Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 TEMMUZ 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA
kultur@cumhuriyet.com.tr 15
zr rock yaparsa
Rock dünyasının 'ters' isimlerininparçalanmnyer aldığı
'PunishingKiss' albümüylefarldı bir repertuvarsunacah
Ute Lemper'ın bu akşamki konseri sûrprizlerie dolu olacak.
CUMHUR CANBAZOGLU
7. Uluslararası Istanbul Caz Festivali'nde
son üç gûn ve sıra Ute Lemper'de. Son on
yıldır Londra, Paris, Milano, New York,
Berlin gibi sanatın başkentlerinde sahne-
lenen müzikallerin, kabarelerin aranan
oyuncusu Ute Lemper'ı tanıyanlar, dinle-
yenler, izleyenleriçin, bu geceki Lütfi Kır-
dar konseri sûrprizlerie (özellikle son al-
bûmü Punishing Kiss'i dinlememişler için)
dolu olacak.
Bu noktada festivalle ilgili bir gözlemi-
mizi aktaralım; 2000 programının önemli
bir bölümü yeni albûmlerinin tanıtımı için
turnede olan sanatçılardan oluşuyor. Güç-
lü isimler albümlerini tanıttıklanndan re-
pertuvarlannda ağırlığı bu yapıtlara veri-
yor. Ancak seyirci, yeni albümle ilgili hiç
bir bilgi toplamadan, sadece eski parçala-
nn yüzü suyu hürmetine gelince, konser-
lerde şova tam anlamıyla 'biünçlT bir ka-
tılım sağlanamıyor.
Şimdi aynı konu Ute Lemper için de ge-
çerli; kabare şarkılannın, Fransız şanson-
lannm, müzikallerin en güçlü yorumcula-
nndan olan genç sanatçı, son albümü Pu-
nishingKiss'de kalkıp rock camiasının ters'
adamlannın parçalanna yer vermiş. Dola-
yısıyla bu gece şanson için gelenleri apay-
n bir repertuvar bekliyor...
Bir söyleşısinde belirttiği gibi, müzik
şirketleriyle hep takışan bu adamlan sürek-
li dinleyip beğenıyormuş ama yoğun prog-
ramdan fırsat bulup bağlantı kuramamış.
Klasik kulvarlan dışında yeni bir şeyler
yapmayı düşünürken Flux FestivaH yönet-
meni David Sefton devreye gırmiş ve ozan-
larla konuşarak Lemper için beste yazma-
lannı sağlamış.
Lemper önce ozanlardan gelecek beste-
lerin ruhunu anlayamamaktan çeldnmiş.
Doğrusu da yıllarca Paris'in bohem yaşan-
tısıyla Berlin'in soğuk atmosferini yansı-
tan parçalarla haşır neşır olduktan sonra
sokaktaki adamı anlatan yapıtlara yûzünü
dönmek riskli bir seçim. Ancak sonra ka-
bare havasının bu yapıtlarda da geçerli ol-
duğuna karar vermiş ve zevkle yorumlamış.
Ozanlara gelince; isimlerin hepsi çok
önemli ve sıradışı. Bu adamlardan beste ala-
bilmek her babayiğidin harcı olmadığından
Lemper'in karizrnasının nerelere kadar var-
dığına iyi bir belge diye de düşünülebilir
repertuvar. Tom W5aHs, albûme iki parça
(The Part You Throw Away ile Purple Ave-
nue) vermiş. Diğer isimler ise Ehis Co*-
teDo (Could't Keep That To Yourself, Pu-
nishing Kiss, Passıonate Fight) Nick Cave
(Little Water Song), The Divine Comedy
(The Case Continues, Split, You Were Me-
ant For Me), PhiBp Glass (Bent fılmi için
yazdığı Streets Of Berlin), Scott VValker
(Lullaby). Aynca ölûmûnûn 50. yılmda
Kurt WeüTı anmak için, onun Üç Kuruş-
luk Opera'da kullanılan Tango Ballad Oflm-
mortai Earning'ini modern bir düzenle-
meyle Tango Ballad adını vererek albüme
koymuş.
Işte bunlann hepsini, tekerteker yorum-
layacak bu akşam Ute Lemper.
Batı basınına yaptığı açıklamalara göre
bu projenin devamı için çahşmalara başla-
mış bile. llcinci albûm için kimlerle işbir-
liği yapmak istediğıni sormuşlar; Björk,
Joni MitchelL Tracy Chapman ve Sting'ın
isimlerini telafruz etmiş.
Konserde Lemper'la çalacak müzisyen-
ler: Bruno Fontaine (müzik yönetmeni, pi-
yano ve tuşlu çalgılar), Dan Cooper (bass
ve flüt), Ben Sher(gitar), Rob Thomas (ke-
man), Todd Turkisher.
'Meydan okuyanKfiJrûr Servisi - 'Punishing Kiss' projesiyle
farklı biryönünü izleyıcılerle paylaşan Ute Lem-
per, bu albümü yapmanın 'meydan okuyan eğ-
lenceti bir koşu' olduğunu belirtıyor. Şarkıcılık
kariyerinde hep kendi kuşağına yakın çağdaş
şarkı sözü yazarlanyla çahşmak ıstediğini vur-
guluyor. Lemper, albümle ilgili görüşlerini şöy-
le anlatıyor:
• Az sayıda, marjinal ortaklıklar gerçekleşti-
ren bir şarkıcıyım, ama ço- _ _ „ „ _ _
şıdığun repertuvanm oldu.
Kabare ve Weimar Cumhu-
riyeti'nin tiyatro dünyası,
Fransız şansonlan, diğer mü-
zikal çahşmalanmda, bu par-
çalan yorumlayışımda kendi-
mi daima çok çağdaş, ger-
çekçi hissettim.
• Bu albümde Ervfc Cos-
teBo, Nkk Cave, The Divine
Comedy, Philip Giass, Tom
Waits ve Scott VValker tara-
findan yazılmış şarkılar, çağ-
daş kabare şarkılan gibi teat-
ral ve tutku yüklü. Hem Lond-
ra South Bank'teki çağdaş kül-
türbaş yönetmeni hem de Flux
Festivali ve Meltdown'ın yö-
netmeni David Sefton, tüm bu sanatçılann bana
şarkı göndermelerini sağladı. Bu projenin gerçek-
leşmesinde onun büyük payı var. The Divine Co-
medy, özellikle Jony Talbot, iki Tom Waits şar-
kısı ve Scott VValker dışında, yaratıcı bir bakışla
şarkılann çoğunu benımle aranje etti.
• The Divine Comedy'nin tüm müzisyenleri
fikir ürettiler ve onlara Londra Tovvnhouse Stüd-
yosu'ndaki itinalı çalışmalan için teşekkür borç-
luyum. Sesi nefesleri kesen, tüylerimi diken di-
ken eden Neü Hannon'la düet yapmak büyük ke-
yifti. Hannon aynı zamanda üç Divine Comedy
şarkısını Joby üe birlikte yazdı.
• Elvis Costello'nun kendi söylediğinde özel
ve teatral biçimde aktardığı şarkılanm dikkatle
aranje etmek gerekti. Bir Costello hayranı ola-
rak şarkılanm kendi dünyamda severek yansıt-
tun. Besteleri ve şiirleri sofıstike ve karmaşık.
Fransız entelektüelleri ve 60'h yıllann şairleri
jfVickCave'in'Little ;
gibi uzlaşmaz, tutkulu ve duygusal sözler yazı-
yor. Tarzı satınst ve yanıltan betimleyici Step-
hen Sondheim gibi. Umanm bu çalışma, onun-
la gerçekleştireceğimiz bir ortaklığın başlangı-
cı olur.
• Nick Cave'in 'LhöeWater Song'u albümün
en nadide parçası. Şarkıyı piyano eşliğinde söy-
lediği demosunu ilk dinlediğimde kelimenin
tam anlamıyla çok etkilendım. Gerçeküstü me-
tın, şarkıyı tam bir sanat
Yeni albümünü çağdaş kabare şarkıları gibi teatral ve tutkuyüklü olarak değerlendiriyor
birkoşu'ma, Weill'ın orijinal kompozısyonunu bozma-
nın aksıne vurguluyor.
• Philip Glass'a, Streets of Berlin'deki katkı-
sı için minnettanm, aynca da şaşkınım. Aslın-
da bu şarkıyı 'Bent' fılmi için yazmıştı, Martin
Sherman'ın oyunundan adapte etti. Mick Jag-
ger travestimsi bir biçimde köhne bir kaba-
rede söyler bu şarkıyı. Şarkıyı, kabare şar-
kısından çok, korkutucu, şiddet çığlık-
lanyla dolu, bugünün Berlin yeralü
dünyasını yansıtan bir biçimde ele
aldıkT ' -
• Jon Jacobs dokuz şarkı ürettı.
Andy Scade ile müzıkal parçala-
nn fırtınalı sulanndan sağ salim
çıkmamıza yardımcı oldu.
• ScottWdker'ınparçaa epik
bir iş. Varoluş tünelinin karan-
lıklannı ifade etmek için çok
farklı bir dil kullanıyor. Ham-
let'teki Oferya gibi zihnin de-
lirtici labirentlerini, Scope J'yi
söylerken vermeye çalıştım.
Scott, talimatlannda çok net-
ti. Gözlerinin ve kulaklannın
yüzde yüz karanlığa, sessiz-
liğe büründüğünü ve yalnız-
ca korkulannın ve zihnin se-
sini hayal et! Işte orada
Scott'ın müziği başlıyor.
Kompozisyonları müziğin
sınırlannı zorluyor.
• Tom Waits hayranıyım.
Öyküleri marjinal kahra-
manlar, kaybedenler ama ya-
şamaya devam edenler, yal-
nızlar ve serseriler hakkında.
Şarkılan bana Fassbinder,
Wim NVenders ve François
Truffaut filmlerini; Serge Ga-
insborough, VVeıll ve Brecht
şarkılanm anımsatıyor.
Onun evrenine kendi-
mi yakm hissediyo-
rum. Hal WîDner'ın
prodüktörlüğünü
yaptığı bu iki şarkı-
yı yapmakla bir düşüm gerçekleşmiş oldu.
Water Song'u albümün
en nadide parçası.
Bir Elvis Costello
hayranı olarak
şarkılannı dünyamda
severek yansıttım. ]
Tom Waits'in evrenine |
kendimi yakın f
hissediyonım. i
Philip Glass'a |
minnettanm. I
melodilerle bezeliydi.
Şarkı 'su aranda' söy-
lendi. Sevgihsi tara-
findan boğulan kadın,
onun öfkesini ve ken-
di yaşamını huzur için-
de seyreder. Böyle uç
bir öyküyü banndırdı-
ğı için bu parçayı söy-
lemeyi daria da sevdim.
Her nota ve her sözcük
hiçliğe uzanan binlerce
metre derinliği içeriyor.
Onun gibi kimse yok,
Nick'in 'kötü tohumla-
nnı' seviyorum.
• The Tango Ballad ya
da Üç Kuruşluk Opera'dan
ölümsüz Kazançlar Baladı, albümdeki tek
Kurt WeiD şarkısı. 2000, doğumunun yü-
züncü, ölümünün 50. yıldönümü. Bu neden-
le Neil Hannon'la düete, gerçekten fantastik
bir Macheat'e albümde
yer veriyorum. Çok
istememe rağmen
Weill'ı hiç çağdaş
bir aranje ile kay-
detmedim. Niha-
yet, Brecht'in sözle-
rini bugünün merakh,
ürkütücü sound'undan
geçirerek yorumlayabilece-
ğim. Şarkı yoğunluğu ve teklifi
bir araya getiriyor. Cehennemsi sert
davul ezgileri Jenny ve Macheath'in dünya-
sını farklı bir biçimde ortaya çıkaracak. Pop
ve tiyatronun aynı potada eridiği bu çalış-
Hafta içinde yeni bir fiimin çekimierine başiayacatctı | Will Smith yeni filminde Muhammed Ali'yi canlandıracak
Depardieu kalp
ameliyatı oldu
. Kültûr Servisi-Fransız aktörGerard De-
pardieu, göğsündeki agnlar nedeniyle git-
tiği Pans Hastanesi'nde by-pass ameliyatı
geçirdi. Ameliyatı yapan doktorGilks Drey-
fiıs, elli bir yaşındaki Depardieu'nün sağ-
lığının iyi olduğunu belırtti. Pazartesi gü-
nü gerçekleştirilen açık kalp ameliyatı altı
saat sürdü. 'Kalp krizi söz konusu olmadı-
ğı için, acil bir ameliyat değildL ancak daha
sonra çıkabilecek konıplikasyorüarı önle-
meyiamacladık' thyen Dreyfijsrsanatçınm
beş gün içinde taburcu edilebileceğini söy-
ledi. 'Vidocq' fılminin çekimlerini yeni bı-
tiren Depardieu, hafta içinde yeni bir filmın
çekimlenne başlayacaktı.
Birçok filmde başrol alan oyuncu, 1990'da
'Cyrano de Bergerac'la 'Cannes Film Fev
tivaüEnlyiFUmÖdülü'nü, 1991'deise'Ye-
şil Kart'la 'Aran Kûre En iyi Aktör Ödû-
İû'nü ahnıştı. Fransız sinemasının en yoğun
çalışan isimlerinden olan Depardieu, büyük
bütçeli televizyon projeleriyle de adından
sıkça söz ettiriyor.
6
Bîr boksör kadar güzel değflsin'
Kültür Senisi - Hem filmleri hem
de albümlen ile büyük başanlara im-
za atan WiD Smith, belki de haya-
tındaki en zor rollerden birine ha-
zırlaruyor. Çünkü genç oyuncu son
filmınde boksör MuhammedAli'yi
canlandıracak.
Her ne kadar Columbia şirketı
kendısine 20 mılyon dolar ve gişe
hasüatından elde edilecek gelirin ve-
rilmesi teklifini sunmuş olsa da
Smith, bu rolü tam sekiz kere red-
detmiş. "Her şeyden önce bu fikir-
den hoşlanıp hoşlanmadığıma ka-
rar verememiştim. Bir de yıllaıthr
film ve albüm arasında koşuştur-
maktan arük yoruhnuş ve tam bu
ara biraz dinlemek istiyordum. Bu
biraz da kader gibi bir şey. Hangi
rolün beni en çok zorlayacağını dü-
şündüğümde aklıma her zaman
Muhammed Ah' geürdi."
Smith'i asıl kandıran ise aslında
MuhammedAli olmuş: "Birgûnte-
lefonum çaldı, karşımda Muham-
med Ali'yi buldum. Eşi Lonnie ile
HrEkte kendi hayabnı oynamamı
özel olarak benden rica etti. Arük
ne diyebilirdim? Hemen ajansımı
aradım."
'AB' adını taşıyacak filmin yönet-
menliğini ise 'Köstebek' fihnini
yapan Michael Mann üstleniyor.
"Köstebek'de Russel Cnnve'u 45
kilo ahnaya ikna eden Mann ger-
çek bir mükemmeliyetçi. Bu yüz-
den Smith'ten de Cassius Clay'in
gençlik günleri andıracak bir vücut
içine girmesini ıstemiş. Smith şim-
diden Ali 'nin eski antrenörü Ange-
k> Dundee ile çahşmaya başlamış.
Smith başta Ali olmak üzere, ai-
lesi, kızı, yakın dostlan ve hatta
hayranlanyla bile konuşuyor. Smith
Ali'yi derinden tanıdıkça ne kadar
farklı bir kişiliği olduğunu fark et-
miş:
"Asimda çokutangaçve kmlgan
bir yapta var. Ama çok neşeü ve
esprili. Bana kendisini oynamanı
için yeteri kadar çekkn ohnadığımı
söylü\x)r ve' Sen bir boksör olacak
kadar güzel değilsin' diyor. Sonra
bana kahkahalarla saı-üryor"
Peki Smith bu kadar zor bir ro-
lün sonucunda eleştirmenlerin 'aa
oklanndan' hiç korkmuyor mu?
"Beni sadece AB'ninsöyledikleriil-
gilendirir. Eğer onuniçin her şey iyi
girrjyse, bu beni tatmin eder. Ken-
dimden eminim. Sûrekli maçbrı-
m,televizyonlarda yapağı söyleşile-
ri izüyorum. Herhalde film bitince
VVill Smith'ten çokAli gibi hissede-
ceğun.''
KEDİ GOZU
VECDt SAİAR
Müziğin Işıkla
Buluştuğu Anlar
Stcağın dayanılmaz boyutlara uiaştığı şu günlerde,
Istanbullular akşamlan Lütfü Kırdar Kongre ve Sara-
yı'ndaya da Cemil Topuzlu AçıkhavaTıyatrosu'nda ne-
fes alma olanağı buluyor. Ne yazık ki, 7. Uluslararası
Istanbul Caz Festivali de geride kalacak yann akşam-
ki konserlerle. Bu yıl Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın
düzenlediğı festıvaller, gerçek bırşölen nitelığınde ıdi.
Tiyatro Festivali'nin hemen ardından başlayan Ulus-
lararası Istanbul Müzik Festivali'ni Caz Festivali ızle-
di.
3. yıtına gençyönetmen Ahmet Erenti'yle gırenMiK"
zik Festivali, farklı müzik türlennı dengeli bir biçimde
kapsayan programı ile son yıllann en iyi festivallerin-
den biri idi. The.King's Consort'dan Kronos Dört-
lûsü ve Burhai Öcala, Piano Circus'dan Kiri Te Ka-
navva'ya uzanan programın benım için en heyecan
verici anları Michael Nyman ve Philip Glass konser-
leri idı hiç kuşkusuz.
Bu başanda Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın Ge-
nel Müdüru Melih Fereli'nin de büyük rolü var. Bıryan-
dan Vakfın genel polıtıkasıyla ilgilenır, idarı ve mali so-
runlarla boğuşurken, festivailerin yönetmenleri ile son
derece uyumlu bir çalışma gerçekleştırıyor. Derin mü-
zik kültürü ile, zengin yöneticilik deneyiminin bileşke-
sinden gerçek bir sanat yöneticisi profilı ortaya koyan
Fereli'yi ve Vakıf Başkanı Şakir Eczactbaşı nı ne ka-
dar kutlasak az. özellikle, festivalleri genç yönetmen-
lere emanet ettıkleri için.
Caz Festivali'nin başından bu yana yönetmenliğini
yapan Görgün Taner, kendisi ile yanşan bir yönetmen.
Caz Festivali'nin her yıl biraz daha yükselen profilı ve
Avrupa Caz Festivalleri Birliği Başkanlığı'na seçilme-
si bunun en güzel kanrtı. Bu yıl, Buena Vista Social
Club'un coşkulu konseri ile başlayan festıvalde kedi
kulunuzu en çok mutlu eden üç konserden söz etmek
istiyorum.
Oncelikle, Ryuichi Sakamoto...Yaşayan en önem-
li bestecılerden bırı olan- en azından benım için böy-
le- Sakamoto, inanılmaz güzellikte bir dinletı sundu
Lütfü Kırdar salonundaki az sayıda dınleyıcıye (bazen
bizim izleyicıleri anlamakta güçlük çekiyorum) müt-
hiş keyifli anlar yaşattı. Müziğin ışıkia buluştuğu anlar
diyetanımlayabılirim bunu. Çünkü, Sakamoto yalnız-
ca büyük bir besteci ve icracı değil, aynı zamanda bü-
yük birtasanmcı. Sahnede kullandığı ışık düzeni, gör-
düğüm en yaratıcı ışık çalışmalanndan biriydi. Hem de,
son derece az elemanla ve hiç renk kullanmadan ya-
pılan birtasanm. Sakamoto, tıpkı film müziklerinde yap-
tığı gibi, sahne üzennde de inanılmaz bir dramatik - - -
nlim yaratmayı başanyor. Işık, bir yardımcı oge oımaK-
tan çıkıyor, baş rollerden birini üstleniyor. Sakamc-
to'nun parçalannı dinlerken, müzikte evrensellik- ulu-
sallık teması üzerinde düşünmek zorunda kalıyorsu-
nuz. Bir keman, bir çello ve bir vokalistle (Moğol sa-
natçı Sharyn Cimedtseye'nin inanılmaz sesini 'kul-
lanmak' yerine, bu sesi tüm yalınlığı ile sergilemeyi se-
çiyor Sakamoto) çıktığı yolculukta bizleri arkasından
nefes nefese sürüklüyor.
Japonya gibi son derece zengin bir ulusal kültüre
sahip bir ülkeden gelen sanatçının yaptığı müziğe
'ulusal' yaftasını yapıştınp, bir çekmeceye koymak
mümkün değil. Ama, Japon kültürünün bu müzik üs-
tündekı etkisıni deyadsıyamazsınız. Bana kalırsa, Sa-
kamoto'nun müziği, tüm ınsanlığın müzik kültürünün
mirasçısı olarak kabul edılebılır ancak. Ve tüm büyük
sanatçılar gibi, klışelerle tanımlanmaya gelmez...
Festıval'de ilk kez izlediğımız Andreas Vollenwe-
ider'ın, farklı tadları buluşturan, 'Cosmopoly Pro-
y'ecrinin, kuşkusuz yaratıcılık açısından Sakamoto ile
baş etmesi mümkün değildi; VoHenvveider, Djivan
Gasparyan ve Burhan Oçal gibi yerel değerleri çok
iyi değerlendiren bir sentez arayışı içinde. Özal'ın
uluslararası boyutataşıdığı darbukası ve Gasparyan'ın
Ermeni müziğinin zengin renklerini ve duyariığını ser-
gileyen düdük'ünden ustaca yarartanan Vollenwe-
ider'ın çalışması, etnik müzikten evrensel caza ulaş-
manın pekâlâ mümkün olduğunu kanıtlayan, farklı kül-
türel öğelerin yan yana gelmesi ile oluşan bir mozaik-
ti.
Fazıl Say - Kudsi Erguner ikilisinin bir kontrbas ye
bir de perküsyon desteğı ile oluşturduklan dörtlünün
verdiği konser, Festivalın bir başkatepe noktastnı oluş-
turuyordu. Birbirine böylesine uzak iki enstrümanı, pi-
yano ve ney'i neşeli birdialog içinde buluşturmayı ba-
şarmıştı iki sanatçı. Yaptıklan müzik, ulusallıktan ev-
rensele ulaşan yolu aydınlatıyor hiç kuşkusuz. Fazıl'ı,
satt dahi bir yorumcu olarak selamlamanın yetersizli-
ğini bir kez daha kanıtjryor bu konser. Onun giderek
öneçıkan yanının besteciliği olduğunu düşünüyorum.
Müziğimizi evrensel bir platforma taşıyan sanatçı-
lann başansınatanık olmak kedileri nasıl mutlu ediyor
anlatamam. Kendi gözlerinizle görmek istiyorsanız,
bu gece Açıkhava'da buluşalım. Yıldız Ibrahimova,
Okay Temiz ve Burhan öçal'la birlikte....
Richard Rogerş'a Pnemium
fenperiale ödülü venMI
• LONDRA (AFP) - tngiliz mimar Richard
Rogers, sanatın Nobel'i olarak anılan 'Premium
Impenale Ödülü'nü alan beş kişiden biri oldu. 60
yaşındaki Rogers bugüne değin, Paris'teki
Pompidou, Londra'daki Millenium Dome gibi
önemli modernist yapılann miman olarak
bilınıyor. Doksan bin poundluk (144 bin dolar)
ödül, Rogers'ın yanı sıra resimde Ellsworth Kelly,
fihn ve sahne müziği alanında Stephan
Sonheim'a verildi.
BUGÜN
• DARPHANE-f AMİRANE'de
'Yaz Etkinlikleri' çerçevesinde saat 11.00 ve
13.00'te Ekrem Akurgal'ın biyografi dizisi, saat
17.00'de ise Moe Joe'nun Blues konseri
izlenebilir/5/5 50 82)
İS1MIBUL CAZ FESTtVAÜ-NDE BUGÜN
• CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA
, TtYATROSU'nda saat 21 OO'de Yüdız İbrahimova,
Okaj Temiz ve İvt) Papasov , Burhan ÖçaTs --^_
Medhroni/ks konseri izlenebilir.(295 31 33)
• LirTFİ KIRDAR KONGRE VE SERGİ
SARAYI'nda saat 19.00'da UteLemper'iın
'Punishing Kiss' adlı konsen gerçekleşecek.
(293 31 33)
• ROXY'de saat 23.00'te Tim Hagans'ın
'Animation/ Imagination' konseri izlenebilir.
(293 31 33)
• BABYLON'da saat 23.00'te LTJ Bukem ın
'Progression Sessions' konseri gerçekleşecek.
(292 73 68)