19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2000 CUMA 14 KULTUR [email protected] Bryan Ferry Açıkhava'da coşturdu, Japon besteciyi ise az sayıda izleyici dinledi 'IçimdebiııletveSakamotovar' ISTANIUL 7.ULÜSLARARASI » M M T ÎSTANBUL VAKFI CAZ FESTİVALİ • Bryan Ferry, basın toplan- nsı yapmadı. Sadece yabancı te- levızyonlara konuşan Ferry, CNN Tûrk'le yaptığı röportaj- dan sonra "BenonugerçekCNN zannermiştim'" dedı. • 13 kişüik kalabalık bir ekip- le sahneye çıkan Ferry, şarkı- lan kadar yaptığı gösterilerle de izleyenleri etkiledi. özel ışıkların müzikle uyumu sahne- de bir resim etkisi yarattı. • Sahnenin sağında yer alan 'Ferry'nin Melekleri' müzis- yen kıziar, Ferry kadar ilgi çek- ti. Özellikle arpçı JuliaThorn- ton ve kemancı Lucy VVflkms'in bir ara sörf yapar gibı dans et- melen izleyiciyi de heyecan- landırdı. • 1999 yıhnda çıkardığı l As TimesGoes By' albümü ile 30'lu yıllann klasiklerine yer veren Ferry, beklenilenin tersine ya- vaş şarkılar kadar hareketli ve dans ettiren parçalara da yer verdi. • Festival yetkililerinin 'Ar- ök dans edebflirsiniz' izni ile bir anda sahnenin önündeki boşluk doldu.Ferry danseden izleyicılere elini uzatmca ona değmek isteyenler birbirinin üstüne çıktı. • Lou Reed'in tersine bilinen parçalanna da yer veren ve sal- lana sallana şarkı söyleyen Ferry'ye birçok parçada bütün salon eşlik ettı. • DannyDeVTto benzen trom- petçi Enrico Tomasso'nun ağır adımlarla sahnenin bir ucun- dan gelip, kendi bölümûnü ça- lıp diğer ucundan sahneyi terk etmesi herkesi güldürdü. • Uzakdoğulu besteci ve kompozitör Ryuichi Sakamo- to'nun konserden önce yaptığı basın toplantısına Moğol şarkı- cı Sharyn Chimedtseye, viyo- lonselcı Jaques Morelenbaum ve kemancı Sonia Slaro de ka- tıldı. • Daha önceki konserleri In- ternet aracıhğıyla büfün dünya- da, 80 ayn ülkeden izlenebilen Sakamoto, bu kez ekonomik durumdan ötûrü konserlerini tntemet aracıhğıyla yayımla- yamıyor. • Japonca'dan ve Moğol- ca'dan Türkçe'ye, Türkçe bil- meyen Rus, Italyan, Ingilız ga- zeteciler içinse Türkçe'denln- gilizceye çeviri yapıldı. 'Ulus- lar ve düleraras' basın toplan- tısuıda, Brezilyalı viyolonsel- cı Jaques Morelenbaum daya- namayıp "Şu anda burada ne- redeyse bütün dünya dilleri ko- nuşuluyor. Ama herkes birbiri- ni anhyor. Çünkü ortak diümiz ashnda müzik" dedi. • Sakamoto alçakgönüllü bir biçimde, sorulan sakin ve sıcak bir yaklaşımla yanıtladı. • Dünyada gittikçe yayılan küreselleşmenin mûziği nasıl etkilediği sorusuna, "Küresel- leşme. toplumlann yerel tica- retini tam anlamryla mahvedi- yor. Ama müzikal açıdan ba- karsak, bence bu küresefleşme değfl, Oetişündir. Ben insaniarm birbirleri arasındaki farklann tadına varmaya çahşryorvebu- nu müziğimeyansıtryorum. Mü- zik,aranuzdakurduğumuzUe- tişim vefarkhhklanmızdan zevk aknamızdır" biçiminde yanıt- ladı. • Sakamoto, dünyada artık her şeyin olduğu gibi, sanatla- 1 rJL üzik, aramızda kurduğumuz iletişimden zevk almamızdır. Bence önemli olan, insanlann aralanndaki farklılıklan ortaya çıkarmak. Içimde barındırdığım bir çok kapıyla yapıtlanmı yaratıyorum.' nn da birbiri içine geçtiğıru vur- guladı:"Dünyayı ikiye böbeniz Doğu ve BaO artık birbirinin aynısı gibL Sanki ortada bir ay- na ve berkes birbirine balayor. Bence önemli olan, insanlann aralanndaki farkhhklan orta- ya çıkarmak.'' • Sakamoto, şarkıcı Chımedt- seye'yi geleneksel bir Moğol tö- reninde şarkı söylerken keşfet- miş. Chimedtseye 'Iife' opera- sı projesinde yer almaktan çok memnun olduğunu belirtti: "Bu çataşma ile ekolojik proMemle- re dikkat çekmeye çahşryoruz. Ama benim için en büyük onur, Sakamoto'nun kendi gelenek- sel şarkdanmı söylememi iste- mesiydi. Çünkü Moğolistan'da rapten pop'a kadar birçok mü- zik rürü var ama ben gelenek- sel müziksöylemeyi dahaçokse- vryorum." • Lütfı Kırdar'da gerçekleşen konserde Sakamoto önce samp- lelar, pikaplar, CD-çalarlar ara- cıhğıyla diz üstü bilgisayarla yarattığı 'elektronik müzik ev- reni'ni izleyiciye sundu. • Salonun yandan fazlası boştu. Bu yanm saatlik DJ gös- terisinden sonra izleyicilerin yansı da salonu terk etti. • Şarküan Moğolca söyleyen ve aradaki konuşmalan Japon- ca yapan rengârenk geleneksel kıyafetli Chimedtseye, Saka- moto'nun "Japonca,Türkçeve Moğolca birbirine çok benzi- yor ve aynı kökenden geliyor. Ben de Sharyn'ı buraya getire- rekonugostermeyianıaçhdmr teorisini kanıtlamaya çalışıyor- du. • Chimedtseye'nin solo gös- terisinden sonra Sakamoto, iki farklı piyano kullandı. • Piyanoyla çaldığı son albü- mü BTTB'den bestelerini ses- lendıren Sakamoto, bu albüm için 3 yaşından beri hazırlandı- ğını vurguluyor: "Piyano be- nim hayatumn ve bedenimin bir kısmL Bana bir kedi ya da köpekten bile yakın, çünkü on- lar bir giin ölecekler. Ama pi- yano hep yanımda kalacak. BTTB'yi yapmamın tek nede- ni de bu piyano aşkun." • Bir ara dört-beş kez çalan ve nedense açılmayan cep te- lefonu, sahnedekileri ve izleyi- cileri çileden çıkardı. Bunu baş- ka telefonlar izleyince, sahne- yi terk edecek gözüyle bakılan Sakamoto, sadece arkadaşlan- na gülümsemekle yetindi. • Almadovar, Bertohıcd gi- bi yönetmenlerin filmlerine yaptığı bestelerden örnekler su- nan Sakamoto, içinde birçok kapının banndığını söylüyon "Mesela bir film müziği asün- da yanyanya yönetmenin desa- yıhr. Çünkü onun istediği gibi şekillendirmek zorundayım. Kendim içinyapnğun besteler- de ise her şey bana ait tstediğim uçtan uca atlayabilirim. Bu yüz- den film müziklerimin, kendi bestelerime göre daha kolayiçi- ne girüebilir ve duygusal oldu- ğuna inamyonım. Ama sonuç- ta her ikisini de ben yapryorum. Bunun nedeni de içimde bin- lerce SakamotobarmdmyoroJ- mam. Bazen bir kapıaçıbyor ve bir tane Sakamoto çıkryor. Ba- zense bütün kapüanmı açıp or- taya biryaprtçıkarryorum. Tıp- kı'Lıfe'ta olduğu gibl" • Yanında getirdiği özel ışık sistemi ile her çaldığı parça için özel bir ışık düzeni tasarlayan Sakamoto'yu siyah-beyaz bir film izler gibi dinledik. • Tiyatro, sinema, müzik ve görsel sanatlan ayn ayn dü- şünmek gerektiğini belirten Sa- kamoto, sahnede bu kadar çok ışık oyunu kullanılmasının mü- ziğini geri plana itmediği görü- şünde: "Sahnede kullandığun görsel malzemeler belki birbi- ri ile uyunılu ama her biri izle- yicide başka birduygu ve his ya- ratıyor. Bu yüzden müziğüni dmlerkenonlarmyaratbğı etki- yidehtssetmekbenim için önem- ü. Bu noktada en zor olam, seç- tiğin müziğe uyacak bir gör- selük yaratabilmek." • Sakamoto, kendısini dinle- yen 'muthı azmtak'ın isteği üze- rine iki kez sahneye çağnldı. Konser sonunda herkes 'müzi- ğin su damlasuun safhgma eriş- tigine' inanıyordu. Cep telefonuna gayda eşlıği Armstrong'u anma gecesinde Trumpet Summit Band ve Payton coşturdu • Sahnedeki sıcak ve sempatik tavır- lan, renklı yeleğiyle dikkat çeken And- reasVoflenweidergeçmiştenbu- güne müziğinde yarattığı evren- sel açılımı ortaya koyduğu kon- senne, "Arayıbu kadar uzun tut- ruğumiçinafonızasığuııyonun'' diyerek başladı. llk parçada arpı kanun gibi çalan müzisyen, arp ve santurun yanı sıra ilginç vokal- ler de yaptı. • Aydan ilham alarak besteler yaptığını söyleyen Vollenweider, yanm ayh bir açık hava gecesin- de Uzakdoğu kemençesi erhunun ya- nı sıra org çalan Çinli zarif bayan XI- ajoöng VV'ang, elektronik gayda ve di- ğer üflemelilerle Joe McHıigh ve ba- teriden tefe pek çok vurmalı alet çalan \Valter Kaiser'den oluşan ekibiyle bu parçalardan örnekler sundu. • Joe McHugh cep telefonu çalan bir seyirciye gaydasıyla eşlik etti. • Vollenweıder. BurhaoÖçal'la, Is- viçre'de komşu olduklannı söyledi. Öçal önce darbukasıyla, sonra elektro sazıyla müzisyenlere eşlik ederek ka- labalığı coşturdu. • îçli çahşıyla seyirciyi hüzûnlendi- ren Djivan Gasparyan Ermeni ulusal çalgısı düdükle Vollenweider'a eşlik etti ve bir şarkı söyledi. • Üci kez bis yapan efctp, etnik ezgi- leri banndıran bir dünya müziği kan- şımı sundu. Aletlenyle FareB Köyün Kavafcıa'nın ardından gider gibi Gas- paryan'uı peşine takılarak eğlenceli bir şov sergiledi. • Louis Armstrongu anma gecesin- de ilk olarak Finlandiyalı grup The Poppooçıkö. • Armstrong'un yolunda ilerleyen bir trompetçi olarak adlandınlan Nicho- las Payton'la konserden önce kısa bir söyleşi yaptık: • Müziğimi ancak dinleyenlerle pay- laşabildiğimde mutlu olabilir ve yap- tığundan zevk alabıhrim. • Dört yaşımdan beri çaldığım trom- petle aramda doğal bir iletişim var. • MitesDavis'in üzerimde büyük et- kisi oldu. O olmasaydı bu işe başlamaz- dun. \^nton Marsaüs beni pek çok önemli caz müzisyeniyle tanışürdı. • Armstrong'dan bugüne çok şey değişti ama şimdi de çok yetenekli bir- çok müzisyen New Orleans gelenegi- ni sürdürüyor. • Armstrong'la tanışma şan- sım olmadı ama müziğiyle kop- maz bir bağım var. • Mingus gecesi gibi Louis Armstrong gecesi de fazla ilgi görmedi. Gerçek cazın yer aldı- ğı anma geceleri diğer konser- lere göre oldukça sönük geçti. • On bir kışilüc ekibiyle çıkan, daha iyi birperformans beklenen Payton'uı ardmdan sahneye, ge- cenin trompet aslan olarak John Faddis, Lew Soloff. Randy Brec- ker ve TreO Stafford çıktı. • John Faddis seyirciye 'mer- haba" dedikten sonra kâğıttan 'Şem- sipaşa pasajmda sesi büzöşeskeJer' te- kerlemesini okumaya çaiışarak gül- dürdü. • Trumpet Summit Band'ın iki be- yaz -iki siyah trompetçisi, konserin so- nunda Payton'ı da alarak mükemmel bir şov gerçekleştirdi. Fazıl Say, 'Jazz Quartet 'in birçok renk deneyişini içerdiğini belirtiyor 'Esprisi caz olan yeni bir müzik yapıyoruz' tkiti, bu ilginç projeyi albüm yapmayı düşünüyor. Fazd Say ve Kudsi Erguner, konserden önce 'Jazz Ouartet' projesının diğer elemanlan Em- rah Kotan ve VoJkan Orhon'la birlikte basın top- lantısı düzenlediler. Erguner, grubun oluşumu- nu şöyle anlattı: Fazıl, Türkiye'nin hakikaten if- tihar edeceği, klasik Batı müziği konusunda Tür- kiye'de birçok sanatçımızın hayal ettiği bir nok- taya gebniş bir sanatçı. Her zaman hayranlıkla izledim. Birlikte bir şeyler yapmaya karar ver- diğimizde, bunun caz çatısı altında toplanması en mantıklısıydı. • Erguner, bu projenin, turne başanya ulaşır- sa albüme dönüşeceğini belirtti. Say ise kesin- likle bir albüm yapılmasından yana. a Bu sade- ce ney ve piyano bûluşması değfl. Aynı zamanda aohmcı çağdaş fildıier de var grupta. Önceki gün MontreiK Caz FestivaK'ndeçaldık. Biraz k>- sa birsüreydi o. Kudsi'nin 10-15 neji üstüste ka>'- detme gibi bir ney korosu projesi var. Canlı kon- serde yapamadıgımıy şeyi ka\ ıtta gerçekleştire- biliriz. KÖnserde çalmakbize >etmiyor. Daha faz- la fikir sürekli üretiliyor. Bu proje hakikaten en- teresan. Ozünde ney ve piyano olsa da bu onun ötesinde, dört solistin yer aldığı bir çahşma. Ney- le vibrafonun bütünİeştiği, kontrbasın arşeyle çaldığı, piyanonun da tuşlaruun değil tellerinin kullanıkuğı bir çokrenk deneyişi ve orkestrasyo- nu bu." • Erguner de, ney ve piyanonun Türkiye'de bel- li kultürlerin sembolleşmiş enstrümanlan oldu- ğu için Fazıl Say'la bir araya gelmelerinin üze- nne gıdıldığinı belırterek "FakatEmrahbateri. %ibrafon çalıyor. Volkan kontrbasla kaühyor. Fa- zıl piyanoda çok orijinaL, yeni renkler anyor ve buhıyor. Sadeceney, piyano konseri değfl. Reper- tuvarunızda Fazıl'm besteleri ve benim iki üç ta- ne kendiönerdiğim melodOervar.Ozgfin bir mö- zik" dedı. • 'Bardiscoses' başlıklı parçanın konusunun, besteyi doğurduğuna ve geliştirdiğine değinen Say, parçayı 'bar, ney ve piyanonun absürd bir drvaloğu" olarak tanımladı. "Ashnda, Kudsi'yle benim doğaçlama bir diyaioğumuz olayuı tama- mı. Disco bölümünde grubun kendisi bir DJ ola- rak çalışıyor; müziği sürekB değiştiriyor. Bfldiği- miz disco müzikJeri tekno hariç, çünkü akustik aletlerfc elektronik müzikleri yapmamız müm- kündeğiL'" (îzlenimler: AYŞE KÖKSAL, RAYAN YİR- MÎBEŞ, fotoğraflar: KADERTUĞLA, SENEM ÖZTÜRK, NEZAHAT EKMEKÇÎ) YAZI ODASI SELİM tLERİ Fotoğrafın Ardında Ibrahim Çallı kitabında (Yapı Kredi Yayınlan) bir fotoğraf var. Beş altı yıldır gider gelir bu fotoğrafa bakanm: Herhalde Ankara. Ankara'da bir salon. Tahtı an- dınr, yaldıztı bir koltuk. llk o dikkatimi çeker. Gerçi fotoğraf siyah-beyazdır, yine de yaldız hissedilir. Tah- tı andınr koltuk, süslü, büyük bir örtüyle örtülmüş yükselti üstünde, duvara dayalı durmaktadır. önde, bize göre sağda, hayli büyük bir tablo, gö- remediğimiz bir yere dayalı. Tabloda Ismet Inönü deminki yaldızlı koltuğa oturmuş, ellerini kottuğun kenarlanna koymuş, yüzünde adamakıllı ciddi ifa- de. Takım elbiseli, kravatlı, ceketinin üst cebinden üçgen mendil ucu çıkıyor. Fotoğrafın bize göre solunda Ismet Paşa'nın kendisi; resmine bakarak hafiften gülümsüyor. Tab- loyu mu beğenmiş? Yüzündeki ifadeden kavra- mak olasjz. Belki de tablodaki o ciddi duruşundan gönençli. Ismet Paşa yine koyu renk takım elbise- li, kravatlı. Elleri iki yanında, özgür. O zamanın cumhurbaşkanının yanında biri orta yaşlı, ötekisi daha genç, iki adam. Ikisi de papyon boyunbağı takmışlar. Ikisinin de kruvaze ceketleri handiyse birörnek. Ellerini önlerinde kavuştunrıuş- lar. Omuzlar azıcık kısılmış. Sanki biraz Öne eğil- mişler. Saygılı, ürkek, tedirgin... Yaşlıca olanı Fey- haman Duran, genç görüneni Ayetullah Sümer. Cumhurbaşkanı ve ressamlar, Çallı'nın Ismet Inö- nü resmine bakıyortar. Fotoğraf, ışte hepsi bu. Hepsi bu da, ikide birde fotoğrafa dalıp gidişle- rim niye? Kitabın aynı sayfasında, fotoğrafın hemen üstün- de bir fotoğraf daha van Ibrahim Çallı aynı resme çalışırken, elinde fırçalar, öteki elinde palet. Hayır, bu fotoğraf hiçbir zaman ilgimi çekmedi. llk fotoğraftansa tuhaf bir küskünlük geçer. Fey- haman Duran'la Ayetullah Sümer gibi iki büyük, us- ta, yetkin ressamın -deyiş yerindeyse- öyle elpen- çe divan duruşlan kalbimi yorar. Ismet Paşa dim- diktir, onlar, dedim ya, biraz öne eğik. Ismet Paşa güvenli durmakta, ressamlanmız fazladan saygı- lı... Benim de öyle bir iki fotoğrafım var. Bir başka cumhurbaşkanı, bir başbakan, bir cumhurbaşka- nı eşi, Ankara'da bir kabulde, hepsinde ben de va- nm. Başbakanın elini sıkıyorum, cumhurbaşkanı eşi oturmuş, ben ayaktayım, vb. Bu fotoğraflara bak- tıkça ateş basar. Fotoğrafta birlikte göründüğüm kişiterin edebi- yatla, romandı, öyküydü, şiirdi... hiçbiriyle en kü- çük bir ilintileri olmadığını bilirim. Ödüldü, törendi, bu gelgeç karşılaşmalarda beni mutlu edecek ya da onurlandıracak hiçbir şey de olmamıştır. Fakat gitmek zorunda kalmışımdır. Ve sanki çok onur du- yuyormuşumcasına ifadeler takınmışımdır... Ibrahim Çallı çok sevdiğim bir ressamdır. Inönü resmini yaparken hangi duyumsayışlardı sanatına yön veren? Bu soy resimler yapmış usta bir res- samla uzun uzadıya söyleşmek isterdim. Çallı'nın imzasını taşıyan portrelerde kadınlar, erkekler hep iç dünyalanna açılıyor gibidirier. Yine Çallı'nın im- zasını taşıyan Inönü portresi, ayakta duran Inönü, yaldızlı koltukta oturan Inönü, her üçü de dikkatle bize bakmaktadıriar. Bana çok düşündürücü geli- yor... Çallı'nın inanılmaz güzellikte 'manolya' resimle- ri var. Vazolardaki bu manolyalar bana Istanbul'un birzamanki hülyalı yazlannı çağnştınr. Bahçeler, de- niz kıyılan, manolya ağaçlan... Yaz günlerinin serin ev içleri, taşlıklar, gölgelikler... Resimlerin manol- yalan içimdeki derin sıkıntıya iyi gelir. _ Ibrahim Çallı kitabını hazırlayan Kaya Özsezgin'in yazısından öğrendiğimize göre, ressam son döne- minde Istanbul'un resımlerini, Cihangir'den Üskü- dar'ı, Küçüksu'yu, Istinye'yi tuvaline geçirmiştir. Kaya Özsezgin ekliyor "Şakayıklar, kavun, ûzüm, incirterin yer aldığı kompozisyonlar, özellikle de kendi paletine uyar- ladığı manolyalar, sık sık işlemekten hoşlandığı ko- nulardır." Manolyalarda ben hep unvansız bir dünyayi ya- kalanm. Takvimde tz Bırakan: "Bir akşam beraberce balkondan bal rengi ayın gökte yükselişini seyrediyonardı. Her taraftan man- dolin ve gitar seslerigeliyordu." Byron'un Son Aş- kı Teresa, Tarihte Güzel Kadınlar, Tarih Dünyası Neşriyatı, 1953. The Guandian'dan Sunal'a övgû • LONDR\ (AA) - Ingiltere'nin saygın gazetelerinden The Guardian, ölen ünlülerin ardından köşesi 'Obituaries'i, geçen hafta ölen sinema sanatçısı Kemal Sunal'a ayırdı. 'Halkının düşlerini dile getiren sanatçı' olarak tanıtılan Sunal hakkında 'Anadolu'daki geniş kitlelerin düşlerini ve umutlannı ortaya koyarak ünlenmişti' denildi. Sanatçınuı otuz yıllık sanat kariyerinden söz edilen yazıda, Sunal'ı Sunal yapanın, suadan Türk köylüsünün sorunlannı dile getirmek olduğuna işaret edildi. R Ü L T Ü R ÇÎZİK K A M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle