23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ARALIK 2000 ÇARŞAMBA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbul B 12 Sinop B 12 Edime B 10 Samsun Y 13 Kocaeli B 11 Trabzon Y 12 Çanakkale B 12 Giresun Izmir PB T4 Ankara Y 13 Manisa PB 10 Eskişehir B 8 Aydın Y 16 Konya B Denizli PB 15 Sıvas B Zonguldak B 10 Antaiya PB 18 Kars Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van PB PB B B B B B PB 19 19 10 14 10 10 12 5 ( f 2 3 Parçaiı buluöu PB 3 I m Orta ve Doğu Kara- deniz kıyılan, Güney EgekıyılanileBatıAk- deniz kıyılan sağanak yağışlı, Marmara ile yurdun iç ve doğu ke- simleri yer yer yoğun olmak üzere sisJi öte- ki yerieraz bulutlu ge- çecek. Hava sıcaklı- ğındaönemlibirdeği- şiklik dmayacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Y Y PB PB Y Y Y Y 7 9 9 14 11 11 14 11 Berlin Y 10 Moskova Budapeşte PB 7 Aşkabat Madrid Y 12 Astana B -4 Viyana Belgrad Y 8 Taşkent PB 4 Bakû B 11 Sofya PB 10 Bişkek Roma PB 18 Bişke Tiflis B Atina Y 19 Kahire B 24 Münih PB 7 Zürih Y 9 Şam B 117 Sslı k Ç k * bulutlu » Yağmurtu •MMİ Kariı >Sulukar Gök gürûttülü G Ü N CELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada aşmast; kuşku yok, Kıbns ve Ege gibi yıllanmış bü- /ük sorunlarda iki ülkeden birinin ödün verdiği ola- sılığını akla getiriyor. Şu soaı ile birtikte: Onaylamanın attında başka bir oyun mu yatı- /or? Ankara son KOB metninden o denli memnun ki; Başbakan Ecevit 7 Aralık'ta Nice'teki liderler zir- /esine katılacağını kamuoyundan önce Brüksel'e bildiriyor. Dışişleri Bakanı Cem de "kafasında veyüreğin- de dalgalanan zafer çığlıklannı dışa vurmamak için" kendini zoriuyor. KOB'nin püf noktasını d a kısaca anlatıyorCem: '/steğimiz. alınmakta olan karann Helsinki (donık) sonuçlanyla tam olarak uyum halinde olmasıydı. Kıbns ve Ege konulan 'geliştirilmiş siyasal diyalo- ğun' çerçevesinde KOB'de yer almakta, Helsin- ki'deki tanımlar aynen burada geçeriiliğini koru- makta" diyor. Oysa, kimi bakış açılan farklı. örneğin, emekli büyükelçi Yalım Eralp ilk metne göre yeni metni "paket değişmemiş, ambalaj değiştirilmiş" diye yorumluyor. Prof. Haluk Ülman, "AB, Kıbns ve Ege konula- nnda 'şart' sözcüğünü kullanmıyor, ama öncelikli olarak Kıbns sonınunu, Ege anlaşmazlığının çö- zûmünü -üstelik zaman saptamaianyla- 'diyalog1 adı altında önümüze koyuyor" diyor. Demek istediği açık: AB, "şartlan diyalog adı al- tında" KOB'ye yerteştiriyor. fstek ve nzamızlal Acabalar çoğahyor İlk heyecan geçtikten; AB'nin dediğimize gekJi- ğini içeren havalardan sonra "makulû arayan irde- lemeler" başladı: Helsinki (doruk) sonuçlannda yazılı olan "BM Genel Sekreteri'nin Kıbns sorununa kapsamlı bir çözüm bulma sürecine başanlı bir son getirmesi için güçlü destek verilmesi" Ankara'nın isteği doğ- rultusunda KOB'de yer aldı. Soaı: KOB'yi D U haliyle kabul eden Ankara, "so- runa gûçlü bir son getinrmyi" isteyen BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın ocak ayındaki dolaylı gö- rüşmelerçağnsına katılma fikrini Rauf Denktaş'a aşılayacak mı (ya da Denktaş'ı zorlayacak mı) aca- ba? Ya da; Rauf Denktaş, ocak. ayına olumlu gözle bakacak mı? Hayır! Denktaş, KKTC'nin ayn birdevlet olduğu kabul edilinceye kadar dolaylı dolaysız görüşme- lere neden katılsın? KOB, Kıbns sorununun çözümünü zamanla sı- nıriadı mı? Son metinde çözümün bir yılda gerçek- leşmesini buyuran bir madde yok. Yok ama; çö- zümsüzlük 2002'ye kadar sürerse, Güney Kıbns'ın AB'ye tam üye olacağına ilişkin karar, AB'nin çö- züme iki yıllık bir süre tanıdığı anlamına gelmiyor mu? Kibns'tan sonra -baştan beri karşı çıktığımız- Ege sorunu da son metinde "siyasal diyalog" kap- samında yer aldı. AB'nin gerekçesi de sağlam. KOB'nin Helsinki kararları doğrultusunda düzenlenmesini isteyen Türkiye'ydi ve... AB Bakanlar Konseyi, Ankara'nın isteğine uydu. "Helsinki sonuç belgesine dayanarak Türkiye'yi; Yunanistan ile sınır anlaşmazlıklannı (Ege) çöz- mekte 'her gayreti göstermeye' davet etti ve bun- da 2004 yılına kadar başanlı olunamadığı takdir- de anlaşmazlığın -Atina'nın öteden beri isteği doğ- rultusunda- Uluslararası Adalet Divanı'na götû- rûlmesini" maddeleştirdi. Bu ifadelere bakılarak Helsinki'den yola çıkıldı- ğında AB'nin Kıbns sorununda çözüm için 2002, Ege'de 2004 tarihini saptadığı kendiliğinden orta- ya çıkıyor. Başbakan Ecevit; yıllardır ulusal sorunlanmıza "dışandan kanşılmasına" direndi. Ne çare, dışandan gazel okuyan ABD'ye bir de ortak buldu: AB! Bu başanlı günler hükümetimize kutlu olsun! Futbolfanatiklerine tatbikatyaptırıldı Istanbul Haber Servisi - Galatasaray ile Fenerbah- çe arasında Ali Sami Yen Stadı'nda oynanan derbi maçta çıkan olaylarla ilgi- li, gözaltına alınan 1S kışi- den adliyeye sevk edilen 11 kişi serbest bırakıldı. 26 Kasım 2000 tarihin- de Galatasaray ile Fener- bahçe arasında Ali Sami Yen Stadı'nda oynanan maçta, başlama düdüğün- den hemen sonra meydana gelen olaylarla ügili 9 Ga- latasaray taraftan, 4 Fener- bahçe taraftan ve bu kişi- lere meşale satışı yapan 2 kişi gözaltına alınmıştı. Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarlanndan 6 kişi ise fîrari olarak aranıyor. Istanbul Asayiş Şube Müdûrlüğü'nden yapılan açıklamada da tribünlerde bulunan seyirciler tarafin- dan meşaleler yakılarak saha içehsine atıldığı anımsatılarak, bu durum- dan dolayı meydana gele- bilecek izdihamın emniyet güçleri tarafından önlen- diği vurgulandı. Satın alınan bu meşale- lerin, maçtan bir gün önce stadın itfaiye kapısmdan tribün süslenmesi için sta- daalınan Galatasaray bay- raklannın içinde bulundu- ğu kolilerle biriikte gizlice içeri sokuldugu, daha son- ra da kapalı tribünde kol- tuk altlanna saklandıkJan vurgulanarak, meşalelerin amigolann anonslan ile yakılıp saha içerisine atıl- dıgı ifade edildi. Açıklamada, maçlarda görev alan amigolann "kod* isim kullanarak or- ganize bir şekilde örgüt- lendıklen, kulüp ve stat yöneticileri üzerinde bas- kı uyguladıklanna da dik- kat çekildi. Bir haftadan beri gözaltında tutulan bu kişilere Asayiş Şube Mü- dürlüğü ekipleri tarafın- dan Ali Sami Yen Sta- dı'nda tatbikat yaptınldı. Daha sonra Şişli Adli- yesi'ne sevk edilen 11 ki- şi serbest bırakıldı. Bu ara- da olayla ilgili aranan 6 ki- şi arasında, "maçı şenlen- dÜTneleri" için amigolara 2 milyar lira verdiği iddia edilen Ömer Buay da bu- lunuyor. Öte yandan derbi maçtaki olaylara kanştık- lan belırlenen ve daha son- ra Fenerbahçe - Galatasa- ray basketbol takımlan arasında oynanan maçta da bayrak yırtan 4 kişi da- ha gözaltına alındı. Bıuıahııı üretim sektörüne sıçrıyor 'Programdan • Baştarafı 1. Sayfada tirken "EMF'nin bir an evvel ne yapacaksa yapması lazun" dedi. Hükümetle işadamlan arasın- da önceki akşam gerçekleştiri- len doruğun, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Türk Sanayici ye tşadamlan Derneği'nin (TÜStAD) istemi üzerine gerçekleştirildiği öğre- nildi. Liderlerin dorukta işa- damlarının görüşlerini dinle- mekle yetindiği ve destek açık- laması yapmalannı istedikleri belirtildi. ATO Başkanı Sinan Aygün, piyasanın yangm yerine döndü- ğünü belirtirken "Yüzde 40Tık kredfler yûzde 500'Ie geri çağn- hyor. Faizlere bir an evvel tedbir ahnması geretdyor" dedi. Hükümetin buna olumlu yak- laştığını, açıklanacak pakette bu konuya ilişkin düzenlemenin yer alacağını söyleyen Aygün, Başbakan Bülent Ecevit'in top- lantıdan sonra bankalarla tema- sa geçtiğini belirtti. Aygün, pi- yasalardaki bunalımm reel sek- töre de sıçramış durumda oldu- ğunu vurgulayarak özellikle in- şaat sektörünün sıkmtıda oldu- ğunu, faizlerin bu kadar yüksel- diği ortamda kimsenin taşmmaz alımına yönelmeyeceğine dik- kat çektı. Aygün, dışsatımda vergi iadelerinin Maliye Bakan- lıgı'nda uzun süre bekletilme- sinden duyulan rahatsızlıgı, Eximbank'm dışsatım kredile- rinin süresinin uzatılması istem- lerini hükümete ilettiklerini bil- dirdi. ASO Başkanı Zafer Çağlayan da, sorunun IMF'ye kilitlenmiş durumda olduğuna dikkat çeke- rek "IMFnin vereceği mesajlar çok önemB. Türkiye'nm IMFye Idbartak yapacağı zaman değfl. Ciddi şekflde IMFye baskı yap- manuz gereldyor. Bu programı madem ki beraber yaptık. O za- man buradan çıkışı da beraber bulmamız lazun" diye konuştu. Çağlayan, yangınm söndürül- mesi için kaynak gerektiğini be- lirtirken bu paramn hemen giriş yapmayacak olması nedeniyle piyasalan rahatlatmak için şu formülü önerdi: "IMF'nin en geç yann (bu- gün) ortaya çıkarak piyasalan rahadatması lazım. Türkije'yie anlaşmasımn devam ettiğini, progranun devam ettiğini, prog- rama kendilerinin de sahip çık- üğını ve kredilerin açılacağmı ifade etmesi yeterfa' olur. lldncisi, dışandaki üEkelerle köprü kredi- si yapılması lazun." Yaşanan bunalımm arkasında bankalarm bankalan yeme ope- rasyonu bulunduğuna dikkat çe- ken Çağlayan, "Bu işi manipüle eden insanlar ortada. Bunlar za- manı geldiğinde konuşulacak ve hesapsorulması gerekecektir. A- ma önce yanguu söndüreüm. Eğer bankalann önüne bir hü- cum başlarsa o zaman bize fati- ha okumak düşer" dedi. Devalüasyon lobisinden daha güçlü olunması gerektiğini, yoksa "topun tüfeğin yapama- dığını kendi kendimize yapnnş olacağımızı" söyleyen Çağla- yan, hükümetin devalüasyonla ilgili söylediklerine açık yanıt vermediğini belirtti. Devalüasyonu gerektiren bir durum olmadığını, bunun Tür- kiye'yi bitireceğini, program- dan dönüş anlamına geleceğini vurgulayan Çağlayan, "Bu çok tehfikeH" dedi. Hükümetle görüşmelerinin asıl nedeninin bunalımm üretim sektörü üzerindeki etkisi oldu- ğunu belirten Çağlayan, banka- lann kredileri durdurduklannı, geri çağırmaya başladıklannı anlattı. Tüm sektörlerin, bankalarla ilişkisi olan herkesin kritik bir durumda olduğunu belirten Çağlayan, cari işlemler açığı, dışsatıma yeterli destek verilme- mesinin de görüşmede günde- me getirildiğini bildirdi. ASO Başkanı Çağlayan, hü- kümete desteği; programın de- vam etmesi zorunluluğunu, progTamdan dönüşün çok paha- lıya mal olacağını anlatarak açıkladı. # Çağlayan, kendi aralannda çalışma yaparak bunu da Baş- bakan'a sunacaklannı belirtti. Progranun ve son bunalımm yü- künün de belli bir kesime yıkıl- maya çalışılmasımn doğru ol- madığını anlatan Çağlayan şöy- le konuştu: "Enflasyonla müca- dele programı yapıyorsun. 12 ay- dır bir kere Ekonomik Sosyal Konsey toplanuşsın. tkt saat gö- rüşmüşsün. Böyle bir şey var mı. Ve fedakârfak isthorsun. Maale- sef Türkiye çok kötü bir dönem- den geciyor. Belta' kesime düse- cekbir fatura ohnamah. O kesim arük çekemez. O zaman başka sosyalşeyler ortaya çıkar. Herke- sin canma tak etti Mesele zaten sokağa yansınuş durumda. Bu konuda baa şeyleri gizkyerek, saklayarakyapmaya çahşıyoruz. Sadece memur elinin attuıda, vur abahya şeklinde bu iş elbet- teolmaz." Diiııya ekonomisi iııişe geçû • Baştarafı 1. Sayfada kat çekerken, fınans pıya- salannda yaşanacak çal- kantılar, yüksek petrol fı- yatlan ve ABD ekonomi- sindeki durgunluğu en önemlı risk unsurlan ola- rak gösterdi. Türkiye eko- nomisinin iyileşme süre- cinde olduğu belirtüen ra- porda, Türkiye'nin de da- hil olduğu Avrupa ve orta Asya ülkelerindeki yurti- çi milli hasılatının da 5.2'den, 2002'de 3.9'a düşmesi bekleniyor. Dünya Bankası'nın yıl- lık 'Küresel Ekonomik Beklentiler' adlı raporu, dünyanm değişik yerlerin- de ve Cenevre'de düzenle- ne basın toplantısıyla ka- muoyuna açıklandı. Ra- por, 1970'lerdeki petrol krizinin ardından ilk kez yüzde 12.5 oramnda artış gösteren dünya ticaret hac- minin, önümüzdeki dö- nemde hızlı bir duşüşe ge- çerek 2001'de yüzde 8.0, 2002 ydında da 6.8 olarak gerçekleşmesini öngörü- yor. Türkiye'nin de arala- nnda bulunduğu gelış- mekte olan ülkelerdeki 5.3'lûk ekonomik büyü- menin de, 2002'de 4.8'e düşmesi bekleniyor. Dünya Bankası, ticaret hacminin ABD'nin ithala- tındaki azalmadan kay- naklanacağını, 2000 yılın- daki ithalat artışı, yüzde 13'übulan ABD'nin, idıa- latının önümüzdeki iki yıl içerisinde yüzde 7'ye dü- şeceğine dikkat çekiyor. yüzde 5.1 düzeyinde sey- reden yurtiçi milli hasıla- sının, gelecek yıl 3.2, ta- kip eden yılda 2.9 olarak gerçekleşmesi öngörülü- yor. Dünya genelinde ise, 4.1'den, 2002 yılmda 2.9'a düşmesi bekleniyor. Dün- yadaki küresel ekonomik olanaklardan, azgelişmiş' ülkelerin yararlanamadığı belirtilen raporda, ABD, Avrupa Birliği, Japonya ve Kanada'dan oluşan dörtlü- ler grubunun, fakir ülkele- re uyguladığı ticaret bari- yerlerinin ağırlığına dikkat çekiliyor. 150 sayfalık raporu ha- zırlayan DB Ekonomi Poli- tikalar ve Prospektler Gru- bu'nun başkanı Uri Da- dush yaptığı açıklamada Batı'nuı, kalkınmakta olan ülkelerin tekstil ve tanm ürünlerine uygulanan bari- yerleri eleşnrirken, "Dûn- yada yaşanan serbest küre- sel ekonomiden birçok fa- kir ülke yararlanamadL Buna, kendi poBtikalan ve yapısal sorunlannın yanısı- ra, geüşmiş ülkelerin koru- macı pothikalan sebep ot- du" değerlendirmesinde bulundu. Raporda, yeni reform politikalan devreye koyan ve sürekli büyume gerek- sinimindeki gelışmekte olan ülke ekonomilerinin risk altında bulunduğu be- ürtilirken Dünya Bankası tkınci başkanı Nkk Stern. bunun da; "finans piyasa- larmdaki ani hareketien- meden,ABDekonomtsinin yavasfaunasmdan, petrol fi- yatianndaki ani değişfldik- ten ve uygulanmakta olan yapısal reform programla- ruun basansız olmasın- dan" kaynaklandığını be- lirtiyor. Gelişmekte olan ülkelerin, çahşanlann sağ- Iflc ve eğitimme yatınmla- rmı arttırdığına dikkat çe- ken Stern, bunun da, tıpkı enflasyonun düşürülmesi, küresel ekonomiye adap- tasyonun arttınlması gibi, sürdürülebilir kalkınma- nm vazgeçihnez unsuru olduğunu belirtti. Elektro- nik ticaretin avantajlı an- cak, fakir ülkelerin izolas- yon ve marjinalizasyonu- nu beraberinde getirdiği belirtihrken, dünya gene- Undeki internet kullanıcı- lannın oransızlığına da dikkat çekiliyor. ABD'de yüzde 30 olan kullanıcı, kalkınmakta olan ülkeler- de binde 6 ve bunun göre- ce hep sımrlı kalacağı be- lirtiliyor. ABD ekonomi- sindeki gerilemeye ek olarak, dünya ticaret hac- mini azaltacak etkenler- den bir diğeri ise, 1989 'da hızlanan küreselleşme ile, gelişmekte olan ülkelere yönelen yabancı serma- yenin "FDI - Foreign di- rectinvestment) iyice azal- masL Çokulushı şirketie- rin başka ûlkelerde yap- nklan yaûnmlar, 1989'da- ki 80 mihar düzeyinden, 1998'de344müyardolara ulaşırken, bugün 8 kat azaiarak, 10 yıl öncesi ra- kanüaruun bile altında seyretmeye başladı. Yan- run yapılan ülkelerdeki beürsizlikve finansal kriz- lerin gerekçe olarak gös- terildiği düşüsün. kısa dö- nemde düzelnıesi beklen- miyor. En olumlu öngörü ise,önümüzdeki ikiyıl içe- risinde yüzde lS-20'Hkbir artış beklentisL" Petrol fiyatlannm göre- ce yüksek seyretmesinin, gelişmekte olan ülke eko- nomilerini olumsuz etki- lemeyi sürdüreceği ise, dünya ticaret hacmini azaltacak diğer neden ola- rak gösteriliyor. Ancak, bütün faktörlere karşın, dünya ekonomik büyü- mesinin 'kısa dönemde' ciddi bir gerilemeyle kar- şılaşmayacağı beklentisi de dile getiriliyor. Yaşa- nan son petrol krizinin de değinilen küresel ekono- mik prospektler raporun- da, OPEÇ ülkelerinin yüksek fıyat politikasının, petrol üreten diğer ülkele- rin müdahaleleri ve yeni enerji kaynaklannın dev- reye sokulmasıyla kınla- bilecegi belirtiliyor. Kri- zin, kısa dönerrdi faktörle- rin etkisiyle ortaya çıktığı ve geçici olduğu belirtilir- ken, beklenmedik üretim kısıntılan ve ağır bir kışın ardından, fiyatlann 30, hatta 2001 yılmda 50 do- lann üzerine çıkma ihti- maline de dikkat çekili- yor. 2 bin yılmda, varil ba- şına ortalama 28 dolar olan fiyatm, 2001'de 25, takip eden yılda ise, 21 dolara düşmesi öngörülü- yor. Önümüzdeki 10 yılhk dönemde ise, teknolojik gelişmeye paralel olarak, petrol fiyatlannın ortala- ma, 18-19 dolar civannda seyretmesi beklentisi dile getiriliyor. Dünya Banka- sı, orta derecede borçlu ülkeler kategorisinde gös- terilen Türkiye ekonomi- sinin, 1999'daki 15.1'lik küçülmenın ardından 2000 yılmda yüzde 6'lık büyüme hedefinin tuttu- rulmasının beklendiğini, bunun ise faiz oranlanmn düşük tutuhnası ve iç tü- ketimin arttunhnasıyla mümkün olacağına dikkat çekildi. Ocak 2000'de başlayan IMF destekli istikrar poli- tikalannm, Türk iş dünya- sımn kendine olan güve- nini geliştirdiği belirtilen raporda, "Ancak son veri- ler, cari hesap açıklannın hedeflenenin üzerinde gerçekleşeceğini gösteri- yor" değerlendirmesi ya- pıldı. AB'nin Helsinki ka- rarlanrun, Doğu Avrupa ülkeleri ve Türkiye'nin de aralannda yer aldığı aday ükelererin kalkınmalanm hızlandıracağma, ancak üyelik için çekişmeli poli- tika ve reformlann uygu- lanması halinde bu şansın kaybolacağına dikkat çe- kildi. Türkiye IMF'ye tam tesliııı oklıı • Baştarafı 1. Sayfada miktannı da kamuoyuna duyura- caklannı bildirdi. Başbakan Ece- vit'in de bugün açıklamada bulu- nacağını belirten Demiralp, prog- ram hedeflerinde değişiklik ya- pıhnadığuıı ve yeni bir hedefm de ortaya konulrnadığını vurgu- layarak "Program yine eskisi gi- bi aynı kunülaria devam edecek" dedi. Uluslararası bankalann oluştu- racaklan konsorsiyumdan "köp- rü kredi" kullanılmasına ilişkin görüşmelerin de devam ettiğini kaydeden Demiralp, "Fakat bu konuda IMF ile paraleüikkurma- mak lazım. O farklı bir olay. Tabü IMF ile mutabakata varmak, işk- ri daha kolaykştuır, daha rahatia- or. O ayn bir konu. Miktan iseta- mamen görüşmelere bağh. Kendi- mizi bağkunak istemiyorum" diye konuştu. Demiralp, IMF'den sağ- lanacak ek desteğin miktannm pi- yasalan tatmin edecek bir rakam olduğunu söyledi. IMF heyeti, dün de Hazine'de yoğun temaslanna devam etti. De- miralp, önce IMF Türkiye Masa- sı Şefı Carlo CottareOi, ardından da IMF Avrupa Bölüm Başkanı Deppler'la görüştü. IMF heyeti, çalışmalannı sürdürürken önceki gece geç saatlere kadar süren eko- nomi doruğu dün Başbakanlık'ta yeniden yapıldı. Yamızca yanm saat süren bu toplantının ardından da beklenen açıklama geknezken hükümet her şeyin iyi gittiği, bu- gün açıklama yapılacağı ıfadele- riyle yetindi. Başbakan Yardımcısı Mesut Yûmaz, "Hiçbir anlaşmazlık yok, teknik çahşmalar bugün (dün) içinde tamamlanacak" dedi. Ma- liye Bakanı Sümer Oral da sorun olmadığını. her şeyin iyi gittiğini söyledi. Başbakan Yardımcısı Hû- samettin Ozkan dün ABD Hazine Bakan Yardımcısı Edwin Truman ile görüştü. ABD'nin Ankara Bü- yükelçisi Robert Pearson'un da katıldığı görüşme 1 saat sürdü. IMF, görüşmelerde program çerçevesinde, "memur ve işçi üc- retferinin kısıtlanması**. "Telekom başta olmak üzere hızlı özetteştir- me", "yapısal reform olarak ad- landınlan tanm, sosyal güvenlik, enerji", "kamu bankalannın öze)- kştinlmesi" gibi konularda hükü- metin daha kararlı adımlar ahna- sını, 2001 yılı gelir hedefleriyle il- gili önlemlerin uygulamaya geçi- rihnesini istedi. Bu çerçevede zorunlu tasarruf- lann tasfiyesi gündeme bile geti- rihnezken şubat ayında ödemesi yapılan nemalann da yaz aylanna doğru sarkıtımıası gündeme geti- rildi. Hükümetin, enflasyonun ve- rilen zam oranlannı aşması duru- munda 2 puan iyileştirmeyle far- kı kapatma yöntemini eleştiren IMF, bundan vazgeçilmesini isti- yor. Özellikle 2000 yıl sonu itiba- nyla memur maaşlan için ortaya çıkan yüzde 5. l'lik zam konusun- da hükümetin açıklama yapmamış ohnası dikkat çekiyor. IMF'nin ek niyet mektubunda yer alacak bu konulann dışında mali piyasalarda yaşanan bunalım- la ilgili de radikal önlemler günde- me getiriliyor. Bankacılık sistemi- nin iyileştirilmesi için yeni düzen- lemeler gündeme getirilirken ban- ka birleşme ve devralmalanyla pi- yasamn yeniden düzenlenmesi is- teniyor. Merkez Bankası uygula- nan para politikasma uyacağrnı ta- ahhüt etmesine karşm piyasayı fonlamaya devam ediyor. Hükü- met, piyasadaki para yokluğundan kaynaklanan sıkışıklığı önlemek için önce Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun fonda- ki 8 banka için istediği 6.1 mih/ar dolarlık tahvilden 735 milyon do- larlıktahvil verildi. Böylece tahvil karşıhğı repo yapıhnasımn yolu açılırken Hazine önceki gün mev- duat çekilişlerini önlemek üzere vadesi gelmeyen mevduatlara öde- me yapmayan Halk Bankası'nın talebi üzerine 30 milyon dolar tu- tannda 1 Mart 2001 geri ödeme tarihli vade sonunda yüzde 2.19 faiz ödemeli, 30 milyon Euro tuta- nnda vade sonunda yüzde 1.80 fa- iz ödemeli Hazine bonosu satışı gerçekleştirdi. Hazine dün de yine Halk Bankası'nın istemi üzerine, 1 Mart 2001 geri ödeme tarihli ol- mak üzere 10 milyon dolar tutann- da vade sonu yüzde 2.16 olan ve 70 milyon Euro tutannda vade so- nu yüzde 1.78 faiz ödemeli bono satışına gitti. ödünyok' ANKARA (Cumhuri- vetBürosu)-Hükümet or- tağı partilerin liderleri, son yaşanan ekonomik krizı, bankalar arasındaki rekabet ve söylentiler so- nucu oluşan "psikolojik nedenlere" bağladılar. ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yümaz, hüküme- tin ekonomik istikrar programında sapma ol- mayacağmı ileri sürerek "Son yaşanan sıkınü, ekonominin hastalıkh yapısından beslenenle- rin son çırpınışlanndan kaynaklanmışür. Bu- günden (dûn) itibaren sistemde bazıtemizükle- rin, ayıklamalann ger- çekkştirilerek ber şeyin yavaş yavaş yoluna gire- ceğini hep biriikte göre- ceğjz" dedi. Yılmaz, hü- kümetin işbirliği yaptığı uluslararası kuruluşla- nn da "üzerlerine düşe- ni yapacağmı" belirte- rek IMF'den istenen kredinin olumlu sürece girdiğini ima etti. Baş- bakan Yardımcısı Yıl- maz, partisinin grup toplantısında, hüküme- tin ekonomik istikrar programından kesinlik- le ödün vermeyeceğini söyledi. Programın en zayıf halkasının "bankacılık sektörü" olduğuna baş- tan dikkat çektığinı be- lirten Yılmaz, bunun krizin reel boyutu oldu- ğunu vurguladı. Ekonomıde yaşanan sıkıntıya asıl psikolojik faktörlerin etken oldu- ğunu kaydeden Yılmaz, "Psikolojik çalkantıyı aşmanın, reel çalkanbyı aşmaktan daha zor ol- duğuna" işaret etti. Ekonomi yapısında köklü değişime gidildi- ğini belirten Yılmaz sözlenni şöyle sürdür- dü: "O nedenle sistem, iş- leyişinde deforme olan bazı unsurlan temizb- yor. Bankalar operasyo- nunun asıl yönü bu. Bu durum, ekonominin bastahklı yapısından beslenenleri rahatsız ediyor. Bugün yaşanan sıkmtılar da, ekonomi- nin hastahklanndan beslenenlerin son çırpı- nışlanndan kaynaklanı- yor. Hükümet ekonomik istikrar programnun ar- kasmriarin-ve tavİZ VerO- meyecektir. Program- dan bir sapma, taviz, vazgeçme söz konusu değUdir. Bugünden (dün) itibaren, sistemde bazı temizlikierin, ayık- lamalann gerçekleşerek her şeyin yavaş yavaş yo- luna gireceğini hep bir- iikte göreceğiz. tşbirüği yaptığımız uluslararası kuruluşlar üzerierine düsen katkryı sağjacak- lardır." MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcı- sı Devlet Bahçeli de par- tisinin dünkü grup top- lantısında ekonomik krizi değerlendirdi. Yaşanan krizin Türk ekonomisi açısından ye- ni bir olgu olmadığını, benzeri krizlerin zaman zaman birçok etkenin bileşkesi olarak ortaya çıkabildiğini anlatan Bahçeli, son mali krizin kökeninde psikolojik ve teknik nedenlerin yattı- ğını vurguladı. Kasım ayı içinde yabancı ser- mayenin yüklü miktar- lardaki dövizi yurtdışı- na çıkarmasının başka dinamiklerle de örtüşe- rek krizin kartopu gibi büyümesine yol açtığını savunan Bahçeli, krizin büyük ölçüde küresel sermayenin ani hareket- liliği ile olumsuz bek- lenti ve spekülasyonla- nn birbirini besleyerek paniğe dönüşmesinden kaynaklandığını kaydet- ti. Özelleştirme uygula- malarında yaşanan ak- saklıklar ve bankacılık alanında ortaya çıkan sorunların krizin yay- gmlaşmasını kolaylaş- tırdığını vurgulayan Bahçeli şu göriişleri di- le getirdi: "Bankacılık sistemin- deld açık pozbyonlann yüksek meblağlara tır- manması ve mali siste- min yarısına yaklaşan bir bûyüklükteki tutann çeşitli şekillerde ve za- manlarda hortumlan- mış olması, tablonun ne kadar vahim bir bale geldiğini çarpıcı biçim- de ortaya koymaktadır. Yapısal reformlar nok- tasında yaşanan gecik- meler de olumsuz gidi- şaün frenlenmesini zor- laşürmıstu-." Türk ekonomisinin spekülasyonlan aşacak bir üretim yapması ve istikran sağlayacak sağ- lıklı politikalan sürdü- recek güçte olduğunu kaydeden Bahçeli, yaşa- nan gelişmelerin istikrar politikasının yapısal re- form politikalanyla da- ha etkin hale getirilme- sinin gereğini ortaya koyduğunu vurguladı. Kürtçe müzik RTÜKgündeminde ANKARA (AA) - Kürtçe yayın tartışmala- n sürerken "Kürtçe her türlü yayuu" yasaklayan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), bugün- kü toplantısında Kürtçe müzik yayını yapan ku- nıluşlann dunımlannı ele alacak. RTÜK Baş- kam Nuri Kayış, "Yaym kuruluşlan Kürtçe ya- ymdan önce Türkçe ya- yın yapmayıöğrensinler*' dedi. Üst kurul, toplantıda Izleme ve Değerlendir- me Dairesi Başkanlı- ğı'mn "Kürtçe yayınla- ra" ilişkin raporlanm de- ğerlendirecek. 3984 Sa- yıü RTÜK Kanunu'nun 4. maddesinin "yayınla- ruı dflinin Türkçe otana- sma" ilişkin "t" bendine göre hukukçulardan gö- rüş alarak "Kürtçe her türlü yayuu" yasaklayan üst kurul, parçalanmn içinde herhangi bir ihlal olmamasına rağmen Kürtçe müzik yayını yaptıklan gerekçesiyle Diyarbakır'da yayın ya- pan Söz TV, Kanal 21, ART TV, Can TV, Metro TV, Muş'ta yayın yapan Muş'un Sesi FM ve An- kara'da kablolu ve yerel yayın yapan MMC TV'nin söz konusu yayı- nım değerlendirecek. RTÜK Başkanı Kayış, MTT Başkam'nm açıkla- malan üzerine yoğun olarak tartışılan Kürtçe yaym konusunda, yaym kuruluşlannda Türkçe yayın yapılmadığını, Türkçenin yozlaştmldı- ğını belirterek "Kuru- hışlar Kürtçe yayından önce Türkçe yayın yap- mayı öğrensinler" diye konuştu. Kayış, üst ku- nılun 3984 sayılı RTÜK Kanunu'nun 4. maddesi gereği, Kürtçe her türlü yayını yasakladığını ammsattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle