Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 ARALIK 2000 PAZAR
OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Hainler Kadar Cesaret...
YnL DOÇ. Dr. İsmet GÖRGÜLÜ Başkent Üniversüesi
T
ürkiye'ye şeriat düzeni
getirmek isteyenler; Ata-
türkmilliyetçiliğine da-
yalı, laik, demokratik,
sosyal bir hukuk devle-
ti olan Türkiye Cumhu-
riyeti'ni İslam cumhuriyetine dönüş-
riirmek isteyenler ya da Türkiye'yi
sölmek isteyenler; önlerinde en büyük
engel olarak 'Atatürk etmeni'ni (fak-
îörünü) görürler. Bu nedenle var güç-
leriyle Atatürk'e saldınrlar.
Atatürk etmeni nedir? Önce, Ata-
törk'ün kendisidir. Sonra, Atatürk'ün
Türk ulusunun gönlünde, dimağında
yaşaması, ulusun O'na bağlılığı. dün-
ya yaşammı O'nun gösterdiği yolla
yaşama isteğidir.
Bu etmen var oldukç hiçbir güç
Tûrkiye'de bir İslam devıetı kuramaz.
Türkiye'yi bölemez. Çünkü 'Atatürk
etmeni1
kişilerin, şeriat tnı demokra-
si mi aynmında, demokrasiye yönel-
melerini sağlar. Şeriatın; kulluk. kö-
lelik sisteminin yeniden hortlaması
demek oldugu, şeriatın tslamiyetin bir
gereği olmadığı, Islamiyetin şeriat is-
temediği doğrusuna vardınr. Türkı-
ye'nin yurdu ve ulusu ile bölünmez bü-
tûnlüğü mü, yoksa bölünme mi ayn-
mında ise, bölme girişiminin kan ve
gözyaşı demek olduğu gerçeğini gör-
mesini sağlar.
Işte bunun karşısında kendi çıkan-
nı ülkenin batmasında gören hainler;
dini siyaset, ticaret, baskı aracı olarak
kullanıp tekrar ayncalıklı, dinsel da-
yanaklı büyük nüfuz sahibi bir sınıfha-
line gelmek isteyen yobazlar ve bun-
lara göz yumanlar amaçlanna ulaş-
mak için Atatürk'ü yok etmeye, Ata-
türk etmenini yıkmaya çalışıyorlar.
Atatürk'e saldırmalannın nedeni bu-
dur.
Saldırmada dayanaklan yalan, ifti-
ra, uydurmadır. Bunun içinhayal güç-
lerini sonuna kadar kullandıklan gö-
rülüyor. Saldırmada amaçlan Ata-
türk'ü ve Atatürk etmenini yok etmek
olunca, Atatürk'ü her yönüyle kara-
lama, çamur atma gayrerinde oluyor-
lar. Ana rahminden kabire kadar her
durumu ve faaliyetine yönelik iftira
üretmiş durumdalar.
Ürettikleri iftiralarla genç beyinle-
ri kirletiyorlar, etki alanına aidıklan ki-
şilerde Atatürk hakkında kuşkular do-
ğuruyorlar. Toplumumuzda inceleme,
araştırma ahşkanlığı olmadığından ve
bilgisiz fikre, kanıtsız kanıya sahip
olma kolaycılığı yaygın olduğundan,
kuşku zamanla düşnianhğa dönüşüyor.
tşte bu durumda amaçlanna ulaşmış
oluyorlar. Kandınlan, beyni kirleti-
len. daha doğrusu beyni kilitlenen ki-
şiler bu kesimin adamı oluyor, devle-
tin ve toplumun karşısına demokrasi
ve laiklik düşmanı olarak çıkıyorlar.
Kişileri demokrasi karşıtı, laiklik
düşmanı yapabilmek için önce Islami-
yeti saptırarak, dini söylemlerle, de-
mokrasi ve laikliğin AJlah'a karşı gel-
mek olduğunu, Müslümanın laik ola-
mayacağını aşıüyorlar. Sonra, Türki-
ye'deki Müslümanlan dinsiz laik dü-
zene sokanın Atatürk olduğunu, Ata-
türk'ün ise hain (!), namussuz (!) ve
Islamiyet düşmanı (!) bir dinsiz (!) ol-
duğuna inandmyorlar. Bu iki aşıla-
manın tuttuğu kişi şenatçı oluyor çı-
kıyor.
Hem de kemikleşmiş şekilde! Şeri-
atın kendisini kul haline getireceğini
göremeyecek kadar fanatikleşiyor. In-
san olarak hayatını, bağımsızlığını,
Atatürk'e borçlu olduğunu; Atatürk sa-
yesinde bir vatana, devlete sahip ol-
duğunu artık göremiyor, düşünemi-
yor.
Dogruyu görebilse Atatürk büstü-
ne, heykeline saldırabilir mi? Heykel-
lerine put gözüyle bakabilir mi? Ders
kitaplanndaki resimlerinin gözlerini
oyabilir mi?
Iş bu kadarla kalmıyor, yani sade-
ce rejim tercihi değışıklığinde kalmı-
yor; koşutunda (paralelinde) kimlik
tercihi değişikliği de gelişiyor. Çün-
kü Atatürk'ü karalarken, tarihimizin
Atatürk'ün yaptığı dönemi de karah-
yorlar. Cumhuriyet tarihini, uydurma
ve yalanlarla altüst ediyorlar, seçenek
(alternatif) tarih dedikleri bir tarih ya-
ratıyorlar, beyinleri bu yalanlarla dol-
duruyorlar. Bunun sonucunda kişiler
Türk kimliğinden uzaklaştınlıyor, üm-
met kimliğine büründürülüyor. Artık
Türk olmakla değil, İslam ümmetin-
den olmakla gurur duymaya başhyor.
Türklük onun için bir anlam taşımı-
yor. Türk' adı artık yürek çarpması-
nı arttırmıyor. Bir futbolcu, maç ön-
cesinde hep birlikte söylenen Türk
milli marşı sırasında sırnnı dönerek ne-
den marşa katılmamış, dua okumaya
başlamıştır dersiniz?
Siyasetçilerden de örnek verelim. Bu
ülkede bakanlık bile yapmış bir mil-
letvekili, "Ben Türk değil, Arap mfl-
liyetçisiyim" diyebilmiştir. Bir başka
milletvekili, "Kimlik, bilim adamm-
lanmn akd kanştınnasL, zoriamasıdır.
UlusalknnKkyoktur"; kapatüan birpar-
tinin başkanının yeğeni, "Kimsenin
sevmediği 65 milyonluk bir Türk khn-
liği yerine güçlü bir İslam kimliğini
tercih ederim" diyebilmektedir. Ve
bunlar yazılarında, söylemlerinde
'Türk' adını kullanmazlar, söylemek-
ten kaçınırlar. Kaçınma o boyuta gel-
miştir ki yabancı dılden çevirdikleri ki-
taplann adını bile değiştirmektedir-
ler. Bir Fransız tarihçinin Fransızca
ve tngılızce 'OsmanhlardanÖnce Tür-
kiye' adı ile basılan eserini, 'Osman-
blardanönce AnadohT adı ile basmış-
lardır.
Atatürk'e saldınlarla ekilen tohum-
lann meyvelerini, bu gözle baktığı-
mızda, olayın sadece Atatürk'e saldı-
n olmadığını, olayın Türk ulusuna,
Türk yurduna, Türk devletine saldın
olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle
Atatürk'e saldınlar basit bir karalama
kampanyası değildir. Türkiye için ya-
şamsal öneme sahiptir. Bütünlüğü-
müzle, rejimimizle, ulusal kimliği-
mizle, ulusal güvenliğimizle ve gele-
ceğimizle doğrudan ilgilidir. Dolayı-
sıyla bu kavramlarla ilgili her kurumun,
kişinin ilgilenmesi gereken bir konu-
dur.
tşte bu nedenle, ülkenin geleceğine
yönelik sorumluluk duyan yurttaşlar
olarak, Atatürk'e yapılan saldınlara
karşı mücadele etme karan verdik ve
internette ücretsiz bir web sitesi açtık
(www.mkataturk.gen.tr). Savaşımı-
mızda (mücadelemizde) amacımız,
iftiranın, yalanın. uydurmanın doğru-
sunu, gerçeğini kanıtlan ile vermek-
tir. En azından sade yurttaşlann ger-
çeği, doğruyu öğrenmesini sağlamak,
kandınlmasını önlemektir.
Ikinci bir 'Mifli Mücadele'ye gerek
duymamak için en az hainler kadar ce-
saret sahibi ve eylemci olunmalıdır!
Ulusal değer olan Atatürk'e ve Ata-
türk etmenine sahip çıkılmalıdır. Ata-
türk'ün doğrular ve gerçeklerle yaşa-
tılması, Türkiye'nin yaşamasıdır.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Yeni Yüzyıla Girerken...
"Yannlarbizim", "Yann yeni bir gün", "Şarkı söy-
leyen yannlar"L.
Diye diye geldik üç bininci yıllara, günlere...
Yann yıibaşı, yüzyıl başı, bin yıl başı! Içinizde bir se-
vinç, bircoşku var mı? Varsa, sizi kutlanm. Çok sağ-
lam biryapınız var. Etkiler, tepkiler, acılar, ölümler, iş-
kenceler, yoksulluklar, ezümişlikler sizi etkilemiyor...
Taş gibisiniz. Kendi açınızdan belki de iyi, yararlı. Bir
kez daha kutlarım.
Her kişi kendi dünyasındadır. Ne denli uğraşsak da
başkasının dünyasına giremeyiz. Sezeriz ancak, du-
yarlılığınız sizi ya yanıltır ya da çevrenizdekilerin ya-
şantısına birazyaklaştınr... Bencil olmamak, kendi dar
ufkumuzu birazcık aşabilmek gerçek insan olmanın
koşuludur. Kim anlayabilmiş insanoğlunu? Binlerce
kitap, felsefe, tıp, araştırma, şiir, roman hep insanı ta-
nımak istemiş. Tanımış mı? Tanısa bir şeyler değiş-
mez miydi? Melih Cevdet bir şiirinde "Biz gelecek
insanın ceddi"y\z demişti, sonra da eklemişti: "Mut-
lu insanın"... Sonra kaldırmıştı o "mutlu" sözcüğü-
nü... Belki de gelecekte de mutlu olmanın bir düş sa-
yılacağını düşündüğünden!..
Ey yazar, sen bir gün olsun okurlanna güzel haber-
ler vermeyecek misin? Hep umut kıracak şeyler mi
yazacaksın? Zaman zaman kimi dostlar, okurlar "Ni-
yebu kadarkaramsar oluyorsun" öer\er. Soranm, siz
niye olmuyorsunuz, nasıl oluyor da yazardan, yazar-
lardan boş umutlar, boş hayaller bekliyorsunuz? Ya-
lanlarla örülü bir dünyada yaşadığımız için yalanlara
biz de yenilerini mi ekleyelim? Açtın mı gazeteyi, rad-
yoyu, TV haberterini içinde bir güven duygusu, bir umut
ışıgı parlıyorsa, ne güzel! Kendini kandırmanın yolu-
nu bulmuşsun, günlerini bir düşsel bulanıklıkta geçi-
receksin demektir.
Çok kötü bir yıl geçirdik. önce ülkemiz açısından.
Tam bağımsızlık kavramı epeyce yıpratıldı. Belli bir
yaşın üstündekiler, yani bizler, bizgibiler, otuzlu, kırk-
lı yıllan anyoruz... Dünyada saygın bir devletin yurt-
taşlan olduğumuz, ona buna el açmadıgımız, imefe'ler,
bilmem ne bankalan önünde deviet adamlanmızın eği-
lip bükülmediği günleri bir masal gibi anımsıyoruz. Öy-
le bir Tûrkiye'de yaşadık mı, diye kuşkuya düşüyo-
ruz... Yabancilardan para bekJemek, borç istemek şöy-
le dursun, Osmanlı'nın borçlannı son kuruşuna ka-
dar ödediğimiz günleri,..
Işte bir toplantı. Türkiye'nin önemli sorunlan ma-
saya getirilmiş. Yabancı ve Türk uzmanlar başbaşa
görüşüyorlar. Yabancılar çok kesin öneriler, nerdey-
se buyruklar vermekteler. O şöyle olacak bu böyle.
Bir genç görevli dayanamıyor yabancı uzmanlann
karşılanndakileri hor gören tutumuna, karşı çıkıyoıi
Burası Türkiye, mi diyor! Ne diyorsa!. Türk heyetinin
başı o genç adama "Hemen dışan çık" diye çıkış-
maz mı? O genç uzman, bir anda kendisini kapının
dışında bulmaz mı?
Yeni bir yıla, yeni bir yüzyıla, binyıla girerken unu-
tamadığım birsahne bu... Sizin de unutmamanız ge-
reken... Nerden kalkıp nereye vardığımızı gösteren!...
Üstün Akmen
YARİM NEREYİ
MESKEN TUTTUN
"Öyküsel Dmgusallık"
Gene benzersiz bir biçem deneyen yazann bu
kitabında anlattıkları, alışılagelmiş gezi notu
ya da gezi izlenimi değil... Anlatılanlar ülkelerinin
çtçek böcek kentleri ve o kentlerde yaşanan duygular,
duyarlılıklar, duyumsananlar... Hepsi de öykü tekniği
içinde ve öykü tadında.
AlcsoyYavwoiS«erKAl
A « s o Y *ytatC«LF.&ciojhıSok.25/l 2!806M)l Lemit/1sMibd
Y * Y ı S T T L T K Iet(02)2)284M36,M49041 42Foks{0212)2M8437
'İdealler Kuşağı'
Doç. Dr. Hüner TUNCER
V
ehbi Koç Vakfı ile Koç Sis-
tem yetkililerinin, 9 Kastm
2000 tarihinde Istanbul'da
düzenledikleri "Cumhuri-
yete Kanat Gerenler''i anma
törenine katıldım. Söz ko-
nusu törene, "Cumhuriyete Kanat Geren-
ler"den biri olma onuruna sahip rahmetli an-
nem Dr. Hadrve Tuncer'e verilen bir beratı al-
mak üzere çağnlmıştım. Bu törende, berat
verilen 'idealler kuşağı''ndan hiçbiri, yazık ki,
ödüllerini kendileri alamadı. Çünkü birkaçı dı-
şında çoktan aramızdan aynknıştı çoğu ve
hayatta kalan o birkaçı da, törene gelebilecek
durumda değildi.
Bu anlamlı törenin davetiyesinde yer alan
şu ifadeler, sanınm, "Cumhurivete KanatGe-
renler''i çok doğru ve güzel bir biçimde ta-
nımlamaktaydı: "Bireysel çabalan ile taribi-
mize sessizce damgasmı vuran değeıü Cum-
hurij^tinsanlanmtzı bir kez daha anmakama-
cryla düzenknen davete™"
Evet, onlargerçekten "CumhuriyeteKanat
Gerenler''di. Güzel, onurlu ve vefalı bir ku-
şaktı. Evet, onlar Atatürkümüzün emanetini
büyük bir özveri ve özenle koruyarak, onu ken-
dilerinden sonra geleceklere onurla bırakma-
sını bildiler. Onlar, bizlerin daima gururla
anacağı insanlardı, onlar, bizlerin degerli ana
ve babalanydı.
Ne mutlu bana ki, ben de onlardan ikisinin
evladıyım! Ne mutlu bana ki, ben onlann de-
ğerleriyle yetiştirildim, onlann bana aşıladık-
lan yurt aşkıyla bu güzel yurdumu sevdim ve
onlann bana benimsettikleri sevgiyle Ata-
türk'e bağlandım!
Onlann güzel ve dürüst dünyasında büyü-
düm, onlann sayesinde mutlu ve onurlu bir ya-
şantıya sahip oldum!
Şimdi ben de, onlann bana öğrettiklennı öğ-
rencüerime öğretmeyi amaç edindim. Her
dersimde, elimden geldiğince, Cumhuriyete
Kanat Gerenler'in benimsemiş olduklan de-
ğerleri ve o güzel insanlann niteliklerini genç
kuşaklara tanıtmaya ve benimsetmeye çalışı-
yorum.
Etrafimızı çepeçevre saran karanhktan biz-
leri Cumhuriyete Kanat Gerenler'in kurtara-
cağına yürekten inanıyorum. Çevremde Ata-
türk'ü gerçekten tanıyan ve seven kişilerin
sayılan o denli az ki! Onun için Koç yetkili-
lerince böyle bir törenin düzenlenmesi ve o
"idealler kuşağı''nın anımsanması, benim ge-
leceğe yeniden ümitle bakabilmemi sağladı.
Demek ki, ülkemde de vefalı insanlar var-
mış!
Son olarak, "Cumhurhete KanatGerenJer"
beratında yer alan şu ifadelere yer vermek ıs-
tiyorum: "Kurtuluş sonrası ülkede yaşanan se-
ferberlik he\ ecanını içinde hissederek. toplum
çıkarlan için özverili yaşam koşuüanna hiç te-
reddüt etmeden talip olmuş 'idealler kuşağı'
temsilcilerine vefa borcıunuz ödenemez. Gü-
nûmüz koşağma işaret ettikleri yoL hepimizin
yoludur. Içimizdeki heyecan hiç dinmesin.'*
Vekile Milletten Bir Mektup
Hümeyra COŞKUN Batman
G
eçenlerde bir ak- çalışarak, üç-beş kendi gi-
şam TBMM bi düşünen gardaş'lannın
TV'de af (düzel-
teyim Şartlı Salıverme)
Yasa Tasansı görüşülür-
ken, konuşanlann bir kıs-
mının ne kadar şarlatan,
usta demagog ve yalancı
olduklannı düşündüm. Söz
alan milletvekilleri (hoş,
ben milletim, fakat onla-
nn vekilim olduklannı as-
la kabul etmem) dokunak-
lı, yürek paralayıcı konuş-
malar yaptılar. Konuşma-
lan bildik, klasik, duygu-
dan yoksun, takhtçi ve ya-
pay olsa da, onlar yine de
bir şeyler yaptığını san-
manın gafletiyle, ses ton-
lanna hissryat yüklemeye
alkışlanyla, coştukça co-
şuyor, aynlan süreye al-
dırmadan ülkeyi kurtar-
maya çalışıyorlardı. Hat-
ta bir ara Adıyaman mil-
letvekili yüreğimizi daha
da dağladı ve kendi bölge-
sinden gönderildiğini id-
dia ettiği bir mektup oku-
du. Sözümona Adıyaman
eşrafindan ulu bir millet
bireyi, vekiline. "Bensize
babamı makineli tüfekle
tarayan birini affetmeyet-
kisi vermedim" diyordu.
Borcunu ödemediği için
malı mülkü haczedilmiş
esnaf ve çiftçinin durumu
ne olacak diye sorusunu
vekiline yöneltiyorda Ay-
nca bu kadar insan çıktı-
ğında Türkiye'nin kana-
yan yarası olan işşizhk da-
ha da büyüyecek, bunlara
istihdam olanağı yaratıla-
cak mı diye ekliyordu.
Gerçi bu son soru vekile
mi, yoksa değerli milletin
kendisine mi aitti, anlaya-
madun. Fakat bu öbür ve-
killerin çoğu söz hakkı al-
dıklannda, halkın görüşü-
nün alınmadığından, an-
ket çalışması yapılması
gerektiğinden, af yetkisi-
nin kendilerine halk tara-
fından tanmmadığından
dem vurdular.
Ne kadar dokunaklı ko-
nuşmalardı öyle. Kalbi-
min varlığıyla yok-
luğu arasında hep
tereddütte kalmışımdır.
Çünkü; bugüne kadar var-
lığınm en somut örneği
olan ahşlannı bile hiç duy-
madım ve hissetmedim.
Üzüntü, stres, sevinç gibi
duygulara tepki veren ve
duyarlıhğına her zaman
hayran olduğum organım
midemdir. TBMM'deki
görüşmelerde de durum
değişmedi ve yine ilk tep-
kiyi midem ortaya koydu.
Efendim, milletin veki-
li halkın kendisine af yet-
kisi vermediğini söylüyor-
du. Ilahi vekil! Biz size
kıyak emeklilıgi çıkann,
devletin kaynaklannı ken-
di çıkar çevrelerinize peş-
keş çekin, çetelerle kol ko-
C dostlarından
çok anlamlı yıibaşı armağanları...
Bizi yeni bir binyıla götüren 2001 yılı yıibaşı kutlama
mesajlan ve armağanlan için aynlabilecek kaynağı siz değerli
dostlanmız adına Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfi'na ayırdık.
Dostlanmıza yıibaşı mesajlanmızı bu yıl da böyle veriyoruz.
Hepinize teşekkür ediyoruz.
luııı
Medya C
çalışanları
la gezin, birilerine banka
kurdurup sonradan batır-
mış gibi göstererek tril-
yonlarca zaran halkın be-
line bindirin, gelir dağıh-
mında bu denli büyük uçu-
rumlar açın.. diye de yet-
ki vermedik.
Ne tuhaf öyle değil mi,
sizin o derin düşüncelili-
ğiniz ve narin beyniniz-
den hiç bunlar için anket
yapsak mı diye bir düşün-
ce geçmedi.
Anlaşılan son günlerde
oturup, orasını-burasını
açtığında büyük gazeteci-
lik örneği gösteren, 15-20
dakika, hatta görüntüyü
tekrar tekrar veren ve so-
yunanı şöhret yapan, res-
miyette iki yüz diye açık-
lanan, belki de sayüan dört
yüzleri bulan insanlar için
en küçük zaman birimi
olan saliseleri ayıran, bu-
rada da afkarşıü konuşma-
larla toplantılar düzenle-
yenleri gösteren, sorumlu
(!), tarafsız (!), basın mes-
lek ilke ve ahlakına (!) söz
vermiş medyayı bir hayh'
seyrettiniz. Zira konuşma-
lannız son günlerde söy-
lenenlerden kopya edilmiş
hissi veriyor.
TV'yi kapattım. Yata-
ğıma uzanıp her şeyin en
incesini düşünen vekille-
rimin çoğunluğuna bildi-
ğim küfürlerden bir demet
atfetim. Böyle vekillere
karşı kabahğı hoş karşıla-
madığım için içimden;
"Saygrj'la arz ederim'' di-
ye ekleyerek incelikte on-
lara layık bir millet bireyi
ohnaya gayret gösterdim.
Aklınız hâlâ midemin ne
tepki verdiğine mi takıldı?
Bulandı...
PENCERE
Tövbe.. Tövbe..
Bu geceyansı, saatlerin kadranlannda akrep ile
yelkovan 12 rakamının üzerinde buluştuklan an, sı-
radan bir yılbaşından çok ötede bir dönüm nokta-
sının virgülünü takvime yazacaklar...
Nokta, bir sürecin bittiğine ilişkindir; virgül, za-
manın sürdüğünü belirier.
Geceyansı..
Hem bir yeni yıla giriyoruz..
Hem yeni yüzyıla..
Hem yeni binyıla..
•
Ancak beni düşündüren bir konu var: Bu gece-
yansının saat 12'si hangi 12'dir?..
Yaz saatine göre 12 mi?..
Kış saatine göre 12 mi?..
Şaka değil, hem yeni yıla, hem yeni yüzyıla, hem
yeni binyıla bir saat erken ya da bir saat geç gir-
mek insana yakışır mı?
Peki, dünya coğrafyasındaki saat farklanna gö-
re de binyıla giriş değişmiyor mu?..
•
"Bı'nyı/ /nanc/"Tevrat'tan başlıyor, Yahudilerin var-
sayımlan ilginç; sırasıyla altın, gümüş, tunç ve de-
mir krallıklanndan sonra bin yıllık bir ara gelecek;
ardından da Tann'nın salt egemenliği!..
Binyılcılık Incil'e de geçiyor.
Yuhanna ne diyor
"Sonra gökten inmekte olan bir melek gördüm.
Elinde derinlerin anahtanyla uzun birzincirvar. Ej-
deri, şu eski yılanı -iblistir, şeytandır o- yakalayıp
bin yıl süreyle bağladı. Onu derinlere attı. Bin yıl
doluncaya dek uluslan kandırmasın diye, konul-
duğu yeri kapayıp üstüne mühür vurdu."
Peki, bundan sonra ne olacak?..
Mesih dirilecek, bin yıl egemenliğini sürdürecek,
yeryüzünde insanlar mutlu olacak, yalan bitecek,
bin yıllık doğruluk süreci başlayacak...
Hıristiyanlarda binyılcılann öğretisi yüzyıllardan
beri sürüyor..
Ve bu gece yeni binyıla giriyoruz.
Sakın Mesih gökten inmesin?..
Gökten inen melek, yeryüzündeki şeytanı -öte-
ki adıyla iblisi- yakalayıp bağladıktan sonra derin-
lere gömmesin?..
•
Umut umuttur.
Yeryüzünü sanki Tann değil, şeytan yönetiyor, be-
bekler besinsizlikten ölüyoriar; dünyada her yedi
kişiden biri açlık çekiyor; her beş kişiden biri kar-
nını doyuramıyor; kapitalizmin doruğundaki kırk
zengin, kırk yoksul ülkenin topunu satın alacak
güçte!.. Fakirlik coğrafyasında insanlar kıvnm kıv-
nm kıvranıyorlar; Avrupalı varsıl ülkeler kendi ara-
lannda birleşerek yoksulluk çeken çoğunluğu dış-
lıyortan çıkarcılık ve sömürü ahlakının bencilliğin-
de ruhunu yitiren insanı, iblis sanki avucunun içi-
ne almış; suç, savaş, uyuşturucu, cinayet, mafya,
fuhuş, salgın ve soygun gezegenimizi kaplamış...
Evet, umut umuttur!..
Belki bu geceyansı tam yeni binyıla geçerken bir
şeyler olur; Isa dirilip şeytanın yeryüzündeki ege-
menliğine son verir.
Ama, yeryüzünde egemenlik kgran şey^arjkjm?_
Humeyni ne demişti:
"- En büyük şeytan Amerika 'dır".
Tövbe.. tövbe..
31Aralık2ÛÛH
Bugün depremin
Profesyonel
gönüllülerimiz hâlâ
depremıedelerin
vanında!
ÇYDD, 17 Ağustos'tan beri, deprem
| bölgelerinde ve deprem göçü almış il ve
ilçelerimizde, yılmadan hizmet veren,
I ülkemizin yaralarını sarmasına, kalkınıp
gelişmesine destek sağlayan tüm yürekli,
bilinçli ve çağdaş kafalı gönüllü dostiarını
| kutlar, yeni yılın ulusumuza ve dünyaya,
felaketlerden uzak, barış, mutluluk ve
| insanca yaşama olanaklarıyla bezenmiş
bir gelecek getirmesini diler.
Yartiımlannız için
(0212)292 87 27-292 08 01
(Iş günlen saat 10.00/17.00 arası)
TÜRK SİLAHLIKUVVETLERÎNİ GÜÇLENDİRME VAKFI
YENİ YIL1N1ZI EN İYİDİLEKLERLE KUTLAR.
SAĞLIK VE MUTLLLLTC DİLER,
MADDİ VE MANEVİKATKILARINDAN DOLAYIYLCE TÜRK MİLLETfcVE
ŞÜKRAN VE SAYGILARIM SUNAR.
V.4KFIN BANKA BAĞIŞ HESAP NUMARALARI
TİT^K LtRASI
T.C. Zıraat Bankası Yenişehir/Ankara Şubesi 440465 numaralı hesap.
T. Iş Bankası Yenişetur/Ankara Şubesi 66606 numarah hesap.
Vakıflar Bankası Kavakhdere/Ankara Şubesi 2028491.