Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2000 CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALtSİRMEN
Komiser'e Dair
Cumhuriyet gazetesinin birzamanlar Ittihat ve
Terakki'nin merkezi olan, artık metruk konağın-
dan da, hemen arkasındaki şimdiki yerinden de
baktığınızda, şimdilerde istanbul Lisesi olan 'Dü-
yunu Umumiye' binasını görürsünüz.
O görkemli binanın yanında, artık Vilayet olan
eski Sadaret makamının küçücük kalması bile,
Osmanlı'nın son döneminde, bu ülkede gerçek
iktidann kimin elinde olduğunu anlatmaya yeter.
Gerçekten de, 1912 yılında Osmanlı Devle-
ti'nin tüm gelirlerinin üçte birini kontrol eden bu
kuruluşun 5653'ü sürekli, 3253'ü geçici olmak
üzere 8931 memuru olmasına karşın, Osmanlı
Maliye Nezareti'nin memur sayısının 5472 oldu-
ğu düşünülürse, durumun ne olduğu kendiliğin-
den ortaya çıkar.
Düyunu Umumiye'yi öğrenmiş olan, mali ve
adli kapitülasyonlan bilen, Cumhuriyeti'nin te-
melinin Sevres'e başkaldırmak olduğunu unut-
mayan insanların, 'Komiser' sıfatını taşıyan Ver-
heugen'in ziyaretinde hafifçe bunjlmamalan dü-
şünülemez.
Ama körü körüne geçmişe saplanıp kalmak ve
günün koşullannda sorunların nasıi aşılacağını
düşünmemek de, belleksiz olmayayakın biryan-
lışlıktır.
•••
Verheugen'in denetimine kızmamak gerek.
Adaylık statüsünü istediğinız anda bu koşulu ka-
bul etmiştiniz zaten. Üstelik bu yalnız bize uygu-
lanmıyor, yeni adaylann hepsi aynı süreçten ge-
çiyor.
Bu da, AB'ye üye olmak üzere her şeyden vaz-
geçrjneyi kabul edeceğiz anlamını taşımıyor.
Evet, bu birliğe katılmanın koşullan var.
Komiser'in görevlisi olduğu kulübe girebilmek
için de Kopenhag kriterterine uyum sağlamak
gerek.
Kopenhag krfterleri, üyelerin gelişmiş bir de-
mokrasi içinde yaşamalannı zorunlu kılıyor. Bir-
liğin egemen ve tek sistemi, özgürlüklerin eko-
nomik içeriklerine fazla önem vermese de, hu-
kuk alanında temel hak ve özgüıiükler konusun-
da ısrarlı.
Ama bir gerçeği gözden kaçırmayalım. Amaç,
demokrasi içinde yaşamak. Birliğin üyeleri de,
yüzyılın ilk yansında yaşadıklan korkunç olayla-
nn etkisiyle, demokrasiyi koruyacak kurumlan da
özenle geliştirmişler.
Oralarda pek fazla sözü edilmese bile, Sayın
Vural Savaş'ın kitabının piyasaya çıkmasıyla
birlikte, bizde de zaten konuşulurken daha da
yoğun biçimdetartışılacak olan, kendini koruma-
ya azimli militan demokrasi aslında var.
•••
Avusturya'da ırkçı Haider'in iktidar ortağı ol-
duğu anda, daha hiçbir icraatını görmeden sert
tepkisini hemen gösteren Avrupa'da ırkçılığa
karşı öylesine yaptınmlar getirilmiştir ki, onlann
geçmişini bilmeyenler, 'Naziler'in geçmişte id-
dia edildiği kadar Yahudi öldürmedikleri' savıru
ileri sürenlere bile dünyayı dar eden ve sonu
hapse kadar varan kovuşturmalara tabi tutul-
malannı asla anlayamazlar.
Işte özel durum tam bu noktada çıkıyor orta-
ya. Türkiye geçmişinde, ırkçılığı yaşamadı Avru-
pa'nın gördüğü boyutlarda. Bizde, insanlan de-
mokrasiyi yıkacak biçimde birbirine düşürmek,
ırktan çok dini inanç kullanarak yapılıyor.
Kopenhag kriterlerini konuşurken asıl dikkat
çekilmesi gereken nokta bu.
Keşke Ismail Cem, Verheugen'i Kayseri'ye
götürürken Sıvas'a da uğratıp orada olanlan an-
latsaydı...
Aslında, Türkiye'nin kendi demokrasisini ko-
rurken, bu alanda alacağı önlemleri anlatması o
denli güç değil. Çünkü özünde bu önlemler de-
mokrasiye aykın değil.
Ama burada Ankara'nın karşısına kendi imaj
erozyonu çıkıyor.
Gerçekten de Türkiye insan haklan ve demok-
rasi konusunda o kadar ayıplı ki, onu korumak
için kimi zaman haklı olarak yapması gereken-
leri de Komiser'e anlatamıyor.
Altınbaş Holding
İsim benzerüği
panolan söktürdii
Yiırt Habeıieri Servisi
- Paraşüt operasyonu
kapsamında isim benzer-
liği nedeniyle mağdur
olan Altınbaş Holding,
soruşturmaya uğrayan
Yasm Aranbaş'a ait şir-
ketlerin panolannı mah-
keme karanyla ındirdi ve
kırtasiye mallanna el
koydu.
Altınbaş Kuyumcu-
luk'un da dahil
olduğu Altın-
baş Holding,
"Paraşüt ope-
rasyonu" sonu-
cunda isim
benzerliğinin
mağduru oldu.
Altınbaş Hol-
ding mağduri-
yetini gider-
mek için Para- tmam Attmbaş
şüt operasyonunda so-
ruştunnaya uğrayan Ga-
ziantep merkezli Doğal
Altınbaş Holding'in pa-
nolannı mahkeme kara-
nyla indirtti ve Altınbaş
isminin yazılı olduğu di-
ğer evraklara el koydurt-
tu. Altınbaş Holding'in
sahibi Imam Altınbaş,
isim benzerliğı nedeniy-
le büyük zarara uğradık-
lannı, ancak mahkeme-
nin karannın kendılerini
memnun ettiğini belirtti.
Merkezi istanbul olan,
kuyumculuk, ambalajb
su ve petrol dağıtımı
alanlannda 1975'ten bu
yana faaliyet gösteren
Altınbaş Holding, mayıs
ayrnda başlayan Paraşüt
operasyonunda çok sayı-
da yöneticisi gözaltına
alınan Gazian-
tepli Yasin Al-
tınbaş ve şirke-
tinin, kendile-
riyle hiçbir ili-
şiğinin olmadı-
ğrnı açıklamak
amacıyla 11
gazeteye tam
sayfa ilan vere-
rekaçıldamalar
yapmıştı.
Kararın kesinleşme-
siyle, Altınbaş Hol-
ding'in istemi üzerine is-
tanbul 5. Asliye Ticaret
Mahkemesi'nin karan ve
istanbul 5. tcra Müdûrlü-
ğü'nün talimatı gereği 28
Haziran gûnü haksız re-
kabetin önlenmesi için
Gaziantep Icra Müdürlü-
ğü'nce tespit işlemi yap-
tınlmıştı.
Van DGM Savcısı, şeriatçı örgütün 'seyda'larının izlendiğini söyledi
Hizlnıllalı çökertflemediVAN / DÎYARBAKIR (Cumhuriyet)
- Van DGM Savcısı Cihat Buldu, Hiz-
bullah tarafindan camilerde eğitilen 8-
10 yaş arasındaki zeki çocuklann 'sey-
da' denilen, örgûtûn en alt tabakasında-
ki kdşiler tarafindan belirlenerek üst yö-
netimeraporedildiğini söyledi. Seyda-
lann çok sistemli çalıştığına dikkat çe-
ken Buldu, "Türkiye geneünde seyda-
lann yüzde 80'i dışanda dolaşıyor. Hiz-
bullah henüzçökertileraedi" dedi. Bey-
koz'da yakalanan şeriatçı terörist Ce-
mal Tutar da, Hizbullah'ın "cemaaf
ve "örgüt" olarak ikiye aynldığını öne
sürerek "Orgüt lasnu sınırhdır. 150 ki-
şi kadanhr" diye konuştu.
Van DGM Savcısı Cihat Buldu, 228
sayfahk Hizbullah iddianamesini ta-
mamladı. Buldu, düzenlediği basıntop-
lantısında, iddianamede bölgede yaka-
lanan 39 sanıktan 14'ü hakkmda ölüm
cezası isteminde bulunduğunu söyledi.
Buldu, iddianamesinde, Van Emniyet
Müdürlüğü'nün yaptığı çahşmalarda
Hizbullah'm ana karargâhına girerek İs-
tanbul'da Hüseyin Velioğlu ile görüşebı-
len tek kişi olan "M. Şirin'' kod adlı Se-
bahattin Sap'a ulaşıldığını belirtti.
iddianamede. örgütün Serhat Bölge
sorumlusu olan Sebahattin Sap'rn ve
askeri kanat sorumlusu Mehmet Nuri
Balka'mn yerinin tesbit edilmesinden
sonra 14 Şubat 2000 tarihinde hücre
eve baskın düzenlendîği, çıkan çatış-
mada Sap ve Balka ile 3 korumasının
öldürüldüğü 5 güvenlik görevlisinin
de şehit olduğu belirtildi.
DGM Savcısı Buldu, iddianamesin-
de Hizbullah'm en iyi organize olan ör-
güt olduğunu da ileri sürerek yakalanan
örgüt üyelerinin hepsınin Kürt köken-
li olduğunu kaydetti. Örgütün, cami-
lerde dini eğitim alan 8-10 yaş arası ço-
cuklara büyük önem verdiği vurgula-
nan iddianamede, "Buçocuklardanze-
ld olanlan 'seyda' denilen, örgütün en
alt tabakasındaki kişiler tarafindan be-
liıienip üst yönetime rapor edinyor. Ör-
güt, bOgi akışında kesinükle telefon kul-
lanmıyor. Seydalar çok sistemli bir şe-
kilde çahştuıhyor. Şu anda Türkiye ge-
neiinde seydalann yüzde 80'i dışanda
dolaşıyor. Bunlarla ilgili tüm doküman-
lar eümizdedir. Buyöndeki çahşmalan-
mız da devam ediyor. Türkiye'de Hiz-
bullah henüz çökeirtilemedi" deniliyor.
DGM savcısı Buldu, Hizbullah'm
Van'da 1990'lı yıllarda Cebrail Kalkan,
CuzeyirAslan, Sebahattin Sap ve Seüm
Sivri tarafindan örgütlendiğini sözleri-
ne ekledi.
Tutar'ın açıklaması
Diyarbakır DGM'de ölüm cezası is-
temıyle yargılanan Hizbullah itirafçısı
Kemal Aktaş'ın dün görülen duruşma-
sında, Beykoz operasyonunda yakala-
nan örgütün üst düzey yöneticileri Edip
Gümüş. Cemal Tutar ve itirafçı Abdu-
laziz Tunç tanık olarak dinlendi. Tutar,
Hizbullah'm "cemaaf ve "örgüf ola-
rak ikiye aynldığım öne sürerek "Ör-
gütün cemaat kısmı çok geniştir. Ken-
disine ben Müslümanun diyen herkesi
kapsar. Müslümanlık aleyhine çahşma-
yan kişilerin tümü bu gruptan sayıür."
dedi.
Hizbullah'm örgüt kısmı ile ilgili bil-
gilerde de veren Tutar, "Örgüt kısmı sı-
nniısayıda insandan ohışur. Sayüan 150
kadardır. Bunlar,'biat' dediğimiz tslam
için çauşacağma ve bu yoldan aynlma-
yacağma, aynldığı takdirde her türlü
cezaya razı olacağına dair yemin metni-
ni imzalartar. Bu şahıslar kendi el yaa-
lanyla yazariar ve fotoğraflan da var-
dır" diye konuştu.
Kendisinin de biat denilen yemin
metnini imzaladığmı kaydeden Cemal
Tutar, asıl örgüt mensuplannın da bu
metni imzalayan kişiler olduğunu söy-
ledi.
Duruşma, tanıklann dinlenmesinin
ardından sanıklann tutukluluk halleri-
nin devamma karar venlerek ileri bir ta-
rihe ertelendi.
Kayseri
Çiftehavurfar
davasına
devam edüdi
KAYSERİ
(Cumhuriyet) -
Aralannda eski Özel
Harekât Dairesi
Başkanı Ibrahim
Şahin'in de bulunduğu
21 güvenlik
görevlisinin
yargılandığı
Çiftehavuzlar davasına
Kayseri 2. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde devam
edüdi.
Kadıköy'de Devrimci-
Sol örgütünün lideri
Dursun Karataş'm eşi
Sabahat Karataş ile
Eda Yüksel ve Taşkın
Usta'nm ölümüyle
sonuçlanan operasyona
katılan21 polisin
yargılandığı davaya
müdahil avukat Behiç
Aşçı'mn dışında katılan
olmadı. Mahkeme
heyeti önceki oturumda
soruşturmanm
genişletilmesi
isteminde
bulunulmadığı takdirde
esas hakkındaki
görüşünü hazırlaması
için dosyanın savcı
Metin Helvaa'ya
gönderilmesine karar
vermişti. Ancak
Helvacı'rnn izinli
olması nedeniyle
duruşma ertelendi.
Tanık
dinlenmeyecek
Mahkeme aynca
dinlenmeyen tamklann
verecekJeri ifadelerin
karan etkilemeyeceğini
belirterek tanık
dinlenmesinden
vazgeçti.
16-17 Nisanl992'de
istanbul
Çiftehavuzlar'da Dev-
Sol örgütüne yönelik
bir operasyon
düzenlenmişti.
3 kişi öldflrfihnfiştfi
Operasyon sonrasmda
Sabahat Karataş, Eda
Yüksel, Taşkın Usta
öldürülmüştü. Daha
sonra "kasten adam
ökmrme" ıddiasıyla
aralannda eski Özel
Harekât Dairesi
Başkanı Ibrahim
Şahin'in de bulundugu
21 polis hakkmda dava
açılmıştı. Dava önce
Kadıköy Ağır Ceza
Mahkemesi'nde
görülmüş, ancak daha
sonra Yargıtay 10.
Dairesi tarafindan
"kamu güvenliği
n
gerekçesiyle Kayseri 2.
Ağır Ceza
Mahkemesi'ne
gönderilmişti.
ÎĞNEIİ FIRÇA ZAFERTEMOÇİN
DEÜ'de oluşan tepkileri^aktarmak için 9 profesör, Sezer ile görüştü
Çelebi: YOK, yalan söylüyorANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Dokuz Eylül Üniversite-
si'nde yapılan rektör seçimlerin-
de birinci olan Prof. Dr. Emin
Aha ile 2. olan Prof. Dr. Fethi
tdiman'ın YÖK listesine alın-
maması üzerine üniversitenin
tepkilerini aktarmak için Cum-
hurbaşkam Ahmet NeedetSezer
ile görüşen 9 profesör ve ANAP
Izmir Milletvekili Işm Çelebi,
YÖK Başkanı Prof.Dr. Kemal
Gürüz'ü isim vermeden "yalan
söylemekle" suçladı. Çelebi,
" YÖK yükseköğretim komiser-
Kği üstienmiştir. Bu kimseye ya-
kışmaz" dedi.
Idiman ve Alıcı arasmda 3 yıl-
Aa yaşanan kavganın Dokuz Ey-
lül Üniversitesi'nde huzursuz-
luk yarattığı, öğretim üye sayı-
sım "kendOerine taraftar sağla-
mak için şişirdikleri" ıddialann-
da bulunan YÖK, Dokuz Eylül
Üniversitesi öğretim üyeleri ta-
rafindan Cumhurbaşkanı Se-
zer'e şikâyet edildi. Cumhurbaş-
kanı'ndan randevu alan Prof. Dr.
Tuğrul Pırnar başkanlığmdaki
heyet dün Sezer ile 15 dakika
görüştü. ANAP Izmir Milletve-
kili Işm Çelebi'nin de katıldığı
görüşmede, YÖK'ün Dokuz
Eylül Üniversitesi'ne yönelik
ıddıalan yalanlandı. Seçimin ga-
lipleri olan Alıcı ve Idiman ara-
smda hiçbir kavga yaşanmadı-
ğmı, kinisenin birbirini mahke-
meye vermediğini, bunlann
"yapılan haksızhğm gizlenmesi
için YÖK tarafindan uydunü-
muş küıflar'* olduğunu belirten
Pırnar, "Dokuz Eylül Üniversite-
si'nde kadro şişirmesi yapıldığT
yönündeki ıddiamn da doğru ol-
madığmı, kadrolann YÖK'ün
onaymdan geçtiğini savundu.
Sezer'in heyeti dinledikten
sonra "oiayian yakmdan izledi-
ğmi" belirterek "Olay, hukuk
kurallan çerçevesinde çözük-
cektir" dediği öğrenildi.
Profesörlerin ardından Sezer
ile 15 dakika daha görüşen Işm
Çelebi, isim vermeden Gürüz'ü
eleştirdi. Çelebi, "YÖK, yük-
seköğretim komiseıiiği üstien-
miştir. Ortaya sürükn bahane-
lergeçersizdir. Bu kimseyeyakış-
maz." dedi. "
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
Burdur Cezaevi'ndeki olayla-
n izliyor musunuz? Hatrlarsanız
Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde-
ki toplu katliamdan sonra bir
büyük gazete, yalan fotoğraf
basarak toplu katliamı mazur
göstermeye çalışan bir hava
yaratmıştı. Aynı şey Burdur Ce-
zaevi için de mutlaka gündeme
gelecek. Iddiaya göre, mahkûm
ve tutuklular mahkemeye git-
mek istemıyorlarmış. Tutuklular
ve avukatları ise bunun yalan
olduğunu söylüyoriar. Bir süre
önce bu kösede, Burdur Ceza-
evi'nde olanlan ve olması muh-
temei gelişmeleri anlatan bir
mektup yayımlamıştım.
Ulucanlar katliamında ağır
yaralanan ve öldü diye bırakıl-
dığı için kurtulan Cemal Çak-
mak'ın sağlık sorunlannı da an-
latan mektup, bir saldın olaca-
ğı endişesini dile getiriyordu.
Cemal Çakmak ve başka tutuk-
lular, ölümcül hastahk ve yara-
lara karşın doğru dürüst tedavi
edilmiyordu. Daha sonra Bur-
dur'dan saldın haberieri gelme-
ye başladı. Bir tutuklunun kolu
koptu. Kadın tutuklular, gör-
dükleri işkencelere ilaveten,
cinsel tecavüze uğradıklannı di-
Köpeğin Ağzındaki Kol
le getirdiler. Birçok mahkûm
çok ağır yaralar aldı. Tıpkı Ulu-
canlar'da olduğu gibi, cezaevi-
nin duvarlan buldozerlerleyıkıl-
dı. Bu sırada Veli Saçılık'ın ko-
lu koptu. Bu kol daha sonra bir
köpeğin ağzında görüldü. Ko-
lun araştınlmadan gömüldüğü
ve bu yüzden yerine dikilme
olasılığının ortadan kalktığı an-
laşıldı.
Burdur Cezaevi'nde olaniar
uydumna mı? Bir gencin kolu
kopmadı mı? Kadın tutuklulara
tecavüz edilmedi mi? Onlara
ağır işkenceler yapılmadı mı?
Adalet Bakanı Hikmet Sami
Türk'ün duyarlığını koruduğu-
nu ummak istiyorum. Ulucan-
lar'da toplu ve kasrtlı bir katliam
yaşandığını artık TBMM Araş-
hrma Komisyonu da kabul etti.
Bu ülkenin cezaevlerinde son
yıllarda çok ağır baskılar ve top-
lu katliamlar yaşandı.
Tam bu olaylar yaşanırken F
tipi cezaevleri gündeme geldi.
Tutuklu ve mahkûmlar bu kez
Burdur
1
dan dayaklar eşliğinde
başka cezaevlerine nakledildi-
ler. Şimdi bu manzarayı gören
birisi, şunu nasıl iddia edebilir:
Mahkûmlar kasrtlı olarak olay-
lar çıkanyorlar. Bu nasıl kasrtlı o-
lay çıkarmaksa, her olaydan
sonra birçok mahkûm ağır ya-
ralanıyor, kafalan gözleri parça-
lanıyor. Toplu halde öldürülü-
yorlar. Cezaevi görevlileri ise
nasıl saldınya uğramışlarsa bu-
runlan bile kanamıyor.
F tipi ile ilgili bazı gerçekleri
yeniden vurgulamak istiyorum.
Çünkü birçok insanın bu konu-
lan bilmediği gibi bir izlenim
içtndeyim. F ttpi cezaevleri, si-
yasi tutuklu ve mahkûmlar için
yapılıyor. Neden mi? Terörle
Mücadele Yasası'nın (TMY) 16.
maddesi, "Buyasa ve buyasa-
ya bağlı olan diğer yasalardan
mahkûm olaniar, cezalannı bir
kişilik ve üç kişilik hücrelerde,
haberleşmeden men edilerek
çekerier" diyor.
Bu kanuna göre bu hücrele-
re "teröristler" konacak. Peki
bizim yargı sistemimize göre te-
rörist kimdir: Terörist; mahke-
meler tarafindan TMY uyannca
mahkûm edilenler veya terör
örgütüne üye olduklan gerek-
çesiyle cezalandınlanlar. Resmi
rakamlan tam olarak bilmiyo-
rum, ancak Adalet Bakanlığı
yetkilileriyle yaptığım görüşme-
ler sırasında öğrendiklerim şun-
lar: Cezaevinde şu anda "terör
suçlusu" olarak bulunan yakla-
şık 10 bin kişinin 9 bininin her-
hangi bir şiddet eylemiyle ikjtsi
yok.
Bu 9 bin kişi pankart asmak,
afiş yapıştırmak, bildiri ve gaze-
te dağrtmak ya da "illegal" ör-
yargılanıp mahkûm edilmiş.
Haklannda herhangi bir şiddet
eylemi iddiası yok. Ama kanun
onlan, hücreye atılıp "ıslah"
edilmesi gereken teröristler ola-
rak kabul ediyor.
O zaman F tipine de onlar ko-
nacak. O çocuklann kimler ol-
duğunu biliyorum. Çoğunluğu,
18-25 yaş arası lise ve üniver-
site öğrencileri. Hemen her gün
önüme onlardan mektuplarge-
liyor. öykülerini anlatıyoriar.
Kendimi onlann anneleri, baba-
lan yerine koyuyorum. Birçoğu-
nun çok zeki ve yetenekli ço-
cuklar olduğunu mektuplann-
dan anlıyorum. Düzgün bir yar-
gı sistemi olsa, onlar şimdi he-
pimiz gibi normal yaşamlannı
süreceklerdi. Okullarını bitire-
ceklerdi.
Şimdi kocaman adamlar on-
lan "adam etmek" adı altında
hücreye tıkmaya çalışıyorlar.
Ben Adalet Bakanı Sayın Hik-
met Sami Türk'ün, yaşanmış
onca olaya rağmen nasıl bu sis-
tem içinde doğru dürüst bir ce-
zaevi kurabileceğine inanması-
na şaşıyorum. Siyasi tutuklu ve
mahkûmlar hücrelere kapatıt
mak yerine şu yasalar değiştf-
rilse de; sırf bildiri dağıttığı, pan-
kart astığı, duvarlara yazı yaz-
dığı için ağır cezalara çarptın-
lanlann cezalan hafrfletilip ser-
best kalsalar.
Burdur'daki köpeğin ağzın-
daki gencin kopuk kolu, Türki-
ye'dekı cezaevi sistemini çok
güzel simgeliyor. Işte o kopuk
kol, kurulmak istenen yeni hüc-
re tipinin de nemenem bir şey
olduğunu gözler önüne seriyor.
16 gözaltı
Devleti
3koldan
soydular
ANKARA / BURSA
(Cumhuriyet) - Emniyet
Genel Müdürlüğü Kaçak- -
çılık ve Organize Suçlarla
Mücadele Dairesi, Bursa •
ve Ankara'da gerçekleştir-
dikleri operasyonlarla Ay-
bakar Şirketi ve Karakoç
Tekstil AŞ'nin devleti yüz-
lerce triryon zarara uğrattı-
ğı vurgunu ortaya çıkardı.
Turgut Karakoç'a ait aıle
şirketi ile Ankara'daki Ay-
bakar Şirketi'nin hayali ih-
racat, kara para ve aldığı
ihracatta vergi iadeleriyle
3 koldan haksız kazanç
sağladığı belirlendi.
Emniyet ekipleri, Bur-
sa ve Ankara'da önceki
gün düzenledikleri ope-
rasyonlarla Bursa ve An-
kara'daki şirketlerin büro-
lanna yapılan baskında
çok sayıda gümrük beyan-
namesi, kaşeleri, sahte
belgeler ele geçirilirken
şirketin bilgisiyar ve dis-
ketlerine el konuldu.
Soruşturmayı yürüten
DGM Savcısı Tatot Şalk,
Ankara'da Aybakar Şirke-
ti'nın sahibi Hatke Ayba-
kar ile şirkette görevlı Ah-
met Feyyaz Dülgeroğlu,
Aynur Tatar, Cem Taş,
Hasan Erkıbçve Fuat Soy-
taş'm gözaltına alındığım
bildirdi. Karakoç Tekstil
AŞ 'nin sahibi Turgut Ka-
rakoç ve ailenin bazı üye-
leriyle birlikte 16 kişi gö-
zaltma alınmış oldu. Şalk,
Aybakar ile Karakoç şir-
ketlerinin organik bağı ol-
duğunu bildirdi.
Aybakar Şirketi'nin
makine ihracatı yapan bir
şirket olarak çalıştığını
söyleyen Şalk, "Ancak ib-
racaün ash yok. Hayali ih-
racat da sayılmaz, tama-
men sahte evrak üzerine
kuruunuş bir şirket Ma- >;
kineci, ancak tekstil ihraç
etmeye kalkmış" dedi.
Şalk, operasyonun banka-
larla ilgili boyutunun da
bulunduğunu belirterek
bunun Bursa Cumhuriyet
Başsavcıhğı'nca incele-
neceğini bildirdi.
Operasyonun ilk aşa-
mada 'Paraşüt operasyo-
nu' kadar büyük gözük-
mediğini söyleyen Şalk,
ancak tahmınlen aşabile-
ceğine dikkat çekti.
Operasyonda gözaltına
alınan 16 kişiden 6'sının
Bankkapital'in Bursa
şubesinde görevli olduğu
bildirildi.
Diyarbakır
Kongre
göstericisine
4 yıl hapis .,.
istemi-_^^^
DtYARBAKIR (Cum-
huriyet Bürosu) - Başba-
kan Bütent Ecevit'ın de ka-
tıldığı DSP Diyarbakır U
Kongresi'nde "Yaşasın
Kürdistan, Biji Serok
Apo" sloganlannı atan
FaysalÇeKkbilekhakkmda
3 yıl 9 ay hapıs istemiyle
dava açüdı. Ecevit'in geç-
tiği cadde üzerine 'Zin-
danlar boşalsın' yazılı
pankart açmak isteyen
Serdal Eşin için de takip-
sizlık karan verildi. Karar-
da, "idama hayır, tutsak-
lara özgürlük" sloganlan-
mn suç oluşturmadığı vur-
gulandı.
Diyarbakır Atatürk
Spor Salonu'nda 11 Hazi-
ran'da Başbakan Bülent
Ecevit'in de katıldığı DSP
kongresinde Kürtçe slo-
gan atanFaysalÇelikbilek
(21) hakkmda hazırlanan
iddianame tamamlandı.
Diyarbakır DGM savcıla-
nndan Abdurnıhim Ya-
man'ın hazırladığı iddi-
anamede, Çelikbılek'in
1998 yılmdan bu yana
HADEP Bağlar merkez ıl-
çe binasına giderek çeşitli
kitap ve dergilerle kendisi-
ni siyasal olarak geliştir-
meye çalıştığı vurgulandı.
Iddianamede, Çelikbi-
lek hakkmda TCY'nin
169. maddesi uyannca 3
yıl 9 ay hapis cezası isten-
di.