16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13ŞUBAT2000PAZAR HABERLER DUIN^ADA BUGUN ALİSİRMEN Sevginin Giilii Sevgili, Antoine de Saint Exupery'nin eşsiz yaprtında, Küçük Prens üzerınde yaşadığı küçücük Astreoid B - 12 yı, âşık olduğu nazlı ve kaprisli bir çiçeğe kır- gınlığı yüzünden terk ederek, evreni gezmeye başlar. Çeşitli yerlerden geçtikten sonra yolu dünyaya dü- şer. Ama o çiçeğini hâlâ sevmekte, onun için endi- şelenmektedir. En yakın yerieşim merkezinden binlerce mil uzak- ta, çölün ortasında uçağının kınlmış motor parçası- nt onarmaya çalışan yazar, henüz çiçek ile Küçük Prens'in öyküsünü tam olarak bilmediğinden, bu kı- nlgan kahramanın çiçeğe olan sevgisini ve onun için duyduğu endişeyi anlamayıp, dikenlerie ilgili baştan savma bir yanıt verince, soluk yüzlü sanşın Küçük Prens çileden çıkar. "Çiçeklerin" der, "milyonlarca yıldır dikenleri var. Milyonlarca yıldır koyunlar dikenli çiçekleri yiyorlar. Peki bu çiçeklerin hâlâ dikenleri olsun diye çabala- malannın nedenini anlamaya çalışmak önemli işler- den sayılmıyor... Hele benim gezegenimde, yalnız benimkinde yaşayabilen bir çiçeğin olduğunu, bu- nu koyunun bir ısınşta yok edebileceğini düşün. Bu çok mu önemsiz?" Yüzü al al olmuştur. Devam eder: "Insan bir çiçeği severse, milyonlarca ve milyon- larca yıldızda yalnız bir tek çiçek açarsa, işte o yıl- dızlara bakarak mutlu olur. Kendi kendine şöyle der: 'İşte orada o yıldızlardan birinde benim çiçeğım.'A- makoyun, çiçeği yedi miydi, bütün yıldızlarkaranr." • • • g Küçük Prens'in bütün yıldızlardatek sandığı çiçe- ği konusunda yanıldığını, onun da diğerieri gibi bir gül olduğunu anlaması için gül bahçesini görmesi . gerekmektedir. Küçük Prens gülleri görüp, çiçeğinin de sıradan bir gül olduğunu öğrenince, "Eşi benzeri bulunmayan bir çiçeğe sahip olduğumu sandığım için kendimi çok zengin sanıyordum. Meğer sıradan bir gül- müş..." der ve çimenlere uzanıp ağlar. Çiçeğe duyduğu sevginin değerini açıklayacak olana ise tam o sırada rastlar. Tilkidir bu. Tllki ondan kendisinı ehlileştirmesini, onu kendisine bağlaması- nı ister. Ve Küçük Prens tilkiden öğrenecektirsevginin sır- nnı.. sonra tekrar güllere gider ve de der ki: "Siz benim gülüme benzemiyorsunuz, hatta hiç- bir şeysiniz şu anda. Çünkü ne bir kimse sizi evcil- leştirdi, ne de siz bir kimseyi. llk gördüğüm zaman- ki tilkim gibisiniz. Ozamanyüz bin başka tilkiden her- hangi biriydi. Ama şimdi dostum oldu ve benim için eşi benzeri yok... Doğru.. gelip geçen biri için be- nim çiçeğimin sizden bir farkıyok. Ama o benim için yüzlercenizden daha önemli.. çünkü suladığım, cam bir fanusun içine koyduğum, önüne bir siperlik yer- leştirdiğim çiçek o. Çünkû yakındığı ya da övündü- ğü ya da hiçbir şey söylemediği zamanlarda dinle- diğim çiçeğim o benim. O benim çiçeğim.' ••• Küçük Prens'in sevgilisi gülünün bu eşsiz masa- lını anımsamamın nedeni Sevgili, yannki Sevgililer dünü için ithal edilen yapay güller. Bu yapay güller, içindeki alete kaydedilen sesi tek- rarlıyortar uzun süre, bir yerlerde bulunan düğmele- rine basınca. Görüyor musun Sevgili, çağımızda sevginin gülü tecimsel amaçlarla ne hale geldi? Zaten Aziz Valentin'e ithaf edilen bu gün de tü- müyle tecimsel birolay. Bütün dünyada insanlar, bu- gün hepsi o yapay güldeki gibi dügmelerine basılın- ca, hep bir ağızdan "Seni seviyorum" diyecekler. Hatta belki de yakın bir gelecekte her köşede bu söz aynı dilden söylenecek:"/ love you." Belki birkaç yıla kadar ithal edilecek çiçeklerde in- gilizce konuşacaklar. Sanal dünyanın, yalapşap aşklannın ürünü yapay güller, aşkın öldüğü bir ortamda, hep aynı sesle yıl- laryılı mınldanacaklar "I love you....l love you ...I lo- ve you..." Sadettin Tantan, Çin'e grtti • İSTANBUL (AA) - Içişleri Bakanı Sadettin Tantan, "Türkiye-Çın Güvenlik tşbirliği Toplantısf'na katılmak üzere dûn akşam Çin'e gitti. THY'nin tarifeli uçağıyla saaı 18.20'de Çin'e gidecek olan Tantan, uçakta meydana gelen teknik bir anza nedeniyle Atatürk Havalimanı'nda bir süre bekledi. - " Strasboung'da gösteri - - • STR\SBOURG (AA) - Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden gelen terör örgütü PKKyandaşlan, dün Strasbourg'da toplandılar. Abdullah Ocalan'ın Kenya'da yakalanıp Türkiye'ye getirilmesinin birinci yılı dolayıspla Strasbourg kent merkezinde toplanan göstericiler, Ûcalan'ın Türkiye'ye getirilmesinden sonra, 2 haffa süreyle Strasbourg 'daki Avrupa Insan Haklan Markemesi önünde gösteriler düzenlemişlerdi. 99'un trafik bilançosu: 4 bin öKi . • ADANA (AA)- Türkiye genelinde geçen yıl 444 bin 693 trafık kizasının meydana geldiği, 4 bin 606 kişinın öldüjü ve 113 bin 656 kişinin yaralandığı bildihldi. Enniyet Genel Müdür Yardımcısı ve Trafik Hizmetleri Eaşkanı Nihat Kurtiç, dûn düzenlediği basın toplantısındi, "Clkemizde de mevcut demiryolu ağı ve ışletmeciliğiiyüeştirilip karayollanmızda tanker. TIR, kamyon, otcnûs sayısı azalülabilir" dedi. İdari yangıhcdandrılıyop • ANKARA (Cımhuriyet Bürosu) - Daruştay Yasası, Bölge Idare vlahiemeleri, îdare Mahkemeleri ve Vergi Vlahkemeleı'nicICuruluş ve Görevleri Hakkındaki , Yasa ile Idar Yargılama Usulü Yasası'nda değişiklik j dngören tasaı TBMM'ye sunuldu. tdari yargının ; aızlandınlmısı amacıyla hazırlanan yasa tasansı ; TBMM Adaet Komisyonu gündeminde, önümüzdeki ; aafta ise görişül«ek. Tasan ile Danıştay tdari ve Vergi ı Dava Dairelrri Genel Kurulu'nun yapısı değiştirilirken. ! ayuşmazhk niktm 500 milyon lirayı aşmayan davalan ', cek hâkim ka"arabağlayacak. Çflfer, /|ar ve Erkan yargılansm' ! • MüĞLA Cunhuriyet) - Muğla'da Uğur Mumcu J ınısına düzeılenen panelde konuşan eski Istanbul ] 3arosu Başkru Turgut Kazan, Batman'daki yasadışı 1 silah ahnu ttden} le DYP lideri Tansu Çiller ile iönemin D"\P'li miiletvekilleri Mehmet Ağar ve Ünal Srkan"ın TCY"nn 146. maddesinden Yüce Divan'da VargılanmaİJTnı itedi. ADD Muğla Şubesi'nin liûzenlediğı lanede konuşan Kazan, "Demokrasi; ;\ğarsız. Buaksı:. Çillersiz yaşamak demektir" dedi. Mbayrak pevcilerine tazminat ;• tstanbul labe Servisi - Kartal Belediyesi'nce çöp şlerinin de-vedilfiği Albayrak AŞ'nin 1997 yılmda opluca ışterçıkanlan ve bunun üzerine işgale »aşvuran AA&ynk grevcilerinin tazminat hakkı fargıtay tarvı'ındaı kabul edıldi. Terör örgütünün vahşi yüzünü gören kimi örgüt üyeleri pişmanlık içinde teslim oluyor Mershrcle 9 Hizbııllalıçıya gözalbYurt Haberieri Servisi - Hiz- bullah'uı vahşeti karşısında piş- manlık duydugunu belirten bir terörist, Diyarbakır polisine tes- lim oldu. Mersin'de 9 Hizbullah- çı yakalandı. Türk Eğitim ve Öğ- retim, Bilim ve Kültür Hizmetle- ri Kolu Kanıu Çalışanlan Sendi- kası (Türk Eğitim-Sen), Hizbul- lah davalanna müdabil olarak ka- tılmak istediğini bildirdi. Diyarbakır polisinin uzun sü- redir aradığı bir Hizbullahçı terö- rist öncekı gün polise teslim ol- du. Diyarbakır Emniyet Müdür- lüğü yetkililen, adı açıklanma- yan teröristin, örgütün vahşetinin ortaya çıkması üzerine pişmanlık duydugunu, bu nedenle teslim olduğunu bildirdiler. Söz konusu kişinin örgüte daha önce özgeç- miş verdiği ve aranan teröristler arasında olduğu açıklandı. Içel Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, küçük ço- cuklara Kuran dersi adı altında Hizbullah terör örgütünün pro- pagandasının yapıldığı ve örgü- te üye kazandınldığı duyumu üzerine operasyonlar düzenlen- diği bildirildi. Açıklamaya göre, terörörgütü Hizbullah üyelerinin yoğun faaliyet gösterdıkleri 22 camide, 17.00-19.00 saatleri ara- sında küçük yaştaki çocuklara ders verdikleri anlaşılan 5 kişi ve onlann ifadeleri doğrultusunda da örgütsel faaliyetlerde bulunan Diyarbakır ADD öncülügünde 27 sivil toplum örgütü dinci gericiliği protesto etti Konycı'da tekses: Şeriatageçityok ERKANTÜYSAL KONYA - Şeriatçı terör örgütü Hizbullah ve destekçileri Konya'da Atatürk Anıtı ala- nında yapılan basın açıklamasıyla protesto edildi. Atatürkçü Düşünce Derneği'nin (ADD) hazırladığı ve 27 sivil toplum örgü- tü, dernek, oda ve partinin katıümıyla oku- nanbildiride, "HBzbuDah'ınohışturulnıasma katludabuluııanlan,Hizt)ullah'ıdestekley«ıı- Jeriyadabirtalaıngerekçeleresığınarakör- gütüjıişlediğieinayetieriikincipbuıateıekis- tej-enleri kmryBruz'" denıldı. Atatürk Anıtı'na gelen sivil toplum örgüt- lerinin temsilcileri, anıta çelenk koydular. Bu sırada •'Aydınhk TûrMye* "Şeriata geçit >ok", u Türki>T- laiktir laik kafacak" slogan- iananldı. Anıt önünde okunan ve ANAP, ADD, Be- lediye-lş Sendikası, CHP, Çağdaş Sanat Evi Konya Sanat Dernegi, ÇYDD, DSP, Diş He- kimleri Odası, DYP, EczacıJar Odası, Ener- ji Yapı %1-Sen, Ermenek Kültürve Dayanış- ma Dernegi, İvrizliler Dernegi, Işçi Partisi, Kültür-Sen, Polis Emeklileri Dernegi, Tüm Sivil Emekliler Dernegi, Türk Hava Kunı- mu, Türkiye SanatkârDernegi, TEMA \^k- fi, Tüm Sosyal-Sen, Tüm Emekli Işçiler Der- negi, Türkiye Sakaüar Dernegi, Türk Üni- versiteli Kadınlar Dernegi, Türkiye Yol-lş Sendikası 1 ve 11 No'lu şubelerinin imzala- dığı bildiride özetle şu görüşlere yer verildi: u Türkiye Cumhuriyeti'nin kunıhış febe- fea olan"Halk egemenl ığıne dayanan laik ve çağdaş bircumhuriyet' ülküsününgerçekleş- tjrjbnesinio öueuiffli hatıriatarak bu yoldan hiçbfl-nedenlegeriyedönülmemesini,durak- samadan üeriemesini isthontz. Ulusumuza yapay olarak dayatılan üıanan-inanmayan »Tnnını>j adaetnika\TilıklanrEdd«liyor,ta- sada vçkrvançta birlikteliği sa\ unuyonız. Ül- kemizdeki terör sapkınhklannın bir daha ya- şaomaınasıiçinAtatürk devTİmifleflkeferiışı- ğmda bflim ve aJal yolunda egitim-öğretim birliğinin yeniden sağtanmasmı bir önkoşul oiarak görüyornz," Açıklamanın ardından, alanda toplanan yaklaşık 500 kişi alkı^larla dağıldı. 4 kişi yakalandı. Yetkililer, yapı- lan sorgulamada, 3 kişinin örgü- te özgeçmiş raporu verdiklerinin belirlendiğini, bu kişilerin evle- rinde yapılan aramalarda da çok sayıda örgütsel yayın, örgütü övücü içerikli teyp kasetleri ile camiye Kuran dersi almaya gelen çocuklar için tutulmuş devamlı- lık çizelgeleri ele geçırildiğini kaydettiler. Gaziantep'te bir hücre evine yapılan operasyonda, beş el bom- bası, üç tabanca, iki el satın ve çok sayıda örgütsel belge ele ge- çirildi. Hücre evinden kaçtılar Yetkililer burada bannan terö- ristlerin hücre evinı terk ettıkle- rinin belirlendiğini söylediler. Ürgüp'te yapılan Türk Eğitim- Sen Istişare Toplantısı'nın sonuç bildirisinde, terör örgütü Hizbul- lah, insanlık dışı uygulamalan nedeniyle kınandı. Hizbullah'ın katlettiği insanlann bir bölümü- nün öğretmen olduğuna dikkat çekilen bildınde şöyle denildi: "Hizbullah terör örgütünün katlettiği insanlann bir bölümü- nün öğretmen olması nedeniyle Türk Eğirim-Sen'in Hizbullah davalanna müdahil olarak katd- masL, bu tür sapık düşünceli ya- pılanmalann mevcut din eğftüni anlayışından kaynaktondığı ve ta- raftar bulduğu inancryla bu anla- yışm sağükh, bilimsel ve halkın büyük bölûmününarzuladığı bir yapıya kavuşturulması, oluştu- nılacak Din Eğitimi Şûrası'nda ele ahnması ve buradan çıkacak kararlann havata geçirilmesi ge- rekmektedir." Tokat ve ilçelerinde bazı tari- kat mensuplanna yönelik sürdü- rülen operasyonlarda, Feyz der- gısının sahibi Ühan Şener tutuk- landı. Daha önce tutuksuz yargılan- mak üzere serbest bırakılan Şe- ner hakkında, cumhuriyet savcı- snıın itirazı üzerine gıyabi tutuk- lama karan çıkanldı. Feyz dergisinin irtıbat bürosu- na gelen güvenlik güçleri, Şe- ner'i Tokat Cumhurıyet Başsav- cılığı'na göturdü. Hakkındaki gı- yabi tutuklama karan vicahiye çevrilen Ühan Şener, tutuklana- rak cezaevine gönderildi. IçePde 1 tutuklama Içel Emniyet Müdürlüğü'nce terör örgütü Hizbullah'a yönelik operasyonlarda gözaltına alınan ve adliyeye sevk edilen 10 kişi- den 1 'i tutuklandı. Nöbetçi mah- kemeye çıkartılan sanıklardan Muharrem Erbfl tutuklanırken dığer sanıklar tutuksuz yargılan- mak üzere serbest bırakıldı. Adıyaman'daki operasyonda, terör örgütü Hizbullah üyesi ol- duklan belirlenen Suat Gülba- har, Ezner Dağhan, Hikmer Seçfl- miş, Aydın Boyraz, Hanifı Yar, Ahmet Yıldınm, Mehmet ve ÖmerÇeBkyakalanarak gözaltı- na almdı. Bu arada, Istanbul'da terörist- lerce öldürülen ve DNA testi so- nucu kimliğı tespıt edilen Şuayip Yetiş, Kâhta ilçeşinde toprağa verildi. ,. Hizbullahçı teröristler askerde yakalanıyor DtYARBAKIR (Cumhurtvet Bürosu) - Şe- riatçı örgütün yönetim kadrosunun, 1995 yı- lmdan sonra askere gidılmesi talimatı verme- sinin ardından bu karara uyarak askere giden örgüt ıııiBISftpiarı tefcerteker yakalamyor. Dü- zenlenen- operasyonlarla yurdun değişik böl- gelerinfle* âikeiKk görevi yapan 3 Hizbullah- çı yakalanırken birinin ise askeri hastaneden akıl hastası raporu aldığı belirlendi. Hizbullah'm üst düzey yönetiminin karan- na uyarak askere giden şeriatçı örgüt mensup- lanndan itirafçılar Kemal Aktaş, Vecdi Şeran ile önceki gün Diyarbalur DGM'de tutukla- nan ve adı açıklanmayan bir Hizbullahçı, yur- dun değişik bölgelerindeki birliklerinde yaka- lanarak gözalrına almdılar. Bu arada örgütün tetikçilerinden Mehmet Çiğdem'in ise Diyar- bakır Askeri Hastanesi'nden akıl hastası oldu- ğuna ilişkin rapor aldığı ve çürüğe aynldığı be- Iırlendı. Hizbullah'm itirafçılanndan Kemal Aktaş, yakalandığı sırada emniyet güçlerine verdiği ifadede, 1994 yıüna kadar "Omer" kod adıyla Hizbullah içinde faaliyet gösterdi- ğmi_belirterek şunlan anlattı: "Orgüt içindekiüişküerim bir müddet bu şe- kflde devam etti. Bu arada benim askerlik iş- kmlerim gündeme geldL Ben de askere gkle- ceğimi,sorumlum olan Fesih kod adh Mahmut Kaya isimli arkadaşa söyledim. Kendisi de ba- na gidebileceğimi söyledL Bunun üzerine ben askerük işlemlerini yapürdım. 1997 yılının ilk ayında lsparta"va acemi asker olarak girtim. Buradan Erzurum'un Pasinler Uçesine dağıum oldum. Burada Şehit Er İbrahim Meral Kışla- sı 5'ind Böiükte askerlik göre\imi yaprjğnn sı- rada Diyarbakır"dan gelen görcvliler tarafin- dan gözarana alınmam talep edildL Gelen gö- revülere teslim edüerek Diyarbakır'a gönderü- dim." Vecdi Şeran ise ifadesinde şöyle dedi: "Orgûtün din veAllah admainsanlan öktûr- mesineveyaratrjğı faalivetler ve fikirierine kar- şı çıktığım için örgüte katürnaktan pişmanhk duydum. 1994 yıhıun ağustos ayında örgütten kaçarak İzmir'e gittim. Örgüt mensupian İz- mir "de yerleştiğim evin izinibulduklannı öğre- nince tekrar kaçüm. Bir süre ortahkta görün- medim. Nihaj'et 1996 yıhnda >*atani görevimi yapmak üzere askere gittim. Adana'da asker olduğum sırada buradan gözaltma alınarak Diyarbakır Emniyeti'ne verfldim." tĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇÎN Bir itirafçının ifadesi 'Kuran : }: okumasını bilmeden ders verdim' -•i • G.Doğu'dan kaçanların büyük kentlerde suça itildiği vurgulandı w HizlHiüıJı korioısu göç nedenf tstanbul Haber Servisi -Güneydo- ğu'dan göçün, Hizbullah terörünü besleyen en önemli olgulardan biri olduğu belirtildi. Göç Edenler Sos- yal Yardımlaşma ve Kültür Dernegi Başkanı Mahmut Ozgür. kendisinin de Batmanlı olduğunu belirterek, "Hizbullah'uı kalesi" olarak gösteri- len kentten, binlerce ailenin Hizbul- lah korkusu nedeniyle göç ettiğini söyledi. Bu ailelerin yerleştikleri büyük kent varoşlannda da tutunamadıkla- nm, her türlü suçun kucağına itildik- lerini vurgulayan Özgür, "Göç her yönüyle bunahnuo, yasa tammazb- ğın en önemli nedenL Sadece büyük kentlerdedeğfl,Güneydoğu'dada ço- cuklar ve gençler arasında suç oranı gjderek aröyor'' dedi. Mahmut Ozgür, çok kısa süre ön- ce Batman, Silvan, Bith's, Diyarbalor ve Van'ı kapsayan bir geziden dön- düğünü vurgulayarak, terör nedeniy- le bu kentlerden göç eden insanlann, gittikleri kentte de terörden kaçama- dıklanm, her türlü yasadışı faaliye- tin bu insanlar arasında çok kolay ta- ban bulduğunu ifade etti. t RasÜantı değü' "Bu insanlar zaten istcmeden, kır- gm bir halde yerterinL vıırtiannı terk edrvorlar. Büyük kente gelince buna- hmlan daha da derinleşiyor" dıyen Mahmut Özgür, Hızbullah'nı en çok taban bulduğu kişüerin, kentin dışla- dığı insanlar olmasının, rastlantı ola- mayacağının altını çizdi. Kentle ekonomik, kültürel ve sos- yal alanda bütünleşemeyen, gereksi- nimlerini karşılayamayan kesimle- rin, özelükle de çocuk ve gençlerin giderek suça, örgütlü ve bireysel şid- dete yöneldiklerine dikkat çeken Öz- gür, Hizbullah ve öteki terör örgütle- rinin de buralarda taban bulup gelış- tiklerini söyledi. Mahmut Özgür, u însanlar, yasal guvenceden yoksun olduklan zaman, yasalara da saygıdu\ muyorlar" diye- rek, terörün, kullandığı insanlan ne- relerden seçtiğinin önemine dikkat çekti. DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Hizbullah operasyonlan sırasmda 1998 yı- lmda Istanbul'da ele geçirilen ve ardından ; jtirafçj olan Şaban Elalrunterin, Diyarbakır * D*v4e1 Güvenlik Mahkemesi Savcıhğı'na kendi el yazısıylahazn-ladığı 3 sayralık bir dilekçe vererek Pişmanlık Yasası'ndan ya- rarlandınunasmı istedi. Elalrunterin önce- ki ifadelerinde, Arapça ve Kuran okuması- nı bilmeden halka dini dersler verdiğini ve aşın derecede alkol kullandığını vurguladı. Itirafçı Şaban Elalrunterin, Istanbul'da sahte kirnlik ve sahte ehhyet ile yakalanmış- tı. Daha sonra Diyarbakır'a getirilerek DGM'de yargılanan Elaltunterin, TCY'rün 168'inci maddesi uyannca 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarprmldı. DGM'ye Pişmanlık Ya- sası'ndan yararlandınlması için kendi el ya- zısıyla hazırladığı bir dilekçe veren Elal- tunterin, itiraflanyla Hizbullah'm çökertil- mesinde güvenlik güçlerine yardımcı oldu- ğunu bildirdi. Şaban Elaltunterin, yargılanmadan önce DGM savcılığına verdiği ifadede ise "Hiz- bullah'a PKK'den nefret ertiği için katüdı- ğuu" anlattı. Elaltunterin, Müslüman oldu- ğu için PKK tarafından tehdit edıldiğini, bu nedenle sahte kimlik taşıdığını belirterek, örgüte girmesinde Hizbullah'm üst düzey yönetıcılerinden Mehmet Sudan'm propa- gandasınm etkili olduğunu söyledi. Elaitim- terin, Hizbullah'a girmeden önce Diyarba- kır DSt Bölge Müdürlüğü'nde çalıştığını, ancak daha sonra bu görevinden aynldığı- m kaydederek şoförlük deneyimi nedeniy- le örgüt içinde bir süre Hüseyin VetioğuTnun şoforlüğünü yaptığını vurguladı. Elaltunte- rin ifadesinde şunlan söyledi: "1987 yıhnda ailem bakla\acıuk yapbğı için tran'dan fisük getirmek üzere bu ülke- yegidip gehyordum. Tahran'da Diyarbalar- h olan Riyaeddın Oğuz adh bir Hizbullahçı ile tanışnm. Bu kişinin bana verdiği diniders- lerin ardından Diyarbakır'a geierek îlim Ki- tabe\i*nde Hüseyin Velioğlu, Mehmet Su- dan ve Cemal Tutar'la da tantşnm. Mehmet Sudan bana örgüte girmemi söytedL Örgfit içinde propaganda en çok taziye evlerinde yapıhyordu. Bu evlerde Hüseyin Velioğlu okuduğu dualar ve dini dersteriyle insanla- n çok çabuk etkisi arana ahyordu." SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Türkiye'nin büyük sanatçılan, bu ülkede ağız tadıyla yaşayamadılar. Nâzım Hikmet'ten Aziz Nesin'e, Yaşar Kemal'den Yılmaz Güney'e ülkemizi gelecek yüzyıllara taşıyacak büyük eserlere imza atan bu seçkin insanlanmız dışlandılar, eziyet ve baskılara göğüs germek zorunda kaldtlar. Hâlâ onlann isimleri ders ki- taplannda yok. Yaşar Kemal, 70 yaşında hapisha- nenin kapısından döndü. Bütün bu insanlanmız Türkiye'nin hapishane- lerini tanıdılar, eziyetlerini çektiler. Ay- kın olmanın, yaratmanın, muhalif ol- manın bedelini ödediler. Sosyalizmi savunmanın, eşitliği savunmanın, özgürlüğü savunmanın bedelini öde- diler. Yılmaz Güney tartışması iyi oldu. Onu yeniden değeriendirmek, onun yaşadığı dönemi yeniden gözden geçirmek ve onun büyük yaratıcılığı- nı yeniden tanımak imkânını bulduk. Şimdi Yılmaz Güney'in filmlerini hep birlikte daha dikkatle izleyeceğiz. Ölümünün üzerinden 15 yıl, "Yo/"fil- minin üzerinden 20 yıla yakın bir za- man geçmesine rağmen Yılmaz Gü- ney bugün yeniden tartışılıyorsa bundan ancak mutlu olabiliriz. 31 Ocak günlü yazımda Nâzım'ın kaderiyle Güney'in kaderi arasında benzetme yapmıştım. Nâzım için şunlan belirtmiştım: "Nâzım, Stalin dönemindeSovyetlerBirliği'ndeydi. Baskıyı sevmeyen, özgüriük düşkü- nü birsanatçıydı. Yine de o dönemi, o dönemde eleştiremedi. Hatta, Stalin'i öven şiirier bile yazdı." ••• Ataol Behramoğlu, benim Nâ- zım'la ilgili söylediklerimin doğru ol- madığını öne sürdü. 5 Şubat tarihli yazısında şunlan söyledi: "Nâzım Hikmet, Stalin'i öven 'şiirier' yazdı Nâzım'dan Yılmaz Güney'e mı? Bildiğim kadanyla, konusu Sta- lin olan tek birşiiri vardı, o da şöyle- dir" deyip, Nâzım'ın Stalin'i eleştiren bir şiirini aktardı. Beni de bu konu- da özensiz davranmakla eleştirdi. Behramoğlu'na, bu yazısını oku- yunca Nâzım'ın Stalin'i öven konuş- malan ve şiirieri olduğunu söyledim ve kaynak gösterdim. Bana yönelt- tiği haksız suçlamayı ve Nâzım'ın ya- şamına ilişkin verdiği yanlış bilgiyi düzeltmesini istedim. Doğrusu, bu yanlışı onun düzeltmesiydi. Yapma- dı. Behramoğlu'nun bu yazısından sonra okuyuculardan, varsa bu şiir- leri göstemıemi söyleyen mektuplar aldım. Evet, Nâzım'ın Stalin'i öven konuş- ması ve şiirleri var. Konuşma ve şiir- ier, bu yazıyı yazarken masamın üze- rinde duruyor. Nedim Gürsel'in "Başkaldıran Edebiyat" (Yapı Kredi Yayınlan, 1997) isimli kitabının 285. sayfasında Nâzım Hikmet'in yayım- lanmamış şiirleri bölümünde, Bursa Cezaevi'nden yazdığı bir şiirde ve Moskova'da Stalin'in ölümü üzerine kaleme aldığı "5 Mart 1953" başlık- lı şiirinde Stalin'e olan sevgisini be- lirtiyor, onu övüyor. Moskova'da 1953 yılmda yazdığı şiirin tamamı Stalin'le ilgili. Nâzım'ın Moskova'ya gittiği gün havaalanında yaptığı konuşma da arşivimde duruyor. Bu konuşmada da Stalin'e olan sevgilerini belirtiyor. Nâzım'ın Stalin'i öven başka şiirlerinden de söz edili- yor. Bütün bunlan Behramoğlu'na da söyledim. • • • Nâzım'ın bir dönem Stalin'i övmüş olması, onun özgüriük düşkünü, bü- yük bir şair olduğu gerçeğini değiş- tirebilir mi? Tabii ki hayır. Bizim ku- şak, bizden önceki sosyalist kuşak, yıllarca Stalin'i savundu. Onu sos- yalizmin önemli önderlerinden birisi olarak gördü. Özellikle ikinci Dünya Savaşı'nda Stalin'in, Sovyetler'in na- zizme karşı büyük direnişine önder- lik etmesi gerçeği, birçok hatasının, sosyalizmi yozlaştınp kurduğu ağır baskı rejiminin göz ardı edilmesine yol açtı. Nâzım'ın da birçok sosya- list gibi bir dönem onu övmesi, o gü- nün gerçeğiydi. Nâzım, Stalin'i övdü- ğü gibi daha sonra eleştiren etkili şi- irier de yazdı. . ., • • • Bu vesileyle; bu ülkenin büyük şa- iri Nâzım Hikmet'i, bu ülkenin büyük sinemacısı Yılmaz Güney'i, bu ülke- nin büyük romancısı Yaşar KemaPi, bu ülkenin büyük mizah yazarı Aziz Nesin'i.Rıfat llgaz'ı sevgiyle anıyo- rum. Yannın Türkiyesi onlaria bir an- lam kazanacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle