23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURJYET 21 TEMMUZ 2000 CUMA 10 DIŞ HABERLER dishab(g cumhuriyet.com.tr Pinochernin 3 ajanına hapis • SANTIAGO(AA)- Eskı Şili diktatörû General Augusto Pinochet rejiminin 3 gizli ajanı, ömür boyu hapis cezasına çarptınldı. Santiago istinaf mahkemesi. Pinochet döneminde şüpheli operasyonJara adı kanşan Milh Istıhbarat Merkezı'nin(CNI)üç gizli ajamnı, 1982 'de kaybolan bir sendikacıyı öldürmekle suçlanan bir işçinin ölümünden suçlu bularak ömür boyu hapse mahkûm etti. Bu arada Şili Yüksek Mahkemesi, önceki gün başlayan ve 3 gün sürecek durusmada, Pinochet'nin, iktidan dönemindeki kayıp ve ölûmler nedeniyle dokunulmazlığının kaldınlıp kaldınlmayacağana karar verecek. Enmeni lobisinin müzeatağı • \*ASHINGTON(AA) - ABD'dekı Ermeni lobisi, Washington'daki Yahudı soykınmını anma müzesınin yakınında, sözde "Ermeni soykınmını" anma müzesi açmayı planlıyor. Edinilen biigiye göre, Yahudi soykınrrunı anma müzesini zıyarete gelenlerin, planlanan sözde "Ermeni soykınmı" müzesini de gezmelerini de sağlamak amacıyla, altı yıldır boş duran eski bir banka binası Ermeni lobisince 7 milyon dolara satın alındı. Hazırlıklan tamamJandıktan sonra müzenın birkaç yıl içinde açılması öngörûlüyor. Türk Duniesi' gazetesi çıktı • ALMATI(AA)- Kazakıstan'da, tamamen Türk dünyasına hitap etmeyı amaçlayan ilk gazete yayın hayatına başladı. Almatı'da geçen yıl kurulan Türk Halkları Kültür Vakfi tarafindan çıkanlan "Türk Düniesi" (Türk Dünyası) gazetesi, ilk aşamada 15 günde bir yayımlanacak. Ağırlıklı olarak Kazak Türkçesinin kullanıldığı 12 sayfalık gazetede Rusçaya da yer veriliyor. Gazetenin ilk sayısında, Atatürk'ün kültür ve sanat hakkındakj sözleri yer aldı. G. Afrika'da soğuk can aJdı • JOaVNNESBURG (AA) - Güney Afrika'da etkiü olan soğuk hava dalgası nedeniyle 4 çocuğun öldüğü bildirildi. Güney Afrika Haber Ajansı (SAPA), çocuklann Johannesburg kentinin yaklaşık 200 kilometre güneyindeki Bethlehem bölgesinde bir çıftlikte bulunan okulda pazar günü öldüklerini duyurdu. Ajans, okuldaki 9 çocuğun da donma tehlikesi geçirdiğini belirtti. bombasıattı • MOSKOVA(AA)- Rusya'nın Doğu Sibirya kısmındakı Buryatya kentinde sarhoş bir asker, ıçki satan bir büfenin önünde tartıştığı kişilerin üzerine el bombası firlatü. Kentin dış mahallelennden birinde meydana gelen olayda bir kişi öldü, üç kişi de ağır yaralandı. Itar-İass'ın haberine göre olay, askerin, büfenin yanında halkîan bir grupla tartışması üzerine başladı. KKTC Cumhurbaşkanı, anlaşmanın konfederasyon sistemi içinde olacağını vurguladı Denktaş: Çenevre son şansREŞATAKAR LEFKOŞA - KKTC Cumhurbaskanı Rauf Denktaş, Kıbns'ta bir anlaşmanın ancak iki devlet esasına dayalı konfederasyon sistemin- de olabilecegıni yıneledi ve Cenevre'de devam edecek dolaylı görüşmeler öncesinde Rum yönetımi ıle dünyaya "Bu son şans. Bu şana iyi değeriendirin" dedı. Türkiye'nin garantörlük hakkını kullanarak 26 yıl önce banşı sağlamak amacıyla gerçek- leştırdiği Kıbns Banş Harekâtı dün coşkulu törenlerle kutlandı. 20 Temmuz Banş ve Öz- gürlük Bayramı dolayısıyla Lefkoşa Dt. Fa- zıl Küçük Bulvan'ndaki resmi törende konu- şan Denktaş, adadaki garantörlük sistemini de- ğiştirecek ve Türk-Yunan dengesini bozacak bir anlaşmaya imza atmayacağını da bildirdi. Dünyaya ve Rum yönetımine mesajlar veren • Banş harekâtının yıldönûmü KKTC'de coşkuyla kutlandı. Devlet Bakanı Gürel, AB'nin Rumlan tüm Kıbns adına üyeiiğe alması halinde bölünmeye kendi mührünü vuracağını kaydetti. Denktaş, 20 Temmuz Banş Harekâtı'nın Kıb- ns Türkü için taşıdığı önemi vurguladı. Hal- ka seslenen Denktaş şöyle konuştu: "Ne mut- lu size ki yıUarca 'Anavatan neredesin, gel artık' diyerek en ümitsiz anlarda anava- tanm geleceğine inanmanın verdi gûçle bas- ' küara ve zulme karşı direndiniz. Ve 20 Tem- muz'u yaşadınız.... Kendi devlerinizde, bay- rağınız altında anavatanın güvencesinde başı dik ve hür yaşamaktasınız." Coşkulu bayramlanna, Türkiye'den üst dü- zeytemsilcilerin de katıJdığmı kaydeden Denk- taş, bu katılımın, "Hürriyetinizhürmetimdir, güvenüğiniz güvenKğinıdir. Dünyaindindeya- nınızdayım" mesajı verdiğini belirtti. Konuşmasının büyük lasmında, Kıbns Rum yönetimi lideri Glafkos Kterides'e seslenen Denktaş, Klerides'ten, iki tarafarasında dost- luk ve gerçekten banş ıstemesi halinde, ger- çekleri Rum gençlenne anlatmasını istedi. Rumlann, ortaklık cumhuriyetüıi yıkarak ye- nne Rum cumhunyeti kurmak istediğini, an- cak başaramadığını, Klerides'in bunlan ha- tıralannda da yazdığmı ıfade eden Denktaş. u Bunlan gençİerinize de anlatmız. Geün ara- mızda dostiukköprüleri kuralun. Sahte oldu- ğunu bildiğiniz Kıbns cumhuriyeti adı altın- da takip eftiğiniz yol bir yere görürmemistir. iii h~litln**in 20 Temmuz Banş ve Özgüriük BayramTnı kuüama eddn- lU ItUUUmU iiklerikapsanundailktören,Türkasterininada>aUkayak basüğı yer olan Girne Karaoğlanoğlu'ndaki anıt önünde yapıkü. Bundan 26 yü önce de Kıbns Türk'ü, Türk askerierini coşkuyla karşılanuşn (üstte). Banş harekâûna kanlan eski askerier de törende hazu* bulundu. Öte yandan Rumlar, dün bayraklannı yanya indirerek yas ruttular. Âtina, G-8'den Kıbns için destek istedi • Dışişleri Bakanı Papandreu'nun, G-8 zirvesinin sonuç bildirisinde Kıbns konusuna yer verilmesini istediği belirtildi. ATİNA (AA) - Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo P»- pandreu'nun G-8 ülkeleri dı- şişleri bakanlannabirermek- tup göndererek Kıbns soru- nu konusunda destek talep ettiği bildirildi. Atina Haber Ajansı (ANA), Dışişleri Ba- kam Papandreu'nun, 8 ülke- nin dışişleri bakanına-gönder- diği mektupta, G-8 ülkeleri- nin Japonya'nın Okinavva kentinde bu hafta sonunda yapılacak toplantının sonuç bildirisinde Kıbns konusuna yer vermelerini istediğini du- yurdu. ANA, Bakan Yorgo Papandreu'nun, gelişmiş ül- kelerin oluşturduğu G-8 top- lannsının sonuç bildirisine, Kıbns sorununun Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi kararlan temelinde çözülebileceği ifa- desinin konulmasını talep et- tigıni belirtti. Bugün Okinawa'da başla- yacak zirveye kanlan G-8 ül- keleri, ABD, Kanada, Rusya Federasyonu, Japonya, Fran- sa, Almanya, Ingiltere veltal- ya'dan oluşuyor. Bu 37 yıldır seni Kıbns hükümeti yapamadı, yapmayacak da" dedi. Denktaş, Klerides'in sahte beklentıler içinde zaman kaybederek, Av- rupa Bırliğı'ne girmek için adırnlannı sıklaş- ürdığını söyledı. Klerides'in tüm Kıbns'ı aday yapmadığuu, böyle olması için KKTC üe an- laşması gerektiğini beürten Denktaş, "AB »- n, Kıbns'ı aJdığuu zannederek ahrsa, aynbğı perçinlemiş olur" diye konuştu. 'Baa seslere kulak venneyin' Şimdi Türkiye ile birlikte hak aradıklannı kaydeden Denktaş, şunlan söyledi: "Aranuz- daki bazı seslere kulak vermeyin. Kıbns Tür- kü anavatamna yürekten bağhdır. Eğer ga- rantörlük haklannı ortadan kaldıracak bir anlaşma olursa, ben bunu imzalamam, dün- ya bunu böyle btlsin. KKTC De Rum tarafi ara- sudaköprülerkurmava hazrnzT Kıbns, ışle- rinden sorumlu Devlet Ba- kanı Şükrü Sina Gürel de Kıbns'ta taraflann ulaşabi- leceği bir çözümün temina- tınuı silahlı kuvvetler olaca- ğını belirtti. Gürel, "Kıbns Türk Banş Kuvvetleri, gü- venlik kuvvetieri ve Kıbns Türk halkı aynlmaz bir bü- rününparçasıdır. Bu bağlann koparümasına kimsenin gü- cü yetmez" dedı. Gürel, 20 Temmuz 1974'ün, Anadolu ile Kıbns Türkü'nün buluştuğu tarihi birgün olduğunu belirterek, o günkü ve şimdiki Başbakan Bülent Ecevit'in, "Sadece Türklere değü, Rumlara da banş görünıyonız" diyerek harekâtı başlarağmı söyledi. Gürel, banş harekâtının öne- mini anlamak için "Banş ha- rekâtı olmasaydı ne ohırdu" sorusuna yanıt aramak ge- rektiğini ifade ederek, Bos- na ve Kosova'daki etnik te- mizliğin, daha önce Kıbns Türkü'ne uygulanmak isten- diğini söyledi. AB'nin Rumlann oyunu- na alet olduğunu, Rumlan tüm Kıbns adına üyeiiğe al- ması halinde bölünmeye ken- di mührünü vuracağinı dile getiren Gürel, Türkiye ile KKTC'nin, AB'nin bu oyu- nunun farkında olduğunu be- lirtti. Gürel, KKTC'nin, ada- nın kalıcı olarak bölünme- mesi için konfederasyon öne- rererek büyük bir uzlaşı ör- neği verdiğini, Rum tarafi- nın bu fırsatı kaçırmaması gerektiğini söyledi. Yasama yetkisi Fransa'da gündem Korsika • Korsika'ya sınırh yasama yetkisi veren reform paketi taslağına Fransa Içişleri Bakanı ve sağ partiler karşı çıkıyor. DışHaberier Servisi - Uzun zamandu- Fransa'nuı başını ağntan Korsıka Adası sorunu yine gündemde. Korsika Meclisi'nin 51 üyesınden Cbevenement 40'uun Fransa'nm eyaleti konumundaki adaya yasama yetkisini öngören yasa taslağını önceki gün kabul ederek Fransız hükümetine sunması, Fransız basınında geniş yer aldı. Sosyalist hükümet, Korsika Meclis Başkanı Jose Rossi tarafindan hazırlanan taslağa karşılık bir reform paketi hazırladı. Korsika'ya sınırlı yasama yetkisi öngören bu reform paketine başta Fransa Içişleri Bakanı Jean-Pierre Cbevenement olmak üzere sağ partilerin birçok üyesi karşı çıkıyor. Siyaset-mafya çıkarian Le Monde gazetesınin kendisiyle yaptığı görüşmede tepkisini dile getiren Chevenement, Korsika Meclisi'nin yasama yetkisine sahip olmaması gerektiğini savundu. Chevenement, bu yetkinin verilmesinm siyaset- mafya çıkarlanna hizmet edilmesi ve egemenliğin terk edihnesi anlamına geldiğini belirtti. Fransa Başbakanı Lionel Jospin'in Korsika hakkında ne düsündüğüne ilişkin soruya Chevenement, " Jospin benim arkadaşım. Ancak ben de bir pofitikaayım ve kendi inançlanm var. Lionel Jospin onlan iyi tanrvor ve benim nereye kadar dayanabüeceğimi d e ' " ^ ^ biüyor" diyerek yamt verdi. Akdeniz'de bir ada olan Korsika, Fransa'nm eyaleti konumunda; ancak adadaki bazı aynlıkçı güçler 1975 yılından beri bağunsızlık için diretiyorlar. ÖR ÜŞ /Prof. Dr. t. REŞAT ÖZKAN (E. Müsteşar) Bugünkü 6 millik uygulama ile Türkiye'nin karasulan Ege Denizi'nin yüzde 7.47'si iken Yunanistan'ın rakamı yüzde 43.68'dir. Ulus- lararası sulann payı ise yüzde 48.85'tir. Kara- sulannın 12 mile çıkanldığını düşünsek, Tür- kiye'nin payı yüzde 8.76 olurken Yunanis- tan'ınki yüzde 73 olmaktadır. Yunan payı bu- nunla da sınırlı degildır Uluslararası sular oia- rak tanımlanacak olan yüzde 15'lık paya kar- şılık gelecek deniz alanlannın büyük bir bölü- mü de Yunanistan karasulannın arasında ka- lacağından, Yunan karasulannın payı, Ege Denizi'nin yüzde 90'ını bulacaktır, Bunun an- lamı şudun "Ege Denizi bir Yunan gölüdür ve koskoca Anadolu yanmadası bu göl tara- findan hapsedilmiştir." Türkiye, böyle bir şe- yi kabul edemezdi ve nitekim etmedi de. YU- nanistan'ın böyle bir girişimini bir "savaş se- bebi" (casus belli) sayacağını ilan etti. Türki- ye bu konuyu savunurken o günlerde, bazı önemli politik hataJarda yapmamış değildir (1), ancak bu tartışmaya burada yeniden girme- yeceğiz, (1). Işte, karasulan konusunda, "Türkiye'nin eli" bu denli sağlam dayanaklara sahiptir. Yuna- nistan da bu gerçeğın farkındadır ve karasu- lannı -kendi isine öyle geldiği için- bir sorun olarak görmediğini soylemekte, açıkça, 12 millik genişlikteki karasulanna sahip olmayı, kendisinın doğal ve hukuksal bir egemenlik konusu olarak ilan etmektedir. O sıralarda, bu konuyuABzeminlerinetaşımakyofcjyia 'AB'nin Ege'deki Deniz Sının' adı altında AB'ye maJ etmeye çalışmış ancak başaramamıştır. Şim- dilerde ise "Helsinki Bitdirgesi'nde yer alan hususlara dayanarak konuyu Türkiye'ye kar- şı AB'nin bir dayatması olarak halletmeye ça- lışmaktadır. Kıta sahanlığı sorunu daha kar- maşıktır vezaman zaman siyasal oyunlara da sahne olan Divan'dan Türkiye açısından olum- lu bir sonuç alınabilmesi olasılığı zayıftır. Bütün bunlar ortada iken yazımızın konu- sunu oluşturan belgede karasulannı, kıta sa- hanlığının ardına koymanın, Türkiye için han- gi olumlu sonucu doguracağının umulduğu- nu anlayabilmemiz olanaksızdır. Krta sahan- bğı denizin dibinde... Denizdibinin kullanım hak- lannı eline geçirecek olan bir ülke için üstünü de kullanma hakkı, bir anlamda,fiiliolarak da güçlenmeyecek midir? Varsayalım ki kıta sa- hanlığı meselesı Yunanistan'ın istediği gibi sonuçlandı. Karasulanna ilişkin 12 millik Yu- nan iddiasını bile aşmaya elverişli olabilecek birdurumda, karasulannın, kıtasahanltğına bağ- lı olarak belirlenmesi güçlü bir argüman ola- rak Türkiye'ye dayatılmaya çalışılmayacak mıdır? Bu yaklaşım, devletlerarası hukuk ku- railan çerçevesinde karasulannı 12 mile çıkar- ma şansı olmayan Yunanistan'a, adeta bir "De facto"He Ege Denizi'ni bir "Yunan Gölü" olarak teslim etmenin bir başka adı da olmaz mı? Yöntem olarak da, ikili müzakerelerde bir sonuca vanlamazsa, baştan belirlenecek bir süre içinde gerçekleştirilecek olan bir müza- kere sürecinin sonunda, ortaklaşa Lahey'e gidilmesi öneriliyor. Lahey, krta sahanlığını ilk sırada ele alıp bu şekilde sonuçlandınrsa, ka- rasulan argümanlanmızın ve tartısmalannın "kıymeti harbîyesi" nerede kalır? Adı PAG olan bu ekip, bu gerçekten görmüyor mu? Göremiyorsa, bu ülke adına söz söylemeye kendini nasıl yetkili sayıyor? ••• Karasulannın sınııiandınlması, devletin ka- ra ülkesine brtişik denizterdekı egemenlik alan- lannın belirlenmesi genel olarak, bir coğrafik formasyona bağlı olarak yapılmıyor -Ege De- nizi gibi özel durumlan olanlar; birden fazla ül- kenin kıyıdaş olduğu kapalı, yan kapalı ve pe- lajik denizler hariç-, Halbuki krta sahanlığı, daha çok deniz dibinin morfolojik yapısı ve ka- ralann deniz dibindekı ve karadan denizin içi- ne doğaı olan uzantılanndan etkileniyor. Fî- ziksel coğrafya açısından bakıldığında, kara- sulannın genişliğinın, krta sahanlığımn sınırla- nnı belirlemede, yeterli bir argüman olarak görulebılme şansı fazla değil. Karasulan, kıta sahanlığını belirieme yeteneğine sahip değil, ancak kıta sahanlığı için durum farklı. Kıta sa- hanlığı, karasulannın sınırlannı saptamada güçlü bir belirleyici etkiye sahip. Bu nedenle, PAG'ın ortaya koyduğu sorunlar listesindeki sıralama bu kadar önemli, Türkiye'nin çıkar- îki Kıyıdan Ege'ye Bakış (2) kaynaklandığı savı, karşı tarafça ileri sürüle- bilirdi. Bu tartışmamız, belgede dördüncü sı- rada ele alınması önenlen bu sorun için kul- lanılantümce ile sınıriıdır, halbuki, konunun bun- dan daha önce tartışılması gereken çok da- ha önemli birbaşka yanı var. Yunanistan, "Yu- nanAdalan" diye adlandırdığı Doğu EgeAda- lan'nı, uluslararası anlaşmalan hiçe sayarak fü- tursuz bir şekilde yıllardır silahlandırmaktadır. Bunun için de 'bu benim egemenliksorunum- dur, çünkû Türkiye'den bana yönelik tehdit var" gibi ipe sapa gelmeyen yaygaralar ara- sında kendisini haklı göstermeye çalışıyor. İki ülkearasında Ege konulu çeşıtti tartişmalar ota- bilir. Bunlar ikili müzakereterle halledilebilir ve- ya gerektiğinde, ortak olarak belirlenecek ve hakkaniyete uygun tahkimnamelerle üçüncü taraf çözümlemelenne de havale edilebilir, an- cak hukuk dışıhğı açık olarak ortada olan hu- suslara ilişkin tartişmalar öncelikle giderilme- li ve hukukun ihlaline bir son verilmelidir. Ada- lann durumu bir hukuk dışılıktır, uluslararası hukukun apaçık ihlalidir. Önce bu sorunun gi- taraf ısrarla bundan kaçın- maya ve konuyu başka ze- minlere taşımaya çalışır- ken öbür tarafın bu iletişimi tek başına ger- çekleştirmesi olanağı olamaz. Türkiye ile Yu- nanistan arasında bugün gözüken tablo, ma- alesef budur, gerçek de budur. Türkiye, Yu- nanistan, özellikle, AB'ye üye olduktan son- ra, sürekli olarak diyalogdan kaçan taraftır. Tfirkiye karşrtı temaiar Öte yandan, Yunanistan'ın iç politik malze- me ve alışkanlıklan da ülkeler arasındaki iliş- kiteri doğrudan etkilemektedir. Türkiye'de, se- çimler sırasında popülizm ve hamasetin her türlüsünün yapıldığı bir gerçektir, ama Yuna- nistan'la ilişkilı ve özellikle Yunan halkına yö- nelik bir husumetin kullanıldığını ben hatırta- mıyorum. Çünkü, bizdeki siyasi/er çok iyi bil- mektedirier ki, böyle bir konunun istismanna Türk seçmeni rağbet etmeyecektir. Çünkü, bu ülke halkının gündeminde "Yunanistan"gi- bi bir konu, en azından sürekli olarak yer al- maktadır, ancak Yunanistan için aynı şeyleri söylemenin pek o kadarmümkün olmadığı da birgerçektir. Türkiye karşrtı temaiar, Yunanis- Yunanistan Helsinki'de Ege ve Krbns konulanna Avrupa Biriiği'ni de taraf yapmış, bu durum Türkiye'nin tam üye olmasını asltnda hiçbir zaman istemeyen birjiğin de işine gelmiştir. lanyla da bu denli ters bir ilişki içindedir. Ha- va sahasına gelince... Karasulannı tam bir ikincil statü içine sokacak olan kıta sahanlığı, hava sahasının belirienmesinde de karasula- nnın belirlenmesinde olduğu kadarfiili bir du- rumu ortaya koyacaktır. Hava sahasının be- lirlenmesi, bir yandan krta sahanlığımn ken- dîsi, öte yandan da krta sahanlığımn güdümün- de befirfenmiş olan karasulan tarafindan, ade- ta katmerii olarak, aynı doğrultuda sonuçlan- dınlma yoluna götürülmeye çalışılacak ve de kuşkusuz bu şekilde sonuçlandınlacaktır. Adalann 4 silahlandınlması' Belgedeki sıralamanın sonunda adalann si- lahlandınlması konusu yer alryor. Sorun ola- raktantmlamada "silahlandınlması" sözcüğü kullanılmış. Metni görmüş değiliz, ancak ba- sından edindiğimiz bilgilerin çerçevesinde, bu sözcük doğru olanıdır ve yerinde kullanıl- mıştır. Bu sözcükle, bir anlamda sorunun si- lahlandırmadan dolayı ortaya çıktığı anlatılmış oluyor. Bu sözcüğün yerine "silahsızlandır- ma" sözcüğü kullanılsaydı, ozaman, silahlan- dınlmış olmanın doğal bir süreç olduğu ve sorunun, bu doğal sürece olan itirazJardan derilmesi gerekir. PAG tarafindan hazırlana- rak iki ülkenin dışişlen bakanlanna sunulmuş olan bu belgenin ilk maddesinin bu konuyu ele alması gerekmez miydi? Belgedeki sıraiamaya uygun olarak krta sa- hanlığı, karasulan ve hava sahası konulannı kendi isteği doğrultusunda halletmiş olacak olan Yunanistan, bu kere, adalann silahlandı- nlmasını savunurken çok dahafazla güçlü ar- gümanlarasahipolmayacakmı; "Neyapayım, altıyla da ûstüyle de, hemen tıemen tamamı benim hükümranlığım ama aynızamanda da yükümlülüğüm altında olan bubölgeyisavun- mak için ulusal ve uluslararası sorumlulukla- nmdan kaçayım mı" demeyecek midir? Türk-Yunan ilişkilerinin geliştirilmesi ve iki ülke arasındaki sorunlann giderilmesi yolun- da, en azından bizim toplumumuzda bir iste- ğin olduğunu biliyorve aynı isteğin Yunan hal- kı tarafindan da paylaşıldığını umut etmek is- tiyoruz. Herhangi iki taraf arasında iletişimin kurulması veolumlu sonuçlarayol açabilecek bir görüşme sürecinin gerçekleştirilmesi, ön- celikle, her iki tarafın da böyle bir gereksinimi duyması ve sorunlann hakkaniyet esaslanna göre çözülmesini istemesi ile mümkündür. Bir ^4sJındaAtina'nın Türkiye politikasında değişiklik yoktur. Ege'deki yayılmacı politikalanndan ve Kıbns ile AB çatısı altında "Enosisl gerçekleştirme hedeflerinden vazgeçmiş değildir. tan'da iç politikanın en rahatlıkia ve de bolca kullanılan malzemesi olmuştur. Yunan siyaset- çiler, yıllardır bu konunun istismannı yaparak kendi yurttaşlan üzerinde bir Tür/oye para- noyası"n\ oluşturmaktan çekinmiyorlar. Yu- nanistan yönetimleri bununla da yetinmemiş- ler ve ellerine geçen her fırsatta, dünyanın her türlü uluslararası zemınini Türkiye aleyhine kullanmaktan geri kalmıyorlar. Türkiye'nin, AB ile ilişkilerinin gelişmesi sürecine yıllardır çe- şitli engeller çıkararak adeta bu ilişkilerin ge- lişmesine taş koymuşlar ve de koymaya de- vam etmektedirler. Bu durum AB'nin de işine geldiğinden, on- lar da sanki "elleri, kollan bağlanmış" gibi bir hava vererek gerçekte Yunanistan'ın talepte- ri karşısında direnebilmek için yeterli güce fazlasıyla sahip olan ellerini, Türkiye'ye karşı yüklenimleriniyerine getirmek için kullanmak- tansa keyifle ovuşturmayı yeğlemişlerdir. Ege'degerçek anlamda bir diyalogdan ve çö- züm arayışından hiçbirzaman yana olmamış- lardır. Amaçlan, Ege'yı bir Yunan gölü haline getirmekten daha geride bir şey değildir. İki ülke arasında diyalogun en çok geliştiği göz- lenen -belki de, yalruzca, soytenen- son dö- nemdebile, ülkemizegelen Yunan Dıştşteri Ba- kanı Papandreu, "Türkiye ile egemenlik ko- nulanmız dışında her konuyu konuşuruz" di- yebilmiştır. Onlara göre karasulan, hava sa- hası ve adalann silahlandınlması kendi ege- menlik sorunlandır. Türkiye'nin buna bir itira- zı varsa, o zaman tek başına uluslararası yar- gı organına gitmelidir. Tuzak bellidir. Siz tek ba- şınıza gıderseniz, Yunanistan'ın egemenlik id- diasının gölgesi altındaki bir itirazcının konu- munu kabul etmiş olursunuz ki, bu da dava- yı daha başından kaybetmek anlamındadır. Sa- nınm 1996'da, Hükümet Sözcüsü Dimitris Reppas; "Türkiye kendi gelişmesinin, Yuna- nistan ile olan ilişkilerinin gelişmesıne bağlı olduğunuidraketmelidir" demek curetini gös- terebılmiştir. Yunanistan'ın yaptıkfan bunun- la da sınırlı değildir. Daha dün Turkiye'deki te- röre verdikleri destekte suçüstü yakalanma- mışlar mıdır? Ege ve Kıbns konulannı Helsin- ki Bildirgesi içine dahil etmeyi başararak bu iki konuda, Türkiye ile AB'yi taraf haline ge- tirmişlerdir. Başbakan Ecevit'in, AB'nin iki ül- ke arasındaki ilişkılere müdahale etme girişim- lerinden dolayı Türkiye'nin duyduğu rahatsc- lığı AB yetkilisine bizzat söylemesi, bunun bir kanrtı değil midir? Evet, AB'nin bu konuya bu denli kanşır duruma gelmesine yol açan ge- lişmeter içinde, özellikle, Eylul 1999 tarihli Av- rupa Komisyonu karan ardından yapmış ol- duğumuz önemli değerlendirme hatalan daişin bir başka gerçeğidir. Yunanistan'ın bu tutu- mu, AB'nin de işine gelmiş, eline tam üye yapmayı istemediğı Türkiye'ye karşı kullana- bileceği yeni kozlar vermtştir. Yunanistan, ger- çek bir diyaJogdan da kaçınmaktadır. Türki- ye'nin diyaJoğu arayan bir politikada ısrar et- mesi, zeytin dallannın, hep Ege'nin doğusun- dan batısına doğru uzatılmasına yol açmak- tadır. Sonuç olarak söyleyebileceğimiz şu: Kendimizi kandırmayalım. Yunanistan'ın Tür- kiye politikasında kayda değerhiçbirdeğişik- lik yoktur. Yunanistan Ege'deki yayılmacı pc- litikalannı sürdürmekten ve Kıbns ile AB çatı- sı altında "Enosis"\ gerçekleştirme hedeflerin- den asla vazgeçmiş değildir. Bu ışi, AB ara- cılığıyla, dayatmalarla, oldubittilerlehaJletme- ye kararlıdır. Işte politikalan bu. Bizi asıl üzen ise başka birşey. Yunanıstan ile görünüşte bir diyalog kuracağım diye, yazı dizimize konu oluşturan PAG belgesi gibi, bize hiçbir şey ka- zandırmayacağı açıkça belli olan birtakım ge- lişmelere bizim adımıza imza koymaya kalkan bazı sözum ona sivil toplum girişimleridir. Evet, bu betge yanlıştır. Bu belgenin ardı- na giztenmeye çalışan Yunan polrtikasını de- şifre edememiş olmak da bir büyük aymaz- Itktr. Dışışlen Bakanlığı'na ve Sayın Bakan'a buradan çağnda bulunuyoruz. Lütfen bu bel- geyi dikkate almayınız. Bu çağnmıza neden oluşturan düşüncelerin Dışişleri yetkililerince de paylaşılacağını ve gereğini yapacaklannı umut ediyoruz. (I) Özkan, I Reşaı, "Ege'de Önemli Bir Toplantı ve Bövle Başa Bövle Tıraş mı''". Fınansal Forum, 18 Mayıs 2000 BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle