27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S ARALJK 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 'Kapalı kutu' konumundaki faizsiz finans kuruluşlan için Türkiye cennet konumunda... Ayrıcalıklı kunımlarClVtiTZtLELİ Turgut Özal'ın 1983 seçimlerini ka- zanmasından kısa bir süre sonra Ba- kanlar Kurulu karanyla önü açılan fa- izsiz finans kurumlan, kendilerine sağlanan "özeF olanaklar ve hiçbir de- netime olanak vermeyen "kapalı ku- ta" konumlanyla büyük kârlar sağla- dılar. 1983-87 yıllan arasında önce ANAP, daha sonra bağımsız milletve- kıli olarak görev yapan Doç. Dr. Tür- kan Ankan, bu şirketlerin çok açık şekilde bankacılık işlemleri yaptıklan halde bankalara ve diğer anonim şir- ketlere göre önemli ayncalıklara sahip olduklannı, kunımlar vergisinden bile kurtulduklannı söyledi. Ankan, bağımsız milletvekili oldu- ğu dönemde "garip" olarak nitelediği faizsiz finans kurumlannın faaliyetleri ile ilgıli sonısuna, zamanm konuyla il- gılı bakanı Kazım Oskay'ın, "Ticari sırdır, cevaplayamam" demesi üzerine meraklandığını belırterek, "Milletve- killiği ayncalığınu kullanıp, özel çaba harcayarak gûçlükle elde ettiğhn faati- yet raporian, tûm aynnülan içerme- • Doç. Dr. Türkan Ankan, faizsiz finans kurumlannın çok açık şekilde bankacılık işlemleri yaptıklan halde bankalara ve diğer anonim şirketlere göre önemli ayncalıklara sahip olduklannı, kunımlar vergisinden bile kurtulduklannı söyledi. Bakanlar Kurulu bu kurumlarda açılacak hesaplann "nama yazıh" olmasını zorunlu kıldığı halde Merkez Bankası Tebliği'nde bu durum "hamiline" şeklinde değiştirildi. Bu değişiklikle özel finans kurumlannın hesaplan bir tür "sırdaş hesaba" dönüşmûş oldu... mesine karşnı gerçekleri ortaya çıkar- maya yettf' dedi. Doç. Dr. Ankan, 1985 yılında kuru- lan Al-Baraka ve Faisal Finans'ın 85- 90 yıllannı içeren altı yıllık ve 1989 yılında kurulan Kuveyt-Türk Faizsiz Finans Kurumu'nun ise 89-90 yıllannı içeren iki yıllık faaliyet raporlannı in- celedi. Bu tarihten sonraki faaliyet ra- porlanna ise artık milletvekili olmadı- ğı için ulaşamadı. Aynca Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarhğı, Merkez Ban- kası gibi konuyla ilgili aynntılı bilgi- len elinde bulunduran devlet kuruluş- lanndan da hiçbir yardım ya da destek bulamadı. Işte bir eski milletvekili ve bir bilim kadmının yalnızca kendi ça- ba ve ısranyla ülkemizde büyük kârlar edinen ve birer "kapalı kutu" olarak bilinen faizsiz finans kurumlan, halk arasındaki adıyla "lslama bankalar" hakkındakı bulgulan: -Al-Baraka ve Faisal Finans kurum- lan 1985 yılında Bakanlar Kurulu ka- ranyla ve 5'er mılyar liralık sermaye- lerle kuruldu. Kuveyt-Türk ise 1989 yüuıda 16 miryar lira sermaye ile ku- ruldu. Üçünün toplam kuruluş serma- yesi bugünün parasıyla 17 trilyon lira civannda. Bu kurumlar ödedikleri ser- mayeyi 2-3 yıl gibi, dünyanın hıçbır yerinde görülemeyecek bir hızla "kâr paybın" ile geri aldılar. -Bu üç finans kurumuna yurtdışın- dan büyük döviz girişi olmadı. Bu ku- rumlann ortaklan büyük ölçüde yurti- çinde ve yurtdışındaki Türk yurttaşla- nndan topladıklan paralar üzennden çok önemli kârlar yaptüar. -Özel finans kurumlan şube açukla- n takdirde, belirli bir sermayeyi döviz olarak yurda getirmek zorundalar. Oy- sa bu kuruluşlar her ilde şube açma- dan, kamu bankalan aracılığıyla (ör- neğin Vakıflar Bankası!) para topladı- lar. Diğer bir deyişle yasaya aykûı ha- reket ettiler. -Bu kuruluşlar çok açık bir şekilde bankacılık işlemleri yaptıklan halde, bankalara ve diğer anonim şirketlere göre önemli ayncalıklara sahip oldu- lar. Örneğin, hesap sahiplerine öde- dikleri kâr paylannı gıder yazarak ku- rumlar vergisinden kurtuldular. -Aynı kuruluşlar açtıklan krediler- de, vadelere göre kâr payı ekleyerek, "örtülü faiz" aldılar ve böylelikle "fa- izsiz finans kurumu" kavramının ta- mamıyla dışına çıktılar. Bu kurumlann 1990 yılında verdik- leri kredi miktan 1 trilyon 934 milyar lira. Bugünün parasıyla hesaplanacak olursa tam 351 trilyon 562 milyar lira, ORTAKLAREVDAN MEKTUP Jet-Pa'ya karapara suçlaması OSMANÇUTSAY FRANKFUKT - Jet- Pa'nın, Avrupa çıkartması sırasmda miryonlan bulan yolsuzluklara temel olan if: bir miktan, kaynağı ve he- -^defi belirsiz bir biçimde dolaşıma soktuğu iddia edildi. "Jet-PaAvrupaOr- takhğı" imzasıyla, Cum- hurbaşkanlığı, TBMM Başkanı, Başbakanlık, Ge- nelkurmay Başkanlığı ve medyaya hitaben kaleme alınan mektupta ilginç so- rular soruldu. "29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle bütün TV kanaUannıkapabp şov yaptiran Cenajans ve uy- durma raporlar hazırla- yan yeminli müşavhükbü- rotan, KPMG ve Arthur Andersen gibi kuruluşlar, ne kadar paramızla bu iş- leri yapmışlardır?'' deni- len mektupta, Jet-Pa Avru- pa idareciligini yapan, da- ha sonra da Egebank'm Avrupa'da örgütlenmesini sağlayan Sedat Sezgin, Su- at Çağh, Naim Demirel, Nejat Aday, Kazım Sever, Mesut(Mırthı)Kundakgi- bi şahıslann aldıklan pa- ranm miktan da soruldu. Mektuplannda bazı si- yasi partilerin milyonlarca markı "götürdüğünü'' ha- nrlatan Jet-Pa ortaklan, Si- irt milletvekiîi Takv'eddin Yarayan'm petrol şeyhleri gibi yaşadığım belirttiler ve "Siirtii binlerce yanda- şına müyvnlarca markuhı- fe dagıtan Yarayan'm" har- camalannı hangi kaynak- tan yaptığının açıklanma- sını istediler. Avrupa'da toplanan pa- ralardan 20 mifyon markı çantayla alıp "üstüne ya- tan" Asfl Nadir'in Fadıl Akgündüz'le nasıl bir iliş- ki içinde olduğuna dikkat çeken 'ortaklar', Necmet- tin Erbakan'm son genel seçimler öncesinde Jet- Pa'nın Frankfurt'taki mer- kezine adam göndererek para teslim aldığını, bu pa- ranuı da ortadan kaybol- duğunu öne sürdüler. Mektupta şu ifadelere de yer verildi: "M. Fadıl Akgündüz ve Erbakan araandaki bu pa- ra transferi ne için ve ne amaçla, neter vaat edikrek gerçekleştirilmiştir? Ayn- ca Erbakan'm kontroJü al- tmda bulunan, Avrupa'da faaliyet gösteren IGMG, 1998 yıhndaki HoDan- da/Ams terdam'da yapı- lan genel kurulunda spon- sorluğunu yapan Jet- Pa dan kaç mflyon DM al- mışnr? O dönemin IGMG idarecileri ne kadar para alnuşlardır?" Bir dönem bakanlık ya- pan Siirt milletvekili SaHh Yıkhnm'a Jet-Pa Holding tarafından tstanbul'daki bir banka şubesinden her ay para havele edildiği belirtilen mektupta, Yıl- dınm'm o dönemde Jet- Pa'nın maaşlı personeli olup olmadığı soruldu ve bu paralann amacının açıklanması istendi. Jet-Pa'nm Ahmet Özal'a 3 milyon marklık teminat mektubu, bir süre önce Paris'te ölen Ahmet Kaya'ya da 2 milyon DM verdiği ilen sürülen mek- tupta, Fenerbahçe, Galatasaray, Sibel Can ve tbrahinı Tathses'e har- canan paralann döküm- lerinin de açıklığa kavuş- turuknası talep edildi. ZONGULDAK Eylemci öğretmene maaş kesme cezası ZONGULDAK/KO- CAEIİ (Cumhuriyet) - Memurlara yüzde 10'luk zammı ve zorunlu tasarruf fonundaki paralann öden- mesi için Emek Platfor- mu'nca 1 Aralık'tadüzen- lenen eyleme destek veren memurlar hakkındaki so- nışturmalar yurt genelin- de sürerken eyleme katı- lan 500'ü aşkın öğretme- ne "bir ayhk maaş kesme" cezası uygulanacağı açık- landı. Milli Eğitim Bakanlı- ğı'nm karar ahna süreçle- rine sendikalann da dahil edihnesi ve afişlerin bina duvarlanna asıbnasmı ön- gören desteği sözde kal- dı.Emek Platformu'nun 1 günlük iş bırakma eylemi- ne katılan öğretmenlerin 1 aylık maaşı kesilecek. Za- ten aldıklan ücretlerle ya- şamlannı devam ettirmek- te zorlanan öğretmenlerin bu cezalar ile koşullan da- ha da ağırlaşacak. HOŞGELDİNİZ MARMARA GRUBU JIK VE SOSYAL ARAŞTIHMAUAB Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştmnalar Vakfi'nca önceki gün Dedeman OteH'nde verilen iftar yemeğinde hoşgörû, uzlaşma, banş ve divaiog söylemfcri öne çıkö. (Fotoğraf: NEZAHAI EKMEKÇt) Ruhani UdeHeHesiyasetçiler buluştu tstanbulHaberServisi- Marma- ra Grubu Stratejik ve Sosyal Araş- tırmalar Vakfi'nca düzenlenen if- tar yemeği, hem sağ kulvann fark- lı partilerinde siyaset yapan pek çok politikacıyı hem de Istan- bul'daki ruhani liderleri bir araya getirdi. Yemeğe kanlanDiyanet Iş- leri Başkanı MenmetNuriYıhnaz, son günlerde "birtaknn meahter ve mehdiler türediğini, televizyon- larda tsa Peygamber'in inip inme- riiğinin tartıylriığıni" anımsatarak "Bana sorarsamz, Hazreti Isa da, Musa da, Mustafa da inmiştir. tşte aramızdadır hepsL Burada onla- rm ruhanjyeti mevcuttur. Mûmin- leri aramrzdadır. Bundan daha iyi bir kaynaşma, daha iyi bir birieş- me olamaz" diye konuştu. Akkan Suver'in başkanlığını yapöğı, kurucu ve üyeleri arasm- da sağcı politikacılann olduğu Marmara Grubu Stratejik ve Sos- yal Araştırmalar Vakfi'nca önce- ki gün Dedeman Oteli'nde verilen iftar yemeğinde hoşgörü, uzlaşma, banş ve diyalog söylemleri öne çıktı. Yemeğe katılan Diyanet Iş- leri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, iftar sofrasında bir arayagelen ko- nuklann tek bir potada eridikleri- ni, o potanın da Allah ve insan sev- gisi olduğunu söyledi. Ülkemizde yaşayan din temsil- cüerinin kardeşçe bir arada yaşa- dıklannı, herhangı bir aynhğin söz konusu olmadıgııu belirten Yıl- maz, Diyanet Işleri Başkanlığı ola- rak dinîer arası diyaloğa büyük önem verdiklerini vurguladı. Yıl- maz, bundan rahatsız olanlann bu- lunduğunu, ancak diyaloğun bir seçenek değil, zorunluluk olduğu- nu ifade ederek Israil ile Filistin arasmdaki savaşın bir an önce so- na ermesini diledi. Fener Rum Patriğı Barthoiome- «I, Türkiye Ermenileri Patrik Ve- kili Kirker Damaryan, Türkiye Hahambaşı Vekih Leon Adani ve Süryani cemaati lideri YusufÇetin de yaptıklan konuşmalarda, dinle- rin özündeki sevgiyı ve hoşgörü- yü, dinler arası diyaloğu öne çı- kardılar. İftar yemeğine, Vatikan Monsenyörü George Marovitch, Suriye Katolik cemaati temsilcisi YusufSağ. Bulgar Ortodoks cema- ati temsilcisi Constaotm Kostof, Kıliseler Birliği temsilcisi Aian McCainin de aralanndabulundu- ğu çok sayıda ruhani lider, bazı ül- kelerin Istanbul başkonsoloslan, Başbakanlık Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp, Beşiktaş'ın ANAP'lı Belediye Başkanı Yiifflrf Namoglu, Beyoğlu'nun FP'li Be- lediye Başkanı Kadir Togbaş, es- ki bakanlardan Ali TaKp Ozdemir ve Nevzat Ayaz gıbı ısımler katıl- dılar. diğer bir deyişle yanm milyar dolar- dan fazla!.. -Bu kurumlann araşunlan dönemde hangi kuruluşlara, ne kadar sosyal yardım yaptıklan da belli değil. Doç. Dr. Türkan Ankan, bu şirketlerin dev- let kurumlan tarafından "korunup koi- landığınr da belgelerle açıkladı. ör- neğin, 19.12 1983 tarihli Resmi Gaze- te'de, Bakanlar Kurulu karannın 3. maddesinde u Bu tür kurumlann en az 100 ortakh bir anonim şirket şeldinde kuruhnası şartnr" hükmü yer alıyor. Oysa yalnızca iki ay sonra, 25.2.1984 tarihli Resmi Gazete'de Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Tebligi'nin 3. maddesi ise, "Kurumla- nn asgari 5 tanesi kurucu ortak ohnak üzere en az 100 ortakh bir anonim şir- ket olarak kurulmalan şartür" şeklin- de değişiklik getinyor. Böylece bir devlet kurumu, Bakanlar Kurulu kara- nnı bir çırpıda değiştirerek, faizsiz fi- nans kurumlanmn kuruluşuna değeri ölçülemeyecek bir kolaylık sağlamış oluyor!.. Yine Bakanlar Kurulu'nun karannda bu kurumlarda açılacak he- saplann "nama yazıh" olması, yani hesap açan kişinin ismının mutlaka is- minin açıkça yer alması zorunlu tutuluyor. Halbu- ki, üç ay sonra Resmi Ga- zete'de yayımlanan Mer- kez Bankası Tebliği'nde açılan hesaplann "hamifi- ne" yani isımsiz olacağı belirtüiyor!. Merkez Bankası'nın, Bakanlar Kurulu karannı kendi inisiyatifiyle değiş- tirmesiyle birlikte, özel finans kurumlannın he- saplan bir tür "sırdas he- saba", "gizli hesaba" dö- nüştürülmüş oluyor!. Böyleükle, bu kurumlar- da hesap açtıran bakkahn da, kasabm da, politikacı- nın ya da bürokratın da kım olduğu asla saptana- mıyor!.. Ankan'm aynı dönem- lerden verdiği bir örneğe göre ise, devlet kurumu Tüpraş, Al-Baraka'dan bir yıl vadeli 150 milyon dolar kredi için yüzde 9.75 Ve yüzde 9.37 ora- nında faiz ödüyor. Bu o dönem uluslar arası kredi faizlerinin çok üzerinde biroran!.. Doç. Dr. Türkan An- kan'a göre, faizsiz finans kurumlannın kuruldukla- nndan bu yana 16 yıllık faaliyet raporian kamu- oyuna açıklanmalı. Kamu paralannj kullananlar "ti- cari sır" gibi soyut kav- ramlaruı arkasına saklan- madan hesap vermeli. Devlet kurumlan da elle- rindeki diğer bilgileri ba- sının ve araştırmacılann önüne koymalı. Ancak bu şekilde toplanan muaz- zam miktarlarda paranm nereye gittiği açıklıkla saptanabilir. Eski millet- vekili, Ankan bütün bu bilgileri verdikten sonra bir an düşündü ve acı acı gülümseyerek son söz- cüklerini söyledi: -Sevgili Uğur Mum- cu'nun dediği gibi; tica- ret-siyaset-tarikat düzeni sürdükçe bu olaylar çözühnez!.. Gümrük Müsteşarlığı, hayali ihracat yöntemlerine ilişkin bir rapor hazırladı Hayaliflıracatta7 yöntemANKARA (AA) - Gümrük Müsteşarlığı, son yıllarda yeni- den artış gösteren hayali ihracat olaylannda, 7 farklı yöntemin kullamldığını, en çok da "sahte ihracat"a başvurulduğunu sapta- dı. Gümrük Müsteşan Nevzat Say- gıhoğlu tarafından hazırlatılan ha- yali ihracat raporunda, bu tür ih- racatta hangi yöntemlerin kulla- nıldığı, kara para aklamak ama- cıyla nasıl hayali ihracat yapıldı- ğı, sahte fatura, kaşe, mühür ve imzayla düzenlenen gümrük çıkış beyannameleri ile KDV iadesi al- mak için nelere başvurulduğu de- taylı şekilde yer aldı. Gümrük Müsteşarlığı'nın ra- porunda hayali ihracat yöntemle- ri 7 başhk altmda toplandı. Buna göre Türkiye'de hayali ihracatta şu metotlara başvuruluyor: Sahte ihracat: Son yıllarda en çok karşılaşılan hayali ihracat metodu. Bu yöntemde hiçbir mal akışı ve mal teslimi, dolayısıyla gerçekleştirilen bir ihracat bulun- muyor. Belge üzerinde sanki mal teslimi yapıhnış, mal ihraç edil- miş gibi gözüküyor. KDV iadesi talebi ile yapıldığı iddia edilen ihracata yönelik kullamlan bel- ge, imza ve kaşelerin tamamı sahte. Türkiye'deikametetmeyenlere döviz karşüığı yapüan işlemler: Türkiye'de ikamet etmeyen yol- culann sarm alarak yurtdışma çı- kardıklan mallann teslimi anında Ticarideğeri ohnayan mal ihra- a: Daha çok tekstilde kullanıh- yor. Buna göre takım elbise, pan- tolon, gömlek vb. olarak beyan edilen eşya yerine kumaş kırpm- tılan ihraç ediliyor. Gümrük gö- revlisi de buna katkıda bulunu- yor. Fryat şişirmek: Malm fiyatmı yüksek göstermek suretiyle ma- • Ticari değeri olmayan mal ihracı, sahte ihracat, fiyatı şişirme, miktan yüksek gösterme, malı farklı gösterme, dahilde işleme rejimi ve Türkiye'de ikamet etmeyenlere döviz karşılığı yapılan işlemler. Rapor, kara para aklama ve naylon fatura yoluyla nasıl hayali ihracat yapıldığnu da aynntılı şekilde ortaya koydu. tahsil edilen KDV iade ediliyor. Bu uygulama özellikle satılan mahn kıymetinin gerçek değerin- den fazla gösterilerek gerekenden fazla KDV iadesi alınması, ger- çekte mal satışı veya ülkeden mal çıkışı ohnaksızm sahte fatura dü- zenleyip bu faturayı onaylatmak suretiyle eşyanın satıhnış veya yurtdışma çıkanlmış gösterilerek haksız KDV iadesi alınması yo- luyla suiistimal ediliyor. lm gerçek kıymetine göre ahn- ması gereken KDV iadesinden daha yüksekbir iade elde edilme- si amaçlanıyor. Bu yöntemde ge- nellikle kalıte yönünden düşük mallar kullanılıyor. Miktan yüksek göstermek: 2 şekilde yapılıyor. İhracat aşama- sında gümrük idaresine sunulan malm miktanm beyannamede yüksek göstermek veya ihracat gerçekleştikten sonra beyanna- mede kayıtlı bulunan miktar üze- rinde tahrifat yaparak miktan yükseltmek. Mah farkh göstermek: Özellik- le temel gıda maddeleri ve tanm ürünlerinin ihracmda rastlamyor. Örneğin fmdık nonnal olarak yüzde 8 KDV oranına tabi ohna- sma karşılık, işlenmiş olarak sa- tıldığında yüzde 17 KDV'ye tabi bulunuyor. îhraç esnasında hiç dokunulmadığı halde işlenmiş gösterilen findıktan haksız olarak yüzde 9 fazla KDV iadesi alını- yor. Dahilde işleme rejimi: Bu da 2 şekilde gerçekleştiriliyor. tlk yön- tem şeker, un ve ayçiçeğı yağı ih- racatma yönelik olanlarda görü- lüyor. Şeker fabrikalanndan dü- şük fiyatla aluıan şeker, yerli pi- yasaya sürülüyor, hayali belge ile paketlenerek ihraç edilmiş gös- teriliyor. Ikinci yöntemde, örneğin kaliteli Ingiliz kumaşı bu rejim kapsamında getirilerek iç piyasaya sürülüyor, bunun yerine düşük kaliteli yerli kumaştan yapılmış elbiseler ihraç ediliyor. GENtŞ AÇI HİKMETBtLA 'Genjşletjlmiş' Üretime dayalı ekonomiyi savunanlara ne de- niyordu? "1930'larda kalmış." Sağlam mali sistemi savunanlara ne deniyor- du? "Tek parti artığı." Gelir dağılımında adaleti savunanlara ne de- niyordu? "Geri kafalı, solcu." Alın teriyle para kazananlara ne deniyordu? "Enayi." Şu son piyasa kâbusundan sonra böyle diyen- lerin burnu biraz sürtündü mü dersiniz? Bir fıs- ke ülkenin bütün fıskal dengelerini altüst edebi- liyorsa, bu ekonominin nesiyle övünürsünüz? Her şey, IMF'den gelecek acil üç-beş dolara bağlıysa neyinize güvenirsiniz? Haberieri alt alta koyduğunuzda ortaya çıkan tablo, ne kadar güven, ne kadar gurur verici? "Bankalar dün yüzde 1000'lerde repo yapın- ca şubelerde uzun kuyruklar oluştu." "Kamu bankalan vadeli mevduatı, vadesin- den önce bozmuyor." "Tüketici kredileri de kjlitlendi. Krediler, talep- lerin bankalarca geri çevrilmesi ve yüksek faiz artışı nedeniyle durma noktasına geldi." Şimdi her şey IMF'nin iki dudağının arasında. "Acilkredi" gelirse piyasalar biraz rahatlayacak- mış. IMF'den gelen döviz karşılığında Merkez Bankası piyasaya Türk Lirası enjekte edecek ve faiz çılgınhğının önüne geçilecekmiş. İyi de ne- reye kadar? En küçük bir darbede her şey altüst olabiliyorsa, "istikrar" nasıl yakalanır, nasıl sür- dürülür? Yine çok övündüğümüz borsamız nasıl bu ha- le geldi? Demek ki borsayı ayakta tutan, yaban- cı yatınmcılarmış. Onlar da ağız birliği etmişçe- sine Türkiye'den çekilince ortada ne borsa kal- dı ne endeks... IMF'den gelecek acil para, uzun hatta orta va- dede çözüm olabilir mi? Yoksa, sorun yapısal mı? • • • Türkiye, 12 Eyiül tipi liberalizme geçtiği 1980 öncesinde de ekonomik kriz içindeydi. IMF ka- pıya dayanmıştı. Toplannı Ankara'ya çevirmiş, "Lyöera//zmesreçecefes/n"diyebağınyordu. "Ka- pılan açacaksın. Duvarian yıkacaksın. Ücretleri donduracaksın, Kamu mallannı satacaksın. Yok- sa fena olur." Gerçekten de fena oldu. O zaman- ki Ecevit hükümeti direndikçe, IMF ve uluslara- rası para kaynaklan Türkiye'nin gırtlağını sıktılar da sıktılar. Yabancı ülkelerdeki Türk büyükelçi- lerinin maaşları bile ödenmez oldu. Yurtiçinde sayısız mal karaborsaya düştü. Ne yağ, ne am- pul, ne benzin, ne ilaç, ne tuvalet kâğıdı... Sonra malum... 12 Eylül oldu. "Özal liberaliz- mi" geldi oturdu. Tam da IMF'nin istediği biçim- de, Türkiye haltaç pamuğu gibi atıldı. Peki n'oldu? 20 sene sonra Türkiye niye dönüp dolaşıp gel- diği yere döndü? Ne oldu da 20 sene sonra yi- ne IMF kapıya dayandı, "Şunu şöyleyap, bunu böyle yap" demeye başladı? O zaman IMF'den ya da uluslararası tefeci piyasasından istenen para için "ivedi yardım" deniyordu. Şimdi "acil kredi" ya da "ek kredi" deniyor. Değişen ne?.. 20 sene önce, IMF ve Batılı dostlanmız başka şeyter için de bastınyordu. "Kıbns'ta ödûn ve- receksin" diyorlardı. Hatta zaman zaman bunu çok kaba şekilde yapıyorlardt. Amerikan Dışiş- leri Bakan Yardımcısı, Türkiye Başbakanı'na bir toplantıda "fırça" atmaya bile kalkıyordu. Türki- ye'den casus uçaklan kaldınlmasını istiyorlar ve yine aynı tehdidi savuruyorlardı: "Yoksa kredi mredi alamazsınız." Şimdi sözcükler üzerinde biraz daha dikkatli- ler galiba. örneğin katılım ortaklığı belgesinde "Kıbns'ta ödün" denmiyor da "genişletilmiş siyasi diya- log" deniyor. "Genişletilmiş" deyince aklıma geldi. Avrupa Birliği Genel Işler Konseyi'nin aldığı kararlarda yer alan ifade, Türk basınında üç farklı şekilde dilimize çevrildi. "Genişletilmiş siyasi diyalog." "Geliştirilmiş siyasi diyalog." "Güçlendirilmiş siyasi diyalog." Hangisi, anlayamadım. Aralannda çok büyük fark varda... Uzayda inşaat devam ediyor CAPE CANAVERAL (AA) - Insanın SSCB kozmonotu YuriGagarin ile 43 yıl önce uzaya açıl- masından beri Dünya yö- rüngesine taşuıan en bü- yük yapı parçası olan Uluslararası Uzay Istas- yonu'ndaki (UUl) dev güneş paneUerinin ikinci kanadı da dün uzay me- kiği Endeavour mürette- batı tarafından başanyla açıldı. ABD'nin Ulusal Ha- vacılık ve Uzay Daire- si'nce (NASA) Florida- Cape Canaveral Uzay Merkezi'nden verilen bilgiye göre NASA, 2006'da tamamlanacak UUl'nin 10 yıl boyunca elektrik ihtiyacını karşı- layacak güneş paneUeri- nin ikinci kanadının açıl- ma işlemi, önceki gün açılan birinci kanadın "biraz gevşek konumda kahnası" yüzünden bir gün geciktirildi. 600 milyon dolara (420 trilyon TL) mal olan paneller, çok büyük ol- duğu için mekiğin kargo bölmesine katlanarak ko- nuldu. Endeavour'un ta- şıdığı mavi-altuı renkli güneş panelleri, bugüne dek uzaya taşınmış en pa- halı, en ağu-(15.5 ton) ve en geniş yapı parçası. Uzay araçlannın birçok parçası, en iyi koruma elementi altmla kaplanı- yor. 35 metre uzunlu- ğundaki ikinci kanat, En- deavour'un kargo bölme- sinde katlanmış durum- da tutulduğu tüp kılıflı yuvalanndan daha henüz çıkanlu"ken fotohücrele- riyle güneş ışınlannı ya- layarak elekuik üretme- ye başladı bile. % modcl \AV Polo 1.6 Klıma+ABS+kasko 5.5 milyar. Tel: 0212 512 05 05-484 ARİFDURAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle