Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 ŞUBAT 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
Nükleerin
lema'sı
Nükleer santral
için dağıtılacak
yüzde 1O'luk komisyo-
nun binde 1 'inin bile 1.6
trilyon liralık bir servet
olduğunu biliyoruz. Ve
yine biliyoruz ki çevre-
ci vakıflardan TEMA,
nükleer santral yapımı
konusunda uzun süre
sessiz kaldıktan sonra
bir ay kadar önce iki sa-
tırlık bir açıklama ya-
parak "Nükleer santral-
lara karşıyız" dedi. An-
kara'dan Aydın Özka-
ya, TEMA'yı bu tavnn-
dan dolayı kutlamakla
biriikte bazı sorulara ya-
nıt anyon Nükleer sant-
ral yapımı ihalesine tek-
lif veren konsorsiyum-
ların içinde TEMA üye-
si kişilerin de şirketleri
var mı? Varsa, TEMA
Yönetim Kurulu bu ki-
şileri tekliflerini geri
çekmek için uyardı mı,
uyarıyı dinlemeyenleri
vakıf üyeliğinden ihraç
etmeyi düşünüyor mu?
Yücelik
Tarikat yurdunda okul
müdürleriyle toplantı
yaptığı için hakkında so-
ruşturma açılan Sarıyer
İlçe Milli Eğitim Müdürü
Abdülkadir Yeniay, okul
müdürlerini bir kez da-
ha toplayıp "Bu soruş-
turma beni yücel-
tecek" demiş. So-
Eiektronik posta: somvTOSta.cumhuriyetcoin.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 04212.512 44 97
- Cep telefonunda sabit
ücrete kılıtbulunmuş...
"Minarevi calmak hikâvesü'
ürkiye'de reklamcılık, Ceridei Havadis ga-
zetesinde yayımlanan "satılık hane ve dük-
kân ve sair akar" ilanlan için bir çağnyla 1840
yılında başlıyor. Gazeteci Orhan Koloğlu,
1840'tan 1940'a dek uzanan araştırmasıyla reklam-
cılığın ilk yüzyılını anlatıyor. Reklamcılar Derneği'nin
yayımladığı kitap, "ilanaftan "reklam"a geçişin öy-
küsünden ilginç kesitler sunuyor:
"llanat başlığı altında ilanlann toplu şekilde veril-
mesi uygulaması küçük boyutlu olan Ceridei Hava-
dis'in ikinci sayısında başladı. Altı ilanın biri kiralık
ev, ikisi satılık ev, dördüncüsü satılık tahtırevan, be-
şincisi satılık bir araba ile bir eve aitti. Sonuncusu
ise Mektebi Tıbbıye karşısında inşa edilen Bosko Ti-
yatrosu ile ilgiliydi."
"Sultan II. Mahmud'un son zamanlarında belirip
Abdülmecid zamanında yaygınlaşan araba kullanı-
mı artık tahtırevanı gündemden çıkarmıştır. Bazıla-
rında kökeni belirtilmemekle biriikte arabalann ta-
llanatmamen Avrupa yapısı olduğu anlaşılıyor."
"llaç ilanlarından nasırla ilgili olan, ilk resimli rek-
lamın belirmesine zemin hazııiamış. Bu ilanda iki ayak
resmi bulunmaktadır."
"Bir süredir 'llanat' başlığını 'llan'a çevirerek rek-
lam yayınına girişmiş olan Ruzname, 1861 'de daha
sistemli bir kampanya başlatır. Her gün öğleden ev-
vel gelecek ilanlann 'mutedil fiyatla' o günün Ruz-
namesine konulacağı belirtilir."
"1899 yılının Mart'ında Avusturya fes fabrikaları-
nın Österreichische Kredit Anstalt Bankası'nın yön-
lendiriciliğinde bir araya geldikleri ve tek bir şirket
yapısı altında birleşmeyi tasariadıkları haberi öğre-
nildi. Amaç, Osmanlı toplumunun yıllık 12-13 mil-
yon sayısındaki fes ihtiyacının yarısını sağlayan
Avusturya sanayiinin ülke içinde daha iyi bir örgüt-
lenmeyle rekabeti ezmesi ve tekelleşmeyi sağlama-
sıydı. Osmanlı Feshanesi ise ihtiyacın ancak yüzde
altısını karşılayabiliyordu. Feste bile böylesine dışa-
nya bağımlı olmak, Avusturya tekelinin fiyatları is-
tediği gibi saptayacağının farkına varılması Türkçe
basını hareketegeçırdi. Sultanayakınlığı, dolayısıy-
la ihtiyatlılığı ile tanınan Tercümanı Hakikat gazete-
si bile 'yediğimiz ekmekten başımıza giydiğimiz fe-
se, kullandığımız keresteye kadar hep yabancı mar-
kalara boğulduk; fabrikalanmız rekabet seylabına da-
yanamıyor' diye yazdı. Üç yıl boyunca bu konu gün-
demde kaldı ve yerli fes üreticilerinin gazetelerde da-
ha sık ilan vermelerine yol açtı. Böylece ticari bir di-
namizm ilan sayfalarına yansımış oldu."
llgi duyanlar için... Kitap, piyasada satılmıyor;
Reklamcılar Derneği'nden ya da Basın Müzesi'nin
0.212. 513 84 57 numaralı faksından iletişim kuru-
larak Orhan Koloğlu'ndan edinilebiliyor.
ruşturmanın so-
nucunu "şeyh"i rü-
yasında gönmüş olmalı!
SESSİZ SEDASIZ (!) mmi KURTCEBE Kavakci, Akbulufun manevi km olsun!
Amerikan vatandaşı Merve Kavak-
ci için Meclis Başkanı Yıldınm Akbu-
lut, "milletvekilidir" diyor, "milletveki-
li değildir" diyor, milletvekilliğinin dü-
şürülmesi konusunda, "dava de-
vam ediyor, kazanma ihtimali var,
milletvekilliğine dönebilir" diyor, "ka-
rarı Meclis değil Yüksek Seçim Ku-
rulu verecek" diyor. Akbulut, diyor da
diyor... Kavakci, Danıştay'da açtığı
davayı kaybediyor; Akbulut yine diyor:
"Temyize başvurabilir."
Ortada başvuru yok, avukat Akbu-
lut sanki müvekkiline yol gösteriyor...
Merve Kavakci'nin milletvekilliği
için Amerikalı Bekir Yıldınm'la ev-
lenip Türk vatandaşlığına hak ka-
zanması yetmiyor; bu gidişle Yıldırım
Akbulut'un nüfusuna geçip "manevi
kızı" olması gerekiyor gibi!
Jandarma ekiplerinden trafik cezası
Istanbul'da Tuzla İlçe Jandarma Ko-
mutanlığı'na bağlı trafik ekipleri tara-
fından 9 Şubat 2000 tarihinde düzen-
lenen "Trafik Ceza Tutanağı"na göre
Ramazan Yıldız'a 8 milyon 200 bin
lira para cezası kesiliyor.
Tutanakta, para cezasının 10 gün
içinde, plakanın kayıtlı olduğu vergi da-
iresi ve saire dairelere ödenmesi ge-
rektiği bildiriliyor.
Yine tutanakta, "aracın plaka no"
kısmında aynen şöyle yazıyor
"Yaya"
Ramazan Yıldız, yolda biriikte
yürüdüğü yüzlerce kişinin arasın-
dan kendisinin jandarma tarafından ne-
den kenara çekilip "yürüme cezası"
kesildiğine bir anlam veremiyor.
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
Çeliktepe'ye bir 'jest'
yapamaz mısınız?..
Plansız kentleşen Istanbul'un
"nefes alınacak açık alanı bu-
lunmayan" semtlerinden biri-
si de Çeliktepe'dir.
P- Yaklaşık 200.000 nüfusu olan
ve böylesi bir yoğunlukla bir-
çok kentimizden bile daha çok
insanı banndıran bu dev "ma-
halle" yıllardır bir "çocuk bah-
çe$i"ya da "semt parkı" gibi
çağdaş kent yaşamının asgari
gereksinmeierine bile hasret
durumda...
Aslında Çeliktepe için bütün
bunları karşılayabilecek "ye-
terli büyüklükte" ve "uygun
konumda" bir arazi de var. Üs-
telik, özel mülkiyette bile de-
ğil, "belediyenin" mülkiyetin-
de. Yani, "temel görevi" kent
halkının sağhklı ve doğru plan-
lanmış bir yerleşme dokusu
içinde yaşamasını sağlamak
olan ve bu nedenle de "imar
yetkilerini elinde bulundu-
ran" yerel yönetimde...
Ne var ki Büyükşehir Bele-
divesi \aktiyle "İETT Gara-
bette ki haklı çıkıyor...
•••
Semtlerine sahip çıkan du-
yarlı sakinlerin oluşturduğu Çe-
liktepe Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Dernegi, geçen ay-
larda bu beş arazinin mahalle
için değerlendirilmesi yönûn-
de bir panel düzenledi. Aynca,
basın toplantılan ve çeşitli ey-
lemlerle de konuyu tstanbul'un
gündemine getirdi.
Bu kampanyalar içinde en
"ilginç" olanı ise, 40 dönü-
mün 36 dönümlük büyûk his-
sesine sahip olan Şişli Beledi-
yesi'nin Başkanı Mustafa Sa-
ngürün de semt sakinleriyle
aynı görüşü paylaştığını açık-
lamasıydı.
Ne var ki bu "ilçe belediye-
si" de tapulu malı ûzerinde söz
sahibi olamıyor, kalan 4 dönü-
mü de Kâğıthane Belediye-
si"ne ait olan eski lETT garajı
arazisi, imar ve "tasarruf"
hakkını elinde tutan Büyükşe-
hir'in rant hırsından kurtanla-
Nefes alınacak yer kalmayan Çeliktepe'de bu boş alanı da be-
tcnlaştırmak cinayet değil mi?
jı" olarak kullanılan ve Çelik-
te>e'deki "yegâne boş arazi"
rueliğiyle bu tür kentsel hizmet-
leiçin "son şans" özelliği ta-
şvan yaklaşık "40 dönümlük"
(4).000 m2) alanı, topluma de-
Ö[ "ranta" açmak niyetinde.
Bu nedenle de imar planın-
dı bu boş arazi için "ticaret
aanı" karan getirilmiş ve edi-
nlen duyumlara göre de bele-
dyeyle"katkarşılığı" biran-
l^mayla "iş merkezi ve alış-
•vriş kompleksi" inşa edecek
"vüklenici adaylan" bekle-
rıyormuş...
Peki, Büyükşehir Belediye-
s. bu arazıyi rant projelerine tes-
İT ederek elde edeceği para-
Irla acaba Çeliktepe'de "baş-
la yeşil alan" yaratabilir mi?
Bu sorunun yanıtı, hemen her
m2'si betonlaşmış ve yapılaş-
IBŞ bir mahalle için "hayır" ol-
<ığuna göre, belediyenin imar
^•tkisini toplum için değil
•kenti yağmalamak" için kul-
Indığı yönündeki savlar da el-
mıyordu...
•••
Şimdi Çeliktepeliler, yeşil-
siz ve açık alansız yerleşme ge-
riliminden kurtulabilmek için
eldeki "tek ve son" olanak sa-
yılabilecek bu "boş" ve "ka-
mu malı" arazinin 200.000 ki-
şiye bir nefes alma yeri olarak
ayrılabilmesi yönünde, yüre-
ğinde biraz "insan ve kent sev-
gisi" olan herkesi dayanışma-
ya çagınyor.
ÇED ICöşesi de önce Ali Mü-
fit Gürtuna'ya, sonra da Vali
Erol Çakır ve ilgili bakanlara
şu dilekte bulunuyor:
"İşte size eşi bulunmaz bir
jest yapma fırsatı. Eski Levent
İETT garajı alanını kentsel
rekreasiyon alanı olarak ilan
edin. Böylece, hiç değilse ye-
ni bir yüzyıla girerken bu ta-
lihsiz kentte biraz da umut
belirsin..."
Çeliktepelilere, bundan güzel
bir 3. bin yılbaşı armağanı ola-
bilirmi?..
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak ı turk.net
«„, t
• * J
tî
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI • . . . . - • *
' • " • " • _
i " " * \
j ) / N A . . . . .v
t — - " ^ / " 1
*v —,
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 13 Şubat
/LK KADfN Tl'rATRO VE S/NEMA
t943''H£ SU6UKI, İLtC TİH£K Ttr^TfiO V£ SlNEMA
OYUNCJJLABINPASJ MSYYiee MEY/K, 41
ÖL-MÜŞTÛ- AS/L. *c>t MÜNiee'roi <se /'</ y/c
, f922 y/t-IHDA BİR &A2.ETS İU4-
GÖÜÜP "A T£ÇT£N GĞMIMK ' FİLMINPE
OYAJAMAK. ÜZE&S gAÇVuSMUÇ <se KA8UL.
ş NEYYt&E MEYr/S, EfZTESİ Y/C
"OTHEU-O " PiresiYLE DE TirAnepYA
SAŞLAMIfT7- DAHA SOHBA MUHSIN EB-
TUSRUL 'LA TAHişrP EVLENSN SAMATÇI,
'K.KAL LEAK", 'AYNARO2 KADrSl ", "HAM-
LET", 'A<lN" S/Bİ TİYATKO OYLMLA-
R/NPA YE
r
K'2 /tcjLESf", "AMfCAgA
FıLMLEGPE KOL ALMIŞ77..
ÇANDIR KADASTRO MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo. 1998 1 - KararNo: 1999/1
Davacılar Mansur Oztürk, Yafes Öztürk tarafindan davalı Şemsettin Tokgöz, Hazine, Halit Tokgöz mirasçılan aleyhine açılan müdahalenin men'i ve tescil
davasının mahkememizce yapılan açık yargılaması neücesınde,
1- Dava dılekçesuun 9,10, 13 ve 4. sırasında kayıtlı taşınmazlar açısmdan davanın reddine,
Yozgat ıli Çandır ılçesı Iğdeli kö>1i Bozolan mevkii 9120 m2 yüzölçümündekı 1994 parsel sayılı, lğdelı Dere mevkii, 5.800 m2 yüzölçümündekı 1350 par-
sel sa>ıli Evler Önü mevkıindekı 5.200 m2 yüzölçümündeki 2993 parsel sayıb taşınmazlann kadastro tespıt tutanağının malik hanesimn Hazine adına dolduru-
larak bu şekilde tapuya tesciline, Yozgat ılı Çandır ilçesı lğdelı köyû Delıkeyız mevkıindekı 6250 m2 yüzölçümündekı 2218 parsel sayılı taşınmazın kadastro
tespıt tutanağının malik hanesının Şûkrii oğlu 1926 d.lu Şemsettin Tokgöz adına doldurularak bu kişi adına tapuya tesciline,
2- Dava dılekçesinın 1,2,3,5.6,7,8,11,12 ve 14. sırasında yer alan kadastro tespit çalışmalan sırasında sırasıyla Iğdeli Köyü 249, 892,216,2583, 772. 2732.
876, 837, 413,526, 433 parsel sayısı altında tespıt gören taşınmazlar açısından davanın kabulüne, davalının davacılann miras paylanna vaki müdahalesının
men'ıne, Yozgat ılı Çandır ılçesı lğdelı köyü Kale mevkıindekı 9.500 m2 yüzölçümündeki 892 parsel, Kale mevkıindekı 5400 m2 yüzölçümündekı 772 parsel.
Evlerönü mevkıindekı 3000 m2 yüzölçümündeki 2732 parsel, Kale mevkıindekı 1575 m2 yüzölçümündeki 413 parsel, Beyce mevkiındekı 8.500 m2 yüzölçü-
mündeki 433 parsel sayılı tasmmazlann kadastro tespit tutanaklannm malik hanesının 12 pay üzennden 8 payın Mansur Oztürk, 1 payınm Nebıhat Oztürk, 1
payın Döndü Öztürk, 1 payın Adnan Öztürk, 1 payın Hacer Öztürk adlanna tespıt ve tapuya tesciline,
Çandır ılçesı lğdelı Köyü Çöl mevkıindekı 14.400 m2 yüzölçümündekı 2583 parsel sayılı taşınmazın dosyada bulunan 1.8.1991 tanhlı kroktde mavı ile tara-
Iı8158m2yüzölçümlükısmınmıfrazedılerek 12 pay üzennden 8 payın Mansur Öztürk, 1 payın Nebıhat Oztürk, 1 payın Döndü Öztürk. 1 payın Hacer Öztürk.
1 payın Adnan Öztürk adlanna doldurularak bu kışiler adına tespıt ve tapuya tesciline,
Yozgat ıli Çandır ilçesı lğdeli köyü adalar mevkii, 5650 m2 yüzölçümlü 249 parsel, Adalar mevkii, 100 m2 yüzölçümlü 216 parsel, Evlerönü mevkii 5.800
m2 786 parsel, 1.9.1999 günlü fen bilirkişı krokisınde " b " harfi ile gösterilen 6242 m2 yüzölçümlü 2583 parsel sayılı tasınmaz 2240 pay kabul edılerek. 560
pay Ayşe Tokgöz, 420 payın Adeviye Can, 420 payın Akkadın Öztürk, 280 payın Mansur Öztürk, 35 payın Nebihat Öztürk, 35 payın Döndü Oztürk. 35 payın
Adnan Öztürk, 35 payın Hacer Öztürk, 140 payın Hanım Tokgöz, 40 payın Fazlı Tokgöz, 40 payın Meryem Tokgöz, 40 payın Fazlı Tokgöz, 40 payın Meryem
Tokgöz, 40 paym Mehmet Tokgöz, 40 payın Mecburiye Tokgöz. 40 payın Şenfe Tokgöz, 8 payın Belkız Tokgöz, 8 payın Eyüp Tokgöz, 8 payın Mecbure Tok-
göz, 8 payın Gülbeyaz Tokgöz, 8 payın Faruk Tokgöz, 6 payın Mukadder Tokgöz, 6 payın Züleyha Tokgöz, 6 payın Döndü Tokgöz, 6 payın Mukderem Tok-
göz, 6 payın Züleyha Tokgöz, 6 payın Mukderem Tokgöz, 6 payın Döndü Tokgöz ve 6 payuı Ömer Tokgöz adına doldurularak bu kışıler adına tespit ve tapu-
ya tesciline, 11.6.1996 tanhli krokıde " B " harfi ile göstenlen kısmın ıfrazı ile Besım Oba adına tescılıne karar verilmıştir. Işbu karar, adreslen tüm aramalara
rağmen tespıt olunamayan Fazlı Tokgöz, Meryem Tokgöz, Mehmet Tokgöz, Döndü Tokgöz. Abıde Yılmaz. Selma Yılmaz ve Uğur Yılmaz'a teblıgat yenne
kaım olmak ûzere yasa yolu açık olmak üzere verilen karar ılanen tebliğ olunur. Basın: 6145
PANO
;• f-
DENIZ KAVUKÇUOGLU
Yanlış Olan Kim? (3)
Ağa kırması "komprador burjuvazi"y\ dünyada
eşsiz benzersiz kılan yalnızca doğuş koşulları de-
ğildi. Bu yenı sınıf aynı zamanda kendine özgü
bir yaşam biçimi geliştiriyordu... Toprak üzerin-
deki yarı-feodal derebeylik düzenini tasfiye ede-
cek, Doğu'ya, Güneydoğu'ya ilerledikçe yoğun-
laşan kapitalizm öncesi sosyo-ekonomik ilişkile-
ri çözecek, bireyleri özgürleştirerek eşitleyecek "de-
mokratik devrim"\ tamamlamamış toplumun za-
ten çarpık olan yapılanmasında ilk başlarda büs-
bütün eğreti duran bu yeni sınıfın insan tipi, ser-
gilediği "manzaralar" ile de şaşırtıcı gelmişti is-
tanbul'un yerlilerine...
Kentin "eğlence kültürü " de değişime uğruyor-
du. "Taksim Belediye", "Kristal", "Tepebaşı"ga-
zinolarının müdavimleri her zamanki masalarını ya-
vaş yavaş bu "hacıağalar"a bırakıyorlardı. Gazi-
nolar bunlarla dolup taşmaya başlamıştı. Öbek
öbek masalara yayılıyorlar, ilk kezZeki Müren'le
ortaya çıkan "ara ses"\\ şarkıcıları dinliyorlardı. Er-
kek gırtlağından çıkan, ama kadın sesini çağrış-
tıran bu "ses"\ nedense peksevmışlerdi. Gazino-
ların emektar garsonlannın şaşkın bakışları ara-
sında masalarda dansöz oynatıyorlar, kızlann ora-
larına buralarına banknotlar sıkıştırıyorlardı. "Gar-
son! Fiskigetirbize, fiski... Şişeyle..." "Ah, birde
bol acılı kebap oluverseydi yanında..." Ama o da
olacaktı yakında! Dr. Hikmet Kıvılcımlı ve arka-
daşlarının Vatan Partisi davasından tutuklandık-
ları 1957 yılında, Ağacami'nin arkasında, adı "Ab-
dülvahap"m\, "Abdülvahit"mi; çiğköftesi, lahma-
cunu, Adanası, Urfasıyla Beyoğlu'nun ilk "kebap
salönu" açılmıştı bile... Çok geçmeyecek, Kara-
denizli müteahhitlerin kente armağanı, cephele-
ri "betebe" mozaik kaplı apartmanlar kadar hız-
lı yayılacaktı kebap salonları istanbul'a... Kebap
da, "fındık" lahmacun da girecekti şarkılı gazino-
lann mönülerıne... "VVhisky", acılı ezmeyle, hay-
dariyle, sarmısaklı yoğurtla tanışmıştı artık...
Aynı yıllarda garson "Arslan Yürekli" Leoni-
das'ın masaları arasında koşuşturduğu "Baylan
Pastanesi"r\üe genç aydınlar Jean Paul Sart-
re'ı, AlbertCamusyü, "varoluşçuluk"ukonuşu-
yor; Yenikapı'da, Kemal Efendi'nin kahvesinde
"agrubu"yeni edebiyatı tartışıyordu. Istanbul'un
kent yaşamına artık iyıce damgasını vurmaya
başlayan ağa kırması komprador takımının ise ne
bu insanlardan, ne de bu insanların ne konuştuk-
larından haberleri vardı... Güzel sanatlara, ede-
biyata, tiyatroya, çoksesli müziğe öyle uzaktılar
ki...
Çocukları "Istiklal", "Anadolu", "Suadiye Ga-
zetecilik", "Levent Koleji" gibi "palas liseler"\n en
muteber öğrencileriydi. Çoğu babalarının hem-
şerileri olan okul patronları kapıda karşılıyorlardı
onları. Kafası daha iyi çalışanları ise yabancı okul-
lara gidiyorlardı. Okul önîerinde "hususi otomo-
bil" bunlarla biriikte görülmeye başlamıştı Istan-
bul'da. Babadan geçme alışkanlıklarla esas ter-
cihleri "pavyon" da olsa, hafta sonları "Çatı",
"Çayhane", "Klüp 12", "Klüp 33" gibi, o dönem
gençliğinip gözde mekânlannda "sap sap" boy
gös^eHyoriardı. Şiveleri, buralarda "kıztavlayacak"
kadar düzelmemiş, davranışlan gerektiğince yon-
tulmamıştı daha. Babalarının Horhor'da, Yüksek-
kaldırım'da, Asmalımescit'te antikacıları dolaşıp,
harıl hanl yağlıboya "paşa resimleri" aldıkları gün-
lerdi. "Luikenz" stili villalannın salon duvarlarına
bu resimleri asıyorlar, gelenlere, "İşte, paşa ba-
bamız!" diye başka babaların resimlerini göste-
riyorlardı. "Portakal Müzayede Salonu "nun daen
iyi müşterileri bunlardı. Bol bol antika eşya top-
luyorlardı... "Aileden bir iki parça..." ne yapsın-
lardı? Daha düne kadar yer sofralarında doyur-
muşlardı karınlarını. Paradan başka getirmeye
değer gördükleri bir şey bulamamışlardı ki, bu ta-
şı toprağı altın kente göçerken...
Çoğunun doğru dürüst "şecere"si bile çıkartı-
lamıyordu bu yeni zenginlerin. iki kuşak geriye git-
tiler mi, ailenin erkek büyüklerinin çokeşliliği; bü-
yükannelerinin, annelerinin üzerine getirilen "ku-
malar", "analıklar"; bunlardan olma dayılar, tey-
zeler, kardeşler, yeğenler; akrabaevlilikleri... So-
yağaçlarının daliarı birbirine karışıyor, içinden çı-
kılamıyordu. Bunun kompleksinden sıyrılabilme-
leri için kente göçlerinin üzerinden bir iki kuşak
geçmesi gerekecekti...
Esmer buğday tenli karılan, koyu kumral saç-
larını niçin ille de "sarı"ya boyatıyorlardı? Bu yal-
nızca 'We//a"gibi, "Schvvarzkopf" gibi boyaüre-
ticileri için değil, bizim için de hep bir "muamma"
olarak kalacaktı....
(Faks:0212-723 84 97)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9
1/ Ceviz içi ve
salçayla yapı-
lan bir tür me- 2
ze.2/Alev...At-
las Okyanu- 3
su"nda Porte-
kiz'e ait takı-
mada. 3/ Kum
adacığı... Giy-
silerde dikişli
kıvrım. 4/ Pa-
rola... Bir mü-
zık yapıtını ses-
lendirmek için
bir araya gelmış
topluluk. 5/ Süs taşı ola-
rak kullanılan mor i
renkte bir tür kuvars. „
6/"Ahmet—-":Şairi-
miz... Hayvanlaravuru- 3
lan damga. II Deniz kır- 4
langıcının yuvasından 5
yapılan, Çin mutfağı- _
nınenseçkinyemeği...
"İrlanda Cumhuriyet 7
Ordusu".8/Bezdoku- 8
ma tezgâhı... Resimli g
duvar ilanı. 9/ Gazian-
tep yöresine özgü. küçük köftelerle yapılan biryemek.
YL'KARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Akdeniz yöresine özgü bitki topluluğu... "Fazıl —
-": Piyanistimiz. 2/Osmanlı devletınde kadılara ve mü-
derrislere verilen ad... Yüce. 3/ Ortaoyununda Erme-
nı tiplemesine verilen ad... Meyve ve sebze satıcısı.
4/ Ender, seyrek... Ayakkabı çekeceği. 5/ Uzun konç-
lu bir ayakkabı. 6/ Oğretim ve eğitim sistemi... "—-
Pacino": ABD'li aktör. II Çanakkale ilinde ünlü bir
antik kent... Bir işı yerine getirme. 8/ Motorlu taşıt-
larda direksiyon ile tekerlek arasındaki bağlantıyı sağ-
layan mil... Birbilim ya da sanat alanında kullanılan
özel anlamlı sözcük. 9/ Fasıla... Kütahya'nın Simav
ilçesinde bir kaplıca.