Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 ARALIK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
l LJxi. kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Serdar Akar, yenifilmi için 'Küçük sırlar büyük sırların yavrularıdır' diyor
'Hayattatakım oyunu oynamalı'HASİBE EREN / ORKUN YEŞİM
SerdarAkar'agöreyeni filmi 'Dar
Alanda Kısa Paslaşmalar' ile 'Gemi-
de'nin ortak noktası, görünen olayla-
nn altında. aslında daha fazla olayın
yattığı izleğı. Akar, filmı için "Küçük
auiar büyük sırlann yavnılandır. Kü-
çük insanlann küçük sıriannı görüp
daha derini. insan psikolojisine ait bü-
yük suian görmesen bile. kendin dü-
şünerek bulabilmelisin'7
dıyor.
-'Gemide'de erkek egemen bir orta-
mı anlartnuz. Yeni filminizde de bir
futbol takmunı anlatryorsunuz. Ne-
den?
AKAR - Evet, öyle oldu. Üstelik
yeni projede de öyle, sadece bir tane
kadın var, o da 50 yaşında. Nasıl ola-
cak bilmiyorum. fesadüf... Ya da te-
sadüf değil demek ki. Belki biz kadın-
lan tanımıyoruz ve hep bu taraftan
yazıyoru2.
- Film 'Hayat fena halde futbola
benzer' repKğh le açılıyor. Bu izlek s-
zin fDmi kurgulamamza nasıl yardım-
aoMu?
AKAR - Bu repliği takımın antre-
nörü Hacı abi söylüyor. Hayattaki gi-
bi futbolda da ya da iutboldakı gibi ha-
yatta da bir amaç uğruna birlikte, top-
lu hareket edilmesi gerektiğinin altı-
nı çiziyordu. Takım oyunu oynamak
gerekir hayatta da. Mahalleysen komp-
le bir mahalle gıbı hareket edeceksin.
Dört doğru pas, yüzde 90 goldür di-
yoruz. Eğer kırk milyon kişinin bir
şeyler olrnası için bir araya gelmesi ge-
rekiyorsa, gelecek. Birkaç kişüıin bir
araya gelmesi ile bir şey olmaz, diye-
bilmek önemliydi benim için. Filmde
-£Xayat fena
halde futbola
benzer' repliğini
takımın antrenörü
Hacı abi
söylüyor.
Hayattaki gibi
futbolda da ya da
futboldaki gibi
hayatta da bir
amaç uğruna
birlikte, toplu
hareket edilmesi
gerektiğinin altını
çiziyordu. Takım
oyunu oynamak
gerekir hayatta.
takım, seyirci, aileler bir araya gelin-
ce, ancak bir başan elde ediliyor.
- Senaryonun tamamen kurgusal ol-
madığını sizin çocukluk-gençtik yıua-
rnuzdanizfertaydıgnıısöyleyebflirmi-
yiz?
AKAR- Aslında öyle, ama ben ar-
bk bunu söyleyemiyorum. Akyazı'da
ben büyürken böyle bir mahalle fut-
bol takımı vardı. Mahalleli, ilişkiler,
dostluklar, esnaf, dükkânlar... Ama
senaryoyu insanlara vermeye başla-
dıktan sonra herkesin böyle bir hikâ-
yesi olduğunu anlayınca artık buna
özyaşamsal dememeye başladım.
-'Dar Alanda Kısa Paslaşmalar' di-
ğer çataşmalannızı göz önünde bulun-
durduğumızda nereye oturuyor?
AKAR - Uzun bir yolun bir taşı bu
da. Gerçekten çok iyi bir tecrübe ol-
du.
'El yordamıyla yürüyor'
- 80'li ydlan anlatan bir dönem fil-
mi yapamz. Bu fflmde dönemedairsos-
yo-kûltûrel bir anaüz var mı?
AKAR - Ona artık seyirci izleyin-
ce karar verecek. Bir bakışınız varsa
yansır tabii. Ama o dönemi bilenler fil-
mi ızlediklennde 'Bunu neden kul-
lanmadınız, şu niye yok' dıyeceklerdır.
- Dönemfilmiçekmenin zorhıklan-
nı yaşanuşsmızdır. Sanatyönetmeninin
çaİışması hayal ettikierinizi kamera
önünde görmenize yardımcı oldu mu?
AKAR - Bir şansımız vardı: Sanat
yönetmeniyle aynı yerde, aynı kasa-
bada büyüdüğüm için o benim yazdı-
ğun sokağın, tasarladığım evın ne de-
mek olduğunu biliyordu. Bilmem ki-
min finnı, bizim ordaki manifaturacı
dükkânı dediğimde anlayabilıyordu
beni. Oldukça iyi bir çalışma çıktı.
-GeneDikleyönetmenlersinemanın
kurumsallaşamamasuıdan şikâyetçL
'Kimsebirbifinitekraretmiyor'- Biraz seyircinin ahmla-
ması için boş alaniar bırak»-
yorsumız.
AKAR - Evet. Filmin ve
seyircinin kendi tarihsel, ide-
olojik ve politik yapılanna
göre, karşüıklı yakalanıp bu-
Jgnması gereken bir şey. Qnu,u
yakalamak önemlı. Bu film-
de daha çok insan, daha çok
mimari, bir mahalle var. Bu
kez seyrettikçe ve filmin içi-
ne girdikçe gruplann sırian-
nı keşfedebüiriz belki. İnsan
yaşarken sûrekli irtibatta bu-
İunur. Kendi içiyle, çevre-
siyle ilgili. Görebilirsiniz,
göremeyebilirsiniz de. Film-
de de böyle şeyler vardır, on-
lar inandıncı kılar. Tıpkı kar-
şınızdaki insan gibi. "Bu bu-
nu yapb,demek ki beni sevi-
yor" dersiniz ya, işte o anda
ilişki başlar, inandıncı olur.
Ben yönetmen olarak "Hayır bu böyle değil, böy-
le'' diyemem , kör göze parmak sokar gıbı.. Ay-
nca doğru değil.
- Seyirci fdmi, kendini yüzeyde anlatüana kap-
brarak izieyip ipuçlannı birieştinneksizin salon-
dan aynlabilir mi?
AKAR- Olabılir. Hayatta da böyle. "Tam otuz
üçyılsaatimişleıniş/Bendunnuşum/Gökyüzûn-
den habersiz ucurtma uçunnusum" dıye bir şiir
var mesela. Olabilir tabii. Seyirci filmi yanlış an-
layabüir, "Hayır kardeşim bu böyle'' denirmi in-
sana? Ama tabii, bir film yaparken, senaryo ya-
l'ümde takun, seyirci, aileler bir araya gefince, ancak bir başan elde edüiyor.
zarken mutlaka ınandığınız bazı sosyal doğrular
olmah. Olmazsa yazdığınız, çektiğiniz hiçbir şe-
yin temeli olmaz. Tesadüf olur ancak.
- 'Gemide' filmindeki tek kadın karakter özel-
filde feminist çevreler tarafindan biraz edügen bu-
huunuştu. Bu ekştiri hakkmda ne düşünüyorsu-
nuz?
AKAR - Hata bende, Fransa'da kadın sinema
yazarlannın bu film hakkında yazdıklan yazüa-
n çevirtip buraya getirmedim. Hiç böyle şeyler
söylemiyorlardı. Bir film yaparken böyle şeyler
düşünülmez. Filmden sonra da yazılıp çizüenler
hakkında çok fazla düşünûlmez.
Yönetmen nerede hata yapöğı-
nı düşünüyorsa o hatayı bir da-
ha yapmamaya çalışır. Söylenen
şeyler, kafasuıda o sahneyle il-
gili kuşkular varsa, ona biraz yar-
dımcı olabılir. Ama birisi sen bir
planı çekej&sn ,gelip çok dogru
biröneride bulunuyorsa, babanın
katili de olsa onu yaparsın. Doğ-
ruysa doğrudur. Bu filmde kadın
karakterler var. Ve bulundukla-
n durum içerisinde de doğru dav-
randıklannı düşünüyorum. Yaşa-
dıklan çevreden daha değişik ol-
duklannı düşünmüyorum. Er-
kan Can'ın oynadığı karakterin
annesi ve kız kardeşi var mese-
la. O kadın kocasının hâkimiye-
ti altında fazlaca kalmış olabilir,
o kızçok cahil birkız olabilir. Ben
bir şey yapamam. O aile öyle bir
ailedir ve onu eerektirir.
-1997/98VTİlanndaTürksine-
masına 'ilk fdmini çeken yönetmen'ler girdi sizin
gibi Onlar hakkmda ne düşünüyorsunuz?
AKAR - Bence bunu konuşmak için daha er-
ken. Derviş'i, NuriBage'yi, Zeki'yi soruyorlar. Oy-
sa buna bugünden bakıp karar veremezsin. 5-10
yıl sonra bakılacak, böyle bir dönem oldu, bu yö-
netmenler oradan çıktı, onlar da bunlan yetiştir-
di denilecek mesela. Bugün yapılan çahşmalarm
değeri tarihte ortaya çıkar. Ama çok hoş, güzel
çahşmalar. Bu insanlann tarzlan bırbınnden çok
değişik. Kimse birbirini tekrar etmiyor, etkilen-
miyoruz.
AKAR-Tabii, Türkiye'de el yorda-
mıyla yürüyor bir sürü şey. Ama baş-
ka ülkelerde de el yordamıyla yürü-
yor. 'T>ar Alanda Kısa Padaynalar'Ha
Almanya, Bavyera'daki film stüdyo-
lannda çalışıldı. Her şeyi çözmüş ol-
duklannı düşünüyoruz, ama hayır.
4
Ham görünecek kadar sade'
- Sinemada pratik düşünmek zo-
runlu gah'ba-.
AKAR - Sinema başka türlü olmaz
zaten. Bir milyon tane çözüm vardır,
bir tane çözüm olmaz. Zaten bir tane
çözüm olmadığı için Almanlann film-
leri olmuyor, yapamıyorlar. Biz filme
birjenerikyaptık. Uygulayamadı Al-
manlar. Onlann herzaman kullandık-
lan tekniğe uymadı. MehmetAksmgit-
ti ve Almanlara teknik öğretti.
Çok temel bazı şeyleri yapmak ku-
rumsallaşmak demektir. Diyelim ki
bir araba Boğaz Köprüsü'nden aşağı
uçarken patlayacak. Bu tarz çekimler
bizde el yordamıyla yürüyor. Dışan-
da arabayı köprüden aşağı uçuracak,
o yoldayİcen onu patlatacak, maketi ya-
pılacaksa onu yapacak adamlar var...
Ama bızde ekiple kafa kafaya verip
planlar yapmak zorundayız, en gerçek-
çi görüntüyü en düşük maliyetle na-
sıl elde edenz diye.
-Yenifibninizdebutarzd yordamıy-
la, pratik çözümkr geüştirerek çek-
mek zorunda kaldığmız sahneler var
mı?
AKAR-Filmin tamamı o tür çözüm-
lerle çekildi. Herkesin her konuda
emeği vardır. Herkes sadece iştni yap-
madı, birbirine de yardun etti. Hava
bize hiç yardım etmedi. Yağmur sah-
nelerini 40 derece sıcakta, güneşli ha-
vada çektik. Artık siz düşünün ne tarz
çözümler bulduğumuzu.
- Dışarda çahşmayı düşünüyor mu-
sunuz?
AKAR - Dışarda yapılan film bu-
ranın filmi olmaz ki. Her şeyi getir o
zaman, ışıkçılan getir, kameramanı
getir. Buraya ait bir çalışma olmaz.
'Güneş Doğu'dan yükseür'... Kabul
etmek lazım, adamlann belli bir stan-
dardı var. Mesela Bavyera'daki stüd-
yoda binde birdir filmin yanma ihti-
mali. Verdiğiniz gibi alırsınız. Ama bu-
aafa o garaaÜDİz yoiujCaç arkadaşı-
mızın başına geldı. Ama burada da
adam yetişecek, şart. Onlan da bizler
yetıştireceğiz herhalde. Gerçek ses-
çiler, montajcılar olacak. Pıyasadan,
sektörden yetişecek. Mesela sinema TV
mezunu set amiri olsa daha iyi anla-
şırsın.
- Hangi öğeler sizce bir sinema fü-
mini iyi film yapar?
AKAR- Genel bir şey söylememek
lazım. Ama kıstaslanm varmış, anla-
dun. İlk filmde bir şeyler yapıyorsun,
ama bu tarzın mı, o an öyle mi denk
geldi, bilemezsin. Birkaç film sonra-
sı bile erken bunu söylemek için. Yo-
la çıkış adına mesela derinlikli şeyler-
den yanayım, özellikle yazarken. Fil-
min çok sade olması gerekiyor, ham-
lıktan bir kıl üstte olmalı. O sınırda ol-
mak iyi bir şey gibi geliyor bana. Ham
gözükecek kadar sade. Yalnız oyun-
culukta değil, her yerde. Kamerayı
sen bir yere koymamahsın, o karak-
ter o kamerayı sana bir yere koydurt-
malı. Mesela 'Dar Alanda Kısa Pas-
laşmalar'da reji her şeyi çok göster-
miyor. O karakterlerin dünyalannda ge-
lişiyor bir şeyler. Benim inandmcılık
anlayışun oymuş demek ki.
Placebo'nun dflinde artık ldtleler var
Alternatifmüziğin önde gelen grubunun konseri bugün
saat 20.30'daIstanbul-Hilton Comentional Center 'da
Keşfin Kıyısında' tamamlandı
• Kühür Servisi - Yönetmenliğini Hakan Aytekin,
yapımcılığını Ahmet Hızarcı'nın üstlendiği,
Karkamış ve Ilısu barajlannın sular altında
bırakacağı arkeolojik kültürel varlıklann
belgelenmesi ve kurtanlmasına yönelık 'Keşfin
Kıyısında' adlı belgesel film tamamlandı. Fırat ve
Dicle havzasmdaki Hasankeyf, Zeugma, Teleilat,
Gre Cano, Gre Verike, Şaraga gıbı 18 arkeolejik
kazı merkezi ve havzadaki kültürel zenginliği konu
alan belgesel, ocak ayında gösterime girmeye
hazırlanıyor. Dizi 'Su Düşleri' ve 'Sular
Yükselmeden' isimli ıkı bölümden oluşuyor.
1
8. Truva Küttür Sanat ÖdüHeri
2000' açıklandı
I Kültür Servisi - Truva Folklor Araştırmaları
Derneği tarafindan verilen '8. Truva Kültür Sanat
Ödüllen 2000'in bu yılki sahıpleri belli oldu.
'Atatürkçülük' Vural Savaş, 'Çağdaş Halk Müziği'
Fuat Saka, 'Edebiyat' Selim 1leri, 'Fotoğraf'
Gültekin Çizgen, 'P. N. Boratav Halkbilimi' llhan
Başgöz, 'Halk Müziği' TRT Ankara Radyosu
Gençlik Korosu, 'Halk Oyunlan' Çankaya
Belediyesi-HOYTUR Halk Danslan Topluluğu,
'Plastiİc Sanatlar' Ergin Gülen, 'Sinema' Şener Şen,
'Şiir' Kemal Özer, 'Tiyatro' Genco Erkal', 'Truva
Özel Ödülü' alanlannda Bergama Köylüleri'ne
ödüller venlecek. Ödül töreni 18 Aralık Pazartesi
günü, saat 20.30'da başlayacak 'Renk Renk
Anadolu' adlı gösterinin ardından, Devlet
Tıyatrolan Taksim Sahnesi'nde yapılacak.
Robert Zemeckis, AmeıHka
sinema edrtorlerı odulunu aldı
• LOS ANGELES (AFP) - Yönetmen Robert
Zemeckis Amenkan sinema editörlerinin Golden
Eddie Yılın Sınemacısı Ödülü'ne değer görüldü.
Zemeckis'e ödülü, yirmi yıldır birçok ortak
çalışmaya imza attıklan Steven Spielberg tarafindan
venlecek. Zemeckis 'Geleceğe Dönüş', 'Mesaj' ve
'Gerçek Yalanlar' gibi filmlerinde teknolojik
engellerin üstesınden gelmesiyle tanmıyor.
BUGÜN
• BABYLON'da saat 23.00'te Okay Temiz&
ZX>NE C konseri yer alacak/292 73 68)
• ALMAN KÜLTÜR MERKEZt'nde '3.
Uluslararası Uzakdoğu Film Festrvah'
kapsamında saat 12.00'de 'Düğün Yemeği', saat
14. 15'te 'KötüZevk' ve saat 16. 30'da 'Muthı
Beraberlik' adlı filmler gösterilecek. (249 20 09)
İNSAN HAKLARI 2000'DE BUCÜN
• 11.00-12.30 Açılış Oturumu
• 12.00-17.00 TÜYAP'ta çeşitli sanatçılann
katılacağı 'Hücre' başlıklı bir performans
gerçekleşecek.
• 12.00-18.00 Yeşilçam Sineması'nda Kjeü
Sundvall'ın 'Son Sözleşme' filmi gösterilecek.
• 13.00-15.00 tnsan Haklan Bağlamuıda Kühürel
Haklar' başlıklı sempozyum yapılacak.
• 13.30 Boğaziçi Oniversitesi Murat Dikmen
Salonu'nda Tiyatro Boğaziçi'nin sahnelediği
'Yeni Bir Hayat îçin' adlı oyun izlenebilir.
• 15.00 Italyan Kültür Merkezi'nde 'Ahna Rose-
Notalann Kanatiarnda' adlı oyun sahnelenecek.
• 15.00-21.00 Yeşilçam Sineması'nda DarreD
James Roodt'un 'Saraiuıa' filmi izlenebilir.
• 15.30-17.30 'insan Haklan Eğitmıinde Sanatm
Işlevi' başlıklı sempozyum dinlenebilir.
• 18.00 'Veritas Omnia Vmdt'/Bir Labirent
Sergisı'nin açılışı gerçekleşecek.
• 21.00 Hadi Çaman Tiyatrosu- Yeni Tiyatro
'Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim' adlı oyunu
sahneleyecek. (292 52 52)
Kültür Servisi - Son döne-
min alternatif gruplan
arasında en önlerde yer
alan Placebo, son al-
bümü Black Music
Market'in tamrım tur-
nesi kapsamında bu ge-
ce saat 20.30'da Istan-
bul-HiltonConventional
Center'da konsere çıkıyor.
David Bowie'nin ön grubu
olduktan sonra geniş kitleler-
le tanışan ve her türlü aynm-
cılığa karşı mücadele eden
gruptan BrianMolko ile Me-
tody Maker'in yaptığı söyle-
şiden bir bölüm aktanyoruz:
- Yeni albümünüzden
memnun musunuz?
MOLKO - Çok mutlu-
yum. Şimdiye kadar yaptı-
ğımız en başanlı albüm. Mü-
zikal olarak biraz daha so-
fistike ve daha önce yapma-
ya niyetlendiğimiz her şe-
yin damıtılmış hali.
-'Taste in Men' singie'ın-
da çeşhü karakterlerden söz
ediyorsunuz. Otobiyografık
parçalaryerine arnk karak-
terlermi yaratmayıdeniyor-
sunuz?
MOLKO - Aslında şıirlerim ar-
tık otobiyografıden uzak ve birer hi-
kâye. Karakterleri sempatikleştir-
meye ve mümkün olduğunca ken-
dimden bir şeyler katmaya çalışı-
yorum, çünkü onlan kişiseUeştirmek
istiyorum. Hassas duygulan olan tu-
haf insanlar hakkmda hikâyeler
yazmak ilgimi çekiyor.
- Bir de neden aşkuı karanhk ve
şiddettı yanı ilginia çekiyor?
MOLKO - 'Haemogİobin'i ele
alalım örneğin. Bu şarkı BiBie Ho-
üday'ın 'Stange Fruit' şarkısının
elimizden geçmiş hali, ama Billie
biryandan yünîyüp biryandan ağaç-
tan sarkan meyveleri (ölü esirler)
gözlerken, biz aslmda sizi adamın
kafasının içine yerleştirmeye çalı-
şıyoruz. Olay bir ağaçtan sallan-
masıyla başlar ve uysal bir eda için-
dedir. Ikinci dizede bu uysallık ye-
rini düzensizlik ve karmaşaya bı-
rakır. Üçüncü dizedeyse bu uysal-
lığm yerini öfke ve intikam hn^ı
alu\
önyargı önyargıyı doğurur, şid-
det ise şiddeti. Grubu kurdugumuz-
da yirmili yaşlardaydık, bugün ise
otuzlanmızdayız ve haliyle etrafi-
mızda olup bitenleri daha iyi göre-
biliyoruz. İnsanlann, başkalanmn
dinleri ve ülkeleri için sunduğu şey-
ler size baüyor. Şiddet hâlâ var. Sa-
vaş sürekli ve her gün insanlar ölü-
yor. Eğer haberleri izlerseniz, siz de
bundan etkilenirsiniz.
-'Spite & Malice'de bir rapper
olanJustinWarfıeldleçalışanız.Bu,
Korn/Limp Bizkit'in 'hepimız bir
aileyiz' sözüne bir gönderme miy-
di?
MOLKO - Geriye dönüp baktı-
ğımızda zaten böyle 'anti' bir şey
yapmak istediğimizi hanrlıyorum.
Biz hep hassas duygularla uğraşıp,
durduk; aynca bizim müziğimiz
çeşitlilik gösteriyor. Ama Korn,
Limp Bizkit veya Kid Rock'a bak-
tığınızda kendilerini tekrar edip
durduklannı görüyorsunuz. Bu da
haliyle, iki şarkıdan sonra katlanıl-
maz bir hal alıyor.
- Bu albümde daha fazla endüst-
riyel unsurvar. Manlyn Manson'un
etidsi olabilir mi?
MOLKO - Tam olarak değil. 'Ni-
ne Inch Nails'uı Broken EP'sinde-
ki 'Wîsh' adlı şarbdan etkilendiği-
mizi söyleyebilirim. Bu şarkıyı tam
da 'Tastein Men'i kaydederken din-
ledik. Hadi biraz da ürkütücü ve
kulak tırmalayıcı şeyler yapalım
dedik.
8 Arahk 2000 - 6 Ocak 2001
Yapı Kredı Kultur Merkezi
Sennet Çifter Araştırma Kutuphanesı Sap Salomı
ÎLHAN
t '
B E R K
YAPI^TKREEH
KÜLTÜR SANAT
YAYINCIUK
YAPI KREDİ KULTUR MERKEZİ
Istiklal Caddesı, No. 285 80050 Beyoglu
Bu sap Yapı Kıedı Köhür Ssnar Yayıncılık A Ş. ısrafından Yapı \e Kredı Banlcası