Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
t i ARAUK 2000 PAZAR • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
• 9
CJUNCELCÜNEYT ARCAYÜREK
^ B Baştarafi 1. Sayfada
I VfeMehmetye."
SedatErgin'in dünkü Hünriyet'teyayımlanan Baş-
bsfcan'la uzun söyleşisini okurken; "Mehmet; söyle-
şîcteki ekonomik-siyasal övünmeleri yutar mı aca-
ba 7" diye düşündüm.
Başbakan'ın söyleminde, 2000'de başansızlığa de-
ğir>-en tek bir cümle yok!
Ya Mehmet'lerte Ayşe'ler yaşamamış geçen yılı...
Insanın dili varmıyor söylemeye; ya da Başbakan
anımsamıyor geçen bir yılı.
Oysa Ergin'in gerçeklerden yola çıkan sorulan, ge-
ç e n yıl eleştirilere zemin hazırtayan olaylan anımsatı-
y o r Ecevtt'e...
Omeğin; banka hortumlamalar su üstüne çıkmadan
örrce "bazı murakıp raporlan olduğu" ortaya çıktı.
Oemirel ailesinin marifetli 2. yeğeni Murat Demi-
rel'în Egebank'ıyla ilgili raporlar aylarca önce Hazine
Müsteşarhğı'na verildi; "muamele1
görmedi".
Soru açık seçik "yeğenin himaye gördüğünü" do-
kurKiuruyor. Şimdi Başbakan Ecevit'in devr-i iktida-
n n d a yer alan bu konudaki soruya ve benzeri olayla-
ra yanıtına bakınız:
"Her şeye yetişmek mümkûn değil. Sırası geldik-
çe her şeyin üzerine yürüyoruz."
B u sözdeki anlam nedir? Egebank'ın ya da başka
bankalann sahipleri tarafından boşaltıldığını, hatta
deviet hazinesinin soyulduğunu müfettiş raporlan al-
tı ay önce hükümete duyuracaklar... Başbakan'ın sa-
vunusuna göre, "her şeye yetişmek mümkûn olma-
dığı için" üzerine gidilmeyecek? 40 kez maşallah!
Halkın diline, medyanın aman vermez eiine düşen
bir başka konu soru olmuş, Başbakan'ın huzurunda:
"Ama soygunlann, siyasilerin göz yumması sonucu
gerçekleştiğı bıliniyor. Vatandaş da 'âra ne zaman si-
yasilere gelecek' diye soruyor."
Yanıt; "(ınşallah) Dokunulmazlık sorunu aşıldığında
yargt kendi işlerini kendiliğinden yapacaktır" diyor.
Maşallah-inşallah
Dokunulmazlıklann sınıriandınlacağı, iki üç yıldır
Ecevit'le ortağı liderierin dilinden düşmüyor. Ecevit;
af yasasını bir haftada "aynen"TBMM'den geçirebi-
liyor. Ne çare; sarsılan siyasal etik kavramını güçlen-
dirmek, siyasilerin soygunlardaki rolünü saptamak
için dokunulmazlık zırnının kalkması için parmağını
oynatmıyor.
Oysa Başbakan'ın bankalann soyulmasında yad-
sınmayan rolü olan siyasetçılerie partileri koruma ça-
basındaki telaşı geçen yılın unutulmayacak olaylan
arasında değıl mi?
Bu konuyu derinlemesine ele alacak araştırma ko-
misyonunun kurulmasını sağlamak için verilen genel
görüşme önergesini iki buçuk saate sığdırdı ve.. "ye-
terince bilgi sahibi olunduğunu" öne sürerek soy-
gunlarda siyasetin rolünü ortaya çıkaracak girişimi
rafa kaldırttı.
Başbakan; aynı demecinde 2000 yılının ekonomi
alanındaki gelişmelerini degerlendirirken "Biz, Türki-
ye'yi çokzor dunımda devraldık" diyor. 41. kez ma-
şallah!
Yanıt klasik siyasetçi davranışı; 18 Nisan'dan ön-
ceki hükümetleri karalıyor. Ne ki; 18 Nisan'dan önce-
ki hükümetlerde çoğu kez başbakan yardımcısı ya da
başbakan olarak görev yaptığını -lütfen başka anlam
çıkarmayınız- "unutuyor".
Tıcaret ve sanayi odalan, işverenler sıra sıra Baş-
bakan'ın övmekle bitiremediği ekonomiye veryansın
y
Başbakan'da özeleştiri hak getire. Ekonomlyl, sl-
yasal açılan "maşallah"\ar\a övüyor. Meğer 2000 yılı
ne denli mutluluklarta örülü bir yılmış. Kadrini kıyme-
tini bilememişiz!
Toplumun her kesimi -"maşaHahlafia" örü\ü Başba-
kan'a karşın- karamsar türküler söyleyerek yeni yılı
"inşallahlaria" karşılıyor.
Dünkü gazetelerde giderek ısınan bir başka konu:
Ecevit'in tartışılan sağlık durumunun partideki lider-
lik hesaplannı da etkilediği, haber ve yorumlannda
yer atıyor. Rahşan Hanım'a göre, hepsi Bülent Bey'in
ölmesini bekleyenlenn çıkardığı söyienti. Oysa resmi
açıklamaya göre:
Zoriukla yürümesi, basamaklan zorlukla çıkması, ki-
mi unutkanlıklar, yadırganan hareketler.. yor-gun-luk-
tan!
Maşallah sağlıklı... 2001 'de de inşallah!
Batı'Vla yolsuztuk var
• Baştarafi 1. Sayfada
riyle ilgili yıl içinde çıkan ve Al-
manya'nın önde gelen gazetecile-
rinden Hans Leyendecker'in, ar-
kadaşlanyla birlikte kaleme aldı-
ğı 'Hefanut Kohl- tktidar ve Para'
başhklı kitap etkili olunca, bu suç-
lamalara eski başbakan kasun
ayında çıkardığı 'Günlüğüm'' baş-
lıklı kitabıyla yanıt verdi.
Bu arada, Hessen eyaletindeki
son seçimlerin, kaynağı belirsız pa-
ra ve kara hesaplarla yürütüldügü-
nün belirlenmesi üzerine eyalet hü-
kümetini elinde tutan Hıristıyan
Demokrat Birlik (CDU) üzennde-
kı kamuoyu baskısı artarken bu par-
tinin siyasi ağırhğmı hızla yıtırme-
si, aşın sağın sahneye çıkmasından
korkan iki iktidar partisini, SPD ve
Yeşiller'i endışelendırdi.
Demokrasiyc tebdit
Almanya'da 'Kohl Vak'aa' ile
birlikte patlak veren siyasi yolsuz-
luklan incelemekle görevli Federal
Meclıs Araştırma Komısyonu Üye-
sı Christian Ströbeie, bu tûr geliş-
melenn Batı demokrasilerini teh-
dit ettiğini söyledi. Cumhuriyet'in
sorulannı yanıtlayan Yeşil millet-
vekili, yolsuzluklann halkı seçim
sandığından uzaklaştırdığını da ıle-
ri sûrdû. Kohl ve yolsuzluklar hak-
londa zaman zaman yaptığı açıkla-
malar kamuoyunda sert tartışmala-
ra neden olan Ströbele'ye göre, de-
mokratık yapılann yolsuzluklan
teşvik edici bir nitelik kazandığını
ileri sürmek hatalı bir vurgu. Y'eşil-
ler'in sol kanat sözcüsü şunlan söy-
ledi: "Yofeuzhıkla mücadeleiçin çok
iyi yasalar var. Fakat sorun, yasala-
n yapanlann, kieski Başbakan Hei-
mut Kohl de buna dahildi, bu yasa-
lara uymamasL Ancak bu işin çare-
si yok. Ne kadar iyi yasalar yûrür-
tökte ohırsa obun, yasalan yapan-
lann yasalan ihlaletmesiönlenemi-
yor. Nitekim Helmut Kohl, kendi
dönemindevDkuzJuğuönlemekiçin
yasalan sertieştirenlerden biriydi.
Şimdi, bundan sonra, bu yasalara
uyubnasmın nasıl sağlanabileceği
ûzerinde dûşünmek gerekrvor."
Yolsuzluklann demokrasıyı tehdit
erbği iddıalannın gerçeğı yansıttı-
ğını kabul eden Ströbele, "Gittiğiın
çoğu toplannda halkm gfiveninin
sarsıldığıru bizzatgörüyorum. Halk-
ta pariamenter demokrasiye karşj
tepkiııinbüyüdiiğünii,insantannar-
uk sisttme srt çevirdiğini ve seçim-
lere kaülmadığinı göztiiyorum. Biz
şu an CDL'nun yoisuzluğunu araş-
nnyoruz, ama tophun bu yolsuzluk-
lan hiç ayırt etmeden tüm partilere
ve syasüere mal edrvor. Buna karşı
ahnmasıgereken tek bir önlem, suç-
lamalann tûmüne açıkhk getirip so-
nuçlar çıkararak insanlann güveni-
ni kazanmaknr'' diye konuştu.
Mevcut yasalara kişisel sorumlu-
luğun da dahıl edilmesinı isteyen
Christıan Ströbele, "Bence yobuz-
hıklara adı kanşan insanlann. bu
başbakan obun, parti saymanı ol-
sun,bağunsızbirkununtaranndan
Yolsuzlukla Mücadele Derneği Başkanı Schaupensteiner
'Sadece yüzde 5'ini aydınlatabildik'
1993 yılmda kurulan Yolsuzlukla Mücadele
Dairesı'nin başkanı \Volfgang Schaupensteiner.
son yıllarda yolsuzluk olaylanmn ortaya çıkma-
suım bir nedeninin, savcılann ve polislerin, da-
ha önce asüsız olarak nitelendirilen ihbarlan ta-
kip etmeye başlamalan olduğunu belirtti.
Schaupensteiner, yolsuzluğa karşı mücadele-
de en etkili kaynağın ihbarlar olduğunu vurgula-
yarak "Arasönnalar gösteriyor ki, bu ihbariar
d£gertendirikliğinde,müferaşlen^nizbelkibiçor-
ttya çıkanlamayacakyokuzhıklan ortaya çıkan-
yor" dedi. Yolsuzluklann daha çok savcılann ça-
basıyla ortaya çıküğım belirten uzmanlar ise si-
yasetin bu konuda yeterli çabayı göstermediği ve
gerekli girişimlerde de bulunmadığma dikkat
çektiler. Köln Üniversitesi öğretim üyelerinden
sosyolog Eroin Scheuch, Federal Kriminal Da-
iresi'nın yolsuzluğa karşı daha etkın yasalar is-
temesine rağmen siyasetin hareketsiz kaldıgını
savundu.
Dünyadaki yolsuzluklan araştıran Uluslarara-
sı Saydamlık Örgütû Almanya Şubesi Başkanı
Mkhaei VVıeben de, siyasilerin yolsuzluğa karşı
adımlar atamamasını eleştirerek "Karga, karga-
nın gözünü oymaz" derken, devlet ihalelerinde
usulsüzlüklerin ortaya çıkanlmasının, belgele-
rin dağınıklığı nedenıyle olanaksız olduğu vur-
gulandı. Uzmanlar, devletin yapısınm da, yol-
suzluk yapmayı kolaylaştırdığnîa dikkat çekti-
ler. Devlet dairelennde birçok yetkinin bir kişi-
de toplanmasmm yolsuzluğa neden olabileceği-
ni de açıklayan Yolsuzlukla Mücadele Dairesi
Başkanı Schaupensteiner, "Dairelerde klasik bir
zayıf nokta, ahm ve ihak yetkisinin bir kişide ol-
masmda.Çoğuzamanbff kisigiren maflan kont-
rol ediyor ve fatura çıkanyor. Bu yetki 'para bas-
ma \ etkisi' ne ulaşabilir. Bunlar tek rük kara ko-
yunlar değii bir sürü. Biz, \olsuzluk olaylanmn
sadece yüzde 5'ini aydmlatabürvoruz7
' şeklinde
konuştu.
Yolsuzluk araştırmalannda bir başka olumsuz
faktörün yolsuzluk mağdurlanmn belli olmama-
sı olduğunu belirten savcı Wolfgang Schaupens-
teiner, "Yolsuzlukta savcıhğa başvuracak kur-
banlar yok. Bu tür ola\ larda rüşvet veren de rüş-
vet alan da kâriı çıkıyor. Ortaya çıkan zarar, müş-
teriler veya devlet dairesi söz konusu ise vatandaş
tarafindan karsılanıyor. Fiyatlar rfişvet nedeniy-
te yüksek olduğu için de müşteri ve vatandaş ge-
reğinden fazla fatura ödü>or" dedi.
Yolsuzluk faillennin ortaya çıkanlmasuun bir
başka nedeninin de, rüşvet verenlerin çoğu za-
man büyük şirketler ve rüşvet alanlann devlet da-
irelerinde üst yönetimin olduğuna dikkat çeken
Schaupensteiner, "Suç işleme sanatmıiyi beceren,
çok zeki insanlaria karşı karşıyayız. Khnin karar
verme yetkisi varsa ona rüşvet veriyorlar, daire-
nin kapıcısma değil" dedi.
Devlet dairelennde yolsuzluk olaylanmn orta-
ya çıkanlmasından sonra eyaletlerin somut adım-
lar attığını belirten uzmanlar, bu adımlann yine
de yetersiz kaldıgına dikkat çektiler. Uluslarara-
sı Saydamlık Örgütü Almanya Şubesi Başkam
Michael Wiehen, federal düzeyde bu konuda ko-
ordinasyon ohnadığını belirtti. Çeşitli eyaletle-
rin rüşvet olaylannda adı geçen şirketler ve ku-
rumlar hakkında 'kara üstekr' düzenlediğini
açıklayan uzmanlar, bu hstelerin çoğu zaman giz-
li tutulduğuna ve diğer eyaletlere verilmedığine
dikkat çektiler.
belirii bir zaman veya ömür boyu
meslek yasağı getirflmesi gerekiyor.
Bu konuda meseia avukattar, dok-
torlarve mimarlann meslek ahlakı-
na aykmdavranışlarda bulunmala-
n dunununda yasalar çok net Ya-
ni o insaıuara meslek yasağı getiri-
lebüiyor da, bu, başbakanlar ve si-
\asetciler için neden geçerü olma-
sm" diye sordu.
'KobJsistemi
1
Alman sıyasetının etkili ismi, son
dönemde Avnıpa'da ortaya çıkan
yolsuzluklarla bağlantılı olarak bir
'Kohl sistemi'nden söz edilıp edile-
meyecegi yolundaki soruya da şu
yanıtı verdi: "Sanınm artık Orta
Avnıpa ülkeierinin ve siyasetçikrH
nin diğer ülkelerden ve siyasetçfle-
rinden daha iyi olduğu düşüncesini
terk etmemiz gerekiyor. Onlar da
insan. Daha önce İtaha'da da yol-
suzluk olaylan yaşanmışb. Ital-
ya'nınen önemK Hıristiyan Demok-
rat partisiömeğin,siyasibirgüçola-
rak arnk yok, AM-upalı siyasetçüer,
diğer dünya ülkeierinin shasetçfle-
rinden iyi değfl. Bizün, Avrupa'nın
pariamenter demokratiksisteminin
bu tür ola> larda diğer ülkelerden
daha iyi işlediğini ve sonuçlar çıka-
nldığını kanıtlamamız gerekiyor.
Bu, yobuzhıklar olmayacak anla-
mma getanez, Bu da ilk baştan yol-
suzhıldanaraşönrıakla,hasırahıet-
memekle ve gelecekte böyle olayla-
nn, belki ohnaması değil,ancakzor-
laşması yönünde sonuçlar çıkar-
maklaohır."
Öte yandan Almanya'dakı yol-
suzluk dalgasının sadece CDU ba-
ğış skandalı ve Helmut Kohl adı et-
rafinda yürümediği, özellikle ış
dünyasının rüşvet yardımıyla bü-
rokrasinin altını oyabıldıgi kayde-
dildi. Federal Almanya Yolsuzluk-
la Mücadele Dairesi tarafından ya-
pılan bir açıklamada, son yıllarda
Alman devlet dairelerinde de yogun
rüşvet ve yolsuzluk olaylanmn ya-
şandığına dikkat çekildi. Uzmanla-
ra göre, yolsuzluk olaylannın sayı-
sj yılda 100 bin çiurken bu nedenle
ortaya çıkan toplumsal zarar da sa-
dece inşaat sektöründe 10 mılyar
markı aştı. Zarann, daha çok usul-
süz sözleşmeler nedeniyle devlet ta-
rafından ödenen yüksek fıyatlardan
ve devlet memurlanna ödenen rüş-
vetlerden kaynaklandığı belirtildi
Bu arada, yolsuzluğa karşı savaş-
ta bir başka sorunun da, şirketlere
karşı suç duyurusunda bulunula-
maması olduğu açıklandı. Tüzelkı-
şiliği olan şırketlere sadece usul-
süzlük cezası verildığine dikkat çe-
ken uzmanlar, bunun da ağır rüşvet
olaylannda caydmcı olmadığını be-
lirttiler. Savcılar, caydıncılığın sa-
dece şirketlerin ve rüşvet veren işa-
damlannın ağır para cezalanna
çarptınlınca sağlanabileceği konu-
sunda hemfıkir.
Yobuztukta betirgin artış
Almanya'da yolsuzluk istatistik-
leri Federal Suç Dairesi tarafindan
açıklanıyor. Daire, düzenlenen ista-
tıstiklerde eyalet polis teşkilatlan-
nın verilenni değerlendinyor. Da-
ire, son yıllarda yolsuzluk olayla-
nnda belirgın bir artış gözüktüğü-
nü açıkladı. Uzmanlar ise açıkla-
nan rakamlann 'buzdağuun tepesi'
olduğunu belirttiler ve 1997 yılın-
dan bu yana tutulan istatistiklerin
tüm yolsuzluk olaylanru yansıtma-
dığuuı dikkat çeküler. Dairenin yol-
suzluk davalannm genelde yıllarca
sürdüğünü ve davarun da ancak so-
nuçlamnca ıstatıstıklere gırebildi-
ğinı açıklayan uzmanlara göre bir
başka sorun da, istatistıklerdc yer
alan rakamlann sadece eyalet polis
teşkilatlanndan alınması ve savcı-
lıklann devre dışında bırakıhnası.
Federal Suç Dairesfnın 1999 suç
ıstatistiğinde yolsuzluk, haksız re-
kabet ve devlet memurlan tarafin-
dan ışlenen suçlar nedeniyle açılan
soruşturma sayısı 6 bin 589. Bu so-
ruşturmalar arasında 1621 olayda
rüşvet almak ve 1331 olayda da rüş-
vet vermek yer alıyor.
YILBASINDA DOYUMSUZ EGLENCE!
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
içine sığan olaylardan mı, içinden taşan ya-
şamlardan mı?
Ikincisi daha çekici ve karmaşık...
Yaşam üzerine kalem oynatanların birleştiği
başlıca nokta şu:
Yaşam, süre ile ölçülmez!
Bunu hepimiz kabul etsek de yaşama dair her
şeyin içine süreyi katmadan edemeyiz.
Şairin dediği gibi yaşamda "an/ar"ın önemli oJ-
duğunu düşündüğümüzde bile içinde bir zaman
sosu var.
lyisi mi; gerçekten de önemlidir anlar, insan an-
lan anlamazsa yaşamdan ne anlar, deyip yaşa-
mın zaman ötesi limanına yaklaşalım...
O zaman insanın karşısına "hayal" çıkıyor.
Andre Gide, 1892'yegirişininhemenertesin-
de 3 Ocak günü, günlüğüne şöyle başlamış:
"İnsanın hayatı, insanın hayalidir..."
Yaşamın içine hayal girince; zaman, vazgeçil-
mezliğinin verdiği özgüvenle kenara çekiliyor.
Çünkü zaman çok iyi biliyor ki, hayal kurmak sa-
nıldığı kadar kolay bir iş değil.
Hayal kurabilmek her şeyden önce yaşamın
anlamını yitirmemek, hatta yaşama yeni anlam-
lar yüklemek demek. Nasıl ki en uzun yolculuk-
lar bile küçük bir adımla başlarsa, gerçekleştiri-
len en güzel şeyler de hayallerle başlar.
Diderot'ya sormuşlar:
- Hayat nedir?
Bilge yanrtlamış:
"Dörtte üçü hayaldir!"
Bu tanıma bir ek yapalım, soralım:
İnsan yaşamından hayalleri çıkarsanız, geriye
ne kalır?
Soruyu çengelli birakmayalım...
"Bir şey kalmaz" deyip işin içinden çıkmaya-
lım... "Gerçekler kalır" klasik bir yanıt... Yaşamın
anlamını çiçeklendiren bir şey daha var:
Umut...
Emile Zola'ya sormuşlar:
- Umut nedir?
"Yaşamın zevkidir" demiş, "umut gidince ya-
şamın zevki de kalmaz"...
Belki de hayalleri yeşerten başlıca iklim, onla-
nn gerçekleşebileceği umudu. Her şeye karşın
gerçekleşme umudu olmasa, hayal kurulur mu?
Yaşamın pusulası...
Bütün bu hayal umut denklemi içindeki gerçek
şu:
Insanoğlu bugüne dek gerçekleştirdiği her şe-
yi önce hayal etti!
Yazıya otururken aklımdaki ilk şey şuydu:
Acaba 2999'dan 3000'e girerken dünya nasıl
olacak, insanlar üç bine girişte kurduklan hayal-
lerin kaçta kaçını gerçekleştirmiş olacaklar?
Yazıyı bu hayal üzerine kurmayı tasarlamıştım,
ama yaşam, zamanın önüne geçti...
Feridettin Attar, Pendname'de, "Elden gittik-
ten sonra geri döndürülmesi olanaksız dört şey
vardır" diyor:
"Ansızın ağızdan çıkan söz, yaydan fıhayan bir
ok, olmuş bir kaza, boşa harcadığın ömür!"
Buna eklenecek çok şey var, tanımın bu yönü-
ne değil, son bölümüne uzanırsak... İnsanın, za-
man karşısındaki başlıca silahı şu:
Yaşamına anlam yükleyebilmesi...
Çünkü yaşamın anlamını kaybetmek, yaşamı
kaybetmekten daha kötü...
Insanoğlu 3., 4., 5. binyıllara girdiğinde de baş-
lıca pusulası "yaşamın anlamı" olacak...
Bu pusula çok önemli... Zira, insan kadar ç. -
buk ve fazla yükselebilen ve alçalabilen car •
yok...
Yeni binyıl, "Yaşam aktır" diyebileceğiniz an-
lamlarla yüklü olsun!
ankcum@ttrtetnettr
\
MERCURY RI5ING (ŞİFRE: MERKÜR)
Bruce VVillis - Alec Baldvvin
Bugün 21:00
Hemen üye olun
(0212) 355 55 55
www.cine5.com.tr
SEXANDTHECITY
Sarah Jessica Parker
Bugün 23:00
LATIN EXPLO5ION YILBAŞI ÖZEL SMASH HITS 2000 YILBAŞI ÖZEL
RICKY MART1N - ENRK2UE tGLES-AS • SHA^lRA - THAUA - ĞL0R1A E5TEFAN - I BRITNEY SrEARS • KLYUE
CAKLOS 5ANTANA - JCN S€CADA - MARC ANTONY - CHRfSTINA AGOILERA - CAKL06 VTVE5 I ÖTErS - WLLE frTER - âONHSUE - VYESTLIFE MUMPA - FİVE • 5AVAGE GArPEN
Bugün 19:40 Bugün 24:00
sadece
Seyirdrekoru
Kahpe
Bizans'ta
• Baştarafi 1. Sayfada
ünlü sanatçılann başrol-
leri paylaştığı "Eşk^a",
gösterime girdiği tarihler-
de ise korsan VCD soru-
nu ile henüz karşılaşma-
mıştı.
Bu yıl en çok izlenen
fılmler sıralamasında ikin-
ciliği alan "60 Saniye'', 27
hafta gösterimde kalarak 1
milyon 420 bin seyirciye
ulaştı. 47 hafta gösterüen
ve 1 milyon 348 bin izle-
yıci çeken "Matm'' ise
üçüncülüğü elde etti.
Zeki Alasya, Metin Ak-
pmar, Yıldız Kenter ve
Şükran Güngör'ün baş-
rollerim paylaştığı ve 26
hafta göstenmde kalan
"Güle Gûle", 1 milyon
265 bin kişiye ulaşarak en
çok izlenen dördüncü film
oldu ve 2 trilyon 287 mil-
yar lira hasılat yaptı.
Bu yıl adından oldukça
söz ettiren "Abuzer Kada-
>TP ise gösterimde kaldı-
ğı 9 haftada, 850 bin izle-
yicıyle beşinci film oldu.
Yaklaşık 2 trilyon lira ha-
sılata rağmen "Göle Gö-
le" ile birlikte korsan
VCD kurbanı oldu.
Bu yıl gösterime giren
filmler arasmda ise "Sal-
kım Hanımın Taneieri"
355 bin, "Duruşma" 300
bin, "Eylül Fırtması'' 125
bin, "Fasufye" 59 bin,
"Sürü" 43 bin, "Dnvar"
104 bin, "Oyunbozan" 65
bin,"MetekterEvi"12bin
kişiye ulaşırken "Dw
Alanda Kısa Paslaşma-
lar~*m gösterimi devam
edıyor.