17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6ARALIK 2000ÇARŞAMBA 8 HABERLER 9.5 trilyon lira emlak vergisi toplandı • ANKARA(AA)- Türkiye genelınde, 1997 yılı kesin hesaplanna göre, yaklaşık 9.5 trilyon lira emlak vergisı ve 40 trilyon lira da diğer belediye vergileri tahsil edıldığı bıldınldı. ANAP Bursa Milletvekili Ertugrul Yalçınbayır'ın "belediyelerin emlak ve çevre temizlik vergileri tahakkuk ve tahsilatına ilişkin" soru önergesı, Içişleri Bakanı Sadettin Tantan tarafmdan yazılı olarak yanıtlandı. Türkiye genelindeki bütün belediyelerin emlak ve çevre temizlik vergisi, tahakkuk ve tahsilat miktarlanna ilişkin bilgilerin kısa sûrede toplanmasının mümkün olmadığına dikkatı çeken Tantan, 1997 yılı kesin hesaplanna göre, Türkiye genelinde emlak vergisi olarak 9 trilyon 488 milyar 808 milyon 384 bin lira, diğer belediye vergilerinden ise 40 trilyon 86 milyar 572 milyon 48 bin lira toplandığını bildirdi. Ali Güven HSYK üyesi • ANKARA(AA)- Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) asıl üyeliğine, Danıştay üyesi Ali Güven'i seçmesine ilişkin karar, Resmi Gazete'de yayımlandı. Resmi Gazete'de yer alan HSYK Başkanlığı'na ilişkin atama karanna göre de, Ulus Hâkimliği'ne Kınkkale Adli Yargı hâkim adayı Abdurrahman Kökver, Kâhta Hâkimliği'ne Vezirköprü Adli Yargı hâkim adayı Sezaı Demirkan, Keban Hâkimliği'ne ise Konya Adli Yargı hâkim adayı Neşet Kocaman, ad çekme usulü ile naklen atandı. Vartfiyalı çalışanlar • tSTANBUL (A.NKA) - VKV Amerikan Hastanesi Uylcu Bozukluklan Kliniği'nden Dr. Sabri Derman, vardiyalı çalışmanın depresyon, soğuk algınlığı, kalp rahatsızhğı gibi pek çok sağlık sorununa yol açtığuıa dikkat çekti. Derman, vardiyalı çahşanlann daha sağlıklı biryaşam sürdûrebilmeleri içın "Düzenli ve yeterli uyuyun. Yatak odasının sessiz, karanlık ve serin olmasına çahşın. Ev içi ve sokak gürültülerinin kontrol edilemediği durumlarda yumuşak silikondan kulak tıpalan kullanın. Telefonlann sesini kısın veya kapatın. Radyo ve televizyonu açık bırakmayın. Yattığınız odad evcil hayvanlar bulundurmayuı" uyansında bulundu. Yarım asırdır bitmeyen proje • DENİZLİ(AA)- "Ege'nin GAP'ı" olarak nitelenen Işıklı-Baklan Sulama Projesi, yarım asra yaklaşan geçmişine rağmen henüz bitirilemedi. Denizli'ye bağlı 3 ilçenin tanm alanlanna hayat verecek olan projenin tamamlanabilmesi için 25 trilyon liraya ihtiyaç bulunduğu belirtildi. Çivril, Çal ve Baklan ilçelerinde toplam 65 bin hektar tanm alanının sulanmasını sağlayacak Işıklı-Baklan Sulama Projesi 1954yılmda başlatıldı. Çivril'e bağlı Işıklı beldesi yakınlanndaki baraj göletinin üışaatı ile birlikte projeye de başlandı. Ödenek _ yetersizliği nedeniyle yıllarca unutulan bu projede, 1980'liyıllann ortalannda DPT'nın onayıyla ödenek arttınldı. Menderes hükümeti, 25 Temmuz 1950'de Kore'ye askeryollamaya karar verdiğini açıkladı Kore Savaşı'na katilış rürk Piyade Tugayı 1950yüının eylülünde "MacRea", "General Haan " ve "Private Johnson " adli Amerikan gemilerine bindirilerek İskenderun 'dan Kore'ye hareket eder. 20gün sonra Kore'ye inen tugaya Tuğgeneral Tahsin Yazıcı kumanda etmektedir. Albay Aslan Dora alay komutanıdır. rürk Tugayı, Amerikan 25. Tümeni ile birlikte 25 Ocak 1951'de Kumyanjan-ni kentinigeri almak üzere hareketegeçer. Burada 2 gün boyunca göğüs göğüse çatışmalar olur. Kent ele geçirilir ve harekât başarıya ulaşır. Kumyanjan-ni çatışmasından sonra Türk birliğine "Distinguisherd Unit Citation " madalyası verüir. ri)NEYTAKALIN-2- Kuzey Kore birliklennın 38. paraleli aşa- rak Güney'e karşı saldınya geçmeleri üze- nne, ABD'nin karşı koyma karan aldığını, olayı kısa sürede BM'ye götürdûğünü ve BM Güvenlik Konseyrrun harekete geçerek "uluslararası birgüç" oluşturduğunu bihyo- ruz. Türk yetkıülenn bu olay kaışısmdaki tav- nnı aşağıda ele alacağız. Bu noktada Tür- kıye'mn Kore'ye nasıl asker yolladığını ve Türk bırliğınin hangı çaüşmalara kaüldığı- nı açmaya çalışacağım. Menderes hükümetinin 25 Temmuz 195û'de Kore'ye asker yollamaya karar ver- diğinı açıklaması üzerine askeri yetkililer harekete geçer. Üç piyade alayından, bır top- çu taburundan ve öteki yardımcı bırlikler- den oluşan bağımsız bir piyade tugayı teş- kil edılır. 5025 mevcutlu Türk Piyade Tuga- yı eylül sonunda "MacRea", "General Ha- an" ve "Private Johnson" adli Amerikan gemilerine bindinlerek Iskendenın'dan ha- reket eder, Süveyş Kanah'ndan geçerek yak- laşık 20 günde Kore'ye ıntıkal eder. Tuga- ya Tuğgeneral Tahsin Yaaa kumanda eder. Albay Asbn Dora alay komutanıdır. Ekım ortalannda Pusan'da karaya çıkan Türk Tugayı, bir Amerikan tank bırligınce de desteklenir. Nakledildikleri Taegu'da eği- tim gören komutan Mac Arthur'un "kuzey yıkfazı'* adını taktığı Türk birlikleri, Seul'ün 45 km. kuzeybaüsında konuslandınlır. Türk birligi 25. Amerikan Tümeni'nin ıhtiyatına grrer. Bu görevi bırkaç gün sonra Ingılız Tu- gayı'na devreden Türk Tugayı, Kunuri'deki görev yerine gehr. Türk Tugayı, Çin Ordusu'nun cepheden genel bir taarruza geçtiği sırada 1950 Ara- lık'ında çatışmalara katılır. TürkTugayı'na verilen görev, 9. Amerikan Kolordusu'nun ihtiyathğını yapmaktır. Gerçekten de Türk Tugayı saldınya geçen 50. Çin Ordusu'nu üç gün oyalar ve Amerikan 9. Ordusu'nun kapana kısılmadan geri çekilmesini sağlar. Bu. savaşın dönüm noktalanndanbirini oluş- turur. Türkler, Vawon Savaşı'nda ilk kez Çinhlerle çatışırlar. Kumyanjan-nl çatışması Çın ve Kuzey Kore bırhklennın baskıla- n üzenne, BM Ordusugüneye çekılir. Pyong- yang (Kuzey Kore'nın başkenti) ve kısa sü- re sonra 4 Ocak 195 l'de Seul, Çin-Korc bir- liklennin elıne geçer. BM Güçlen, Han Ir- mağrnın yakınlannda toparlanmaya çalı- şırlar. 25 Ocak 1951 'de Türk Tugayı, Ame- rikan 25. Tümeni ile birlıkte Kumyanjan-nı kentinı geri almak üzere harekete geçer. Bu- rada 2 gün boyunca göğüs göğüse çatışma- lar olur. Kent ele geçirüir ve harekât başa- rrya ulaşır. Bu Türkbirliğinin yaşadığı en kan- lı çatışmalardan buidir. Bu arada ölü Çinli askerlerin başında fotoğrafçılara gülerek poz veren birTürk subayı, Ban basmmakonu olur. Subay, tüm düşman askeriennı kendisinin öl- dürdüğünü gururla söyler. Subayın iddiası- na göre, Türk birliğınin çarpıştığı Çin birli- ği, Kunuri'de karşı karşıya geldikleri Çin birligi olduğundan bunu intıkam için yap- mıştır (1). Kumyanjan-ni çatışmasından son- ra Türk bırliğine General Ridgnvay'in öne- risi ve Truman'ın onayı üzerine "Distingu- isherd Unk Citation" madalyası verilir. Kumyanjan-nı savaşmın ardından 14 gün boyuncakesintisiz çarpışmalarmeydana ge- Ur. Amerikan birliklen ve Türk Tugayı 11 Şubat'ta Han Irmağı'na ulaşır ve BM güç- len 15 Şubat'ta Seul kapısına dayanır. Savunma pozlsyonu Cauşmalar 1952 yıh boyunca sürer. Ağus- tosta 3. değiştirme tugayı Kore'yevanr. Türk Tugayı, 1953 'te Seul'ünkuzeyine 25. Ame- rikan Tümeni'nin sağına savunma pozisyo- nuna yerleştirilir. 27 Temmuz 1953'te atekes imzalanmasın- dan sonra, çatışmalar durur. Türkiye'nin anayurdun binlerce kilomet- re uzağffidaki bir savaşa kanlması, üstelik bu katılımı da abartıh bir bıçımde yapması, dü- şündürücüdür. Neden böyle davrandığı ko- nusunda ıçerde ve dışarda neredeyse tam bır görüşbırhğı vardır: Türkiye NATO'ya katılmak için, daha doğrusu başta ABD ol- mak üzere, müttefıklenn güvenini kazanmak için Kore Savaşı'na katildı, bu savaşı bir manivela olarak kullandı. Bu argümanı tar- tışmak ıçın olayı süreç olarak ele alacağız. Kore Savaşı'na giden askerierimiz,eDerindeCumhuriyetgazetesL Kendileri hakkmda çıkan haberleri büyük bir Ogryle okuyorlar. 14 Mayıs 1950'de üctidara gelen DP, iktida- ra ahşmanın hazırlığı içindedir. Bu arada ta- rihsel önemde kimi kararlar alır. Ömeğin ordu komuta kademesı 5 Haziran 1950'de tü- müyle değıştınlır. Genelkurmay Başkanlı- ğı'na Orgeneral Nuri Yamut getırilir. Bakanlar Kurulu toplantısı 28 Haziran 1950'de Türk Dışişleri Baka- nı Köprülü, Amerikan Yardraı Heyetı Baş- kanı'nı davet eder. Bu görüşmede Dışişleri Müsteşan da bulunur. Sözü Kore Savaşı'na getiren Köprülü, Kore olayının Sovyetler'in dünya çapında saldınya geçmeye yöneldi- ği anlamına gelmedığını düşündüğunü be- hrtir. Tümgeneral Mc Bride'ın sorusu üze- rine olaydanGenelkurmay'ı haberdar ettı- gini.Bakanlar Kunılu'nun bu konuda bir toplantı yapmadığını belırrır. Tümgeneral Mc Bride Türkyetküilerin bu olayı az çok yerel bir olay olarak değerlen- dirdikleri ızlenimini edindiğıru rapora geçer. Köprülü, aynı gün elçi Wadsworth'a telefon- da söyledığı şeyı General Mc Bnde'a tek- rar eder, Amenka'nın müdahale etmekle en doğru işi yaptığını söyler. General Mc Bri- de aynı görüşmede, Türk ordusunun duru- munun kaygı verici olduğunu, alana çıkıp iyi bir performans gösterebilecek tek bir birli- ğin bile olmadığını Fuat Köprülü'ye belir- tir (2). Mc Bride'ın tespıtı çok açıktır. Sa- vaşabilecek durumda tek bır bırlık yoktur. Bu sözlerin üzennden 2 ay geçtıkten sonra Türk Tugayı'nın İskenderun'dan savaş ala- nına yola çıkanlması, düşündürücü olduğu kadar üzücüdürde... 24 Temmuz 1950'de Amerikan elçısi Wadsworth, Dışışlen'nde toplantıya çağn- lır. Konu, BM Genel sekreteri'nın Kore'ye birlik yollanması çağnsıdır. Elçi. bır gün önce Atına'dan gelen Senatör Cain ve Ame- rikan Yanüm Heyetı Başkanı Tümgeneral Mc Bride'la görüşmüş ve bılgılenmış oluşuna da- yanarak Türk hükümetının BM kararlanna uymasını ve Kore'ye tam donanımlı bır alay göndermesmı önenr. General Mc Bnde. yaklaşık 4.000 kışıden oluşmasını öngör- düğıi bu bırlığin dağılımını ve donanımını sıralamış, bu birliğin bır ay ıçınde toplana- bileceğını elçıye söylemıştır. ABD'nin raporu Elçi Wadsworth ABD Dışişleri Bakanlı- ğı'na yazdığı raporunda, Senatör Caın ve General Mc Bride ile bırlikte. sırasıyla Dı- şişleri Bakanı'nı, Genelkurmay Başkanı'- nı, Kara Kuvvetlen Komutanı'nı zıyaret et- tıklennı, Dışişleri Bakanı 'nın "Karabirfik- lerinin yoflanması yohındaki önerinizi yû- rekten destekliyorum, bunu en kısa sürede hükümetin önüne götüreceğiın" dedığını ABD Dışişleri Bakanlığı'na rapor eder. Sa- vunma Bakanı da * "Arkadaşnmzm görü- şüne katriryonmr der. Akşam Dışişleri Ba- kanı'nın Senatör Cain onuruna verdiği ye- mekte Fuat Köprülü elçiye Celai Bayar ve Menderes'le telefonda görüştüğünü, bır gün sonra bayram tatılı dönüşünde hükümet top- lantısında Kore'ye asker yollama sorunu- nun karara bağlanacağını belırtır. (3) Bu Amerikan raporundan çıkan sonuçlar şunlardır: Yollanacak birligi, hatta bu bırlı- ğin mevcudunu ve donanımını bile Tüm- general Mc Bride tespıt etmiş ve Türk yet- kıhlenn önüne koymuştur Bır ay önce Türk yetkılılere "Ordunun durumu kötü, alanda iyi performans verebüecek tek bir birtik bi- le yok" dıyen Mc Bnde'ın, Senatör Cain ile bırlıkte göriişmeler yürütürken "savaş ala- nma yoUanmak üzere bir ayda birtik devşi- rflebileceğini'* öne sürmesı, dikkat çekicidir. • Raşit Şevket lnce (l)F.Türkmen, Turkey andthe Korean War (2)A.g.y. (3) FRUS, 1950, c. V,s. 1281-2 SÜRECEK Çl N M a n ç u r y a j i"\ S ''% Havzaa .< t " " u n g n a ateşkes konuşmalan süresınce 1951-53 Prost, Valiye bir mektub k tt Panmunjom *# SEUL s »hHise a!U«ıl» GÜNEY KORE Pusan Sıran • 5 Ağus-26 Eylûy 1950 : 1950'de başlayan ve 1953'e kadar devam eden Kore Savaşı'nda Türk ordusu bir tümen askerle aktif olarak görev aldı. AVRUPA'DAN GURAY OZ Uyum Tümöpü FRANKFURT - Almanya'da gazeteler bir süre- dir grup toplantılanna katılmayan, "onursal baş- kanlık" unvanı elinden alınmış, bunca gayrete rağ- men aklanamamış eski şansölye Kohl'ün paria- mentodaki CDU grubuna yeniden "entegrasyonu" sorununu fazla büyüttüler. O kadar zor mu? Kohl parlamentoya gider, elleriyle bir ANAP selamı ça- kar, milletvekilleri ayağa kalkarlar, "çok yaşa bü- yüğümüz, onursalbaşkanımız" diye bağınrlar. An- gela Merkel, doğulu ve soğuk gülümsemesiyle gi- der elini sıkar Kohl'ün. Mümkünse bir de öper. Çı- kışta Kohl, gazetecilerin sorulannı yanıtlar ve "Kon- to açtımsa ben açtım, ne olmuş yani" der ve Kohl'ün CDU grubuna entegrasyonu sorunu çö- zülmüş olur. Ama böyle olmadı. Parlamentoda so- ğuk karşılanan Kohl, hatıralannı yaz(dır)dı ve kita- bını imzalarken kızgın bir hayranının fırlattığı pas- ta, yüzünden aşağı aktı. Çözülmesi zor olan entegrasyon sorunu, Hes- sen Başbakanı Roland Koch ve arkadaşlannın top- luma yeniden uyum sağlamalan sorunudur. Bu sorunun zorluğu bazı çok açık gerçeklerin Koch ve arkadaşlarına birtüriü anlatılamamasından kay- naklanıyor. Örneğin, Hessen Başbakanı Koch'a aşın sağın tırmanışına karşı alınması gereken ön- lemler konusunda soru soran gazeteciler, "Alman- ya'daki yabancılar ile ilgili gerçekleri saklamama- lıyız" gibısinden bir cevap alıyorlar. Ne ilgisi var ? Istatistikler, göçmenlerin çoğunlukta olduğu yer- lerde aşın sağ saldınlann az, göçmenlerin yaşama- dığı ya da çok az bulunduklan eyaietlerde ise çok olduğunu gösteriyor. Gazeteciler cevabı, cevap- taki cevheri anlamakta zorluk çekiyorlar. Burada da gazetecilerin Koch'a uyum sorunu kendini gös- teriyor. "Gazeteci dediğinin uyum diye bir sorunu olmaz, gazeteci uyumsuz adamdır" diye ahkâm kesenlerin uyum sorunu ise entegrasyonculann hiç anlayamadıklan bir sorundur ve tümüyle çö- zümsüzdür. Uyum, uymak, uydurmak.. hepsi de "biriniöbü- rüne benzetmek" denilen habis kanser tümörün- den kaynaklanıyor. Hiç kimse, "Ben sana benzer- sem, ben olmaktan çıkanm; ben eğerben olamaz- sam ne anlamı var bu hayatın" demiyor. "Hepi- niz Almanca öğrenin, Türkçeyi de unutun gitsin; başka türiü bize uyamazsınız" diyortar göçmenle- re. Göçmen çocuklan için konulmuş Türkçe ana- dil derslerini kaldırmaya hazırlananlar, "Bizbuders- leri siz memleketinize dönersiniz diye koymuştuk, dönmeyeceğinize göre artık bu derslere de ge- reksiniminiz kalmadı" diye kesip atıyoriar. Tamam Almancayı öğrenelim de Türkçeyi niye unutuyo- ruz, kardeşim. Türkçeyi unutmasak, aynca Ingiliz- ce, Fransızca öğrensek, hatta Ispanyolcayı da kı- vırsak, size uyamaz mıyız? Hem size de fazla uy- masak, size uymak yerine birbirimizi anlamakla yetinsek, daha iyi olmaz mı? Kültürierin bırbirlerine uymak gibi bir sorunlan yok- tur. Onlar birbiriyle iç içe geçtikleri zaman bile ken- di renklerini koruyabildikleri için, yeni renkler üre- tebildikteri için, farklı olabildiklen için insanlığı zen- ginleştiriyorlar. Peki, dılsız kultur olur mu? Olmaz. "Unutun dilinizi" diyenlerin bizi bir şeye uydurmak istedikleri kesin. Oysa, sorun uyum de- ğil, birbirini anlama sorunudur. Anlamak ve ken- dimizi anlatmak için Almanca öğrenmemiz gerek- tiği ortada. Peki Almanlann ne öğrenmesi gereki- yor? Anlamanın, farklı kültürlerden zevk almanın tadını almış Alman dostlanmız bir yana, azınlıkta olduklannı umduğumuz bir kesim Almanın, aşın sa- ğın, Almanya'nın çok önemli bir sorunu olduğunu artık öğrenmeleri gerekmiyor mu? Bu sorun, göç- menler burada olduğu için sorun olmadı. Göç- menjer yokken de çok büyük bir sorununuzdu si- zin. Öyle büyüktü ki milyonlarca insanın ölümüne neden oldu. Unutmak, ne kadar kötü. Ama unutmak insanın en büyük özelliklerinden. Aşk acılannı, ölüm acı- sını, özellikle başımızdan geçen talihsizlikleri ve en önemlisi suçlanmızı unutmakta mahiriz biz. O yüz- den "hafıza-i beşer nisyan ile maluldür", "insan- lığın hafızası unutuşla yaralıdır" diyen şairi tamam- lama gereksinimi duyulur hep: "... ama arşiv asla unutmaz." Arada bir kitaplara, sergilere, tozlanmış raflan- na kitaplıklann uzanmak, yani yaşamakta direnen kültüre başvurmak yerinde olmaz mı? Hümanite nasıl kurtulur? Avrupa'da muhafazakâriar, Italyan komünistle- rinin gazetesi L'Unita'nm kapanmasından sonra göz- lerini Fransız komünistlerinin ünlü gazetesi L'Hü- manite'ye çevirdiler. Kimileri Hümanite'nin içinde bulunduğu mali kriz karşısında sevincini gizleye- mezken, kimileri de timsah gözyaşlan döküyor. 1904 yılında Jean Jaueres tarafmdan kurulan Hü- manite, 1920 yılında FKP'nin yayın organı olmuş- tu. Ikinci Dünya Savaşı sonrası yıllarda 300 binlik birtiraja ulaşan gazete, Sovyetler Birliği'nin dağıl- masından sonra solun girdiği krizden etkilendi ve okuyucu kaybetti. Şimdilerde tirajı 45 binlere dü- şen Hümanite'yi yaşatmak için çaba gösterenler, sosyalist hükümetin desteğini de bir ölçüda ala- biliyoriar. Avrupa muhafazakâriannı çileden çıka- ran da bu. Ama bu dunjma en çok sinirlenen, Fran- sız aşın sağının lideri Le Pen. Alman muhafaza- kârlan ise, sadece "Sınıfsavaşına devlet desteği" başlığını atmakla yetiniyoriar, şimdilik. IKYB ve PKK Kuzey Irak'ta çabşmalar başladı FERİT DEMİR TUNCELİ - Kuzey Irak'ta üslenen PKK'li- lerle Celal Talabani ön- derliğindeki trak Kürdis- tan Yurtseverler Birligi (IKYB) peşmergeleri ara- sındaki çatışmalar önce- ki gece yeniden başladı. Çatışmalarda 5 PKK'li ile 10 IKYBpeşmergesi- nin öldüğü öne sürüldü. Kuzey Irak'ta bir süre önce ateşkes ilan eden PKK- IKYB arasındaki çatışmalar, öncekı gece yeniden başladı. PKK'nin yayın organı Medya TV'deki bir programa te- lefon bağlantısıyla katı- lanPKKBaşkanlıkKon- seyi üyesi OsmanÖcalan da çatışmayı doğruladı. Öcalan "Çıkan çaüşma- larda 5 PKK'li öldü. IKY'B'nin ise şu ana ka- dar 10 ölüsü var, aynca 6 IKYB'ü peşmergeyi de esir aldık" dedi. Çatışmalann devam et- tiğinı belirten Öcalan, kendılerinın Talebanı güç- lerinin saldınlanna karşı meşnı müdafaa haklannı kullandıklanm söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle