19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2000 CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALtSİRMEN Komiser'e Dair Cumhuriyet gazetesinin birzamanlar Ittihat ve Terakki'nin merkezi olan, artık metruk konağın- dan da, hemen arkasındaki şimdiki yerinden de baktığınızda, şimdilerde istanbul Lisesi olan 'Dü- yunu Umumiye' binasını görürsünüz. O görkemli binanın yanında, artık Vilayet olan eski Sadaret makamının küçücük kalması bile, Osmanlı'nın son döneminde, bu ülkede gerçek iktidann kimin elinde olduğunu anlatmaya yeter. Gerçekten de, 1912 yılında Osmanlı Devle- ti'nin tüm gelirlerinin üçte birini kontrol eden bu kuruluşun 5653'ü sürekli, 3253'ü geçici olmak üzere 8931 memuru olmasına karşın, Osmanlı Maliye Nezareti'nin memur sayısının 5472 oldu- ğu düşünülürse, durumun ne olduğu kendiliğin- den ortaya çıkar. Düyunu Umumiye'yi öğrenmiş olan, mali ve adli kapitülasyonlan bilen, Cumhuriyeti'nin te- melinin Sevres'e başkaldırmak olduğunu unut- mayan insanların, 'Komiser' sıfatını taşıyan Ver- heugen'in ziyaretinde hafifçe bunjlmamalan dü- şünülemez. Ama körü körüne geçmişe saplanıp kalmak ve günün koşullannda sorunların nasıi aşılacağını düşünmemek de, belleksiz olmayayakın biryan- lışlıktır. ••• Verheugen'in denetimine kızmamak gerek. Adaylık statüsünü istediğinız anda bu koşulu ka- bul etmiştiniz zaten. Üstelik bu yalnız bize uygu- lanmıyor, yeni adaylann hepsi aynı süreçten ge- çiyor. Bu da, AB'ye üye olmak üzere her şeyden vaz- geçrjneyi kabul edeceğiz anlamını taşımıyor. Evet, bu birliğe katılmanın koşullan var. Komiser'in görevlisi olduğu kulübe girebilmek için de Kopenhag kriterterine uyum sağlamak gerek. Kopenhag krfterleri, üyelerin gelişmiş bir de- mokrasi içinde yaşamalannı zorunlu kılıyor. Bir- liğin egemen ve tek sistemi, özgürlüklerin eko- nomik içeriklerine fazla önem vermese de, hu- kuk alanında temel hak ve özgüıiükler konusun- da ısrarlı. Ama bir gerçeği gözden kaçırmayalım. Amaç, demokrasi içinde yaşamak. Birliğin üyeleri de, yüzyılın ilk yansında yaşadıklan korkunç olayla- nn etkisiyle, demokrasiyi koruyacak kurumlan da özenle geliştirmişler. Oralarda pek fazla sözü edilmese bile, Sayın Vural Savaş'ın kitabının piyasaya çıkmasıyla birlikte, bizde de zaten konuşulurken daha da yoğun biçimdetartışılacak olan, kendini koruma- ya azimli militan demokrasi aslında var. ••• Avusturya'da ırkçı Haider'in iktidar ortağı ol- duğu anda, daha hiçbir icraatını görmeden sert tepkisini hemen gösteren Avrupa'da ırkçılığa karşı öylesine yaptınmlar getirilmiştir ki, onlann geçmişini bilmeyenler, 'Naziler'in geçmişte id- dia edildiği kadar Yahudi öldürmedikleri' savıru ileri sürenlere bile dünyayı dar eden ve sonu hapse kadar varan kovuşturmalara tabi tutul- malannı asla anlayamazlar. Işte özel durum tam bu noktada çıkıyor orta- ya. Türkiye geçmişinde, ırkçılığı yaşamadı Avru- pa'nın gördüğü boyutlarda. Bizde, insanlan de- mokrasiyi yıkacak biçimde birbirine düşürmek, ırktan çok dini inanç kullanarak yapılıyor. Kopenhag kriterlerini konuşurken asıl dikkat çekilmesi gereken nokta bu. Keşke Ismail Cem, Verheugen'i Kayseri'ye götürürken Sıvas'a da uğratıp orada olanlan an- latsaydı... Aslında, Türkiye'nin kendi demokrasisini ko- rurken, bu alanda alacağı önlemleri anlatması o denli güç değil. Çünkü özünde bu önlemler de- mokrasiye aykın değil. Ama burada Ankara'nın karşısına kendi imaj erozyonu çıkıyor. Gerçekten de Türkiye insan haklan ve demok- rasi konusunda o kadar ayıplı ki, onu korumak için kimi zaman haklı olarak yapması gereken- leri de Komiser'e anlatamıyor. Altınbaş Holding İsim benzerüği panolan söktürdii Yiırt Habeıieri Servisi - Paraşüt operasyonu kapsamında isim benzer- liği nedeniyle mağdur olan Altınbaş Holding, soruşturmaya uğrayan Yasm Aranbaş'a ait şir- ketlerin panolannı mah- keme karanyla ındirdi ve kırtasiye mallanna el koydu. Altınbaş Kuyumcu- luk'un da dahil olduğu Altın- baş Holding, "Paraşüt ope- rasyonu" sonu- cunda isim benzerliğinin mağduru oldu. Altınbaş Hol- ding mağduri- yetini gider- mek için Para- tmam Attmbaş şüt operasyonunda so- ruştunnaya uğrayan Ga- ziantep merkezli Doğal Altınbaş Holding'in pa- nolannı mahkeme kara- nyla indirtti ve Altınbaş isminin yazılı olduğu di- ğer evraklara el koydurt- tu. Altınbaş Holding'in sahibi Imam Altınbaş, isim benzerliğı nedeniy- le büyük zarara uğradık- lannı, ancak mahkeme- nin karannın kendılerini memnun ettiğini belirtti. Merkezi istanbul olan, kuyumculuk, ambalajb su ve petrol dağıtımı alanlannda 1975'ten bu yana faaliyet gösteren Altınbaş Holding, mayıs ayrnda başlayan Paraşüt operasyonunda çok sayı- da yöneticisi gözaltına alınan Gazian- tepli Yasin Al- tınbaş ve şirke- tinin, kendile- riyle hiçbir ili- şiğinin olmadı- ğrnı açıklamak amacıyla 11 gazeteye tam sayfa ilan vere- rekaçıldamalar yapmıştı. Kararın kesinleşme- siyle, Altınbaş Hol- ding'in istemi üzerine is- tanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin karan ve istanbul 5. tcra Müdûrlü- ğü'nün talimatı gereği 28 Haziran gûnü haksız re- kabetin önlenmesi için Gaziantep Icra Müdürlü- ğü'nce tespit işlemi yap- tınlmıştı. Van DGM Savcısı, şeriatçı örgütün 'seyda'larının izlendiğini söyledi Hizlnıllalı çökertflemediVAN / DÎYARBAKIR (Cumhuriyet) - Van DGM Savcısı Cihat Buldu, Hiz- bullah tarafindan camilerde eğitilen 8- 10 yaş arasındaki zeki çocuklann 'sey- da' denilen, örgûtûn en alt tabakasında- ki kdşiler tarafindan belirlenerek üst yö- netimeraporedildiğini söyledi. Seyda- lann çok sistemli çalıştığına dikkat çe- ken Buldu, "Türkiye geneünde seyda- lann yüzde 80'i dışanda dolaşıyor. Hiz- bullah henüzçökertileraedi" dedi. Bey- koz'da yakalanan şeriatçı terörist Ce- mal Tutar da, Hizbullah'ın "cemaaf ve "örgüt" olarak ikiye aynldığını öne sürerek "Orgüt lasnu sınırhdır. 150 ki- şi kadanhr" diye konuştu. Van DGM Savcısı Cihat Buldu, 228 sayfahk Hizbullah iddianamesini ta- mamladı. Buldu, düzenlediği basıntop- lantısında, iddianamede bölgede yaka- lanan 39 sanıktan 14'ü hakkmda ölüm cezası isteminde bulunduğunu söyledi. Buldu, iddianamesinde, Van Emniyet Müdürlüğü'nün yaptığı çahşmalarda Hizbullah'm ana karargâhına girerek İs- tanbul'da Hüseyin Velioğlu ile görüşebı- len tek kişi olan "M. Şirin'' kod adlı Se- bahattin Sap'a ulaşıldığını belirtti. iddianamede. örgütün Serhat Bölge sorumlusu olan Sebahattin Sap'rn ve askeri kanat sorumlusu Mehmet Nuri Balka'mn yerinin tesbit edilmesinden sonra 14 Şubat 2000 tarihinde hücre eve baskın düzenlendîği, çıkan çatış- mada Sap ve Balka ile 3 korumasının öldürüldüğü 5 güvenlik görevlisinin de şehit olduğu belirtildi. DGM Savcısı Buldu, iddianamesin- de Hizbullah'm en iyi organize olan ör- güt olduğunu da ileri sürerek yakalanan örgüt üyelerinin hepsınin Kürt köken- li olduğunu kaydetti. Örgütün, cami- lerde dini eğitim alan 8-10 yaş arası ço- cuklara büyük önem verdiği vurgula- nan iddianamede, "Buçocuklardanze- ld olanlan 'seyda' denilen, örgütün en alt tabakasındaki kişiler tarafindan be- liıienip üst yönetime rapor edinyor. Ör- güt, bOgi akışında kesinükle telefon kul- lanmıyor. Seydalar çok sistemli bir şe- kilde çahştuıhyor. Şu anda Türkiye ge- neiinde seydalann yüzde 80'i dışanda dolaşıyor. Bunlarla ilgili tüm doküman- lar eümizdedir. Buyöndeki çahşmalan- mız da devam ediyor. Türkiye'de Hiz- bullah henüz çökeirtilemedi" deniliyor. DGM savcısı Buldu, Hizbullah'm Van'da 1990'lı yıllarda Cebrail Kalkan, CuzeyirAslan, Sebahattin Sap ve Seüm Sivri tarafindan örgütlendiğini sözleri- ne ekledi. Tutar'ın açıklaması Diyarbakır DGM'de ölüm cezası is- temıyle yargılanan Hizbullah itirafçısı Kemal Aktaş'ın dün görülen duruşma- sında, Beykoz operasyonunda yakala- nan örgütün üst düzey yöneticileri Edip Gümüş. Cemal Tutar ve itirafçı Abdu- laziz Tunç tanık olarak dinlendi. Tutar, Hizbullah'm "cemaaf ve "örgüf ola- rak ikiye aynldığım öne sürerek "Ör- gütün cemaat kısmı çok geniştir. Ken- disine ben Müslümanun diyen herkesi kapsar. Müslümanlık aleyhine çahşma- yan kişilerin tümü bu gruptan sayıür." dedi. Hizbullah'm örgüt kısmı ile ilgili bil- gilerde de veren Tutar, "Örgüt kısmı sı- nniısayıda insandan ohışur. Sayüan 150 kadardır. Bunlar,'biat' dediğimiz tslam için çauşacağma ve bu yoldan aynlma- yacağma, aynldığı takdirde her türlü cezaya razı olacağına dair yemin metni- ni imzalartar. Bu şahıslar kendi el yaa- lanyla yazariar ve fotoğraflan da var- dır" diye konuştu. Kendisinin de biat denilen yemin metnini imzaladığmı kaydeden Cemal Tutar, asıl örgüt mensuplannın da bu metni imzalayan kişiler olduğunu söy- ledi. Duruşma, tanıklann dinlenmesinin ardından sanıklann tutukluluk halleri- nin devamma karar venlerek ileri bir ta- rihe ertelendi. Kayseri Çiftehavurfar davasına devam edüdi KAYSERİ (Cumhuriyet) - Aralannda eski Özel Harekât Dairesi Başkanı Ibrahim Şahin'in de bulunduğu 21 güvenlik görevlisinin yargılandığı Çiftehavuzlar davasına Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edüdi. Kadıköy'de Devrimci- Sol örgütünün lideri Dursun Karataş'm eşi Sabahat Karataş ile Eda Yüksel ve Taşkın Usta'nm ölümüyle sonuçlanan operasyona katılan21 polisin yargılandığı davaya müdahil avukat Behiç Aşçı'mn dışında katılan olmadı. Mahkeme heyeti önceki oturumda soruşturmanm genişletilmesi isteminde bulunulmadığı takdirde esas hakkındaki görüşünü hazırlaması için dosyanın savcı Metin Helvaa'ya gönderilmesine karar vermişti. Ancak Helvacı'rnn izinli olması nedeniyle duruşma ertelendi. Tanık dinlenmeyecek Mahkeme aynca dinlenmeyen tamklann verecekJeri ifadelerin karan etkilemeyeceğini belirterek tanık dinlenmesinden vazgeçti. 16-17 Nisanl992'de istanbul Çiftehavuzlar'da Dev- Sol örgütüne yönelik bir operasyon düzenlenmişti. 3 kişi öldflrfihnfiştfi Operasyon sonrasmda Sabahat Karataş, Eda Yüksel, Taşkın Usta öldürülmüştü. Daha sonra "kasten adam ökmrme" ıddiasıyla aralannda eski Özel Harekât Dairesi Başkanı Ibrahim Şahin'in de bulundugu 21 polis hakkmda dava açılmıştı. Dava önce Kadıköy Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmüş, ancak daha sonra Yargıtay 10. Dairesi tarafindan "kamu güvenliği n gerekçesiyle Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti. ÎĞNEIİ FIRÇA ZAFERTEMOÇİN DEÜ'de oluşan tepkileri^aktarmak için 9 profesör, Sezer ile görüştü Çelebi: YOK, yalan söylüyorANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Dokuz Eylül Üniversite- si'nde yapılan rektör seçimlerin- de birinci olan Prof. Dr. Emin Aha ile 2. olan Prof. Dr. Fethi tdiman'ın YÖK listesine alın- maması üzerine üniversitenin tepkilerini aktarmak için Cum- hurbaşkam Ahmet NeedetSezer ile görüşen 9 profesör ve ANAP Izmir Milletvekili Işm Çelebi, YÖK Başkanı Prof.Dr. Kemal Gürüz'ü isim vermeden "yalan söylemekle" suçladı. Çelebi, " YÖK yükseköğretim komiser- Kği üstienmiştir. Bu kimseye ya- kışmaz" dedi. Idiman ve Alıcı arasmda 3 yıl- Aa yaşanan kavganın Dokuz Ey- lül Üniversitesi'nde huzursuz- luk yarattığı, öğretim üye sayı- sım "kendOerine taraftar sağla- mak için şişirdikleri" ıddialann- da bulunan YÖK, Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyeleri ta- rafindan Cumhurbaşkanı Se- zer'e şikâyet edildi. Cumhurbaş- kanı'ndan randevu alan Prof. Dr. Tuğrul Pırnar başkanlığmdaki heyet dün Sezer ile 15 dakika görüştü. ANAP Izmir Milletve- kili Işm Çelebi'nin de katıldığı görüşmede, YÖK'ün Dokuz Eylül Üniversitesi'ne yönelik ıddıalan yalanlandı. Seçimin ga- lipleri olan Alıcı ve Idiman ara- smda hiçbir kavga yaşanmadı- ğmı, kinisenin birbirini mahke- meye vermediğini, bunlann "yapılan haksızhğm gizlenmesi için YÖK tarafindan uydunü- muş küıflar'* olduğunu belirten Pırnar, "Dokuz Eylül Üniversite- si'nde kadro şişirmesi yapıldığT yönündeki ıddiamn da doğru ol- madığmı, kadrolann YÖK'ün onaymdan geçtiğini savundu. Sezer'in heyeti dinledikten sonra "oiayian yakmdan izledi- ğmi" belirterek "Olay, hukuk kurallan çerçevesinde çözük- cektir" dediği öğrenildi. Profesörlerin ardından Sezer ile 15 dakika daha görüşen Işm Çelebi, isim vermeden Gürüz'ü eleştirdi. Çelebi, "YÖK, yük- seköğretim komiseıiiği üstien- miştir. Ortaya sürükn bahane- lergeçersizdir. Bu kimseyeyakış- maz." dedi. " SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Burdur Cezaevi'ndeki olayla- n izliyor musunuz? Hatrlarsanız Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde- ki toplu katliamdan sonra bir büyük gazete, yalan fotoğraf basarak toplu katliamı mazur göstermeye çalışan bir hava yaratmıştı. Aynı şey Burdur Ce- zaevi için de mutlaka gündeme gelecek. Iddiaya göre, mahkûm ve tutuklular mahkemeye git- mek istemıyorlarmış. Tutuklular ve avukatları ise bunun yalan olduğunu söylüyoriar. Bir süre önce bu kösede, Burdur Ceza- evi'nde olanlan ve olması muh- temei gelişmeleri anlatan bir mektup yayımlamıştım. Ulucanlar katliamında ağır yaralanan ve öldü diye bırakıl- dığı için kurtulan Cemal Çak- mak'ın sağlık sorunlannı da an- latan mektup, bir saldın olaca- ğı endişesini dile getiriyordu. Cemal Çakmak ve başka tutuk- lular, ölümcül hastahk ve yara- lara karşın doğru dürüst tedavi edilmiyordu. Daha sonra Bur- dur'dan saldın haberieri gelme- ye başladı. Bir tutuklunun kolu koptu. Kadın tutuklular, gör- dükleri işkencelere ilaveten, cinsel tecavüze uğradıklannı di- Köpeğin Ağzındaki Kol le getirdiler. Birçok mahkûm çok ağır yaralar aldı. Tıpkı Ulu- canlar'da olduğu gibi, cezaevi- nin duvarlan buldozerlerleyıkıl- dı. Bu sırada Veli Saçılık'ın ko- lu koptu. Bu kol daha sonra bir köpeğin ağzında görüldü. Ko- lun araştınlmadan gömüldüğü ve bu yüzden yerine dikilme olasılığının ortadan kalktığı an- laşıldı. Burdur Cezaevi'nde olaniar uydumna mı? Bir gencin kolu kopmadı mı? Kadın tutuklulara tecavüz edilmedi mi? Onlara ağır işkenceler yapılmadı mı? Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün duyarlığını koruduğu- nu ummak istiyorum. Ulucan- lar'da toplu ve kasrtlı bir katliam yaşandığını artık TBMM Araş- hrma Komisyonu da kabul etti. Bu ülkenin cezaevlerinde son yıllarda çok ağır baskılar ve top- lu katliamlar yaşandı. Tam bu olaylar yaşanırken F tipi cezaevleri gündeme geldi. Tutuklu ve mahkûmlar bu kez Burdur 1 dan dayaklar eşliğinde başka cezaevlerine nakledildi- ler. Şimdi bu manzarayı gören birisi, şunu nasıl iddia edebilir: Mahkûmlar kasrtlı olarak olay- lar çıkanyorlar. Bu nasıl kasrtlı o- lay çıkarmaksa, her olaydan sonra birçok mahkûm ağır ya- ralanıyor, kafalan gözleri parça- lanıyor. Toplu halde öldürülü- yorlar. Cezaevi görevlileri ise nasıl saldınya uğramışlarsa bu- runlan bile kanamıyor. F tipi ile ilgili bazı gerçekleri yeniden vurgulamak istiyorum. Çünkü birçok insanın bu konu- lan bilmediği gibi bir izlenim içtndeyim. F ttpi cezaevleri, si- yasi tutuklu ve mahkûmlar için yapılıyor. Neden mi? Terörle Mücadele Yasası'nın (TMY) 16. maddesi, "Buyasa ve buyasa- ya bağlı olan diğer yasalardan mahkûm olaniar, cezalannı bir kişilik ve üç kişilik hücrelerde, haberleşmeden men edilerek çekerier" diyor. Bu kanuna göre bu hücrele- re "teröristler" konacak. Peki bizim yargı sistemimize göre te- rörist kimdir: Terörist; mahke- meler tarafindan TMY uyannca mahkûm edilenler veya terör örgütüne üye olduklan gerek- çesiyle cezalandınlanlar. Resmi rakamlan tam olarak bilmiyo- rum, ancak Adalet Bakanlığı yetkilileriyle yaptığım görüşme- ler sırasında öğrendiklerim şun- lar: Cezaevinde şu anda "terör suçlusu" olarak bulunan yakla- şık 10 bin kişinin 9 bininin her- hangi bir şiddet eylemiyle ikjtsi yok. Bu 9 bin kişi pankart asmak, afiş yapıştırmak, bildiri ve gaze- te dağrtmak ya da "illegal" ör- yargılanıp mahkûm edilmiş. Haklannda herhangi bir şiddet eylemi iddiası yok. Ama kanun onlan, hücreye atılıp "ıslah" edilmesi gereken teröristler ola- rak kabul ediyor. O zaman F tipine de onlar ko- nacak. O çocuklann kimler ol- duğunu biliyorum. Çoğunluğu, 18-25 yaş arası lise ve üniver- site öğrencileri. Hemen her gün önüme onlardan mektuplarge- liyor. öykülerini anlatıyoriar. Kendimi onlann anneleri, baba- lan yerine koyuyorum. Birçoğu- nun çok zeki ve yetenekli ço- cuklar olduğunu mektuplann- dan anlıyorum. Düzgün bir yar- gı sistemi olsa, onlar şimdi he- pimiz gibi normal yaşamlannı süreceklerdi. Okullarını bitire- ceklerdi. Şimdi kocaman adamlar on- lan "adam etmek" adı altında hücreye tıkmaya çalışıyorlar. Ben Adalet Bakanı Sayın Hik- met Sami Türk'ün, yaşanmış onca olaya rağmen nasıl bu sis- tem içinde doğru dürüst bir ce- zaevi kurabileceğine inanması- na şaşıyorum. Siyasi tutuklu ve mahkûmlar hücrelere kapatıt mak yerine şu yasalar değiştf- rilse de; sırf bildiri dağıttığı, pan- kart astığı, duvarlara yazı yaz- dığı için ağır cezalara çarptın- lanlann cezalan hafrfletilip ser- best kalsalar. Burdur'daki köpeğin ağzın- daki gencin kopuk kolu, Türki- ye'dekı cezaevi sistemini çok güzel simgeliyor. Işte o kopuk kol, kurulmak istenen yeni hüc- re tipinin de nemenem bir şey olduğunu gözler önüne seriyor. 16 gözaltı Devleti 3koldan soydular ANKARA / BURSA (Cumhuriyet) - Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçak- - çılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi, Bursa • ve Ankara'da gerçekleştir- dikleri operasyonlarla Ay- bakar Şirketi ve Karakoç Tekstil AŞ'nin devleti yüz- lerce triryon zarara uğrattı- ğı vurgunu ortaya çıkardı. Turgut Karakoç'a ait aıle şirketi ile Ankara'daki Ay- bakar Şirketi'nin hayali ih- racat, kara para ve aldığı ihracatta vergi iadeleriyle 3 koldan haksız kazanç sağladığı belirlendi. Emniyet ekipleri, Bur- sa ve Ankara'da önceki gün düzenledikleri ope- rasyonlarla Bursa ve An- kara'daki şirketlerin büro- lanna yapılan baskında çok sayıda gümrük beyan- namesi, kaşeleri, sahte belgeler ele geçirilirken şirketin bilgisiyar ve dis- ketlerine el konuldu. Soruşturmayı yürüten DGM Savcısı Tatot Şalk, Ankara'da Aybakar Şirke- ti'nın sahibi Hatke Ayba- kar ile şirkette görevlı Ah- met Feyyaz Dülgeroğlu, Aynur Tatar, Cem Taş, Hasan Erkıbçve Fuat Soy- taş'm gözaltına alındığım bildirdi. Karakoç Tekstil AŞ 'nin sahibi Turgut Ka- rakoç ve ailenin bazı üye- leriyle birlikte 16 kişi gö- zaltma alınmış oldu. Şalk, Aybakar ile Karakoç şir- ketlerinin organik bağı ol- duğunu bildirdi. Aybakar Şirketi'nin makine ihracatı yapan bir şirket olarak çalıştığını söyleyen Şalk, "Ancak ib- racaün ash yok. Hayali ih- racat da sayılmaz, tama- men sahte evrak üzerine kuruunuş bir şirket Ma- >; kineci, ancak tekstil ihraç etmeye kalkmış" dedi. Şalk, operasyonun banka- larla ilgili boyutunun da bulunduğunu belirterek bunun Bursa Cumhuriyet Başsavcıhğı'nca incele- neceğini bildirdi. Operasyonun ilk aşa- mada 'Paraşüt operasyo- nu' kadar büyük gözük- mediğini söyleyen Şalk, ancak tahmınlen aşabile- ceğine dikkat çekti. Operasyonda gözaltına alınan 16 kişiden 6'sının Bankkapital'in Bursa şubesinde görevli olduğu bildirildi. Diyarbakır Kongre göstericisine 4 yıl hapis .,. istemi-_^^^ DtYARBAKIR (Cum- huriyet Bürosu) - Başba- kan Bütent Ecevit'ın de ka- tıldığı DSP Diyarbakır U Kongresi'nde "Yaşasın Kürdistan, Biji Serok Apo" sloganlannı atan FaysalÇeKkbilekhakkmda 3 yıl 9 ay hapıs istemiyle dava açüdı. Ecevit'in geç- tiği cadde üzerine 'Zin- danlar boşalsın' yazılı pankart açmak isteyen Serdal Eşin için de takip- sizlık karan verildi. Karar- da, "idama hayır, tutsak- lara özgürlük" sloganlan- mn suç oluşturmadığı vur- gulandı. Diyarbakır Atatürk Spor Salonu'nda 11 Hazi- ran'da Başbakan Bülent Ecevit'in de katıldığı DSP kongresinde Kürtçe slo- gan atanFaysalÇelikbilek (21) hakkmda hazırlanan iddianame tamamlandı. Diyarbakır DGM savcıla- nndan Abdurnıhim Ya- man'ın hazırladığı iddi- anamede, Çelikbılek'in 1998 yılmdan bu yana HADEP Bağlar merkez ıl- çe binasına giderek çeşitli kitap ve dergilerle kendisi- ni siyasal olarak geliştir- meye çalıştığı vurgulandı. Iddianamede, Çelikbi- lek hakkmda TCY'nin 169. maddesi uyannca 3 yıl 9 ay hapis cezası isten- di.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle