17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 AfcLIK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER MmetAltan • İsfenbul Haber Servisi - "Bır Sabah Korkmak" başlıkı yazıda Tûrk Silahlı KuvveUeri'ni (TSK) tahkir ve tezj'if ettikleri gerekçesiyle yazar Ahmet Hüsrev Altan ile Aktüel Dergisi Sorumlu Yazıişleri Müdüıü Murat Tunah'nın yargılanmasına Istanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Altan, katıldığı otununda yaptığı savunmada, yazısında generallerin işledikleri suçlar nedeniyle yargılanmamalannj eleştirdiğinı belirterek "Huzurunuza yargılanmaya değil, adaleti aramaya geldım. Yazarlar, suç işleyen generallenn yargılanmamalan için yargılanıyor" dedi. Mahkeme heyeti, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. 'Yetki yasası' • ANKARA (Cumhuriyrt Bûrosu) - Hükümet ortaklan, Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği yetkı yasasını, iptal gerekçelerinı dikkate alarak yeniden çıkarmaya hazırlanıyor. Hûkümetin, özellikle IMF ve Dûnya Bankası'nın ekonomide istediği düzenlemeleri yetki yasasıyla çıkarabileceğine dikkat çekildi. Anayasa Mahkemesi, "kamuda ücret dengesızliğinin giderilmesi" amacıyla yürürlüğe giren, ancak yerel yönetimler ve sosyal güvenlik başta olmak üzere çeşıtli konularda hûkümetin 27 kanun hükmünde kararname (KHK) çıkardığı yetki yasasmı iptal etmişti. Fogg: Öncelikle geçişe inanıknalı • ADANA(Cumtauriyet Bûrosu) - Adana'da bir basın toplantısı düzenleyen Avnıpa Komisyonu Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Karen Fogg, AB sürecinde olan Türkiye'de bu sürece ve geçişe öncelikle herkesin inanması gerektiğini belirtirken " Türkiye'de endişe yaratan göstergeler var. Bu nedenle Kopenhag kriterlerine uyularak öncelikli, ardından da orta vadeli koşullann yerine getirilmesi gerekiyor" dedi. Konuşması sırasında, cezaevleri, Kürt sorunu, özelleştirme gibi konulara da değınen Fogg, cezaevlerinin insan haklan düşüncesi kapsamında ele alınması gerektiğini, herhangi bir azınlığın dilinin, müziğinin ve kültürünün bir radyo ve TV'de yayımlanmasının engellenmesinin doğru olmayacağını, TEKEL gibi tekelleşmiş kurumlann aslında çok daha önceleri özelleştirilmesi gerektiğini söyledi. 1.5 saatlik hapis • tstanbul Haber Servisi - Sanatçı Şanar Yurdatapan, "Düşünceye Özgürlük-38" adlı kitapçığın yayıncısı olarak, TCK'nin 155. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle hakkındaki 2 aylık kesinleşmiş cezası nedeniyle dün Kartal Özel Tip Cezaevi'ne konuldu. Dün saat 17.00 sıralannda cezaevine gelen Yurdatapan, "F tipi" olarak nitelediği Kartal Özel Tip Cezaevi'ni, Adalet Bakanı Hikmet Sarru Türk'ün, "F tipi yüksek güvenlikli" şeklındeki ıfadesi nedeniyle tercih ettiğini belirtti. Ancak Yurdatapan, Adalet Bakanlığı'nın onayının cezaevine ulaşmaması nedeniyle 1.5 saat içeride bekletıldıkten sonra çıkarhldı. Şartlı salıverme yöntemiyle dolaylı af getiren tasan, 74'e karşı 302 oyla kabul edildi TBMM'den WakT afAYŞESAYEV EMİNEKAPLAN ANKARA - Ilk aşamada yak- laşık 35 bin tutuklu ve hükümlü- nün cezaevinden çıkmasını sağ- layacak, şartlı salıverme yönte- miyle dolaylı af getiren tasan, TBMM Genel Kurulu'nda dün, 74'e karşı 302 oyla kabul edildi. Görüşmeler sırasında özellikle MHP ve ANAP'hlann "sindire- medüderini" vurguladıklan tasa- n, cezaevierindeki beklenti ve olaylar göz önüne alınarak "zora- Id" yasalaştınldı. Pasif direniş yapan ANAP ve MHP'lilerin bü- yük bölümü oylamalara katılma- mayı yeğlerken kapatılan RP'nin yasaklı lideri Necmettin Erba- kan'ı cezaevinden kurtarmak is- teyen FP'li gelenekçiler de yasa- ya destek verdi. TBMM Genel Kurulu'nda, af yasa tasansı dün kabul edildi. Gö- rüşmeler sırasında MHP ile DSP arasında pazarlıklar son ana kadar sürdürüldü. Başbakan Büfcnt Ecevit ile Başbakan yardımcıları Devtet Bahçeli ve Hüsamettin Öz- kan, sık sık bir araya gelerek de- ğişiklik önergelerini değerlendir- di. Ecevit ve Bahçeli baştan sona görüşmeleri izlerken ANAP Ge- nel Başkanı ve Başbakan Yardım- cısı Mesırt Yılmaz'ın, görüşme- lerin sonuna doğru Meclis'e gel- mesi dikkat çekti. ANAP'lı bazı yöneticiler "görevi kötüye kuDan- ma" ve "jşkencenin" de af kapsa- mına almması ıstemini Yıhnaz'a ilettiler. Ancak Yılmaz'ın, "240 af kapsamına ahnırsa, bana yük- lenirler. O nedenle. ortak bir uz- laşma olmadan hiçbir önerge ver- meyin" talimatı verdiği öğrenildi. "lider tanmaoyla" affa karşı çıkamayan MHP ve ANAP'lı milletvekillerinin büyük bölümü "pasif direniş"! yeğleyerek oyla- maya katılmadı. Lıderlerin baskı- sıyla, tasannın tümü üzerindeki oylamada katılmayanların sayısı azaldı. MHP'li Ali Gûngör'ün konuşması ile gergin noktalanan görüşmeler sonunda tasan, 74 redde karşılık 302 oyla kabul edildi. Yılmaz'ın da Meclis'e gelmesiyle, ANAP'ta oylamaya katıhnayanlann sayısı 50'ye dü- şerken MHP'den de 26 millerve- kili oylamada bulunmadı. ANAP'tan Nihat Gökbulut ile MHP'den Ersoy Özcan, Hakkı Duran, Melek Denli Karaca, Ali Güngör, Hamdi Bakür, Sadık Ya- kut Edip Özbaş, Mesut Tûrker, Mehmet Ceylan yasanın reddi yönünde oy kullandılar. Başbakan Bülent Ecevit affı, "Bir banş etkeni, huzuretkeniol- masmı diliyorum" sözlenyle de- ğerlendınrken Başbakan Yardım- cısı Yılmaz, "Yılan hikâyesi bit- ti" demekle yetindi. Gûrkan'ın Kalemli isyanı Görüşmeler sırasında, DSP'li Uluç Gürkan değişiklik önergesi verdi. Gürkan, TBMM Genel Kurul salonu yolsuzluğunun baş sorumlusu olan eski Meclis Baş- kanı Mustafa KakmU'nin de af- tan yararlanacağını belirterek önerge verdi. Gürkan'ın, "görevi ihmal" suçunu düzenleyen TCY'nin 230'uncu maddesinin af kapsamından çıkanhnası yö- nündeki önergesi reddedildi. Yasanın, kapatılan RP'nin Ge- nel Başkanı Necmettin Erbakan'ı cezaevinden kurtaran 2. madde- si üzerinde FP'nin yenilikçi ka- nadının, eski Istanbul Büyükşe- hir Belediye Başkanı Recep Tay- yip Erdoğan'ın siyasi yasağınm kaldınlmasına dönük önergesi de kabul edilmedi. Adalet Bakanı Türk, eleştirile- ri yanıtlarken şartlı salıvermenin mahkûmlar için "yeni bir başlan- gıç firsaO olduğunu" vurgulaya- rak "Anayasa Mahkemesi'nin çe- şjtti karariannda, eşitnğin ancak eşit durumda olanlar arasında söz konusu olabUecegi vurgulan- mışOr. Suçlaruı ahlaki kötûlûğe göre aynm yapıimasında anaya- saya aykmhk söz konusu değil- dir'' dedi. Affin sorumluluğunu DSPfistfendi Görüşmeler sırasında DSP dı- şındaki siyasi partilerin sözcüle- ri, "affin sorumluluğunu'' üstlen- mediler. Muhalefet sözcülen, sık sık Rahşan Ecevit'e gönderme yaparken Adalet Bakanı Türk'e, "Eğer Sayın Rahşan Ecevit'e yö- netik bir suç işlenseydi, af konu- sunda tavnnız yine aynı nu olur- du? Affin anası belM de babası knn" sorusunu yönelttiler. FP Grup Başkanvekili Bülent Annç, "Affin varsa, şerefî de ve- bafideDSP'nindir" görüşünü sa- vundu. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, "Bu tasanda MHP'nin sorumluluğu yoktur, topluma af sözü veren de biz de- ğttiz. Tabii bu bir yerlerde hazu*- lanmışür, getirihniştir. Ama bize yeterince sorulmamıstır'' diye konuştu. DSP grubu adına söz alan Hayri Diri ise tecavüzcüle- rin, uyuşturucu kaçakçılannın, banka hortumculannın af kapsa- mına girmediğine işaret ederek "bunlann affedilmesine DSP'lilerin ve Ecevitfcr'in 'Evet' diyenıeyeceğini'' kaydetti. Af Fazilet Partisi'ni böldü "Venilikçilerden destek yok SEBAHAT . ,' KARAKOYUN ANKARA - Af Yasa- sı'nuı oylaması sırasın- da FP'dekı gelenekçi-ye- nilikçı bölünmesi bir kez daha yaşandı. FP'li ye- nilikçiler, kapatılan RP'nin lideri Necmettin Erbakan'ı da hapisten kurtaracak olan Af Ya- sası 'na destek vermedi. Bazı milletvekılleri de oylamalara katılmamayı yeğledıler. FP Grup Baş- kanvekili Avni Doğan, yasanın 2. maddesinin siyasi gerekçelerle ceza- evinde bulunanlan ilgi- lendirdiğine dikkat çe- kerek "Baa arkadaşlan- mız 'Hoca mutlaka mah- kûm olmalı' diyoriarsa 28 Şubatçdaria aynınok- taya düşerier" dedi. Af Yasası, FP'deki ay- nşmayı bir kez daha be- lirginleştirdi. FP'nin ye- nilikçi kanadı, Erbakan'ı hapse girmekten kurta- racak olan yasaya destek vermedi. Görüşmeler sı- rasında yenilikçi millet- vekilleri sık sık kürsüye çıkarak eleştirilerde bu- lundular. Yenilikçi kana- !\» ''' dın önde gelen isimlenn- den Kayseri milletvekili Salih Kapusuz, "Yasa- nın savunulacak yanı yok. Bu nedenle iktidar ortaklanmn bile içine sinmiyor bu yasa. Onla- nn içlerine sindireme- dikkri bir yasaya biz ne- den sahip çıkanm" dıye konuştu. Avni Doğan ise yeni- likçilerin tavnnı sert bir dille eleştirerek "Biz grup karan almadık. Ancak 2. maddenin des- tekknmesi yönündeki arzumuzu arkadaşlan- mıza ilettik. Bu madde si- yasileri ilgilendimor. Birtakun arkadaşlan- mız 'Hoca mutlaka mah- kûm olmalı' diyoriarsa 28 Şubatçdaria aynı nok- taya düşerier'' dedi. Ta- sannın maddelerine ge- çilmesiyle ilgilı oylama sırasında FP'deki bölün- me net bir şekilde görül- dü. Erbakan'ı ügilendi- ren 2. maddenin oylama- sı smısında da bazı yeni- likçiler çekimser kaJma- yı yeğlerken, Tokat mil- letvekili Bekir Soba- a'nnı ret oyu kullanma- sı dikkat çekti. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART [email protected] MHP Güngör'e ihraç istemi ANKARA (Cum- huriyet Bûrosu) - Af Yasası'nın TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmeleri, MHP Içel Milletvekili AB Gûngör'ün, Başba- kan Bülent Ecevit'i, "vatan hainterini af- fetmekle'' suçlaması üzerine gergin nokta- landı. Güngör, "Ha- inleri affetmek Ece- vit'in geteneğme ya- bancıbirhususdeğil- cfir" diyerek parnsiy- le de ıpleri kopardı. Görüşmelerden he- men sonra Devlet BahçeM'nin başkanlı- ğmda toplanan MHP yönetnni, Gûngör'ün "flıraç" istemiyle di- siplin kuruluna sev- kini kararlaşürdı. Genel kurulda Af Yasası üzerindeki gö- ruşmelerin tamam- lanmasından önce aleyhte söz isteyen FP'li Bülent Annç, karar değıştirerek lehte konuşup aleyh- teki söz hakİanı Ali Güngör'e devretti. Söze, tt Çh1dnveten- BkeDtasannmtekbir amaavanhr. Bu da P- KK'li canileri affet- mek ve bu vebak Mecns'i alet etmek- tir" diye başlayan Güngör, şunlan söy- ledi: "Ashnda hûkü- metin bu tasami ge- tirmesöıi) adırgama- mak laznn. Bu hükü- met ilk iş olarak piş- man okluğunu söyle- yen PKK'lileri affet- miştir. Daha sonra ba- sm indirimi denikn aSa,adı basınofan pa- çavnüarda kalem oy- natan PKK'lileri af- fetmiştir. Bu tasan da yasalaşırsa Anayasa Mahkemesi'ne gide- cekvePKK'ficanOe- redeşamflhakdönû- secektir'' Gûngör'ün "Ashn- daSayınEcevit'inge- leneğİne vatan hain- lerini affetmek fazia yabana gefen bir hu- sus depdir" sözleri, ilk anda şaşkuüığa yol açarken, birleşi- mi yöneten TBMM Başkanvekili Nejat Arseven, "Keiimeie- rinizi daha dikkatÜ seçm" uyansuıdabu- lundu. DSP'lilerin tepkilerinin cılız kal- dığı gözlenirken Güngör, MHP teşki- laü ve ülkücülerin bunu kabul etmeye- ceğinı ileri sürdü. Güngör, partisinin yanı sna ANAP'lıla- ra da tasanya destek vermemeleri çağn- sında buiundu. IRMIKIAYDIN ENGtN [email protected] Türkiye alışılmadık, daha ön- ce rastlanmadık bir çalkantı yaşıyor. Türkiye'de politikanın herzaman çalkantılı olduğunu düşünenler, bu yargıyı abartılı bulabilirier. Son 40 yılda üç "tam", en az beş "yanm" as- keri darbe geçirmiş; üç yeni anayasa ile tanışmış ve gün- deminde anayasa değişikliği tartışmalan hiç eksik olmayan bir ülkede, bugünlerdeki şid- detli "çalkantı"n\n birözellikta- şımadığı, öteki çalkantlı yıllar, aylar, günlerdeki gibi bir dö- nem yaşandığı ileri sürülebilir. Yanlış olur. "Çalkantı" daha çok denizle ilgili bir terim. Fırtınada deniz çalkalanır da çalkalanır. Rüz- gâry/ldız-karayelden eser, de- niz çalkalanır, lodos eser, çal- kalanır; keşişlemeden bir fırtı- na kopar, deniz iner iner kal- kar... Peki, "karayel-poyraz-yıldız- keşişleme-lodos-günbatı- s/"ndan kopup gelen tayfun şiddetinde rüzgâriar "aynı an- da" esmeye başlarsa ne olur? Yanıt: Bugünlerde Türki- Yıldız - Karayel - Keşişleme - Poyraz ye'de ne oluyorsa o olur! ••• Art arda bankalar batıyor ve bankalara devlet el koyuyor. Ban- kasını batıran bankaalar, elleri ke- lepçeli, surattan usulünce yapıl- mış "polis sorgusu'nöan sarar- mış solmuş, gözlerinin altında mor halkalar, suratlannda beş günlük sakal, DGM koridorlann- da "zorunlu" voltaya çıkıyoriar Keşışteme. Borsa sürekli "dip yaptyor". Borsa dibe vuruyor, Türkiye'nin dibi acıyoıi Yıldız. Merkez Bankası'nın çok övün- düğü döviz rezervleri birkaç gün içinde inanılmaz bir hızla eriyor, yedi küsur milyar dolarfık döviz kaçışı ekonomiyi allak bullak edi- yor. Poyraz. Af yasası tartışmalan 19. ayını tamamlıyor ve her geçen gün ha- pishaneleri baaıt fiçısından beter hale getiriyor. Ankara'nın siyasile- ri ise afyasasını siyasal pazariığın eksenine oturtup "Ver Kıra'y;, a/ 312. maddeyi. - Yok, olmaz. 312'nin yanına bir de siyasal ya- saklann affını isterim. - Al takke, verkülah "diye didişmekteler. Lo- dos. Cezaevterinde -bu satıriar ya- zılırken- 203 kişi ölüm orucuna yatmış ve ölüme gün değil nere- deyse saat sayılır hale gelinmiş. Karayel. Ve... Ve Avrupa Biriiği, Türkiye'nin önüne AB üyeliğine giden yol için bir harita koymuş. "Buyolu izfer- sen ancak o zaman ÂB'ye üye olabilirsin" demiş. "Katılım için ortaklıkbelgesi"Türkiye'nin gürt- demine düşmüş. Günbatsı. Bu fırtınalann hepsi aynı anda esiyor, ülkeyi elbiriiği ile çalkalıyor ve bu koşullarda Türkiye, Avrupa Birliği üyeliğini, yol haritasını tar- tışıyor, sorguluyor, yol anyor, yol şaşınyor... • • • Katılım için ortaklık belgesi (KOB) ilk yayımlandığında Anka- ra'dan bir iyimseriik havası yayıl- mıştı. Ama bu uzun sürmedi. KOB'nin paragrafve satırlannı bir kez daha ve bu kez altını çizerek okuyanlar, seslerini yükseltmeye başladılar. Yükselen sesler Türkiye'de yepyeni bir "aynş/na'nın somut ipuçlannı banndınyor ve bu aynş- manın eksenini Avrupa Birliği ile ilişkiler beliriiyor. Bu aynşmada iki ucu, Türki- ye'nin geleceğini "ne pahasına olursa olsun' AB ile bütünleşme- de görenler ile AB'yte bütünleş- menin ulusal devtetj yok edeceği, ulusal değerterin ortadan kalkma- sı anlamına geleceği kanısındaki- ler oluşturuyor. Kuşkusuz bu kargaşada (=ka- os) ya da bu karmaşada (=komp- lex) belirieyici olan, iktidann dizgin- lerini elinde tutanlar. Yani Türkiye gerçeğinde: Hükümet ve ordu. Hükümet iki parti; DSP ve MHP ile bir stepne; ANAP'tan oluşan bir koalisyon. Koalisyonlann ana partilerinin ortak noktası milliyet- çilik. DSP'ninki sosyal demokrat renkler de taşıyan bir milliyetçilik, MHP'ninki ise ırkçı ve faşizan iz- ler taşıyan bir milliyetçilik. Ama sonuç olarak milliyetçilik. Milliyetçı siyasal çizgiler içinse Kürtçetelevizyon, Kopenhag kri- terteri, Batı Avrupa demokrasisi- nin normlan, başkenti Brüksel, merkez bankası Frankfurt'ta üs- lenmiş, para birimi Euro olan fe- deratif yapıdaki Avrupa Birleşik Devletleri gerçek bir karabasan. Ordu içinse üniter devletten vazgeçmek, büyük bir federatif yapının içinde erimek kabul edi- lemezlik taşıyor ve bunu açıkça belirtiyor... Şimdilik itirazlar Kürtçeteteviz- yonda yoğunlaş^or. Ama bu, gö- rünüşte böyle. Yann Kürtçe tele- vizyon sorunu aşılsa (?), yerini Ko- penhag kriterlerinden herhangi biri alacak. Bunlar Türkiye'de günübiriik yaşanan bir gerçek. Ama anlaşılması zor olan şu: AB'nin Heteinki doruktoplantısın- da aday üyeliğe kabul edilirken Türkiye'nin imza koyduğu belge- de bu konulann hepsi açtk seçik yer alıyordu. Bu da bir gerçek. Türkiye'de gerçek, gerçekle çarpışıyor. Demokrasi gerçeği ile güçlü devlet gerçeği... POLİTİKA GÜ1NLÜĞÜ HİKMET ÇETtNKAYA Siyah - Beyaz... Yaşamın çoğalması, insanoğlunun salt dünyaya 'siyah-beyaz' bakmasıyla gerçekleşebilir mi? Yaşamın çoğalması bir uçtan öteki uca.. yani ma- viden griye, sandan turuncuya dek gökkuşağını çağ- nştırması demektir... Ne yazık ki toplum, yaşamı iki renk olarak görü- yor: Siyah ve beyaz... Bakıyorum, cezaevierindeki açlık grevi yapanlara toplumun birkesimi "Bırakın gebersinler, onlarte- rörist" diyor, birkesimi "Aydınlar, çocuklanm ölü- yor, niye suskunsunuz" dıye soaıyor... Orhan Bursalı'yla dun sabah 'siyah ve beyaz'\ ko- nuşurken elektronik posta adresine atılan mektup- lardan birkaç örnek verdım... Bir okur şöyle diyordu: "Yazılannızdan hiçbir şey anlamıyorvm. Siz, terör örgütlehne destek verip cezaevierindeki açlık grev- Ierini, ölüm oruçlannı savunuyorsunuz. Demokrasi ve insan haklannı savunur gibi gözüküp teröristlere destek veriyorsunuz." Bir başka okur da şöyle yazıyordu: "Cezaevlerinde çocuklanmız ölüme gidiyor, siz medya mensuplan, köşe yazarian, aydınlar susu- yorsunuz. Siz faşistsiniz ve devletin yanında yeralı- yorsunuz..." Haydi bakalım, çıkın işin içinden... Elbette terör nereden gelirse gelsin insanlık su- çudur!.. Devlet, kendine karşı silah kullanan kişiyi yakalar, yargıya teslim ederse o kişi artık sanıktır. Devlet, ele geçirdiği kişiye 'düşman' değil 'sanık' gözüyle ba- kar. Demokratik hukuk devletiyle polis devleti arasın- dakifarkdabudur... Devleti çetelerden, terör örgütlerinden ayıran da hukuk kurallanna bağlılığı değil midir? Çeteler, terör örgütleri ele geçirdiği insanlara işkence yapar, öldürür. Ama devlet ele geçirdiği sa- nıklara (düşman bile olsa) işkence yapıp öldürmez... Hukuk devleti ele geçirdiği teröristi yargılar. Suçun cezasını ancak yargı verir. Devlet eli kanlı katilleri bi- le topluma kazandırma yöntemini arar bulur. Cezaevlerinde yatan hükümlüler, suçlan ne olur- sa olsun devletin güvencesi altındadır. Çünkü devlet, başta anayasa, yasalar, evrensel bildirgeler olmak üzere bir dizı sözleşmeye imza at- mıştır ve bunlara uymak zorundadır... • • • Bir hukuk devletinde işkencecileraf kapsamına alı- nır mı? Günlerdir bu konu tartışılıyor... TBMM kulislerinde yaşananlara insanın inanası gelmiyor... Emniyet Genel Müdürü Turan Genç, TBMM'de TCY'nin 243. maddesinden yargılananlann ve ceza alanlann af kapsamına alınması için kuliş yapabili- yor. Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, bu konuda DSP grubuna, iddialara göre buyruk veriyor: "TCY'nin 243. maddesinden yargılanan ve ceza alan güvenlik mensuplan af kapsamına alınsın..." Bunun üzerine Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk şu açıklamayı yapıyor: "Işkencecilerin af kapsamına alınması Türkiye için yüz karası olur. Baskı olursa istifa ederim..." Türkiye tüm dünyada işkenceci bir ülke olarak ta- nınıyor ve bu ayıp yüzümüze vuruluyor... Umursuyor muyuz? Ne gezer!.. Türkiye İnsan Haklan Vakfı Izmir Temsilcisi Prof. Dr. Veli Lök, yıllardır çalışma arkadaşlanyla biriikte iş- kence görenlerin tedavisini yapıyor; işkencenin sap- tanıp açığa çıkanlması için savaşım veriyor... Lök, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e gönderdiği mektupta şöyle diyor: "Münferit bir olgu olmadığı için ülkemizde işken- ce görenler birkaç kişıden ibaret değildir. Işkence- ye maruz kalanlann sayısı yüzbinler ile ifade edil- • mektedir. Kaldı ki işkencenin olumsuz etkileri sade- ce işkence görenlehe de sınıriı değildir. İşkencenin amacına içkin olan şey, işkence ile tüm topluma gözdağı vermektir. Dolayısıyla yaşanan her işkence olayıyla, günümüzün iletişim olanaklan da göz önü- ne alındığında, tüm toplum olumsuz olarak etkilen- mektedir. Örneğin; Manisa olayı sadece işkence gören çocuklan değil, en az onlar kadar tüm ka- muoyunu örselemiş ve temel değerlere olan inanç- lan sarsmıştır. Dünya Tabipler Bihiğı'nin tanımına göre sağlık; fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak bütür, lüğü öngören tam bir iyilik halidir. İşkence olgusu- nun sosyal boyutu dikkate alınmadığı ve işkenceci- lercezalandınlmadığı takdirde, tanımda sözü edilen tam iyilik hali' hiçbir şekilde sağlanamayacak, sağ- lıkstz bireyler ve sağlıksız bir toplum ortaya çıkacak- tır." • • • Türkiye'de 1995-1999yıllan arasında işkence suç- lanndan haklannda soruşturma açılan 577 güvenlik görevlisinden yalnız 10'u için cezai işlem yapılmış- tır... Manisalı çocuklara işkence yapan polislerin yar- gılanması sırasında mahkeme, Van'da görev yapan sanık polisin rfadesinin gelmesini bir yıl beklemek zorunda kalmıştır... Evet... Türkiye'de iki renk var: Siyah ve beyaz... Oysa yaşam gökkuşağı gibidir!.. hikmet.cetinkaya(« cumhuriyetcom.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cumhuriyet k ı t a p 1 a r ı Hikmet Çetinkaya BIR GÜNEYDOGU GERÇEĞİ:NECLA Onun öyküsûyle hıç kımse fazla ilgılenmedı, on dört yaşında yaşamın kırli sulannda yok olup gıtti.. Sıslı ve soğuk bu Dıyarbakır akşamıydı. fCaranlığm gri gölgesi evlenn, caddelenn, sokaklann üzenne duşüyordu... T Cumhurtyet Çağ Pazarianna A Ş. Tıirkocağı Cad. No'39/41 ^ kitap kulübü ı34334)Cağaloğlu-istanbul Tel' (212)514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle