nı izleyiciye de yansıttılar. • Mingus Amongus ve Mingus Big Band konserinde Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'na gelen az sayıdaki seyirci çok keyifli bir akşam geçirdi. • îlk olarak sahneye çıkan Mingus Amungus, Charles Mingus'un parça- lannı hip- hop'la yorumladı. • Sahneye heT çıkışmda farklı bir kıyafetle danseden ve kıvrak ritimler- le geceye renk katan siyahi kadın dans- çı Heather NVatkins ve rap şarkıcısı Martin 'Drosa' G. Reynolds daha ön- ce pek rastlamadığımız tarzda bir gös- teri sunarak seyirciyi şaşırtmayı ve eğ- lendirmeyi başardı. • ChristianMcBrideBand'den Gre- -:: gory Hutcbinson rahat tavırlan ile ko- nuk olduğu gruba ayn bir renk kattı. Seyirciyi grubuyla sahne alacağı Roxy'de içmeye ve dansetmeye davet ettı. • îkinci yanda sahneye çıkan Min- gus Big Band, efsanevi isimlerden olu- şuyordu. Mingus'un protest kimliğini yansıtan politik ve sosyal görüşlerini destekleyen bestelerine ağırlık veren Mingus Big Band, sanatçının geride bıraktığı repertuvara bağlı kalındığını gösterdi. L.brahim Ferrer, Ruben Gonzalez ve Omara Portoundo Küba mûziğinin 'ritm, duygu, melodi ve seyirciyle birebir kurulan sıcak ilişkisini' seyirciyle paylaştılar. Mingus Amungus ve Mingus Big Band izleyicilere keyifli birgece geçirtti. Arkadaşlanyla gitarlannı konuşturan Lou Reed iki kez bis yaptı. • Efsanevi saksofonculardan John Srubbiefield genç saksofoncu Seamus Blake'i takdim ederken Blake büyük alkış alınca 'Seamus sen burahymışsın ashnda' diyerek ona takıldı. • Tek tek solo çıkışlar yapan müzis- yenlerden Kenny Rampton nefeslen kesti. Konserin sonunda bir araya ge- len iki grup jam session yaptı. • Lou Reed'in 20.15 'te olduğu söy- lenenbasın toplantısı yanm saat geçbaş- ladı. Gözünden rahatsız olan Reed, gözlük taktığı için fotoğrafçılann flaş- lı çekımine ızin verdi. • Pop-Art'ın en önemli sanatçıla- nndan ve kendilerini destekleyen Andy VVarhol için u Bizim hamimiz gibiydL Ashnda herseyi ona borçhıyuz" dedi. • 'Ecstacy'nin tanıtım tumesine ts- panya'dan başladıklannı Türkiye'ye Yunanistan'dan geldiklerini ve Alman- ya'ya geçeceklerini turnenin Porte- kiz'de sona ereceğini söyledi. • Son albümünde Laurie Ander- son'la çalışan Lou Reed, onu akıllı, parlak, dahi ve güzel bir müzisyen ola- rak tanımladı. "Kendisi yeni bir albüm üzerinde çanşryor. Farkh enstrümanlar kullanan hakikaten değişik bir insan. Benim müziğüne beklenmedik olanu kendinden birşeyler katryor." • Eskı çalışmalanrun geçmişte kal- dığını belirten Reed, "Eğer insanlar geçmişte yapûldanmı ilgrvie karşüryor- tarsabu benim hoşumagkter.Ama bun- lan geçmişte yapmn. Artric başka şey- ler yapıyorum'Medı. • Festivalde farklı müzikal kimlik- lerle aynı programda yer almaktan ra- hatsız değil: "Bryan Ferry de bizimle Yunanistan'daydı. Değişik şeyleri sevi- yorum. Farklı renklerisevmez misiniz? Değişik yerler, insanlar. tnsanlar için çalmayı seviyorum." • Fotoğrafçılığı hobı olarak yapmı- yor: "Uzunsüredirçekivorum.Ikiser- gi açtım. Paris üzerine 35 fotoğrafhk bir sergim oldu. Fotoğraf çekmeyi se- viyorum. Bu fotoğraflan da kendim için çekmiştim ama bir galeri benim- le temasa gecti. Fakat satmıyorum fo- toğraflan." • Amerikan kültürüyle her yerde karşılaşmaktan sıkılmıyor musunuz? sorusunu şöyle yanıtladı: "Çok kar- maştk bir soru. Bir çokülke bu duygu- yu yaşıyor. Çok fazla Amerikan filmi, modasu müziği, Mc Donalds'L» tnsan- lar hoşlanmryorsa grnnesinler, McDo- nalds'a. gitroezlerse o da ifias edip çe- küir bulunduğu yerden." • Sıgarasını elinden düşürmeyen Re- ed gitar çalarken sigarasını akort yerin- de bulunan sigaralığa verleştirdi. Per- formans sırasında "'nnıan zaman vcr düşen sıganıyı > «.•• aei, aiarak ıçmc> c m. vam etti. • Davulda sürekli gülümseyen Tony Smith. bas gitar ve stick bass'da Fer- nando Saunders, elektro gitarda Mic- hael Rathke, Reed'in sahnedeki arka- daşlanydı. Müzisyenler karşılıklı gitar- lannı konuşturdular ve mest eden so- lolar attılar. • Lou Reed iki kez bis yaptı. Kon- ser boyunca yeni albümü Ecstacy'den parçalar seslendıren Reed ikinci biste Velvet L ndergrounddönemınden, özel sözleri bulunan en ünlü şarkılanndan 'Perfect Day'i genç ve orta yaşlı olan coşkulu seyirciye armağan etti. Eki- biyle seyircinın önünde yerlere kadar eğilen Reed sahneden öpücük gönde- rerek aynldı. Charles Mingus'un müziğini iki ayn orkestra yaşatmaya çalışıyor 'Adaletsiz dünyada savaşçiydıy S.RAYANYİRMİBEŞ 7. Uluslararası tstanbul Caz Festiva- li Charles Mingus adını yaşatan iki or- kestrayı Açıkhava Tiyatrosu'nda konuk etti: Mingus Amungus ve Mingus Big Band. Bir yandan kontrbas, trompet, saksofon, tuşlu çalgılar, trombon, da- vul, konga ve cembe kullanan, öte yan- dan etnik esintiler taşıyan danslar ve rap müzik ritimleriyle Mingus müziğini farklı bir bakış açısıyla yansıtan Min- gus Amungus, seyirciye keyifli dakika- lar yaşath. Saksofon, trompet ve trom- bondan oluşan 11 üflemeli, piyano. kontrbas ve davul kullanan Mingus Big Band'in müzisyenieri ise ensöümanla- nyla bütünleşerek müzikseverlere hoş bir Mingus müziği dinlettiler. Mingus Big Band'in kurucusu 1979'da ölen sa- natçının eşi Sue Mingus ve Mingus Amungus'un kontrbas çalan lideri Mi- ks Perkinsie konuştuk. - CharlesMingus müziği nasıi taram- bnabihr? SUE MİNGUS - Kendini çahnak... Kimliği, duygulan, yaşam deneyimini yapısı dahilınde müziğin içine katmak. Sanatçı zaten, iyi ya da kötü olsun ya- pabilecegi her şeyi denemekten korkmaz ve yaşar. O da böyle yaptı. - Müziğini neden caz diye oitelemi- yordu? MESGUS- Smıflandırmalan ve kes- kin tammlamalan sevmezdi. Klasik, Av- rupa mûzik formlan, be-bop, blues,ba- ladlar, rap gıbi müziğin her türü sihirli bir biçimde müziğine yansırdı. Caz camiasmın da düşüncesi- ne göre mûziğinin çok büyük bölümünü doğaçla- malar oluştururdu. Herkesin böyle kategon etme- siniû ötesiîde cazterimirri sevmemesinm nedeni de buydu. - Yoğun duygular aktardı; ağır basan hangsiy- di? MESGUS-Acılar.öfke,nefret, her şey... Aynıza- mandabüyuk bir mizah duygusu da vardı müziğin- de - Mi&gus Big Band onu bütünüyle yansıtabüiyor mu? MİNGUS - Kesinlikle. Müziği ve kimliği 14 seçkin ve muhteşem müzisyenin dudaklannda ve ellerinde can buluyor. Normalde Quintet'te çalan Mingns Amungus'un gösterisiflgi>1eİ2tendL (Fotoğraf: UĞURDEMÎR) Charles böyle bir bandla müzik yapmak isterdi. Ekonomik nedenlerden dolayı coşkun sesli büyük bir band ile çalamadı hiç. Aynı zamanda renk ska- lası ve altyapısı kuvveüi, dorukta 14 müzisyenle ken- di müziğini yüksek sesli ıcra etme ürsaü. bukcağı için onlarla çahnak isterdi sanınm. Müziğini daha geniş bir formatta ele ahnamız pekçok yeni olanak tanıyor. Örneğin iki buçuk saat süren başyapıtı 'Epithet' hayatı boyunca çalamadığı 31 müzisyen için yazıhnıştı. Bu geniş formatlı müziği duyduk- tan sonra ben de bu band'i kurdum. Mingus müzi- ğini tüm kurgulanmış, country , dans ritimleri ve melodileriyle 14 değişik sesten duymak için büyük firsat yaraüldı. - Mingus Amungus hakkuıda ne dûşünüyorsu- nuz? MİNGUS - Harikalar. Mingus ruhunu taşıyorlar. Cazı dans ve rap'le birleştiri- yorlar. Bana 3-4 yü önce bir video kaset gönderdüer. Onlar hakkmda hiçbir şey bilmiyordum. Hemen aradım ve tebrik ettim. - Aralanndaki fark nedir? MESGUS-Çok farklı. Mingus Amun- gus bir tür şov sergiliyor. - Caz şu an yurtdışuHİa ne durumda? MEVGUS-Charles gibi profesyonel de- ğilim bu konuda ama şu sıralar caz Av- rupa'da eskiden olduğundan daha popü- ler. Böyle şeylerdöngüseldır. Doğaçlama daha da artacak müzikte. Charles, klasik müziğin de cazda doğaçlamaya açılması gerektiğini söylerdi. Mozart, Bach kon- çertolan böyle ele alınmah derdi. Ben de klasik müzikteki kapalı yapının değişe- ceğini düşünüyorum ve bu hareket yavaş yavaş başladı. - Protest kimliği özelyaşamına da yan- sırmıydı? MTNGUS - Öfkelenmek için nedenle- ri vardı. Gerekmüzik ve gerek toplum ba- kımından adaletsiz dünyadabir savaşçıy- dı. Irkçıhğa da bu nedenle baş kaldırdı. Ama evde kedi yavrusu gibiydi. - Nasü modernize ettiniz? MILES PERKINS - Caz buna açık bir yapıdadır. 30'lu yaşlanmm başındayun ve etkilendiğim pek çok popüler müzik türü var. Modernize ederken içine pek çok değişik kültürü de kattım. -Mingusmüziğminruhununasritanım- larsmız? PERKINS - Soru cevabı arüatıyor zaten. Mûzi- ğinin ruhu vardı. Biz yeni ve güçlü bir enerjiyle bu ruhu yansıtmaya çalışıyoruz. -DerinhMbirMingus araş^rmasıyaparakmıy»- laçıktuuz? PERKINS - Çok dette dryonenı: nşunnadım ama onun müziğini yaparak pek çok mü- zisyenle tanıştun, onun hakkında öyküler dinleme firsatı buldum. Müzik dışında da büyük bir adam. - Dans ve rap'i işin içine katmak nereden akhnı- zagekö? PERKINS -Annem ve karım dansçı. Müziğin parçası olarak görüyorum dansı doğal olarak tabii. Rap tamamiyle doğaça dayah bir müzik ve şiirdir. Bu nedenle seviyorum. Martinpozitif mesajlar ve- riyor sözleriyle. KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR Mîna Hanım'ı Öderken... Deniz Kavukçuoğlunun geçenlerde yazdığı gibi bizim dünyamızı yoksullaştıran bir dizi ölüm- le geçirdik haziran ayını. Bir beyefendi mizah us- tası Ferruh Doğan gitti. Derken sevgili Mîna Ur- gan. Mîna Hanım'ı tam otuz yıl önce tanıdım. Kı- zı sevgili Zeynep de otuz yıtlık arkadaşımdır, şa- ka değil. Zeynep'le didişe tartışa ama hep sevgi- ye dayalı bir dostluğumuz vardır. Mîna Urgan'la da öyleydi ilişkim. Ondan yediğim azan kimseden ye- memişimdir. Bir zıpıritğımı, entel bir densizliğimi ya- kalamayagörsün, bir naneli More sigarası yakar ve "Mehmet" diye başlardı giydirmeye tatlı tatlı. Me- met demezdi Mîna Hanım, illa Mehmet. H harfini vurgulayarak. Söylemeye bile gerek yok, ondan çok şey öğrendim. Yazdıklannı dikkatle, çalışarak okur, düşündüklerimi söylerdim. Dikkatle dinlerdi ve gözleıini açarak sorular sorardı. Ankara'dan tele- fon ederdim, uzun uzun konuşurduk binbir mese- le hakkında. Yırmi yıl kadar önce benim Cumhu- riyet Kızı adlı bir oyunum çeşitli çevrelerden ilginç saldınlara uğradığı zaman beni ve oyunumu sa- vunmuştu her zamanki külyutmaz tavnyla. Mîna Hanım'la hem Bodrum'daki evde, hem Mühür- dar'daki evin balkonunda tadına doyamadığım saatler geçirdim. Ortaya bir isim, bir konu atar, sa- atierce konuşurduk. Alejo Carpantier'in kitapla- nnı vermiştim. Bu yazarı çok sevmişti. Benim Jor- ge Luis Borges'i sevmemdense pek hoşlanmı- yordu doğrusu. Postmodem entelektüel zıpırtık- lardan hazzetmezdi. ikimiz de Oğuz Atay ile Or- han Pamuk'u beğeniyorduk ve önemsiyorduk. T.S. Eliofdan Mariowe'a kadar uzayan binbir ko- nuda konuşurduk ve her seferinde bu küçük dev kadına hayran olurdum. Mîna Hanım'ı tanıyıp da sevmemeye, âşık olmamaya imkân yoktu. Benim ayran budalası gibi hayran hayran ona baktığımı da görürdü elbet. Sanınm bu halim biraz hoşuna da giderdi. Zeynep bizim halimizle eğlenedursun, biz bır Shakespeare çevirisinin bilmem hangi sa- tın ustüne dalıp gıderdik yine. Onu tanıdığım, ya- nında bulunduğum için hep kıvanç duydum. Onu çok sevip saydığımı bildiği için de memnunum şimdi. Bu ülkenin yüzünü ağartan, eşi benzeri ol- mayan bir insandı Mîna Hanım. Gazetemizde Ay- şegül Yüksel'in onu anlatan enfes yazısını okur- ken de bunlan düşündüm. Hans Reichenbach'ın Bilimsel Felsefenin Doğuşu adlı müthiş krtabını sayın Cemal Yıldınm'ın olağanüstü ve yetkin çe- virisinden okurken de aklımda Mîna Urgan v* rr> ' - * • - * - "Pek çok kımse için felsefeyi spekülasyondah ayırmaya olanak yoktur. Bunlara göre fılozofbilgi Cıreten yöntemler kullanamaz; bu bilgi, ister olgu- lara, isterse mantıksal ilişkilere ait olsun. Dahası var: Filozof irdelenmeye açık olmayan bir dil kul- lanmak zorundadır; kısacası felsefe bir bilim de- ğildir. Elinizdeki kitap bu tezin tam tersinin doğru ol- duğunu göstermeyi amaçlamaktadır." Hans Re- ichenbach böyte başlıyor Bilimsel Felsefenin Do- ğuşu adlı kitabına. Reichenbach 1891'de Ham- burg'dadoğmuş. Beriin Üniversitesi'ndefelsefe pro- fesörü iken HitJer isimli bir çavuşun iktidara geç- mesi üstüne daha İkinci Dünya Savaşı'nın başla- masına yıllar varken Almanya'yı bırakıp Atatürk Türkiyesi'ne geliyor. İstanbui Üniversitesi'nde Mo- dern Mantık ve Bilim Felsefesi dersleri veriyor. 1933-1938 yıllan arasında. Sonra Kaliforniya Uni- versrtesi'ne gıdıyor. 1953'te ölmuş bu büyük ve de- ğerli bilim adamı Türkiye'de kaldığı süre içinde Reichenbach, Olasılık Teorisi (1935) ile Deneyim ve öndeyi (1938) adlı iki kitabını yazıyor Istan- bul'da. Uzay, zaman, nedensellik ilkesi, irdüktif mantık ve olasılık sorunlan onu uğraştıran başlıca konular arasında. Geometrinin yapısı ve niteliği ile relativite fıziğinin mantıksal temelleri üzerinde ay- nntılı çözümlemeleri var. Hayatla, bilimle, insanla ilgilenen herkesin okumasında yarar olan, üstelik kolay anlaşılır bir yapıt Bilimsel Felsefenin Doğu- şu. Siz bakmayın Schrödinger'in kedisi, köpeği, kuşu diye atıp tutanlara. Bizdeki Lacan, Deleuze, Kristeva, Baudrillard hayranlarına. Bu adı ge- çenlerin bilimin ırzına cahilce geçmelerine de al- dırmayın. Reichenbach'ın kitabını okuyun, daha iyi bir insan olacaksınız. Bu kitabın bir bölümü bana neden Mîna Urgan'ı anımsattı, onu da gelecek haftaki Kuşbakışı'nda anlatınm. Aferin Mehmet! di- yen sesini duymak için... Montreux Caz Festivali başladı • Kümır Servisi - 34. Montreux Caz Festivali, 7 _ Huey Lewis ve Blues Brothers Band'in verdiği ' konserle cuma günü başladı. Leman Gölü kıyüannda on altı gûn sürecek festivali iki yüz bin kişinüı izlemesı bekleniyor. Festivalin bu yılki listesinde Keith Jarrett, Gary Peacock, Jack Dejohnette, Al Jarreau, George Benson, Micheal Brecker ve Pat Metheny bulunuyor. Ruggero Raimondi Avrapa'daki ~~ konserterini iptal etti • CAN1NES (AFP) - Italyan banton Ruggero Raimondi, geçirmiş olduğu hastahk nedeniyle yaz dönemi boyunca sahneye çıkamayacak. Elü beş yaşmdaki sanatçı uzun zamandır kendisini bunaltan eklemlerindeki rahatsızlıktan dolayı Fransa'nın Riviera şehrinde ameliyat olacak. Eylül sonuna kadar fizyoterapi görecek Raimondi, Vıyana ve Salzburg konserlerini iptal etmek zorunda kaldı. Buna rağmen sanatçı, ağustos aymda Puccini'nin 'Tosca' eserinin kaydı için Londra'ya gidecek. BUGÜN — — • DARPHANE YAZ ETKİNLİKLERİ çerçevesinde saat 11.00 ve 13.00'te Mihriban Tanık'ın 'Anadolu'nun Solan Rengi Semahlar' - adlı4jelgeseli, saat n.OO'de ise Dikmen SeymeD ve AkvCmbara'hın 'Saryangoz' başlıklı etkinliği izlenebilir. (513 5t) §2) M BÜYÜKADA KÜLTÜREVt ETKÎNLİKLERt çerçevesınde bugun g^t 20.30'da BerkÖzbek'ın solist olarak katılitcağ! 'Çigan ve Napotiten ^ Gecesi' gerçekleşccek , (38 2 86 20) tSTANBUlCAj FE8TİVAÜNDE BUGÜN • BABYLON'daSaat 22.00 de Dhan Erşahin - Wax Poetic 2000 lonseri dinlenebüir. (292 73 68)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle