Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13ŞUBAT2000PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 9
Afyev,
Demireldedi
• BAKC(AA)-
Azerbaycan
Cumhurbaşkanı Haydar
AJiyev, "Süleyman
Oemirel, sadece
Türkiye'ye değil, bize de
lazımdır; Kafkasya'ya,
Türk dünyasına lazımdır;
dünyanın bügünkü
siyasetine lazımdır" dedi.
AJiyev, Bakû Devlet
Üniversitesi'nin
kuruluşunun 80. yılı
dolayısıyla kabui ettiği
üniversite rektörlerine,
"Mayıs ayında Türkiye'de
cumhurbaşkanlığı
seçimleri olacağını
biliyorum. Bız, dostumuz,
kardeşimız Süleyman
Demirerın bir dönem
daha cumhurbaşkanlığı
yapmasını istiyonız" diye
konuştu.
Doçente
sahteciUk
iddiası
• ANKARA(AA)-
Muğla Üniversitesi
Rektörlüğü. profesörlük
kadrosuna atanmak için
yaptığı başvuru sırasında
hazırladığı belgelerde ve
yayın listesınde gösterdiği
çahşmalarda gerçeğe
aykın ve sahte belgeler
verdiği, bir başkasımn
bilimsel eserini veya
çahşmasıran tütnünü veya
bir kısmını kaynak
belirtmeden kendi
eseriymiş gibi gösterdiği
iddiasıyla Doç. Dr. Ali
Erbaş hakkında açöğı
soruşturmayı tamamladı.
Soruşturma sonucu
rektörlük, Doç. Dr.
Eıbaş'ın 'üniversite
oğretim mesleğinden
çıkarma' cezası ile
cezalandınlmasını YÖK'e
teklifetti.
TehHke saçan
yerter
• İSTANBUL (ANKA) -
Türk lnfeksiyon Vakfı
Danışman Doktorlanndan
Atahan Çağatay, metal ve
kâğıt paralarda biriken
mikroplann başta hepatit
B, hepatit C ve verem
olmak üzere pek çok
hastalığa yol açtığı
uyansında bulundu. Metal
paralarda biriken
mikroplann daha çok
sorun olduğuna dikkat
çeken Çağatay, paralar
üzerinde aynca, gribal
enfeksiyon virüsleri, E.
Coli, Şi'gella gibi tehlikeli
bakterilerin yanı sıra
toprakta yaşayan
bakterilerin dahi
bulunduğunu bildirdi.
Çağatay, paralann yanı
sıra kapı kollan,
otobüslerin tutacaklan
gibi ortak kullanım
maddelerinin de benzeri
hastalıklar için risk taşıyan
alanlar olduğunu sözlerine
ekledi.
PTT el koyuyor
• ANKARA(AA)-
PTT'nin bu yılki yatınm
programında yer alan
karma gönderi sistemi
(hiybrid maıl), özellikle
çok sayıda fatura
göndermesi gereken
kuruluşlara büyük
kolayhk getirecek. Fatura
gönderen kurumlann
kurulacak merkezlere
modem vasıtasıyla
ileteceği faturalar, yüksek
hızlı yazıcılarda kâğıda
dökülüp mekanik ortamda
katlanarak zarflanacak.
Faturalar, daha sonra,
posta kodlanna veya
gidecekleri şehirlere göre
aynlarak dağıtıma hazır
hale getirilecek. PTT'nin,
yabancı şirketlerle ortaklık
kurmak suretiyle
uygulayacağı sistem,
faturalann vatandaşın
eline geç ulaşmasuu
önleyecek, bu
geciîcmelerden dolayı
vatandaşlann 'gecikme
cezası' ödemesinin önüne
geçilecek. Yanılma oranını
en aza indirecek sistemle,
PTT'nin pazar payı ve
kânnın da arttınlrnası
hedefleniyor.
Nükleer Santralları savunanların
gerekçeleri birer birer çürütülüyor
enerjide kirlipolitikalarİhaleyi kazanacak şirketlere öneri
Gelin biz bu işi devletin, dolayısıyla da halkın sırtına yıkmayalım.
Nükleer santralı (ceremesine katlanın), siz yapın. Hatta
istiyorsanız, gidin Akkuyu'ya kurun. Ama, işte, bir koşulla: Siz
yapın, siz sigortalayın, siz işletin. Para kazanın.
Olası zararları siz karşılayın
Turizm gelirlerimizde, psikolojik sebeplerle azalma olursa farkı
siz karşılayın. Kaza olursa, zaranmızı karşılamayı taahhüt edin.
Size "talep güvencesi" veremeyiz. Ancak ucuza verirseniz
elektriği sizden alınz. Nükleer atıklara da kanşmayız.
Prof. Pr. TOLGA YARMAN
Gündemdeki "nükleer santral ihale" süreci;
görebilecek gözler açısından, Türkiye'deki
siyasi tezgâh mekanizmasına ilişkin çok
ilginç ipuçlannı ele vermiştir. Bir defa,
unsurlan içerde olsun dışarda olsun, nükleer
lobi bünyesindeki baskı gruplannın siyaset
dünyasındaki uzantılan, artık oldukça iyi
anlaşılmaktadır. Dile getirilen "milMknıiş",
"çağ atiamakmış". "nükleer teknolojiynıiş7
',
"atom bombasrynus.",
"uranyum ve toryuın
gİ7İlimi7mi<" "enerji
rûketünimiz dünya
ortalamasının altındaymış,",
"yoksa, karanfakta
kahnırmış" türünden
gerekçelerin tümü numara.
Çoğunlukla gayri samimi ve
bayağı ustaca "öıtûlü bir
sıyasetin" (saf ayartmada
fevkalade başanlı olduğu
kuşku götürmez "nükleer
mümin" bıhmcılenmizı ve
bürokratlanmızı
mıknatısladığı her durumda
kesin), hin mi hin, "uzaktan
loımanda mekanizması"
olarak sahnelenmektedir.
Ama bütün şu "sözde
gerekçeJerin" üstüne üstüne
giderek, onlan teker teker,
zaten vukufsuz tezgâh
erbabnıın elinden kopanp
almak; takkeyi düşürmüş,
keli iyice gözler önüne
sermiştir.
musunuz? Türkiye'nin halihazırda kurulu
elektrik kapasitesinde hayli bir yedek fazlası
olduğundan, anlaşması imzalanmamış ilave
projelerden sarf-ı nazar edilmesi...
Gerçekten de, bugün kurulu kapasitemiz 26
bin megavat, yani yuvarlak olarak, 26
Keban Barajı kadar. Biz bunun en çok, o da
yılda ancak bir yanm saat kadar 18'ini
kullanıyoruz. Dünya Bankası, bizim,
dihmizde tüy bitercesine söylediğimizd
söylüyor. "Senin yedek fadan var, bugün
dolar, yani bir nükleer santral kredjsinin
yıllık yuvarlak faizi 500 milyon dolar
olarak) faizdi, tahkimdi, yerli ortaklardı, ne
gerekmekteyse, her türlü uluslararası, keza
yerel ticaret güvencesiyle donanmış
bulunarak koşturan dev nükleer
konsorsiyumlar; böyle bir aşamada,
alternatif finans kaynağı olduğu kadar, ilave
bir kâr kapısı olarak da sahnelenmiş
bulunuyor. Gerçekten, "master bir sjyaset".
tşte "miUflflaniş", "çağ atfamakmjş".
Dünya Bankası'ndan
uyarı yazısı
Söylediklerimizi; keza ilgili
demokratikkitlö-
örçaıtlerimizin, başta da
Elektrik Mühendisleri
Odalan'nın söylediklerini;
Dünya Bankası'nın, 9 Kasım
1999'da, Enerji BakanlığVnın
en üst kademesine, hem de
gayet rencide edici bir dille
yazması; trajikomik olmak
bir yana, burada ortaya
koymak istediğimiz savın,
samar gibi bir kanıtını
oluşturmaktadır. Dünya
Bankası'nın, Enerji
Bakanhğı'nm en üst
kademesine yolladığı ve bir
biçimde (haliyle bakanlık üst
düzey yetkililerine rağmen) basınınuza
sızdınlmış olan yazı; Dünya Bankası'nın
Enerji Bakanlığımıza "etektrik şebekemizin
iyileştirttmesi için verdiği kredinin geri
ödenmesine" ilişkin yaptınmlann gereğini
yerine getiremeyeceğimizden duyduğu
endişe çerçevesinde kaleme alınmıştır. Bu
yazı, söz konusu çerçevede, Enerji
Bakanlığımızın müsveddevari politikalannı,
baştan sona eleştin yağmuruna tutmaktadır.
Buradaki, bizce en çarpıcı nokta; Enerji
BakanlığVnın, kimi özel elektrik
üreticilerimizden yüksek fiyatla aldığı
elektriği, TEDAŞ'a, yani elektrik resmi
dağıtım kuruluşumuza ucuza vermesinin,
aradaki farkın ise Hazine'den, yani halkın
cebinden kapatılmasının sorguiama konusu
yapılmasıdır. Müthiş! Enerji BakanlığYnın,
daha doğrusu, orayı bugün deruhte eden
siyasi anlayışın politikası gerçekten müthiş.
Olana bakın! Enerji Bakanhğı, halka, sözde
ucuz enerji veriyor. Ama sonra gıdıp bunu
Hazine'ye, yani son toplamda yine halka
ödetiyor. Enerji Bakanlığı bu arada, halkın
cebinden, yüksek fiyatla elektrik satın aldığı
üreticileri abad ediyor. Ve bunu biz
eleşürmiyoruz, verdiği krediyi doğru
düzgün geri alamayacağmdan tedirgin
olduğu için Dünya Bankası eleştiriyor.
Dünya Bankası, bize bu çerçevede, Türkiye
açısmdan gerçekte çok incitici bir üslupla,
bir dizi önlemler reçetesi öneriyor.
'İmzalanmamış
projelerden vazgeçln'
Önlemlerin başında ne var, biliyor
Greenpeace eylemi
Nükleer enerjryi protesto etmek için ülkemizde
sık sık eylemler yapıbyor.
Önceki gün Enerji Bakanhğı'nın önü de bu
tür bir eyleme sahne okiu.
İzmit Kfinik ve Tehlikeli Atık Yakma Tesisi'nin
17 Ağustos depreminin ardından geçici izinle
işletümesine tepki gösteren çevre örgütü
Greenpeace, Çevre Bakanhğı önünde
"Azrail kryafetine bürünmüş siyah
elbiseleriyle" gösteri yapü. Çevre
Bakanhğı'nın koruma ekiplerince tartaklanan
Greenpeace üyeleri pohs tarafindan yaka paça
gözalüna ahndı.
için ilave yaünmlara ihtfyacın yok, bu
aşamada yeni yarmmlardan kaçın!" diyor.
"Enerji tüketünimiz dünya ortalamasımn
arandaymış'". "yoksa, karanhkta
kalnurmış". "nükleer zorunluymuş"...
Demek kı bunlar doğru değil. Kime göre?
Dünya Bankası'na göre... Ne peki bunlar?
Örtülü bir siyasetin sahnelemesinde
başvurulan motifler.
Oyun Içlnde oyun
Bakın, Dünya Bankası daha da ileriye
giderek bizimkileri uyanyor: "Böyle
gidersen, benden sana kredi yok!" diyor.
Buna karşı bizim geliştirdiğimiz siyasi
manevra ise oyun içinde oyun içeriyor.
Enerji Bakanlığı'm bugün deruhte eden
siyasi anlayış hangisi? "ÖzeUerden yüksek
fiyatla elektrik alma~, yani onlan
"gözeöne" anlayışı, yani bu güçlü özellerm
siyaseti. Özeller, "veküleri" ile iktidarda
olarak, Dünya Bankası'nın ihtanna rağmen,
tabii tatlı kârlannı sürdürmek isteyerek ne
yapacaklar? Enerji Bakanlığı'na elektrik
saüm fiyatlannı mı düşürecekler? Katiyen!
Bu "ver-kaç" sürecek; Dünya Bankası'ndan
ahnacak krediler kurursa kurusun, yine
sürecek! Üstelik ilave finans kaynaklan,
ilave kârlarla sürecek.
Uyan ey milletim uyan!
İşte şimdi, kendi ülkelerinde zor durumda
kalmış olduklan için, bizim dışımızda bir de
Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya
nükleer aslanlanna, "shomDom" (gösteri
iplatformu, sergi yeri) olan Türkiye'ye;
kredileriyle, ancak yine de tabii (5 milyar
"nükleer teknolojiymiş". "atom
bombasıymış", "ultısal nükleer
gizüunizmiş". "elektrilomş". bütün bunlar
olağanüstü bir tezgâh.Üst bir siyaset
orkestrasyonunun örtülü motifleri.
Şimdi benim şunca yıldır "Enerjinin olduğu
yerde siyaset vardır, çoğunlukla da kirli
siyaset vardır'' yolundaki sözlerim, uınanm,
daha iyi anlaşıhyordur.
Biz kez daha belirtelim; bu satırlann yazan,
Türkiye'de nükleer enerji üretimine hiç karşı
olmuş değildir. Ne var ki konuya o sebeple,
bu sebeple, takım tutar gibi duygusal
sürüklenmelerle değil, mümkün mertebe
yansız yaklaşıhnasuıa, omuz vermeye
titizlenmektedir. Bu çerçevede bir kez daha
vurgulayalım: Nükleer enerji üretimi,
1970'lerin sonlanna kadar, çoğunlukla
"gûvenOir'', '^emiz" ve "ekonomik" olarak
tasnif ediliyordu! Bugün durum gerek
vakalar itibanyla gerekse de kamuoyu
nezdinde, üstehk gitgide ttrmanan
boyutlarda hiç böyle değildir.
CüvenMlr değll
"Güvenihrlik'' öğesi, malum kazalar
(özellikle, 1979TMI-ABD ve 1986
Çernobil-Sovyetler Birliği kazalan)
sebebiyle dünya kamuoyu nezdinde ciddi
hasar görmüştür. Bu o kadar böyledir ki,
nükleer santrallan, sigorta şirketleri
sigortalamaktan kaçınmaktadırlar.
"Temiz obna" öğesi de irili ufaklı nükleer
kazalann yam sıra bühassa nükleer anklann
elden nasıl çıkanlacağına milyar dolarlara
bah'ğ olan ve yıllarca süren hazırlıklara
rağmen, kamuoyu tepkileri nedeniyle bir
türlü yakınsanamamış olduğundan
yıpranmıştır.
"Ekonomiklik'' öğesine gelince... Gerek
güvenlik önlemleriniri, kaza olasılıklannı
azaltmak için arttınlmasına bağlı olarak
yapılmak durumunda kalınan katmerli
harcamalar... Gerek ömürleri sonunda,
hemen her yam radyoaktif olmuş
santrallann söküm masraflannın astan
yüzünden pahalıya gehnesi... Gerekse de
nükleer atıkJann elden
çıkanlmasının, yine astan
yüzünden pahalıya geliyor
olması sebepleriyle,
nükleer enerji üretimine
ilişkin ekonomiklik
öğesi de öncelik
belirlemede bariz biçimde
gerilere düşmüş
olmaktadır.
Kısacası, gerek vakalar
itibanyla gerekse de
kamuoyu nezdinde, nükleer
enerji üretimi, evvelce
tasnif edildiği ve
algılandığının tersine, "ne
çok güvenilirdir, ne çok
temizdir ne de rekabette
yeterince ekoDomiktir'7
. Bu
durumda; nükleer enerji,
tabii bütün şu
söyleyegeldiklerimizin
bilincinde olunarak,
siyaseten savunulabilir. Ne
var ki, nükleer enerji
üretimi iddiasını,
ülkemizde, "Valla
zorunludur, çok güvenKdir,
çok temizdir, çok ucuzdur,
daha iyisi yokrur, şimdi
derhal ve çok çok, aynca ve
çok önemli olarak ulusal
BÜdçersavunmaiçin
j ^ t t e r ! " diye hızlı amigo
ruzgarlanyla estirenlere,
bızım makul bir tavsiyemiz
var: Gelin biz bu işi
devletin, dolayısıyla da
halkın sırtına yıkrnayalım.
Yapın, sigortalayın.
İşletin. fcazanm
"Serbest pazar'". "serbest
ekoDomi", "tahkün'"
tamam. "Altta kabının canı
çıksın", bu da tamam. Bir
koşulla. Nükleer santralı
(olacak o kadar değil mi),
ceremesine katlanın, siz yapın. Hatta
istiyorsanız, gidin Akkuyu'ya kurun! Ama,
işte, bir koşulla: "Yapın, siz sigortalayuı, siz
işletin! Para kazanın! Hatta ûç finna
VVestinghouse+Mitsubishi (ABD+Japonya),
Framatom+Siemens (Fransa+Almanya),
AECL (Kanada) vardı ya. -Her üçünüz de,
hatta eğer muhakkak ve hâlâ daha
istemekte> seniz, o da kabulümüz,
Akkuyu'ya gidin, sanrrallannızı yapın,
sigortalayuı, işletin! Para kazanın! Başlangıç
için. ülkemizde üç tane nükleer santrahmız
birden ohıversin. Biz yalnız iki kayıt koyalun:
1) Reaktörler tıkır tıkır çahşırken dahi olsun,
turizm gelirlerimizde, psikolojik sebeplerle
azalma olursa, faria siz karşılayın. Bir de
bölgeden gelen sebze-meyve ürünJenmızın
satışında, içeride olsun, dışanda olsun,
reaktörler sebebiyle bir gerileme olursa,
buradaki farkı da siz kapatın.
2) Allah korusun, kaza olursa, zarar
ziyanımızı da haliyle siz karşılamayı
taahhüt edin. Bu arada, Afrikah,
Ortadoğulu, Orta Asyalı
nükleerseverlere, ülkemizden istediğiniz
kadar çok propaganda yapın. onlan buraya
davet edin, santrallannızı gösterin. Kusura
bakmayın, bir minik aynntı daha olacak:
Size "talep gûvences" veremeyiz. Ancak ve
ancak ucuza verirseniz, elektriği sizden
alınz. Nükleer atıklara da kanşmayız.
Haydi gelin şimdi; güvenilir, temiz,
bilhassa da ucuz, nükleer ulusal
geleceğünizi, uluslararası malum
deyimle, "karşüıkh çıkar anlayışı"
içinde ve hayırlısı ile, birlikte tesis
ediverelim!
EMO İstanbul Subesi Yönetim Kurulu üyesi Hüseyin Yeşil, Türkiye'de enerji krizi yaşanmadığını söyledi
6
Halkı kâranbk sopası fle korkutuyorlar9
Ehliyetimi kaybettim.
Geçersizdir.
Ş. BAŞAKAKAN
İstanbul Haber Servisi - Elektrik
Mühendisleri Odası istanbul Şube-
si Yönetim Kurulu üyesi Hüseyin
Yeşil nükleer santral ihalesinin 1
Mart'ta sonuçlanacağuu ammsata-
rak, "İhale sonuçlan açıklanacağı
zaman her seferinde elektrikler ke-
süiyor. BLri karanhk sopası ile kor-
kutuyorlar. Şubat sonunda vine ka-
ranhkta kalacağız, herkes önlemini
alsın" dedı.
ÇareSiz Hareketi'nin Caddebos-
tan Kültür Merkezı'nde düzenledi-
ği, "Enerji darboğazı var mı, nük-
leer santraUar gerekli mi" konulu
panelinde konuşan Hüseyin Yeşil,
"Türkiyede bir enerji krizi yoktur,
enerji yönetimi krizi vanhr" dedi.
Hükümetlerin yıllardır enerji ta-
leplerini olması gerekenden fazla,
yerel enerji kaynaklannı da oldu-
ğundan az gösterdiklerini belirten
Yeşil, şunlan söyledi:
"2010"da kurdlu gücün 60 bin
megawatt olması gerekriğini öngö-
rüyorlar. Gerçekte bu 45 bin mega-
vvatnr. Kömür kaynaklannm yüzde
30"u, hidroUk kaynaklann da yûz-
de 30'u kuDanıhyor. İletim haüann-
dan kaynaklanan yüzde 20 net ka-
ymlar var. 5 milyar dolara 1000 me-
gawatthk bir nükleer santral yerine
bunun beşte birini iletim hatlannın
yenilenmesine yaünrsanız. kaymla-
n yüzde 10'a çekersiniz."
Bilimsel enerji
planlaması
Hükümetlerin bilimsel bir ener-
ji planlaması yapmayı becereme-
diğini ifade eden Yeşil, "1975'ten
1997'ye kadar 7 adet nükleer sant-
ral yapıbnazsa karanhkta kalaca-
ğımızı öne sürüyoıianh. Şimdi bir
tane bile yok ama karanhkta deği-
hz. Karanhkta kalmamızuı nedeni
iletim ve dağıtım hatlaraun eskiliği
nedeniyle sık sık anza yapmasıdu-.
Sakın ola Id kapasite darhğı nede-
niyle kesinti olduğunu düşünmeyin.
Türkiye'de bir enerji krizi değil,
enerji yönetimi krizi vardır" dedi.
ÎTU Maden Fakültesi öğretim
üyesi Prof. Orhan Kural ise 20 yıl-
dır Türkiye'de kömür rezervi araş-
nrması yapılmadığım, bugün 6 mil-
yar ton olarak bilinen rezervlerin
30 milyar ton olduğunun tahmin
edildiğini kaydetti. Nükleer enerji
savunuculannın kozlanndan biri-
nin petrol ve doğalgaz rezervlerinin
ortalama 50-80 yıl sonra tükenece-
ği argümanı olduğunu ifade eden
Prof. Kural, nükleer santral yakıtı
olarak kullanılan uranyum kaynak-
lannm ömriinün de 40-50 yılla sı-
nırlı olduğunu kaydetti. Prof. Ku-
ral, yer seçimi, kömürün yıkanarak
işlenmesi, verimli teknolojiler ve
desülfürizasyon üniteleri ohnak
kaydıyla kömürün en ekonomik
enerji türlerinden biri olduğunu ve
nükleer santralın kesinlikle önceli-
ğı olmadığını söyledi.
havzasında
hazırlığı
Istanbul'un en büyük içme suyu kay-
naklanndan Ömerli Barajı havzasmın kı-
sa mesafeli koruma bandında 763 ko-
nutluk lüks villalaryapılacağı, FP'li yö-
netımın bu pianı Büyükşehir Beledıye
Mechsi'nden geçirmek için uygun za-
manı beklediği belirtildi. Proje onayla-
nırsa, kapatılan Refah Partisi'nden İs-
tanbul Büyükşehir Belediye Başkanı se-
çilen Taj>^>Erdoğan'ın göreve gelir gel-
mez su havzalannı yağmaya açma pla-
nının bir parçası olarak değerlendirilen
İçme Suyu Havzalannı Koruma Yönet-
meliği'nde yaptığı değişiklikten sonra,
Omerli Baraj havzası ilk kez resmi an-
Jamda, rant amacıyla imara açılan yer
olacak. Projenin sahibi, Kemer Go-
untry'yi yapan Övaeûi Yapı ve Turizm
A.Ş. ise Istanbul Şelur Plancılan Odası
tarafindan mahkemeye verildi.
Yurttaşlann şikâyeti üzerine dün
Ömerli Barajı üzerinde helikopterle in-
celeme yapan TBMM Idare Amiri ve
MHP'li Ahmet Çakar, 'endişekrm yer-
az olduğunu' söyledi. Incelemelerini İs-
tanbul Valisi Erol Çakır ve ÎSKİ Genel
Müdürü Veysel Eroğlu ile birlikte yapan
Çakar."Barajm korumaatanda olduğu-
nu gözkmledik. Arazinin \üzde 65'i ka-
muya saL Kaçak v^püaşmanm önienme-
si için ISKt ifc ortak bir çahşnta yürütü-
lecek" dedi. Çakar, baraj havzasında ya-
pımı planlanan 763 konutluk proje için
ise açıklama yapmadı.
Bir gazetede, Zengüüere, kira öder
gjbi kooBt' başlığıyla hakkında yazılar
çıkan projeye göre, Ömerli Yapı ve Tu-
rizm A.Ş adlı fırma, ömerli Barajı Pa-
şaköy kolunun kuzeyindeki 650 hektar-
hk açık alanda 'Seferusta ÇifUik Evleri'
adı altında 763 adet lüks konut yapmayı
planlanryor. Proje, Çevre Bakanhğı'nın
Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği'ne ay-
kın olarak baraja 300-1000 metre arasın-
daki koruma mesafesinde yapılıyor.
Doğal Hayatı Koruma Demeği
(DHKD) Dış lüşkiler Koordinatörü Ner-
gis Yazgan, tstanbul'un yıllık 900 milyon
metre küplük su gereksiniminin yüzde
25'ine denk düşen 220 milyon metre-
küplük bölümünü karşılayan Omerli Ba-
rajı havzasındaki bu planın kabul edile-
mez olduğunu söyledi. Bu girişimin, Is-
tanbul'un su havzalanna yönelik yapı-
laşma tehlikesinin en büyük ömeği ola-
rak karşımıza çıktığını belirten Yazgan,
Çevre Kanunu'na göre Ön ÇED (Çevre-
sel Etki Değerlendirmesi) gerektiği hal-
de yapılmadığını ve Çe\Te Bakanlığı ta-
rafindan kabul edilmeyen ve ÇED uygu-
lamalanyla hiçbir şekilde bağdaşmayan
ISKl'nin İçme Suyu Havzalannı Koru-
ma Yönetmeliği'ne göre hazırlanan
ÇED'e dayanarak yaşama geçirilmek is-
tendıgını söyledi.
Bu alannı, kentin içme suyunu karşı-
layan bir havza olmasının ötesinde,
Uluslararası Bern Sözleşmesi ile korun-
makta olan 4 adet nesli tehlıke alanda
bitki için önemli bir yaşam alanı oldu-
ğuna dikkat çeken Yazgan. "Söz konusu
gEriŞHH bu »nlaynamn ihlaUHir*1
dedi.
Kentin her bölgesinde gerçekleştiril-
mek istenen yapılaşma için "Biz pianh
birbiçnndey'apmazsakgecekonduistila-
aohır" savunması yapıldığını ifade eden
Yazgan, "Ozür kabahatten büyük. Ben
burahn devlet olarak koruy-amıyorum,
o zaman yapdaşmaya aça>im mannğı
mandına değfl" diye konuştu.
DHKD İstanbul Doğal Alanlar Proje-
si Sorumlusu GökmenArgun da, bu ala-
nm, tüm dünyada yok olmak üzere olan
fundalıklann Türkiye'de kalmış en son
topluluklanndan birini içerdiğini belirtti.
Sehir Plancılan
Yağmaya karşı <
mücadele
1994*te görev başına gelen RP'li Re-
cepTayyip Erdoğanyönetimindeki Bü-
yükşehir Belediyesı'ne bağlı İSKİ, Yü-
zeysel Su Kaynaklannm Korunması
Yönetmeliği'ni değiştirdi. 0-300 metre
arası mutlak koruma, 300-1000 metre
arası kısa koruma, 1000- 2000 metre
arası orta ve 2000 metreden sonrası
uzak koruma mesafesi olarak belirle-
nen yönetmelikte yapüan değişiklüde
orta mesafeîi koruma kaldınldı; mut-
lak, kısa ve uzun kaldı.
Kısa ve uzun mesafeli bölgede yapı-
laşma izni verildi. İstanbul Mimarlar
Odası ve Şehir Plancılan Odası, yönet-
melik değişikliğinin iptah' için dava aç-
n. Şehir Plancılan Odası'nın İstanbul 4.
Idare Mahkemesi'nde yönetmelik deği-
şikliğinin ıptali istemli davada mahke-
me bilirkişi raporlanna karşın yönetimi
haklı gördü.
Ancak Danıştay 6. Dairesi'ne yapı-
lan iriraz sonucu, 31.12.1997'de yerel
idare mahkemesinin karannı esastan
bozdu. ISKl'nin istediği karar düzelt-
me istemi de gerek olmadığma karar
venlerek geri gönderildi. Bu aşamada
ISKt 1998'de yönetmelikte küçük de-
ğişiklikler yaparak kaybettiği davayı
geçersiz kdrnaya çahştı. Yeniden değiş-
ririlen yönetmeliğin iptali ve yürütaıe-
nin durdurulması için açılan davalarise
sürüyor.