Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
\
13ŞUBAT2000PAZAR CUMHURİYEY SAYFA
HABERLER
Cem, Berlin'e
gküyop
• ANKARA(Cumhuriyet
Bürosu) - Dışişleri Bakanı
Ismail Cem, başkonsoloslar
toplantısına katılmak için
bugün Berlin'e gidiyor.
Dışişleri Bakanlığı'ndan
yapılan açıklamaya göre
14-15 Şubat'ta yapılacak
toplantıda,
başkonsolosluklann
görevleri ve Avrupa'da
yaşayan Türk vatandaşlanna
îconsolosluk hizmetlerinin
en iyi ve uyumlu şekilde
verilmesi için alınması
gereken önlemler üzerinde
durulacağı kaydedildi.
Cem'in, ziyareti sırasında,
Federal Almanya Dışişleri
Bakanı ve Parlamento Dış
llişkiler Komisyonu
Başkanı ile görüşmesi
bekleniyor.
Ataç hakkmda
dava açıldı
• DtYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) - Son
kongresinde Kürdistan
kelimesini askeri kanadı
ARGK ve siyasi kanadı
ERNK'den çıkarma karan
alan PKK'nin üst düzey
yöneticilerine Diyarbaİcır
Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nde "Kürdistan
kurma" iddiasıyla dava
üstüne dava açıltyor. Daha
önce haklannda idam
istemiyle dava açılan
PKK'nin üst düzey
yöneticilerinden Osman
Öcalan, Murat Karayılan,
Sait Çürükkaya'mn
ardından Halil Ataç'a da
aynı gerekçe ile dava açıldı.
DiyarbakırDGM'ce
hazırlanan iddıaname.
sanığın TCY'nin 125'inci
maddesi uyannca idam
cezasına çarptınlması
istendi. Ataç hakkmda
gıyabi tutukluluk istendi.
Yanlış istRıdam
poimkası
• AıNKARA(AA)-
Memur Sendikalan
Konfederasyonu (Memur-
Sen) Genel Başkan
Yardımcısı Kamil Aydoğan,
öğretmenlerin tayin ve
nakillerinde yanlış
politikalar uygulandığını
savundu. Aydoğan, standart
kadro uygulamasıyla
öğretmenlerin ders
yükünün daha da
ağırlaştınlacağını
belirterek, "Bir yıl içinde
batınlan 6 bankada yaşanan
kayıp, öğretmenimize 2 bin
dolar maaş vermeyi
mümkün kılmaktadır.
Olkemizin kaynaklan,
öğretmenini de memunınu
da insanca yaşatacak
düzeydedir" dıye belirtti.
Cophı tecavüzde
Kanıtyok
• İSKENDERUN
(Cumhuriyet) - Iskenderun
Emniyet Müdürlüğü'nde
"coplu tecavüz'"e
uğradığını öne süren Fatma
DenizPolattaş'ın(19)
iddiasını inceleyen
Iskenderun Memurin
Muhakematı Komisyonu,
polisler hakkında dava
açmaya yeterli kanıt
bulunamadığı karannı aldı.
15Arahkl999tarihinde
alınan komisyon karan,
mağdur avukatı Bülent
Akbay'al0Şubat2000
tarihinde tebliğ edildi. Av.
Akbay, komisyon karannı
Adana İdare Mahkemesi'ne
taşıyacaklannı söyledi.
Eylemeizin
verilmedi
• tstanbul Haber Servisi -
Şefkat-Der'in, sokaklarda
yaşayan insanlann
sorunlanna dikkat çekmek
için 1 gün süreyle aç
kalarak sokakta yaşama
eylemi, izinsiz olduğu
gerekçesiyle polis
tarafından engellendi.
Kadıköy İskele
Meydanı'ndaki eylem
öncesi bir açıklama yapan
Şefkat-Der Genel Başkanı
Hayrettin Bulan, 100 bini
Istanbul'da olmak üzere 1
rnilyon kişinin sokaklarda
yaşadığıru belirterek, bu kış
Tûrkiye'de 1000 kişinin
donarak hayatını
kaybettiğini bildirdi.
CHP Genel Başkanı Oymen, kayıp silahlar konusunda TBMM'yi göreve çağırdı
'Türldye skandallar iükesi'ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - CHP Genel Başkanı Altan
Oymen, Hizbullah'ın ardından
Batman Valiliği'nce usulsüz ola-
rak ıthal edilen silahlann gündeme
geldiğine dikkat çekerek, "Tûrki-
ye'nin skandallar ülkesT durumu-
na geldiğinı söyledi. Silah skanda-
lıyla ilgili pek çok sorunun yanıt-
lanması gerektiğini vurgulayan
Öymen, TBMM'yi göreve çağüdı.
Parti meclisi (PM) toplan-
tısında da ele alınan ko-
nuyla ilgili olarak,
SHP'nin hükümet ortağı
olduğu dönemdeki genel
başkanı Murat Karayal-
çuı sorulara hedef oldu.
Karayalçın, Yılmaz
Ateş' in "O dönemde par-
ti olarak aüadığunız bir
şey oldu mu" sorusuna,
"Bırakın bilmeyi. böyle
bir şeyi hissetsey dik bile
buna izin vermemiz
mümkün olabüir miydi"
yanıtını verdi.
CHP Parti Meclisi
(PM) dün Genel Başkan
Altan Oymen başkanlı-
ğında toplandı. Toplantı.
bugün sürdürülmek üzere
akşam 19.00'da sona er-
di. Aralannda Hasan Feh-
mi Güneş, Ertuğrul Gu-
nay, Ercan Karakaş ve
Etem Cankurtaranın da
bulunduğu 10 PM üyesı.
cumhurbaşkanlığı seçım-
leri ve Hizbullah olaylan
konusunda partinin görü-
şûnün daha net biçimde
ortaya konulması iste-
miyle önerge sundu.
Cumhurbaşkanlığı se-
çimleriyle ilgili olarak,
"Anayasa degjşimine kar-
^ çıkmabyız. Demirel ye-
ri doldurulamaz olarak
gösterilmeve çauşılıyor.
Bunu da kabul etmemeli-
yiz. Biz bu anayasa deği-
şjkKğine karşıyız dive net
olarak soylememiz gere-
Idr" görüşleri ıletildı.
Hizbullah konusunda ise
başından beri söylenenle-
rin yerinde olduğu, ancak
"Devtet birimlerinin Hiz-
• CHP parti meclisi toplantısında Batman'daki kayıp silahlar konusu, dönemin
Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın'a soruldu. Murat Karayalçın, olayı
bilmediğini belirterek "Bırakın bilmeyi, böyle bir şeyi hissetseydik bile buna
izin vermemiz mümkün değildi" diye konuşru.
buliah örgütünü konıyup koruma-
dıgT konusunun üzerine daha faz-
la vurguyla gidilmesi gerektiği ifa-
de edildi. İki konuyla ilgili olarak
PM bildirgesi hazırlamak amacıy-
la Öymen başkanlığında bir ko-
misyon oluşturuldu. Çalışmalannı
dün gece yürüten komisyonun PM
bildirgesini bugün açıklaması bek-
leniyor. 1994-1996 yıllan arasında
Batman Valiliği'nce usulsüz ola-
rak ithal edilen silahlar konusu da
PM'de gündeme geldi. Söz konu-
su dönemde SHP'nin iktidar orta-
ğı olması nedeniyle dönemin SHP
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
Genel Başkanı Karayalçın'a soru-
laryöneltildi. Karayalçın. "Buko-
nuda parti olarak atladığuıuz bir
şey oldu mu? O dönemde koalis-
yonda etldsiz olduğumuz için mi
bugün bu duruma düşüyoruz" so-
rusunu yönelten Yılmaz Ateş'e,
"Rzimhaberimizolsaydı. böyte bir
şeye göz yummamı/ mümkün
müydü? Bırakın bilmeyi hissetsey-
dikbile böyle bir şey olamazdT ya-
nıtını verdi.
Mehmet Moğultay tarafın-
dan verilen "kongre seçimle-
rinde sandık sorumlusu siste-
minden mahalle\^ köy sorum-
lusu sistemine geçilmesT yö-
nündeki tüzük değişikliği
önergesi de gündeme alındı ve
konuyu görüşmek üzere ayn
bir komisyon daha oluşturul-
du. Bu komisyon da çalışma-
lannın sonuçlannı bugün
PM'ye sunacak. Tüzük kurul-
tayı ve olağan kurultay tak-
vimleri de, PM'de bugün gö-
rüşülecek.
Öymen, PM'den önce dü-
zenlediği basın toplantısında,
Hizbullah ile ilgili gelişmele-
rin ardından dönemin Batman
Valisi Salih Şarman'm silah
ithalatı skandalının patladığı-
nı belirterek, skandallann her
geçen gün biraz daha koyulaş-
tığinı söyledi. Öymen, silahla-
ra para ödenip ödenmediği, si-
lahlann gerçekten Türkıye'ye
gelip gelmedıği, geldiyse Hiz-
bullah'ın eline geçıp geçmedi-
ği yönündeki sorulann aydın-
latılması gerektiğini vurgula-
dı. Öymen, hükümetin konuy-
la ilgili soruşturma başlatma-
smın olumlu bir gelişme oldu-
ğ«nu, ancak Meclis'in de ko-
nuya sahip çıkması gerektiği-
ni söyledi. Komisyonlann yet-
kilerinin sınırlı olmasmın Uer-
leme kaydedilmesini jjüçleş-
tirdiğine ışaret eden Oymen,
bu yetkilerin genişletilmesi
için içtüzük değişikliği yapıl-
ması gerektiğini belirtti. Oy-
men, "MecKs bu konularla uğ-
raşmak yerine kıyak emekli-
likle uğraşmaktadır. Medis'i
göreve çagırmaya devam edi-
yoruz" dedi.
CHP PM üyesi Cevdet Selvi, sosyal güvenliğin yara aldığını belirtti
"TBMM dikensiz giü bahçİstanbul Haber Servisi - Türki-
ye'de örgütlenme ve sendikal hak-
lar ile ekonomik, demokratik hak-
lann elde edileceği kurumlann ol-
madığı belirtildi.
CHP Şişli llçe Örgütü'nce dü-
zenlenen panelde konuşan CHP
Genel Başkan Yardımcısı ve PM
üyesi Cevdet SeM, uzun bir geç-
mişe sahip sosyal güvenlik yasa
tasansı ve uluslararası tahkimin
sağ düşünceler ile sermayenin çı-
karmak istediği yasalar oldugunu
belirterek, "TBMM'de dikensiz
gûl bahçesi istendi ve Meclis bu
hale getirildi'' dedi. Selvi, millet-.
vekılı dokunulmazlığı nedeniyle
anayasa değişikliği yapamayan
Meclis'in, tahkimle birlikte özel-
leştirme uygulamalannda bulun-
duğunu anımsattı.
Selvi, "empenaBzmin, yaşa-
dıgınuz çağa uygulanış şekti" di-
ye tanımladığı globalizmin, eme-
ğe saygı duymayan, büyük finans
kurumlannın egemen olduğu,
zenginin daha zengin, fakirin da-
ha fakir olduğu bir sistem olduğu-
nun altmı çizdi. Selvi, işçinin, me-
murun, çiftçinin rahatça örgütle-
nip ekonomik, demokratik hakla-
nnı elde edeceği kurumlann ol-
madığmı kaydetti. IMF'nin Tür-
• ..« i.-'.i CÖZÜM StÇfcNtKl tRI
PWFLLER DİZİS:
Panele CHP PM üyesi Cevdet Sehi'nin yaru sıra gazetemiz yazan Şükran Soner de katddı.
kiye'de temsilcilik kurma isteği-
nin onur kıncı oldugunu belirten
Selvi "Hükümetbukadarteslinıi-
yetçi olmamalı" dedi.
Sosyal Güvenlik Yasa Tasan-
sı'nda kıdem tazminatının orta-
dan kaldmlıp, işsizlik sigortası-
nın getirilmesinin olumsuzlukla-
nndan yakınan Selvi, işverenin
kıdem tazminatı nedeniyle işten
çıkaramadığı çalışanlarını, işsiz-
lik sigortası gerekçesiyle işten at-
ma yoluna gideceğini ve sendika-
lann zayıflatılacağını öne sürdü.
Gazetemiz yazan Şükran So-
ner ise Hizbullah ve PKK vahşe-
tinin ve dünyada yaşanan vahşet-
lerin küreselleşme ideolojisinin
bir sonucu oldugunu söyledi.
Emeğin örgütienmesi
Büyük sermayelı şirketlerin
birleştiğini anlatan Soner. emeğin
örgütlenmesinin gerilediğine dik-
kat çekerek "Emekçikr tekel dü-
zeyinde değil ama mevcut üyele-
riyte bir araya gelmeye çahşryor'"
dedi. Tûrkiye'de gerçek sendıka-
lı sayısının 750.000 oldugunu
kaydeden Soner. "Tûrkiye'de sen-
dikacılık,sry asi iktidara ve serma-
yeye gebe anlayışta. Sendikal hak-
lar var deniyor ama yok. Çünkü
gücü, değeri yok" dedi.
Yatınm yapılmayan SSK'nin
paralı hastane haline dönüştürül-
mek istendiğini vurgulayan So-
ner, öze) sigortalılan sömüren
özel hastane furyasmda, parası
olanın tedavi edildiğini, parası ol-
mayanın ise ölüme terk edildiğini
sövledi.
AB ile iliskiler
Türkiye
pazarlüc
etmemeli'
tstanbul Haber Servisi -
Emeklı Büyükelçi Coşkun
lürca, AB'ye tam üyelik ko-
nusunda Kopenhag kriterle-
rinin kesin şartlar olmadığı-
nı, bunlann ıçinin yorumla-
narak, müzakereler sonucu
doldurulacağını söyledi.
Emekli Büyükelçi Nüzhet
Kandemir de " Türkiye,
adayhğı ile ilgili 12. paragra-
nn içini doldurup geregini
yapmazsa Davos sürecine
benzer bir alabetle karşılaş-
mak kaçmılmaz olacakbr"
dedi. Galatasaray Topluluğu
Işbirliği Kurulu'nca, Galata-
saray Lisesi'nde düzenlenen
"Helsinld Sonrası Türkiye''
konulu panelde konuşan Kır-
ca, Yunanistan'la olan sorun-
larda, Türkiye'nin klasik tez-
lerinde gerilemediğini, aksi-
ne Yunanistan'ın gerilediği-
ni savundu. Kırca, "Helsinki
karan, Türkiye için önemli
başandır. Siyasi konularda
AB ile pazarük etmek gerek-
mez. Kıbns, Ege. Bat Trak-
ya sorunlan aynı masada
müzakere edilemez" dedi.
IRMIKI AYDIN ENGÎN aenginft doruk.net.tr
Eğer yaşamınızın bir kesrtin-
de yolunuz mapushaneye düş-
müşse, içeride bir ay, birçok ay,
bir yıl, birçok yıl kalmışsanız, yi-
ne de mapusrıaneden gelen ha-
bere duyarsız kalabiliyorsanız
kendinizden kuşkulanın. Yaşa-
mınıza yön veren değerieri bir
kez daha gözden geçirin.
Dört duvar arasına tıkılmışlı-
ğın boğuntusundan ibaret değil
söylediğimiz. İçeride gün sayar-
sınız. Gün gelir ve demir kapı
açılır, yeniden özgür insanlar
arasına kanşırsınız. Geçer gider.
2000 yılı Türkiyesi'nde hüner,
dört duvann boğuntusuyla bo-
ğuşmak değil sağ kalabilmektir.
Mafyaçetelerinin kol gezdiğı,
egemenlik kurduğu, hapishane
içi haraçla yetinmeyip, dışanda-
ki haraç, uyuşturucu, silah, ar-
sa ticaretinin "içeriden" cep te-
lefonlanyla, hapishane idaresi-
nin fakslan ve telefonlan ile yü-
rutüldüğünü; mafya ıçi hesap-
laşmalann yedi kilrtli demir ka-
pılar açılarak, yüzlerce metrelik
koridorlar kolayca aşılarak
"kuvveden fiile çıkanldığırn" ar-
tık sokaktaki çocuklar bile bili-
yor.
Mapus damında sağ kalabil-
rrtek artık bir hüner gerektiriyor.
Birdeyürek...
Hele siyasi tutukluysanız...
Gün geçmez ki siyasi tutuklu
koğuşlarından çekilmiş fotoğ-
raflar gazete sayfalanna yansır.
Örgüt bayraklannın asıldığı, ör-
güt sloganlannın duvarlara ya-
zıldığı koğuşlar, devlete bir mey-
dan okumaymış gibi sergilenir.
Siyasi tutukluların "terörist"
kimliği özellikle vurgulanır. Oku-
yucuda, dinleyicide, seyircide
"Eee, bu teröristlerde çok oldu
artık. Şuna birçözüm bulunma-
lı" yargısı durmaksızın pekiştiri-
lir.
Terörü hiç tartışmasız reddet-
tiği, kimden gelirse gelsin so-
runlann çözümünü silah nam-
lusunda, zorba güçte arayanla-
ra en küçük bir siyasal yakınlık
duyulmadığı Tırmık'ta defalar-
ca vurgulandı.
Ama siyasal mücadelesini te-
rör aracılığıyla gerçekleştiren
genç delikanlı ve kadınlann da
teröristten önce "yurttaş" oldu-
ğu, bu ülkenin çocuğu olduğu
da bıkıp usanılmadan vurgulan-
dı. Devletin bütün yurttaşlanna.
bu arada tutuklu ya da hüküm-
lü yurttaşlanna, onlar terör su-
Tık Hücreye, Yok Et!çundan hüküm giymiş ya da
yargılanıyor olsalar bile eşit
uzakhkta durmasının bir anaya-
sal ödev olduğunun altı defalar-
ca çizildi.
Gelin şimdi, bir resmi belge-
den yapılan şu alıntıyı birlikte
okuyalım:
"... Teröristler birbirleriyle ha-
berleşmemelidir. Çünkü terö-
ristler haberleşmediği zaman
sudan çıkmış balık gibi ölür.
Başka bir ifadeyle teröristi ru-
hen ve fikir bakımından besle-
yen kaynaklar veya kanallar ke-
silip kurutulunca, onun devrim-
ci, yaniyıkıcı yanı ölür. Kitle
psikolojisi dışına çıkanlan suç-
lunun korkak, ürkek, aciz ve za-
yıfhalinden istifade edilerek..."
Yeter mi?
Bu satırlar Adalet Bakanlı-
ğı'nın, cezaevi personeli için ya-
yımladığı "Cezaew Idaresi Elki-
tabı"r\6an aynen alındı.
Edebiyata meraklı bir devlet
memurunun kalemınden çıkmış
bu berbat satırlar sizi ürpertme-
dimi?
Şaka değil, "devrimci yanı"
öldürülmek, sudan çıkmış balı-
ğa döndürülmek istenen yurt-
taşlardan söz ediliyor. Devlet,
yurttaşının "korkak, ürkek, aciz
ve zayıf halinden" nasıl istifade
edileceğini resmi elkitaplanna
taşımakta...
Eh, kafa bu kafa olunca,
"hücre sistemini" savunmanın
önünde de hiçbir ahlaki, hukuk-
sal engel kalmaz. Zaten medya
kanalıyla siyasi tutuklu koğuşla-
rının "devlete kafa tutan"tab\o-
su da bol bol sergilenip, kamu-
oyu desteği sağlandığından
hücre sistemi tek çözüm ve en
doğru çözüm olur çıkar.
Omründe, bırakın hücreyi,
hapishane kapısından geçme-
miş "allameler" ahkâm keser,
"Tıkarsın hücreye, kalır tek ba-
şına. Fesat yuvasını yok eder-
sin "der, çıkar işin içinden. Çağ-
daş infaz sisteminde, koğuşla
hücre arasında, ortak havalan-
dırma avlulanna açılan odalar-
dan oluşan bir başka çözüm ol-
dugunu aklına bile getirmez; za-
ten sorunu bu aynntılarda ve bu
insancıllıkta tartışmaya da ya-
naşmaz.
"Hücre sistemi" denen kepa-
zeliğin, mutlak bir yalıtılmışlık,
tutuklu ya da hükümlünün da-
racık bir hücreye ve sadece o
hücreye ait daracık bir havalan-
dırmayatıkılması anlamına gel-
diğini kaç kişi biliyor? Böytesi
bir yalıtılmışlıkla yok edilmek,
sözcüğün tam anlamıyla "yok
edilmek" istenen insanlann, bu
ülkenin çocuğu, bu ülkenin yurt-
taşı olduklannı ve geri alınmaz
anayasal haklarla donanmtşlık-
lannı kim tartışıp sorguluyor?
Dahası, "oda sistemi, küçük
koğuş sistemi" denen ara çö-
zümlerin bile, Ulucanlar cankı-
nmının kanlı gölgesi üstüne
düşmüş cezaevi gerçeğinde ne
anlama geldiğini kim sorup sor-
guluyor? Küçük koğuşlarda ya
da tek kişilik odalarda tutulan
hükümlüleri daha kolay katlet-
me olanağını kim göz ardı ede-
bilir?
Cezaevlerine bir hukuk dev-
letinin ilke ve kurallannı yerleş-
tirmeden "koğuş-küçükkoğuş-
oda-hücre" tercihlerini tartış-
maya açanlar, Ulucanlar, Buca,
Aydın, Sağmalcılarcezaevlerin-
deki cankırımlarının hesabını
vermeden hapishane reformla-
n tezgâhlayanlar, önce ellerinin
kanını yıkasın, sonra karşımıza
çıksınlar...
. .
POLİTİKA GU1NLUGU
HİKMET ÇETİNKAYA
Eski Güneş.
- Yann Dünya Sevgililer Günû -
Saat kaçtı bilmiyorduk...
Bir kent uyumuş uyanmıştı...
Hüzünlüydük, umutsuzduk...
Bir ince yağmur, duman gibi yayılıyordu. Genç-
lik yıllarında ezberlediğimiz Atilla Jozef belki de
tren rayları üzerinde yürüyordu...
Yüreğimiz bir çocuğun yüreğiydi sanki. Dylan
Thomas'ın sabah ışıklan yüzümüze vuruyordu...
Sonsuz gözlerin açılması neydi, anlamıyorduk...
Bizim için var olan, bir aşk kalabalığının içinde
yürümekti...
O günün güneşi göğe onun oyluklanndan yük-
seldiğinde eski zaman saatleri çalardı...
Birsesle irkilirdik...
ötesi güneşi, o kıskaç kanın akışını seyreder-
dik...
Mucize anı bitimsiz bir şimşekti...
Kalbi göz-kulak kesilmiş, dudakları çığını yaka-
layan sevgililer arardık. Oktay Rifat'ın bulut urba-
lanyla dolaşır, toprak galoşlar giyinirdik...
Sonbaharın en kanlı yemişi yokluğu, acıyı, hüz-
nü düşürdü ellerimize!..
Bak yağmur yağıyor...
Serseri martılan kovuyor deniz rüzgân...
Biraz Pablo Neruda esiyor hava, biraz da Ce-
mal Süreya ..
O gece Paris'e yağmur yağıyordu. Fırtınaya an-
latılan öpüşler Efrain Huerta'nın aşk ateşine ko-
şuyorgibiydi...
Saat kaçtı bilmiyorduk...
Bir hüznün bulutu sarmıştı bedenimizi, biz ağlı-
yorduk...
Sesler duyuyorduk aşka, banşa, özgüıiüğe iliş-
kin:
"Bumumla ayırdım tüyûnü dalganın,
Midyenin içi gibi aldım ağzıma;
Bulutlann kokusu doldu genzime.
Bir salkım üzüm gibi ezdim, dişledim,
Tükürdüm aydınlığı. Kanım dışımda
Akıyor, kanımda yüzüyorum. Deniz
Içimde. Içimde dirilen martılar,
Içimde eski güneş çığlık çığlığa."
• • •
Bak yağmur yağıyor...
Sevgi alacakaranlık bağlan çözdüL
"Gel, rüzgâra anlatalım öpüşlerimizi, şarkılanmı-
zın acı yüreklerine.
Aşk ne ateştir, ne mermer.
Aşk bana duyduğun acımadır senin,
benim sana."
Anı, tükenmeyen yorgunluk gibidir...
Anı, akıtılmış kan kadar ağır, uykulu...
Efrain Huerta böyle söyler!..
Anı, acımasız uzun bir imge!.. İçinde sönük ışık-
lan yok ettiğimiz!.. Kurumuş bir gölge kadar ılık...
Acımak, kanatlan kesilmiş, can çekişen bir kuş.
Yaşıyoruz uzattığımız o uykusuzluğu... Çocuk-
lann, yaşlılann bilmediği bir gecede...
Güçlü bir kayrtsızlığı var aşkın, o uysal, o kanlı,
o korkunç duruluğun içinde.
Gelecek intiharlan yok eden duruluktur. Çamu-
run, kann tükenen mınltılarıdır...
Yani alacakaranlığın seslerinde kuru bir umut-
suzluk!..
Yüreğimiz bir çocuk yüreği olduğu günleri öz-
lerken, bizim için var olan aşk daha da alevlendi;
mucize anı bitimsiz şimşek sonbahann en kanlı ye-
mişi üzerinde çaktı...
Biz kör bir uykunun kapısını açıp bütün güver-
cinleri salıverdik...
Ve gözlerimizin içine baktık:
"Öy/e sevdalar vardır, biter biter başlar;
Buruk tatlar vardır, ağızda sürüp giden;
Bir aşka vuran güneş kolayca batmıyor."
• • •
Pınl pınl yanan bir kayanın üstünde Robert Des-
nos'tan, Necati Cumalı'dan şiirler okuyoruz bir-
likte...
Bak bulutlar üşümüş olacak ki güneş çıktı!..
Genç ilkbaharın habercisidir güneş!..
Fırtınanın tadı var, diyor Odisseus Elitis gece-
ler boyu taşın ve denizin sert düşünde...
Octavio Paz, ormanda yitip giden saçlannı an-
latryor, dudaklann, öpüşlerifi, aşkın o ölümsüz ya-
lın unutuşunda...
Haydi mavi göğsünü göstersin akşam ışığı, o sı-
vı karanlığında uykunun!.. Haydi, sonsuz kadın yi-
tir kendini, körfezli ve gölgeli koyaklarda...
Yum gözlerini, yitir kendini karanlıkta; gözka-
paklann kırmızı yapraklar altında...
Bırak kendini karanlığa, kendi etinegömül, ken-
di yüreğine...
Gecenin kızlarıdır yıtdızlar!..
Seviyoruz sizi, ölümlerin yaşamı sevişi gibi!..
hikmet.cetinkaya(acumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/513 90 98
GOZLERIN POYRAZ
Cumhurtyet
k ı t a p I a r ı HanetÇeMaya
Gazeteci-Yazar Hikmet Çetınkaya'nın içindeki firtınalı
evrende geliştırdiği, duygu denizinde dainıttıgı yazılan.
Bir solukta okunacak, kımi zaman bir nısan yağmuru
altında, bazan poyraz yelının soğuk savurganlığında ya da
karanlık bir gecenin yalnızlığında yeniden okunacak, yer
yer okunacak bır kitap bu kitap
Cumhuriyw< Çağ Pazartama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
kitap kulûbû (34334)Cağa)oğ!u-lstanbul Tel: (212)514 01 96