Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 ARALIK 2000 PAZAR
8 P A Z A R J L A Z E L A R I dishab@cumhuriyet.com.tr
'Ağlayarakbir yürek resmi çiziyorum havaya'Onu bir küçûk şenlikte tanımıştım.
Toronto'da Babil Kulesi'ni andıran
çokuluslu o şenlikte, pınl pınl
Türkçesiyle ilgimi çekmişti. llk
gençlik yıllannda, yannlann daha
aydınlık ve daha adil olacağını
düşleyen eylemcilerden biriydi.
Hep gülen, mutluluk dolu bir yüzû
vardı. Zindanlara düşmûş, işkence
ve dayak çekisini yaşamıştı. 40
yaşında bir adamdı ama, çok daha
genç görünümlüydû. tstanbul
yıllannda, fabrikalardan caddelere
taşan bir yüce bildirinin ardında,
yılmadan, fıre vermeden savaşım
vermişti. Dost emekçilere işlikler
açmış, onlann bılinçlenmesi için
özveriyle çalışmıştı. Konuştuğu
Tûrkçe, beürgin bir kültür
geçmişinin en kesin kanıtıydı.
Kımisi doktor, kimisi profesör,
kimisi mûhendis ve öğrenci bir
Tûrk göçmen topluluğunun
ortasında, özgün sözcüklerle,
kurgusu yerli yerinde tûmcelerle,
ona umursamazcasına bakanlara,
Türkıye'nin açmazlannı deşiyordu.
"MaakseP sözcüğünden başka
dıyeceğı olmayanlara, suya sabuna
dokunmaz omurgasız bireylere söz
anlatmak kolay iş miydi?.. 10 yıldır
yaşadığı Kanada'da, havanda su
dövmekten başka becerisı olmayan
kendi toplumundaki en başka, en
aykın seslerden biriydi o.
Kısırdöngülere tutsak, suspus
yaşamlar süren bireylere, beyin
yıkama olgusunu tanımlamaya
girişmişti. Düşûnceye, manuğa ve
duygulara karşı olan ve emekçinin
toplumsal atılıma yönelik
girişimlerinin plardı, metotlu,
bilimsel yöntemlerle nasıl
önlendiğınin altını çiziyor; özünde
hep sol karşıtlığı yatan bu
psikolojik savaşı, örneklerle
vurguluyordu.
Adı Celal Uçar'dı güleç yûzlü
adamın. 1979-1988 arası,
Türkiye'deyken bir tiyatro
misyoneri olarak çalışmıştı.
Ta çocukluğunda başlayan tiyatro
tutkusuyla sahne sanatının her
bölümûnde görev almış, çok yönlü
bir deneyim edinmişti. Oyunculuk,
yönetmenlik, yapımcüık, hocalık ve
çizimcüik dallanndaki
deneyimlerini genç yığınlara
aktarmıştı. Trabzon'dan Izmir'e,
Muğla'ya, Maraş'a, oradan
Diyarbakır'a ve Sıvas'a, tiyatro
tutkusunu götürmüştü yıllarca.
Toronto'ya ayak basışının
haftasında, kendini kentin tiyatro
dünyasında buluveren Celal,
Kanadahlarla dolu bir sanat
TOROIMTO
ENGİN
AŞKIN
çemberi içinde aranan ve sevilen bir
ad oldu kısa sürede. Daha sonra,
Brezilyalı tiyatro ustası Augusto
Boal'ın "Forum" tiyatrosuna
yönelen Celal, "Ezümişlerin
Tryatrosu" olarak da ünlenen bir
deneysel tûrûn, en beğenilen aktör
ve yönetmenlerinden biri oldu.
Dışlanmış yığınlann söylencesini
üstlenen, seyircisini sahneye
çağıran bir devrim tiyatrosuydu bu
tür. Anti-model tanımıyla,
yenilgiye, sömürüye ve umarsızlığa
karşıt bir başkaldınnın söylemini
vurgulayan bu tiyatroyu, birkaç kez
Türkiye'ye götürdü. Toronto'da,
benzer sanat utkusunu paylaşan
Kanadahlarla birlikte, evrensel bir
iletişim ağı kuran Celal, kendi
topluluğu "A La Turka" ile 1997'de
Küba'ya gitti. Küba'nın ulusal
tiyatro topluluğu "Thetro
Escambry" ile birlikte, Escambry
Dağlan'ndaki sanat sitesinde,
"Forum Tiyatrosu" üstünde ortak
çalışmalar yaptı. Küba gezisinde
çok ilginç bir sürprizle karşılaştı
Celal. Kübalı tiyatro grubunun
yönetmeni olan Javier Fernandes
Jure, dedesinin Tûrk olduğunu
söyleyince, Celal'le aktris kızı
Ayşe'nin şaşkınlıktan dili
tutulacaktı. 1910'larda, Küba'ya
uğrayan bir gemide çalışan
Karadenizli dede, Kübalı bir dilbere
gönlünü kaptırmış ve ömrünün geri
kalan bölümünü Havana'da
yaşamıştı. Celal'e göre, Kübah
yönetmenin soyadı "Jure-Yure
okunur", Karadenizli Türk dedenin
adlanndan "Yürek" sözcüğüyle
bağlantılıydı.
Kanada'ya ayak bastığı günlerde,
Kanadalı "Mohavvk" Kızılderilisi
bir kıza tutulan Celal, kısa bir süre
sonra evlendi Kızüderili
sevgilisiyle. Kanadahlann
varlığıyla gurur duyduğu devlet
televizyonu CBC'de belgesel
yapımcı olarak çalışan Lynette,
eşinin ülkesini çok yakından
tanıyor. Son kez Celal, eşi ve ben,
buzullu bir Toronto gecesinde,
küçücük bir lokantada
buluşmuştuk. Daha önceki
söyleşilerde yaptığımız gibi,
belleklerimizdeki şıir bahçelennde
dolaşök. Penceremizin hemen
dışında savrulan ürkünç rüzgân
ızlerken, Nânm'ı, Kurdakul'u,
Lorca'yı, Guflkn'i ve VVhrtman'ı
okuyorduk birbirimize. Bir ara,
Ümit Denizer'in Nâzım'dan
esinlenen "Ferhad ile Şirin"inden,
gür sesıyle tümceler okudu Celal:
"Haydi kalkm öyleyse, kalkm haydi
çoculdar/ Bebeği büyütmeye, nineyi
avutmaya/ Açian doyurmaya
gidelim, yoksulluk kaçsın bizden/
Kaçsu gjtsin hastalık, bitsin bu
savâştar" Lokantanın tam
karşısındaki ışıklı bankanın
merdivenlerinde, sakallı bir evsiz
adam, donduran soğuktan
korunmaya çalışıyordu. Umarsızca
büzülmüştü iki duvar arasına.
Yüreğimiz darahr gibi oldu.
Bakamaz olduk evsiz adama.
Birbirimize veda ederken, bu kez
ben onlara A. Behramoğhı'nun
güzelim dizelerinı okuyordum:
"Dûnyanm öbür ucundaki dostluı
düşünüyonım, öbür ucundaki
ırmaklan/ Bir kız sessizce öhıyor,
sessizce ölüyor Vletnam'da/
Ağlayarak bir yürek resmi
çiziyorum havaya/ Uyamyorum
ağlayarak, bir gün mutiaka
yeneceğizV Bunu söyleyeceğiz bin
defa, bin defa daha."
Her çocuğa bir Noelle
Anne, bir Noel Baba...
Demrelı Santa Claus veya Aziz
Barili Nikolas ya da en yaygın
adıyla Noel Baba hiç
varolmamış olabilir de, ancak
biz buralarda aralık ayının
başından sonuna sokaklara
taşan Noel Babalan çoluk
çoluğa nasıl açıklayacağız?
(Neyse ki son duyumlara göre
3-4 yaşından büyûkler bacadan
hediye indiren imaja pek itibar
etmiyorlarmış!..) Aslında çok
daha zor olanı, işsiz veya işli,
"hak istemlerine doyamayan"
Fransızlara laf anlatmak...
Cumhurbaşkanı Chirac ve/veya
Başbakan Jospin'i "ülkenin
Noel BabasT görüp ücret artışı
istıyorlar, prim, vergi indirimi
istiyorlar, çevre hakkı istiyorlar,
toplumsal katılım hakkının
çoğaltıhnasını istiyorlar. Noel
Babalar üst ligi, Avrupa
Birliği'nden köylüsü,
sanayicisı, bilım adamı,
sanatçısı sübvansiyon, yerel
diller, kültürler için destek
istiyorlar. Yüzsüz ve arsızlar...
Istedikçe istiyorlar... Ne
demişler:
"isteyenin bir
yüzü, vermeyenin
iki yüzü kara"!
Halbuki bilseler
Noel Baba'nın işi
ne kadar zor...!
Türkiye'de kolay,
"gavur — ^ — _
gelenekleri bu,
Ban-Man, Avrupa-Mavrupa
yemez™ Antaryalımızı Noel
Baba diye iç etmişler, şimdi de
kendi tkari çıkarlanna alet
ediyorlar. Zaten Gümrük Birüği
deyip yeterince -_üzühıyoruz_.*
deyip işin içinden çıkabilir.
Elbette "içi ayn, dışı ayn
Avrupa" düşünenlere veya
Türkiye'yi 2020'de "deneme
statüsü"nde (böyle bir statü
yok, biz uydurduk) üye kabul
etme zemininin hazırlandığını
ileri sürenlerin haklı
argümanlanna (!) veya
"emperyaKst Avrupa"
nitelendıklerinin kapılannda el-
avuç- etek açanlara pek diyecek
sözümüz yok. Noel Baba da
zaten her çocuğu uçurmuyor ki!
Aziz Noel, 2 milyar çocuktan
teorik olarak ancak % 15 'ini,
yani 378 milyonunu
sevindiriyor. (Cünkü
"Öteküer": Müslüman,
Musevı. Budist -belki
Japonya'da bir ıstısna
yapılabilir-, Hindu, Animist vs)
Fransa'nın "büyük" (ülkenin
üst düzey yöneticilerini
yetiştiren akademik
kurumlanna Fransız, "Büyük
Okul" genel aduıı takar)
mühendıslık okullanndan bir
tanesınin öğrencileri ciddi bir
mühendislik projesi gibi
oturmuş, keyfe keder Aziz
PARIS
UĞUR
HÜKÜM
Noel'in bir Noel gecesinde 18
yaşından küçük 378 milyon
Hıristiyan çıkışlı çocuğa
hediyelerini dağıtabihnesi için
ne hızla çalışması, ne kadar yük
taşıması gerekır gibi sorulann
cevaplannı hesaplamışlar: Noel
Baba'nın bir gecede ortalama
3,5 çocuğun oturduğu 54
milyon haneyi ziyaret etmesi
gerekiyor. Dağıtımı saat
farklılıklanndan kazandığı 31
saatte yapacak olan Noel
Baba'nın saniyede 967,7
haneye, Lego kutusu boyutunda
ve 1 kilogram ağırlığında bir
paket ulaştırması zorunlu. 108
milyon hane arasında katetmesi
gereken mesafeyi 150 milyon
km olarak hesaplayan mûhendis
adaylan, Noel Baba'nın
kızağınm hızının saniyede 1170
km olması gerektiğini tespit
etmişler. Zavallı azizin kızaktan
inip hediyelerini bırakabilmesı
için tanınan süre ise çocuk
başına saniyenin binde biri...
500.000 ton öngörülen kızağın
yükünü taşıyabilmek için
360.000 Ren
geyiğine ihtiyaç
hasıl oluyormuş.
Geyiklerin ağırhğı
da binince,
600.000 tona
ulaşan yük, uzayda
saniyede 1170 km
^^_—•—. hızla seyahat
etmeye başlayınca
havayla sürtüşmeden ortaya
çıkan ısıyla, geyikler ve de Aziz
Noel 4,26 milisaniyede yanıp
kül oluyor. Böylelikle
mühendislik öğrencileri Noel
Baba'nın yaşayamayacağmı
bilimsel biçimde kanıtlayıp
adeta Batı ile Doğu, Kuzey ile
Güney arasındaki "dini ve
sosyal aynmcılığın" soyut
temellerinden birini daha yok
etmiş oluyorlar. Bizim de
çocuklara "Noel Baba" hikâyesi
anlatma zorunluluğumuz
kalkar. Asgari Geçim Ücretiyle
(AGÜ) yaşayan 47.325
Parisüye sene sonu primi
vermeye gerek kalrnaz.
Bordeaux'lu AGÜ'cüler bedava
operaya giremez. Paris'te
yılbaşı ve ertesi günü metro
ücretsiz çalışmaz. Louvre
Müzesi'nin bahcesindeki dev
çarkıfeleğe bedava binilemez.
Her kentte binlerce dayamşma
geceleri düzenlenmez...Uzun
lafin kasası, gençler, nereden
çıkardınız o hesaplan?
Boşverin hayalleri, rüyalan
yıkrnayı! Biz başka
"imkânsızlan" isteyelim... 2
milyar çocuğa yeni yılda,
yüzyılda, yeni binyılda bir
Noelle Anne, bir de Noel Baba
dileyelim. Eli boş da olsa kızağı
ve gönlü şefkat ve sevgi dolu
niceyıllara...
Gel,
gözlüğe
gel! -
Brezüya'nın
RiodeJaneiro
kenti yılbaşjnı
kutlamaya
hazuiamrken
sokaklarda
işportada satdan
'2001' gözJükkri
kaptşkaptş
Işportacdar 50
cent'e satnklan
gözlüklerirj
büyük Ugi
gördüğûnüve
yeni yıl öncesi
bolpara
kazandıklannı
söylüyoriar.
(Fotoğraf:
REUTERS)
Almanya'da şeriatçı dostu kadın papaz
Kadın papaz Türk gazeteciye
bağınyor: "Yazdıklannız ile
Almanlara korku veriyorsunuz!"
Salon dolu mu dolu. Hem de tıka
basa. Insanlar heyecanlı. Tümü
Alman. Aralannda birkaç sakallı da
göze çarpmıyor değil. Sanınm onlar
da Alman vatandaşı. Geçmişte
reddettikleri o pasaporta şimdi
sürüyle müracaat yapıyorlar. Sanki
birileri düğmeye basmış. Artık koşa
koşa Ahnan vatandaşı oluyorlar.
Büyük bir panel. Katılımcılar, kent
belediyesindeki tüm partilerin
temsilcileri ile bir Türk gazeteci.
Konu, Süleymancılann Heslach
semtine kondurmak istedikleri "tslam
Kültür Merkezi". Belediye Başkanı
izin verirken semt halkı şıddetle karşı
çıkıyor. "Şeriatçüar buradan uzak
dursun!" diyen bu insanlar dayamşma
içinde. Savaşımlannı bir yıldır ısrarla
sürdürüyorlar. Panele katılan
partilerden Yeşiller, Süleymancılann
Heslach'ta bir merkez kurmasına
karşı çıkmayan tek parti. Aynı
politikacılar, 2 ay önce Milli Görüş ve
yandaşlanmn düzenlemek istediği
"Stuttgartta Müslümanlar" konulu
etkinliklere de karşı çıkmamıştı.
Sanınm 'azmhklar'ı desteklemek
Yeşiller politikası! Süleymancılann
niyeti belli. Açık açık söylüyorlar:
"2600 metrekare kullanım alamnda
dershaneler ve seminer yerkrinin yanı
sıra ibadet için bir mescit ve
yatakhaneier açacağtz" diyorlar:
"Çocuklanmızın kendi dinlerini
öğrenmeleri ve yettdn birer din adamı
olarak yetişmeleri bizim için
önenüidir" Türkiye'de tarikatlan
yakından izleyen istihbarat
birimlerinin bir ay önce yaptığı
açıklamaya göre, 8 yıllık eğitimden
olumsuz etkilenen Süleymancılar
Avrupa örgütlenmesine ağırlık
vermeye başlamışlar. Teşkilatın
Avrupa merkezi Köln'de üst düzey
yöneticiler arasındaki değişiklikler de
bunun sonucu. Süleymancılar, eski bir
ordu mensubu olan Avrupa başkanlan
Nuretün Akman'ı geri çektiler. Genel
Sekreter tbrahim Çavdar da
görevinden aynldı. Istanbul'daki
"şefler" Avrupa yönetimini daha
tutucu olduklan söylenen tsmail
Hakkı ile Erül Pürlü'ye verdiler.
Ahnanya'da 320 Islam kültür merkezi
STUTTCART
AHMET
ARPAD
olduğu ve buralarda her yıl 60.000
çocuğu "eğrttiklerini" açıklayan
Süleymancılar, bu binalardan
yansının tapulu sahıbi. Toplam mal
değeri 1 milyar mark...Öğrencilerin
her yıl en az yüzde 10'u imam
eğitimini başanyla bitirse, on yıl
sonra bu ülkenin pasaportunu taşıyan
60 bin Süleymancı Ahnan toplumuna
"kazandmlacak". İmam eğitiminden
geçmiş bu ınsanlar toplumun her
kademesinde görev alacak; banka
memurluğundan milletvekilhğine
dek. Süleymancılann Nakşibendiliğe
olan yakınlığı bilinir. 4 yıl önce,
Nakşibendi tarikatmın KKTC'de
yaşayan Avrupa sorumlusu Şeyh
Nazun, Almanya'da "Yedi halk
topluluğu, dininden dönüp
Müshunanhğı seçecek" demişti,
"bunlardan ilki de Ahnanlar
olacak"... Hedeflerinin, 'din eğirimi
yoluyla toplumu tslamlaşonnak'
olduğu söylenen Süleymancılar,
verdikleri din eğitimlerinin içeriğim
açıklamazlar. Baden Württemberg
Anayasayı Koruma Örgütü Başkam,
geçenlerde basma, Almanya'daki
Süleymancı îslam kültür
merkezlerinin radikal Islamcı
gruplarla ilişki içinde olduğunu
söyledi. Panelde, Süleymancılar
üzerine ilginç bilgiler veren
araştırmacı Türk gazeteciyi halk
alkışlarken katıhmcı Yeşiller Partisi
Belediye Mecüsi Üyesi ile mikrofona
koşan kadın papaz öfkeyle eleştirdi:
"Sizin gibfler ortahğı kanşörryor!"
Son yıllarda Milli Görüş ve yandaşı
kuruluşlar ile Hıristiyan-Müslümanlar
diyaloğu içinde olduğu bihnen papaz
hanımı Heslachlılar protesto etriler.
Iriyan bir sakallı ise alkışladı.Milli
Görüş'ü eleştirmeye cesaret eden
Ahnan gazetelerine de atıp tutan dik
kafalı papaz hanundan Protestan
kilisesi üst düzey yetkilileri uzak
durmaya başladılar. O da arkasını,
Katolik kilisesinin Rottenburg
Başpiskoposluğu îslam sorumlusuna
dayadı. Bu kişi Stuttgart'lı Nurcularla
el ele, kol kola..
2001
KÜLTÜR AJANDASI'nı
Adam, Mephisto, Robinson Crusoe,
Pandora, Ada Kültür,
Istavrit (Beyoğlu), Kabalcı (Beşiktaş),
Beyaz Adam (Bakırköy), Üniversiteli,
Akyüz, Nezih (Kadıköy)
kitabevlerinden edinebilirsiniz.
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi
Su^selviler Cad. 48/1 Taksim-Istanbul
Tel:(212)252 63 14-15
ANKARA 22. ASlJYE HUKUK HÂKİMLtĞİ'NDEN
2000/298 E.
Davacılar H. Hüseyin Danışan, Ayşe Demır ve Şerife Ülker tarafindan davahlar
Zekai Ata v.s. aleyhırıe açılan Tapu Iptali ve Tescil davası ile Ankara, Etimesgut,
Bağlıca, 328 parseli teşkıl eden taşınmazın 1/2 hissesinin maliki olarak gözüken Ali
adına olan taşınmazın tapu kaydının ıptali ile davacılar adına tesciline karar veril-
mesini talep etmiş.
Davalı Zekai Ata adına çıkarnlan tebligatın bilatebliğ iade edildiği, yapılan C.
Savcıhğı araşnrmasında adresinin bulunamadığından dava dilekçesinin davalı Ze-
kai Ata'ya ılanen tebliğ edilmesine karar venlmış olmakla,
Duruşma günü olan 21.12.2000 günü saat 10.35'de davahnın bizzat duruşmada
hazır olması veya kendisinı bir vekille temsil ettirmesi dava dilekçesı yenne kaım
olmak üzere davalı Zekai Ata'ya ılanen tebliğ olunur.
Basın: 69461
Belçika ihraç
ürünü: Alkolsüz
•• •• •• •
surucu!
Bukez"gerçekten"21.
yüzyıla giriyoruz.
Brüksel, şimdiye kadar
eşine rastlanmamış,
olağanüstü bir havaı
fışek gösterisiyle yeni
çağı karşılayacak. Eski
Brüksel'in kalbinin
attığı tarihi beşgende,
100 metre yüksekhkte
yapılacak olan
gösterinin, kentin hemen
hemen her yerinden
görülebileceği açıklandı.
Noel ve yılbaşı
kutlamalan dolayısıyla
ışıklarla süslenen
Brüksel'de, kent
merkezine kurulan buz
pistinde, Brükselliler
ücretsiz buz pateni
yapma olanağı buldular.
Alışveriş çılgınlığı, bu
dönemde, bankadan para
çekme işlemlerinde
rekor kınhnasına yol
açtı. Belçikalının hediye
verme arilayışında
önemlı değişiklikler
gözlendı. Bu yıl, küçük
ve ucuz hediyeler yerine
pahalı hediyeler tercih
ediliyor. TV, cep
telefonu vb.'den oluşan
elektronik eşyalar,
parfum ve iç çamaşın
başı çekiyor.
Yeni yıl denince, insamn
aklına hemen eğlence
geliyor. Eğlence de
anında alkollü ıçkiyi
çağnştınyor. Alkollü
otomobil kullanımı
nedeniyle meydana
gelen ölümcül trafık
kazalannın,
istatistiklerdekı oranı ise
hiç de azımsanamayacak
boyutta! Belçika'da,
otoriteler yılbaşı akşamı
içkili otomobil
kullanıhnaması ve toplu
taşıma araçlannın tercih
edihnesi yönünde halkı
uyardılar. Toplu taşıma
şirketleri de çok düşük
ücretlerle ge3e boyunca
yolcu taşıyacaklannı
açıkladılar. Responsibfc
Young Drivers (Sorumlu
Genç Sürücüler)
girişimini belki
bilirsiniz: Genç
sürücüler, alkollü
olmalan nedeniyle
otomobil
kullanamayanlan
gönüllü olarak evlerine
ulaştınyor. Bu kuruluşa
bir telefon etmerüz
yeterli! Ancak bugün
sizlere, bu küçük
ülkenin, trafıkte can
güvenhğini arttırmak
amacıyla 1995 yılmda
başlattığı ve oldukça
başanlı olan özgün ve
ilginç bir 'kampanya-
eylem'i, BOB'u
anlatacağım. BOB,
"eğer otomobil
kuOanacaksa eğlence
boyunca alkollü içld
içmeyen ldşi" demek.
Belçikalılann yüzde 95'i
"herkesi güvenli olarak
evinden ahp tekrar evine
götüren ve iyi bir eğlence
ortamı sağlayan bu
sempatikşoförü"
tanıyor. Yaşh-genç,
kadm-erkek aynmı
yapıhnadan sürücü
belgesi ve sorumluluk
biünci olan herkes BOB
olabiliyor. Bu görev
karşüığmda ise milletin
sempatisini ve saygısmı
kazamyorsunuz. Bu
girişim B I W (Belçika
Trafık Güvenliği
Enstitüsü) ve
Arnoldusgrup (Sorumlu
Alkol Kullanımım
Destekleyen Belçikah
Bira Üreticileri Derneği)
tarafindan başlatıhnış.
BOB herhangi bir
kısaltma ya da anlam
ifade etmıyor. Sadece
kulağa hoş geldiği için
seçilmiş. Eğlence ve
partinin olduğu her
yerde BOB'u
görebilirsiniz. Müdavimi
olduğunuz köşedeki
kafede, mega-partide,
diskoda, evinizde ya da
arkadaşınızın evinde
verilen bir içkili
yemekte, BOB
sayesinde herkes içkili
araba kullanma ve trafık
kazası kaygısı olmadan
rahatça eğlenıyor.
Kampanyanın sloganı
ise oldukça yalın: "Eğer
BOB otomobil
kullamyorsa, 'eğlence'
vardemektir!"Bu
girişımın "koyusan
BOB anahtarhğı"
Belçika'da oldukça
popüler. Sizin de bir tane
olsun istiyorsanız bunu
hak etmeniz gerek! Bazı
dönemlerde (özellıkle
yılbaşında) polis veya
kafe sahipleri, BOB
girişimine katkıda
bulunanlara, bu meşhur
anahtarhğı ödül olarak
veriyor.
Bir de BOB otobüsü var.
Bu otobüste, içkili
eğlence ya da partiye
katılan herkes, alkol
oranlannı ücretsiz olarak
öğrenebiliyor. Isterse
sünülatörle bir deneme
sürüşü yapabiliyor.
Simülatör alkolün
BRÜKSEL
ERDfiSÇ
UTKU
otomobil kullammı
üzerindeki etkisini
gösteriyor. Bob otobosü,
trafık güvenliğini
arttırma girişimleri
kapsamında polis,
okullar, gençlik evleri ve
gençlik örgütleri
tarafindan festival, parti
vb. eğlencelerde
kullanılabiliyor. Ücretsiz
sağlanan BOB
otobüsünde iki de BOB
hostesi var. Bu girişim
genç sürücüleri
hedefliyor. Eğer
organizatör olarak BOB
otobüsü istiyorsanız,
sadece başvuru formunu
doldurmanız yeterli.
BOB otobüsü yılda
ortalama 160 büyük
eğlencede kullanılıyor
ve büyük şirketler
tarafindan destekleniyor.
Sponsor fırmalar, bir
yandan trafık
güvenliğini sağlarken
diğer taraftan da genç
hedefkitlelerine
ulaşıyorlar. Yüzlerce
çeşit birasıyla dış
pazarlarda ilgi gören
Belçika. şimdi de
'alkolsüz sürücü' ihraç
etmeye başladı. BOB,
Belçika sınırlannı aşarak
özgün bir "Belçika ihraç
ürünü'' olduğunu
kanıtladı. Hollanda'dan
sonra Fransa'da da
benzeri bir uygulama
başlatıhnış durumda.
Fransızlar "Akşamm
sürücüsü" diyorlar
BOB'a. Türkiye'de de
isterseniz biz başlatalım.
Eğer bu akşam,
arkadaşlannızla birlikte
eğlenmeye gidecekseniz,
içinizden birini 'zoraki
gönüllü' seçin. O,
otomobil kullanacağı
için, alkollü içki
içmesin. Sizler de şöyle
güzelce bir eğlenin.
Sonra da kadehinizi hep
birlikte yeni yüzyılın
şerefıne kaldınn. BOB
da meyve suyu ya da
kola bardağını!
TÜRK KALP VAKFI
19 Mayıs Cad. No: 8 Şİ>Iİ/ISTANBUL
T»l : <O212) 212 07 O7 (pbx) • Faks: (O212) 212 68 35
Intamet http://www.tkv.orgjr
• ıınll: gsn.sekreterOtkv.org.tr • koordinatorOtkv.org.tr