25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ARALIK 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin 66. yıldönümü tüm yurtta etkinliklerle kutlandı Kadınlaraı 'onur9 günüHaber Merkezi - Türk kadınına seç- me ve seçilme hakkı verilişinin 66. yıl- dönümü, yurdun çeşitli yerlerinde dü- zenlenen etkinliklerle kutlandı. Cum- hurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yayım- ladığı mesajda büyük umutlarla başla- yan atılımlara karşın eğitım ve sağlık alanlannda, ış yaşamında, ekonomik- sosyal katılımda ve karar verme süreç- lerinde kadınlann konumlannın halen olması istenenin gerisinde bulunduğu- nu belırttı. Başbakan BüJent Ecevit de "Kadınlara eşit seçme ve seçilme hakla- n demokrasüıin önde gelen koşullann- dan biri olduğu halde, bazı demokratik ülkeier, bu konuda Tiirkiye'den daha geç kalmışlanbr" dedı. Ankara TBMM Genel Kurulu'nda, dün ka- • Cumhurbaşkanı Sezer, yayımladığı mesajda, yapılan atılımlara karşın kadının konumunun istenenin gerisinde olduğunu vurguladı. Başbakan Ecevit, eşit seçme ve seçilme hakkının demokrasinin önde gelen koşullarından biri olmasına karşın, bazı demokratik ülkelerin bu konuda Türkiye'den daha geç kaldığını kaydetti. dınlara seçme ve seçilme hakkı verilme- sinin 66. yıldönümü nedeniyle kadın milletvekilleri söz aldı. Kadın ve aile- den sorumlu Devlet Bakanı Hasan Ge- mici, kadın-erkek eşitliğının sağlanma- sı için Adalet Komisyonu'nda bekleyen medeni yasa tasansımn önemli bir adım olduğunu belirterek, "Kadın-erkekeşit- Kğini izleme kurulu oluşturulmalıdır" dedı. MHP Antalya Mılletvekılı Nesrin Ünal, cinsiyet aynmının sosyal bölücü- lük olduğunu söyledi. DSP'li EsvetÖz- dogu, kadmlara haklannın vehlmesinin önemli olduğunu, ancak bu haklann kullanma bilincinin yaygınlaşması ge- rektiğını belirtti. ANAP'h Nesrin Nas ve DYP'li Ayfer Yıbnaz ise kadın haklan konusunda ge- nel görüşme yapılmasını istediler. İzmlr Türk kadınına seçme ve seçilme hak- kı verilişinin 66. yıldönümü, Izmir'de de çeşitli etkinliklerle kutlandı. Ege Üni- versitesi Kadın Sorunlan Araşnrma ve Uygulama Merkezi, Eka-Mor Ötesi Öğ- renci Topluluğu ve gönüllü kadın kuru- luşlannın birlikte düzenlediği etkinlik- te konuşan Kadın Haklannı Koruma Demeğı Başkanı Engin Demir, "Bugün bizim doğum gününıüz. Birey ohnanın, vatandaş olmanın onurunu yeniden ya- şadığumz bir gün" dedi. Tansaş Genel Müdürlüğü de kadınlara dağıtılmak üze- re 200 erzak torbası gönderdi. istanbul Partisinin İstanbul II Kadın Kolla- n'nca düzenlenen, "Kadının Sivasette- ki, Tophımdaki Yeri ve Siyasi Haklan" konulu panelde konuşan DYP Genel Başkanı Tansu ÇiDer, toplumun sustu- rucu takılmış hale geldiğini savunarak Türk kadınını hak aramaya davet erti. CHP İstanbul II Kadın Kollan üyele- ri de CHP Fatih Ilçe Merkezi önünden, Fatih Paria'ndaki Atatürk Anıtı'na kadar yürüyerek anıta çelenk koydular, saygı duruşunda bulundular. "Uİkeningerçek emekçisikadındır7 ', "Kadmız,güçlüyüz, Atatürkçüyüz",tt Atam,Türkkadfflisa- na minnettardır" yazılı pankartlar taşı- yan CHP'li kadınlar adına konuşan, CHP MYK üyesi Güldal Okuducu, "ÜI- kedegörüJenlerveyönetimşeklibizimut- lu etmiyor. Kadmİann bugünlere ve ge- leceğe el koyma zamanı gebniştir" dedı. Ç YDD Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan da 5 Aralık tarihinin, kadınlann TBMM'ye katüımının, kadın erkek eşit- liğinin, karar mekanizmalannın her aşa- masında sağlanması, eşitlikçi davTanışın temellenmesi açısından çok önemli bir tarih olduğunu söyledi. ODTÜ öğretim üyesi Prof. Ayata 'Siyaset anlayışı sorgulanmalı' • Prof. Dr. Sencer Ayata, laiklik tartışmalannda temel sorunun, devletin temelini dine dayandırmak isteyen siyaset anlayışı olduğunu söyledi. Ayata, "Laikliğin özü din, devlet aynmını içerir. Ama son yıllarda bu öz görmezden geliniyor" diye konuştu. BARIŞDOSTER ODTÜ Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sencer Ayata, Türkiye'de laiklik tartışmalannda temel sorunun, devletin temelini dine dayandırmak isteyen siyaset anlayışından kaynaklandığını belirterek "Laiklik. özûnde dm w devlet aynmını içerir. Ama son yıllarda bu öz görmezden gefiniyor ve laiklik hoşgörülü olmak olarak tanımlanıyor. Kimsenin hoşgörûye itiraa yok, ama laikliğin tanımı bu değfl" dedi. Ayata, siyasi lslamın ateşınde düşme olduğunu, bu durumun din siyaset ilişkisini başka alanlara taşıdığını söyledi. Ayata, 1990'h yülann, örgütsel planda siyasi lslamın yükseldiği yıllar olduğunu anımsatarak bu sürecin, cumhuriyeti kurma ve laık reformlan yapma kültüründen gelen sosyal demokrasi için, gerçekte zorlu ve yer yer de karmaşık bir mücadeleyi gerektirdiğini vurguladı. •*Laiklik önemü öiçüde, toplumda dinsd pratiklerin azalmasıdır. Sanayi tophımu yerleştikçe, dini pratikler azabr" diyen Ayata, Türkiye'de din-devlet ilişkisi konusunda 3 yaklaşun olduğunu ifade etti. Binnci yaklaşımm, Atatürkçü kesimlerin ve solun benimsediği din devlet aynmını savunduğunu anlatan Ayata sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu aniayış, dini asl olarak bireyin vicdan meselesi, bireyle Tann arasmdaki Btşki olarak görür, dinin kamasal alanda yeri olmadığmı düşünür. Protestanbğm yaklasımından eödfcnmiştir, Tann ifc birey arasuıa giren kunımlara pek önem vermez." Laikmodel Türkiye'nin laik cumhuriyet modeli ve kuruluş süreci nedeniyle, Müslüman ülkeier arasında ayn ve özel bir öneme sahip oldugunun altını çizen Ayata. "Cumhuriyet hilafeti. ulemayı, tarikat, tekke, zaviye ve vakrflan karşısına ahnışnr. HBçbir Müshıman rejim bunu yapmarruşür" diye konuştu. Din devlet ilişkilerindeki ikinci yaklaşunın, merkez sağ tarafindan benimsenen, din ve siyasetin pek çok yönden iç içe geçtiği yaklaşım olduğunu belirten Ayata, "Merkezsağ, dini bir kûlrür, günlük yaşamda çok önemli bir olgu olarak görûr ve irtka tehfikesinin abarnkbğmı savunur" dedi. Merkez sağın, Menderes'le birlikte başlayan süreçte, dini kurumlara siyasette doğrudan temsil olanağı vererek oy verme karşılığında bu kesimlere kamu kaynaklannı aktarma yoluna gittiğini ifade eden Ayata, "Merkez sağ, dinin yargıda. yasamada, huknkta temel faktör olmasına karşı cıkmış, bu temel alanlarda cumhuriyetçi anlayıp benimsemiştir. Bu durumun birkaç tstisnası vardn-" dedı. Ayata, din-devlet üişkilerindeki üçüncü anlayışm ise Islamcı kesimin benimsediği, din ve devlet aynmını reddeden yaklaşım olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Aykut Barka Sanayicilere deprem uyansı İstanbul Haber Servisi- Ulusal Deprem Konseyi Başkan Yarduncısı ve İTU Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Aykut Barka, "En az 30 yıl içinde deprem olmayacak7 " yönündeki açıklamalann bilımsellıkten uzak olduğunu söyledi. Eldekı verilerle Marmara Denizi içindeki faylann bugün amk 3 parça oldugunun bilindiğini belirten Barka,"Bu faylann en az iki tanesi 7 crvannda deprem oluşturma özelüğme sahip" dedi. Insan Kaynaklan Dernegfnce düzenlenen ' "Şirket Yöneticilerinin Depreme Haarhktaki Rolteri" konulu toplantıda konuşan Prof. Dr. Barka, Marmara sahilindeki sanayi tesislerinin büyük çoğunluğunun 17 Ağustos'taki depremden az ya da çok etkilendiğini ifade ederek "SanayicDerimiz, 17 Ağustos depreminden ders alarak, yer seçimi konusunda dikkatti olmak, üstyapısuu da ona göre yapnrmah" dedi. DSP Milletvekili Rıdvan Budak, Küba gezisiyle ilgili olarak medyayı suçladı 'Gezi seviyesiz değfldTANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Türkiye-Küba Parlamentola- rarası Dostluk Grubu Başkanı Rıdvan Budak, Küba gezılennın magazin haber ve görüntülerle yansıması konusunda medyayı suçladı. "Bu gezide hiçbir sorun otmazdı, gazeteci arkadaşlan davet etmeseydik'' diyen Budak, gezinin "korsan" olmadığmı ve hiçbir "seviyesiz davranış yaşanmadığı- m* söyledi. Budak, "Küba soyta- nhğı" sözleriyle kendilerini hedef alan gazetecilere de "Onurumla oynatmam, oynayanla oynanm" diye meydan okudu. Budak, dün Küba gezisi- ne katılan milletvekilleri ile birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya MHP'li Şeyket Bülent Yah- nici ile Kübalı kadınlarla öpüşürken gazetecilere poz veren DSP'li Burhan Bıçak- çroğhı katılmadı. Geziyle ilgili basmda çı- kan haberleri "abartih, ger- çek dısı. sapûnlmıs" diye ni- telendiren Budak, gezi prög- ramırun, ev sahibi Küba ta- rafindan yapüdığını vurgu- ladı. Basın mensuplannın "ricalan" üzerine denize gi- rerken, voleybol oynarken alınan görüntülerin defalar- ca gösterilmesinden yakı- nan Budak, gezinin bu bölü- münün üç saati aşmadığını • Türkiye-Küba Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Rıdvan Budak, dün düzenlediği basın toplantısında kendilerini hedef alan gazetecilere "Onurumla oynatmam, oynayanla oynanm" diyerek meydan okudu. kaydetti. Budak, Küba'da yetkili- lerden "firça yedikleri" haberleri- nin de doğru olmadığmı savuna- rak şunlan söyledi: "Bakan Yar- dımcısu Türk gazetelerinde yer alan haberlere dikkat çekerek'Siz önemli görüşmeler yaptınız, sade- ce magazin haberleri var' diyerek hayretini bizlerie paylaşb. Bazı ga- zetelerde yer alan "köpek balığuıa rağmen yüzdüler' haberierinin de Küba turizmine büyük zararvere- bileceğini belirterek üzüntülerini aktardı. Şimdi somyorum: Bu na- sıl gazetecüik?" Budak, içki içip "Yaşasm sosya- Kzm" diye bağırdddanna ilişkin haberleri de yalanlarken "Benim için bunun bir mahsunı yok, ama yanunızda MHP'li arkadaşlar Reform yapacak guce sahip olunduğu vurgulandı ÇYDDJ dmyem(mayasaönerM İstanbul Haber Servisi - Çağdaş Ya- şamı Destekleme Derneği (ÇYDD), çağdaş, katılımcı, ulusal değerleri ve evrensel ölçütleri içeren bir anayasa yapılmasımn şart olduğunu belirterek, bu konuda Türkiye Barolar Birliği'nce yürütülen çahşmayı esas alarak, bunun topluma ulaşnnlması konusunda üze- rine düşerü yapacağını belirtti. ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan. dernek yönetim kuru- lu üyeleriyle birlikte, ÇYDD Genel Merkezi'nde yaptığı açıklamada, a Türidye,saltAB'yegirmekiçiııdeğil, kendiane, Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği 'çağdaş uygarhğın üzerine çıkma' hedefîneulaşmakistediğii^n, gelişimini sürdürmek kararmdadır. Bu konuda bütün gerekli reformlan yapacak güç, birikim ve istence sahip- tir" dedi. Türkiye'nin 1919 yılında başladığı çağdaşlaşma yolunu yılmadan sürdür- düğünü ifade eden Saylan. "21. yüz- yüuı başında Türkiye, demokrasiyiye- niden knrarken,Cumhuriyet'in temel değerierini, hukuk devietini ve hukuk tophımu sistemini eksen ahnabdır. Bu da yenibir anayasaflegerçeldeştirifane- Kdir. Bu anayasada önce ülke, sonra insan, son olarak da devlet ögekri te- mellendirümendir'' diye konuştu. var" dedi. Budak, basın açıklama- sını Başbakan ve yarduncılanna, Dışişleri Bakanlıği'na gönderece- ğini vurguladı. Budak, gezi izle- nimlerini "Küba ekonomide sos- yalist,özgürlükkr konusunda des- potikolmayan, değişime açık, ama kendikuraBarma saygıgösterihne- sini isteyen bir ülkedir. Küba hal- kı yoksul ama bunu paylaşan, da- yanışma içinde bir toplumdur" di- ye özetledı. Budak. "Küba soyta- nhğı" başlıklı bir yazı yazan Emin Çölaşan'ı da. "Onurumla oynat- mam, oynayanlarla oynanm" söz- leriyle hedef aldı. MHP'li Gül de, "Bizim sosyaüst otanadığunız kesin. Küba'nın rejimini biz tayin edemeyiz. Ama rejimler dostluğa da engel değiL Ben son sosyaüst ülkelerden biri oian Küba'da bir milKyetçflik ve vatanseveıiik gördüm. £t- nik gruplar Kübahhk Idmü- ğinde birkşmiş" dedi. Gül, bir gazetecinin Che beresini getirip başına koyduğuna dikkat çekerek "Yanımda Kübahyetldlüervanh,neva- pabüirdim. Ben de bozkurt işareti yapbm. Verdiğim res- min saİdbiyim. sonuna kadar arkasmdayun. Aynca puro fabrikasmda benden de ka- dınlaria samimi poz verme- mi istediler, kabul etmednn" açıklamasmı yaptı. Yeni memur rejimi yasa taslağı ile durumlannın kötüleştiğini belirttiler Heınşirelerin hak arayışıİstanbul HaberServisi- istanbul Tıp Fakültesi Hemşireleri Derneği Baş- kanı Nevriye Eren. yeni memur rejimi yasa tasla- ğının hemşirelerin duru- munu kötüleştirdiğini söyledi. Eren, eşit eğitim alan biyolog, eczacı gibi mesleklerin bu yasada 13. grupta yer almalanna kar- şın kendilerinin 16. gruba konulduklanna dikkat çekti. Lise düzeyinde eğitim veren okullann kapanma- sıyla üniversite düzeyin- de eğitimin başladığı hemşirelikte sorunlar bit- miyor. Enfeksiyon hasta- lıklanndan radyoaktif maddelere maruz kakna- ya, güvenlik sorunlanna kadar pek çok riski olan Eren, mesleki uygulamalann yerine getirilebilmesi için yeterli ücret verilmesini istedL meslek çalışanlan, yeni hazırlanan yasa taslağına tepki gösterdiler. Uzman hemşire Nevriye Eren, hemşirelik eğitiminin ya- kın bir zamana kadar lise düzeyinde olduğunu ve yasalann da o grubu kap- sadığını arumsattı. Lisans düzeyinde eği- tim vermeye başlayan hemşireliğin konumunun tamamen değiştiğini vur- gulayan Eren şöyle ko- nuştu: "Sayın Başbakanı- mız ve grubu yeni yasa ta- sansı hazuiığma girişir- ken mağdur olan meslek gruplanm göz önünde bu- hındurarak 'yasayı ada- letlı kılacağız' dediklerin- de çok mutlu olmuştuk. Ne yazık ki mağdur olan hemşirelerin durumu yeni memur rejimi yasa tasla- ğında düzeleceğine daha da kötüleşmiştir. Yasa çık- madan bu burum düzeltil- mendir." Çoğu kadın olan hemşi- relerin 24 saat kesintisiz hizmet vermek zorunda kaldıklannı ifade eden Eren, buna karşm düşük ücret almalanndan yakm- dı. Nevriye Eren, 32 yıllık sağlık meslek lisesi me- zunu bir hemşirenin 214 milyon, 25 yıllık doktora düzeyindeki bir hemşire- nin ise 261 milyon maaş aldığına dikkat çekti. DUZYAZI ORHAN BİRCİT Once Kendimize Güvenmek... Brüksel'de önceki gün oybirliği ile alınan karan, el- bette soğukkanlı ve ağırbaşlılıkla değetiendirmek ge- rekiyor. Katılım ortaklığı belgesinin, 8 Kasım'daki biçimin- den ve içeriğinden anndırılarak, Ankara'nın çok duyar- lı olduğu Kıbnsla İlgili koşullann, öncelikli önlemlerden çıkartılmış olması, Türkiye için başandır. Yıne aynı so- runla birlikte Ege konusundaki Yunanistan'la aramız- daki ezeli taroşmaya da "Güçlendirilmiş Diyalog" baş- lığı altında belgede yer verilmesi, elbette bir yenilginin değil; gerçeğin seslendirilmesi olarak görülecektir. Dolayısıyla önceki günkü dışişleri bakanlan toplan- tısı, AB nin 8 Aralık'ta Nice'te yapacağı zirve toplantı- sı için Başbakan Ecevrt'e katılma olanağı sağlayacak koşullan hazırlamış olmaktadır. Ecevit, mesela Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'ın 'Değerii Arkadaşım Bülent' ve Ingiltere Başbakanı Tony Blair'in "Azizim Bülent" diye başlayan davet mektuplanna da olumlu yanıt vererek Ismail Cem ile birlikte Nice doruğuna katılmakla, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme arzusunu, karar haline dönüştürme is- tencesini daha da güçlendirmiş olmaktadır? Böyle bir şey mi vardı? Yani Türkiye'de işbaşında olan hükümet, AB'ye girme isteginde değil miydi? Yakın günlerde, kamuoyumuzu etkileme işlevi ile donatıldıklanna inanan ve iki sözünden birisinde ken- dileri için mutlaka 'aydın' sıfatını kullanmaktan geri durmayan onlarca bilim adamı, yazar, çizer insanımı- zın söyleyip yazdıklanna bakarsanız, yukarıdaki soru- yu zaman zaman kafalannızda olumlu olarak yanıtla- yacak kadar beyinlerimizin yıkandığını hatırlarsınız. Hükümetin iki büyük kanadı, yani DSP ve MHP'nin zaten Batı ve AB düşmanı oldukları, onlan perde ge- risinden TSK'nin manipüle ettiği safsatalannı kendile- ri çıkanp, önce kendilerini ınandıranlar, Kıbns ve Ege konulannda Yunanistan'ın yaptığı hamlelenn 8 Kasım belgetaslağındayer almasına direnmek isteyenleriçin kıyameti kopartmıyoriar mıydı? Ben bu takım içinden bir tanesini, en çarpıcı ve en somut örnek olarak almıştım. Çok değerii görüşlerini, önce NTVtelevizyonunun yakın plan programında iz- lediğim, daha sonra da 'Milliyet' gazetesinde emrine açılmış sütunlarda okuduğum bu karakaşlı dekan, to- runlan adına Kıbns ve Ege sorunlannı bizim lehimiz- de çözmeyen bir AB üyeliği için bile öylesine iştiha ile ortalara düşmüştü ki? O ve onun gibiler için şimdi önceki günkü Brüksel karanna bakarak sormak istemez misiniz. Ne oldu da son anda Yunanistan Dışişleri Bakanı'nı dahi makul çizgiye getiren ve oybirliği ile Kıbns ve Ege için 2004'e kadar sorunlan askıya alan bir anlayış AB üyeterine egemen oldu? Yıne ne oldu da, Kıbns'ta sorunu Türkiye'nin öte- den beri savunduğu biçimde üçüncü ülkelerin işe ka- nşmasından anndınp adadaki iki toplum ile onlann i- ki garantör devletinin BM Genel Sekreteri'nin önerdi- ği zeminlerde çözmesi önensi ağır bastı. Keza Ege için bu denizin iki yakasındaki iki devletin soruna çözüm aramalannı akıllanndan çıkarmamalan hatııiatıldı? Beğenilsin, beğenilmesin. Olup bitenler Türkiye'nin ve özellikle Türkiye'y i yöneten hükümetin kararlılığıdır. Azmidir. Ta okyanuslar ötesındeki ABD, Ankara'daki Ecevit hükümetinin bu konudaki karariı tutumunu fark ede- rek AB üyelerine ve özellikle Yunanistan'a "Türkiye blöfyapmıyor" uyansında bulunurken kendilerini özel- likle diplomasi konulannda uzman sayarak ahkâm ke- sen çok insanımıztam tersini düşünüp savunarak bü- tünlemeye kaldılar. Geçmiş günlerin arşivierini kanştırmaya bile ne ha- cet? Kuzey Kıbns'ta, kendisini Rauf Denktaş'a atter- natif olarak gören ve gösteren Cumhuriyetçi Türk Par- tisi'nin lideri Mehmet Ali Talat, dün ilk sayfasının man- şet haberi "AB, Katılım Ortaklığı Belgesini Türkiye'nin hassasiyetlehnı dikkate alarak onayladı" olan 'Milliyet' gazetesinde Şahin Alpay'ın köşesinde Denktaş'ın dolaylı görüşmelerden çekilme karannı eleştirirken "Kıbns sorununun kısa vadeli öncelikler arasında yer almaması şaşırtıcı olurdu" demişti. önceki günkü on beşler toplantısı, Kıbns'a kısa va- deli öncelikler arasında yer venmedi. Sayın Mehmet Ali Talat ve hem Türkiye'de, hern Kıbns'ta onun gibi dü- şünenler acaba bu işe şaşırdılar mı? Hiç sanmıyorum Çünkü, şaşkınlığı genlerinde taşıyan yapıya sahip olanlara gerçeği göstermek ne zaman mümkün oldu ki? özgüveni olmayan adam, elbette 'cevizci' diye ba- ğıran her sokak satıcısından sonra, mutlaka kabakçı gelecek diye hazırianmaya başlayacaktır. Faks:0212-677 07 62 E-mail:obirgit>ı e-kolay net İki kadın daha kendini öldürdü Batman'da 'intihar geleneği' sürüyor ARİFASLAN BATMAN - Intihar e- den kadınlarla hem Türk hem de uluslararası bası- •nın gündemine gelen Batman'da önceki gece bazodin ilacı içen 19 ya- şındaki Zeynep Ulam, tüm çabalara karşın kur- tanlamadı. Batman'da 3 kez intihar girişiminde bulunan 6 çocuk annesi Nafiye Kaya da Siirt'te yaşamına son verdi. Batmanlı kadınlar ge- leneğin, yoksulluğun, bi- rey olamamanm sıkıntı- lanyla kendilerine kıyı- yorlar. Kentte son 6 ayda çoğu kadın 31 kişi yaşa- mına son verdi. Rama- zan ayı öncesı intiharla- nn durduğu Batman ve ilçelerinde, önceki ak- şam iki kadın daha inti- har ederek yaşamlanna son verdi. 19 yaşındaki Zeynep. iftar sonrası girdiği bu- nalım sonucu bazodin ilacı içti. Tüm çabalara karşın kurtanlamayan Zeynep, dün Batman'da toprağa verildi. Nafiye Kaya ise 6 yıl- dır intihan deniyordu. Nefıya'nin çobanlık ya- pan eşi, 30 milyon lira aylık alıyor. Altı çocuk annesi genç kadın, ku- ması ve iki çocuğuyla birlikte 11 kişi bir evde yaşıyordu. Geçim sıkın- tısı bunalıma sokmuştu onu. Her defasında çev- redekilerin yardımıyla ölümden döndürülen Nafiye, çareyi Siirt'teki yakınlannnı yanına git- mekte bulmuştu. Sonun- da Siirt'te bir bahçede kendini asarak caroına kıydı. Nafiye Kaya Bat- man'da toprağa verildi. İntihar olaylannın sıkça yaşandığı Bat- man'da valiliğin görev- lendirdiği psikologlardan oluşan uzmanlar görev başında. Batman Valisi tsa Pariak beş psikolog ve sosyoloğun haftada i- ki gün toplum merkezin- de kadmlara yönelik ça- lışma yapacağını belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle