23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA rtr+ CUMHURİYET 21 TEMMUZ 2000 CUMA OIJAYJLAH. \ti CrOKUŞLJhj.K olay.gorusacumhuriyet.com.tr İİAmerikaİıİtJsulü Atama ProfDr. Bozkurt GÜVENÇ. T • • gretimın Bırleştinlmesi O Kanunu(1924) ile "muh- tariyeti"ne dokunulma- yan Istanbul Darülfunü- nu (bilimler yurdu), 1933 'te önce kapatümış; sonra, önerilen reformlan yerine getir- mek üzere Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak açılmıştı. Bu yüzden, Türk üniversitesinin merkezi yönetime bağ- lı olarak kurulduğu savuncası (tezi) doğrudur. Ancak Avnıpa modeline gö- re örgütlenen bir üniversıtenin A\Tupa usulünce yönerilmesı amacıyla, Eğitim Bakanı Yücel tarafindan hazırlatılan 4936 sayılı ünıversite kanunu yürürlü- ğe girdi. Yeni üniversiteler bu kanun- lakuruldu. Önce 27 Mayısçılar 147'ler operayonuyla özerkliğe müdahale et- tüer; sonra, 12 Martçüar 1710 sayılı ya- • sayla, ünıversite özerklığıne son ver- me niyetlerini smadılar. Özerklik ze- delendi, amaayaktaidi. 12Eylülcüler daha dürüst davrandılar, 2547 sayılı Yüksek Öğretım Kurumları Kanu- nu'nu, anayasaya monte ederek; ünı- versitenin İcendı kendını yönerme ge- leneğine son verdiler. ("Muhtar seçer gibi mi rektör sececektik, yani?") O gün bu gündür, demokratık seçimi ve "Amerikan usulü atama" seçenekleri tartışılageldı. Söylendi, yazıldı çizildi, ama kanun yürürlükte kaldı ve uygu- lama sürüyor. Bizler de yazıyoruz. Yönetim ikilemi: Başlıca ikı tür yö- netim ve onlann çeşıtlemeleri vardır: ÖTgÜt#»netimJeri ya tepeden tabana doğru buyurgan atamalarla ya da taban- dan tepeye doğru demokratik seçimle kurulur. Kamu, ordu, eğitim ve sağlık kurum ve kuruluşlanyla sınai ve tica- ri işletmelerde, seçilmişlere atama ve atanmışlara seçim yetkisi verilir. Yö- netimlerinin çoğu karma ya da melez- dir. Öyle ki, atama yetkisine sahip olan kişı ya da organlar atama yetkisine; seçme yetkisi olan kişi ve kurumlar ise göreve son verme yetkisine sahip ola- bilir. Rektör atama usulümüz hangisine benziyor? Yanıtlar zihinleri kanştıra- cak düzeyde çeşitli ve çelişiktir: Çağ- daş-çağdışı, demokratik-antidemokra- tik, Avrupai, Amerikan usulü, Afri- kankâri-Asyavari ve ataerkil olduğu söylenmekle birlikte, en sık dile geti- nlen görüş -demokrasinin beşiği sayı- lan- Amenka'da bile rektörlerin atan- makta olduğudur. Savunmalar bu ka- nıt ve örneğe dayaûhyor, ama akan su- lar durulmuyor. Amerika'da kurum yö- neticilen ile rektörler atamayla seçilir, ama nasıl? Sorun, "nasPda dügümJe- niyor. Evet, atama, ama nasıl? Amerikan usulü atama: Görev başın- dakı rektörün sözleşme süresi sona er- meden belli birsüre önce, atamayı yap- mış olan kurum ya da rektör, görevin sürmesini isteyip istemediklerini kar- şılıkh bildirir. Ya sözleşme uzatılır ya da yeni rektör aday(lar)ını arama sü- recı başlanlır. Bu görev, "arama komi- tea"ne verilir. Rektör arandığı haberi, öğrenci birlikleriyle, öğretim üyesi ve çalışan örgütlenne, mezunlar derneği- ne, siyasal partilere, sponsorlara, vakıf- lara, yerel hûkümete ve belediye tem- silcilerine, saygın vatandaşlara, emek- li devlet adamlanna, ilgili basın-yayuı çalışanlanna, bilim ve araştırma ku- rurrüanyla, meslek kuruluşlanna duyu- rulur. Varsa, adaylannı, bildirmeleri istenir, beklenir. Aday adaylannın gel- mesiyle birliktekomitenin inceleme, de- ğerlendirme süreci başlar. Yüzlere, ba- zen binlere varan aday adayı listesi, elene elene üç-beş ay içinde, 5-10 ki- şiye indirilir. Arama komitesi bu kü- çük listeyi mütevelli heyete sunar. "Han- gjsi seçilse, yeni rektör ilgili kurum ve kjşikrin büyük destefi>1e göreve baş- lavacakür" gü\encesini venr. Seçılen aday "secflmiş rektör" (president elect) ilan edilır. Görevden aynlacak rektör ile yeni seçilmiş rektör bir süre birlik- te çalışarak görevi teslim eder ve alır- lar. Aynlan ve yeni atanan rektörlerin veda ve hoş geldin törenleri birlikte yapılır. Akademık hayat böylece sürer gider. Çalışanlar bazen hissetmeyebi- lirler rektörün değiştiğini. Yetkiler ve sınırlar bellidir. Süreklılik esastır, te- mizleyicilik değil. Örnekkm değilörnekler: Bu yazıma yönelrilecek tepki ve eleştinleri duyar gibi oluyorum. *Biz de, hani, Ameri- kattabuhındukammabusisteminegör- dük ne duyduk!" diyecekler çıkabılir. Amerika'yı temsl eden ıstaüsnk bır ör- neklemi (sample) değil, en yaygın eği- limi yansıttığını sandığım modeli yaz- dım. Kuşkusuz, binlerce yüksek eğitim kurumunun bulunduğu ülkede sundu- ğum modele hiç uymayan, hatta ben- zemeyen yüzlercesi bulunabilir. Şim- di sunacağım ilk örnek sanal değil, ro- manı yazılmış, üzerinde tezler hazuian- mış; gerçek bir yaşam öyküsüdür. Doğu yakasının ünlü üniversitesinin rektörü, ani bir kararla istifa ettiğini, ye- ni rektör bulununca görevi bırakacağı- nı haber verir. Aday arama komitesi işe başlar; binlerce aday adayını inceler. Aday adaylan listesini önce 70-80'le- re, sonra da belki yedi-sekize indirir; Müttevelli heyete sunar:a lşte size bir- birinden yetenekti bir dizi aday, han- gisini seçseniz olur!" Gelenek dışı er- ken istifa dışında, öykünün özelliği yokgibıdir. Ancak, aday listesinin he- yete sunuluşundan sonra beklenmedik bir gelişme olur. Arama komitesinin bir üyesi, Mütevelli heyeti başkanına gi- der: "Rektör adaylannı bulma göre- vinde komiteyi yönlendiren bir flyemiz o kadar üstün bir başan gösterdi ki be- nimasılrektöradayımodur!" der. Son anda, yeni bir aday adayı eklenmiştir listeye. Mütevelli heyet, adaylan ince- ler, değerlendirir ve aday arayan ve bu- lan son adayı rektör seçer. Sanırım 19^6 yılıydı, New York'ta- ki Columbia Universitesi'nin hukuk fakültesine dekan adaylan aranıyordu. Alû ayı aşan arama sürecinde 400'e ya- kın aday adayı bulunmuş; seçim kam- panyası -önceki örnekten farklı ola- rak- basın-yayın kuruluşlanna meslek odalarına ve kamuoyuna yayılmıştı. Bu arada, rektör kendi adaylannı mü- tevelli heyete önerdi. Heyet, bir hanım adayı dekan seçince dosya kapanmış, tartışmalar duruhnuştu. Olayı anımsıyorum; çünkü, o yıl Washington'daki Smithsonian kurum- lannın bir araştırma programında ça- lışıyordum. Birkaç yıl sonra, mezun olduğum merkezın müdüriı başka bir ulusal göreve atanınca, müdür adayla- n arandı. Merkezin yönetim kurulu başkanından gelen çağn mektubunda benim adaylanm soruluyordu. Ameri- kan Cumhurbaşkanı'nı seçemem, ama yönetici adaylannın seçiminde oy kul- landım. Adayım atanmadı, ama ben seçime katılmıştım. Sonuç: Bildiğim ve tanık olduğum kadanyla "Amerikan usulü atama" böyle işliyor. Rektör adaylannı seçme ve atama usulümüzün Amenka'ya ben- zer bır yanı olup olmadığıru sistemi eleştiren ya da savunan değerli mes- lektaşlanmızuı dikkatine sunarken ola- sı yanlış yorumlan önlemek amacıy- la açıklamak istenm ki, YÖK uygula- masına karşıyım. Ancak. seçim hakkı ve şansı kalmamış biremeklı olarak be- yan ederim ki: "Amerikan usulü" de- mokratikatamadan yanayım-tabiı, ön- koşullannı yerine getirmek koşuluy- la. Türkiye'nin Amerika olmadığı gö- rüşünü ileri sürecek eleştirmenlere şu soruyu anımsatmak isterdim: "Tûrki- ye, Amerika değilse neden savunup- tarüşıp duruyoruz Amerikan usulü atamayı?" Atatürk'ün Bütün Eserleri Muazzez ÎLMİYE ÇIĞ H epsi 15 cilt olarak tasarlanan ve bu ay üçüncü cildi yayım- lanan Atarürk'ün Bütün Eserleri adlı bu kıtaplar kanımca paha biçilmez bir hazme değerinde- dir. Atatürk'ü öğrenmek, 1903 yılın- dan itibaren yaptıklarını gün gün, adım adun izleyebilmek olanağını veriyorbize. Bugüne kadar Atatürk'ün orada burada, parça parça çıkan bu ya- zdannı biraraya getirip okumak müm- kün değildi. Bu kitaplan okudukça heyecanlan- mamak, üzülmemek, zaman zaman gözyaşı dökmemek ımkânsız. Bun- larda Atatüric'ün bütün düşüncelerini, ruhunu ve amaçlannı okuyorsunuz. Onun hakkında kimsenin yorumuna gerek kalmadan kendi yorumunuzu yapıyorsunuz. Bu kitaplarda yazılanlar, padişaha, devlet büyüklerine, kumandanlara, si- vil idarecilere gönderilen mektuplan, bildirileri, önerilen, emirieri ve ey- lemleri kapsıyor. Yüzlerce sayfahkbu yazılar arasında kendi yaşantısına iliş- kin ancak ikı küçük aru defteri bulu- nuyor. Bunlardan biri 1916 yıhnda gönde- rildiği Doğu Anadolu, Silvan, Bitlis, Muş yörelenndeki askeri harekât sı- rasında7 Ekim 1916-25 Aralık 1916 tarihleri arasında yazılmış. tkincisi 30 Hazıran 1918 - 1 Ağustos 1918'de böbreklerindeki rahatsızlüc dolayısıy- lagıttığı Karlsbad'da yazılanlar. Bu kı- sa devrelik notlar bile ne çok bilgiler veriyor bize. Atatürk, her nerede olur- sa olsun okumayı hiç bırakmamış, okuduklannın yorumlanm da yazmış defterine. O vaktini boşa geçirmemiş. Hasta- lığı arasında, Almancasını daha iler- letmek için ders bile almış. Karls- bad'da evini çıçeklerle donatması onun ince ruhunun ve zevkinin bir örneğı. Her iki defterde yazdıklanndan daha o zamanlar onun, kaduılanmızın du- rumuna çok üzüldüğü anlaşılıyor. O kadınlanmızdan örtülenn kalkma- sını, özgür olmalannı, eğitilmelerini, onlann uygarlaşmasının erkekleri de uygarlaştıracaguu etrafındakilere an- latmış ve defterlerine de geçirmiş söy- lediklerini. Ne yazık ki, Atatüric'ün sağladığı olanaklarla eğitim gören sözde poli- tikacılar ondan 80 yıl sonra kadınlan kapamak için uğraşıyorlar. Uçüncü cildin başmda Atatürk'ün FaKhRıfla Atay'ayazdırdıgı 1914'ten 1919'a kadar olan amlan yer alıyor. Bunun ilk kısmı 1926'da çeşitli gaze- telerde yayımlanmış. Öbür kısmı ilk 1944 'te yayımlanmış. Bunlar çok de- ğerli anılar. Vatan uğruna onun kimlerle, nasıl mücadele ettiği, gözler önüne serili- yor bu anılarda. Buüç ciltte bile, Atatürk'ün birhay- li hastalık geçirdiğini öğreniyoruz. Kolay değil o günkü koşullar içinde bir cepheden öbür cepheye bazen at üstünde, bazenyayan koşturmak, doğ- ru dürûst besin alamamak ve en önem- lisi her gün gerginlik (stres) içindeya- şamak... Bu kitaplar Kur'an gibi her vatan- daşın evinde bulunmalı, herkes onu dikkatle okumalı. Vatanı nasıl kay- betmek üzre olduğumuzu, nasıl ka- zanabildiğimizi, iç ve dış düşmanla- nn bizi yutmak için çevirdikleri do- laplan, dahice planlarla onlann nasıl önlendiğini bir bir okuyorsunuz onlar- da. Onun satırlannda halkımız, genç- ler ve bugünkü politikacılanmız için alınacak pek çok ders var. Bu büyük projeyi başlatan ve ina- nılmaz bir çalışma ve gayretle tasar- lanan 15 cildin üçünü bir yıl içinde ha- zu-layıp yayımlamayı başaran Kaynak Yayınlan'na ne kadar teşekkür etsek azdır. Değeri biçilemeyecek bir hazi- ne, bir anıt oluşturuyorlar. Kendilen- ni candan kutlanz. /. cilt= 1903-1915, Dizin ile 483 sayfa U, cilt= 1915-1919. Dizin ile 428 sayfa. m. dlt= 1919, Dizin ile 418 sayfa PENCERE Küreselleşme'deBhHnciylz... Son dönemde medyanın gündemınde demir- baş iki isim var Cottarelli.. Verheugen.. Bu iki ad, kamuoyunu, Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz, vb. yerti malı liderlerden daha çok ılgilendıriyor; bizimkiler Frenklerin yanın- dasoldasrfır... Halkın çizgisi yaman!.. Benim memurum, benim işçim, benim emeklim, benim esnafım yazgısının Cottarelli'nin iki dudağı arasında olduğunu anladı; benim tutuklum, benim hükümlüm, benim teröristim, benim entelim, be- nim yurttaşım, karakoldaki aynada Vemeugen'in suretinı gördü. Medya bu iki adamın peşinde.. Ne Ecevit'in esamisi okunuyor.. Ne de Bahçeli'nin... Gazetelerin manşetlerinde, köşecilerin yorumla- nnda, parti marti, hükümet mükümet hak getire!.. Bizimkiler işlerini biliyorlar; varsa yoksa Verhe- ugen'le Cottarelli; ne dediler, ne yediler, ne içtiler, ne söyledıler, niyetleri ne?.. Umudumuz artık Ecevit değil.. Bahçeli hiç değil.. .; ı „ -"' • Halkımız Küreselleşme'yi anladı, medyamız Glo- balizasyon'a dört elle sanldı... Küreselleşme'yle "ulus devlet'in sonu gelmemiş miydi?.. Ya ulusal bağımsızlık?.. •*' > * • * Dinozor'a bak sen!.. Bir atılımla tüm dünyayı solladık, yerii malı ulu- sal liderleri srfırladık, Avrupa'yı geride bıraktık, Tür- kiye'nin ekonomisini Cottarelli'ye, polrtikasını Ver- heugen'e emanet ettik. Küreselleşme'de en önde- yiz. Fransa'yı Fransızlar, Ingiltere'yi Ingilizler, Al- manya'yı Almanlar, Italya'yı Italyanlar yönetiyor; Türkiye'yi Türkter yönetmiyor; ulusallığı srfırlayıp tam küreselleştik; devletin yönetimini yabancılara iha- le ettik; biri Kalyan, öteki Alman... Ikisi de birer Süleyman.. Yaşasın Globaüzasyon!.. . . . . • Ülkemizde politikanın içeriği değişti: Verheugen'den yana mısın?.. Karşı mısın?.. Ekonomi iki şak oldu: Cottarelli'den yana mısın?.. Karşı mısın?.. Cottarelli'ye muhalefet etmeye yeltenen IMF düşmanlan eksik değil, Verheugen'e bozulan AB düşmanlan da var; ama, olacak o kadar... Oemokrasi bu!.. Ya 57'nci Hükümet?.. Ya muhalefet?.. Dostlar alışverişte görsünler.. Siz Türkiye'nin küreselleşme çağının gerisinde kaldığını yazıp soyleyen medya güllerinin timsah gözyaşlanna bakmayın!.. Dünyada Türkiye kadar hızla küreselleşen bir başka ülke yok!.. Birinciyiz bu yolda, birinci... len televizyon veya beyaz eşya alanlara 69 milyon liralık elektrikli süpürge : /^stel'den split klima alanlara 152 rnilyon liralık msni buzdolabı: ^sin fîyatma taksitle Ustelik 10 ayda Vestel'den bir beyaz eşya veya televizyon alanlar yanında bir de elektrikli süpürge, split klima alanlar ise mini buzdolabı almadan gidemeyecek.* GARANTI VESTEL MÜŞTERt İLETlStH MERKEZt 0 800 219 01 2 JCÜMSI7 ARAVAHHıHSf sıtır mz Vestel Bayilerinden birine uğrayın. "f Bu özel yaz avantajlarını kaçırmayın. VESTEL"Vestel'e terfi edin. R^hat edin." l-3IT«mmuz2IX»arih[enjnmı^OT«ril<^are^ 10.000 inYtrttr ıtsrem klıma. HCFU-İ 8 H03 18 000 döjemeftavan bpi kÜBO, S-M « W5 sakm tipi klimahr lampanyıy» dahıl dejildlr.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle