Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 ARALIK 2000 ÇARŞAMBA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
Istanbul B 12 Sinop B 12
Edime B 10 Samsun Y 13
Kocaeli B 11 Trabzon Y 12
Çanakkale B 12 Giresun
Izmir PB T4 Ankara
Y 13
Manisa PB 10 Eskişehir B 8
Aydın Y 16 Konya B
Denizli PB 15 Sıvas B
Zonguldak B 10 Antaiya PB 18 Kars
Adana
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
PB
PB
B
B
B
B
B
PB
19
19
10
14
10
10
12
5
( f 2 3 Parçaiı buluöu
PB 3 I
m
Orta ve Doğu Kara-
deniz kıyılan, Güney
EgekıyılanileBatıAk-
deniz kıyılan sağanak
yağışlı, Marmara ile
yurdun iç ve doğu ke-
simleri yer yer yoğun
olmak üzere sisJi öte-
ki yerieraz bulutlu ge-
çecek. Hava sıcaklı-
ğındaönemlibirdeği-
şiklik dmayacak.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
Y
Y
PB
PB
Y
Y
Y
Y
7
9
9
14
11
11
14
11
Berlin Y 10 Moskova
Budapeşte PB 7 Aşkabat
Madrid Y 12 Astana B -4
Viyana
Belgrad
Y 8 Taşkent
PB 4 Bakû B 11
Sofya PB 10 Bişkek
Roma PB 18
Bişke
Tiflis B
Atina Y 19 Kahire B 24
Münih PB 7 Zürih Y 9 Şam B 117
Sslı k
Ç k * bulutlu » Yağmurtu
•MMİ
Kariı >Sulukar Gök gürûttülü
G Ü N CELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
aşmast; kuşku yok, Kıbns ve Ege gibi yıllanmış bü-
/ük sorunlarda iki ülkeden birinin ödün verdiği ola-
sılığını akla getiriyor. Şu soaı ile birtikte:
Onaylamanın attında başka bir oyun mu yatı-
/or?
Ankara son KOB metninden o denli memnun ki;
Başbakan Ecevit 7 Aralık'ta Nice'teki liderler zir-
/esine katılacağını kamuoyundan önce Brüksel'e
bildiriyor.
Dışişleri Bakanı Cem de "kafasında veyüreğin-
de dalgalanan zafer çığlıklannı dışa vurmamak
için" kendini zoriuyor.
KOB'nin püf noktasını d a kısaca anlatıyorCem:
'/steğimiz. alınmakta olan karann Helsinki (donık)
sonuçlanyla tam olarak uyum halinde olmasıydı.
Kıbns ve Ege konulan 'geliştirilmiş siyasal diyalo-
ğun' çerçevesinde KOB'de yer almakta, Helsin-
ki'deki tanımlar aynen burada geçeriiliğini koru-
makta" diyor.
Oysa, kimi bakış açılan farklı. örneğin, emekli
büyükelçi Yalım Eralp ilk metne göre yeni metni
"paket değişmemiş, ambalaj değiştirilmiş" diye
yorumluyor.
Prof. Haluk Ülman, "AB, Kıbns ve Ege konula-
nnda 'şart' sözcüğünü kullanmıyor, ama öncelikli
olarak Kıbns sonınunu, Ege anlaşmazlığının çö-
zûmünü -üstelik zaman saptamaianyla- 'diyalog1
adı altında önümüze koyuyor" diyor.
Demek istediği açık: AB, "şartlan diyalog adı al-
tında" KOB'ye yerteştiriyor. fstek ve nzamızlal
Acabalar çoğahyor
İlk heyecan geçtikten; AB'nin dediğimize gekJi-
ğini içeren havalardan sonra "makulû arayan irde-
lemeler" başladı:
Helsinki (doruk) sonuçlannda yazılı olan "BM
Genel Sekreteri'nin Kıbns sorununa kapsamlı bir
çözüm bulma sürecine başanlı bir son getirmesi
için güçlü destek verilmesi" Ankara'nın isteği doğ-
rultusunda KOB'de yer aldı.
Soaı: KOB'yi
D U
haliyle kabul eden Ankara, "so-
runa gûçlü bir son getinrmyi" isteyen BM Genel
Sekreteri Kofi Annan'ın ocak ayındaki dolaylı gö-
rüşmelerçağnsına katılma fikrini Rauf Denktaş'a
aşılayacak mı (ya da Denktaş'ı zorlayacak mı) aca-
ba?
Ya da; Rauf Denktaş, ocak. ayına olumlu gözle
bakacak mı?
Hayır! Denktaş, KKTC'nin ayn birdevlet olduğu
kabul edilinceye kadar dolaylı dolaysız görüşme-
lere neden katılsın?
KOB, Kıbns sorununun çözümünü zamanla sı-
nıriadı mı? Son metinde çözümün bir yılda gerçek-
leşmesini buyuran bir madde yok. Yok ama; çö-
zümsüzlük 2002'ye kadar sürerse, Güney Kıbns'ın
AB'ye tam üye olacağına ilişkin karar, AB'nin çö-
züme iki yıllık bir süre tanıdığı anlamına gelmiyor
mu?
Kibns'tan sonra -baştan beri karşı çıktığımız-
Ege sorunu da son metinde "siyasal diyalog" kap-
samında yer aldı.
AB'nin gerekçesi de sağlam. KOB'nin Helsinki
kararları doğrultusunda düzenlenmesini isteyen
Türkiye'ydi ve...
AB Bakanlar Konseyi, Ankara'nın isteğine uydu.
"Helsinki sonuç belgesine dayanarak Türkiye'yi;
Yunanistan ile sınır anlaşmazlıklannı (Ege) çöz-
mekte 'her gayreti göstermeye' davet etti ve bun-
da 2004 yılına kadar başanlı olunamadığı takdir-
de anlaşmazlığın -Atina'nın öteden beri isteği doğ-
rultusunda- Uluslararası Adalet Divanı'na götû-
rûlmesini" maddeleştirdi.
Bu ifadelere bakılarak Helsinki'den yola çıkıldı-
ğında AB'nin Kıbns sorununda çözüm için 2002,
Ege'de 2004 tarihini saptadığı kendiliğinden orta-
ya çıkıyor.
Başbakan Ecevit; yıllardır ulusal sorunlanmıza
"dışandan kanşılmasına" direndi.
Ne çare, dışandan gazel okuyan ABD'ye bir de
ortak buldu: AB!
Bu başanlı günler hükümetimize kutlu olsun!
Futbolfanatiklerine
tatbikatyaptırıldı
Istanbul Haber Servisi -
Galatasaray ile Fenerbah-
çe arasında Ali Sami Yen
Stadı'nda oynanan derbi
maçta çıkan olaylarla ilgi-
li, gözaltına alınan 1S kışi-
den adliyeye sevk edilen
11 kişi serbest bırakıldı.
26 Kasım 2000 tarihin-
de Galatasaray ile Fener-
bahçe arasında Ali Sami
Yen Stadı'nda oynanan
maçta, başlama düdüğün-
den hemen sonra meydana
gelen olaylarla ügili 9 Ga-
latasaray taraftan, 4 Fener-
bahçe taraftan ve bu kişi-
lere meşale satışı yapan 2
kişi gözaltına alınmıştı.
Galatasaray ve Fenerbahçe
taraftarlanndan 6 kişi ise
fîrari olarak aranıyor.
Istanbul Asayiş Şube
Müdûrlüğü'nden yapılan
açıklamada da tribünlerde
bulunan seyirciler tarafin-
dan meşaleler yakılarak
saha içehsine atıldığı
anımsatılarak, bu durum-
dan dolayı meydana gele-
bilecek izdihamın emniyet
güçleri tarafından önlen-
diği vurgulandı.
Satın alınan bu meşale-
lerin, maçtan bir gün önce
stadın itfaiye kapısmdan
tribün süslenmesi için sta-
daalınan Galatasaray bay-
raklannın içinde bulundu-
ğu kolilerle biriikte gizlice
içeri sokuldugu, daha son-
ra da kapalı tribünde kol-
tuk altlanna saklandıkJan
vurgulanarak, meşalelerin
amigolann anonslan ile
yakılıp saha içerisine atıl-
dıgı ifade edildi.
Açıklamada, maçlarda
görev alan amigolann
"kod* isim kullanarak or-
ganize bir şekilde örgüt-
lendıklen, kulüp ve stat
yöneticileri üzerinde bas-
kı uyguladıklanna da dik-
kat çekildi. Bir haftadan
beri gözaltında tutulan bu
kişilere Asayiş Şube Mü-
dürlüğü ekipleri tarafın-
dan Ali Sami Yen Sta-
dı'nda tatbikat yaptınldı.
Daha sonra Şişli Adli-
yesi'ne sevk edilen 11 ki-
şi serbest bırakıldı. Bu ara-
da olayla ilgili aranan 6 ki-
şi arasında, "maçı şenlen-
dÜTneleri" için amigolara
2 milyar lira verdiği iddia
edilen Ömer Buay da bu-
lunuyor. Öte yandan derbi
maçtaki olaylara kanştık-
lan belırlenen ve daha son-
ra Fenerbahçe - Galatasa-
ray basketbol takımlan
arasında oynanan maçta
da bayrak yırtan 4 kişi da-
ha gözaltına alındı.
Bıuıahııı üretim sektörüne sıçrıyor 'Programdan
• Baştarafı 1. Sayfada
tirken "EMF'nin bir an evvel ne
yapacaksa yapması lazun" dedi.
Hükümetle işadamlan arasın-
da önceki akşam gerçekleştiri-
len doruğun, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği (TOBB) ile
Türk Sanayici ye tşadamlan
Derneği'nin (TÜStAD) istemi
üzerine gerçekleştirildiği öğre-
nildi. Liderlerin dorukta işa-
damlarının görüşlerini dinle-
mekle yetindiği ve destek açık-
laması yapmalannı istedikleri
belirtildi.
ATO Başkanı Sinan Aygün,
piyasanın yangm yerine döndü-
ğünü belirtirken "Yüzde 40Tık
kredfler yûzde 500'Ie geri çağn-
hyor. Faizlere bir an evvel tedbir
ahnması geretdyor" dedi.
Hükümetin buna olumlu yak-
laştığını, açıklanacak pakette bu
konuya ilişkin düzenlemenin
yer alacağını söyleyen Aygün,
Başbakan Bülent Ecevit'in top-
lantıdan sonra bankalarla tema-
sa geçtiğini belirtti. Aygün, pi-
yasalardaki bunalımm reel sek-
töre de sıçramış durumda oldu-
ğunu vurgulayarak özellikle in-
şaat sektörünün sıkmtıda oldu-
ğunu, faizlerin bu kadar yüksel-
diği ortamda kimsenin taşmmaz
alımına yönelmeyeceğine dik-
kat çektı. Aygün, dışsatımda
vergi iadelerinin Maliye Bakan-
lıgı'nda uzun süre bekletilme-
sinden duyulan rahatsızlıgı,
Eximbank'm dışsatım kredile-
rinin süresinin uzatılması istem-
lerini hükümete ilettiklerini bil-
dirdi.
ASO Başkanı Zafer Çağlayan
da, sorunun IMF'ye kilitlenmiş
durumda olduğuna dikkat çeke-
rek "IMFnin vereceği mesajlar
çok önemB. Türkiye'nm IMFye
Idbartak yapacağı zaman değfl.
Ciddi şekflde IMFye baskı yap-
manuz gereldyor. Bu programı
madem ki beraber yaptık. O za-
man buradan çıkışı da beraber
bulmamız lazun" diye konuştu.
Çağlayan, yangınm söndürül-
mesi için kaynak gerektiğini be-
lirtirken bu paramn hemen giriş
yapmayacak olması nedeniyle
piyasalan rahatlatmak için şu
formülü önerdi:
"IMF'nin en geç yann (bu-
gün) ortaya çıkarak piyasalan
rahadatması lazım. Türkije'yie
anlaşmasımn devam ettiğini,
progranun devam ettiğini, prog-
rama kendilerinin de sahip çık-
üğını ve kredilerin açılacağmı
ifade etmesi yeterfa' olur. lldncisi,
dışandaki üEkelerle köprü kredi-
si yapılması lazun."
Yaşanan bunalımm arkasında
bankalarm bankalan yeme ope-
rasyonu bulunduğuna dikkat çe-
ken Çağlayan, "Bu işi manipüle
eden insanlar ortada. Bunlar za-
manı geldiğinde konuşulacak ve
hesapsorulması gerekecektir. A-
ma önce yanguu söndüreüm.
Eğer bankalann önüne bir hü-
cum başlarsa o zaman bize fati-
ha okumak düşer" dedi.
Devalüasyon lobisinden daha
güçlü olunması gerektiğini,
yoksa "topun tüfeğin yapama-
dığını kendi kendimize yapnnş
olacağımızı" söyleyen Çağla-
yan, hükümetin devalüasyonla
ilgili söylediklerine açık yanıt
vermediğini belirtti.
Devalüasyonu gerektiren bir
durum olmadığını, bunun Tür-
kiye'yi bitireceğini, program-
dan dönüş anlamına geleceğini
vurgulayan Çağlayan, "Bu çok
tehfikeH" dedi.
Hükümetle görüşmelerinin
asıl nedeninin bunalımm üretim
sektörü üzerindeki etkisi oldu-
ğunu belirten Çağlayan, banka-
lann kredileri durdurduklannı,
geri çağırmaya başladıklannı
anlattı.
Tüm sektörlerin, bankalarla
ilişkisi olan herkesin kritik bir
durumda olduğunu belirten
Çağlayan, cari işlemler açığı,
dışsatıma yeterli destek verilme-
mesinin de görüşmede günde-
me getirildiğini bildirdi.
ASO Başkanı Çağlayan, hü-
kümete desteği; programın de-
vam etmesi zorunluluğunu,
progTamdan dönüşün çok paha-
lıya mal olacağını anlatarak
açıkladı.
# Çağlayan, kendi aralannda
çalışma yaparak bunu da Baş-
bakan'a sunacaklannı belirtti.
Progranun ve son bunalımm yü-
künün de belli bir kesime yıkıl-
maya çalışılmasımn doğru ol-
madığını anlatan Çağlayan şöy-
le konuştu: "Enflasyonla müca-
dele programı yapıyorsun. 12 ay-
dır bir kere Ekonomik Sosyal
Konsey toplanuşsın. tkt saat gö-
rüşmüşsün. Böyle bir şey var mı.
Ve fedakârfak isthorsun. Maale-
sef Türkiye çok kötü bir dönem-
den geciyor. Belta' kesime düse-
cekbir fatura ohnamah. O kesim
arük çekemez. O zaman başka
sosyalşeyler ortaya çıkar. Herke-
sin canma tak etti Mesele zaten
sokağa yansınuş durumda. Bu
konuda baa şeyleri gizkyerek,
saklayarakyapmaya çahşıyoruz.
Sadece memur elinin attuıda,
vur abahya şeklinde bu iş elbet-
teolmaz."
Diiııya ekonomisi iııişe geçû
• Baştarafı 1. Sayfada
kat çekerken, fınans pıya-
salannda yaşanacak çal-
kantılar, yüksek petrol fı-
yatlan ve ABD ekonomi-
sindeki durgunluğu en
önemlı risk unsurlan ola-
rak gösterdi. Türkiye eko-
nomisinin iyileşme süre-
cinde olduğu belirtüen ra-
porda, Türkiye'nin de da-
hil olduğu Avrupa ve orta
Asya ülkelerindeki yurti-
çi milli hasılatının da
5.2'den, 2002'de 3.9'a
düşmesi bekleniyor.
Dünya Bankası'nın yıl-
lık 'Küresel Ekonomik
Beklentiler' adlı raporu,
dünyanm değişik yerlerin-
de ve Cenevre'de düzenle-
ne basın toplantısıyla ka-
muoyuna açıklandı. Ra-
por, 1970'lerdeki petrol
krizinin ardından ilk kez
yüzde 12.5 oramnda artış
gösteren dünya ticaret hac-
minin, önümüzdeki dö-
nemde hızlı bir duşüşe ge-
çerek 2001'de yüzde 8.0,
2002 ydında da 6.8 olarak
gerçekleşmesini öngörü-
yor. Türkiye'nin de arala-
nnda bulunduğu gelış-
mekte olan ülkelerdeki
5.3'lûk ekonomik büyü-
menin de, 2002'de 4.8'e
düşmesi bekleniyor.
Dünya Bankası, ticaret
hacminin ABD'nin ithala-
tındaki azalmadan kay-
naklanacağını, 2000 yılın-
daki ithalat artışı, yüzde
13'übulan ABD'nin, idıa-
latının önümüzdeki iki yıl
içerisinde yüzde 7'ye dü-
şeceğine dikkat çekiyor.
yüzde 5.1 düzeyinde sey-
reden yurtiçi milli hasıla-
sının, gelecek yıl 3.2, ta-
kip eden yılda 2.9 olarak
gerçekleşmesi öngörülü-
yor. Dünya genelinde ise,
4.1'den, 2002 yılmda 2.9'a
düşmesi bekleniyor. Dün-
yadaki küresel ekonomik
olanaklardan, azgelişmiş'
ülkelerin yararlanamadığı
belirtilen raporda, ABD,
Avrupa Birliği, Japonya ve
Kanada'dan oluşan dörtlü-
ler grubunun, fakir ülkele-
re uyguladığı ticaret bari-
yerlerinin ağırlığına dikkat
çekiliyor.
150 sayfalık raporu ha-
zırlayan DB Ekonomi Poli-
tikalar ve Prospektler Gru-
bu'nun başkanı Uri Da-
dush yaptığı açıklamada
Batı'nuı, kalkınmakta olan
ülkelerin tekstil ve tanm
ürünlerine uygulanan bari-
yerleri eleşnrirken, "Dûn-
yada yaşanan serbest küre-
sel ekonomiden birçok fa-
kir ülke yararlanamadL
Buna, kendi poBtikalan ve
yapısal sorunlannın yanısı-
ra, geüşmiş ülkelerin koru-
macı pothikalan sebep ot-
du" değerlendirmesinde
bulundu.
Raporda, yeni reform
politikalan devreye koyan
ve sürekli büyume gerek-
sinimindeki gelışmekte
olan ülke ekonomilerinin
risk altında bulunduğu be-
ürtilirken Dünya Bankası
tkınci başkanı Nkk Stern.
bunun da; "finans piyasa-
larmdaki ani hareketien-
meden,ABDekonomtsinin
yavasfaunasmdan, petrol fi-
yatianndaki ani değişfldik-
ten ve uygulanmakta olan
yapısal reform programla-
ruun basansız olmasın-
dan" kaynaklandığını be-
lirtiyor. Gelişmekte olan
ülkelerin, çahşanlann sağ-
Iflc ve eğitimme yatınmla-
rmı arttırdığına dikkat çe-
ken Stern, bunun da, tıpkı
enflasyonun düşürülmesi,
küresel ekonomiye adap-
tasyonun arttınlması gibi,
sürdürülebilir kalkınma-
nm vazgeçihnez unsuru
olduğunu belirtti. Elektro-
nik ticaretin avantajlı an-
cak, fakir ülkelerin izolas-
yon ve marjinalizasyonu-
nu beraberinde getirdiği
belirtihrken, dünya gene-
Undeki internet kullanıcı-
lannın oransızlığına da
dikkat çekiliyor. ABD'de
yüzde 30 olan kullanıcı,
kalkınmakta olan ülkeler-
de binde 6 ve bunun göre-
ce hep sımrlı kalacağı be-
lirtiliyor. ABD ekonomi-
sindeki gerilemeye ek
olarak, dünya ticaret hac-
mini azaltacak etkenler-
den bir diğeri ise, 1989 'da
hızlanan küreselleşme ile,
gelişmekte olan ülkelere
yönelen yabancı serma-
yenin "FDI - Foreign di-
rectinvestment) iyice azal-
masL Çokulushı şirketie-
rin başka ûlkelerde yap-
nklan yaûnmlar, 1989'da-
ki 80 mihar düzeyinden,
1998'de344müyardolara
ulaşırken, bugün 8 kat
azaiarak, 10 yıl öncesi ra-
kanüaruun bile altında
seyretmeye başladı. Yan-
run yapılan ülkelerdeki
beürsizlikve finansal kriz-
lerin gerekçe olarak gös-
terildiği düşüsün. kısa dö-
nemde düzelnıesi beklen-
miyor. En olumlu öngörü
ise,önümüzdeki ikiyıl içe-
risinde yüzde lS-20'Hkbir
artış beklentisL"
Petrol fiyatlannm göre-
ce yüksek seyretmesinin,
gelişmekte olan ülke eko-
nomilerini olumsuz etki-
lemeyi sürdüreceği ise,
dünya ticaret hacmini
azaltacak diğer neden ola-
rak gösteriliyor. Ancak,
bütün faktörlere karşın,
dünya ekonomik büyü-
mesinin 'kısa dönemde'
ciddi bir gerilemeyle kar-
şılaşmayacağı beklentisi
de dile getiriliyor. Yaşa-
nan son petrol krizinin de
değinilen küresel ekono-
mik prospektler raporun-
da, OPEÇ ülkelerinin
yüksek fıyat politikasının,
petrol üreten diğer ülkele-
rin müdahaleleri ve yeni
enerji kaynaklannın dev-
reye sokulmasıyla kınla-
bilecegi belirtiliyor. Kri-
zin, kısa dönerrdi faktörle-
rin etkisiyle ortaya çıktığı
ve geçici olduğu belirtilir-
ken, beklenmedik üretim
kısıntılan ve ağır bir kışın
ardından, fiyatlann 30,
hatta 2001 yılmda 50 do-
lann üzerine çıkma ihti-
maline de dikkat çekili-
yor. 2 bin yılmda, varil ba-
şına ortalama 28 dolar
olan fiyatm, 2001'de 25,
takip eden yılda ise, 21
dolara düşmesi öngörülü-
yor. Önümüzdeki 10 yılhk
dönemde ise, teknolojik
gelişmeye paralel olarak,
petrol fiyatlannın ortala-
ma, 18-19 dolar civannda
seyretmesi beklentisi dile
getiriliyor. Dünya Banka-
sı, orta derecede borçlu
ülkeler kategorisinde gös-
terilen Türkiye ekonomi-
sinin, 1999'daki 15.1'lik
küçülmenın ardından
2000 yılmda yüzde 6'lık
büyüme hedefinin tuttu-
rulmasının beklendiğini,
bunun ise faiz oranlanmn
düşük tutuhnası ve iç tü-
ketimin arttunhnasıyla
mümkün olacağına dikkat
çekildi.
Ocak 2000'de başlayan
IMF destekli istikrar poli-
tikalannm, Türk iş dünya-
sımn kendine olan güve-
nini geliştirdiği belirtilen
raporda, "Ancak son veri-
ler, cari hesap açıklannın
hedeflenenin üzerinde
gerçekleşeceğini gösteri-
yor" değerlendirmesi ya-
pıldı. AB'nin Helsinki ka-
rarlanrun, Doğu Avrupa
ülkeleri ve Türkiye'nin de
aralannda yer aldığı aday
ükelererin kalkınmalanm
hızlandıracağma, ancak
üyelik için çekişmeli poli-
tika ve reformlann uygu-
lanması halinde bu şansın
kaybolacağına dikkat çe-
kildi.
Türkiye IMF'ye tam tesliııı oklıı
• Baştarafı 1. Sayfada
miktannı da kamuoyuna duyura-
caklannı bildirdi. Başbakan Ece-
vit'in de bugün açıklamada bulu-
nacağını belirten Demiralp, prog-
ram hedeflerinde değişiklik ya-
pıhnadığuıı ve yeni bir hedefm
de ortaya konulrnadığını vurgu-
layarak "Program yine eskisi gi-
bi aynı kunülaria devam edecek"
dedi.
Uluslararası bankalann oluştu-
racaklan konsorsiyumdan "köp-
rü kredi" kullanılmasına ilişkin
görüşmelerin de devam ettiğini
kaydeden Demiralp, "Fakat bu
konuda IMF ile paraleüikkurma-
mak lazım. O farklı bir olay. Tabü
IMF ile mutabakata varmak, işk-
ri daha kolaykştuır, daha rahatia-
or. O ayn bir konu. Miktan iseta-
mamen görüşmelere bağh. Kendi-
mizi bağkunak istemiyorum" diye
konuştu. Demiralp, IMF'den sağ-
lanacak ek desteğin miktannm pi-
yasalan tatmin edecek bir rakam
olduğunu söyledi.
IMF heyeti, dün de Hazine'de
yoğun temaslanna devam etti. De-
miralp, önce IMF Türkiye Masa-
sı Şefı Carlo CottareOi, ardından
da IMF Avrupa Bölüm Başkanı
Deppler'la görüştü. IMF heyeti,
çalışmalannı sürdürürken önceki
gece geç saatlere kadar süren eko-
nomi doruğu dün Başbakanlık'ta
yeniden yapıldı. Yamızca yanm
saat süren bu toplantının ardından
da beklenen açıklama geknezken
hükümet her şeyin iyi gittiği, bu-
gün açıklama yapılacağı ıfadele-
riyle yetindi.
Başbakan Yardımcısı Mesut
Yûmaz, "Hiçbir anlaşmazlık yok,
teknik çahşmalar bugün (dün)
içinde tamamlanacak" dedi. Ma-
liye Bakanı Sümer Oral da sorun
olmadığını. her şeyin iyi gittiğini
söyledi. Başbakan Yardımcısı Hû-
samettin Ozkan dün ABD Hazine
Bakan Yardımcısı Edwin Truman
ile görüştü. ABD'nin Ankara Bü-
yükelçisi Robert Pearson'un da
katıldığı görüşme 1 saat sürdü.
IMF, görüşmelerde program
çerçevesinde, "memur ve işçi üc-
retferinin kısıtlanması**. "Telekom
başta olmak üzere hızlı özetteştir-
me", "yapısal reform olarak ad-
landınlan tanm, sosyal güvenlik,
enerji", "kamu bankalannın öze)-
kştinlmesi" gibi konularda hükü-
metin daha kararlı adımlar ahna-
sını, 2001 yılı gelir hedefleriyle il-
gili önlemlerin uygulamaya geçi-
rihnesini istedi.
Bu çerçevede zorunlu tasarruf-
lann tasfiyesi gündeme bile geti-
rihnezken şubat ayında ödemesi
yapılan nemalann da yaz aylanna
doğru sarkıtımıası gündeme geti-
rildi. Hükümetin, enflasyonun ve-
rilen zam oranlannı aşması duru-
munda 2 puan iyileştirmeyle far-
kı kapatma yöntemini eleştiren
IMF, bundan vazgeçilmesini isti-
yor. Özellikle 2000 yıl sonu itiba-
nyla memur maaşlan için ortaya
çıkan yüzde 5. l'lik zam konusun-
da hükümetin açıklama yapmamış
ohnası dikkat çekiyor.
IMF'nin ek niyet mektubunda
yer alacak bu konulann dışında
mali piyasalarda yaşanan bunalım-
la ilgili de radikal önlemler günde-
me getiriliyor. Bankacılık sistemi-
nin iyileştirilmesi için yeni düzen-
lemeler gündeme getirilirken ban-
ka birleşme ve devralmalanyla pi-
yasamn yeniden düzenlenmesi is-
teniyor. Merkez Bankası uygula-
nan para politikasma uyacağrnı ta-
ahhüt etmesine karşm piyasayı
fonlamaya devam ediyor. Hükü-
met, piyasadaki para yokluğundan
kaynaklanan sıkışıklığı önlemek
için önce Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurulu'nun fonda-
ki 8 banka için istediği 6.1 mih/ar
dolarlık tahvilden 735 milyon do-
larlıktahvil verildi. Böylece tahvil
karşıhğı repo yapıhnasımn yolu
açılırken Hazine önceki gün mev-
duat çekilişlerini önlemek üzere
vadesi gelmeyen mevduatlara öde-
me yapmayan Halk Bankası'nın
talebi üzerine 30 milyon dolar tu-
tannda 1 Mart 2001 geri ödeme
tarihli vade sonunda yüzde 2.19
faiz ödemeli, 30 milyon Euro tuta-
nnda vade sonunda yüzde 1.80 fa-
iz ödemeli Hazine bonosu satışı
gerçekleştirdi. Hazine dün de yine
Halk Bankası'nın istemi üzerine, 1
Mart 2001 geri ödeme tarihli ol-
mak üzere 10 milyon dolar tutann-
da vade sonu yüzde 2.16 olan ve
70 milyon Euro tutannda vade so-
nu yüzde 1.78 faiz ödemeli bono
satışına gitti.
ödünyok'
ANKARA (Cumhuri-
vetBürosu)-Hükümet or-
tağı partilerin liderleri,
son yaşanan ekonomik
krizı, bankalar arasındaki
rekabet ve söylentiler so-
nucu oluşan "psikolojik
nedenlere" bağladılar.
ANAP Genel Başkanı ve
Başbakan Yardımcısı
Mesut Yümaz, hüküme-
tin ekonomik istikrar
programında sapma ol-
mayacağmı ileri sürerek
"Son yaşanan sıkınü,
ekonominin hastalıkh
yapısından beslenenle-
rin son çırpınışlanndan
kaynaklanmışür. Bu-
günden (dûn) itibaren
sistemde bazıtemizükle-
rin, ayıklamalann ger-
çekkştirilerek ber şeyin
yavaş yavaş yoluna gire-
ceğini hep biriikte göre-
ceğjz" dedi. Yılmaz, hü-
kümetin işbirliği yaptığı
uluslararası kuruluşla-
nn da "üzerlerine düşe-
ni yapacağmı" belirte-
rek IMF'den istenen
kredinin olumlu sürece
girdiğini ima etti. Baş-
bakan Yardımcısı Yıl-
maz, partisinin grup
toplantısında, hüküme-
tin ekonomik istikrar
programından kesinlik-
le ödün vermeyeceğini
söyledi.
Programın en zayıf
halkasının "bankacılık
sektörü" olduğuna baş-
tan dikkat çektığinı be-
lirten Yılmaz, bunun
krizin reel boyutu oldu-
ğunu vurguladı.
Ekonomıde yaşanan
sıkıntıya asıl psikolojik
faktörlerin etken oldu-
ğunu kaydeden Yılmaz,
"Psikolojik çalkantıyı
aşmanın, reel çalkanbyı
aşmaktan daha zor ol-
duğuna" işaret etti.
Ekonomi yapısında
köklü değişime gidildi-
ğini belirten Yılmaz
sözlenni şöyle sürdür-
dü:
"O nedenle sistem, iş-
leyişinde deforme olan
bazı unsurlan temizb-
yor. Bankalar operasyo-
nunun asıl yönü bu. Bu
durum, ekonominin
bastahklı yapısından
beslenenleri rahatsız
ediyor. Bugün yaşanan
sıkmtılar da, ekonomi-
nin hastahklanndan
beslenenlerin son çırpı-
nışlanndan kaynaklanı-
yor.
Hükümet ekonomik
istikrar programnun ar-
kasmriarin-ve tavİZ VerO-
meyecektir. Program-
dan bir sapma, taviz,
vazgeçme söz konusu
değUdir. Bugünden
(dün) itibaren, sistemde
bazı temizlikierin, ayık-
lamalann gerçekleşerek
her şeyin yavaş yavaş yo-
luna gireceğini hep bir-
iikte göreceğiz. tşbirüği
yaptığımız uluslararası
kuruluşlar üzerierine
düsen katkryı sağjacak-
lardır."
MHP Genel Başkanı
ve Başbakan Yardımcı-
sı Devlet Bahçeli de par-
tisinin dünkü grup top-
lantısında ekonomik
krizi değerlendirdi.
Yaşanan krizin Türk
ekonomisi açısından ye-
ni bir olgu olmadığını,
benzeri krizlerin zaman
zaman birçok etkenin
bileşkesi olarak ortaya
çıkabildiğini anlatan
Bahçeli, son mali krizin
kökeninde psikolojik ve
teknik nedenlerin yattı-
ğını vurguladı. Kasım
ayı içinde yabancı ser-
mayenin yüklü miktar-
lardaki dövizi yurtdışı-
na çıkarmasının başka
dinamiklerle de örtüşe-
rek krizin kartopu gibi
büyümesine yol açtığını
savunan Bahçeli, krizin
büyük ölçüde küresel
sermayenin ani hareket-
liliği ile olumsuz bek-
lenti ve spekülasyonla-
nn birbirini besleyerek
paniğe dönüşmesinden
kaynaklandığını kaydet-
ti. Özelleştirme uygula-
malarında yaşanan ak-
saklıklar ve bankacılık
alanında ortaya çıkan
sorunların krizin yay-
gmlaşmasını kolaylaş-
tırdığını vurgulayan
Bahçeli şu göriişleri di-
le getirdi:
"Bankacılık sistemin-
deld açık pozbyonlann
yüksek meblağlara tır-
manması ve mali siste-
min yarısına yaklaşan
bir bûyüklükteki tutann
çeşitli şekillerde ve za-
manlarda hortumlan-
mış olması, tablonun ne
kadar vahim bir bale
geldiğini çarpıcı biçim-
de ortaya koymaktadır.
Yapısal reformlar nok-
tasında yaşanan gecik-
meler de olumsuz gidi-
şaün frenlenmesini zor-
laşürmıstu-."
Türk ekonomisinin
spekülasyonlan aşacak
bir üretim yapması ve
istikran sağlayacak sağ-
lıklı politikalan sürdü-
recek güçte olduğunu
kaydeden Bahçeli, yaşa-
nan gelişmelerin istikrar
politikasının yapısal re-
form politikalanyla da-
ha etkin hale getirilme-
sinin gereğini ortaya
koyduğunu vurguladı.
Kürtçe müzik
RTÜKgündeminde
ANKARA (AA) -
Kürtçe yayın tartışmala-
n sürerken "Kürtçe her
türlü yayuu" yasaklayan
Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu (RTÜK), bugün-
kü toplantısında Kürtçe
müzik yayını yapan ku-
nıluşlann dunımlannı
ele alacak. RTÜK Baş-
kam Nuri Kayış, "Yaym
kuruluşlan Kürtçe ya-
ymdan önce Türkçe ya-
yın yapmayıöğrensinler*'
dedi.
Üst kurul, toplantıda
Izleme ve Değerlendir-
me Dairesi Başkanlı-
ğı'mn "Kürtçe yayınla-
ra" ilişkin raporlanm de-
ğerlendirecek. 3984 Sa-
yıü RTÜK Kanunu'nun
4. maddesinin "yayınla-
ruı dflinin Türkçe otana-
sma" ilişkin "t" bendine
göre hukukçulardan gö-
rüş alarak "Kürtçe her
türlü yayuu" yasaklayan
üst kurul, parçalanmn
içinde herhangi bir ihlal
olmamasına rağmen
Kürtçe müzik yayını
yaptıklan gerekçesiyle
Diyarbakır'da yayın ya-
pan Söz TV, Kanal 21,
ART TV, Can TV, Metro
TV, Muş'ta yayın yapan
Muş'un Sesi FM ve An-
kara'da kablolu ve yerel
yayın yapan MMC
TV'nin söz konusu yayı-
nım değerlendirecek.
RTÜK Başkanı Kayış,
MTT Başkam'nm açıkla-
malan üzerine yoğun
olarak tartışılan Kürtçe
yaym konusunda, yaym
kuruluşlannda Türkçe
yayın yapılmadığını,
Türkçenin yozlaştmldı-
ğını belirterek "Kuru-
hışlar Kürtçe yayından
önce Türkçe yayın yap-
mayı öğrensinler" diye
konuştu. Kayış, üst ku-
nılun 3984 sayılı RTÜK
Kanunu'nun 4. maddesi
gereği, Kürtçe her türlü
yayını yasakladığını
ammsattı.