Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 ARALIK 2000 ÇARŞAMBA
14 KULTUR kultur(« cumhuriyet.com.tr
Rabia Çapa,farklı disiplinleri bir araya getirerek iç içeliği sağlamak istiyor
'Galerimi kare kare severim'ESRA ALİÇAVUŞOGLU
Rabia Çapa, ikı yıl önce, 1976'dan
• bu yana çağdaş sanatın en önemli tem-
silcısi olan Maçka Sanat Galerisi'nin
kapısına 'Idrahkür' levhasını yerleş-
tirdiğinde, sanatseverler bu köklü ve
yenılikçi galennin kapısına kilit vurul-
masını üzüntüyle karşılamışlardı. 28
Kasım'da ise Rabia Çapa'nın galeriyi
yenıden açma çabası sonuç verdı, Maç-
ka Sanat Galerisi bu kez Mudo-Maç-
kaSanatGalerisi olarak Fûsun Onur'un
'Prelüd' sergisiyle sezona başladı. Ra-
bia Çapa'nın bir yıllık programı hazır.
Yılda altı sergiye ev sahipliği yapma-
yı planlayan galeri, bu yıl Ayşe Erk-
men ve Sarkis gibi deneyimli isimle-
rin yanı sıra sanat ortamına yeni adım
atmış gençlere de kapılannı açacak.
- Maçka Sanat Galerisi bundan 22
yıl önce gûnün çağdaş sanaünı destek-
lemekiçin kuruldu. Ancak iki yıl önce
Cumhuriyet'te yayunlanan bir yazn
nızla; "Maçka artk pahalı bunkierin
ve kafelerin mekânı oldu" diyerek ki-
lit vurdunuz, galennin kapısına. Han-
gj amaçlaria kurulmuştu Maçka Sanat
Galerisi?
RABtA ÇAPA - 22 yıl önce Varhk
Yabnan ile Maçka Sanat Galerisi'ni aç-
tığımızda, bir galennin günün sanatı-
nı yaşatması gerektiğini düşünmüş-
tük. Çağdaş sanatın dışındakı işlerin
mûzelerin ve antikacılann çalışmala-
n çerçevesine gireceğine karar verdik.
Buna karar verdikten sonra günûmüz
sanatçılannın çalışmalannı sergileme-
ye başladık. 1976'dan itibaren 10 yıl,
MehmetGüleryûz'ler, Omer Uluç'lar
yapıtlarını galerimizde sergilediler.
80'li yıllann ortalanndan itibaren da-
ha genç sanatçılarla çalışmaya başla-
dık.
'Sergilerle heyecanlanıyorum'
- Sanınz, opkı Avrupa'da olduğu gi-
bL sizin galerinize bağlı olan sanatçüar
başka galerilerde sergi açamryortanh.
ÇAPA - Evet, tıpkı Avrupa'da oldu-
ğu gibı işlıyordu kurallar, ancak kar-
ma sergilere katılabiliyorlardı. Bunu
uzun süre devam ettirdik, ancak 80'li
yıllarda bizim sanatçılar çok para et-
meye başlayınca daha cazip teklifler
geldi.
- Sizi 70'K yıllann ortalarmda çağ-
daş sanatı destekleyen bir galeri açma-
(Fotoğraf: KADER TUĞLA)
'erginin kalıcı olmasına katkısı bulunduğu için sanatçı kataloglanna devam
edeceğim. Mümkün olduğu kadar, edebiyatçılan, felsefecileri, mimarlan, sinemacılan ve
sanatçılan bir araya getirerek iç içeliği sağlamaya çalışacağız. Bir sergiyi iki aylık bir
zaman dilimine yaymayı amaçlıyorum. Her sergi salı günü açılacak, ikinci sah açıkoturum
olacak, bu açıkoturum banda kaydedilecek ve ve üçüncü sah bir broşür haline getirilecek.'
ya iten sebepler neydi?
ÇAPA - Çok şey var aslında, ama en
önemlisı, sanınm insanın kendi yapı-
sı... Çocukluğumdan itibaren Güzel
Sanatlar Akademisı'ne devam etme
düşûncesi vardı kafamda. 4 yıl Bedri
Rahmi Atölyesi'ne misafır öğrenci
olarak devam ettim. Ama kişisel ya-
pım gereği bir şeyi iğreti tutarak ya-
pamıyorum. Sanatçıysam, sanatçı ol-
mak istiyorsam başka bir şey yapama-
yacağımı anladım. tkı çocukla Anka-
ra'dan tstanbul'a yine Bedri Rahmi
Atölyesi'ne geldiğimde, sanatçılığı
tam anlamıyla yapamayacağımı anla-
dım. Ne misaf ir ne asli öğrenci olarak;
"Bu tren kalkmış" dedım kendi ken-
dime. Resmi ciddı yapamayacaksam,
galericiliğimi ciddı yapanm diye dü-
şündüm. O günden bu yana kendi re-
simlerimle değil, sanatçılarla, açtığı-
mız sergilerle heyecanlanıyorum.
- Galeriyi kapadıktan sonra çok tep-
kiakünızmı?
ÇAPA-22 yılda neleryaptığımızı,na-
sıl bir yol açtığımızı aslında ben bu ga-
leriyi kapattıktan sonra anladım. Özel-
likle de Maçka'da okuyan öğrencilerden
gelen mektuplarla. 22 yıldır çağdaş sa-
nat müzesi olmayan, devlet politikası-
nın içinde çağdaş sanatın yeri olmadı-
ğı bir ülkede hızla bir şeyler yapmaya
çalıştik. Ve bunuyanda kesmemeliydim
diye düşünüyorum şündi.
'Yüzteree daimi galerüer olsa'
- Peld şündi ne gibi farkhhklaria sa-
nat dünyasına geri dönüyorsunuz?
ÇAPA - Şımdı daha farklı yerlere
gıtmek, açılış heyecanının içinde ye-
ni şeyler yapmak istiyorum.
- Peki. galeriyi Füsun Onur ile açma-
nızın nedenine gelecek oiursak.»
ÇAPA-Galenyi açma heyecanını be-
nımle birlikte bütün sanatçılar yaşadı.
Fûsun, orta kuşak sanatçılar arasında
olmasuıa karşın müthiş bir duygusal
tarafı var. İki yıl buradan uzak kaldık-
tan sonra belki de heyecanımı onun ço-
cuksu anlatımıyla gösterebileceğimi
düşündûm. Keşke her sergiyi kapatıp
burayı daimi galerilere çevirsem. Yüz-
lerce daimi galeri olsa. Ben kendimi
çok şansh hissediyorum, çûnkü hem
izleyicisiyle hem de sanatçısıyla çok
bütünleşmiş bir galeri burası. Ben de
galerimi kare kare severim.
- Galerinizden söz açnuşken, Meh-
met Konuralp taraftndan 22 yüönceta-
sarlanan bu galerinin en küçûk ayrm-
üsuıı dahi değiştirmediniz...
ÇAPA - Haklısınız, Mehmet Konu-
ralp'e sormadan bir tek çıvıyı bıle de-
ğiştirmedim. Nereye gitse bulurum ve
ona danışmadan hiçbir şey yapmam.
Mehmet Konuralp, "Sana ödûl ver-
mem gerek, çûnkü hiçbir mimann se-
nin kadar sadık bir müşterisi yoktur"
dıyor. Artık bir mımar, bir yıl önce
yaptığı evi dışandan bile tanıyamıyor.
- Galeri etkinlikJerinde ne gibi yeni-
likler olacak?
ÇAPA - Sanatçı kataloglanna de-
vam edeceğim. Bunun. sergınin kalı-
cı olmasına katkısı bulunduğunu dü-
şünüyorum. Bugün dısıplinlerarasın-
da bir birleşme gözlenmıyor. Müm-
kün olduğu kadar, edebiyatçılan, fel-
sefecilen, mimarlan, sinemacılan ve
sanatçılan bir araya getirerek ıç içeli-
ği sağlamaya çalışacağız. Eskiden res-
samlara sorduğunuzda bütün şairlerin
şıirlenni ezbere bilirlerdi. Şimdi baş-
ta edebiyat olmak üzere diğer sanat
alanlannı görsel sanatlann içine çe-
kemez olduk. Bir sergiyi ikı aylık bir
zaman düimıne yaymayı amaçlıyo-
rum. Her sergi salı günü açılacak, ikin-
ci salı açıkoturum olacak, bu açıkotu-
rum banda kaydedilecek ve ve üçün-
cü salı bir broşür haline getirilecek.
Eskiden bir galen gazetesi çıkanyor-
duk, bunu tekrar yapmayı planhyo-
rum. Enstalasyon kalktığı zaman ge-
nde hiçbir şey kalmıyor. Broşürün ve
kataloğun sergiyi koruyacağını düşü-
nüyorum.
'İşadamlanmız için bir örnek'
- Maçka Sanat Galerisi'nin açılma-
sında Mustafa Taviloğlu nasıl bir des-
teksagladı?
ÇAPA - Mustafa Taviloğlu. Maçka
Sanat Galerisi'nin yeniden açılması
için çok emek verdı. Özellıkle ekono-
mik bağlamda sergilerin büyük bir kıs-
mının sponsorluğunu üstlendı. Böyle-
ce daha rahat hareket etme imkânım
doğdu. Bu tür katkılann bırçok işada-
mı tarafindan yapılması gerektiğıni
düşünüyorum. YıUar önce Cıty Bank'ın
açılışı için Istanbul'a gelen Rockefel-
ler benim galerimi de gezmişti. Ve ül-
kesinde, 5 sanat galerisinin, ancak çağ-
daş olmak kaydıyla sponsoru olduğu-
nu öğrendim. Sanınm Rockefeller'ın
tutumu işadamlanmız için de bir ör-
nek teşkil edecektır.
Plyanonun çağdaş ozanlarından Murray Perahia CRR'de
'Dünyanın en usta
Jdavye sihirbazı'
ARZUHAKSUN
"Dünyamn en usta klavye sihirbazı" ve
Royal College of Music ile Royal Academy
of Music'in onursal üyesi Murray Perahia,
Yapı Kredi Sanat Festivali 2000'in son ko-
nuğu. Dünyanın en seçkin salonlannda ça-
lan piyanistin son zamanlarda gerçekleştir-
diği en önemli gösterilerden biri Minnesota
ve Philadelphıa orkest-
ralan eşhğinde verdi-
ği konserler oldu. Bu
konserini Bayer Rud-
funk Orkestrası ve Lo-
rin Maazel ile birlikte
Mozart'ın piyano kon-
çertolannı seslendir-
diği sekiz konserlik bir
dizi izledı.
Avrupa Oda Orkest-
rası, Camerata Salz-
burg, St. Martin in the
Fields, Mahler Oda
Orkestrası ile düzenli
şekilde hem orkestra
şefı hem de solist ola-
rak işbirliği yapan Pe-
rahia, 1947 New York
doğumlu. Piyano eği-
timine dört yaşında
başladı, on yedı yaşın-
da Mannes College 'e
girerek orkestra şefli-
ğini de sürdürdü ve
buradan bestecilik dip-
loması ile mezunoldu.
Aynı dönemde Rudotf
Serkin ve PaMo Ca-
sals ile birlikte çalıştı.
Murray Perahia'nın
uluslararası kariyeri
ise 1972'de Leeds
Uluslararası Piyano
Yanşması'nı kazanmasıyla başladı. 1981-
1989 yıllan arasmda Aldeburg festivalinde
sanat danışmanı olarak görev aldı ve daha
sonrakı yıllarda VTadimir Horowitz ile kur-
duğu derin arkadaşhk bağlan, Perahia'nın
sanatsal gelişimini son derece etkiledi.
Piyaniste Grammy Ödülü'nü kazandıran
çalışması Sir Georg Solti ile yaptığı 'Bar-
tok'un İki Piyano ve Vurmalılar İçin Sona-
ü' oldu. Avnıpa ve Amerika'da yayımlanan
birçok dergi ve gazetenin (bunlardan birisi
JL erahıa'nın konser
programında Mozart'ın
Do Minör Fantasia'sı,
Schubert'in Si Bemol
Majör Sonatı ve
Chopin'in eserleri
yer alıyor.
de The London Times, Haziran 1997) "pi-
yanonun en lirik çağdaş ozanlaruıdan biri"
olarak değerlendırdığı Perahia, Berlın Fi-
larmoni. Vıyana Filarmoni, Boston Senfo-
ni, Bayer Rudfunk, Münih Filarmoni, Phi-
ladelphia, Amsterdam Kraliyet Concertge-
bouw ve New York Filarmoni Orkestrası gi-
bi dünyanın en çok alkış toplayan orkestra-
lan tarafindan davet edildi. Perahia, Schu-
bert, Schumann, Mo-
zart. Mendelssohn.
Chopin, Bartokve Be-
ethoven'm çeşitli piya-
no sonatlannı kaydet-
ti. Aynca, Schumann'a
ait müzik parçalannın
kaydı için Peter Pears
ile birlikte çalıştı ve
Fisher-Dieskau ile
Schubert'in Winterre-
ise adlı eserini diske al-
dı. Sony Classical ya-
pımı Chopin baladla-
nnı içeren CD'siyle
1995 Gramophone
Ödülü'nüaldıvel997
yılında çıkan 'Mun^y
Perahia pla> s Haendel
& Scariatti' diski ile
'Best Instrumental
Awardl99T (1997'nin
en iyi enstrümantali)
ödülünü kazandı. Pe-
rahia 25 Şubat 1999 ta-
rihinde ise 'oriiestra-
sız en ryi enstrümantal
uygulama'. 'Annuel
Gramnıy Award' (Los
Angeles) ödülünü ka-
zandı. 1997'de Sony
Classical ile birlikteli-
ğinin yirmi beşinci yı-
lını belgelemek ama-
cıyla çıkardığı tüm kayıtlanndan seçmele-
rin yanı sıra dört CD'lik bir derlemeyle say-
gm meslek yaşamında bir dönüm noktası-
na ulaşmış oldu.
Yapı Kredi Sanat Festivali 2000 etkinlik-
leri çerçevesinde, yann Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nda saat 20.00'de bir konser
verecek olan piyanist, programına Mozart'ın
Do Minör Fantasia'sma, Schubert'in Si Be-
mol Majör Sonatı'nı ve Chopin'in eserleri-
ni dahil ediyor. . •
P Sanat Kültür Antika Dergisinde Jacob Jacobs'un (1812-1879) 'Boğaziçi'nde Kayıklar'ı da yer alıyor.
Boğaziçi büyüsiinde sanat
Kültür Servisi - P Sanat Kül-
tür Antika Dergisi, 'Boğaziçi'nde
sanat'a yer verdiği bu sayısın-
da söylencelere dalmış. Altın
Post'un ardma düşen Argonot-
lann gemisiyle bir uçtan bir uca
Boğaz'ı geçmiş. Avrupalı gez-
ginlerin seyahatnamelerinde hep
güzellikleriyle amlan Boğazi-
çi'ne, bir de, Pertusier, Pitman,
MeOing gibı ustalann gravürle-
rinden bakmış. Batı'nm söz ve
imge dünyasında çok eski za-
manlardan beri var olan Boğa-
ziçi'ni, bir de Batılı ressamlann
tuvallerinde yer vermiş; Brest'in
kayıtlannı. Zonaro'nun yelken-
lilerini, Bossoli nın Kız Kule-
si'ni, DeMango'nun Göksu çeş-
mesini sayfalanna taşımış. Kap-
tan Paşa Konağı önünden, Ce-
vat Dereli'nin faytonuna bin-
miş, edebıyatımızda bir Boğa-
ziçi gezintisine çıkmış: Yolda
NahhSırn'ya, Mehmet Rauf a,
Abdülhak Şinasi Hisar'a, Tev-
fikFikret'e, Tanpmar'a rastla-
mış.
Üsküdarlı Hoca Ali Rıza ile
Yahya Kemal'i buluşturmuş,
Yanyalı Mustafa Paşa'nın Ana-
dolu Hisan'ndaki yalısında Ha-
nz Osman'ı. Kemençeci Vasil'i
dinlemiş; Kadripaşazadetsma-
0 Bey'in Kanlıca'dakı yalısın-
dan kalkan, hanende ve sazen-
delerle mehtabiyeye çıkan pazar-
cı kayığırun dümenine geçmiş.
Derginin Yayın Yönetmeni ve
Sorumlu Yazıişleri Müdürü Ce-
lalÜster. sunu yazısında Boğaz
sulannın, saarine, havasına, mev-
simine göre, kimileyin dingin,
kimileyin devingen hayatlar ya-
şadığına değiniyor:
Apavn bir yaşam tana
"Melih Cevdet Anday, Bo-
ğaz'uı alımlı sularuun. günün
kimi saaderinde kumru rengine
büründüğünü söykr. Orhan Ve-
lı, aşka diişrüğünde, Rumeh* Hi-
san'ndan Boğaz'm sulanna ba-
karken tarifsiz kederler içinde-
dir. Oktay Rifat, nhbmdan su-
ya atlar, ağznun kenannda çır-
puıtüı Boğaz suyu, pembe yah-
ya doğru yüzer. Boğaziçi büyü-
sünün gizi. sulannu sırtlannı,
kıyılarını saran rengin günün
her saatinde değjşmesmde; onun,
dalgacıkh akuıtüannı seyreden-
lerin çokdeğişik duygulanunla-
ra kapılabilmesindedir belki de.
Birdebelkidahada önenüisu Bo-
ğaziçi'nin, insanoğiuna sundu-
ğu görünümleri bahklan, ya-
kamozlan,ayaydınhklan,yahla-
n, iskeleleri, vapurlanyla apay-
n bir yaşam tarzı içermesinde."
Derginın 19. sayısında Melih
Cevdet Anday, söylencelerden
günümüze 'Değişen Boğaziçi'nı
yazmış. Sanat tarihçisi Necla
Arslan Sevin,
4
A\Tupalı gezgin-
leringözüyle Boğaziçi'nı ıncele-
mış. Sotheby's'ın sanat tarihı
uzmanlanndan Malcom Cos-
sons. 'Baütı ressamlann firçasm-
dan Boğaziçi'ne bakmış. SeBm
Deri ise 'Edebiyanmızda bir Bo-
ğaziçi gezintisi'ne çıkmış.
Doğan Hızlan. ressam Hoca
Afi Rıza ile şaır Yaşar Kemal'i
Boğaziçi'nde buluşturmuş. In-
cila Bertuğ, bir zamanlar Bo-
ğaz akşamlannda dınlenen mu-
sıkıyı araştırmış. Sanat tarihçi-
si Günsel Renda. nakkaşlann
fırçasından Boğazıçi'ni yorum-
lamış. Halkbilımi araştırmacısı
M.SabriKoz, halk diliyle yazıl-
mış bir Boğaziçi Sahilnamesı'ni
incelerken sanat tarihçisi ve Rus
sanatı uzmanı Ivan Samarine,
Ayvazovski'nin Boğaziçi tablo-
lannın öyküsünü yazmış.
Boğaziçi yalılan ise Sedad
Hakkı Eldem'in Boğaziçi anı-
lanndan ve yüzyıl başlannda
Paris'te basılmış olan 'Köprü-
Ki Yahsı' adh kitaptan aktanh-
yor. EminNedretlşJi, görsel bel-
geler eşhğinde Şirket'ı Hayriye
vapurlannın öyküsünü anlatı-
yor ve son 70 yılı kapsayan bir
Boğaziçi bıbliyografyası sunu-
yor. Gökhan Akçura ise Boğa-
ziçı'nin balıklannı yazarken
KıvTnetGiray. HikmetOnat'ın
Boğaziçi resunlerini inceliyor.
DEFNE GOLGESt
TURGAY FtŞEKÇÎ
Şiirîn En Gençleri
Şairlerin tanınma yaşlan genellikle yirmi yaş çev-
resindedir.
Nâzım Hikmeften Orhan VeH'ye, DağJarca'dan
Cemal Süreya'ya önemli şairlerimizin yirmili yaş-
lannı sürerken daha ilk ürünleriyle tanındıklan, ede-
biyat dünyasında yer ettikleri görülür.
Şiir, beynin kıvılcımlanna gerek duyduğu denli,
yürek yangınıyla da ilgidir. Gençlikte beyin de, yü-
rek de parlaktır henüz. Algıladığı iç ve dış dünya-
yı daha kolay şiire dönüştürebilir.
Zamanla gençlik heyecanının yerini deneyim,
ustalık alır, ama gençlik şiirlerinin tadı başka olur.
Bunu düşününce, günümüzün henüz yirmi be-
şine bile gelmemiş, ama isimlerini duyurabilmeyi
başanmış şaiıierine topluca dönüp bakma gerek-
sinimi duydum:
Bu şairler içinde entanınanı, sanınm NilayÖzer
(d. 1976). Uzunca bir süredir dergilerde şiirleri ya-
yımlanıyor. Etkilenme dönemini aşmış, kendine
özgü sesi ve dünyası olan bir şair. Yayımlanmış bir
kitabı var: Zamana Dağılan Nar (Hera Şiir Yayın-
lan, 1999).
hangi kapıyı çalsanız üç günlük misafir
karşılaması
oysa yerieşik sevdalara göredir insan
Zeynep Köyiü (d. 1978), eleştirmen Mehmet H.
Ooğan'ın en begendiği genç kuşak şairierden. Şu
günlerde yayımlanacak olan bin iki yüz sayfalık Yir-
minci Yüzyıl Türk Şiiri Antolojisi'n\ bu şairte nok-
talamış. Onun da yayımlanmış bir kitabı var Son
Arzum Gül ve Kedi (Mayıs Yayınlan, 1998). Ben ol-
sam "arzum" yerine "isteğim" derdim. ,,
bendim gökyüzünün götürdüğü son uçurtma
adanmış bir kuyuydum odalann yasına
Serkan Ozan Özağaç (d. 1980), dergilerde ya-
yımlanan şiirleriyle tanındı. Olgun bir şiir dili var.
Kaldığımın yolcusuyum şimdi
Uykusu uzaklara değen bir kışın
Camlara bıraktığı gökten.
Can Bahardır Yüce'nin (d. 1981) bir kitabı ya-
yımlandı. Yaşlı Mızıka (Can Yayınlan, 2000). Geç-
miş şiirimizi iyi bildiği anlaşılıyor. özellikle de Ah-
met Haşim, Dağlarca, Hilmi Yavuz şiirlerinin en
genç temsilcisi gibi görünüyor. Bu tanımlamanın
onun gelecekteki şiirini sınırtandırmamasını düe-
rim.
tutuşur, dağ menekşeleri gibi
dağıiıp duran bir düştedir dudaklar.
Gonca Özmen (d. 1982), daha Burdur Lise-
si'nde oğrenciyken dergilerde yayımlanan şiirleriy-
le adını duyurdu. Bu yıl Istanbul Üniversitesi Ede-
biyat Fakültesi Ingiliz Dili ve Edebiyatı Bölumü'nde
yükseköğrenime başladı. On sekiz yaşında bir de •
kitabı yayımlandı. Kuytumda (Hera Şiir Yayınlan,
2000).
öyle daralttık ki içimizi
Bir saksılık toprağa yer yok
Herkesin kendini göstehyor pusulası
Şairlerin yaşlan ileriedikçe şiirleri değişir, gelişir.
Ama yirmili yaşlardaki ilk dönem şiirierine her ba-
kışta şair kişiliği, daha o yaşlarda, o şiirlerde gö-
rürsünüz.
Suat Taşer Kısa Oyun \
Yanşması -2000' sonuçlandı
• Kültür Servisi - 'DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi
Sahne Sanatlan Bölümü'nün Suat Taşer ailesiyle
birlikte düzenlediği 'Suat Taşer Kısa Oyun
Yanşması'nın sonuçlan açıklandı. Şahika Tekand,
Soner Olgun, Ali Ulvi Hünkar, Yrd. Doç. Dr.
Semih Çelenk ve Yrd. Doç. Dr. Selda Ergün'den
oluşan seçici kurul, yanşmaya katılan 29 oyun
içerisinden Erdoğan Akar'm 'Hayat Güzeldir',
Aslıhan Çalışan'm 'Piyes of the Hambuı^er',
Necmettin Tetik'in 'Düşes' ve Pınar Merterkek'in
'Yollar Açılacak' adlı oyunlarmı 'sahnelenmeye
değer' buldu. Sahne Sanatlan Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Murat Tuncay, on altı yıldan bu yana
düzenlenen yanşmanın en önemli özelliğinin,
yalnızca üniversitelerde dramatik yazarlık eğitimi
gören gençlere açık olması ve sahnelenmeye
değer bulunan oyunlann aynı yıl içerisinde 'DEÜ
Sahne Sanatlan Bölümü Deneme Topluluğu'nca
sahnelenmesi olduğunu beürtti. Tuncay, bu yıl
seçilen oyunlann da 2001 yılı Mart ayı içerisinde
'Tiyatro Haftası' etkinlikleri kapsamında
sahneleneceğini, aynca bugüne kadar bu yanşma
sonucunda sahnelenen 80 kısa oyunun, bölümûn
25. yılı etkinliklerinin bir parçası olarak iki cilt
halinde basılacağım da ekledi.
K U L T U R ÇlZlK
K A M İ L M A S A R A C I
<? o