Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURJYET 21 TEMMUZ 2000 CUMA
10 DIŞ HABERLER dishab(g cumhuriyet.com.tr
Pinochernin 3
ajanına hapis
• SANTIAGO(AA)-
Eskı Şili diktatörû
General Augusto
Pinochet rejiminin 3 gizli
ajanı, ömür boyu hapis
cezasına çarptınldı.
Santiago istinaf
mahkemesi. Pinochet
döneminde şüpheli
operasyonJara adı kanşan
Milh Istıhbarat
Merkezı'nin(CNI)üç
gizli ajamnı, 1982 'de
kaybolan bir sendikacıyı
öldürmekle suçlanan bir
işçinin ölümünden suçlu
bularak ömür boyu hapse
mahkûm etti. Bu arada
Şili Yüksek Mahkemesi,
önceki gün başlayan ve 3
gün sürecek durusmada,
Pinochet'nin, iktidan
dönemindeki kayıp ve
ölûmler nedeniyle
dokunulmazlığının
kaldınlıp
kaldınlmayacağana karar
verecek.
Enmeni lobisinin
müzeatağı
• \*ASHINGTON(AA)
- ABD'dekı Ermeni
lobisi, Washington'daki
Yahudı soykınmını anma
müzesınin yakınında,
sözde "Ermeni
soykınmını" anma
müzesi açmayı planlıyor.
Edinilen biigiye göre,
Yahudi soykınrrunı anma
müzesini zıyarete
gelenlerin, planlanan
sözde "Ermeni
soykınmı" müzesini de
gezmelerini de sağlamak
amacıyla, altı yıldır boş
duran eski bir banka
binası Ermeni lobisince 7
milyon dolara satın alındı.
Hazırlıklan
tamamJandıktan sonra
müzenın birkaç yıl içinde
açılması öngörûlüyor.
Türk Duniesi'
gazetesi çıktı
• ALMATI(AA)-
Kazakıstan'da, tamamen
Türk dünyasına hitap
etmeyı amaçlayan ilk
gazete yayın hayatına
başladı. Almatı'da geçen
yıl kurulan Türk Halkları
Kültür Vakfi tarafindan
çıkanlan "Türk Düniesi"
(Türk Dünyası) gazetesi,
ilk aşamada 15 günde bir
yayımlanacak. Ağırlıklı
olarak Kazak Türkçesinin
kullanıldığı 12 sayfalık
gazetede Rusçaya da yer
veriliyor. Gazetenin ilk
sayısında, Atatürk'ün
kültür ve sanat
hakkındakj sözleri yer
aldı.
G. Afrika'da
soğuk can aJdı
• JOaVNNESBURG
(AA) - Güney Afrika'da
etkiü olan soğuk hava
dalgası nedeniyle 4
çocuğun öldüğü bildirildi.
Güney Afrika Haber
Ajansı (SAPA),
çocuklann Johannesburg
kentinin yaklaşık 200
kilometre güneyindeki
Bethlehem bölgesinde bir
çıftlikte bulunan okulda
pazar günü öldüklerini
duyurdu. Ajans, okuldaki
9 çocuğun da donma
tehlikesi geçirdiğini
belirtti.
bombasıattı
• MOSKOVA(AA)-
Rusya'nın Doğu Sibirya
kısmındakı Buryatya
kentinde sarhoş bir asker,
ıçki satan bir büfenin
önünde tartıştığı kişilerin
üzerine el bombası firlatü.
Kentin dış
mahallelennden birinde
meydana gelen olayda bir
kişi öldü, üç kişi de ağır
yaralandı. Itar-İass'ın
haberine göre olay,
askerin, büfenin yanında
halkîan bir grupla
tartışması üzerine başladı.
KKTC Cumhurbaşkanı, anlaşmanın konfederasyon sistemi içinde olacağını vurguladı
Denktaş: Çenevre son şansREŞATAKAR
LEFKOŞA - KKTC Cumhurbaskanı Rauf
Denktaş, Kıbns'ta bir anlaşmanın ancak iki
devlet esasına dayalı konfederasyon sistemin-
de olabilecegıni yıneledi ve Cenevre'de devam
edecek dolaylı görüşmeler öncesinde Rum
yönetımi ıle dünyaya "Bu son şans. Bu şana
iyi değeriendirin" dedı.
Türkiye'nin garantörlük hakkını kullanarak
26 yıl önce banşı sağlamak amacıyla gerçek-
leştırdiği Kıbns Banş Harekâtı dün coşkulu
törenlerle kutlandı. 20 Temmuz Banş ve Öz-
gürlük Bayramı dolayısıyla Lefkoşa Dt. Fa-
zıl Küçük Bulvan'ndaki resmi törende konu-
şan Denktaş, adadaki garantörlük sistemini de-
ğiştirecek ve Türk-Yunan dengesini bozacak
bir anlaşmaya imza atmayacağını da bildirdi.
Dünyaya ve Rum yönetımine mesajlar veren
• Banş harekâtının yıldönûmü KKTC'de coşkuyla kutlandı.
Devlet Bakanı Gürel, AB'nin Rumlan tüm Kıbns adına üyeiiğe
alması halinde bölünmeye kendi mührünü vuracağını kaydetti.
Denktaş, 20 Temmuz Banş Harekâtı'nın Kıb-
ns Türkü için taşıdığı önemi vurguladı. Hal-
ka seslenen Denktaş şöyle konuştu: "Ne mut-
lu size ki yıUarca 'Anavatan neredesin, gel
artık' diyerek en ümitsiz anlarda anava-
tanm geleceğine inanmanın verdi gûçle bas- '
küara ve zulme karşı direndiniz. Ve 20 Tem-
muz'u yaşadınız.... Kendi devlerinizde, bay-
rağınız altında anavatanın güvencesinde
başı dik ve hür yaşamaktasınız."
Coşkulu bayramlanna, Türkiye'den üst dü-
zeytemsilcilerin de katıJdığmı kaydeden Denk-
taş, bu katılımın, "Hürriyetinizhürmetimdir,
güvenüğiniz güvenKğinıdir. Dünyaindindeya-
nınızdayım" mesajı verdiğini belirtti.
Konuşmasının büyük lasmında, Kıbns Rum
yönetimi lideri Glafkos Kterides'e seslenen
Denktaş, Klerides'ten, iki tarafarasında dost-
luk ve gerçekten banş ıstemesi halinde, ger-
çekleri Rum gençlenne anlatmasını istedi.
Rumlann, ortaklık cumhuriyetüıi yıkarak ye-
nne Rum cumhunyeti kurmak istediğini, an-
cak başaramadığını, Klerides'in bunlan ha-
tıralannda da yazdığmı ıfade eden Denktaş.
u
Bunlan gençİerinize de anlatmız. Geün ara-
mızda dostiukköprüleri kuralun. Sahte oldu-
ğunu bildiğiniz Kıbns cumhuriyeti adı altın-
da takip eftiğiniz yol bir yere görürmemistir.
iii h~litln**in 20 Temmuz Banş ve Özgüriük BayramTnı kuüama eddn-
lU ItUUUmU iiklerikapsanundailktören,Türkasterininada>aUkayak
basüğı yer olan Girne Karaoğlanoğlu'ndaki anıt önünde yapıkü. Bundan 26 yü önce de Kıbns
Türk'ü, Türk askerierini coşkuyla karşılanuşn (üstte). Banş harekâûna kanlan eski askerier de
törende hazu* bulundu. Öte yandan Rumlar, dün bayraklannı yanya indirerek yas ruttular.
Âtina, G-8'den Kıbns için destek istedi
• Dışişleri Bakanı
Papandreu'nun,
G-8 zirvesinin
sonuç bildirisinde
Kıbns konusuna
yer verilmesini
istediği belirtildi.
ATİNA (AA) - Yunanistan
Dışişleri Bakanı Yorgo P»-
pandreu'nun G-8 ülkeleri dı-
şişleri bakanlannabirermek-
tup göndererek Kıbns soru-
nu konusunda destek talep
ettiği bildirildi. Atina Haber
Ajansı (ANA), Dışişleri Ba-
kam Papandreu'nun, 8 ülke-
nin dışişleri bakanına-gönder-
diği mektupta, G-8 ülkeleri-
nin Japonya'nın Okinavva
kentinde bu hafta sonunda
yapılacak toplantının sonuç
bildirisinde Kıbns konusuna
yer vermelerini istediğini du-
yurdu. ANA, Bakan Yorgo
Papandreu'nun, gelişmiş ül-
kelerin oluşturduğu G-8 top-
lannsının sonuç bildirisine,
Kıbns sorununun Birleşmiş
Milletler Genel Kurulu ve
Güvenlik Konseyi kararlan
temelinde çözülebileceği ifa-
desinin konulmasını talep et-
tigıni belirtti.
Bugün Okinawa'da başla-
yacak zirveye kanlan G-8 ül-
keleri, ABD, Kanada, Rusya
Federasyonu, Japonya, Fran-
sa, Almanya, Ingiltere veltal-
ya'dan oluşuyor.
Bu 37 yıldır seni Kıbns hükümeti yapamadı,
yapmayacak da" dedi. Denktaş, Klerides'in
sahte beklentıler içinde zaman kaybederek, Av-
rupa Bırliğı'ne girmek için adırnlannı sıklaş-
ürdığını söyledı. Klerides'in tüm Kıbns'ı aday
yapmadığuu, böyle olması için KKTC üe an-
laşması gerektiğini beürten Denktaş, "AB »-
n, Kıbns'ı aJdığuu zannederek ahrsa, aynbğı
perçinlemiş olur" diye konuştu.
'Baa seslere kulak venneyin'
Şimdi Türkiye ile birlikte hak aradıklannı
kaydeden Denktaş, şunlan söyledi: "Aranuz-
daki bazı seslere kulak vermeyin. Kıbns Tür-
kü anavatamna yürekten bağhdır. Eğer ga-
rantörlük haklannı ortadan kaldıracak bir
anlaşma olursa, ben bunu imzalamam, dün-
ya bunu böyle btlsin. KKTC De Rum tarafi ara-
sudaköprülerkurmava hazrnzT Kıbns, ışle-
rinden sorumlu Devlet Ba-
kanı Şükrü Sina Gürel de
Kıbns'ta taraflann ulaşabi-
leceği bir çözümün temina-
tınuı silahlı kuvvetler olaca-
ğını belirtti. Gürel, "Kıbns
Türk Banş Kuvvetleri, gü-
venlik kuvvetieri ve Kıbns
Türk halkı aynlmaz bir bü-
rününparçasıdır. Bu bağlann
koparümasına kimsenin gü-
cü yetmez" dedı.
Gürel, 20 Temmuz
1974'ün, Anadolu ile Kıbns
Türkü'nün buluştuğu tarihi
birgün olduğunu belirterek,
o günkü ve şimdiki Başbakan
Bülent Ecevit'in, "Sadece
Türklere değü, Rumlara da
banş görünıyonız" diyerek
harekâtı başlarağmı söyledi.
Gürel, banş harekâtının öne-
mini anlamak için "Banş ha-
rekâtı olmasaydı ne ohırdu"
sorusuna yanıt aramak ge-
rektiğini ifade ederek, Bos-
na ve Kosova'daki etnik te-
mizliğin, daha önce Kıbns
Türkü'ne uygulanmak isten-
diğini söyledi.
AB'nin Rumlann oyunu-
na alet olduğunu, Rumlan
tüm Kıbns adına üyeiiğe al-
ması halinde bölünmeye ken-
di mührünü vuracağinı dile
getiren Gürel, Türkiye ile
KKTC'nin, AB'nin bu oyu-
nunun farkında olduğunu be-
lirtti. Gürel, KKTC'nin, ada-
nın kalıcı olarak bölünme-
mesi için konfederasyon öne-
rererek büyük bir uzlaşı ör-
neği verdiğini, Rum tarafi-
nın bu fırsatı kaçırmaması
gerektiğini söyledi.
Yasama yetkisi
Fransa'da
gündem
Korsika
• Korsika'ya sınırh yasama
yetkisi veren reform paketi
taslağına Fransa Içişleri Bakanı
ve sağ partiler karşı çıkıyor.
DışHaberier
Servisi - Uzun
zamandu-
Fransa'nuı
başını ağntan
Korsıka
Adası sorunu
yine
gündemde.
Korsika
Meclisi'nin
51 üyesınden
Cbevenement
40'uun Fransa'nm eyaleti
konumundaki adaya yasama
yetkisini öngören yasa taslağını
önceki gün kabul ederek Fransız
hükümetine sunması, Fransız
basınında geniş yer aldı. Sosyalist
hükümet, Korsika Meclis Başkanı
Jose Rossi tarafindan hazırlanan
taslağa karşılık bir reform paketi
hazırladı. Korsika'ya sınırlı
yasama yetkisi öngören bu reform
paketine başta Fransa Içişleri
Bakanı Jean-Pierre Cbevenement
olmak üzere sağ partilerin birçok
üyesi karşı çıkıyor.
Siyaset-mafya çıkarian
Le Monde gazetesınin kendisiyle
yaptığı görüşmede tepkisini dile
getiren Chevenement, Korsika
Meclisi'nin yasama yetkisine
sahip olmaması gerektiğini
savundu. Chevenement, bu
yetkinin verilmesinm siyaset-
mafya çıkarlanna hizmet edilmesi
ve egemenliğin terk edihnesi
anlamına geldiğini belirtti. Fransa
Başbakanı Lionel Jospin'in
Korsika hakkında ne düsündüğüne
ilişkin soruya Chevenement,
" Jospin benim arkadaşım. Ancak
ben de bir pofitikaayım ve kendi
inançlanm var. Lionel Jospin
onlan iyi tanrvor ve benim nereye
kadar dayanabüeceğimi d e ' " ^ ^
biüyor" diyerek yamt verdi.
Akdeniz'de bir ada olan Korsika,
Fransa'nm eyaleti konumunda;
ancak adadaki bazı aynlıkçı
güçler 1975 yılından beri
bağunsızlık için diretiyorlar.
ÖR ÜŞ /Prof. Dr. t. REŞAT ÖZKAN (E. Müsteşar)
Bugünkü 6 millik uygulama ile Türkiye'nin
karasulan Ege Denizi'nin yüzde 7.47'si iken
Yunanistan'ın rakamı yüzde 43.68'dir. Ulus-
lararası sulann payı ise yüzde 48.85'tir. Kara-
sulannın 12 mile çıkanldığını düşünsek, Tür-
kiye'nin payı yüzde 8.76 olurken Yunanis-
tan'ınki yüzde 73 olmaktadır. Yunan payı bu-
nunla da sınırlı degildır Uluslararası sular oia-
rak tanımlanacak olan yüzde 15'lık paya kar-
şılık gelecek deniz alanlannın büyük bir bölü-
mü de Yunanistan karasulannın arasında ka-
lacağından, Yunan karasulannın payı, Ege
Denizi'nin yüzde 90'ını bulacaktır, Bunun an-
lamı şudun "Ege Denizi bir Yunan gölüdür
ve koskoca Anadolu yanmadası bu göl tara-
findan hapsedilmiştir." Türkiye, böyle bir şe-
yi kabul edemezdi ve nitekim etmedi de. YU-
nanistan'ın böyle bir girişimini bir "savaş se-
bebi" (casus belli) sayacağını ilan etti. Türki-
ye bu konuyu savunurken o günlerde, bazı
önemli politik hataJarda yapmamış değildir (1),
ancak bu tartışmaya burada yeniden girme-
yeceğiz, (1).
Işte, karasulan konusunda, "Türkiye'nin eli"
bu denli sağlam dayanaklara sahiptir. Yuna-
nistan da bu gerçeğın farkındadır ve karasu-
lannı -kendi isine öyle geldiği için- bir sorun
olarak görmediğini soylemekte, açıkça, 12
millik genişlikteki karasulanna sahip olmayı,
kendisinın doğal ve hukuksal bir egemenlik
konusu olarak ilan etmektedir. O sıralarda, bu
konuyuABzeminlerinetaşımakyofcjyia 'AB'nin
Ege'deki Deniz Sının' adı altında AB'ye maJ
etmeye çalışmış ancak başaramamıştır. Şim-
dilerde ise "Helsinki Bitdirgesi'nde yer alan
hususlara dayanarak konuyu Türkiye'ye kar-
şı AB'nin bir dayatması olarak halletmeye ça-
lışmaktadır. Kıta sahanlığı sorunu daha kar-
maşıktır vezaman zaman siyasal oyunlara da
sahne olan Divan'dan Türkiye açısından olum-
lu bir sonuç alınabilmesi olasılığı zayıftır.
Bütün bunlar ortada iken yazımızın konu-
sunu oluşturan belgede karasulannı, kıta sa-
hanlığının ardına koymanın, Türkiye için han-
gi olumlu sonucu doguracağının umulduğu-
nu anlayabilmemiz olanaksızdır. Krta sahan-
bğı denizin dibinde... Denizdibinin kullanım hak-
lannı eline geçirecek olan bir ülke için üstünü
de kullanma hakkı, bir anlamda,fiiliolarak da
güçlenmeyecek midir? Varsayalım ki kıta sa-
hanlığı meselesı Yunanistan'ın istediği gibi
sonuçlandı. Karasulanna ilişkin 12 millik Yu-
nan iddiasını bile aşmaya elverişli olabilecek
birdurumda, karasulannın, kıtasahanltğına bağ-
lı olarak belirlenmesi güçlü bir argüman ola-
rak Türkiye'ye dayatılmaya çalışılmayacak
mıdır? Bu yaklaşım, devletlerarası hukuk ku-
railan çerçevesinde karasulannı 12 mile çıkar-
ma şansı olmayan Yunanistan'a, adeta bir
"De facto"He Ege Denizi'ni bir "Yunan Gölü"
olarak teslim etmenin bir başka adı da olmaz
mı? Yöntem olarak da, ikili müzakerelerde bir
sonuca vanlamazsa, baştan belirlenecek bir
süre içinde gerçekleştirilecek olan bir müza-
kere sürecinin sonunda, ortaklaşa Lahey'e
gidilmesi öneriliyor. Lahey, krta sahanlığını ilk
sırada ele alıp bu şekilde sonuçlandınrsa, ka-
rasulan argümanlanmızın ve tartısmalannın
"kıymeti harbîyesi" nerede
kalır? Adı PAG olan bu ekip,
bu gerçekten görmüyor mu?
Göremiyorsa, bu ülke adına söz söylemeye
kendini nasıl yetkili sayıyor?
•••
Karasulannın sınııiandınlması, devletin ka-
ra ülkesine brtişik denizterdekı egemenlik alan-
lannın belirlenmesi genel olarak, bir coğrafik
formasyona bağlı olarak yapılmıyor -Ege De-
nizi gibi özel durumlan olanlar; birden fazla ül-
kenin kıyıdaş olduğu kapalı, yan kapalı ve pe-
lajik denizler hariç-, Halbuki krta sahanlığı,
daha çok deniz dibinin morfolojik yapısı ve ka-
ralann deniz dibindekı ve karadan denizin içi-
ne doğaı olan uzantılanndan etkileniyor. Fî-
ziksel coğrafya açısından bakıldığında, kara-
sulannın genişliğinın, krta sahanlığımn sınırla-
nnı belirlemede, yeterli bir argüman olarak
görulebılme şansı fazla değil. Karasulan, kıta
sahanlığını belirieme yeteneğine sahip değil,
ancak kıta sahanlığı için durum farklı. Kıta sa-
hanlığı, karasulannın sınırlannı saptamada
güçlü bir belirleyici etkiye sahip. Bu nedenle,
PAG'ın ortaya koyduğu sorunlar listesindeki
sıralama bu kadar önemli, Türkiye'nin çıkar-
îki Kıyıdan Ege'ye Bakış (2)
kaynaklandığı savı, karşı tarafça ileri sürüle-
bilirdi. Bu tartışmamız, belgede dördüncü sı-
rada ele alınması önenlen bu sorun için kul-
lanılantümce ile sınıriıdır, halbuki, konunun bun-
dan daha önce tartışılması gereken çok da-
ha önemli birbaşka yanı var. Yunanistan, "Yu-
nanAdalan" diye adlandırdığı Doğu EgeAda-
lan'nı, uluslararası anlaşmalan hiçe sayarak fü-
tursuz bir şekilde yıllardır silahlandırmaktadır.
Bunun için de 'bu benim egemenliksorunum-
dur, çünkû Türkiye'den bana yönelik tehdit
var" gibi ipe sapa gelmeyen yaygaralar ara-
sında kendisini haklı göstermeye çalışıyor. İki
ülkearasında Ege konulu çeşıtti tartişmalar ota-
bilir. Bunlar ikili müzakereterle halledilebilir ve-
ya gerektiğinde, ortak olarak belirlenecek ve
hakkaniyete uygun tahkimnamelerle üçüncü
taraf çözümlemelenne de havale edilebilir, an-
cak hukuk dışıhğı açık olarak ortada olan hu-
suslara ilişkin tartişmalar öncelikle giderilme-
li ve hukukun ihlaline bir son verilmelidir. Ada-
lann durumu bir hukuk dışılıktır, uluslararası
hukukun apaçık ihlalidir. Önce bu sorunun gi-
taraf ısrarla bundan kaçın-
maya ve konuyu başka ze-
minlere taşımaya çalışır-
ken öbür tarafın bu iletişimi tek başına ger-
çekleştirmesi olanağı olamaz. Türkiye ile Yu-
nanistan arasında bugün gözüken tablo, ma-
alesef budur, gerçek de budur. Türkiye, Yu-
nanistan, özellikle, AB'ye üye olduktan son-
ra, sürekli olarak diyalogdan kaçan taraftır.
Tfirkiye karşrtı temaiar
Öte yandan, Yunanistan'ın iç politik malze-
me ve alışkanlıklan da ülkeler arasındaki iliş-
kiteri doğrudan etkilemektedir. Türkiye'de, se-
çimler sırasında popülizm ve hamasetin her
türlüsünün yapıldığı bir gerçektir, ama Yuna-
nistan'la ilişkilı ve özellikle Yunan halkına yö-
nelik bir husumetin kullanıldığını ben hatırta-
mıyorum. Çünkü, bizdeki siyasi/er çok iyi bil-
mektedirier ki, böyle bir konunun istismanna
Türk seçmeni rağbet etmeyecektir. Çünkü,
bu ülke halkının gündeminde "Yunanistan"gi-
bi bir konu, en azından sürekli olarak yer al-
maktadır, ancak Yunanistan için aynı şeyleri
söylemenin pek o kadarmümkün olmadığı da
birgerçektir. Türkiye karşrtı temaiar, Yunanis-
Yunanistan Helsinki'de
Ege ve Krbns konulanna
Avrupa Biriiği'ni de
taraf yapmış, bu durum
Türkiye'nin tam
üye olmasını asltnda
hiçbir zaman
istemeyen birjiğin de
işine gelmiştir.
lanyla da bu denli ters bir ilişki içindedir. Ha-
va sahasına gelince... Karasulannı tam bir
ikincil statü içine sokacak olan kıta sahanlığı,
hava sahasının belirienmesinde de karasula-
nnın belirlenmesinde olduğu kadarfiili bir du-
rumu ortaya koyacaktır. Hava sahasının be-
lirlenmesi, bir yandan krta sahanlığımn ken-
dîsi, öte yandan da krta sahanlığımn güdümün-
de befirfenmiş olan karasulan tarafindan, ade-
ta katmerii olarak, aynı doğrultuda sonuçlan-
dınlma yoluna götürülmeye çalışılacak ve de
kuşkusuz bu şekilde sonuçlandınlacaktır.
Adalann
4
silahlandınlması'
Belgedeki sıralamanın sonunda adalann si-
lahlandınlması konusu yer alryor. Sorun ola-
raktantmlamada "silahlandınlması" sözcüğü
kullanılmış. Metni görmüş değiliz, ancak ba-
sından edindiğimiz bilgilerin çerçevesinde,
bu sözcük doğru olanıdır ve yerinde kullanıl-
mıştır. Bu sözcükle, bir anlamda sorunun si-
lahlandırmadan dolayı ortaya çıktığı anlatılmış
oluyor. Bu sözcüğün yerine "silahsızlandır-
ma" sözcüğü kullanılsaydı, ozaman, silahlan-
dınlmış olmanın doğal bir süreç olduğu ve
sorunun, bu doğal sürece olan itirazJardan
derilmesi gerekir. PAG tarafindan hazırlana-
rak iki ülkenin dışişlen bakanlanna sunulmuş
olan bu belgenin ilk maddesinin bu konuyu
ele alması gerekmez miydi?
Belgedeki sıraiamaya uygun olarak krta sa-
hanlığı, karasulan ve hava sahası konulannı
kendi isteği doğrultusunda halletmiş olacak
olan Yunanistan, bu kere, adalann silahlandı-
nlmasını savunurken çok dahafazla güçlü ar-
gümanlarasahipolmayacakmı; "Neyapayım,
altıyla da ûstüyle de, hemen tıemen tamamı
benim hükümranlığım ama aynızamanda da
yükümlülüğüm altında olan bubölgeyisavun-
mak için ulusal ve uluslararası sorumlulukla-
nmdan kaçayım mı" demeyecek midir?
Türk-Yunan ilişkilerinin geliştirilmesi ve iki
ülke arasındaki sorunlann giderilmesi yolun-
da, en azından bizim toplumumuzda bir iste-
ğin olduğunu biliyorve aynı isteğin Yunan hal-
kı tarafindan da paylaşıldığını umut etmek is-
tiyoruz. Herhangi iki taraf arasında iletişimin
kurulması veolumlu sonuçlarayol açabilecek
bir görüşme sürecinin gerçekleştirilmesi, ön-
celikle, her iki tarafın da böyle bir gereksinimi
duyması ve sorunlann hakkaniyet esaslanna
göre çözülmesini istemesi ile mümkündür. Bir
^4sJındaAtina'nın
Türkiye politikasında
değişiklik yoktur.
Ege'deki yayılmacı
politikalanndan ve Kıbns
ile AB çatısı altında
"Enosisl gerçekleştirme
hedeflerinden
vazgeçmiş değildir.
tan'da iç politikanın en rahatlıkia ve de bolca
kullanılan malzemesi olmuştur. Yunan siyaset-
çiler, yıllardır bu konunun istismannı yaparak
kendi yurttaşlan üzerinde bir Tür/oye para-
noyası"n\ oluşturmaktan çekinmiyorlar. Yu-
nanistan yönetimleri bununla da yetinmemiş-
ler ve ellerine geçen her fırsatta, dünyanın her
türlü uluslararası zemınini Türkiye aleyhine
kullanmaktan geri kalmıyorlar. Türkiye'nin, AB
ile ilişkilerinin gelişmesi sürecine yıllardır çe-
şitli engeller çıkararak adeta bu ilişkilerin ge-
lişmesine taş koymuşlar ve de koymaya de-
vam etmektedirler.
Bu durum AB'nin de işine geldiğinden, on-
lar da sanki "elleri, kollan bağlanmış" gibi bir
hava vererek gerçekte Yunanistan'ın talepte-
ri karşısında direnebilmek için yeterli güce
fazlasıyla sahip olan ellerini, Türkiye'ye karşı
yüklenimleriniyerine getirmek için kullanmak-
tansa keyifle ovuşturmayı yeğlemişlerdir.
Ege'degerçek anlamda bir diyalogdan ve çö-
züm arayışından hiçbirzaman yana olmamış-
lardır. Amaçlan, Ege'yı bir Yunan gölü haline
getirmekten daha geride bir şey değildir. İki
ülke arasında diyalogun en çok geliştiği göz-
lenen -belki de, yalruzca, soytenen- son dö-
nemdebile, ülkemizegelen Yunan Dıştşteri Ba-
kanı Papandreu, "Türkiye ile egemenlik ko-
nulanmız dışında her konuyu konuşuruz" di-
yebilmiştır. Onlara göre karasulan, hava sa-
hası ve adalann silahlandınlması kendi ege-
menlik sorunlandır. Türkiye'nin buna bir itira-
zı varsa, o zaman tek başına uluslararası yar-
gı organına gitmelidir. Tuzak bellidir. Siz tek ba-
şınıza gıderseniz, Yunanistan'ın egemenlik id-
diasının gölgesi altındaki bir itirazcının konu-
munu kabul etmiş olursunuz ki, bu da dava-
yı daha başından kaybetmek anlamındadır. Sa-
nınm 1996'da, Hükümet Sözcüsü Dimitris
Reppas; "Türkiye kendi gelişmesinin, Yuna-
nistan ile olan ilişkilerinin gelişmesıne bağlı
olduğunuidraketmelidir" demek curetini gös-
terebılmiştir. Yunanistan'ın yaptıkfan bunun-
la da sınırlı değildir. Daha dün Turkiye'deki te-
röre verdikleri destekte suçüstü yakalanma-
mışlar mıdır? Ege ve Kıbns konulannı Helsin-
ki Bildirgesi içine dahil etmeyi başararak bu
iki konuda, Türkiye ile AB'yi taraf haline ge-
tirmişlerdir. Başbakan Ecevit'in, AB'nin iki ül-
ke arasındaki ilişkılere müdahale etme girişim-
lerinden dolayı Türkiye'nin duyduğu rahatsc-
lığı AB yetkilisine bizzat söylemesi, bunun bir
kanrtı değil midir? Evet, AB'nin bu konuya bu
denli kanşır duruma gelmesine yol açan ge-
lişmeter içinde, özellikle, Eylul 1999 tarihli Av-
rupa Komisyonu karan ardından yapmış ol-
duğumuz önemli değerlendirme hatalan daişin
bir başka gerçeğidir. Yunanistan'ın bu tutu-
mu, AB'nin de işine gelmiş, eline tam üye
yapmayı istemediğı Türkiye'ye karşı kullana-
bileceği yeni kozlar vermtştir. Yunanistan, ger-
çek bir diyaJogdan da kaçınmaktadır. Türki-
ye'nin diyaJoğu arayan bir politikada ısrar et-
mesi, zeytin dallannın, hep Ege'nin doğusun-
dan batısına doğru uzatılmasına yol açmak-
tadır. Sonuç olarak söyleyebileceğimiz şu:
Kendimizi kandırmayalım. Yunanistan'ın Tür-
kiye politikasında kayda değerhiçbirdeğişik-
lik yoktur. Yunanistan Ege'deki yayılmacı pc-
litikalannı sürdürmekten ve Kıbns ile AB çatı-
sı altında "Enosis"\ gerçekleştirme hedeflerin-
den asla vazgeçmiş değildir. Bu ışi, AB ara-
cılığıyla, dayatmalarla, oldubittilerlehaJletme-
ye kararlıdır. Işte politikalan bu. Bizi asıl üzen
ise başka birşey. Yunanıstan ile görünüşte bir
diyalog kuracağım diye, yazı dizimize konu
oluşturan PAG belgesi gibi, bize hiçbir şey ka-
zandırmayacağı açıkça belli olan birtakım ge-
lişmelere bizim adımıza imza koymaya kalkan
bazı sözum ona sivil toplum girişimleridir.
Evet, bu betge yanlıştır. Bu belgenin ardı-
na giztenmeye çalışan Yunan polrtikasını de-
şifre edememiş olmak da bir büyük aymaz-
Itktr. Dışışlen Bakanlığı'na ve Sayın Bakan'a
buradan çağnda bulunuyoruz. Lütfen bu bel-
geyi dikkate almayınız. Bu çağnmıza neden
oluşturan düşüncelerin Dışişleri yetkililerince
de paylaşılacağını ve gereğini yapacaklannı
umut ediyoruz.
(I) Özkan, I Reşaı, "Ege'de Önemli Bir Toplantı
ve Bövle Başa Bövle Tıraş mı''". Fınansal Forum, 18
Mayıs 2000
BİTTİ